kozmopolit

Berlin gibi çok kozmopolit ve çok etnik kökenli bir şehirde yaşıyor olmam dolayısıyla hem özel hayatımda hem de iş yerimde çok sık bir şekilde Alman veya Türk olmayan, başka ülkelerden, kültür çevresinden veya dini inanıştan gelen insanlarla karşılaşmak veya tanışmak durumunda kalıyorum. Bu anlamda insanların güvenirliğini test edebilmek için onları ırkına, milletine, dinlerine veya ateist olup olmadıklarına göre ayırmam bana bir avantaj veya yarar sağlamadığı gibi aksine böyle bir ayrım yapmak insanlarla olan iletişimimde beni verimsiz kılıyor. Yaptığım tecrübe çoğu insanların zaten güvenilir

Müslümanlar da mesela Almanya'da her Noel veya Paskalya Bayramı tatil yapıyor. Boyalı rengarenk Paskalya yumurtaları veya Noel pastası yiyorlar. Bu onları Hristiyan mı yapar?

Karısı Sawda bint Zam yüzünden tabi. Hatice öldükten sonra Muhammed önce Ayşe ile evlenmiyor. Ayşe'den önce Sawda bint Zam ile evleniyor (Hatice öldükten 2 yıl sonra). Sawda bint Zam'a'nın yaşı o zaman 55. Yani Muhammed'in ikinci karısı Sawda bint Zam da Hatice gibi oldukça yaşlı bir kadın. Onunla evlendikten ancak 2 yıl sonra Ayşe ile evleniyor. Ayşe ile evlenmesi lazım, çünkü Ebu Bekir onu bu konuda sıkıştırıyor. Bir İslam hanedanlığını kurmak, nüfuz sahibi olmak için akraba evlilikleri gerekiyor ve bu yüzden Ayşe ile evlenmeli. Aşiret adetleri böyle. Daha küçük yaştaki kızı Fatma'yı ise

Hayatın anlamı senin ona nasıl anlam kattığındır. Bunu küçük bir çocuk söylüyor. Bizim ateistler ise hala o seviyeye gelemedi maalesef Video: https://www.facebook.com/photo.php?v=499971140100039&set=vb.174377972659359&type=2&theater

http://www.youtube.com/watch?v=vaXzvjxqjkQ

Neredesin? Baba, neredesin? Neredesin? Baba, neredesin? Neredesin? Baba, neredesin? Neredesin, nerede? Sen nerede? Baba, neredesin? Söyle bana o nereden geliyor? Böylece ben de nereye gitmem gerektiğini bilebilirdim. Annem diyor ki, eğer iyice ararsak her şeyi sonunda bulurmuşuz. Hiç uzakta değilmiş. Çok sık işe gidiyormuş. Annem diyor ki çalışmak, işe gitmek çok iyiymiş. Kötü bir çevrede yaşmaktan daha iyiymiş. Doğru bu, değil mi? Baban nerede? Söyle bana, baban nerede? Onunla hiç konuşmadığım halde neyi yanlış yaptığını biliyor. Lanet olsun, baba. Nereye gizlendin, söyle ba

Caresse sur l'océan Yavaşça okyanusa dokun Porte l'oiseau si leger Hafifçe bir kuş taşı Revenant des terres enneigées Karla kaplı yerlerden dönerken Air éphémère de l'hiver Uçup giden kış esintisi Au loin ton echo s'éloigne Uzaktaki yankın Chateaux en Espagne Gökte bir şato bırakıyor Vire au vent tournoie déploie tes ailes Rüzgarla birlikte dön, kanatlarını kullan Dans l'aube grise du levant Yükselen güneşin gri şafağında Trouve un chemin vers l'arc-en-ciel Gökkuşağına doğru yolunu bul Se découvrira le printemps Bahar gözlerin önüne serilecek

Karanlıkta yön bulmak, bir umut ışığı Hayatın bağnazlığı Zaferin dar yolları, Çocukluğumun mutluluğu Bir anda unutulur, Çiçeksi altın bir ışık Yolun sonunda parlar. VOİS TUR TON CHEMİN Vois sur ton chemin Gamins oubliés égarés Donne-leur la main Pour les mener Vers d'autres lendemains Sens au coeur de la nuit L'onde d'espoir Ardeur de la vie Sentier de gloire

Gerçek iyilik, bir insana yılın bir gününde veya kesintisiz olarak iyilik yapmak değildir, bilakis o insana iyilik yapmak mecburiyetine düşürmemektir, haysiyetini küçük düşürmemektir. Japonlar çok haysiyetli insanlardır. Fakir olduklarında bile kesilen bir kurbanın etini kabul etmeye yanaşmazlar. Evlerindeki az pirinçle ve sıcak çorbayla geçinmeye çalışırlar. Komşusu da kurban kesip etini fakir komşuya dağıtmak gibi onu küçük düşürücü ve aptalca bir tutumda bulunmaz. Kurban eti dağıtıp fakirlere iyilik yaptığını sanmak fakirliği gidermediği gibi fakirliğin varlığı için bir özür de değildir.

Yetimhaneler hakkında ek bilgi: İslam'dan 500 yıl önce bile yetimhaneler vardı. Yani insanlar yetim kalan çocuklar için esirgeme kurumları ve evler inşa etmişti.. Mesela 1.yy'da Ortodoks Kilisesi yetim kalmış çocuklar için ilk yetimhane evlerini (orphanage) kurmaya başlamıştı. Hatta ondan önce Çok Tanrılı Atina yasaları bile askerlik hizmetinde, savaşta ölen askerlerin yetim kalan çocuklarının bakımı için kanun ve yasalar hazırlamıştı. Plato (Yasa 927) der ki: "Yetimler kamu velilerinin bakımı altına alınmalıdır. İnsanlar, yetim kalan çocukların ve onlardan ayrılan anne babaların ölmüş ruhlar

Hele ondan sonra gelen ayet daha çarpıcı: "Doğrusu Tevrat'ı Biz indirdik. Onda hidayet ve nur vardır." Yani Tevrat'ta hidayet ve nur olduğunu kabul ediyor ve üstelik bunu derken geçmiş zamanda da konuşmuyor. Onda hidayet ve nur vardı demiyor "vardır" diyor.

İnsanlar 3000 yıl önce artık insan kurban edilmemesi için Tanrılara hayvanların kurban edilmesini ön gördüler ve hala olsun 21. yy'a geldiğimizde Tanrıya karşı gelmek veya dine ters düşmek korkusundan bu eski ve ilkel geleneği üstlerinden atamadılar. Bu yüzden akılsız ve mantıksız bir nedenden dolayı her sene belirli bir tarihte hayvan kanı gerekmez yere dökülüyor ve boş yere hayvanlar acı çekiyor. Çünkü hayvanın kanının ille akması ve ölürken mutlaka canlı olması, insanların günahları yüzünden onlar adına acı çekmesi ve bu yüzden de bayıltılmış olmaması gerekiyor. Bir zamanlar muhtemelen insa

Biyoenerji sanıldığı kadar ekolojik veya çevreci değil. Bazı yararları olduğu gibi önemli dezavantajları da var. Tarıma ayrılması gereken yerlere biyoenerji için ön görülen bitkiler ekilirse bu sefer besin veya tarım alanı rekabeti ortaya çıkar, yani tarıma yer kalmaz. Eğer biyoenerji için mısır veya kanola bitkisi ekilirse bunun için ek olarak pestisit (böcek öldürücü) maddeler ve mineral içeren kimyevi gübreler kullanma zorunluluğu da doğar. Ayrıca biyo kütlelerin yakılmasıyla da sera gazları ortaya çıkıyor ve çok dikkat edilmesi gerekiyor.

Musa bir ahlak timsali değildir. Gaddar ve acımasız, insanlıktan çıkmış bir komutandı. Firavun kadar zalimdi. Kendisi sadece bir katil değil aynı zamanda savaş sırasında tüm evli ve bakire olmayan kadınlar ile erkek çocukların öldürülmesini, bakire olan kızların ise askerlerin kendilerine cariye alarak istediklerinde tecavüz etmelerini emretmiş. Bu yönüyle Kureyza Katliamında Muhammed peygamberin yaptıklarına da çok benzer. 7 RAB’bin Musa’ya verdiği buyruk uyarınca, Midyanlılar’a savaş açıp bütün erkekleri öldürdüler. 9 Midyanlı kadınlarla çocuklarını tutsak alıp bütün hayvanlarını, sürüler

Çıkış 2: 11-13 Musa Midyan’a Kaçıyor 11 Musa büyüdükten sonra bir gün soydaşlarının yanına gitti. Yaptıkları ağır işleri seyrederken bir Mısırlı’nın bir İbrani’yi dövdüğünü gördü. 12 Çevresine göz gezdirdi; kimse olmadığını anlayınca, Mısırlı’yı öldürüp kuma gizledi. 13 Ertesi gün gittiğinde, iki İbrani’nin kavga ettiğini gördü. Haksız olana, “Niçin kardeşini dövüyorsun?” diye sordu. 14 Adam, “Kim seni başımıza yönetici ve yargıç atadı?” diye yanıtladı, “Mısırlı’yı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun?” O zaman Musa korkarak, “Bu iş ortaya çıkmış!” diye düşündü. Musa'nın bilge

Ek olarak eğer bir erkek karısından boşanmak isterse boşandıktan sonra kendisinden hamile kalmadığını garantilemesi, aynı zamanda nesebin karışması veya dedikodu çıkma tehlikesi söz konusu olmaması için boşamak istediği kadının 3 ay dışarıya çıkmasını yasaklayabilir ve onu evde kalmaya zorlayabilir. "Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar" Talak 1 Daha önce yukarıda Tefsir kaynaklarına bakmıştık. Şimdi de Fıkıh kaynaklarına bakalım. -Eğer kadın

Hayız görmeyen kadınların ne olduğu, kaç gruba ayrıldığı veya küçük kız çocuklarının da kastedilip kastedilmediğini bilmek için bu ayetin tefsirlerine de bakmalı. Taberi Âyet-i kerimede “Hiç adet görmeyenler de böyledir.” buyurulmaktadır. Bundan maksat küçük yaşta evlenen ve zifafa girdikten sonra boşanan kadınlardır. Bunlar adet görmedikleri için iddetleri aylarla ölçülür; bu da üç aydır. Nitekim Süddi, Katade ve Dehhak bu kısmı aynı şekilde izah etmişlerdir. - Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Talâk/4 İmam Kurtubi “Asla ay hali olmayanlar” ile kastedilen küçük yaşt

Lolipop mu havuç mu? karar veremedim

Aşağıda buna dair yapılmış bir de National Geograpich belgeseli var (4 dakikalık bir kısmı). Videoda da anlatıcı Belgian blue cinsi sığır/inek türünün %100 doğal olduğunu (seçici eşleştirme -selective breeding- ile yapıldığını) anlatıyor.

Harika bir yazı, tebrik ederim. Acaba bu iki başlık birbirleriyle birleştirilebilir mi diye düşünüyorum. Ayrı ayrı durmaları biraz da yazık oluyor verilen emeğe ve içerdiği bilgiye. Kimse diğer başlığa pek cevap da yazmamış. Oysa birbirleriyle yakın ilgili konular bunlar.

Mavi göz rengi geninin Buzul çağında Avrupa'nın biraz güneyinde, kuzeye nazaran daha az soğuk olan Kuzeybatı Karadeniz bölgesinde ortaya çıktığını, buzullar yüzünden Kuzey Avrupa coğrafyasında insan nüfusunun neredeyse boşaldığını ama buzulların geri çekilmeye başlamasıyla birlikte insan popülasyonların da Karadeniz bölgesinden giderek daha kuzeylere, bir çok besin kaynağı barındıran sahipsiz, rekabet edecek komşuların olmadığı bu geniş alanlara doğru göç etmeye başladığını, çünkü o günün Romanya ve Ukrayna bölgesine ise daha güneyden (Balkanlar ve Anadolu'dan) artan oranda giderek daha fazla