-
İçerik sayısı
699 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
İletiler bölümüne drys kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
kıvırtmadan cevap verin bakalım,tarihte hangi müslüman ülke bilim ve teknolojiye önderlik edebilmiştir vede günümüzde hangi müslüman ülke bilime önderlik etmektedir??
-
Komik ya valla tam komedi şu kutsal kitaplar meselesi.Ama asıl komedi insanlığın bilim ışığında ilerleyişine rağmen bazı kafaların binlerce yıl geride kalması!İşte böyle komik duruma düşersiniz tabi,kalkıpta bir kitabın tüm dünyanın,tüm tarihin ve evrenin açıklayıcısı olduğuna inanırsanız işte böyle rezil olursunuz.Dinazorlar sadece denizde bir kum tanesi,bunun gibi örnekler sonsuzdur sevgili arkadaşlar!!Paslanmış beyin gyruslarının harekete geçirilme zamanı gelmedimi daha??
-
evet bende 2 saat önce okudum bu haberi,önce şaşırdım ama gerçekten iyi bir gelişme,insanların korku zincirlerini kırmalarının zamanı gelmiştir!
-
''İnsanlar neden inanmak istiyor?'' sorusuna yanıtım;bence ruhsal açıdan hissettiği yalnızlık duygusudur.İnsanlar evrimleşip insan olunca,yani doğayı anlayıp değiştirme çabalarına girince doğadan koptu,uzaklaştı ve yalnız kaldı. Çağlar boyunca topluluklar,kabileler ve devletler kurarak bir arada yaşayarak ve savaşarak yalnızlık girdabından kurtulmaya çalıştı.Hatta alkol ve afyon gibi madde bağımlılığının nedeninde de bu vardır,tıpkı tanrı inancı gibi.Bence insanların yalnızlıktan ve onun korkusundan kurtulması için savaş,sömürü,alkol ve tanrı inancı yerine sevgi olgusunu geliştirmesi ve diğerlerinin yerine koyması gerekir;insan sevgisi,anne-baba sevgisi,kardeş sevgisi,cinsel sevgi,doğa sevgisi gibi..
Sevgiler..
-
Biri cahilliktenmi bahsetti?O zaman öncelikle şu videoyu bir izlesin lütfen..Bu cahilce lafları yazan adam "ben ekonomistim" diye geçiniyor. 4 sene iktisat okuluna git, ordan Marxist olarak çık, sonra da "AKP ekonomisi iflas etmiş".Ayrıca IMF ile anlaşma yapmak patronlara para vermektir diyen saftirik de olayları biraz daha araştırsın.
IMF borç verir ve bu borcun sağlıklı kullanılması için de en modern ekonomik teoriye göre tavsiye/plan verir. Komunistleri rahatsız edense onların hoşuna gitmeyen teorilerdir bunlar, ondan zırlıyorlar.
Alın size IMF gerçeği;
http://video.eksenim.mynet.com/ergurbuz68/...k_Geldi/269219/
-
Ben kendim kullanıyorum dostum,sorun yok!
Fakat bir program daha önereceğim,bence bu daha sağlam,girmediği yasaklı site yok gibi..
Linki yeniledim
http://www.dosya.tc/antisans_rprogram_soru...ezinin.exe.html
-
Ben kendim kullanıyorum dostum,sorun yok!Önermem o program trojan tarzı birşey taşıyor..Fakat bir program daha önereceğim,bence bu daha sağlam,girmediği yasaklı site yok gibi..
-
Verdiğiniz bilgiler için öncelikle teşekkür ederim.Bir yanılgımı düzeltmeme yardımcı oldunuz.Her şeyden önce ben sabit fikirli yobaz bir insan değilim.Ve bu açıklamadan sonra,Muhammed'in 9 yaşındaki bir kızla evlenmesi üzerine,onun sapık biri olduğu yönünde ki düşüncelerimi değiştiriyorum arkadaşlar!!araplar arsında bize göre çocuk yaşta olanlarla evlenmek yaygındı.ayşenin yaşı hakkında bize bilgi veren buharide olsun müslimde olsun ayşenin muhammedden önce de başkalarıyla nişanlı olduğu anlatılır.
6-7 yaşında nişanlanılan bir kızla evlenecek kişiyi her halde ilk adetinden sonra kimse tutamaz.
üstelik rivayetlerin hiç birinde müşriklerin muhammedi sübyancılıkla itham ettiklerine dair bir bilgi yok.
o toplumda bize göre sübyancılık sayılan şey yadırganmamaktadır.
üstelik cüveyriyenin(yada safiyyenin) de 13 yaşında dul kaldığı da rivayetlerde vardır.
biraz hadis kitapları karıştırıldığında kızların ilk adetleriyle birlikte seks objesi olarak görülebildikleri açıkça anlaşılmaktadır.
sevgiler...
Murtedd açıklamış ama drys'nin yazısında söyledi "peygamber olduğu için toplum kaldırmış sapıklığını" lafına birşey söyleyeceğim.
drys;
Bir kere peygamber olarak kendini kabul ettirebilmesi için toplumun değerlerine-ahlakına hitap edebilmesi gerekir.
Bugün bile bazı bölgelerde hala çocuk yaşta kızlar evleniyorken o dönem böyle birşey olmadığını iddia etmek saçmalamaktır.Ve malesef hep yapıyorsunuz siz bunu.
-
İşte asıl dönüm noktası da bu!Evet,önümüzde ki süreç insanoğlunun yok olmakla yaşama sımsıkı sarılmak arasında seçim yapacağı bir süreçtir.Çünkü dediğin gibi çanlar hiç olmadığından çok daha güçlü çalmaya başladı dostum..peki dünyanın sonunun yaklaştığı bilimsel gerçeğiyle birlikte nezman kalkıp kkoşucazFakat bana sorarsan, ben umutsuzum;sanırım irreversibl döngüye girdik bile!!
-
Yanlış anlamadıysam, o dönemlerde 9 yaşında ki Ayşe gibi,kız çocuklarıyla evlilik yaygın ve toplumsal bir kültürdü, diyorsunuz!Buna benzer başka örnekler,o dönemin toplumunda varmıdır,örnek verebilirmisiniz?Sapık diyebilmen için,Muhammed döneminde 9 yaşındaki kızlarla evlenmenin sapkınlık olması gerekir ki sapık diyebilesin.Ama yok böyle birşey.
Muhammed'in bu evliliğini o dönem o toplum kaldırabilmiş ise bu ozamanlar sapkınlık,ahlaksızlık olarak görülmüyor demektir.
Muhammedin bu evliliğini,peygamberliğinden dolayı toplum kaldırmış olmasın sakın?Belki o yüzden, yani Muhammed peygamberliğini ilan etmesinden(ne de olsa büyük bir saygı,inanç,güç ve yöneticilik kazandırmıştır) dolayı küçük bir kızla evlenmesine göz yumulmuştur.Ki bu sav daha inandırıcı gibi duruyor!!
-
Dostum, zaten tanrı inancından ve din doğmasından kendini kurtarmanın yolu,özgürlüğü bulmaktan ve yaşayabilmekten geçer.Aslında her iki durum içiçedir.Özgür insan kendisinden bağımsız bir gücün hakimiyetini rededer,asıl gücün kendisi olduğunu bilir.Buradan çıkaracağım sonuç;tanrılı, gerici dinlere inananların özgürce yaşayamadığı,böylece insani özelliklerini ve güçlerini geliştiremedikleridir!
-
Şu kişisel tartışmaları bir kenara bırakalım da konunun özüne dönsek, diyorum!
-
Tanrılı inançlar; insan aklının kendisine yapmış olduğu basit ve komik bir oyundan başka bir şy değildir!Tanrı yoktur,akıl vardır.Ama akıl henüz emekleme aşamasındadır.
-
Evet,tüm dinleri,tanrıları,inançları ve tüm soyut kavramları yaratan; evrim sonucu değişen ve gelişen insan beynidir.İnsanoğlu her ne kadar kendisinden bağımsız doğaüstü bilinçli gücün-güçlerin ve yaratıcının olduğunu kabul etse de,aslında asıl güç kendisiydi,asıl Tanrı kendisiydi.Bu süreç,insan beyninin akıl ve zeka gibi özellikleri kazanmasıyla başlamıştır.Böylece insan,yaşam döngüsünde diğer canlılardan önemli bir atılım yapmasını başarabilmiştir,o da doğaya hükmetme!.Akıl ve zeka!Her ne kadar doğal gelişim bize akıl kazandırabilmişse de,bu aklın doğayı anlaması ve onunla bütünleşmesi öyle pekte kolay, kısa bir süreç olmamıştır.İnsanoğlu doğduğunun,büyüdüğünün ve öldüğünün bilincine vardı.Ve işte,ölümü,dolayısıyla doğanın bir parçası olduğunu kabullenemedi.Doğayla çatışmasının asıl bilinçaltı nedeni buydu.Uygarlıklar tarihine kısaca gözatmak,aklın gelişiminin anlaşılması açısından yeterlidir.Doğanın tanrısı olduk ama tüm insanlık tarihinde ona karşı direndik ve ona karşı savaştık.Daha yeni yeni, küresel dengenin bozulmasının başrolü olduğumuzu farketmedik mi?Evet aklın gelişimi ve geldiği son nokta da doğayla bütünleşmekten ve onunla uyum içinde yaşamaktan henüz çok uzak olduğumuz aşikar.Ama o sürece girdiğimizde,tüm soyut tanrılı,gerici inançların yokolacağını ve tüm toplumu kucaklayacak tek bir inanç sisteminin olacağını düşünüyorum,o da hümanizm,insanlık dini!İşte o zaman,aklın doğayla çatışması bitecek ve insanoğlunun tüm yaşamı barış,huzur ve bir bütünlük içinde devam edecektir.
-
Bunun nedenini,gelişmiş ülkelerin insanlarının özgürlüğü bulmakta ve yaşamakta,geri kalmış yoksul ülkelere oranla çok daha ileride olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.anket ciddi bir anket değildir de, şöyle bir sonuc dikkatimi çekti..tanrıya en çık inananan yerler en gelişmemiş en ilkel kalmış bölgeler..
tanrı inancı azaldıkca, gelişme düzeyi artıyor..
-
Tıp bilimine, psikanalizin buluşuyla sonsuz katkıları olan bir bilimadamına yakıştırdığı sıfata bakın!Ondan sonra thecrow bu forumda çok gerizekalı olmasından yakındığında neden tepki veriyorsunuz ki?Bilim forumunda gördüm, şarlatan Freud'u bile sırf komünist oldugu için savunabilecek kadar yobaz kişilikler var içlerinde.
Kısacası diyorsun ki,''provakasyonum işe yaradı,ben de ii bir provakatörüm..''Evet bu konuda haklısın.Zaten üzerine alınanlar gelmiş bu başlıga direk. (Yönetici hariçi tabi yönetici oldugu için cevap vermesi normal)Yani bir başlık açtık üzerine alınanlar hemen zıpladı ve oltaya takıldılar.
Birde diyorlar ki propaganda nerede?
İşte zaten kendileride biliyor aslında ne olduklarını. Kendilerini bilmeseler propaganda yapmasalar, tarifledigim gibi adam olmasalar, bu başlıga gelirlermiydi?
Sadece provakatör de değil,aynı zaman da sosyal sorunları ırkçılıkla çözmeyi uygun gören bir profil çizmişsin.Acilen psikyatrik tedaviye ihtiyacın var gibi gözüküyor!Aslında yahudilerin belli milletlerin içinde nasıl sülük gibi yaşadıgını herkes biliyor ama iş onlardan kurtulmaya gelince bu kadar kolay olmadı tabi.Yahudiler Almanya'yı emip duruyorlardı ve kovulmaları gerekiyordu. Bu kovulma işi biraz kanlı oldu yani.
-
Sen İran'da ki başarılı projelere imza atan mühendis ve bilimadamının nereden geldiğini sanıyosun?ve beğenilmeyen iran kendi içine kapandığı ambargo dönemlerinde büyük bi atılım gerçekleştirmiş ve bugün amerikan savaş gemilerinin altına hiç bi radarına yakalanmadan kendiş milli bayrağını yapıştırıp ihbar verebiliyorsabunu komunizme değil dürüstce ve inatla çalışmaya adledebiliriz
Bu konu gerçekten ancak tavanarasına yakışır malesef...
-
Soruna yanıt olur mu bilemem ama Akman'ın isim değişikliği ile ilgili Milliyetin bu günkü sayısında Serpil Yılmaz'a ait ilginç bir yazı var,alıntılıyorum;Bu Akman'ın siyasi yada bürokratik geçmişi ne acaba ticaretten böle hüpp diye tepemize sansürcü diye oturtmuşlardır kesin.Zahid, 'şeyh'inin adıRTÜK Başkanı Akman, şeyhinin adını mı aldı?
Dindarlığı kendilerine bayrak yapmış insanların “dolandırıcılık“ dosyalarında isimlerinin geçmesi, en azından büyük bir talihsizlik.
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı “Dr. Aykut Zahid Akman“, ismindeki “Zahid“ adını 25-26 yaşlarında alıyor
“Dünyadan elini eteğini çekerek Allah’a yönelen“ manasına gelen “Zahid“ adının alınış öyküsünü anlatalım.
Aslına bakarsanız, bu öyküyü Zahid Bey’in anlatmasını tercih ederdim. Bu kadar özel bir tarihe tanıklık etmek aydınlatıcı olurdu.
Ancak Akman, yazının yazıldığı şu saate kadar telefon notuma bir yanıt vermedi. O nedenle iş başa düştü.
Nüfus’ta yer almıyor
Çankırı-Kurşunlu Nüfus Dairesi’nden alınan, 29.12.1982 tarihli “Nüfus Hüviyet Cüzdanı Sureti“nin “Adı“ bölümünde “Zahid“ yer almıyor, yalnızca “Aykut“ yazıyor.
Ailelerin “kafiye“ merakında bir istisna olmuyor, Aykut’un kardeşinin adı da “Turgut“ olarak konmuş.
Ankara Çankaya ilçesi, Çamlıtepe Mahallesi Muhtarlığı’ından verilen 26.01.1984 tarihli “İkametgâh İlmühaberi“ belgesinde de “Adı: Aykut” yazıyor.
RTÜK Başkanı’nın “Zahid“ adı her iki belgede de kayda girmiyor.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Sekreterliği’nden alınan 17.08.1983 tarihli “Öğrenci Belgesi“ nin “Adı Soyadı“ bölümünde de yalnızca “Aykut Akman“ yazıyor.
RTÜK Başkanı adına düzenlenen belgelerde “Zahid“ adına ilk kez, Vefa Yayıncılık’ın çıkardığı “İslam Mecmuası“ ile düzenlenen, “İş Sözleşmesi“nde rastlıyoruz.
Sözleşmenin düzenlenme tarihi 15.01.1984.
“Zahid”, şeyhinin adı
Eğer “belge düzenlenmesinde“ bir yanlışlık yoksa, RTÜK Başkanı’nın “Yazı İşleri Müdürü“ olarak işe giriş tarihi olarak belirtilen 15 Ocak 1984 tarihinde, “Zahid“ adı kullanılırken, bu tarihten 10 gün sonra düzenlenen “İkametgâh İlmühaberi“nde yalnızca “Aykut Akman“ kullanılıyor.
Nüfus kâğıtlarında isimler “tam“ olarak yer alır. O nedenle, nüfus kâğıdı ibraz edilerek alınan “ikametgâhlarda” da kimlik bilgilerinin esas alındığını düşünebiliriz.
Bu durumda Mahmud Zahid Kotku’nun lideri olduğu, Nakşibendi tarikatının güçlü cemaatlerinden (Başbakan Erdoğan’ın da aynı çevreden bilindiği) İskenderpaşa Dergâhı’nın çıkardığı ‘İslam Mecmuası’nda, “Zahid” adının kullanılması “hukuki” kriterlere uygun görünmüyor.
Şu yorumu yapmak mümkün olabilir:
Aykut Akman, “Zahid“ adını İslam Mecmuası’nda işe başladıktan sonra almış.
Nitekim, RTÜK Başkanı’nın İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde verdiği “TRT Televizyon Haberciliği“ tezi, 1987 yılını gösteriyor. Ve bu belgede “Zahid“ adı yer alıyor.
Coşan öncülük etmişti
M. Zahid Kotku, RTÜK Başkanı’nın “hocası.” Bu yargıya nereden vardım? Birçok neden sayabilirim. Bunun için Kanal 7’de çalıştığı yıllardan meslektaşlarının referanslarına gitmeye gerek yok.
1984 yılında mezun olduğu Ankara İlahiyat Fakültesi’nden arkadaşı Hasan Hüseyin Ceylan’ın (kapatılan RP’nin milletvekili) yayın yönetmeni olduğu İslam Mecmuası ile imzaladığı “İş Sözleşmesi“nden bir alıntı yapmam yeterli olur:
“Mecmuanın umumi siyaset ve gidişini, veçhe ve karakterini tadil ve tebdil etmek işverene aittir. Yazı İşleri Müdürü mecmuanın ağırbaşlılığına, politika karakter veçhesine uymayı taahhüt eder.”
Kotku’nun 1980 yılında vefatıyla boşalan İskenderpaşa Cemaati liderliğini damadı M. Esad Coşan (2001 yılında vefat etti) almıştı.
Derginin kuruluşuna da Coşan’ın önderlik ettiği biliniyor.
Siyasetçilerin dergâhı
Turgut Özal, Necmettin Erbakan gibi siyasi liderlerin de “hocası“ olan Coşan’ın, medyayla ilgili şu sözü bu vesileyle anılmayı hak ediyor:
“Bir toplumun en uyanık insanları, basınla ilgili insanlardır.”
Tevekkeli değil, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasında “Kanal 7 yöneticisi“ olarak Akman’ın adı sıkça gündeme geliyor.
Sanırım Akman yalnızca medya işinde kalsaydı, bugün kendisini bu kadar tartışıyor olmayacaktık.
Akman’ın okul arkadaşı Ceylan ile İslam Mecmuası’ndaki medya ilişkisi, 2003’te kurdukları aile şirketleri Hayat Yapı Ticaret’te iş ortaklığına, ardından Armada Alışveriş Merkezi’nin yüzde 3.3 oranında hissedarları olarak, yatırım ortaklığına uzanıyor.
-
El ve ayağın kökeni balık yüzgecine dayanıyor
Bilim insanları, Neoceradotus adlı ilkel balık türünün yüzgeçlerinin oluşmasını sağlayan genin, kara canlılarının el, ayak ve kanatlarının oluşmasına da sebep olduğunu tesbit etti.
Journal of Experimental Zoology dergisinde yayınlanacak makaleye göre, ilkel bir balık türü olan Neoceradotus’un yüzgecinin oluşmasını sağlayan genin, kara canlılarının da kanatlarının, ellerinin ve ayaklarının oluşmasına sebep olduğu ortaya çıktı. Londra’daki Doğal Tarih Müzesi tarafından yapılan araştırmaya göre, Neoceradotus’un yüzgeçlerinin oluşması için gerekli kodu taşıyan gen, kara canlılarının omurgalarının oluşması için gerekli olan Hoxd13 geni ile ortaklık gösteriyor.
Araştırma görevlilerinden Zerina Johnson’un yaptığı açıklamaya göre, bulunan gen, ince yüzgeçli balıklarda olduğu gibi köpekbalıklarında da görülüyor.
Kara canlılarına en yakın genetik koda sahip olan Neoceradotus balık türü, fosil kayıtlarına göre ilk defa 100 milyon yıl önce görüldüğünden beri bu geni taşıyor.
Haberin Kaynağı: http://www.ntvmsnbc.com/news/423630.asp
Bu haberi forumda arattırdım ama sonuç bulamayınca,haber eski de olsa foruma taşıyıp paylaşmak istedim arkadaşlar!
-
Yahu bu müslümanlar nedan bu kadar narsisittir?Anlayamıyorum doğrusu.Hem de hastalıklı derecede narsisitsiniz.İslamiyetin tüm açıklarına,insanlık dışı uygulamalarına ve sözde din olarak eksikliklerine rağmen,hiç bir eleştiriye alçakgönüllülükle yaklaşamıyorsunuz,pes doğrusu!
Ama esasında hastalıklı bir ruh halidir bu durum..
Hastalıklı Narsisizm!
-
Bu olası mı?Neredeyse sokak başı cami-minare.Korna sesinden de,cami sesinden de,davul sesinden de nefret ediyorum.Ses kirliliği(her türlü gürültü) medeniyet dışıdır ve ayrıca insanda stres yaratır.Cami burnunun dibinde degilse sesi cok rahatsiz edici olmaz. Esas ben davulculara karsiyim. Bir davulcuyu doverek hastanelik edecegim o olacak. Ama olayi siddetle cozmek istemiyorum. Siddetten uzak durmaliyiz. Siddete basvuran insanlar barbar kisilerdir -
Konunun özüne dönecek olursak;İslamiyet aslında en büyük köleliği getirmiştir, o da, ne idüğü belirsiz bir güce karşı kayıtsız şartsız teslimiyet!
-
İsterse bitirir, isterse herkes iman eder.
O zaman;Hani özgür irade.Nerede seçme hakkı,...
Düşünsene ROBOT İNSANLAR...
Sen olsan robotların seni sevdiğini söylemesine bir değer verir misin?Çünkü o komutu ona sen söyletiyorsun.Bence hiç tadı olmaz...
Mantığın ilginç;duygularının okşanması adına savaşları,işkenceleri,ölümleri bitirmemek.. Bu yaklaşım tarzı sadizm değil de nedir?Ama yorumun nesnel değil.Çünkü savaşlar,çıkarların çatıştığı noktada ortaya çıkar.Yani etken insan aklıdır.Hitlerin hastalıklı narsisizmi,ölüm sevgisi olmasaydı 2.dünya savaşı bu kadar can alırmıydı?
-
Yalan söylemenin psikanalizinde şöyle bir tespit okumuştum; yalan söyleyecek kişi karşıdakini kandırmadan önce kendini kandırmıştır aslında.Yani yalan söylemeyi becermenin ilk koşulu, kişinin kendisini kandırmasından geçer,söyleyeceği yalana öncelikle kendini inandırması gerekir.Aksi taktirde yalan söyleyerek karşıdakini kandırması olanaksızdır.Aslında burada iki durum sözkonusu;birincisi,yalan söylemek ve ikincisi karşıdakini bu yalana inandırmak!
Değişik bir bakış açısı sunmak istedim!
Kuranda mucize yoktur diyen reformcular
in ATEİSTFORUM
gönderildi
masallar diyarı kutsal kitaplar,yatmadan önce aç karına 1*1
))