Sith'ari

buna karar vermiyorum; sorun da burada; sen kendi yorumun bu, buna inanmışsın demenin peşindesin. değilim. bilimsel bilgi benim kaynağım, dolayısıyla kabul ettiğim gerçek de bilimsel bilginin gerçeği oluyor. biliminsanlarının herşeyin kuramını oluşturmaları da zaman alıyor. ama durum şunu gösteriyor: evrenimizin varoluşunu bir mantık çerçevesine oturtan ve onun başlangıcını, varlığını açıklayabilen yegane mantık sahibi kuram fizikçilerin toparladığı kuramlar örüntüsüdür. eğer yaradılış kuramı daha mantıklı açıklama getiriyor olsaydı; muhtemelen kuramı kabul edilirdi. anlamadığımız sistem demek

barış başlığında nefret kusmak düşük zeka ürünü olmaktan geçer. ayrıca kürt-türk veya herhangi bir başka toplum ayrımcılığı inanılmaz basit, sığ bir düşünce. nasıl bu düşünceye bağlanabilmişsin; ilginç. tüm dünya sınırları kalksaydı; toprak için kavga etmiyor olurduk. güzel ama naif düşündüm şimdi. konudan sapmadan sen ırk ayrımcılığı yaptığın için ırk tanımını bir biyoloğun ağzından veriyorum: "ırk biyolojik bir gerçek olmaktan çok sosyal bir rahatsızlıktır." Bahri KAraçay

@denizbahar: bu savunmayı çok geçerli bulmadım; sakıncaları şunlar: bir ateist kanıt arar, kanıt sunar. bir ateist ateizmi ve teizmin neden yanlış olduğunu yazarsa kanıt sunmalıdır. yoksa teistlerin taptıkları veya yazdıkları kitaplardan ne farkı kalır? @mantık: ya varsa argümanına kitabın ilerleyen bölümlerinde değinebileceğini okumadan veya ilgili sayfa da sen gelecekte anlatılacaktır diye yazmadan bilemem. okumamak benim kandi hatam gibi görünebilir, yazıp belirtmemek de senin hatan gibi görünür. hangi taraftan baktığına bağlı. eleştiriler tartışma amacı taşımaz; ya da daha insancıl bir y

@shef: çok sığ bir düşünce. @hizip: en azından sebep vermişsin. dinle ilgili sorunlarını kendi aralarında tartışmaları pek gerçekçi çözümler üretmeyebilir; örnek: ezan sesinden rahatsız olmak, bunun çözümünü ateistler birlikte hayata geçiremezler, teistlere haklı oldukları yönü anlatırlar; özgürlük alanımıza ses ile tecavüz ediyorsunuz derler, mantık çerçevesine oturturlar. sonrasında her iki taraf birbirini hoş görür ve ateistlerin haklarını savunup teslim etmeye yardımcı olurlarsa bu rahatsız edici durumdan kurtulunabilir. bir ateistin özellikle müslüman kesimin yazdıklarını okumasını istem

sana yazdıklarım yorum gibi görünüyor ise bu algılama şeklinden kaynaklanır; ben bunu değiştiremem. lakin yine de açıklama yapmam gerekirse yorum yapmıyorum. sav oluşturup sınadıktan sonra var olmadığına karar verdiğinde "yok" anlamlı bir sonuç olarak görünüyor. bu durumda benim bilimsel veri kabul eden beynim "yok" girdisini geçerli bir bilgi olarak kabul eder. bana göre "yok" anlamsız değildir. bilimsel sav oluşturmak anlamsız: tanrıyı teistlerin tanımladığı halinden ötürü sınamak imkansızdır. çünkü çelişki dolu bir önerme oluşur. böyle bir sav daha oluşturma aşamasında çöker, aynı temel

"kanıtın yokluğu yokluğun kanıtı değildir. Carl Sagan" demek istemişsin: buna göre benimde sormam gereken, peki kanıtlanmış mıdır olur. tanrının varlığı bir olasılıktır; fakat evrenin varlığını daha iyi ve kanıtla açıklayan savlar mevcut: dolayısıyla da olasılık yelpazesinin büyük kısmını onlar kaplıyor. bu durumda kabul edilmesi gereken gerçek "tanrının etkin kuram ile doğru bir şekilde sav haline getirilene kadar var olmayacağıdır." ve tanrı hakkındaki tek gerçek bilimsel sav olarak sınamanın mümkün olmamasıdır. bu durumda bir sav da oluşturmak anlamsızlaşır. sona vardığımızda olasılık yelpa

burada ateisti doğru tanımlamak gerek; ateist inanmaz: bilimsel gerçeğin veya kanıta tabii savın doğruluğunu kabul eder. dolayısıyla gerçek bir ateist inanmaz. bu yazdıkların senin görüşünü yansıtıyor: ateizmde görüşe yer vermek oldukça sakıncalı bir durum.

ateist tanrının varlığını ve tanrının yaratma durumunu kabul etmez; kanıtın yokluğu yokluğun kanıtı değildir: buradan çıkan sonuca göre ateistin uzaylı medeniyetler tarafından yaratılmış olabilir misiniz sorusuna vereceği cevap veya tutumu "kanıt gerekir", bir savdır; sınanmalıdır olmalıdır.

sen m kuramının 10 üzeri 500 evren olması gerektiğini öngören hesaplamalarından bahsediyorsun. belki daha fazla veya daha az: şöyle bir sorun doğurur ki tüm bu sayılan evrenlerin kendilerine has fizik kuralları olur, dolayısıyla bir evrenden diğerine geçiş o evrenin fizik kurallarına uyum sorununu ortaya çıkaracaktır. geniş düşünürken fizik kurallarını-bizim evrenimizdekinden farklı olabilecek- hesaba katmıyorsun sanırım.

o zaman şu konuda özür dilemem gerekir -politik olmakla alakası yok, prensip meselesi ve ahlaki gereksinim-: espriyi anlayamadım.

yazımı değiştiriyorum, özgür düşünceyi kaldırmanın zorluğunu unutmuşum. eğer "aptal" lafım seni gücendirdi ise de özür diliyorum. not: cümleyi tam anlamamışsın: "yazılanları tekrar okuyunca sanki birbirine karşı olan ama aynı durumu yazan iki aptal görüyorum." yazısı bir önerme değildir, bir ifadedir: her ifade doğru veya yanlış değildir. not2: üzerine mesaj gönderilen mesaj düzenlenemiyor demek ki; yönetimden ricam bir önceki mesajımda yer alan "aptal" lafını silip, yerine "kişi" yazmaları. teşekkür ederim.

son iki açıklamanın birleşimi ölümsüzlük konusuna mantıklı bir cevap niteliğinde. ölümsüzlüğü anlamak ve kendince ona ne anlam yüklediğini bilmek çok daha doğru algılamaya sebep olur. ölümsüzlük kelime itibari ile sonsuzluğu ima ettiği için hatalı bir sonuç doğuruyor; evrenin sonunun olması durumunu kavrayabilen kişi ölümsüzlük kavramını daha doğru şekilde algılar. bir bakıma bilincimizi açık tutacak şekilde vücudumuzun kimyasal reaksiyonlarını devam ettirebilirsek evren çökene kadar yaşayabiliriz. tabii bu kimyasal reaksiyonları sürdürmek ciddi zorluklarla karşılaşabilir: güneşimizin ömrünü y

yazılanları tekrar okuyunca sanki birbirine karşı olan ama aynı durumu yazan iki aptal görüyorum.

ben cevap göndermeden beni kastetmeyi nasıl başarabilmiş diye sorgulayamadın yani?

bunları ateistlere sorma amacın onları küçük düşürmek veya bilgisiz oldukları imajını yaratmak değil mi? bu sorulara gerçek anlamda cevap arayan biri olsaydın kitap okurdun. kanıtları tarar ve bilim insanlarının kuramlarını inceler idin. ama belli ki böyle yüce arzular sahibi değilsin.

anladığımı ima etmedim; ışık hızının geçilmesi durumu ile ilgili fikirde belirtmedim. bununla ilgili bilgi belirttim. bir tane daha kaynak: cern press release cevabın veya tavrın diyebiliriz; ilginç... kuantum dolanık parçacıklar yolculuk etmezler; kuantum dolanıklık iki parçacığın iki birbirinden bağımsız gözlemci tarafından gözlemlenen hareketlerinin aynı olduğu durumudur. yani yorum şunu doğurur: einstein hiçbir parçacığın ışın hızından daha hızlı hareket edemeyeceğini söylememiştir, bilginin veya enerjinin ışık hızından daha hızlı iletilemeyeceğini belirtmiştir; kuantum dolanıklıkta ar

buradan varmam gereken nokta sana göre: çocuklara iyi annelik yapacak kadını bulmak. zaten içgüdüler bu arayışı tetikler; sahip olunması durumu nereden çıkıyor, yine farazi oldu. havada kaldı, daha amiyane tabirle. bu resmin neresine uyuyor. ve yazdığını hatırlatırım: sahip olunması kadının doğasında vardır: bu oldukça sapkın bir düşünceye sahip bir insanın sapkın bir dinin söylediği sözü kopyala-yapıştır yapması durumu. sen bu durumu sorgulayıp, analiz edip, hangi mantık çerçevesine oturtuyorsun? not: atalarımızın yaşam tarzlarını örnek gösterme hamlesi yapma olasılığına karşılık; insan tür

nutkum tutuldu... naifliğin böylesi oldukça tartışılası bir durum.

bu durumu sahip olunmak durumu ile bağdaştıramadım; bunu iki duruma bağlıyorum: (1)sahip olunması gereken varlık kuralına kanıt verememene (2) insan beyninin sıçramalarla konudan konuya atlaması durumuna. insan dişisi annelik yapar; memelilerin ortak özelliklerindendir.

bunu bilimsel bir gerçekmiş gibi söyledin (teistlerin en büyük sorunu dini fizik ile karıştırmalarıdır.); bana bir kanıt gösterebilirsen seve seve inanırım. inanırım=kabul ederim anlamında kullanılmıştır.

bu yazdığın şimdiye kadar okuduklarım arasında en naif olanı. 4 eş, sınırsız cariye; sana mantıklı geliyor mu? amacı ne, neden? 1-ne sebeple bir erkek 4 eş ve sınırsız cariyeye sahip olsun? 2-sahip olmak anlamından kölelik durumu ortaya çıkar, adına psikoloji dediğimiz etkin kuramın bahsettiği özgür irade ortadan kalkar. kadın bir mal değildir, sahip olunamaz. özgür iradesi vardır, istediği kişi ile çiftleşme veya sadece haz amaçlı birlikte olma özgürlüğüne sahiptir. erkekte aynı hakka sahiptir. din bu hakkı sadece erkek için sınırlandırır ve istediğin kadar kadınla, sorunsuzca birlikte olm

aynı stand-up şovunun on emir ile ilgili bir bölümü daha var... ten commandments

tüm metinin içeriği; yazdığını hatırla; oradan yola çıkarak sonsuz zevk içinde yaşamanı vaad eden bir reklam. şimdi şu soruyu sor: neden, cevabın yeniden "sınav" olacaktır. yaratanın mantık hatası burada başlar; yasakladıklarını zararları veya ahlaki sorunları nedeni ile yasaklamıştır, kendi mekanında onlara izin vermesi mantık hatasıdır. eğer dinler bu dünyaya sınav demeselerdi ve cennette ki hurilerden vs. bahsetmeselerdi, din uğruna ölenin şehit mertebesine ulaştığını söylemeselerdi muhtemelen daha mantıklı olurlardı: sonuç olarak kandırma, inandırma ve kontrol edebilme yetenekleri azalırdı

işte bu büyük sapkınlık olarak adlandırılabilir; sınav anında uzak durmanı istedikleri davranış ve eylemleri sana ödül olarak sunmaları.

1-tübitak 2-bununla ilgili bilimsel makalelere ve koyun türü ile ilgili analizlere bakıyorum; yakında mantıklı bir cevap vereceğim. bilim biraz zaman alır.