Zecalufinon

Dostum az önce duyguların maddeden bağımsız olduğundan söz etmedin mi? Ben ona istinaden verdiğim o örneği. Senin verdiğin örnek yanlış. Benim karşımda bir olay gerçekleşiyorsa, ben onu algıladığım anda, daha önce gözlemlediğim ve edindiğim bilgiler ile belirli bir duygu hissediyorum. Bu duyguda maddeseldir. Benim karşımda bir çocuğun gözleri oyulsa ben hiçbirşey hissetmem. Neden? Çünkü sadistim. Neden olmasın?! Aynı şekilde başka bir örnek verelim. Sen bilgisayarını açtın porno izliyorsun. Filmde oynayan kadınla hiçbir temasın yok. Peki nasıl etkilenebiliyorsun? Nasıl ereksiyon olup bo

Mask, Benim yanıma gel seninle bir deney yapalım. Ben sana bağzı uyuşturucu maddeler vereceğim. Ve sende duyguların maddesel olmadığını kanıtlaman için uyuşturucunun etkisini yenmeye çalışacaksın. Kabül mü? Maddenin etkisine direneceksin..! Yerse tabi..

Aynı tepkiyi veriyorlar zaten dostum. Neden anlamamakta ısrar ediyorsun? Kadınlık hormonu olan, Östrojen'i sana versek ne olur biliyor musun? (Erkeklerdede belirli seviyede vardır zaten) Hehe... Senin erojen bölgelerine dokunulsa ne hissediyorsun? Ereksiyon oluyorsun değil mi? Eee daha ne? Hormonal etkileşime geçiyorsun. Bunlar tamamen maddeseldir. "Din afyondur" ne kadarda haklılar..

Konu başlığı çok iyi. Ama nedense ilgilenen olmamış.

Maddenin uyuduğunu nereden biliyoruz ki? Bizde madde değilmiyiz? "Bilinç" benim çok ilgimi çeken bir konudur.Fakat ölümden sonra bilincin kapanması hep önüme bir set çekiyor. Bilinç ne olucaktır? -Tabiyiki makine gibi kapanacak. Biyolojik canlının ölümü, işlevlerini yerine getirememesi. Buradan anlayabileceğimiz gibi bilinç, biyolojik canlıların bir özelliği. Olaya biraz mistik yaklaşıp konu üzerinden fantezi yapmaya ne dersiniz? Az önce dediğimiz,"Ölünce bilincin kapanması" olayı, kapanacak olan bilinç, hepsi iç içe. Yani şuan yaşadığımız hayat, belirli bir süre sonra yok. Yok olacak ol

Mask, Diğer arkadaşlarında örnekler verdiği gibi, 3 boyutlu şeylerin içinde 1. & 2. boyut vardır. Fakat bu demek değildir ki dahada fazla boyutlar olabilir. Sayılar insan zihninin uydurmasıdır, yazılar, konuşmalar hepsi birer kabuldür, varsayımdır. İnsan, hayatı algılamak ve kendini geliştirmek için bağzı sistemler yaratmıştır. Örneğin benim yazdıklarımı anlayabiliyorsun değil mi? Çünkü bu yazı sistemini biz geliştirdik. Mesela Arapça bilen birisi bu yazıları okuyunca hiçbirşey anlamayacaktır. Çünkü bu yazılar ona bir anlam ifade etmez, harflerden ne anlam çıkarması gerektiğini bilemez.

Agnostikler, Tanrı'nın olması gerektiğini savunmazlar. Bilinemez derler. Yukardaki yazımda, hem ateizm'e hemde agnostizm'e gönderme yapmıştım. Evet, Tanrı kavramı ile süpermen hemen hemen aynıdır. İsterseniz peri deyin, cin deyin. "Mantık" arkadaşımızın "İspat nedir?" konusuna bir göz atın istersiniz. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Bir agnostikden bunları duymak ne kadar ürkütücü... Ateizm'in yanlış bir ideoloji olduğunu daha önce forumda tartışmışsınız, Rexino açıklamalarda bulunmuşdu. İspatlanamadığına göre inanmamak ya da inanmak saçma bir kavramdır, safsatadır. Buna, "Argumentum ad ignorantiam" diyoruz, bilgi eksikliğinden kaynaklanan arguman. Bu kuralı kullanarak istediğimiz herşeyi ispat edebilirz. Tanrı'nın yokluğu kimse tarafından ispat edilememiştir. O halde Tanrı vardır. Tanrı'nın varlığı kimse tarafından ispat edilmememiştir. O halde Tanrı yoktur. Fakat her nekadar bilgi birikimimiz olsada, pratik