suatbey

Ben seni yanlış anladığımı düşünüyorum, Said Babayı değil de. Ben saf akıl derken dedüktif mantığı esas ittihaz eden ve endüksiyonla analojiyi dışlayan aklı kastetmiştim. Birkaç gün önce arkadaşlarla yaptığımız tartışmanın etkisinde kalarak böyle düşündüm. Kant ve Hegel'i hesaba katmadım. Sözlerim bu haliyle kabul edilsin lütfen.

Dehri, 1) Bunlar benim görüşlerim değil. Tradisyonalist okulun görüşleri ve gayet de tutarlılar. Tipik ve sathi ateistik argümanlarını rahatlıkla savuşturmaya muktedirler. Ama siz görmeye muktedir değilsiniz, o ayrı. Yine de okumanı öneririm, Schuon, Geneuon, yararlı olurlar. 2) Bir parça da din öğrensen iyi olacak.

Fuzuli, Klasik olacak ama farklı dünyaların insanıyız. Bunda da bir problem görmüyorum açıkçası, herkes kendi meşrebince yaşar, sonuçta varacağımız yer aynı değil mi? Saf akıl meselesine gelince, size de Said Baba versin bu konuda cevabı : İ’lem Eyyühel-Aziz! Bir bürhan ile elde edilen netice-i tevhidi bazı insanlar isti'zam ile dar zihinlerine sıkıştıramazlar veya bozuk hayalleri tahammül edemez. Bu hale karşı o kat'î, sahih bürhanı reddetmek üzere “Bu neticeyi, bu kadar azametiyle şu bürhan (onu) intac edemez.” diye bahaneler ile kabul etmez(saf akılcıları kastediyor). O miskin bilmez mi

Fuzuli, Saf akılla hareket ederseniz, değil Tanrı'yı kendi varlığınızı dahi kabul etmemeye mecbur olursunuz. Bu da hoş olmaz değil mi? Pratik akıl, nörosciencetan arkeolojiye, fizikten evrimsel biyolojiye kadar birçok bilimin temel metodudur. Ayrıca dinin dili de pratik akıl üzerine kuruludur. İnsan tutarlı olmak istiyorsa, pratik akla başvurmalıdır.

"Mantığın kaynağını tanrıya bağlamak, tanrıyı mantıgın dışında biryere taşımaktır. Çünkü tanrıda mantığın içinde ise, yani mantık ilkeleri onuda bağlıyorsa, kendisi mantığa kaynaklık edemez." Dehri, mantık okumuşsun, ilkeleri de biliyorsun ama uygulamıyorsun. Tanrı'nın hem mantığın kaynağı olması hem de mantık ilkelerinin Tanrı'yı dahi bağlıyor olması pekala mümkün. Karşındaki öyle bir Tanrı tanımı yapar ki, az önce söylediklerin sözkonusu Tanrı tanımına mantıksal olarak karşı çıkacak güçte değildir artık. Sözgelimi, evren demek Tanrı olmamak demektir. Tanrı olmamak ise, Tanrıyla aranda epis

"Mantığı tam manasıyla idare edebilenin Tanrı'dan başka gidecek yeri yoktur hemşerim. Dilediğiniz kadar bıdı bıdı edin, bu böyle, n'apim. " Burdaki mantık ifadesininin yerine pratik akıl ifadesini koyacacak olursak daha yerinde olur.

Pante bey kardeşim, Ortada tutarsızlık olabilmesi için, her iki önermenin de aynı uzaya ait olması gerekli. Oysa Kuran, Tevrat'ın muharref olduğunu bildirdiğine ve kendisini tanrısallığı temsil eden son kitap olarak gösterdiğine göre, tutarsızlık aramaya çabalıyor olman açık bir mantıksızlık. Yok arkadaş ben gene arıycam diye didineceksen, daha nasıl açık anlatılır bilmiyorum. İshak Peygamber olayına gelince. Neden söz çarpıtma gereği duyuyosunuz ki? Ben İslam alimlerinin çoğunun İshak hükmünde bulunduğunu değil, İshak hükmünde bulunan birçok İslam alimi olduğunu söyledim. Nitekim İmamı A

Selam, Gençler inanmıyorsanız inanmayın kimsenin sizlere bir şey dediği yok, ama inanmadığınız şeyleri didik didik etmeye çalışıp bir de üstüne hata yaparsanız, objektifliğinize dair kocaman bir şüphe yaratırsınız. Nerden tutsam elimde kaldığı için sadece iki noktaya değinip geçicem. Birincisi, Kuran'la muharref (tahrif olunmuş) eski kutsal metinler arasında tutarsızlık aramak zaten saçma. Kuranın kendi içinde çelişki ararsınız bunu anlarım da, geçmiş kitaplar nerden çıktı yahu? Bu düşünce tarzının ne kadar sorunlu olduğu zaten açık. İkincisi, Kuran'ın neresinde İbrahim Peygamber'in İsma

Şu misal de verilebilir : Efendimize Zülkarneyn, Ashab-ı Kehf ve ruh hakkında soru soruldu. O da "Yarın cevap veririm" dedi, fakat "inşallah" demeyi unuttu. Cevap çok gecikti. Kureyş müşrikleri adını yalancıya çıkardılar. Bununla ilgili olarak : "Hiçbir şey hakkında 'Yarın bunu yapacağım' deme; ancak Allah dilerse (yapacağım) de" (Kehf 23-24) ayetleri indirildi. Vahy birkaç gün gecikince Efendimiz Cebrail'e sebebini sordu. Allah da Cebrail'e şöyle demesini vahyetti : "Biz ancak Allahın emriyle ineriz. Geçmişimizi, geleceğimizi ve ikisinin arasındakileri bilmek O'na mahsustur. Rabbin asla unu

Mantik, Ben kitabın röportaj değil antoloji formatında olduğunu söyledim. Soru cevap şeklinde de değildi, ağırbaşlı bir makale şeklinde de değildi; ama filozoflara meramlarını anlatacak kadar uzun sayfalar verilmişti. Bir şey daha. Filozoflar düşündüklerini, yanlış anlamaya mahal vermeyecek şekilde anlatmazlarsa sıkıntı çekerler. Bu nedenle kelimeleri de cümleleri de özenle seçeceklerinden eminim. Bilimin dindarlar üstündeki etkisine gelince. Söylediklerin doğru. Dindar insanlar, bilimsel bulguların, kendi sahip oldukları düşünsel evrende nasıl bir pozisyona sahip olması gerektiği konusun

Mantık, Bu kitap filozoflarla yapılmış olan röportajların derlemesi değildi. Her filozof, Russell gibi, why i am not a theist şeklinde yarı itiraf yarı argümentatif tarzda yazmışlardı. Kaldı ki filozofların, umuma hitap eden mülakatlarında kolay anlaşılabilirliği gözetip hakikati saklaması, filozoflara yönelttiğin mesnedsiz bir önyargı. Anlaşılabilirlik, yahut muhtasaran anlatmak gerçekleri saklamak anlamına gelmez. Bilimin dinsizleştirici etkisinin farkındayım ama senin ve senin gibi düşünen kimselerin bu etkiyi abartmaması gerektiğini söylüyorum. İnanmıyorsanız inanmayın, bu beni ilgilen

Aragorn, Evrim konusu internet üzerinde binlerce sitede onbinlerce kişi tarafından sürekli tartışılıyor. Bu tartışmanın bir defa da burda sahnelenmesini ikimiz de istemiyoruz zaten. Fakat bu konuda şunları söyleyebilirim : gerek genom projesinin ortaya koyduğu bulgular, gerek bu konuda yapılan simulasyonlar ve gerekse complexity theory, bunların hiçbiri beni ikna etmiş değil. Bu nedenle evrim konusunda agnostik bir tutum sergilemeyi tercih ediyorum. Destek olarak ne arıyordunuz ki? Örneğin Kai Nielsen'in "Atheism and Philosophy" isimli eserine bakacak olursanız, orda tanınmış filozof

Mantık, Bilimin dinsizleştirici bir fonksiyonu vardır, ama önde gelen bilim adamlarının dinsizliği tercih etmesinin nedeni öyle sanıldığı gibi bilim filan değildir. Bilimin anlam kaybına uğratıcı ve dolayısıyla indirekt bir etkisi varsa da, bu dinsizleşme vakıası asıl olarak aile hayatıyla, ergenlik ve gençlik sorgulamalarıyla açıklanabilir. Önde gelen bilim adamlarının yoğun bir dinsizlik içinde yaşıyor olduğunu görüp, "bilimi derinlemesine öğrenmek, insanı dinsiz yapar" şeklinde bir önermede bulunmak ve hele hele bu önermeyi de bilimin nesnelliği ve gücünü kullanarak meşru kılmaya çalışmak

Mantık, Sözkonusu survey'i gerçekleştiren Edward Larson ve Larry Witham'dan bir alıntı yapıyorum : Repeating Leuba’s methods presented challenges. For his general surveys, he randomly polled scientists listed in the standard reference work, American Men of Science(AMS). We used the current edition. In Leuba’s day, AMS editors designated the “great scientists” among their entries, and Leuba used these to identify his “greater”scientists. The AMS no longer makes these designations, so we chose as our “greater” scientists members of the NAS, a status that once assured designation as “great sc

Hacı, Verdiğin bilgiler için teşekkürler. Edward Larson'un Nature'da yayımlanan bu çalışmasında ilgi çekici ayrıntılar vardı. Dileyen herkes internette bu bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyor. Aragorn, Evrim teorisinin değil ama evrim teorisine olan inancın kuvvetlendiğini söyleyebiliriz. Steven Pinker gibi psikologların evrimsel psikoloji girişimleri, Lee Smolin gibi fizikçilerin evrimsel kozmoloji girişimleri, senin de söylediğin gibi, birçok disiplinin evrimden ilham aldığının kanıtıdır. Fakat bu tür bir yaygınlaşma, dinsizleşmeye neden midir? Benim bu soruya cevabım olumsuz olacak. Bilim