Fethi

http://www.hakkadavet.net/19suz.htm

Kadın rahmi, insana ait "tohum"un "kök salıp" geliştiği bir "tarla" gibidir. İstediğiniz kadar laf ebeliği yapın, bu açık gerçeğin üzerini örtemezsiniz.

Eğer sahabiler bu harflerin anlamını bilmiyor olsalardı, bunu peygambere sormazlar mıydı ve müşrikler, peygamber kendisinin dahi anlamını bilmediği ayetlerle tebliğ ediyor, diyerek kıyameti koparmaz mıydı? Kuran'ın, Araplara anlaşılmaz bir dille seslendiğini iddia etmek, bir müslümana yakışmaz! Muhammed peygamberin, Kuran'ı anlamaktan ve etrafına açıklamaktan aciz olduğunu iddia etmekten artık vazgeçin! 19 putunuzu kırın! Putunuzun uğruna Allah'ın ayetlerini kurban etmeyin! 19 mucizesi dediğiniz şey, size göre nedir? Kuran'ı koruyan bir sistem! Peki, şu an elimizde bulunan Kuran, 19 siste

Sperm ile yumurtanın birleşmesi sonucu oluşan "tohum", uygun ortam bulunca çimlenir dediğin o tohum, hangi tarlada büyüyor? Rahim iç zarına kök salıp gelişmiyor mu? Tıpkı bir bitki gibi! Ben bir tıp doktoruyum. Yapılan benzetmeyi de son derece uygun buluyorum. Dine karşı olan ön yargın sağlıklı düşünmeni engelliyor. Allah'tan şifa diliyorum...

İşte 19culuk dini bu! Yani bir sahabi veya bir müşrik gelip, Muhammed peygambere bu harfleri sorsa, alacağı cevap "Ben de bilmiyorum." olacaktı, öyle mi? Tebliğ ettiği kitabı bilmeyen, onu açıklamaktan aciz bir peygamber ve kendilerine tebliğ edilen kitabı anlayamayan bir toplum! İşte sizin sakat anlayışınız bu 19cu kardeşlerim! Umarım bu saçmalıklardan kurtulursunuz; muhtaç olduğunuz kudret, kafatasınızın içinde mevcuttur! Onu kullanmanız dileğiyle...

"Tarla" neresidir? Rahim! Rahme varmanın yolu neresidir? Döl yolu!

"“Allah’ın emrettiği yer” vajinal yol (döl yolu) olarak anlaşılmıştır! Çünkü, bir sonraki ayette, “Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. Öyleyse, dilediğiniz şekilde tarlanıza varın.” (2/223) denilmektedir. Döllenmiş yumurta, adeta bir tohumun toprağa gömülmesi ve orada kök salarak büyümesi gibi, rahim duvarına tutunur ve buradan beslenerek embriyolojik gelişimini sağlar. İnsanoğlunun tarlası, yani tohumunun büyüyüp olgunlaştığı yer, kadın rahmidir. Cinsel ilişkide bu tarlaya varmanın yolu da vajinadır! “Allah’ın emrettiği yer” ifadesi, sadece bir sonraki ayetin metnine bu şekilde

Belagat ilminde, bir kelimenin son harflerinin atılmasıyla yapılan kısaltmaya iktita denir. Ayrıca, Arapçada, tıpkı İbranicedeki gibi, kelimelerin bir anlamı olduğu gibi harflerin de bir anlamı vardır. Mukattaa harflerini bu kapsamda değerlendiriyorum. Eğer bunlar anlamı bilinmeyen şeyler olsaydı, hem Muhammed peygamber bu konuda müşriklerden eleştiri alırdı; hem de sahabiler bu belirsizliği gidermek için peygambere soru sorarlardı.

Zaten bilinen bir şey, sorulmaz; ama zamanla unutulabilir. Kuran, baştan sona kadar tevhid inancını anlatır; şirki eleştirir.

Kuran'daki iki yasağa ilişkin bilimsel bir araştırma: http://hakkadavet.net/adet.pdf http://hakkadavet.net/anal.pdf

Konuyu derinlemesine araştırmaya çalışıyorum. Farahi'nin teorisinden yola çıkarak ve onun gibi İbraniceden de istifade ederek; aynı zamanda, klasik Arapçanın dil ve belagat özelliklerine ait kaynaklara da bakarak... İlk ulaştığım sonuçlar şunlar: http://hakkadavet.net/mukattaa1.pdf http://hakkadavet.net/nun.pdf http://hakkadavet.net/kef.pdf http://hakkadavet.net/meryem.pdf Eleştiri ve katklarınız olursa, memnuniyetle fikir alışverişinde bulunmak isterim.

Müslümanın görevi, hak bildiği şeyi tavsiye etmektir. Ben bu görevimi yerine getirdim. http://www.hakkadavet.net/nisa34.pdf Buradaki gerekçeler hakkında herhangi bir karşıt görüş bildirmediniz. Bunu, (ister açıkça söyleyin, ister gizleyin) sizin de benimle aynı düşünceye sahip olduğunuz, şeklinde yorumluyorum. Dolayısıyla az daha zorlamama gerek yok. Bu kadarı yeterli!

Mutluhan kardeşim! Nur suresiyle ilgili delilime eleştiri getirmeni, önceki 4 delilde itiraz edecek bir husus bulamadığın şekilde yorumluyorum. Şimdi lütfen birlikte düşünelim! Nur suresine göre, bir adam karısının zina yaptığını iddia ediyor ve karısını suçluyor; kadın ise suçlamayı kabul etmiyor ve herhangi bir ceza da almıyor! Eğer Nisa/34'te karısıyla geçimsizlik yaşayan kocaya "dövme hakkı" tanınmış olsaydı, Nur suresinde bahsedilen olayda, kocanın karısını evire çevire dövmesi gerekmez miydi? Ayrıca yine düşünelim! Karı-koca arasında şiddetli bir geçimsizlik başlıyor; oturup konuşuyorlar

Genel olarak şöyle düşünüyorum: Eskiden yaşamış insanların bilgiye ulaşma ve onu analiz etme imkanları son derece kısıtlıydı. Bu konuda detaya inmeyeceğim. Sanırım ne demek istediğim anlaşılıyor. Ayrıca, uzman sayılabilecek donanımdaki kişilerin bir araya gelip, belli konular etrafında fikir alışverişi yapabilmeleri de her zaman mümkün olmuyordu. Eskiden yaşamış insanların, bize göre daha zeki olduklarını da iddia edemeyiz; bunun için elimizde bir kanıt yok! Dolayısıyla, bilgiye ulaşmada ve onu analiz etmede bize göre son derece kısıtlı imkanlara sahip olan ve bize göre de daha zeki omayan kiş

Cehalet diz boyu!.. Buhari kesinlikle Arap değildir. Tirmizi ise büyük bir ihtimalle Arap değildir. Arap Dili ve Belagatı alanında yüksek lisans yapıyorum. Her dilde olduğu gibi, Arapçada da, hem klasik metinlerde, hem de modern metinlerde, metin içerisindeki bazı kelimelerin anlamları konusunda, hem Arap müelliflerin, hem de Arap olmayan akademisyenlerin farklı görüşler ileri sürmesi mutat bir şeydir. Şimdi Arapçadan burada yığınla örnek verebilirim. Ama eminim bu cehaletle, yazacaklarımı da anlamayacaksınız. Size Türkçeden bir örnek vereyim. Geçenlerde duydum. Adam torununa, "Git kapıyı çek!

Nur suresinde, karısının zina yaptığını iddia eden bir adamın karısına, -kadın suçlamayı reddettiği takdirde- zina cezası öngörülmüyor. Şimdi birazcık düşün! Eğer Nisa/34'te, kocaya "karısının itaatsizliği halinde, onu dövme hakkı" tanınmış olsaydı, koca bu hakkını, zina durumunda yakaladığını söylediği karısına karşı da kullanmaz mıydı? "Erkekler mallarından harcadıkları ve geçimi sağladıkları için kadına direkt olarak "üstün" görülüyor mesela." demişsin... Ayette, erkeklerin mallarından harcama yapmaları sebebiyle, kadınları koruyup gözetlemelerinden bahsediliyor. Kuran'da kadın, ister iyi b

Çoğunluğun fikrini önemsiyorsanız, ateizmi bırakıp, Hristiyan olursunuz, olur biter... Tarih, kabullenilinceye kadar, hakikati bütün dünyaya karşı tek başına savunan insanlarla doludur; buna çoğu peygamber de dahildir. İnsanların çoğu ise, akıllarını kullanmak ve doğruyu aramak yerine, çoğunluğa uymayı tercih ederler. "Onlara <<Allah'ın indirdiği şeye tabi olun!>> denildiği zaman, <<Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye tabi oluruz.>> derler! Şayet ataları, bir şeye akletmeyen ve doğruya ulaşmayan kimseler idiyseler de mi?" (Kuran, 2/170). Gerekçelerim üzerin

Asıl komik ve acı olan, 1400 yıl önce vuku bulmuş bir olay hakkında, elinizde hiçbir delil olmadığı halde, Ayşe'yi suçlamanız... Sırf siz ateist oldunuz diye, Ayşe, kötü bir kadın olmak zorunda değil. Ve sırf siz ateistsiniz diye, Kuran da her bakımdan kötü bir kitap olmak zorunda değil. Ne demek istediğimi, umarım düşünüp, anlarsınız. Kuran ile ilgili her tartışmada, ortaya konulan delillere rağmen ve o deliller hakkında da tek bir kelime etmeden, direkt olarak Kuran'ı kötülemeye çalışmanız ve hemen -konu ne olursa olsun- Kuran'ın karşısında konumlanmanız, sizin aklınızla ve mantığınızla deği

Bu başlığın konusu değil; ama yukarıda yapılan bir iki eleştiri için de şu linkleri verebilirim: https://eksisozluk.com/entry/35866092 ve http://www.hakkadavet.net/nisa3.pdf

Şurada delilleriyle izah ettim: http://www.hakkadavet.net/nisa34.pdf

Sizin düşünceniz nedir?

Bir kelimenin manasını, sözlüklere bakarak bulabilirsiniz, dildeki kullanımına bakarak bulabilirsiniz; cümle içinde kullanılmışsa, cümlenin anlamından da kabaca çıkarabilirsiniz. Nisa kelimesi için de bu geçerlidir.

Manası "kadın" değil, "kadınlar"dır. Bu nedenle, Kuran'da zamiri çoğul olarak gelir.

Size göre "nisa"nın manası nedir peki?

Nisa, "kadınlar" demektir. Ayette, herhangi bir kısıtlama yapılmaksızın, evli kadınlardan bahsediliyor.