keskinSİRKE

sonuna kadar haklısın,

komünizmi ben daha çok aile kavramıyla özdeşleştiriyorum. bir aile düşünün anne, baba, dede, erkek çocuk, kız çocuk falan. baba tarlada ekin biçiyor, anne evde ekmek pişiriyor, yemek hazırlıyor, erkek evlat koyunları otlatıyor, kız evlat çamaşır yıkıyor yani aile bireylerin hepsi kendi yetenekleri çerçevesinde bir şeyler yapıyor ve aile kazancını ortaklaşa paylaşıyor. hatta bu ailede birde özürlü bir üye olsun, ailenin diğer üyeleri bu özürlü olanıda sahiplenip onun dertleri ilede ilgileniyor. yani zenginlik, fakirlik, acı, sevinç, mutluluk ortak. ve amaç tüm aileyi mutlu edecek şeyler içi

geçenlerde çevremdeki akp ye oy vermiş arkadaşlarıma şöyle sorular sormuştum:? Başbakan geçen seçimde taksime topçu kışlası yapacağını söylemiş ve bunun için sizden oy istediğini sizinde %51 oy vererek başbakana bu yetkiyi verdiğinizi söylüyor bu doğrumu dedim? bana verilen cevap, " vallah topçu kışlasını şimdi duydum" ikinci soru olarak şunu sordum: gezi parkına topçu kışlası yapılması size veya bu millete bu ülkeye ne katacak, bu konuda ne düşünüyorsunuz? bana verilen cevap, " başbakanın dediğine göre orası zaten eskiden topçu kışlasıymış, kendi tarihimizi yansıtmamız açısında sahip çık

bersann bu ülkede sadece iki kutuptan oluşan insanlardan ibaret değil.. yani bir tarafta siz diğer tarafta biz diye bir şey yok. herkesin düşünceleri hayata bakış açısı, değer yargıları farklı. örneğin kendini Müslüman olarak tanımlayan insanlar içinde eyleme destek verende var. AKP ye destek verende bak mesela bu cumada gezi parkında yağmurun altında cuma namazını kılanlar vardı. benim mesela gördüğüm şu, bunu seninde görecek kadar zeki olduğunu düşünüyorum. başbakan bu eylemlere karşı dine sığınıyor, açıklamaları, konuşmaları, gayet ortada,

yontmaya başladı bile. biz güçlü bir ülke yarattık bizi çekemeyen dış güçler düğmeye bastı, önce reyhanlı oldu şimdide gezi parkı diyor. milletin çoğu unutkan bir zihniyete sahip olduğu için olayların nasıl bu hale geldiğini unutup bu yeni kurguyu yiyebilir. özellikle akp tabanı zaten erdoğana tapıyor. ona inanmaya dünden razı

son iki seçimde demokrasiden, demokrat olmaktan bahseden, tüm kesimlerin oyunu almaya göz diken başbakan anlaşılan kabuğuna dönmeye iyice karar vermiş durumda, tek sığınak noktası olan dine özellikle sünni Müslümanlara hitap etmeye dönmüş durumda. buda demek oluyorki başbakan farklı kesimlerin gözünden düştüğünün farkında yani takke düştü kel göründü misali.. başbakana kala kala kendi tabanaı kaldı, bu savaşta onlarıda kaybederse dibe vuracağının farkında yok direnişçiler türbana saldırdılar, yok camide içki içtiler yok bilmem suriyede 53 sünni vatandaş şehit edildi bu cümleler bunların

İstanbul valisi ailelere seslenişte, taksimde ve gezi parkında çocuklarınızın can güvenliğ yok. onlara sahip çıkın eve çağırın, yanınızdalar ise alanlara göndermeyin dedi.. birinci olarak valiye şunu diyeceğim.. O ÇOCUKLARI ÇOK SEVDİĞİNİ SÖYLÜYORSUN YA.. SENİN GÖREVİN CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK, ONLARI TEHDİT ETMEK DEĞİL CANINIZ YANACAK BEN KARIŞMAM DEMEK DEĞİL. İNSANLARIN CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAMIYORSAN İSTİFA ET.. birde taksimde görevli olan polislerin ailelerinede ben sesleneyim.. ÇOÇUKLARINIZI ARAYIP EVE ÇAĞIRIN, ŞUAN ÇOCUKLARINIZ ORDA İNSANLARA KÖTÜLÜK YAPIYOR,İNSANLARIN CANINI YAKIYOR.

aslında olaya şöyle bakmakta mümküm.. devlet çaresiz, kitlenin gücünü kırmak istiyor. eylemciler taksimde olduğu sürece devlet kendini yenilmiş hissediyor. milleti alandan çekmek için her türlü yolu deniyorlar.. bir iki gün yumuşak demeçler veriyorlar. sizi seviyoruz saygı duyuyoruz diyorlar. ama bakıyorlar kitle dağılmıyor. bu sefer baskı cop, gaz şiddet unsurlarına başvuruyorlar. biliyorum bugun taksimde, beşiktaşta, gazi mahallesinde, okmeydanında çok eylemcinin cnaı acıyacak. ama bu gece yaşanacak şiddete ölümlere rağmen bu kitle alanları boşaltmazsa işte o zaman devlet yenilir.

marjinal örgütlerin yöneticileri nasıl bir anlayışa sahipler bilmiyorum ama gördüğüm hep devletin ekmeğine yağ sürecek şekilde üyelerini yönlendiriyorlar. sanki derin güçlerin ajanlarılar. devletin şiddetine şiddetle cevap vermeleri, saçma sapan eylemlerin peşinde koşmaları, üyelerini değmeyecek eylem adımları ile harcamaları devlet şu gezi parkı olayında ta en başta eylemcileri şiddet yanlısı göstermeye çalışıyordu. kitlenin haklı taleplerini boşa çıkarmak, milletin ve halkın sempatisini kazanmasın diye olayları şiddet ortamına dönüştürmek istiyordu. peki bunu bu adına bu günlerde marjina

türkiye devlet genelinde boyun eğmek yok. devlet kendisine baş kaldıran ve öz güven kazanmaya başlayan bu kitlenin bu gece ve yarın kemiklerini kırmadan bırakmaz. şuan resmi ağızdan canlı yayında tehit yapılarak, kitlenin yarısının aile baskısı şunla bunla alanı terk etmesi isteniyor etmiyorsa kitle zaten devlet diyecek ben güzellikle uyardım. günahı artık boynuma değil deyip. taksim ve gezi parkı boşaltına kadar kim önüne gelirse ağzını burnunu kıracak. ölenler bile olabilir gibime geliyor. çok yazık

tiyatro miyatro ama sonuçta bugun oynanan oyun başarıya ulaştı.. taksimde devlettin istediği şiddet ortamı oluştu. bugüne kadar taksimi canlı vermeyen kanallar şuan taksimdeki şiddet ortamını canlı veriyor. şuan tv de İstanbul valisi canlı konuşuyor. marjinal gruplar hariç diğer çok sevdiğimiz vatandaşlarımız taksim meydanını ve gezi parkını terk ettsin diyor. çocukların ailelerine sesleniyor. marjinal gruplar taksimi şidet ortamı yaratacak bizde mecburen bu dakikadan sonra dalacağız diyor. çocuklarını çağırın diyor. alandan uzaklaşsınlar diyor. yani demek istediğim hem şuan taksimde hemd

İstanbul valisi sabah taksimdeki insanlardan özür dileyip, onları onurlandırmıştı ama başbakan tam tersi bir dil kullanıyor. barış dili yerine savaşı iyice körükleyecek cümleler kuruyor. başbakanı büyük kibri ve gururu ve bu öfkesi işleri telikeli duruma götürüyor. ya eylemciler eylemden vazgeçecek. yada başbakan zaten tehditi yaptı. eylemler devam ederse anlayacağınız dilden size haddinizi verecem dedi. haftaya erdoğanı seven birileri ile eylemcilerden birileri birbirine bıçak çekerse ortaya büyük bir kaos ortamı doğacak gibi. şuan hoş kokular gelmiyor

aslında eklenecek çok şey var. kuranda şans oyunlarıda içki gibi kötü görülüyor ama nedense içki konusunda Müslümanlığı ön plana alan başbakan ve akp. şans oyunlarına gelince onlar zamanında devlet eliyle şans oyunlarının sayısı 10 katlandı. iddaa, şans topu, sayısal loto, toto, milli piyango devletin ve birilerin nasıl bu işten halkı soyduğu ve gelir ettiği belli iken bir tane Müslüman bunu başbakana ve hükümete sormaz

başbakanın Müslüman olması ile övünenlere, bir şey sormak istiyorum.. islama göre iftira büyük bir günah değil mi? kuranda hani iftira fitne adam öldürmekten daha büyük bir günahtı.. başbakan istanbula iner inmez.. onca insanın önünde eylemciler türkiye bayrağını yaktılar dedi bugün adanada ve ankarada ise on binlerce insanın önünde ve televizyondan izleyen milyonların önünde eylemciler türbanlı kızlarımı darp ettiler taciz ettiler dedi. birde eylemciler camide içkli alem yaptılar dedi. birileri başbakana yanlış bilgi mi veriyor yoksa başbakan bilerek bu yolda herşey mübah deyip bilerek

başbakanı büyük lider olma psikolojisi bozdu. büyüklük kibri haliyle insanların hayatına karışmaya kadar bir lideri götürüyor. başbakanın büyüklük kibri haliyle büyük bir gururda ortaya çıkarıyor. o yüzden başbakan geri adım atmak istemiyor. işi inada bindirdi. oy aldığı yüzde 50 ye güveniyor. ayrıca bu ülkede bir boktan anlamayan nereye çekersen oraya giden bir kitle var. başbakan şuan manipülasyon yaparak o kitleyi etkilemeye çalışıyor.. bu işin sonu kötü