Jump to content

Deneyci

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    691
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Deneyci kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. arçelik beko bunlar montaj değil cano.....KOÇ türkiyede tek kendi başına kalsa bile üretim yapabılecek tek holdıngdır..neyse senın gıbı sosyalıst ergenlerle kapıtalızmı ve serbest pıyasayı konusmak karın ağrısı..ama olsun bak surda guzel guzel yazısıyoruz..ülkede guzel şeyler de oluyor...

    KOÇ türk ekonomısının % 10'u demek...

    Silikon vadisi yok bizde.Bulgaristanın geçmiş tarihine bak neler üretmişler.

    Madem üretim yapıyorlar israile tankları modernizasyon için neden gönderdiler?

    oyak neden renault fabrikası ile işbirliği içinde?

    insansız hava araçlarını, roketleri neden yabancı sermayeye yaptırıyorlar.

    Uzaya birkaç kiloluk uydu bile gönderemiyoruz. :)

  2. DEVLET diyorum hükümetler değil bunu senin kadar hiç düşünmedi mi sanıyorsun?lokal müdahalerle ancak bu kadarını yapabıldı olsun devletımız gucludur ve guclu olmaya devam edecektır..ben gecen ay TSK'nın bazı projelerıne falan baktımda cok super olumlu gelısmeler var..sadece TSK degıl yan sanayı alt yuklenıcı fırmaların ulke ekonomısıne katkı vermesı deger katması benı cok mutlu ettı..bılgısayarı,çip tekonolojısını,elektronık-bılısım devrımını ıskalamadık orta hızda ılerlıyoruz ve sonuclar gercekten ıyı olacak...KOÇ ve SABANCI cok ıyı AR-GE alt yapıları kurdular,ınovasyon ve urun cesıtlılıgı gıbı muhendıslık how-know gıbı tersıne muhendıslıkler dahıl sıvıl alanda da cok ıyı cok cok olumlu gelısmeler var..ya BEKO bızım,ARÇELİK bızım,GRUNDIGI aldık.avrupa pazarı BEKO da alman devlerı ıle yarısyor...ARÇELİK çinde fabrıka actı montaj tesısı de degıl URETIM yapıyor...

    ülke daha da ıyı olacak daha da guclenecek ve saygınlıgı artacak ama su sıyası muptezellerın dıktatöryel heveslerı ıste bu 21.yuzyılda ınsana fenalık cokturuyor....21.yuzyılda dıktatatörlere ototıter dıncı fasıtlere yer yok....

    Bizim şirketleri övüp durma yabancı sermayeye ucuz işgücü sağlıyorlar çin gibi.

    Montaj sanayi üretim değildir.

  3. Sen konuyu yabancı sermayeye nereden getirdin, neden getirdin?

    Git bir araştır bakalım Amerikan sermayesi Türkiye ne zaman girmiş? Türkiyeyle ilgilenmiş mi? 10 yıl öncesine kadar T. C.'de faaliyet gösteren kaç ABD şirketi vardı? Önce bunu bir öğren.

    Ondan sonra gel ve bana senin yapmaya gücünün yetmediği ya da kafanın basmadığı, ve yapmak zorunda olduğun onca HES'i, fabrikayı, kendini korumak için edinmek zorunda olduğun F-16ları, tankları, helikopterleri nereden bulacağını anlat.

    Kapitalistlerin aklına sermaye denilince para geldiği için yapamazlar.Sosyalist ekonomide hepsi yapılır.

    Doğu bloku ülkeler yanlışlıkları olsada geçmişte hepsini yaptılar.

  4. bak yabancı sermaye dusmanlıgı yapıyorsun bu ıyı bır sey degıl.senın ulken endustrı devrımı 300 yıl ıskalamıs.avrupa bunun sıstemını kurup serı uretıme gecmısken bızım osmanlı soylusununda tebasının g...cnda pıreler ucuyordu ıs coktan bıtmıstı..ozellıkle ıttıhat ve treakkının atılımlarıyla bu kohnemıs sıyaset ve ekonomık cark kısmen tamı edılebıldı...sen uretım nedır bılmezsen uretımı yapamazsan ELINDE SERMAYESI TEKNOLOJISI PARASI OLAN ADAM GELIR ve elbettekı senın kalkınman ıcın sana sermaye akıtır ve kendı de kat kat kazanır....adam smıth...

    ama ozellıkle cumhurıyet arefesı ve sonrası ataturkun o elıstıst saglam ılerı goruslu polıtıkası yıne turnyaı gozunden vurur.ve burjuva yaratır..ama yoktan da yaratmaz zaten elde var olanları tesvık eder...KOÇ,SABANCI ıste bunlar bak bu ulkede hem yabancı sermaye ıle dunya pazarlarında buyuk ıs yaparlar hemde turkyeye katma deger kazandırırlar..ureten ekonomı insaata dayalı degıl..mutheahhtı ekonomısı degıl URETIM EKONOMISI...

    bır ulkede sermeya burjuvazısı yoksa hem sen cahıl kalırsın hem ben cahıl kalırım hemde devlet cahıl kalır ve bır halt olamayız.ama TURKIYE boyle bır ulke degıl..ureten ekonomısı var elbettekı ABD dekı bır eyaletındekı detroıt kentı kadar ekonomısı var ama sonucta ureten ekonomımız saglam ve ulkeye devlete halkda cok buyuk bır atılım saglıyor bunlar..

    Sermaye bilgi bir sefer alınır.Yıllarca yabancı sermayenin altına yatılmaz.

    Ayrıca sermaye ve bilgi eksikliğimiz yok.Satılmışlık ve eziklik var.

  5. Sana kim bağımlı olalım ya da yabancı sermayeye peşkeş çekelim dedi çocuğum. Uyumlu ve uzlaşmacı olmak ayrıdır, bağımsız olmak ayrıdır. Siyaset uzlaşma demektir. Yel değirmenleriyle savaşır gibi her önüne gelene posta koyamazsın. Gücüne göre oynarsın diplomasiyi. Aksi halde şapa oturur kalırsın.

    Neyse hadi git evladım birşeyleri öğren de gel önce.

    Çocuk değilim.

    Gücün yoksa yaratacaksın.Teslim olmayacaksın.

    Yabancı sermayeye gel benim kafam çalışmıyor sen üret diyenlerle işim olmaz.

    1960 da nükleer santral yapıldı birçok nato ülkesine bizde neden yok?

    Bulgaristan ermenistan çekoslovakya gibi ülkelerde bile var.

    Ataeli savunuyor yabancı sermayeyi onu desteklediğin için sende ondansın.

  6. Sana kim bağımlı olalım ya da yabancı sermayeye peşkeş çekelim dedi çocuğum. Uyumlu ve uzlaşmacı olmak ayrıdır, bağımsız olmak ayrıdır. Siyaset uzlaşma demektir. Yel değirmenleriyle savaşır gibi her önüne gelene posta koyamazsın. Gücüne göre oynarsın diplomasiyi. Aksi halde şapa oturur kalırsın.

    Neyse hadi git evladım birşeyleri öğren de gel önce.

    Çocuk değilim.

    Gücün yoksa yaratacaksın.Teslim olmayacaksın.

    Yabancı sermayeye gel benim kafam çalışmıyor sen üret diyenlerle işim olmaz.

    1960 da nükleer santral yapıldı birçok nato ülkesine bizde neden yok?

    Bulgaristan ermenistan çekoslovakya gibi ülkelerde bile var.

  7. saldırma güzel guzel konuşalım.frenlere basalım.en ıyı ben bılırım edasıyla konusmayalım kı benım oyle bır ımam yok.ben kendı penceremden bakıs acılarımı anlatırken olayları okurken aynı zamanda kuresel ölceği de baz alırım.KÜREYİ hesaba katmadan salla basını al maası tarzı bır polıtık bakıs olmaz.

    Bu ülkede bizim kafamız çalışmaz yabancılar gelsin üretsinler diyen Adnan Menderes gibi gerizekalı politikacılar oldu.

  8. Dahası da var. Bu zırtapozlar ha babam de babam ABD'ye sallarlar ama, bizi daha tek partili dönemdeyken ve kendi başına buyruj, kendi yağıyla kavrulup giden bir ülke iken Boğazları ve Kars'ı işgal etmekle tehdit eden SSCB'nin ne hallere düşürdüğünü bile bilmezler. Bu ülkenin vaktinden önce çok partili düzene prematüre dalmasının en önemli sebebi kızıl emperyalizmdir halbuki. Gel de bu ergenlere bunları anlat. İki kelime ezberleyip her boku bildiğini sanan bu tiplerden öyle çok var ki ülkeyi batıracak olan aha da budur!

    Her gördüğün sakallıyı deden mi zannediyorsun?

    Bu ülkeyi herhangi bir ülkeye bağımlı hale getiren sağcı solcu olsun karşıyım.

    Bu ülkede milliyetçi partilerde solcu partilerde parti programlarında yabancı sermayeyi savunuyorlar.

  9. yuru len terez.bırak bu cok sevıyorsan gıt ABD'de yasa martavallarını?arkaık,klişe argumanlarla gelmeyın buraya bozarım dağılırsınız..ne batmış kım batırmıs ulkeyı ozurlumusun sen?gıt dayılanacaksan dıncılere dayılan...

    bu ulke,ne kendını bılmeyen sol agızdan konusan hayalperest tıplere ne kürtcu tiplere ne dıncı guruha bırakılır..benım anlamadıgım bu ABD dusmanlıgı babadan ogula gecen bır sey mı nedır bu hastalık?

    ülkenın kurucusu olan ulu önder'in ülkenın bekasını korumak ıcın savaslar sırasında stratejık dehasını konusturarak bır takım sıyası polıtık askerı jeopolıtık manevralar yaptıgı eskı sovyetlerin lıderlerıyle olan muhabettını sıze KATOLIK NIKAHI dıye mı yutturdular yoksa??

    Enternasyonalist solcu değilim.Git başka kişiye saldır.

    Sosyalistim ama sosyalist bir ülkenin Türkiye'yi sömürmesinide karşıyım.SSCB,Küba,Mao lenin stalin vb hayranlığımda yok.

  10. Evet beyler konu başlığındada belirtiğim gibi israil düşmanlığının sebepleri nelerdir?

    İsrail bize ne yaptı?

    İsrail pkkyla mücadele bize en fazla desteği olan ülkedir.

    suriye gibi öcelanı saklamadı.

    iran gibi pkkya destek vermedi.

    ırak gibi pkkları barındırmadı..

    Biz israille nie düşman ülke olduk israil bize ne yaptı. Elin filistinli arapları için israille nie düşman olduk.

    Filistinle aynı soydan değiliz. Adamlar türk değil.

    Biz filistini neden savunuyoruz... :angry:

    Filistin osmanlıyı arkadan vurdu :angry:

    Neden çarşaflılar türbanlılar sokaklara çıkıp filistin bayrağı sallıyor.

    neden israile kahrolsun deniliyor. :angry:

    Hitlerin Kavgam kitabında ayrıntılı olarak yazıyor.

    Yahudilerin yandaşları ile beraber ülkelerin ekonomilerini,medyalarını,sanatı vb. ele geçirip sömürmeleri sonra mağdur edebiyatı yapmaları yüzünden sadece müslümanlar değil tüm dünya sevmiyor.

    Ayrıca Boby fischer gibi yahudi olup sevmeyenlerde var.

    11 Eylül 2001 günü Filipinler'de yayın yapan bir radyoya saldırıları yorumlarken şöyle dedi: "Ne kadar güzel haber bu. Ben bu saldırıyı alkışlıyorum. Amerika ve İsrail yıllardır Filistinlileri öldürüyorlar, soyuyorlar; ama bunlar kimsenin umurunda değil. Şimdi iş tersine tepiyor... Amerika yeryüzünden silinmeli."

    Fischer, kendisi de anne tarafından Yahudi olmasına rağmen Yahudi karşıtı ifadeleri ile şimşekleri üzerine çekti.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Bobby_Fischer

  11. Atatürkçülük=pozitivizm

    Within less than 200 years positivism has turned from a challenging philosophical point of view into the mainstream of scientific thought.

    A global network reaches back into the second half of 19th century. Writers from George Eliot and Émile Zola to Michel Houellebecq, politicians like Kemal Atatürk, scientists from Heinrich Hertz to Stephen Hawking have promoted technological progress, secular systems of education, global solutions of the social question as pronounced positivists.

    http://positivists.org

  12. uranyumun yarilanma omuru kac yil?

    Radyoaktif bozunma rastgele degil mi?

    Radyoaktiflik oraninin nukleer santrallerde kullanilamaz hale gelmesi sifirlanma değildir.

    Atiklar yeniden ayrilip zenginlestirilir.

    Ozgul kutleleri yakin oldugu icin tam ayirim yapilamaz.

    Radyoaktifliği kisa ömürlü izotoplar ise hic onemsenmez.Kisa omurlu olanlari tehlikeli etkileri olsada saglik hizmetlerinde kullaniliyor zaten.

    Radyoaktif mermiler hemen oldurur diye iddiam olmadi.Keske hemen oldurse.

  13. Her uranyum ayni degildir.

    İzotoplarin kimyasal ozellikleri aynidir.ozgul kutleleri cok az farklidir.

    saflastirma islemleri zordur.

    seyreltilmis olunca zararli etkileri azalmis olmuyor.

    seyreltilmis uranyuma floresans lamba yaklastirilinca parliyorsa radyoaktifligi zararli seviyededir.

    Geiger sayacini her yerde bulamayabilirsiniz.

  14. uranyumun ozgül kutlesi yüksek olduğu icin mermilerde kullaniliyor.Komplo teorileri ile işim olmaz.

    Fukushima santrali ile ilgili haberleri japon tvlerinden hergun takip ediyorum.En son sogutma suyundan cevreye plotonyum kacağindan bahsediyorlardi.

    Nasilsa olecem gelecek nesil dusunsun diyebilirsin.Ben diyemiyorum.

  15. Deneyci, eklediğin Wiki linkinde, toprak altından silah çıkıyordu falan diye bir ifade yok. Bunun kaynağı ne, bir yazsana ben de öğreneyim neymiş o toprak altındaki silahlar. Uydurmaya utanmıyor musun?

    Devrimciler Filistin'e savaşmak için gittiler. İsrail kurşunları ile can verdiler. Onların adını ağzına alırken dikkatli davran.

    Doğu Perinçek 71 yılında 20'li yaşlarında idi. PKK kurucularına ne eğitim veriyormuş acaba? Onu da yaz hele. Öcalan ile Perinçek aynı kuşaktırlar. Aşağı yukarı aynı yaşlardadır. Öcalan Perinçek'den ne öğrenmiş? Bir yazsana hakikaten merak ettim, ne yumurtlayacaksın?

    70'li yıllardaki devrimcilerin, neredeyse tamamı aydınlanmacı, demokratik devrimci idi. Atatürk'e düşmanlık eden yoktu. Atatürk'ü eleştiren birkaç unsur vardı muhakkak ama genel eğilim aydınlanmacı idi. Perinçek sonradan Atatürkçü olmadı. Bütün devrimciler gibi zaman zaman Atatürk'ün hatalarına işaret etse de Atatürk'e hep saygı duydu.

    Bu kadar fazla yalanı nasıl utanmadan söylüyorsunuz anlamak mümkün değil. Şeriatçılarla düşe kalka, onlar gibi desteksiz sallamaya alıştınız.

    Gazete arşivlerine üyeliğim yok.O yüzden atamadım.

    O yıllara ait arşivlere erişebiliyorsan bakabilirsin.

    Doğu Perinçek 20 yaşında değil.71 yıllarında 29 yaşında idi.:)

    Doğu Perinçek'in karanlık dosyasındaki en enteresan bölümlerden biri de onun PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilişkileri. Perinçek'le Öcalan'ın yolları, ilk defa 31 Mart 1972 günü Ankara Üniversitesi SBF'de kesişti. Öcalan SBF'de birinci sınıf öğrencisi, Doğu Perinçek ise komşu fakülte hukukta asistandı. 31 Mart 1972'de Mahir Çayan ve arkadaşları Kızıldere'de öldürülünce SBF'de başlayan dersleri boykot eylemine katılanlardan biri de Öcalan'dı. SBF'de "Şafak" başlıklı bir bildiri dağıtılarak, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamının engellenmesi için ayaklanma çağrısı yapılmıştı. İşte bu bildiriyi kaleme alan kişi Perinçek'ti. Boykotçu öğrenci grubunun elebaşılarından olan Öcalan, sağ elinde Perinçek'in bildirisi ile sol elini kaldırarak "Bağımsız Türkiye" diye bağırmaktaydı.

    http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-14041-26-devir-devir-dogu-perincek.html

    Yanar döner adamlar Abdullah Öcalan ile Doğu Perinçek. :wacko:

  16. O kadar bilgisizsin ki, seni doğrularla eğitmenin bir yararı olacağını sanmıyorum.

    Bu kadar zırvayı nasıl bir araya getirdin diye merak de etmiyor değilim.

    ÇARŞAMBA 23 ARALIK 1998

    Uranyumlu mermi dehşeti

    Amerika'nın uranyumlu mermileri Körfez Savaşı'na katılan askerlerin çocuklarını tehdit ediyor. Genetik bozukluğa yol açan uranyum, bölgede başsız ya da kör doğan bebeklerin sayısını artırdı.

    Üç sağlıklı çocuk sahibi 34 yaşındaki Suat Yope, doğum anına birkaç saat kalan dördüncü bebeğini acılı sancılarla bekliyor. Ama bu kez içi buruk kalbi hüzün dolu. Güney Irak'taki Saddam Hüseyin Çocuk Hastanesi'ndeki doktoru, Hayfa Aşahin, hastası Suat'ın röntgenini inceleyerek ona gösteriyor. "Bakın, bebeğin omuriliği şurada kesiliyor. Yani kafası yok". Doktor, hiç de şaşırmış görünmüyor. Çünkü bu tür vakalar Körfez Savaşı'ndan sonra neredeyse olağan hale gelmiş. "Kafasız doğan ya da dev başlı bebekler, yamuk kollar, beş yerine iki parmaklı bebekler, kapakçıkları olmayan kalbe veya kulağa sahip olmayan bebekler... Savaş'tan bu yana şekil bozukluğuyla doğan bebeklerin sayısı 3 kat arttı. Hepsi de doğuştan gelen genetik bozukluklar" şeklinde konuşuyor Doktor Aşahin.

    1991'deki Körfez Savaşı sırasında toplam ağırlığı 40 tonu bulan uranyum kaplı 1 milyon adet mermi Amerikan ve İngiliz askerleri tarafından hedeflere ateşlendi. Tanklara vurduğu anda patlayarak etrafa radyasyon yayan bu mermiler, hem Irak insanında hem de savaşa katılan İngiliz askerlerinde genetik bozukluklara yol açtı.

    Sulandırılmış uranyum

    Genetik bozukluklar yalnızca Iraklılar ile de sınırlı değil. Hasta ya da ölmek üzere olan çocuklarıyla, savaş gazisi Amerikan ve İngiliz askerleri de hastanelere başvurmaya başladılar.

    İngiltere'de Savunma Bakanlığı, 800 bin sterlinlik bütçeyle geniş çaplı bir araştırma başlattı. Geçen yıl, Londra Hijyen ve Tropik İlaçlar Okulu 400 Körfez Savaşı gazisini kapsayan bir pilot araştırmaya girişti. İlk sonuçlar 2000 yılından önce beklenmiyor.

    İşin daha korkuncu, tüm bu genetik bozukluklar Iraklılar'ın attığı bir kimyasal ya da biyolojik silahtan kaynaklanmıyor. Körfez Savaşı'nın kara muharebelerinin yapıldığı son günlerde müttefik askerleri sulandırılmış uranyum ya da kısaca DU adıyla bilinen radyoaktif metalle kaplanmış mermilerden bir milyon adet fırlatmışlardı.

    "Doğaya bir şeyler oldu"

    Royal College of Surgeons uzmanlarından Doktor Cavid-el Ali, "Bu sadece başlangıç. Doğamıza birşeyler oldu. Belki DU'dan belki de bombaladığımız kimyasal silah fabrikalarından sızan radyoaktif maddelerin neden olduğu bir bozulma. Bunu şu an kesin olarak söyleyemiyoruz. Ancak kesin olan bir şey var ki, Savaş'tan bu yana genetik bir değişim geçirilmeye başlandı. Dev boyutlu domatesler, lahanalar, meyveler, başsız bebekler..." diyor.

    Radyasyonlu kent Basra

    En fazla radyasyona maruz kalan kentlerden biri de güneydeki Basra. Sürekli kontrol altında tutulan Basra'da savaştan kalma delik deşik olmuş tanklar var. Guardian gazetesi araştırmacıları tanklarda ve bölgeyi çevreleyen çölde yüksek oranda radyasyon tespit ettiler. Radyasyonun kaynağı bölgede savaştan önce hiç kullanılmamış bir maddeydi. Yani, Irak, daha önce test edilmemeiş DU maddesi için bir laboratuvar olmuştu.

    Dünyanın en ağır metali

    Nükleer silah yapımı ve enerji üretim tekniklerinde bir yan ürün olan DU, dünyanın bilinen en ağır metali. İngiltere, 1981'de 500 ton DU maddesi ithal etimişti. DU ile kaplı mermilerin çok ağır olması nedeniyle bir tankı neredeyse yırtarak delmesi, onları çok cazip bir hale getiriyor. Ancak problem şurada ortaya çıkıyor: DU ile kaplı mermi hedefine vurduktan sonra patlıyor ve atmosfere milyonlarca radyasyon taneciği yayılıyor. Patlamayla ortaya çıkan bu tanecikler çabucak havaya karışıyor, suyu kirletiyor ve radyoaktif kirlilik binlerce kilometre yayılarak yiyeceklere de geçiyor.

    Bebeğe geçiyor

    Bir çeşit bir radyasyon olan bu maddeyle uranyum, plasentaya oradan da anne karnındaki cenine geçerek genetik bozukluklara neden oluyor.

    Eğitimini İskoçya'da yapmış olan Irak'ın ilk genetik mühendisi 62 yaşındaki Selma el-Taha da Körfez Savaşı'ndan bu yana genetik bozuklukla doğan çocukların sayısının anormal ölçüde arttığınıa dikkat çekiyor. İlk kez 1993 yılında bunu keşfettiğini belirten Taha, "Anlayamadığımız nedenlerle çok sayıda düşük vakası oluyor. 20 yaşlarındaki genç anneler mongol hastalığı olan çocuklar doğuruyorlar. Down's Sendromu ile doğan çocuklarda üç kat artış oldu o savaştan beri" şeklinde konuşuyor.

    Her gün deney

    Bir diğer Iraklı uzman da kendi üzerinde deneyler yaparak DU etkisini kanıtlamaya çalışıyor. 25 yaşındaki doktor Zenad Muhammed 5 aylık hamile. Her gün ultrasona giriyor ve bebeğinin durumunu kontrol ediyor. Tuttuğu üç aylık çetelede günde 20-30 çocuğun doğduğu hastanede Ağustos ayında 3, Eylül'de 6 ve Ekim'de de bir bebeğin başsız doğduğu ve onlarca bebekte de doğuştan şekil bozuklukları olduğu gözüküyor.

    Şanssız İngiliz çift

    Londra Hijyen Okulu, araştırmalarına katkıda bulunmaları için Körfez Savaşı'nda İngiliz birliklerinde yer alan Darren Office ve eşi Julia'yı davet etti. Çiftin savaştan sonra doğan küçük kızları Kimberley, doğuştan şekil bozukluklarına sahipti. 6 yaşında olmasına rağmen 3 yaşındaki gibi gözüken Kimberley'nin şekil bozukluğu kalp ve akciğer hastalıklarına yol açıyor. Darren, Körfez'deki kara savaşının son günlerinde güney Basra'da yani uranyumlu mermilerin atıldığı günlerde ordusunun ön saflarında savaşmıştı. Savaş bittikten sonra ölen askerlerin yattığı yerlere gitmişler, gezinmişlerdi. Hata o sıırada birçok asker, hatıra olasun diye yerlerden mermi parçaları toplamışlar kimisi de boyunlarına asmıştı.

    Kör bebekler

    Bir başka kent... Bağdat'a iki saat uzaklıktaki Abbarra köyü. Körfez Savaşı'ndan bu yana 5 çocuk ailelerinde hiç bir genetik bozukluk olmamasına rağmen kör doğdu. Doktorlar bu 5 çocuğun babalarının savaşta çarpıştığını vurguluyorlar.

    Körfez bölgesinden bu radyoaktif kirliliği temizlemek çok pahalıya mal olacaktır. Milyarlarca dolar tutmasının yanında başlatılacak bir çalışma yıllar sürebilir.

    http://arsiv.sabah.c.../12/23/d02.html

    Uranyum tehlikesi

    Yugoslavya'ya A-10 uçaklarınca atılan DU radyoaktif bombalar dehşet saçıyor.

    NATO'nun Sırplara yönelik hava saldırılarında Amerikan uçaklarının Sırp tanklarına yönelik DU adlı bir mermi kullanması bilimadamlarını endişelendiriyor. A-10 Thunderbolt (Tank avcıları) tipi Amerikan uçaklarınca atılan DU (depleted Uranium) "Sulandırılmış Uranyum" mermileri, Sırp zırhlı araçlarını tereyağını jiletle keser gibi paramparça etmişti. Ancak İngiliz bilimadamları şimdi çevrede büyük bir radyoaktif tehlikenin varlığından söz ediyor. BBC televizyonuna konuşan İngiliz biyoloji uzmanı Roger Coghill, DU mermilerinin Kosova'da 10 bin kanser vakasına neden olacağını ifade etti.

    Amerikan ve İngiliz uçaklarının 1991 Körfez Savaşı'nda ilk kez kullandıkları DU mermisi, savaştan sonraki yıllarda Irak'ta çarpık bebek doğumlarına, bebek ölümlerine ve anormal bitki örtüsünün oluşmasına neden olmuştu.

    Yüzde 25 artış

    Kosova'nın dışında Sırp kontrolündeki bölgelerde büyük bir uranyum kirliliğinin bulunduğunu belirten Coghill, "Radyasyon seviyesi normalin yüzde 25 üzerinde. Rüzgar Kosova yönünden estiği vakit, Belgrad'a kadar bir radyasyon tehlikesinden söz edilebilir" diye konuştu. Bulgaristan'da ise bazı bilimadamları, kendi topraklarında bile radyasyon seviyesinin NATO bombardımanının ardından normalin sekiz kat üzerine çıktığını belirtiyorlar. DU maddesine batırılıp çıkartılan mermi parçaları havaya saçıldığında rüzgarın etkisiyle 300 kilometre uzaklığa yol katabiliyorlar. A-10 uçaklarından atılan mermilerin sayısının 500 bin olduğu tahmin ediliyor. Her mermi kovanının büyüklüğü ise bir kola kutusu kadar.

    Bu arada İngiliz Kraliyet Donanması Adriyatik'te bomba arama çalışmaları başlattı. Yetkililer, hava harekatı sırasında denize düşen bombalardan 235'inin patlamadığını ifade ediyorlar. Mayın tarayıcı HMS Atherstone gemisi altı hafta süren taramaların ardından şu ana kadar sadece 10 bomba bulabildi.

    http://arsiv.sabah.c.../08/01/d02.html

    Permanent Address: http://www.scientifi...-of-the-silver/

    More Science »

    Features

    The Science of the Silver Bullet

    Depleted uranium has been hailed as the military¿s new silver bullet and condemned as Kosovo¿s Agent Orange

    Mar 5, 2001 |By Harald Franzen | J. W. Stewart

    Advertisement 0003C801-90E4-1C75-9B81809EC588EF21_arch1.jpg

    Image: ERNST SCHMID/CHRISTOPH WIRZ

    SILVER BULLET made from depleted uranium can pierce even the heaviest armor. Uranium shells burn away at the edges upon impact¿a "self-sharpening" that helps them bore into armor.

    Used as ammunition, it penetrates the thick steel encasing enemy tanks; used as armor, it protects troops against attack. And when it was used in the Gulf War and later during the Allied bombing of Yugoslavia and Kosovo, depleted uranium (DU) was hailed as the new silver bullet that would solve most of the military¿s problems.

    After the end of Operation Allied Force, however, several Italian soldiers were diagnosed with leukemia. Politicians and the media soon forged a link between the disease and depleted uranium use. They further drew a parallel with Gulf War Syndrome¿and in no time, depleted uranium became the Agent Orange of the Balkan conflict.

    Despite the recent attention, depleted uranium is not all that new. The military has experimented with it since the 1970s. Military interest in the heavy metal is twofold: For one thing, uranium is almost twice as dense as lead, and thus packs a lot of punch as ammunition. Like its slightly denser cousin, tungsten, uranium can penetrate most heavy armor. But whereas tungsten projectiles become rounded at the tip upon impact, uranium shells burn away at the edges. This "self-sharpening" helps them bore into armor.

    Also attractive to the military is depleted uranium's abundance. Depleted uranium is a by-product of the process by which uranium 235¿the most radioactive and most useful form of uranium¿is isolated from natural, mined ores (for more information, see the side bar). In 1998 the U.S. Department of Energy had about 500,000 metric tons of depleted uranium in storage.

    Depleted uranium armor-piercing incendiary (API) munition comes in two main forms. One is fired from the suitably nicknamed "Tank Buster" A-10 Thunderbolt aircraft; the other shoots from M1 Abrams tanks, which are also enforced with DU armor. Both types of API munitions¿a total of 300 tons¿were used during the Gulf War. But only the A-10 kind was used during Operation Allied Force in Yugoslavia.

    According to a statement by NATO Secretary-General Lord Robertson, some 31,000 rounds of DU ammunition were used throughout Kosovo during the 11 weeks of Operation Allied Force. Each round of A-10 DU ammunition contains a 300-gram DU penetrator slug, which brings the total amount of depleted uranium dropped during the conflict to a little less than 10 metric tons.

    Radioactive and Toxic 0003C801-90E4-1C75-9B81809EC588EF21_arch2.jpg

    Image: ERNST SCHMID/CHRISTOPH WIRZ

    DU AMMUNITION can easily destroy an armored vehicle such as the American M1 A1 above, which was accidentally hit by friendly fire.

    The question now is whether the metal that lies scattered over a wide area of the Balkans presents a health threat to soldiers and civilians. "There are clearly two issues" with DU, explains David Brenner of Columbia University's School of Public Health, "the radiation and the toxicological issue." Indeed, not only is depleted uranium potentially dangerous because of its radioactivity, it is also a strong toxin. "If there are effects, it would seem to me that the radiation effects would be the smaller of the two," adds Brenner, a specialist in the biological effects of radiation.

    In fact, compared to other materials, uranium and depleted uranium are not terribly radioactive (see the side bar). The latter is used to actually shield radiation from fuel rods in nuclear power plants. But that's not to say that they couldn't have some deleterious health effects. As uranium and its daughter products decay, they emit alpha-, beta- and gamma-radiation¿all of which behave differently within the human body. Gamma-radiation can reach far into the body, but releases its energy gradually. As a result, it has little impact on any one part or organ. Alpha- and beta-radiation, on the other hand, are more hazardous because they have a short range and release all their energy within a small area.

    "The so-called RBE, the relative biological effectiveness, for alpha particles is about 20 times higher than that of x-rays or gamma rays," says Tom Hei, also of Columbia University, who studies radiation and cancer. Brenner agrees that alpha-radiation is the biggest concern, but adds that its short range also makes it less harmful in some ways: "The alpha particles have to reach sensitive cells to be of any relevance. The distance they can travel in tissue or water or something like that is in tens of microns." In other words, if a person is exposed to alpha-radiation from the outside of the body¿from standing next to a pile of uranium, for example¿the alpha-radiation won't penetrate the skin, if it reaches the skin at all.

    So what is important, then, is not so much the amount of radiation involved, but how much enters the body. The relevant unit for the impact of radiation on tissue is the Sievert (Sv), defined as the amount of energy given off in one kilogram of tissue. Another unit to describe the same thing is the Rem (100 Rem is equivalent to 1 Sv).

    In a normal setting, a person is exposed to between one and three millisieverts (1Sv = 1,000 mSv) per year. If you were to stand about three feet from 1 kilogram of DU for one year¿the equivalent of about three A-10 shells¿you would be exposed to about one millisievert per year. But the tissues exposed would most likely be skin or fat¿neither of which are among the sensitive cells Brenner mentions above. Indeed, to do real damage, the radiation would have to reach tissue such as bone marrow.

    Theoretically that could happen if a soldier got fragments of uranium embedded in his or her body through injury in combat. During Operation Desert Storm, about 30 soldiers were hurt when their tank was hit by "friendly fire" that contained depleted uranium. As a result of the incident, several soldiers were left with DU shrapnel embedded in their bodies. "Then perhaps the DU is right next to bone marrow, for example, so the alpha particles would have enough range to damage the blood cells," Brenner says. The soldiers' health is being closely monitored, but so far there is no evidence of any ill effects.

    Ingested or Inhaled? 0003C801-90E4-1C75-9B81809EC588EF21_arch3.jpg

    Image: USAF

    A-10 THUNDERBOLTS, such as the one above, carried armor-piercing incendiary (API) munition made from depleted uranium during Operation Allied Force.

    Of course, there are other ways that depleted uranium can enter the body. When DU projectiles hit a target, they partly burn up, creating uranium dust particles, or aerosols. Unlike southern Iraq, Kosovo and Yugoslavia are agricultural regions, and some observers have raised the concern that uranium dust particles might enter the food chain through crops.

    According to the AC-Laboratorium Spiez, an independent laboratory that tests soil samples for the United Nations and other organizations, only about 17 percent of the DU particles found after a DU explosion are easily soluble, and might thus find their way into foods. Of those, only 2 to 5 percent are actually taken into the blood stream through the digestive system, making it a negligible source of radiation. "That would be the smallest possible source of exposure," says Brenner. "Because, again, the alpha particles would then be within some stuff, within liquid or whatever and it wouldn¿t have enough range to get out."

    Apart from ingesting the aerosols, they can also be inhaled¿a potentially more harmful path. "When you inhale some of these particles¿for instance, in the case of radon, which is a decay product of uranium¿these particles give off alpha-radiation, which could cause lung cancer," Hei says. The correlation between radon and an increased risk of lung cancer was first discovered in uranium miners, who inhaled large quantities. As many as 75 percent of them got lung cancer. Radon gas also rises naturally from the soil, especially in regions with high granite concentrations such as the New York/New Jersey area.

    "It depends on how much [exposure] we are talking about here," Brenner says. "I think you would probably get a bigger exposure just from being in your house than from almost any conceivable DU exposure." Similarly, he does not believe that temporary exposure to the radioactive aerosols will do damage. "If you just inhale radon gas, for example, the alpha particles would be in the air in your lung and would have no range to get to any significant, sensitive cells."

    Of importance is where exposure to the aerosols occurs. "In an outdoor setting, like in a war or something, the concentrations would be very low," Brenner says. The worst-case scenario might be for the crew of a tank hit with DU ammunition. According to a study by the AC-Laboratorium Spiez, those soldiers could inhale up to 50 milligrams of uranium aerosol. Still, only about 25 percent of the particles with a diameter less than 10 microns would be deposited in the lungs. And as mentioned above, only a small percentage of them would be easily soluble. The rest would be incorporated into the mucus in the lungs, and coughed or sneezed back out in less than an hour.

    Poisonous Legacy? 0003C801-90E4-1C75-9B81809EC588EF21_arch4.jpg

    Image: NATO

    KOSOVO was rocked with some 31,000 rounds of DU ammunition during the 11 weeks of Operation Allied Force. People must now remove any pieces that remain before they can cause any additional harm.

    To be certain, inhaling or ingesting uranium aerosols delivers some additional radiation to the body, but the real health threat may have nothing to do with radioactivity. "Uranium is a toxin that effects the kidneys," toxicologist Bruce Kelman says. "Once you get the uranium into biological fluids, it mostly goes to the liver and kidneys. It breaks down the tubules in the kidneys that allow you to filter the urine out."

    It is difficult to say how little depleted uranium it might take to make a person sick, Kelman says, because it depends on its physical form and whether it was inhaled, ingested or shot into the body. "The U.S. EPA [Environmental Protection Agency] determined that the most appropriate oral measure to use was a study in rabbits indicating that the lowest level at which there was an adverse effect observed was 2.8 mg/kg/day"¿that is, milligrams per kilogram of body mass per day. To put that into perspective, Kelman observes, "in terms of making the environment dirty, I don't think it makes it any dirtier than any other kind of military munition, where you have lead scattered throughout the environment, where you have toxic components of explosives that are left over."

    So thus far, the threat seems negligible, but a certain amount of caution is warranted. "There is a general known lag period between radiation exposure and when a cancer is going to occur, if it's going to occur," Brenner says. "And it's on the order of 20 years or so. So you wouldn't expect to see radiation-related cancers from, say, Kosovo now. That would be against everything we know about how radiation causes cancer." There are two exceptions to that rule: thyroid disorders and leukemia. "Radiation-induced leukemia occurs generally in the first five years."

    Most of the controversy over Kosovo has, in fact, focused on leukemia. After several NATO soldiers who served in Kosovo were diagnosed, the World Health Organization investigated whether the number of leukemia cases in Kosovo had risen during the last few years. They came to the conclusion that it had not. But this past November, the United Nations Environmental Program followed up, sending a team of experts to Kosovo to take soil and water samples in 11 locations. "At eight sites the team found either slightly higher amounts of beta-radiation immediately at or around the holes left by DU ammunition, or pieces and remnants of ammunition," Pekka Haavisto, former Finnish environment minister and leader of the UNEP¿s Balkan Task Force team, said in a statement on January 11.

    A later analysis concluded that some of the depleted uranium used during the war contained traces of plutonium and uranium 236¿neither of which occur naturally, but are created during nuclear fission. This discovery made the origins of the DU a hot political issue and raised additional health concerns because both materials are far more radioactive than regular DU. As it turned out, though, the traces of U236 were so small that they did not change the radioactivity of the depleted uranium; so too, the plutonium content varied from a negligible 0.8 to 12.87 becquerel per kilogram.

    Although depleted uranium may not pose an immediate threat, because it is both radioactive and toxic, some action is warranted. Klaus Toepfer, executive director of the UNEP, sums up the recommendations made by the Balkans Task Force in 1999: "Highest priority should be given to finding pieces of depleted uranium and heavily contaminated surfaces. Measures should be taken for the secure storage of any contaminated material recovered.

    Amerikalıların sözünü kullanarak dolaylı hakaret etme yerine direk aptalsın diyebilirsin.

    O söz amerikalılar için ve sende bir aptal amerikalısın.

    Radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde yok etme metodu bulunana kadar nükleer santrallere karşıyım.

    Atıkların savaşlarda mermi olarak sağa sola atılması güvenilir metod değildir.

    Yer altına gömme yöntemide geçici çözüm.Dünyada zaten yaşam alanları daraldı.

    Gelecek nesiller için ölü bölgeler istemiyorum.

  17. Her işin başı ekonomi ise birkaç kilogramlik uydular icin tonlarca ağırliktaki uzay mekiklerini kullanan amerikalilar ultra aptaldır.

    Nükleer santral artıklarini depolamak

    masrafli olduğu icin mermi cekirdekleri ile saga sola yayan hem askerlerini hemde o bolgede yasayanlari kanser yapan ultra salak amerika.

    japonya fukishima santralleri kazalari icin para harcamasin boşuna tek yapacaklari topragimda olmasinda dunyanin neresinde olsun diye atiklari saga sola atacaklar amerikalilar gibi.

    Ekosistemlerin taşınması bu aptalliklardan daha ucuzdur.

    Ulkeler ekonomide ekosistemi taklit ederse para dengesi yerine enerji dengesine odaklanirlar.

    Enerji kaynaklari bol olduğu halde parasizliktan saga sola savaş açmazlar.

    Nükleer santral dünya merkezinde var ama dogal jeotermal kaynaklari disinda bu enerjiyi kullanan yok.

×
×
  • Yeni Oluştur...