bir_akil_insan

İslam'da ilim; kuran'daki türlü zırvalar ve birbirini tutmayan ayetler farkedildikçe, "Allah saçmalamış olamaz, demek ki bunlar zırva değil, başka boyutta veya anlayışta sembollerdir" denilerek yaratılmıştır. "İlim" ayetleri kurtarmaya çalıştıkça yeni boşluklar oluşmuş, bu boşluklarn kapatılması için uydurmaya devam edilerek kuran'ın ve yaşamın gerçekliğinden gittikçe kopulmuştur. Şu an ortaya atılan açıklamalar bariz biçimde görülen saçmalıkların üstünü örtme çabasındaki "ilimbazlar"ın veya onlarınkilerden türemiş yamalardır. Örneğin adem karakterine dayanan cennet ve yaratılış palavralarını

Aslında müslümanlara Allah'larını ne kadar küçümsediklerini farkettirmek gerekiyor. Mikro ve makro düzeyde herşeyi bildiğini, gördüğünü söyleyen, emirlerini yerine getirmezlerse akıl almaz işkencelerle dolu bir sonsuzluk vadettiğini söyleyen bir Allah'a inanıp "sen benden daha müslümansın" diyen bir insan Allah'ını küçümsüyordur. Sonsuzluğu küçümsüyordur. Zamanı küçümsüyordur. Bir insana zamanı ne kadar küçümsediğini göstermenin en kolay yolu (becerebiliyorsanız) nefesini tutturmaktır. 2-3 dakika nefesini tuttuktan sonra sonsuzluğun ve süresiz azabın ne demek olduğu konusunda belki bir fikir

Kuran'dan alıntılarla ahkam kesenleri, yine Kuran'dan alıntılarla sıkıştırmak iyi olabilir. Nihayet o alıntılar sizin hayatınızı kendi masallarına göre kısıtlamak amacı gütmektedir ve bu yüzden kendi ilacını önce kendisine içirmek faydalı olabilir. Örneğin alkol haramdır diye başlayan bir türbanlıya ahzab 33+59 ayetleri ve ilgili olarak Ömer'in Sevde'yi tuvalete kadar izlemesinin anlatıldığı hadisler kombosu ile evinden evinde göremeyeceği ihtiyaç dışında çıkamayacağını, çıkması gerektiğinde de tanınmaz hale gelecek şekilde kapanması gerektiğini anlatmak; yani bir nevi "önce sen hele kuranına

Hava tahmini yapanlar Allah'a şirk(ortak) koşanlar değil; Allah'ın geleceği kimse göremez, rızkı kime vereceğimizi ancak biz biliriz konulu ve benzeri üfürüklerine nanik çeken küffarlardır. Öte yandan yine iklim bağlamında Allah'a ortak olan, beceremediklerini gerçekleştirenler ise iklimi değiştirenlerdir. Yıllar önce (1990) istanbulda kuraklık nedeni ile yağmur bombaları kullanılmıştı. Müslüler Allah'ın işine karışılıyor diye sinirlerinden kendilerini kerkiyorlardı. Ama müslülere aldıran olmadı; öyle ya, söz konusu can olunca kim sayar yalova(yehova?) Allah'ını?

Babasız büyüyüp, 6 civarı ufak bir yaşta da annesini de yitirdikten sonra akraba yanında bir sığıntı olarak yaşamış. --- Buradan sonrası muhammed'in ve onu etkileyen olayların narsistik kişilik bozukluğu ekseninde yorumlanmasıdır --- Sığıntı olmanın verdiği ötekiliği, babasız büyüme ve sonrasında annesinin de ölmesi ile içine düştüğü yalnızlığı, çaresizliği nefret olarak anne ve babasına, daha sonra da diğer insanlara yöneltmiş. Öyle ki annesinin ve babasının ölümlerini kendisine karşı bir haksızlık, bir saldırı olarak yorumlamış ve onları hiç bir zaman iyi anmamış. Hatice kendisine bir ann

İslamı veya dinleri iki kişi savunur. Biri o dinden ekmek yiyendir; diğeri de o dinin masallarından bile ölesiye korktuğundan kitabını bile açamayandır, başkasına da açtırmayan ve sorgulatmayandır. Bizim durumumuzda islam ve müslümanı temel alarak: profesyonel müslümanlar zaten ilk bakışta tanınabilir, mesleklerinin müslümanlık olduğu aşikardır. Korkaklar ise, bu profesyonel müslümanlar ve onlar tarafından doldurulmuş olan diğer korkaklarca kafasına çakılan zırvalarla, allah'ın anlamsızca yakıp yıkma, azap etme, pişirme, kaynatma konulu korku hikayeleri nedeni ile paranoyak zombilere dönüşmü

Nişanyan tipik kıldönmesi mağdurudur. Yarasını çoğunlukla kimse görmez, ama acı çektiğini herkes bilir. Bunu Mustafa Armağan gibilerde de görebilirsiniz. Bunlar gibiler yarayı tedavi etmek yerine, acısından çevrelerine atarlanıp azap çektirirler. Sistemleri şudur: Taraftar sağlayacak başarılı veya hoşa giden bir takım başka işler (örn: roman yaz, sesi çıkan ateist ol, romantik muhalif ol, müslümanlık yap...vb) yap Bu başka işlerden sağladığın ününü ve taraftar kitleni asıl pislik için kullan. Sana beğendikleri bir işin için saygı, güven ve sevgi besleyenler pis işlerine de nedensizce ve ha

Cinsiyet ayrımı olmaksızın, insanların islam gibi bir garabete sarılıyor olmalarının altındaki nedenlerden en geneli sanıyorum ki bir nevi spiritualizmdir. Bu yazıda söz konusu insanlar müslüman olarak yetiştirilmemiş, zihni yoğun biçimde zırvalarla doldurularak büyütülmemiş olan büyük çoğunluktur. Hayatlarının akışında, özellikle de zihinsel olarak güçsüz oldukları zamanlarda karşılaştıkları olaylar nedeni ile bir gücün veya iradenin onların yanında veya karşısında olduğu inancını yaratırlar. Zaten tanrıları yaratan da bilgi namına pak zayıf olan ilk insanların korkuları değil midir? Kadı

İslam köleliği "teşvik" etmez. Ama köleci sistemi sever ve oldukça memnundur; bu yüzden herhangi bir şekilde karşı çıkmaz ve kölelerin kullanımına yönelik görece farklı kurallar getirerek hem kölelere hem de sahiplerine oynar. Örneklerinizde Muhammed'in ve dolayısı ile islamın kölelere oynadığı hadisleri seçmişsiniz. Özgürlük savaşçısı Muhammed'in kölelere işi düşmediğinde kölelikle herhangi bir problemi olmadığını gösteren şu gibi hadisleri de arasıra okumalısınız. Köle, köle olarak kalmalıdır. Muhammed'e tabi olması için de şartları bir miktar hafifletilmeli, hatta müslüman olmaya teşvik

Sosyal değil, ekonomik yapı. Kölelerin sosyal yaşamda yeri yoktur. Ekonomi ise kölelik üzerine kuruludur. Köleler çalıştırılır, alınır, satılır, kiralanır, düzülür, fuhuş yaptırılır. Her iki durumun da örnekleri sayısız kere mevcuttur. Yapıların birden değiş"tiril"mesine "devrim" denir. Zamanla değişmesine ise evrim denir. Muhammed her iki yöntemi de kullanmıştır. Zırvaları ile 23 yıl boyunca beyinleri uyuşturarak evrimsel yöntemi de, beynini uyuşturduğu fedaileri kullanarak gazveler, baskınlar ve tehditler ile devrimsel değişiklikleri de gerçekleştirmiştir. Evrimsel değişime basit bir örne

Kuran'da sembollere sıklıkça rastlanır; en bariz örnekleri yeminler içinde geçer. Örneğin incire, zeytine ettiği yeminler sıradan saymak gibi görünse de aslında incir ağacı hinduizmin, zeytin de hıristiyanlığın sembollerindendir. Dinlerin genellikle ağaçları sembol edinmesi de yine köken bağını gösterir. Adem'le zevcesi kaburga'nın cennetten kovulması yine ulu ve tabu ağacın meyvasına ilişmelerindendir. Bunun haricinde de kurandaki zırvaları zorlaya zorlaya, ittire ittire bir yerlere bağlayıp "ilim" yaratan zevatın oluşturduğu semboller vardır. Allah burada cehaletinden saçmalamış demek yeri

Çarpıtmadır. islam veya muhammed kölelerin haklarını değil, efendilerin köle kullanım ve haklarını düzenlemiştir. Kuranda kadınlar gibi kölelerin de hukuku yoktur. Yalnızca onlara dair, efendilerinden gelen kullanıma yönelik soruların cevabı vardır. Bu cevaplar efendileredir; fakat müslümanlar tarafından, sanki muhammed durduk yerde kölelerin ve kadınların kullanımına dair düzenlemeler yapmış gibi satılır. Muhammed nice tabuyu ansızın yıkmış adamdır. Örneğin babaların oğulluklarının karıları ile evlenmesi ve oğullukların haminin soyundan sayılması gibi "iyi" uygulamalar, muhammed'in zekerin

Müslü'ler günlük olarak bir iki bilgi alır, etrafını 780147612476243 uydurma ile doldururlar. Bu yüzden o bilgiyi de eksik almamaları için burayı tamamlamakta fayda var ki getirip getirip Allah'ı yerleştirmesinler boş buldukları detaylara. Evren'in genişlemesi mesafeler anlamındadır. Evrendeki madde miktarı sınırlıdır. Maddeler ve yapılar birbirlerinden uzaklaşmaktadır.

Ruhların bedenden "evvel" (evvel müslümanların ilkiyim ifadesinde önce ve ilkliği belirten sözcüktür aynı zamanda) yaratıldığını ve Muhammed'in bu şekilde ta en başından ilk müslüman olarak tasarlandığını savunmak; adem'in yaratılışı, şeytanın atarlanması, adem ile eşinin cennette takılırken şeytanca ayartılıp Allah tarafından yeryüzüne sürgün gönderilmesi ve takip eden sayısız masalı daha reddetmek veya Allah'ın yine kendi dahil herkesi içinden asla çıkamayacakları garip kader zincirlerine mahkum etmiş olduğunu kabul etmektir. Inception gibi dandik filmler bile milyonların kafasını karıştırı

Başa gelecek olan herşey baştan bellidir, daha azı veya fazlası olamaz. Bu durumda kurbanın şükretmesi veya küfretmesi de yine zaten en baştan belirlenmiştir. İnsanın başına gelebilecek herşey belli iken, Allah'ın insanın başına getirebilecekleri de bellidir. Bu durumda insanın da Allah'ın da kaderi ta en baştan eksiksiz olarak bellidir. Allah kaderinde yazan felaketleri ve iyilikleri yaratmaktan kaçamaz, insan onları yaşamaktan ve yazılana göre küfür veya şükür etmekten kaçamaz. Müslüman'ın hayal aleminde Allah dahil herkesin eli kolu bağlı, kendilerine biçilen rolü oynamaktadırlar. Küfürde

Paratoner sorunu Hıristiyanları da bir süre meşgul etmiştir. Tanrı'nın insanları cezalandırma yöntemi olarak görülen yıldırımların, paratonerler ile etkisiz kılınması din adamlarını uzun yıllar boyu kaşındırmış; tanrının cezasına engel olunduğuna kanaat getirtmiş ve yasaklanmış. Ne var ki can önce din adamlarına, sonra halka tatlı geldiğinden kimse kiliselere uğramaz olmuş; aç kalan din adamları da "ön yargılarını" bir kenara bırakıp paratonerleri sevmeyi öğrenmiş.

Nihayet şeriatı meydana getirenlerden biri de Muhammed'in uygulamalarıdır; bu yüzden hadislere bakmakta fayda var. Aşağıdaki örnekte Yahudilerin kendi şeriatına göre karar vermeyi tercih etmiş görünüyor. Yine bir başkasında , bir yahudi bir cariyenin canına kast eder, cariye ölmek üzere iken Muhammed'e getirilir. Muhammed "seni kim öldürdü" diye sorar. Cariye adamın ismini verir. Adam yakalanıp getirilir ve Muhammed onun başını taşla ezer. İslam'da kısas vardır, bir adam köle öldürürse karşılığında onun bir kölesi öldürülmelidir. Fakat yahudilikte kısas ise "adam öldüren öldürülür" şeklinde

Enume Elish ve Alak suresi bir arada olduğundan, sanıyorum ki buraya yazmak en uygunu olacaktır. Uygun değilse, yönlendirebilirseniz sevinirim. Alak suresinde hep merak ettiğim bir kısım mevcuttu. Allah bu surede insanın Alak'tan, yani bir kan pıhtısı ya da en azından kan/etle ilintili bir parça şeyden (kafirler spermden embriyoya kadar üfürüp üfürüp dizmişler kendi kuranlarında) yaratıldığından bahseder. İnsanı türlü kereler ipe sapa gelmez ıvır zıvırdan yarattığını söyleyen Allah nasıl olur da gerçeğe yakın birşey tutturabilmiş diye merak ederdim ki, Enuma Elish ile karşılaştım. Bilmeyenl