Edip Cevdet

Bu tip tahriklerle beni "olta"ya çekiyorsun aklın sıra. Halk dilinde bir "Mart kedisi" benzetmesi vardır. Senin haller o haller. Ben, insanlara en aşağılık en olmadık hakaretler edip sonra da kenara çekilerek "ne var ki bunda" pişkinliğine tenezzül etmedim ki "arsız-yüzsüz "olayım ? Böyle birini görmek istersen aynaya bakman kâfi. Ana-avrat küfür etmemişmiş Bizdeki de çuval ağzı değil. Edersen, misliyle karşılık bulursun. Bırak bu klavye delikanlılıklarını. Sende fikrin düşüncenin gramı yok. Cehâlet, küfrederek alay

Basit bir durumu bu kadar uzatmanın anlamı nedir ? Her defâsında değinmediğim hususları, benim ifâdem gibi alıp, eleştiri konusu yapman, "malzeme" sıkıntısından mı kaynaklanıyor ? Dinleri ve dindarları eleştirmene müdâhele etmek benim üzerime vazife mi ? Bakın bir defâ daha yazayım. Bilemiyorum kaç kez tekrar etmem gerekiyor ? Eleştirin değil, üslûbun tarışma konusu !.. Hiç bir câhil, kendisinin bu şekilde nitelenmesinden hoşnut olmaz. Otomatik olarak tepki verir ve cehâlet arttıkçça tepkinin boyutu da artar. Eğer gerçekten amacın cehâlet ile

Aslında aralarındaki tartışmaya müdâhil olmakla mevzûnun uzamasına neden oldum. Bu bakımdan kendimi sorumlu görmekteyim. Ne var ki maksadım bu değildi. Ben daha açık konuşayım. Hep derim "Ortaya birbuçuk" konuşmalar beni açmaz. anibal'ın ve zaman zaman democrassian'ın dindarlara karşı kullandığı üslûptan rahatsız oluyorum. Halk arasında "çivi çiviyi söker" diye bir tâbir var. Eğer bir dindar kaba-saba üslûp kullanmışsa ona "kısas" yapmakta bir sıkıntı yok. Üstelik bu durumun beni ilgilendiren bir tarafı da yok. Ama; tartışma normal bir seyirde giderken, tarafların biri - ki aslında amaç münâk

Ben içerikten değil, üslûptan söz etmekteyim !.. Mevzû sâdece müslümanlar da değil. Bir ateist, müslim-gayr-ı müslim ayrımı yapmaz. Ateist'e göre tüm inançlar zararlıdır. Ayrıca bir insanın inancından dolayı "câhil" diye nitelenmesi, niteleme sahibinin acınacak hâlini gözler önüne serer. Bing-Bang teorisinin mimarı Lemaitre, hem papaz hem de astronomdu. Hubble, Gamov, Penzias, Wilson hep Hıristiyan’dılar. Bu gün kendisi inançlı olan nice bilm adamları var. Yani siz şimdi bunlara sâdece inançlı olmalarıdan ötürü "câhil" dersniz, ben de size "pes artık" derim. Siz kendi kurguladığını

Kusura bakmazsanız, tahsil durumunuzu öğrenmek isterim. Basit bır durumdan söz etmekteyiz. Bu yazınızda bahsettiğiniz şeyler tartışmasız doğru olsa dahi, müslümanlar bu sıfatlardan hoşlanmaz. Onlara hoşlanmadıkları şeylerle - ki söyledikleriniz mot a mot doğru olsa bile - hitâb ederseniz, kazanmak yerine, kendi inançlarına daha çok sarılmalarına yol açarsınız. Bunu yapmak yerine Kur'andan, hattâ hadislerden çelişkileri önlerine koyup düşünmelerini sağlamak daha akıllıca olmaz mı ? Sen bir sayarsın, müslim sana on saydırır. Ara sıra bu foruma takılan bir "kanalizayon ehli" var. Nası

Böyle anlamak için çok uğraşmıyorsundur umarım. "Bilinç düzeyi en üst seviyede" bir ateist, benim gibi "inançlı-çahal"ın yazdığı iki satır yazıyı böyle anlıyorsa, durum gerçekten vahim. Her ne ise. Sahibi olduğu toprakları teftişe çıktığında "Hoş geldiniz efendim" diyerek elıne sarılmaya çalışan köylünün suratına elindeki beyaz eldiveniyle vurup "Haddini bil köle" diyen Orta Çağ asilzâdesi gibisiniz muhterem. Bundan sonra, basit bir inançlı olarak biz de haddimizi bileceğiz artıkın.

Tabi canım. Siz, kast sisteminin en üst sınıfındansınız. Biz inançlılar da "parya" Sen kendini övme. Övülecek bir tarafın varsa bırak, başkaları takdir edip yapsın bunu. Ayrıca, şu paragrafta yazdıklarınla da sn. Türk Ateist'in eleştirisine neden bu kadar celâllendiğin anlaşılıyor. Kendine pay çıkarmışsın. Yorum yapmayacağım. Komik bir tesbit için yapılacak en akıllıca iş gülüp-geçmektir.

Eğer sen de haklı çıkma adına cümle cımbızlamaya tenezzül ediyorsan, biz hiç husûsu tartışmayalım. "Yığınla" derken gerçek ateistleri kasdetmediğim anlaşılmış olmalıydı. Eğer anlaşılmadıysa yineliyorum. O sözüm, "Tanrı yoktur" dedikten sonra önüne gelen inançlıya sallamayı ateistlik zanneden züppeleri kapsar. Ama; ısrarla üzerine alınmak isteyen olursa kendi bileceği iştir. Ayrıca, "yığınla" derken sâdece forumda yazan ateistleri kasdettiğimi ima ederek beni diğer üyelerin önüne atma çaban var sanki. Ben hiç bir zaman sözümü yemem. Kime ne diyeceksem bizzat ya kullanıcı adını belritiir, ya d

Aşağı-yukları aynı şeyden söz etmekteyiz. Ama; neden tartışıyoruz, anlamadım. Ayrıca bütün ateistlerin "züppe" olduğunu iddia eden olmadı ki. Bunu da nereden çıkardın ? Kasdedilen şahıslar "Ben Tanrı'ya inanmıyorum. O halde ateist'im" deyip, sabahtan akşama gördüğü her inançlıyı aşağılayıp, hakâret eden ve bundan sadistçe zevk alan psikolojik vak'alardır.

Mâdem Melekler daha evvel yaratılmış cinlerin isyânından hareketle, henüz yaratılmamış insan hakkında fikir beyân ediyorlardı da cin tâfesinden olan ve aralarında bulunan İblis'i neden fark edemediler ? Soru gâyet basit ve net. Lafı gevelemeye gerek yok. " Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı..." (Kehf 50) Allahtan gayrısına secde edilemeyeceği için, âytteki "uscudü=secde edin" emrini "saygı ile eğilin" diye tercüme ediyorlar. Ko

Yegen, sen de Nisâ 79'u örnek verseydin ya !.. Karşılaştığı her durum için "Şapkadan tavşan" çıkaran Muhammed'in hünerlerini de görmüş olurduk. "Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter." Allah kendisi için şahitlik edecekmiş. Anlayan varsa beri gelsin. Müşrikler Allah'a değil Muhammed'in "Bana vahyolunuyor" iddiasına inanmıyorlardı. Yazılarında "Değil" yerine "deil" diyeni bir yerlerden gözüm ısırıyor ama; O "ateist" takılıyordu.

İşin daha da garibi, insanın yaratılışına karşı çıkarak "Biz seni Hamd ile tesbih ve takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek halife mi yaratacaksın? " diyen melekler, hiç yaratılmamış insanı tanımlarken, içlerinde bulunan İblis'i fark edememişler. Varlıklı-kudretli Arap tüccarları sık sık Suriye ve İran'a gider ticâret yaparlardı. Bu esnâda gittikleri yerlerin halkının kültürü ile ilgili olarak da bilgi sahibi olurlardı. Muhammed'in "Bana vahyolunuyor" dediği hususlar için "Eskilerin Masalları" diyenler işte bunlardı. “Duyduk, is

Vatandaş hafiften kafa buluyor. Fakat; siz de ciddi zannedip cevap veriyorsunuz. Ben, anamdan şimdiki bilgilerimle ve inancımla doğmadım. Daha önce müslüman idim. Hem de öğrenmek isteyen, çabalayan, gayret eden bir müslüman. O çabalarım esnâsında, Kur'anda çelişki(ler) fark ettiğimde, yüreğime hançer saplanmış gibi olur, dertlerim katmerlenirdi. Hiç dikkat etmiyor musunuz ? Gösterilen her çelişkiye gâyet rahat "Çeviri hatâsı" deyip geçiyor. Samimi bir müslüman böyle yapar mı ? Böyle bir görüntü sergilemek için; Ya, "Doğan" görünümlü "Şâh

Lisede tarih öğretmeni iken "Heredot" derlerdi. Emekliliğime yakın zamanda bir ilköğretim okuluna geçtim. Yaşlanmış, saçlarım da tepeden dökülmüştü. Bu defâ "Kelaynak" dediler. Bu meslek böyledir. İnsanı "vezir" de eder, rezil de...

"Tanrı yoktur" demekle kişi ateist olmaz. "Var" demekle dindar olunmadığı gibi. Bu gün kültür kimliği olarak nüfus cüzdanının din hânesinde "İslâm" yazan ve ne yazık ki inancını gerçek bir ateist'in binde biri kadar bilemeyen "müslüman" var yığınla. Sorsanız; vatandaş Allah'a da Muhammed'e de inanıyor. Ama; sâdece o kadar. İnancının gereklerini bilmez. "Namaz abdestinin farzları neler ?" deseniz bilmez. Sâdece arâziye uymuştur. Ben bu tiplere Kültür dindarı demekteyim. Sn Türk Ateist doğru söylüyor. Bütün işi-gücü inançlıları "ti"ye alıp aşağılamak olan, bundan psikopatça haz duya

Bunu soracağını düşünmemiştim. Bu itibarla yazınızdan yukarıdaki cümle hariç her anlamı çıkarmaya çabaladım. Sonuç da ortada. Ayrıca. öğretmen belli bir birikime sahip, algı seviyesi standartların üzerinde olan kişidir. Ben de böyle olmaya çabalamıştım. Fakat "oldum" diyemem. Öğretmenlerin de zaman zaman anlama-anlamlandırma noktasında sıkıntı yaşayabileceklerini, ayaklı kütüphâne olmadıklarını belirtmek zorundayım. Gelelim sorunuza. Benim, alıntıladığınız şekilde bir ifâdem yok. Söylediğim şu: "Tanrı her şeydir. Ancak her şey Tan

İronilerini, hattâ satır aralarına sokuşturduğun hakaretlerini bir süre görmezden geldim. Fakat sen bunlarla da yetinmeyip, yalan söylemeye başaladın. Hiç bir başlık veya mesajda Tanrı'nın varlığını kanıtlamaya çalışmak gibi bir çabnın içinde olmadım. Sadece, beni Tanrı fikrine götüren sebep(ler) sorulduğunda "kainatın araka plânında onu va ve kontrol eden bir üstün zekânın olabileceğine inandığımı" yazdım. Sıkça "Tanrı bilinebilseydi, inanca gerek kalmazdı" diyerek. Setenci beygiri gibi hep aynı nakarat - Hani Tanrı nerede göster - etrafında dönüp durmanın kims

Bu tür bir yanıtın sahibinin ya psikolojik sorunları vardır. Ya da muhatabı "ti"ye almaktadır. Teistler ile bellii bir seviyede münâkaşa sürdürmeye niyetli olmadığın çok net. Her konu başlığını, muhatap ile kafa bulmak ve aşağılamak için malzeme yapıyorsun. Zaman zaman aynı paralelde düşüncelerimiz olsa dahi bunları görmezden gelip, illa laf sokacak ironi yapacak bahaneler üretiyorsun. Bunlar iyi niyetli, tavırlar değil. Zaten foruma ilk girdiğimde yazdıklarınızı görünce uzak durma gereği hissetmiştim. Ne var ki ön yargılı olmama adına, bir müddet yaz

İşte o sözünü ettiğin "yansıma" bana göre kâinattır. Bir ateist de maddi âlemin ezeli ve ebedi olduğunu düşünür. Var olması için Tanrı'ya gerek olmadığı kanâ'atindedir. Sonuç olarak ateist bilmek ister, ,nançla yetinmez. Teist için Tanrı'ya ulaşma noktasında inancı yeterli bir argümandır. Bunların damünakaşası olmaz.

Köpek, bir insanı başka bir insanın algılayabildiği şekilde algılayamaz. Misâl; düşünemez. İnsanın düşüncelerini analiz edemez. İnsanı sâdkatle bağlanacak yahut, çekinilecek bir canllı hüviyetinde görebilir. Ayrıca, köpeğin üzerinize atlaması için "havuz" olmanıza gerek yok. Kudurmuş olması kâfi... Bunlara hakettikleri perdeden konuşulmuş olmasının bence bir sakıncası yok. Çünki; tartışmadan ziyâde, geyik muhabbetine gelenlerin anlayacakları dil bu olur. Madde olmayan, nesenel-somut olarak gözlenemeyen, bâzı insanların zihinsel faali

Valla muhterem sizdeki şu "mantık" işleyişi de akıllara sezâ... Söyleyecek söz bulamıyorum. Benim kasdım düşünme, fikir üretme yetisine sahip insanla ilgili idi Yâni, insanı en doğru şekilde ancak başka bir insan tanımlayabilir demiştim. İnsanın insanı görüp algılaması ile, bir sokak köpeğinin görüp algılaması aynı şey midir ? Köpek, insanı insan gibi lgılayabilme yetisine sâhip midir ? Pes artık !.. Bir yazınızda 50 yaş civarında bir akademsiyen olduğunuzu belirtmiştiniz. Eğer sık yaptığınız ironilerden biri değil idiyse bu. Ya da ben

Bir insanı ancak başka bir insan tanımlayabilecek yeteneğe sâhitir. Tanrı'yı tanımlamak için de Tanrı olmak lâzımdır Tanrı tanımlanamaz. Mesajınızın diğer kısmı bilmekle ilgili detaylandırlmış sorular içeriyor. Tanrı hiç kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde nesnel olarak bilinebilse idi, inanca gerek kalmazdı. Bu nedenle biz inanlılar "Tanrı'yı biliyoruz" demeyiz de "Tanrı'ya inanıyoruz" deriz. Mevlâna'ya "Aşk nedir ?" diye sormuşlar. "Ben ol da bil" demiş.

Tanrı'nın varlığı-yokluğu husûsunda tartışmaya girmem. Çünki; ateistler, genelde maddeyi somut biçimde algıladıkları gibi bir "Tanrı" algısı beklerler. E, böyle bir durum da söz konusu olamaz tabii. Değişik nedenlerle çok tekrar etmiştim. Bir defâ daha yazayım. İnanç, kişinin kimi tesbit, ön kabül ve kanâ'atleri toplamıdır. Tesbitler de dâhil, bunların tümünün subjektif olma ihtimâli çok yüksektir. Binâenaleyh; "sağlama"sını yapmamadığınız husûsu tartışmanın bir mânâsı yoktur. Bilim, maddeyi inceler. Maddeyi inceleyen araçla,Tanrı'yı bilmek pek mümkün olmaz. Çün

Üstad; belki düşüncelerimi doğru ifâde edememiş olabilirim. "Tanrı her şeydir" derken; algılayabildiğimiz ya da biz farkında olmasak da var olan her şey Tanrı'nın ilmi ve tecellisinin bir sonucudur demek istemiştim. Binâenaleyh; bu tecelliyatı ilim, adâlet, merhamet gibi sıfatların yaratılışa bir tür yansıması olarak görürüm. Yâni, Panteist değil de Panenteist...

Giydirme" nin envâ-i çeşidinden haberim var. Kendim bunu yapmayı pek başaramasam da "baba zoru" ile öğretenleri çok gördüm. Gerek başkalarına yazılan mesajlarden, gerekse bizzat şahsıma yönelik olanlardan. Merhum Cenk Koray "Espri hapşırık gibidir. Gelince tutamazsın" demişti. Benim de zaman zaman "Lâfı gediğine" türü cümlelerim olmuştur. Ancak bu hususda "ihtisas" sâhibi değilim. İstisnâi olarak "hapşırık" misâl göndermler yaparım. Ama bunlar sık başvurduğum bir "metod" değiller. Zekâ ile de ilişkilendirlmemeli bu. Vasati zekâya sâhip herkes, istediğinde muhatabı rencid