x+y=z

Evrenin gökcisimleri dışında kalan kısmına uzay denir.Uzayı ne görebiliriz,ne duyabiliriz.Hiçbir duyumuzla algılayamayız.Fakat uzayın boşluk olması mümkün mü?Eğer uzay maddenin var olmama durumu yani hiçlik olsaydı onun hakkında çıkarımlarda bulunamazdık.İkinci bir uzay hayal edelim,hayalimizdeki ikinci uzayın var olmadığını biliyoruz eğer var olsaydı ona ulaşabilirdik,fakat gök cisimleri uzay boşluğunda hareket edebiliyor.Uzay hiçlikten ibaret olsaydı gökcisimleri hareket edemezdi.Var olmayan bir ortamda güneşten gelen ışınlar Dünya'yı ısıtmazdı.Çünkü var olmayan bir ortamdan ışınlar geçemez,

Vakum parçacıkları nasıl oluşuyor?Var olmayan madde doğası gereği kendi kendini mi yoktan var ediyor?Bu bir paradoks değil mi?

Işık doğada da durdurulabilir,yeterki aynı koşullar tekrar oluşsun.Işığın durdurulduğuna doğada rastlanmaması doğanın bu potansiyele sahip olamayacağı anlamına gelmez.Bazı koşulların oluşması biraz daha zordur,laboratuvar ile alakası yoktur.Kuvvetler fizik kanunu değil diyorsun,sonra çekim kuvvetini fizik kanunu sayıyorsun.Laboratuvarda kütlesi olup çekim kuvvetinden etkilenmeyen bir cisim yapılabilir mi?Ayrıca madde ve enerjiyi manipüle ederken yine madde ve enerjiyi kullanıyoruz.Yeni bir fizik kanunu üretmemiz imkansızdır,yalnızca var olma potansiyeli olan fizik kanunlarını açığa çıkarabilir

Haci,evrendeki madde ve enerji döngüsünün bir sonucu değilmiyiz.Biz evrenin bir parçasıysak bizim yaptığımız her türlü iştende evren sorumlu oluyor.Yani laboratuvarın kurulması ve deney yapılmasıda evrendeki işleyişin bir sonucu oluyor.Bu durumda nasıl fizik kanunları evrene uygulanamıyor?Bu deneylerin gerçekleşmesini sağlayan evrenin kendisi değil mi?

Evrendeki madde döngüsünün bir parçasıyız,evrimsel süreçler sonucu programlanmış makineleriz.Normalde bizi diğer cansız varlıklardan ayıran tek fark davranış biçimi olmalıydi.Yalnızca hareketlerimiz biraz daha karmaşık olmalıydi.Yaşamı daha doğrusu renk,ses,koku gibi algıları maddi anlamda asla anlayamayacağım galiba.Çünkü insan bedeni soyut duyular sayesinde değil kimyasal tepkimeler ile çalışmaktadır,çalışması için öznelliğe ihtiyacı yoktur.Evrenden ayrı bir varlık olarak görülemez,döngünün bir parçasıdır.Bir makineyi programlamak için ona şahsi bakış açısı vermenize gerek yoktur,doğa yasala

Dört temel kuvveti sayabiliriz.Bu kuvvetler her yerde geçerlidir.Yalnızca laboratuvarda üretilen fizik kanunlarıda dahil olmak üzere tüm kanunlar bu dört temel kuvvetin karışımından ortaya çıkmıştır.Eğer evrende düzensizlik olsaydı 4 milyar yıl sonra Andromeda'nın bizim galaksimizle çarpışacağını öğrenmemiz mümkün olmazdı,bunu ben değil bilim diyor.İkinci olarak byizimde atomlardan oluştuğumuzu ve fizik kanunları ile hareket ettiğimizi unutuyorsun.Laboratuvarlarda evrenin bir parçasıdir,evrendeki herşey birbiri ile etkileşim halindedir.Laboratuvarları evrenden soyutlayamazsın

Evrendede fizik kanunları vardır,fakat o kadar çok faktör devreye girerki bunları ölçmek imkansız hale gelir.Laboratuvar ortamında bu faktörler bir noktaya kadar ayıklanır ve rafine fizik kanunları elde edilir.Evrende düzensizlik yoktur,yalnızca hesaplanamayacak karmaşıklıkta bir düzen vardır.Bu düzensizlik ontolojik değil epistemolojiktir.Bu arada unutmamak gerekir laboratuvar ortamı asla 100% izole değildir,laboratuvar ortamında maddenin farklı davranması için hiçbir sebep yoktur.Çünkü laboratuvarda evrenin bir parçasıdır,ayrı düşünülemez.

Yaşama amacım yok,nasıl programlandıysam ona göre yaşıyorum.Evrende bu kadar renkli ve heyecan verici değil.Karanlık,sessiz,ölü bir ortam.

İnsanlar bir takım deneyler yapmış ve elde ettikleri verilerden formüller elde etmişlerdir.Sorun şurdadır,bu formüller mi doğadan gelmiştir yoksa doğa mı bu formüllerden gelmiştir.Ben fizik kanunlarının olduğuna ve evrenin bu kanunlar sayesinde işlediğine inanıyorum.En önemliside entropi yasasıdır.Entropi yasasının ters yönde işlemesine hiçbir engel yoktur.Tabi konuyu yanlış da anlamış olabilirim. (Ben deistim)

Konuyu açmandaki amaç İncil kötülemek değil başka birşey olmalı.Ciddi olsaydın bilimsel bir dil kullanırdın.Yorumlarından belli bir planının olduğu.

İsa'nın Tanrının oğlu olup olmadığı konusumda birçok iddaa var,yine Meryem konusunda da bazı iddaalar mevcut.İlginç olan ise iş Kuran'ı savunmaya gelince her türlü mecaz anlamı çıkarken Meryem,İsa,Tanrı konusunda atıp tutuyorsun.Ne o,mecaz anlam aramayacak mısın?

İnsanda bilinç yoktur,insanı doğadan ayrı tutamazsın.Dünya üzerinde 7 milyar organizma,bu organizmaların çevre ve diğer organizmalarla kurduğu bilinçsiz etkileşim.Bu kadar basit.

Ama şöyle birşeyde var,ahlaksız,hiçbir estetik yargıyı kabul etmeyen,öldürmekten zevk alan biride tanrıya inanmıyorsa ateist olmalıdır,klasik tanıma göre.

Doğada hemen herşey estetik değer taşır.İnsan bedenindeki altın oran,kar taneleri,bakterilerdeki fraktallar ve daha niceleri.Ve bunların hepsi matematiğin estetik yanını göstermektedir.Bu eserlerin hepsi doğa yasaları ile ortaya çıkmıştır,ateizmde estetiğe yer vermeyen biri ateizmi tam olarak yaşayamıyor demektir.Sanırım haklısınız,olaya bu şekilde bakınca ateizmde estetikten bahsetmemek mümkün değil.

Ah,evet.Ateizmin bir diğer özeliği tüm metafiziksel varlıkları reddetmektir.Peki başka ne vardır?

Ateistlerin,onları ateist sınıfına sokan başka hangi ortak noktaları vardır?

Ateizm yalnıca "tanrı yoktur" der.Ateistlerin başka ortak noktaları yoktur,estetik vb. kişiye kalmıştır.

Kan üretimi ile Tarı suresi arasında bir bağlantı bulamadım?

Bazıları yanlış anladı ben burada İslamı savunmuyorum,bütün müslümanları aynı kefeye koyan,cahil,yobaz,terörist gibi hakaretlerden sbahsediyorum.Elbet aralarında gerçekten bu özelliklere sahip bir nüfus var fakat Türkiye'deki müslümanların büyük kısmı bu sınıflandırmanın dışında kalıyor fakat yapılan hakaretlerin birçoğu tüm müslümanları kapsayacak şekilde yapılıyor.Mesela herkese "Ben sübyancıyım,bakın kuranda falanca ayete göre sübyancılık normalmiş" diye yaysam az çok ne olacağını hepimiz tahmin edebiliyoruz,kimse bunu hoş karşılamaz.İkinci olarak ben müslüman değil,deistim.

Eski konuları inceledim,yorumları okudum ve birçok üyenin müslümanlara karşı kin,öfke beslediğini hatta bazılarının ırkçılığa kadar vardığını görüyorum.Örneğin "Müslümanlardan sabun yapılmalı" yada "Müslümanların hepsi Türkiyeden sürülmeli".Terör,sübyancılık,pedofili olaylarının tüm müslümanlara bağlanması,müslümanların cahil,yobaz,sapık oldukları düşüncesi açıkcası beni rahatsız ediyor.Bazen kendi kendime hiç mi annesi,babası,arkadaşları müslüman olan yok bu sitede diyorum.Gerçektende tüm müslümanlar kaatledilse,onlardan sabun yapılsa mutlu mu olacaksınız?Peki arkadaşlarınız,aileniz ne olacak

Bence ne evren nede canlı diye tabir edilenler canlıdır.Canlı kavramının yeni ortaya çıkmadığını düşünürsek bu kavramı ilk ortaya atanlar canlıların irade sahibi olduğunu ve diğer maddelerden farklı özelliklerinin olduğunu sanmış olmalı.Bu tanıma hiçbir organizma uymuyor,insanlarda dahil.

Konu hakkında biraz düşündüm,çok ilginç sonuçlara ulaştım.Mesela evrenin 10 saniye önce herşey yerli yerinde yaratılmış olmadığını kimse ispatlayamaz.Çünkü beynimizde anılarınızla birlikte yaratılacağından sanki geçmişte o olaylar yaşanmış gibi hatırlayacağız ve 10 saniye önce yaratıldığımızın farkında olamayacağız.Bu konuda bir sonuca ulaşmamız mümkün gözükmüyor.

Tanrının zamandan bağımsız olduğunu düşünürsek evrenin sonsuzdan beri var olması Tanrının olmadığını kanıtlamaz,anladığım kadarıyla yalnızca kuranın tanrısını savunmak için bu konuyu açtın.İkinci olarak evrenin sonsuzdan beri var olması tüm olasılıkların gerçekleşeceği anlamına gelmez.Örneğin A olayı B olayının sebebi, B olayı C olayının sebebi, C olayı A olayının sebebi ise evren kendini ABCABCABC diye tekrar ettirecektir.Seride bir başlangıç olmamasına rağmen sınırlı sayıda durum vardır.

Evrende hata yoktur.Kadınların kıllı olması onu hatalı üretim yapmaz.Kıllı kadınlar mükemmel değildir diyerek evrene bir amaç yüklüyorsun.Mükemmellik kavramını insanlar uydurmuştur,tıpkı dünyanın evrenin merkezi olduğunu düşünenler gibisin.Herşeyin insanlara hizmet ettiğini sanıyorsun.Estetik kavramıda mükemmellik gibidir.Neyin estetik olduğunu neyin olmadığını insanlar belirliyorsa istisnaları yok göremezsin.Çünkü estetiğin evrensel bir ölçütü yoktur.

Bilim doğrulanabilirlik değil yanlışlanabilirlik ilkesine göre hareket etmektedir.Fakat bu bilimi zayıflatmaz,aksine din haline gelmesini engeller,dogma olmaktan kurtarır.Beş duyu ve sınırlı zeka ile ancak bu kadarını yapabiliriz.Karşımıza daha güçlü teoriler çıkmadığı sürece bunlara inanmaktan başka çaremiz yok.