evrimsel

İşte sorular: 1-Diyaspora ne demek, nerede odaklanmış, neden? 2-Kim Kardashian neden Los Angeles’da yaşar da Seattle’da değil… 3-Ermenilerle tarihsel olarak ilgilenen ülkeler hangisi olmuştur? Neden? 4-Rus-Osmanlı ilişkileri, savaşları, Ermenilerin rolü? 5-Doğuda Rus işgaline uğramış 6 vilayette Ermeniler ne yapmış? 6-Bu vilayetlerde öncesi (1800’lere inin) ve sonrası, hatta çok sonrası? 7-Rus Çarlığının değerlendirmesi ile SSCB’nin değerlendirmesi aynı mı? 8-Hatta Lenin dönemi ile Stalin döneminde değerlendirme farklılıkları? 9-Bakünün Ermenilerce işgalini biliyor muyuz? (Azeri-Erme

Forumun geldiği nokta: Re-re-re Ra-ra-ra Ermeni soykırımı yoktur! Re-re-re Ra-ra-ra Ermeni soykırımı vardır! Bilinen gerçek: Ermenilerin 1915’de zorunlu göçe tabi tutulmaları. Zorunlu göç sırasında ölümler olduğudur. Üzerinde anlaşılamayan konu: 1-Soykırım yapmak için Tehcir yapılmıştır veya tehcirde soykırım yapılmıştır veya 2- Tehcir sırasında kötü organizasyon ve çetelere karşı önlem alınamaması ölümlere yol açmıştır. 3-Ölen Ermeni sayısı BENİM doğrudan bir YORUMUM YOK. Perde arkasını çok daha ilginç buluyorum. Sunulan olumlu/olumsuz kanıtların bağımsızlığı ve güvenirliliği ta

Doğada, hareket eden yabancıya karşı, olası düşman algısının olduğunu düşünüyorum. Sanırım burada canlılar kendi cüsseleriyle yabancının cüssesini karşılaştırıyorlar. Ayrıca yabancının hareket hızı, çıkardığı sesler… düşman algısında rol oynamakta. Kimden, ne zaman korkmaması gerektiğini sürüden/yaşadığı toplumdan deneyimle öğrenmekte. İlk sorulması gereken korkuda bir bilinç var mıdır? İkinci soru korku mu öğrenilir, korkmamak mı öğrenilir? Maymun akrabalarımızla (ilkel maymunlar dahil) ortak reflekslerimiz vardır: Bebekler doğduklarında beraberinde sonradan kaybolan refleksleri ge

Evrimle demokrasiyi aynı kefede irdelerseniz doğal olarak çelişir. Ben oy attıktan sonra işaret parmağı boyanmış hiçbir maymun görmedim!!! Evrim sözcüğü biyolojik anlam taşır, sosyolojik kültürel anlamdaki gelişim sürecine, biyolojiye öykünerek evrim denilmektedir. Biyolojik anlamda evrim, sonucunu bilmesek de kaçınılmazdır. Sosyolojik anlamıyla böyle bir durum söz konusu değildir. Evrim sadece insan uygarlığının gelişmesi için alt yapıyı hazırlamıştır. Yani insanı... Öğrencilik yıllarımızda entelektüel ortamlarda tekerleğin bulunuşu insan uygarlığının kaçınılmaz bir buluşu ola

Sayın Haci, Stem cell konusu ile ilgilenmeme karşın, kanser stem cell konusunda kendimi yetkin bulmuyorum. Dolayısıyla genel kültürü aşan, üst düzey akademik tartışma yapmayı kendi adıma doğru bulmuyorum. Buna karşın 2010-2011 yayınlarının özetlerini, 3-5 yayının tam metnini okudum (sizin özetlerin tam metnini de), konu ile yakından ilgilenen yurtdışındaki arkadaşımın fikrini sordum. Yayın bazında destekleyen ve tersini söyleyenler var. Destekleyen birkaç yayında stem cell yüzey antijenlerini veya stem cell’e özgü enzimleri kanser içinde gösterenler olmuş. Metodolojilerini doğru

Kanser stem cell ilişkisi sanılanın çok ötesinde vardır. Karsinogenez konusunda bilgilerimiz her geçen gün artsa da henüz bir arpa boyu yol almış durumdayız. Stem cell her türlü dokuya dönüşebilen, çoğalma potansiyeli olan (multipotent) hücreler olarak tanımlanır. Yani proliferasyon ve diferansiyasyon. Bu çoğalma özelliği kardeş hücrenin stem cell olarak kalması nedeniyle sayıca azalmasına yol açmaz. Stem cell varlığı doku tamiri için harika bir yöntemdir. Teorik olarak işimize yarayabilir: -Omurilik felci olan kişilerde stem cell ile felci tedavi edebiliriz ? -Enfarktüs geçirenle

Kök hücre=Stem cell. Genel anlamıyla farklılaşmasını tamamlamış dokuda, farklılaşma göstermeyen “ana” hücrelerdir. Bunlar uygun uyarı ile her türlü dokuya farklılaşabilirler(=Multipotent). Bu nedenle bilim insanlarının ağzının suyunun akmasına neden olmaktadır. Diğer yandan hastalık/kanser nedenidir. Sorun, uygun uyarının ne olduğudur. Embriyonik kök hücreleri bir kenara koyuyorum. Vücudumuzda bazı organlarda gerçek kök hücreler ve progenitör denilen az farklılaşmış hücreler birlikte bulunur. Örneğin kemik iliği... Progenitör hücreler tek yönde farklılaşır-çoğalır, sonuçta hep

Ben gecikmiş olarak ilk sorunun yanıtlarına katkıda bulunmak isterim. Soru şuydu: Çok hücreli canlılarda organ ve dokular neden vardırlar? Büyük organizma tek hücreli gibi davranamaz. Aralarında bir organizasyonu gerçekleştiremezlerse yaşama olanağı kalmaz. Tek hücreliler bencildir! Fizyolojik işlevlerini gerçekleştirmek için dış çevreyle doğrudan ilişkisi olmak zorundadır. Çok hücrelilerde ise, içeride kalanların dış çevreyle ilişkileri bozulmuştur. Bunların yaşaması için bir organizasyon gereklidir. Bu organizasyon organ ve dokulardır. Organ gelişiminde başlangıçta rastlantısal ol

Sayın Uğur, Düşüncemde geri adım atma nedenim, F=m.a formülündeki m'in kaybedilen kütleye karşılık gelmesi gerektiğini farkettiğim için. Siz hala dışarıdan bir etki, bir destek bekliyorsunuz.İletinize de destek beklediğiniz gibi. Uzayda işeyen kişi, kütle kaybı ve işeme hızı nedeniyle hareket eder. Çişi duvara veya uzay gemisine çarptığı için değil.

Haber: Physics Nobel Prize Goes to Nanotechnology Researchers Two scientists were awarded the Nobel Prize in Physics Tuesday for their discovery of an electromagnetic phenomenon that has led to modern hard disks, like the kind used in laptops, iPods and other devices. 2007 Nobel ödülünü alan Peter Gruenberg and Albert Fert şöyle konuştu: 19 mucizesi çok işimize yaradı. Bu mucizenin peşinde koşan beyinler (!), nanoteknoloji konularını bize bıraktı. Biz de buluverdik! Albert Fert’e yeni hedefleri sorulduğunda şöyle dedi: Ben 29 mucizesini ileri sürelim diyorum, ama Peter rakamlarda

SORU ŞUYDU: 1- DNA'ya yeni nücleotid eklenebilir mi? (Mutasyonlar mevcut DNA üzerinde nitel değişikliklerden kaynaklandığına göre, nicel değişiklik olmamaktadır !!!) 2- Virüsler canlı mı, değil mi? 1- DNA'YA YENİ NÜCLEOTİDLER EKLENEBİLİR: DNA'da yineleme (repeat) bölgeleri bölümler mevcuttur. Bu bölgelerde, sayısı kişiden kişiye değişen yinelemeler bulunur. (Kiminde 100, kiminde 500 gibi= dolayısıyla genin özellikle intron bölgesi herkeste eşit boyutta değildir. Bu durum insertion/deletion (eklenme/silinme) şeklinde tanımlanır. Günlük yaşamda insertion/deletion başımıza iş açar

Sanırım (emin değilim) kütle kaybı olmadıkça m=0 olmak durumundadır. F=ma=0.a=0 Buradan bir başka sonuç çıkıyor: F=0 oldukça uzayda iki boksör birbirine zarar veremez! İçimden bir ses zarar verebilirler demekle birlikte. Bu bir tez konusu bile olabilir.

Kusura bakmayın hesap hatası var. Doğrusu: yumruk hızı = (sıfır)'dan 5m/sn hıza çıkartıyorsa ise zaman 1 sn.dir a= (5-0)/ (1)2=5 m/sn2 Yumruk orada dursun? V=0, a=0 m(kol)=3 kg ise F=3 x 5=15 kg.m/sn2 sağa itme kuvveti demektir. Boksör sola hareket edecektir. Boksörün uzayda yumruk attığını varsaydım.

F=Kuvvet m=Kütle (kolun kütlesi) a= ivme (kolun ivmesi) F=ma F(sağ)= m.a(sağ) --- sağa hızlı hareket F(sol)= m.a(sol) ----- sola gövdeye yavaş yapışma (veya yuruk orada kalırsa F=0) m değişmez a(sağ) > a(sol) ?F(sağ) > F(sol) ? Hareket sola doğrudur. sorun şu: kolun ivmesi (hız demiyoruz) sanıldığı kadar büyük olmayabilir. Bir boksör sağa doğru yumruk atarken yumruk hızı = (sıfır)'dan 5m/sn hıza çıkartıyorsa ve süre 0.1 sn ise a= (5-0)/ (0.1)2 =5/0.01=500m/sn2 Yumruk orada dursun? V=0, a=0 m(kol)=3 kg ise F=3 x 500=1500 kg.m/sn2 sağa itme kuvveti demektir. Bok

Uzay elbiselerinin içinde ivmeli el-kol hareketi yapana rastlanmamıştır. -- Giysilerin eklem yerlerinin özelliği gereği tüm hareketler ağır çekim gibidir. , -- uzay yürüyüşleri (yüzmeye daha çok benziyor) sırasında hareketin devamlılığı-durdurulamaması nedeniyle gereksiz hareket yapmaları da istenmez. Aksi durumda ipten uzaklaşır-ip gerilince geri gelir: Bu salınım hareketi yürüyüş amacına uymaz.