KAM

Öyle değil, ben istenmeyen bir bebek olarak dünyaya gelmekten bahsettim. Yani , hiç planda yokken , bir kaza sonucu rahme düşmüşken , ailenin günah olduğu için kürtaja yanaşmadığindan dolayı , " allah rızkını verir" denilerek , zoraki bir ebeveynlik yaptığı bir bebek. Tabi ki korunacaksin ama hic bir önlem yuzde yuz ise yarayamaz. Her zaman kazalar olabilir. Onu geç , diyelim siz annenizin uğradığı bir tecavüzün mahsulüsünüz. Anneniz size her baktığında o elim olay gelecektir aklına. Böyle bir bebeklik ve çocukluk geçirmek ister misiniz?

Siz istenmeyen bir birey olarak dünyaya gelmiş olmak istermiydiniz? Istenmeyen , plansız bireylerin psikolojileri genel olarak bozuk oluyor ve çok çeşitli psikolojik rahatsızlıklardan acı çekerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Açıkçası, doğum kontrolün her türlüsünün, çok ilerlemiş olduğu bir toplumda , genel suç oranının çok düşük olacağını düşünürüm. Suç oranını yükselten iki önemli etken vardır , 1.si psikolojik rahatsızlığı olan insanlar , 2.si aşırı popülasyona bağlı fakirlik , yetersizlik gibi sıkıntılar. Tüm insanlar bu konuda bazı şeyleri aşabilse, dünya kurtulur , g

Ya ben bu arkadaşın tipini , görünümünü çok merak ettim . Bu kadar da dert edecek ne var acaba ? Bu nasıl aşağılık kompleksiymiş, belki de çok şey istemektir , öyle ya bir kere gelinen dünyada , süper yakışıklı ve üstün kabiliyetli bir insan olarak yaşamak varken , herkes gibi yaşamayı istememek çok normal bir durum. Dikkat edilirse , herkes gibi dedim , ezik, çirkin biri olarak demedim. Çünkü bu arkadas etrafına bir baksa cogunlugun kendi gibi olduğunu, herkesin çok yakışıklı ve ya kusursuz olmadığını görebilecek. Ben tavsiye verebilecek biri değilim aslında ama se

Yasal dronelar ile o istediğini yapamazsın. Yasal drone demek hobi, eğlence amaclı drone demek. O da artik bir oyuncak sayıldığı için oyuncak gibi uzaktan kumandasiyla kendi bahçende oynarsın. Senin istediğin dronelar için yasal düzenlemeler getirildi. Hatta ehliyet kursuna gidip, drone ehliyeti bile alman lazım. Her uçuş öncesi için de devletten belge almalısın. Belgesiz yakalanınca gem cihazına el koyuluyor hem de yüklü bir para cezasına carptiriliyorsun. Bu teknoloji son yıllarda çok ilerledi , bir araba fiyatına dronelar var. Senin istediğin, 100 km öteden kontrol edilebilen bir

Burda reklam yapmıar ama140journos çok güzel bir youtube kanalı , tavsiye ederim

Turkiyedeki üniversiteler, üniversite değil ki. Evet , var bir kaç tane üniversitemiz, hadi pembe gözlük takalım ve Türkiye de 10 tane üniversite var diyelim. Geri kalan üniversiteler ise aslında Yüksekokul. Klasik devlet lisesi gibi , beton bir bahçenin ortasına tek tip bir bina dikiyorlar. Tamamen arz için. Çocuklar da o okulları bilim öğrenmek ve yapmak için değil, bir meslek sahibi olabilmek için tercih ediyorlar. Ittire kaktıra liseyi bitiren çocuklar, kendi istekleri değil de puanlarına en uygun olan bölüme yerleşip, ittire kaktıra da o univeristeyi bitiriyorlar. Sonrası sına

Leopold'un o kadar da bilinmedigini düşünmüyorum. Tabi ortalama insan için bir tek Hitler var, günah keçisi olarak da , onlara takılmamak lazım, onların isim hafızaları celebritylerle dolu olur. Neredeyse 20. Yüzyılın başına kadar avrupalı beyaz insanlar , siyah renkli insanların insan olduğuna inanmıyorlardı. Insan ile maymun arası bir tür olduklarını düşünüyorlardı. Hatta belçika da ve pek çok avrupa kentinde bu kongodan getirilen insanlar , insanat bahçelerinde sergilendi. Inanması güç ama bu is 1950'lere kadar sürdü. https://onedio.com/haber/sadece-adi-bile-tuyler-urperten-i

Benim de haberim yoktu, sayende öğrenmiş olduk. Bence güzel bir amerikan filmi çıkar bundan.

Osmanlı hakkında millete anlatılmayan, saklanan çok şey var. Osmanlı 1.dünya savaşının sonuna kadar bir alman sömürgesi olabilir. Birinci dünya savaşından turkiye cumhuriyeti kurulana kadar da britanya sömürgesi olarak kaldı, el değiştirdi yani. Eğer kurtuluş savaşı olmasaydı ortadoğu topraklarıyla beraber tüm osmanlı tahminen 1950li yıllara a Kadar britanya imparatorluğunun parçası olacaktı. Mısıroğlu keşke yunan galib gelseydi derken bunu kastediyor olabilir. 1950li yıllar tarihini diğer arab britanya sömürge ülkelerinin dağılma tarihine göre verdim , acaba anadoluyu kaç parçaya b

Ya öyle demiyordun ama , afrin stalingrad gibi bir yer olacaktı, böyle bir anlam çıkıyordu dediklerinden Ama şimdi diyorsun amerika çık dedi çıktılar Çıkmasalar da sen bunları demiş olacaktın Ne 50 günü, afrine ulaşmak 50 gün sürdü, 1 gün bile sürmeden afrin merkezi teslim alındı

Doğallık ve modern cağ demişken; Bu içinde bulunduğumuz modern çağda, doğal seçilim mekanizması işleyişini sürdürüyor mu ? Sürdüremiyorsa , bu durum bizim türümüz için iyi bir şey mi yoksa kötü ? Kötü bir şey ise , doğal seçilimi tekrar eskisi gibi aktif duruma sokmak için radikal müdahalelerde bulunulmalı mı ?

El bab'da ne olduysa , burda da aynı olacak ; Kktc gibi gayri resmi eyaletimsi bir yönetim Savaş sonunda , suriye diye bir şey kalmis ise suriyeye teslim edilir , yok kalmamış suriye parçalanmış ise ya TC ye katılır ya da tam KKTC gibi bir devletçik olur.

Tabii batı müziğiyle olmasının da ayrı bir anlamı var, sonradan başa düştü. Ayrıca haklisiniz bu marsin coşkulu okunmaması gerekiyor. Neredeyse kutsal bir mars bizim halkımız için. Ben ikna oldum

Gerçeği söylemek gerekirse istiklâl marşının mevcut bestesini ben de hiç beğenmiyorum. Bu bir milli marştır ve bestesinin de en azından birazcık milli olması gerek. Şimdi ki beste tam kelalaka bir beste. Çok fazla batılı, biz ile hiç bir alakası yok. Ayrıca sözlerle de uyumsuz, hatırlasanıza okulda istiklal marşını okurken "-larda yüzen alsancak" diye bağırırdık. Alternatif olarak şöyle bir şey buldum , mehter versiyonmuş, yemin ederim şimdikinden daha güzel ama bunu da istemem , çünkü osmanlıdan kurtulması gereken Türkiye cumhuriyetinin marşı bu da olamaz https://youtu.

Bu kadar çok yanılgıya düşüyorsanız bu kadar da emin konuşmayın artık. Büyük resmi gören kahvehane vatandaşı gibi cümleler kuruyorsunuz. Sonuçta bu başlıkta, basından beri yaptığınız yorumlar şahsi tahminlerinizden ibaret , ama sanki oyun kurucu bizzat sizmişsiniz gibi kurdunuz hep cümlelerinizi. Elbette perde arkasında bizim bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz olaylar da dönüyor , biz de sözü geçen kimselerin verdiği demeçlerden , tepkilerinden bir şeyler tahmin ediyoruz. Ama siz çok bilmişlik yaptınız hep , üstelik olayları başka türlü yorumlayan kişileri de , saf, saftirik, aptal

Dünya savaşlarından daha ekonomik bir yöntem olur. Dünya nufusunun bir an önce kontrol altına alınması şart artık. Acil durum veriyoruz. Kuzey ülkeleri gibi insanların bu bilince ulaşıp doğum oranını düşürmesini beklersek dünya distopik bir görünüme sahip olacak. Kimin yaşayıp kimin öleceğine karar veren illuminati başkanları gibi konuştum ama , dünya gerçekten bu konuda ciddi bir hamle yapmaya karar verirse beni en iyi ihtimalle kisirlastirirlar. ?

Norveç Aslında direk olarak pek bilgim yok , hiç bulunmadım, dışardan gördüğüm kadarıyla yorumlayacağım , bazı konularda yanlış bir intibaya kapılmış da olabilirim. Birincisi bu ülke çok zeki yöneticiler tarafından yönetiliyor gibi görünüyor. Insan hakları ve enayilik arasında doğru yerde çizgiyi çizmişler. Mülteci alım kotasını ülkelerindeki huzuru bozmayacak seviyede tutmuşlar. Bunu yaparken ırkçılık da yapmıyorlar. Bir kere kapağı norveçe atan 3.dunya ülkesi vatandaşı kendi bir cennette hissediyor. En büyük dış politika başarıları ise , yine akillik yapıp avrupa birliğine ka

Genelde insanlar roman okurken, kendilerini roman kahramanlarının yerine koyarak kitabın içine girip, kitapta yaşıyormuş gibi hissederler. Ama ben de tam olarak böyle olmuyor, ben kendi karakterimle , ben olarak kitabın içinde yaşıyorum. Kitabtaki karakterlere +1 olarak ben de dahil oluyorum. Sürekli ben de orda olsam şöyle olurdu , hikayenin akişi şöyle değişirdi, şu karakterle dost öbürüyle düşman olurdum ...gibi gibi düşüncelere yani hayallere dala dala okurum kitabı. Kitabın bittiği yerde ise ben kafamdan devam ettiririm. Bu hayaller genelde yeni bir romana başlayana kadar devam

Burdan şöyle bir çıkarım yapılabilir mi ? Cennet ve cehennem yani mutlak haz ve mutlak acı da var olamaz. Dışardan bakarak ve idea olarak var olabilir ikisine de içinden bakınca aynı şey olduğunu görürüz. Karşılaştırma yapilamayinca mutlak acı da haz da hiçleşerek aynı şeye dönüşecektir.

Bu durum bu fıkradan bile daha vahim ; vezirler huzura çıkmışlar: - padişahım, hazinede para kalmadı. yeni vergilere ihtiyacımız varpadişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış, - eeee! ne vergisi koyalım?, demiş.. - köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar! padişah, tamam, demiş. aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine: - tepki var mı? - hiç bir tepki yok! - iyi o zaman köprünün diğer tarafına adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın! aradan bir süre geçmiş, padişah: - var mı şikayet? - yok! halkının tepkisizliğine kızan padişah, gürlemiş: - köprülerin ortasına

"Gercek islam bu değil" demek ; "bu benim islam anlayışımdan farklı" demek. Kendine her müslüman diyenin farklı bir islam anlayışı olduğunu kabul edersek , herkesin islamı kendine "gercek islam" , diğerleri "gerçek islam bu değil" Aslında çok mantıklı, çünkü bu din dediğimiz işler esasında yorumlama demek oluyor. Herkesin aynı beyni olmadığına , clon ya da robot değil de insan oldukları için herkesin din yorumlaması farklı. Bu dini yorumlarken aldıkları referanslar bile farklı oluyor, kimi sadece kuran der, kimi hadisleri de alır , kimi arapları taklit etmeye çalışır, kimi ke

Insanın bir şekilde kendini doğanın bir parçası olarak hissedebilmesi biraz inanç gerektiriyor. Zihnindeki bir takım ayrıksı hisleri paralize edip , tam ve kesin bir teslimiyet ile var olma sebebi olarak inandığı dünyevi görevlerini yerine getirmek için şevkle yaşayıp, memnuniyete ulaşmak. Bu ulaştığı memnuniyet seviyesini kendine en büyük ödül olarak belirlediği için , bu uğurda yok saydığı huzursuzluk verici his ve düşünceleri , gerçekten de yok saymaya değer olduğuna kanaat getirerek, vicdanı rahatlığa da ulaşmış oluyor. Benim böyle bir motivasyonum hiç olmadı. Maale

Rusça'da 'Türk kelimesine karşılık iki kelime var. Bizdeki 'Türk' ve 'Türki kelimeleri gibi diyeyim ama tam karşılıği bu değil, siz anlayın iste. Ingilizcedeki 'Turkish' ve 'Turkic' gibi desem daha doğru olacak. Biz bu iki kelime içinde 'Türk' diyoruz, tüm bu karışıkliklarda buradan çıkıyor. Kalkıp da Kazağa, Kırgıza sen 'Turkish'sin diyoruz. Yanı Türkiye cumhuriyetinden olan. O da doğal olarak 'ne alakası var ben kazağim' diyor. Ama aynı kişiye ' siz kazaklar da Turkic milletlerden birisininiz aynı bizim gibi' diyince de ; 'evet akraba milletleriz, kökümüz Bir' falan gibi bir cevap

Bugun atatürk'un güzel çıktığı fotoğraflardan birini al , dünyada herhangi bir ülkeye git , ataturku bilmeyen cahil kalabalığa 'sizce bu adam kimdir?' Gibi tahmine dayali sorular sor. Alacağın cevapların çoğunluğunu 'eski bir hollywood aktörü' gibisinden yanıtlar oluşturur. Atatürk çok, aşırı yakışıklıdır. Ama diğer meziyetleri de o kadar üstündür ki , david beckham sendromuna uğramamıştır. (David beckham sendromu; beckham çok yetenekli bir futbolcudur ama bu is icin fazla yakisiklidir. Bu yuzden de futbolculuk yeteneginden cok yakışıklılığıyla adindan soz ettirir.)

Turkiyenin ve dünyanın şu andaki en büyük problemlerinden bir fazla popülasyon. Bu gezegenin de bi kapasitesi var. Tum dünya abdliler gibi tüketse 4 ayrı dünya gibi gezegene ihtiyacımız olurdu. Böyle bir şey olamayacağı için fazla gelen popülasyon sefalet içinde yaşamak zorunda kalıyor. Dünya nüfusu acilen kontrol altına alınmalıdır. Yoksa ya savaşlarla birbirimizi kıracağız ya da gezegeni iflas ettireceğiz