Ben Masumum

bi kere bu jöntürk ayaklarını bırak. daha ilk mesajında kuranın miras hatasını gösterenlere lafları bir bir geçirerek başladın, yaptığın sözde işlemlerin komikliğini gösteren herkese kökten muhalefet olmaya devam ediyorsun. komikliğini bilmemezlikten geliyosun, uydurduğun işleme göre bi tarafımdan oran sallasam salladığım orana göre bile eksik/fazla kalmaz hiçbir şekilde. tüm bunları açıkça söylediğimizde bize kulaklarını kapatıp, tarafsız olarak olayı incelemeye almış amerikalı profesör ayaklarına yatıp, yazdığın mesajların içeriğiyle uyuşmayan şekilde üstteki alıntıladığım acındırmayı tekrar

adamın bir de: "o kadar örneğe uyguladım, hep bire bir doğru çıktı, ne eksik ne fazla çıktı" lafları yok mu asıl o kopardı beni. yaptığı işleme göre oranlar atıyorum: kardeşe 7385634/7385890634, anneye 8,768*pi/e^2 bile olsa zaten bişey fark etmez. hiçbir zaman eksik ya da fazla olması mümkün değil. adamın uydurduğu işlemi sağlamayan bir oran yok durum buyken adamın utanmadan bir sürü örnek verip sözde işlem sonucunda eksik/fazla olmadığını göstererek yazması komik, üstüne bir de: "bakın kuranı o kadar tarafsızca sınadım, o kadar örneğe uyguladım, hiç hata çıkmadı yav allah allah bak sen şu

alay etmedim aslında, güldüm dedim. alay etmek ile komik bulmak yakın şeyler olsa da aynı şeyler değil. alay etme bir saldırıdır, komik bulup gülmek ise bir haktır. tabi ki karşı taraf komik bulunmayı hiçte hoş karşılamaz, ama yine de alay dememek gerek çünkü bu alay değil. beni güldüren kısmı alıntıladım aslında. forumda bir arıza mı var, bana alıntı olarak görünen kısım size görünmüyor mu bilmiyorum. sorduğunuz için açıklıyorum, alıntıladığım kısımda yazan kişi kurandaki miras konusunu açıklamak için 50 sayfalık kitap yazdığını söylüyor. bununla da kalmıyor. aynı kullanıcı adı ile yazılmış

çok sağlam kahkaha attım. lütfen yanlış anlamayın, kişisel olarak alay etme amaçlı yazmıyorum kesinlikle. ama sonuç olarak benim de hislerimi açıklayabilme özgürlüğüm, ifade özgürlüğüm varsa şunu söylemeliyim ki ateistforum'da şu ana kadar rastladığım en komik konu budur. bilmiyorum yani belki de fake hesap açıp bizi trolleyen ateistlersinizdir. bir de sonraki mesajınızı gördüm, müslümanlarlar alay edilmesi için yazılmış troll mesaj olduğuna kanaat getirdim kesin olarak. aslında bu konunun linkini saklayacaktım yeri geldiğinde millete göstermek için ama, yazılanlara bakılırsa bu konuyu artık

bilim adamlarına bilimsel buluş yaptı diye idam cezası veren, bilimsel doğa kanunları ilk defa açıklanmaya başladığında buna kökten karşı çıkan, kediler şeytandır deyip kedi katliyamına neden olup zararsız kedilere işkence çektiren, tüm avrupanın kedisiz kalması sonucu fare istilasına yol açıp fare kaynaklı vebanın yayılması sonucu avrupa genelindeki her üç insandan birinin ölümüyle sonuçlanmış bir felaketin sorumlusu olan bir din. bu rezaletlerin üstüne isterse kutsal kitaplarının tamamı hoşgörü mesajları ile dolu olsun, benim için fark etmez. hristiyanlığın en temel özelliği, uyum sağlaması

insan psikolojisi bazen ne kadar basit ve komik görünüyor. temel toplumsal öğrenme biçimlerimizden biri, önemli şahsiyet olarak görülen kişilerin yaptıklarını taklit etmek. ve bu taklit zamanla toplumsal kanıksamaya dönüşebiliyor, sonrasında da görgü kanunu oluyor. ilhan mansız çorapsız ayakkabı giydi diye ayaklarının yara olması pahasına ayakkabılarını çorapsız giymeye kalkan bir sürü insan var bu ülkede. bu mantığı ilk gördüğümde komik gelse de, işin aslını düşününce istemli ya da istemsiz hayatımızın içindeki birçok özelliğimizi bu şekilde edinmiş olduğumuzu kabul etmek durumunda kalıyorum

derler ki yeni bir bilimsel buluşa imza attınız. buluşunuz göreliliğe, ya da maxwell denklemlerine, ya da başka bilimsel kanunlara aykırı ise de fark etmez. siz bulgunuzu gene açıklayın. bulgunuz gene ele alınır, sizinki daha doğru bulunursa, diğerlerini yanlışlarsa, gerektiğinde diğerleri çöpe atılabilir. ama bulgunuz termodinamiğin ikinci kanununa aykırı ise, o zaman siz o bulgunuzu bir daha gözden geçirin bunlarınki de o hesap. siz bir hesap koydunuz ortaya, hesabınız matematiğe aykırı ise, hesabınızı çöpe atın. ama, bu hesap kuranda yazıyosa, o zaman ne yaparsanız yapın, gerekirse matema

bunlar inandıkları yaratığın belli bi insan topluluğuna sinirlendiğinde masum bebekleri suda boğduğunu, masum bebekleri taşların altında ezerek öldürdüğünü söylüyorlar. demek ki sadece izlemiyormuş.

şu sorunun da sorulması gerek, inanç nedir? akademik olarak inanç tanımı nedir? neleri kapsar? neye inanılır? neye "inanılamaz"? (yani neler inanç çerçevesine girmez) islam benden inanç talep ediyor. kuran'ın tanrı kelamı olduğuna inanmayanları yakmakla tehdit ediyor. ama kuranın ciddi bir kısmı hukuk kurallarıyla dolu (cinsellikle ilgili kısımlarını, hakaret ve küfürlerini falan hiç karıştırmıyorum bile) şimdi, hukuk kuralına inanılır mı? bu önemli bir soru. kavramsal olarak inancın sınırlarını nasıl çizaceğiz? hangi kavramlar inanç ekseninde değerlendirilemez? bunu önce bi belirlememiz ge

sen beni güldürdün allah da seni güldürsün kardeş ateistforumda hiçbir konuya bu kadar gülmemiştim muahahahaaa.

celal şengör ne diyor? küçükken annemden çok sayıda masal dinledim. dinlediğim masallarıdan biri de din idi. sizi bilmem ama benim düşünceme göre ben çocuğumun inancına karışmam. ona bir fikri dayatmam. çocuğuma yapmam gereken bir şey varsa, o da bireysel olarak, rasyonel bir şekilde düşünmesini sağlamaktır. bu, benim anne ve babamın bana yaptıkları en büyük kötülüktür. düşünmememi, sadece biad etmemi emretmek ve çekirdekten bu şekilde yetiştirmek (ama sorsan bunun tersini yaptık derler, tıpkı diğer tüm dini görüşlerin de yaptığı gibi) ben bu zehirden 30 yılda kurtulabildim. ben inançsızım d

yayılmacılık konusunda islamın özü: 1- kendini zorla dayatarak yayılma. 2- savaşlarla-fetihlerle isnanların evlerine zorla dalarak yayılma. 3- daha çok çocuk yaparak yayılma. 1- islamda zorlama yoktur sözü tamamen laftan ibarettir. islamda tabiki zorlama vardır. islamda zorlama olmasaydı, ben kendi aileme müslüman olmadığımı rahatça söyleyebilmeliydim. ama böyle bir şey olanaksız. "bizde zorlama yok" diyen müslümanlar bu laflarını sadece güçlerini yetiremeyecekleri kişilere söylerler, çünkü o kişiyi zorlasa da bir şey yapamayacaktır ki. üzerinde yaptırım yetkisi yok çünkü. 2- bu konuya de

tanımadığım bir adama ve karısına yıllar boyunca her gün beddua etmiş olduğuma halen inanamıyorum. allah neden 1400 yıl boyunca milyarlarca insanı beddua ettirmeyi tercih etmiş acaba? sallasaymış bi yıldırım ebu leheb'in kafaya, olay çözülürmüş işte ne güzel neyse şimdi bunu dedik ya, allahın bizim anlayış yeteneğimizin çok üzerinde olduğundan, hikmetinden sual olamayacağından, kuranın anlaşılamaz derecede mükemmelliğinden dolayı eleştirilemeyeceğinden bahsetmeye başlayacak beyni yıkanmışlar gelmeden ölü taklidine başlıyim en iyisi..

sabah 5 gibi uyanıp sonra yatağın içinde döndüğüm halde uyuyamama durumu bende de oluyo, hem de her ay bir kez olur mutlaka. çok kötü bir şey, işe uykusuz ve yorgun gitmek zorunda kalıyorum. bu yüzden uyanmadan deliksiz uyumam lazım. cami yanında uturup ezan sesi ile her sabah uyanıyor olsam, kafayı yerim heraldi. eskiden her gün sabah namazına kaldırırlardı, yorgun bile olsan kalkmak zorundasın. sonra uyuyamıyosun. bi noktadan sonra insanın psikolojisini etkilemeye başlıyo çünkü hasta da olsan, yorgun da olsan dinlemiyolar. böyle yorgun günlerde bile sabah o işkenceyi çekmek, ve bunun asla

eğer teist tanrıları için konuşacaksak, tanrı bizzat kendisi bizim algımıza indiğini iddia ettiği için. kendisi sürekli görsel, insnlar tarafından algılanabilen eylemlerle bulunduğunu iddia ediyor. mesela, cezalandıracağım kişinin başına yıldırımı çakarım diyor. bu verdiği ceza gayet te benim algım içerisinde olan bir eylem. dinler bu tarz algılanabilen doğal olayların din tanrıları tarafından "sahiplenilmesi" ile doludur. tanrı benim algı seviyeme indiğini açıkça söylüyorsa, o zaman: "Tanri yi niye kendi algina gore dusunuyorsun?" sorusu geçersizdir. beni kafama yıldırım indirmekle tehdit

tanrı nedir?

bilim dediğin şey evrendeki verileri yorumlayarak açıklamaya çalışan bir sistem. dünyada bilim yapmak için yetkilendirilmiş bir topluluk yok. sen de bilim yapabilirsin. bu yasak değil. buyur, bilim yap, sen ilerlet. üstelik sende kafirlerde bulunmayan bir silahvar. ttüm bilimsel gerçeklerin yazılı olduğu bir kitap var. oku oku çat çat diye bul her şeyi. hadi durma, hadi, niye bekliyorsun?

bu ayeti sevdim. bir mucize de buna üreteyim. bakalım güzel üretebilecem mi, başlıyorum: - bismillahirrahmanirrahim. sevgili din kardeşlerim. hadron enerji düzeyleri ve denge konumları modern bilim adamları tarafından yeni bulunmuş bir gerçektir. halbuki bu ayette rüzgar dediği şey gözle görünmeyen hadron çekimidir. gözle görmediğime inanmam diyenler göremezler ama kalbiyle düşünen mübarek din kardeşlerimiz ileri düzey görüş yetenekleri sayesinde bu ayetin hadronlarla ilişkisini görebilmektedirler. ayette özellikle "rüzgar durursa gemiler ilerleyemezler" demesi çok ilginçtir. hadronlar da den

bu olay nasıl olur anlatayım; yıllar önce bizim abilerden biri vardı, biz daha orta okul öğrencisi iken. sonra bu mezun oldu gitti. sonra arkasından anlatıyolar işte neymiş efendim bunun istişaresi varmış, okulda da finali varmış, istişareyi kaçırmamak için finale gitmekten vazgeçmiş. sonra bi bakmış ki ne görsün, final sonuçlarında kendisi de puan almış görünüyor vay canına sayın seyirciler diye anlatıyolar. tabi hakkında anlatılan kişi gitmiş çoktan. lan dedim bu abi bunu yaşadıysa biz neden duymadık? işte sen duymamışsın flaan dediler. allah allah dedim yav. neyse aradan yıllar geçti be

bilmeyenler için doğuda bu işlerin nasıl yürüdüğünü anlatayım. biliyosunuz kürtlerde kız çocuklar kardeşten sayılmaz. yani sayılmaz derken, kardeş sayısı söylenirken kızlar hesaba katılmaz. mesela bir kürt diğerine kaç kardeşsin diye sorduğunda üç cevabını alıyorsa, buradan çıkaracağı sonuç o kişinin ailesinde üç adet erkek çocuk olduğudur. ama kürt olmayanlar bu nu bilmedikleri için, kürtler genelde kürt olmayan birinin "kaç kardeşsiniz" sorusuna kız kardeşlerini de katarak cevap verirler. benim kürt arkadaşlarım da genelde böye yapıyorlar, ben sorsam kız kardeşlerini de hesaba katarak söylü

- gönülden bağlı olmak. - samimiyetine inanmış olmak. hımm. bunlar tanıdık cümleler. evet, son bir yılda padişahın tayfadan duymaya başladığımız bu sözleri uzun yıllardır fethullahın tayfadan zaten duyuyor idik. demek ki padişahın tayfası da insanları bağlama konusunda fethullahın tayfa ile aynı yöntemleri kullanıyor. algı yönetimi. seni sorgulamamasını istediğin insanı şöyle düşünmeye yönelteceksin: - beni sorgulayanlar, benim yanlış bir iş yaoabileceğime ihtimal verip beni azcık dahi olsa eleştirmeye kalkanlar, bunların hepsi benim yalancı bir ajan olduğumu ima eden kişilerdir. böyleli

gayet normal. fethullahın cemaattekiler de fethullahı her hafta peygamberle toplantı yapıyor zannediyolar ve cemaat içindeki belli bir seviyeyi geçmiş (cemaate bağlılık konusunda belli bi seviyeyi geçmiş, mütevelli falan diyelim) kişilere de buna inanmayı dayatıyolar. tabiki sorsan bunu kabul etmezler. biz böyle bir şey yapmadık derler. ama bu gerçek ve bunu uzun yıllardır yapıyorlar.

merkez bankası başkanına kalsa faiz arttırımı yapması lazım ama bunlar yüzünden yapamıyo ki. faizin düşmesi yabancı yatırımcıyı kaçırır, yani bankasını TL ye çevirip faizini yiyecek yatırımcıyı kaçırır. ama TL düştükçe yabancı şirketlerin türkiye ile ticaret yapması kolaylaşır. TL değer kazanırsa yabancı yatırımcı için türkiyede iş yapmanın maliyeti de artıyor ve adam başka ülkelere yöneliyor. TL değer kaybederse adam bize yöneliyor çünkü daha ucuza iş yaptırabiliyor. türk ekonomisi zaten kötü, üstüne bu sene euro çok fazla değer kaybetti, bu durumda özellikle avrupalı şirketlerin türkiye il

seçim öncesi son kozlarını oynuyor. kriz öncesi ülkenin azıcık, birazcık daha ayakta tutunabilmesi için şimdi de milletin cebindeki parasını çıkartıp harcamasını emrediyor. bu yaptıkları şuna benziyo, arabanla kaza yapıyosun kaskoya gidip tamir parasını istiyosun, kasko sana şöyle cevap veriyo: "arabayı sat, tamir parası çıkar işte sana" kısa vadede sözde çözüm, orta vadede ise, araba yok! araba gitti geçen sene dolar arttığında türk lirasının değerini tekrar yükseltebilmek için hem faiz arttırımı yapmışlar, hem de piyasaya dolar enjektesi yapmışlardır. bu sene gene dolar arttı, ama padişah