Latte

İyi de, empati empati diyerek prensip olarak ahlakı da benimsemiş oluyorsun zaten. Empati dediğimiz şey, ahlak dediğimiz olgunun varlığı ve kabulüyle şekillenen, ortaya çıkan bir şey... Bu ikisi (ahlak ve empati) birbirinden bağımsız açıklanabilecek kavramlar değil ki. “Hırsızlık yapmam çünkü ben de eşyalarımın çalınmasını istemem.” (Empati) “Hırsızlık yapmak kötüdür. “ (Ahlak) Gördüğün gibi, empati kurmak için bir ahlak kuralına ihtiyaç duyuyorum...

Sevgili Türk Ateist, şu alıntıladığım iki yoruma istinaden, erkekleri çok eşliliğe ve tek eşliliğe yatkın olarak kategorize etmek sanırım mümkün. Kadınlar malum tek eşliliğe eğilimli, doğal seçilim burada da işleyecek mi merak ediyorum açıkçası; yani kadınların tercihleri doğrultusunda -tek eşli erkekleri seçmeleri, onlarla yola devam etmeleri halinde- ileride erkeklerin tek eşli yaşamı benimsemesi, çok eşliliğe sebep olan genlerin elenmesiyle mümkün olabilir belki. ilkel kabilelerin, primatların yaşam tarzları gibi spesifik örneklerle dallandırıp budaklandırmaya gerek yok sanırım.

Evet canım bilinçli, akıllı canlılarız. Kendimizi tek eşli yaşamak adına kontrol edebilmeliyiz. Edemiyorsak da evlilik gibi işlerin içinde olmamıza hiç gerek yok zaten. Herkes evlenmek zorunda değil, sonuçta bu bir anlaşma ve hukuki sonuçları var. Sadık kalacağına, bağlı olacağına vs. söz veriyorsun. Evliliğin olmazsa olmaz bu dinamikleri seni zorluyorsa, gözün sağa sola kayıyor, aklın başka işlerle meşgulse, adam gibi boşanır nasıl istiyorsan öyle yaşarsın. Ama evlilik sınırları içerisinde böyle bir lüksün yok. Eşşekler gibi sadık kalmak ve anlaşmaya uymak zorundasın. O bir

Sadece kadın değil, erkek de seçicidir haklısın fakat, aldatmanın seçici olmakla ilgisi ne?

İyi de toplumdan, kimin kimi aldattığından, ne yaptığından falan bize ne? Sen kendi kriterlerini belirler, ne aradığını bilir o doğrultuda hareket eder, eşini/sevgilini seçersin. İçine sinmiyorsa da, yalnız kalmaktan korkma. Mutlaka biri olması şart değil hayatında. Gözüme, gönlüme, aklıma, ahlakıma kısacası bana hitap etmeyen birinin hayatımda işi ne? Zaten hayat yeterince yorucu, yıpratıcı bir de onunla mı uğraşacağım. Bu arada aldatılıyorsan tabii ki yanlış tercih yapmışsın demektir. Seni hayatında isteyenin başka bir arayışı olması mümkün mü? Yanlış insan işte, aldattığ

Evet, özetle bu. Defalarca başka başlıklarda da konuşulmasına rağmen anlaşılmıyor maalesef sevgili Türk Ateist.

Çok şaşırdım. Sevgili bilgivehis, Allah aşkına şimdi bu adam adam mı yani, doğru düzgün bir kadın da böyle sümsük, iradesiz, aptal bir adama aşık olup, daha da önemlisi kocam diye saygı duyabilir mi?

Babamın bir lafı var, 2 kuruşluk adama 5 kuruşluk değer verirsen, geriye kalan 3 kuruş çöpe gider der. Tamam değer ver, ver de kim ne kadar hakediyorsa o kadar. Bunun ayrımını yapabiliyor musun? Yapabilseydin elinde patlamazdı sanırım... Aman ya kadınlar da ne istediğini bilmiyor’a gelmeden önce burayı görmek ve kendinle ilgili olan kısmı çözmen lazım.

E sen de düzgün bir adam olacaksın, sadece kızdan beklemeyin bunu. Yaşadığımız ilişkilerinin kalitesini, seçimlerimiz belirler. Yani kimlerle neler yaşanabilir, zaten üç aşağı beş yukarı bellidir. Kimsenin, sürekli, hayatı boyunca rol yapacak kadar yetenekli olması da mümkün değil, e bizahmet siz de gerçekle, sahteyi ayırt edemeyecek kadar saf olmayın. Ufacık şeyler bile kişilik hakkında bilgi verir. Kör bakmayan görür, anlar. Her önüne geleni yağlayıp ballayan, iki yüzlü değil samimiyetsizdir evvela. Samimiyet de lafla, şunla bunla olmaz. İcraatlara bakmak lazım. Hissetmek

Gerçekten sevilmen gerekiyor bunu anlamak ve ona tam anlamıyla güvenmek için. Söylediğim gibi, doğru düzgün biri tarafından sevilmek o da. Dandik birinin sevgisi de kendisi gibi dandik olur çünkü.

Sorun tamamen sevgili, eş seçme becerimizle ilgili. Ahlaksız insanlar olduğu gibi, ahlaklı olan insanlar da var elbette etrafımızda. Bu kişilere bir şekilde denk gelmek, tanımak vs. biraz da şans aslında ama, yanlış insanlarla oyalandıkça ve onların dümen suyunda döndükçe bu şans hepten azalıyor, kalmıyor. Biraz da özgüvenli olmak, aklı başında davranmak gerekiyor. Önüne gelene tanımadan etmeden güvenmenin, yelkenleri suya indirmenin anlamı yok. Çantada keklik olduğunuzda, bu tiplerin gözünde adam yerine koyulmuş olmanız dahi mümkün değil… Bir sonraki aşamada da, bir

Sevgili Türk Ateist, ne kadar üzgün olduğunu, acını tahmin edebiliyorum; farklı bir diyaloğunuz, dostluğunuz vardı çünkü sizin. Bu yüzden evvela senin başın sağ olsun. Bu denli derin, uçsuz bucaksız bilgi birikimine, hayat görüşüne sahip bir insanın yazılarıyla da olsa düşünce dünyasına temas etmek, bilgilerinden istifade etmek benim için de bir şanstı gerçekten. Bu dolu dolu bilincin toprak olması da bir o kadar kayıp... Üzücü. Türkiye gerçeklerinden habersiz, çoğu zaman da ne lanet, ters, aksi bir adam diye düşünürdüm kendisiyle ilgisi... Ama hayvanları seven bir adam olduğ

Artık midemiz iyice bulandı. Ne rezil, yaşanmaz bir yer oldu memleket... Bu saçı sakalı birbirine karışmış pedofili sapıklar, katiller, hayvanlara eziyet eden ruh hastaları... Bu kılıksız mağara adamına bakalım ne ceza verilecek? Adaletin sağlanacağına, hakettiği cezayı alacağına zerre kadar inancım yok.

Sevgili Türk Ateist, imam nikahını cami hocası da kıyabilir, ilahiyatçı bir hoca da. İki de şahit bulunması gerekiyor, o kadar... Resmi nikahtan sonra bizim nikahımızı evimizde, tanıdığımız bir ilahiyatçı kıymıştı. Ben de hem kendi annemin, hem de eşimin annesinin olmazsa olmazı olduğunu bildiğim için, ne kendimi ne de ailelerimizi düğün zamanı germek istemedim açıkcası. Keşke burunlarını sokmasalar ama, maalesef çoğu çift için bu durumun geçerli olduğunu düşünüyorum. "Eşinle zina yapıyorsun" muhabbetini çekmek de can sıkıcı bir şey çünkü.

Ne beleşçisi be, paranla gidip maske satın alamıyorsun, adam maske satışını yasakladı, herkesi kendi dağıtacağı maskeleri beklemeye ve bu paçavraları kullanmaya mahkum etti, haberin yok galiba. Sonuç olarak da, basit bir poşet içine konmuş, kalitesiz maskeler kimine ulaştı, kimine ulaşmadı. Her işi olduğu gibi, bu işi de ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Baktılar böyle olmayacak, yeniden maske satışına izin verdiler... Maskeyi herkese ulaştırmış olsalardı da sorun yok değil, ne kadar koruyucu olduğu şüpheli olan maskeler bunlar. Sağlık bakanı bile söyledi, evde kendiniz de maske

Maske mesajı bana geldi, tekrar talep etmediğim halde ikincisi de geldi, yazılanları okuyunca galiba şanslıyım. Koruyucu bir maskenin standartları teknik olarak bellidir, ben bu standartları da bilemem fakat, görünen köy de kılavuz istemiyor. Gelen maskelerin süzgeçten hallice bir dokusu var. Çakmak testinden de geçemediği için, içine kağıt havlu koyarak kullandım. Tekstil atölyelerinde bile şu an maske üretiliyor, hijyenik olarak ne kadar güvenli ürünlerdir onu da bilemedim...

Vatanlarını terk etmekle itham etmiyorum, direkt suçluyorum. Eli silah tutabilecek, en azından bir işin ucundan tutabilecek olanların, ülkesi için mücadele vermedikleri ve kolay olanı, yani kaçmayı tercih ettikleri için açıkça aptal ve korkak olduklarını söylüyorum. Bir ülkeyi ayakta tutan dinamikler bellidir. Halk gücü de bunlardan biri ve en önemlilerinden biri. Her şeyi siyasi otorite ile açıklamayı da doğru bulmuyorum. Hele ki o ülkede siyasi otorite gücünü kaybetmiş ve ülke işgalcilere açık hale gelmişse (ki Suriye’de durum bu)... Öyle siyaset, politika falan gevelemek işin b

Tabi canım sen ve senin gibi dingiller düşünüyordur ülkeyi, senin gibi evladı vatan her memleketi başına. Okuyan herkes seni de beni de görmüştür zaten, kendine noter arama... Senin arkanda ancak senin gibi yarım akıllı bir korkak durur. Söylediklerin boş beleş salak şeyler, daha fazla saçmalatmaya gerek yok seni... Kabak tadı verdin, sıkıldım...

Suriye’nin iç meselelerini kendi içinde çözmeyi becerememesi, dış müdahaleye ülkenin açık hale gelmesi, ve sonuç olarak da parçalanma süreci. Bu gelinen nokta da BOP’un ne kadar başarılı bir şekilde işlediğini gösteriyor işte... Bu süreç (Suriye’nin parçalanması) bizim için hangi tehditleri doğuracaktır, asıl önemli olan bu...

Ülkelerinde mücadele etmeleri, topraklarını korumaları gerekiyor tabii ki, eli silah tutacak güç, kuvvette olanların en azından... Bizon sürüsü gibi kaçışmak mı marifet? Arap ülkelerinin hali ortada, biraz kafaları çalışan bir millet olmuş olsalardı, bugün toprakları pay ediliyor olmazdı herhalde değil mi? Senin mantık dediğin şey ancak bir korkağın mantığı olabilir... Dediğin açıkça şu; ben suya sabuna dokunmam, benim yerime nasıl olsa birileri gider ölür, baktım işler yolunda gitmiyor, ortalık karıştı topuklar kaçarım. Senin mantığına, kalıbına tüküreyim ben. Bu rezil ko

Hala salak salak konuşuyorsun. Kürtlerin değil, PKK’lı pisliklerin hayalidir devlet kurmak. Vatansever Kürtlerin zaten bir yurtları var, Türkiye. Herhangi bir aidiyet sorunu da yaşamıyorlar. Getire getire PKK’lıları mı getirdik örnek olarak, rezilsin rezil.

Şu sorduğu soruya bak, işte boş adamsın diye boşuna demiyorum. Yahu ne Arabistan’a gidiyorsun, bırak elin Arabını. Ben senin gibilerin kokuşmuş fikirlerinden daha çok tiksiniyorum, ama sırf arada senin gibi pırasalar var diye idealarımdan, ülkemden vaz mı geçeceğim? Ayrıca olası bir durumda kaçmayacağıma da emin olabilirsin, en azından senin gibi kaçarken ölmem...

Burada saltanatı savunan yok, zaten ortada saltanat diye bir şey de yok, saltanat falan da konuşulmuyor... Ne yapalım malzeme bu, mevcut insan kalitesini değiştirme şansımız var mı? Yine idealist insanların uğraşlarıyla, kaybettiğimiz Cumhuriyet sonrası değerlerimizi tekrar geri kazanırız, zor olur belki ama inanmak ve çaba göstermek dışında başka bir şansımız yok... Sen kaç kendini kurtar madem durum bu kadar vahimse, nasıl olsa bir bağlılığın da yok... Vasıflı, nitelikli biriysen bırak kucak açmayı havada kaparlar zaten...