Jump to content

hemdemo

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    518
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne hemdemo kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Dünya dönüyor elbette. Kainat ise -birtakım bilimsel teorilere göre- genişlemeye devam etmekte.
    Tabii ki bu dönüş ve genişleyiş kainattaki uzak bir galaksinin sıradan bir mevkisinde konuşlanmış güneş sisteminde yer alan dünya üzerindeki canlılardan bağımsız olarak süregidiyor.
    O dünya ki üzerinde tüysüz ve kuyruksuz bir canlı olan insan yaşar. 
    İnsan kendini beğenmiş, kibirli bir varlıktır. Kendini bir şey zanneder: Hatta o kadar ki dünya ve kainat güya kendini için yaratılmıştır, o yaratılmışların en şereflisidir.
    İnsanın bu gururunda küçük bir haklılık payı olsa bile, haddini aşan bir böbürleniş bu. 
    Bu kasıntı varlıktan türdeşleri bile yaka silker hale gelmiştir. Vaziyet o derece vehamet arz etmekte.
    Hal böyleyken, kendilerini öteki birtakım kitlesel yığınlardan üstün tutan bir sınıf insan demiş ki: Bunları kendi hallerine bırakmaya gelmez. Yoksa bunlar, Tanrı saklasın, kendi elleriyle kendilerini kıracaklar.
    O yüzden vaziyet alınması icap olunur.

    Bunların cebine uzay teknolojisi donanımına sahip bilgisayarlar koy, sıçarken selfie çekip kendi boklarının ne kadağ özel olduğuna dair bir ispat yükümlülüğü altına girerler, bu ispat çabası içinde kıvranır durur, debelenirler. Hadi haksızlık etmeyeyim, lakin majör çoğunluk için geçerli durum budur.
    Peki o halde, bu kitlesel yığınları kontrol ve direktif altına alarak onların hayrını mı gözetmiş olacaklar? Bence onların kendilerince öyle.
    Kurunun yanında yaş da yanıyor.
    Sen istedin bunu homo güya sapiens nah sapiens.

  2. Coğrafya kaderdir. Şu açıdan ki: Eğer Hindu'ysak muhtemelen Hindistan'da, eğer Budist isek muhtemelen Çin'de doğup büyümüşüzdür. 
    Hayattaki çoğu seçimimiz özgür irademize dayanmıyor. Anne babamızı seçemediğimiz gibi, bizi etkileyecek, hayata bakışımızı şekillendirecek olan ''sosyal çevremizi ve onun kültürel dokusunu da seçemiyoruz.''
    Yani ''kişiyi kendi yapan'', ''yurt, memleket, uyruk, din, cinsiyet vs.'' gibi unsurların seçim yetkisi bizde değildir. Kişilik ve benliğimizi yönlendiren dışsal unsurlardır bunlar.

    Hal böyle olunca, sormak gerekir: Bir Çinli neden Çin sevdalısı olur veya bir Kürt neden Kürtçü olur? Çünkü kişiyi kendisi yapan birtakım ''kader motifleri'' vardır. Başta belirttiğim üzere ''coğrafya kaderdir''...

    Ben Türkiye'de doğup büyüdüm ve de hiç yurtdışı deneyimim olmadı. Buna rağmen İngilizcem iyi seviyededir ve internet sayesinde yabancı kültürlerle etkileşim ve iletişim kurabiliyorum. Bu da kültürel dünyamda bir açılım sağlıyor. Daha geniş bir pencereden dünyayı algılayabiliyorum. 

    Neticede o noktaya geldim ki, dünyayı bir bütün olarak değerlendiriyorum. ''Dünya'lıyım'' ve hatta ''dünya vatandaşıyım'' demek benim için daha cazipkar. Dünya vatandaşı olabilme hissiyatı dahi cezbedici.

     

  3. Ekonomide tam bağımsızlık günümüz global dünyasında bir hikayedir. 
    Hele Türkiye için bu bilhassa geçerli. Bir kere enerjide dışa bağımlıyız. Petrol ve doğalgazı ithal etmek zorundayız ki petrol üretim maliyetinin en büyük girdi kalemidir, en çok masraf petrole yapılır. Doğalgaz almayı kessek millet kışın soğuktan mobilyalarının tahtalarını yakmak durumuna bile gelebilir. 
    Artık üretim bir know-how sistemidir. Beden gücüyle işleyen sanayi tarihe karışmıştır. Senin 100 ton domatesin karşılığında adam sana bir bilgisayar programı satabilir.
    Zaten beden işçiliği çok yakında robotlara devredilip tam otomasyona geçilecektir. Bu gelecek tarih çok yakın. 

    Ülkeler siyasi arenada yine de tam bağımsız olabilir, fakat ekonomide tam bağımsızlık mümkün değil.

  4. Bu seçim hangi amaca hizmet etmek üzere yapıldı zannediyorsunuz?
    Tayyip bu seçimi daha büyük bir puan farkıyla kaybedeceğini zaten tahmin etmiyor muydu? 
    İç siyasetin kurdu olmuş, kompetanı olmuş Tayyip'ten bahsediyorum. 
    Tabii ki kaybedeceğinin farkındaydı. Bildiği ama çıtlatmadığı bir gerçek var Tayyip'in. O da dış odakların bir piyonu olduğu gerçeği.
    Zannedersem Ekrem de aynı Tayyip gibi bir piyon, bir devşirmedir. 
    Devşirme dememden kasıt şu ki: Özgür iradesi dış odakların lehine ele geçirilmiştir. Tayyip'in de, Ekrem'in de. 
    Seçimin yinelenmesinin altında yatan en temel sebep Ekrem'in profilini yükseltmek ve onu gelecek mevkisine hazırlamak. Bu da medya mutfağında zaten ısıtılıyor.
    Şimdiden Ekrem için CHP'nin en olası cumhurbaşkanı adayıdır kulisleri yapılıyor. Medya da bunun goygoyunu yapıyor tabii ki. TR'de medya bir tekeldir.
     

  5. Türkiye'den umudum yok.

    Nüfusu kasten ekonomik baskı altında tutuyorlar. Plan program dahilinde işliyor projeler. Haa Ekrem de aynı Tayyip gibi bir projedir. Zaten 2. İstanbul seçimleri Ekrem'in profilini yükseltmek ve onu gelecek mevkisine hazırlamak için düzenlendi. Tayyip de bunun farkında tabii. Bile isteye daha yüksek puan farkı yiyeceği yarışa girmezdi. Tayyip de devşirme olduğu gibi, Ekrem de devşirmedir. 

    Türkiye kervana takılmış gidiyor.

  6. bugün aslında içmeye niyetim yoktu. tanrı saklasın derdim. gerçi bu dilek bile kalbimin tenha bi' köşesinden geçerdi. tanrı saklasın, demezdim bile. ama ışık ve nefesinden nasiplendiğimiz tanrı'nın iradesi bizimkinin misli ötesi. o dilerse geciktirir veyahut yok kılar. nice niyetimiz yok kılınmasın da, bizi erdirsin yönündedir. ben de öyle yola koyuldum.

    ama nefsimin arzusu galip geldi. alkole kaydım ve ötesi arandım. keşke demiyorum şunları yazarken. kafam incesel kıyak. aranan kafalar bunlar. ama çok kez çoğu kimsenin erişemediği bi' kafasal mevzuat. neyse canınızı çektirmeyeyim, bense kursağımdan keseceğim bugün itirabiyle.

    köy yoluna koyuldum öğleye doğru. niyetim halisane idi. hiç olmazsa kafamı kemela erdireyim, içtiğim75 cl'lik küp-nam şarabın üzerinize afiyet devamını getireyim dedim. içtim ama herkes nasibini yer. bizim köyde esrar takılamadım ama apartmanda aydınspor klubü taraftar grubunun evi var. her türlü takılmaca aynenzi yani. orada üfledim birkaç duman. şimdi kafam sulu-kuru karışık. asıl aranan kafalar bu kast ettiğim. ama yeter gayri.

  7. Hala genç olduğumun idrakine vardım. 

    Daha yaşayacağım bir ömür ve hayat var önümde. Ama temkinli konuşmakta fayda var: eğer Allah nasip eder de "yaşlılıktan" ölürsem tabii; yoksa ecelin türlü şekilleri var: ince hastalık veya damperli kamyon altında kalmak, gibi...(bu arada Allah dediğime takılmayın, lafın gelişi işte)

     

    Bir ideal üzere yaşamak gerektir bu ömrü boşa geçirmemek için. Gerçi hayat mücadelesi ve maişet derdi koşuşturmacasında bu pek mümkün olamıyor lakin yine de insan şartları zorlamalı ve adanacak bir amaç ve hedef bulmalıdır. Bu niyet üzereyim. 

     

    Potansiyel ve kapasitemi total ve maksimum seviyede kullanamadım şimdiye kadar. Bulunmak istediğim mevki ve noktada değilim. Yeteneklerimin beni taşıyacağı yer daha ilerisi olmalı idi. Fakat ben hasta oldum: alkolizme tutuldum. Alkolsüz hayatın daha mutlu, tatminkar ve verimli olabileceğine ilişkin kendimi nihayet tastamam ikna ettim, ve belli bir bilinç düzeyine ulaştım. Bu bilinç düzeyinden her şey daha berrak görünüyor. 

     

    Kendimi gerçekleştireceğim, ve duygu dünyamda güzellikler tahakkuk edecek. Çalışkan ve azimli bir ademoğlu olacağım, bu niyet üzereyim ve hayatımda disiplin ve düzeni temin etmek suretiyle vasıl olacağım özlem ve arzusunu duyduğum hedeflere. En uzun yollar ilk adımı atmakla başlar değil mi? Bu hususta ittifakla hemfikir isek eğer yoldan sapmazsak son durağa ulaşacağamız konusunda da uzlaşırız. Yolda bir kaza belaya uğramazsak tabii ki...

  8. Ben, ayıklık sürem uzadıkça ayırdına daha çok varacağım gelmiş geçmiş birçok şeyler yaşadım.
    Bunlar cebimde taşıdığım tecrübe sermayesidir; yani kendi ''sarhoşluğumu'' tanıdım. Elbette akademik değerlendirmeye tabii tutulursa Türk Ateist bağımlılığımı- ve genel durumumu daha iyi değerlendirebilir. Ama beni ne kadar tanıyabilir ki Türk Ateist. Onun için sadece yazdıklarımla varım. O da benim için öyle. 
    Kitaptan öğrenmedim ama sarhoşluk nedir onu biliyorum. Bence terapistlerin profesyonel yaklaşımlarındaki en büyük handikap, onlar hiç bağımlı olmadılar. o yüzden iletişim biraz gedik kalıyor. ya da ben öyle zannediyorum.

    ''İnsan kendinin en iyi versiyonu olmaya çabalamazsa mutsuzluğa- ve tatminsizliğe mahkumdur''; bence...
    Ve ''belli bir ömür tükettim, daha iyisi yaşadığımı umarım onu ve yaşadım da...''

    bU minvalde geleceğimi şekillendirmem lazım gerekir. Geçmişten pişman olmayarak ama üzerine de bir ''sünger'' çekmeyerek. Geçmişten beslenerek, kişisel tarihin yön göstericiliğine inanmak; ve de kalbinizin ve mantığınızın yol göstericiliğe tabii ki...

    Ben de yeni bir başlangıç arayışındaydım. Hep öyleydim. Kendime alkolik sıfatını yakıştırdım ama yaraşdırmadım kendime bunu. Kendimin version 2. si olmayı istiyorum ve arzuluyorum. Böylece geleceğimde belirsizlikleri azaltacak; kendimi idare edecebilecek ve yönetebiliecek- kendi ayaklarım üzerinde duracak, kendimi toparlayacağım. Upgrade yani, aplikasyonlara yaparız ya.

    Kaymıştım 2buçuk aylık ayıklığımı geçen ay bozdum. 1 ayda 10 gün içmişimdir...Bu da başarıdır ve bence aripirazol'un başarızı. 

    Sigarayı da bırakma yolundayım ve başaracağım da...

     

  9. 10 minutes ago, Klonopin said:

    Sen bu kelimeleri nereden ogrendin? Senin kullandigin kelimeler bana garip geliyor.

     

    2 saat oldu galiba. Simdi kriz mi basladi?

    Osmanlıcaya merakım var. intellektüel bir alaka uyandırıyor bende. çok cazipkar geliyor kulağıma. you know it sounds good. i recommend you to broaden your Turkish vocabulary first before improving your English language skills: )

     

     

  10. 1 minute ago, priest of nature said:

     

    Krizde oluşan ağrıların şiddetini  merak ettim.

     

    Örneğin kaynar suya  elini soktuğundan daha şiddetli mi ağrıların?

     

     

    Yok ağzına kaynar irin dökerlerse hissedeceğin ölçüde bir ağrı dermişim. bu derece cehennemî olmaktan uzak lakin yine de hatırı sayılır bir ağrı. 

     

    Nikotin yoksunluk tablosu ağırdır. eroin ile bile mukayese ederler, çoğu sigara bağımlısının ölene kadar içme sebebi bu: yoksunluğa tahammül edememek.

  11. 15 minutes ago, Klonopin said:

    2. saatte hemen kriz mi geliyor? Gunde kac paket sigara iciyordun ki?

    hafif şiddette bile olda kriz ortaya çıkıyor. Bir sigara içme isteği bünyede hasıl oluyor, ilerleyen saatlerde kriz şiddeti yoğunlaşarak artıyor ve aşırı içme isteği meydana geliyor, karın nahiyesine bir sıkıntıdır oturuyor, adeta fiziksel bir ağrı nevinden bir sıkıntılı hal bu. 

  12. Bu sefer 19'un uğuruna güveniyorum. 

     

    Seninle ilerleyen günlerde görüşelim. Seni ve buradaki başkalarını mosmor etmek ve haksız çıkarmak mevzu değil tabii . asıl mevzu yesyeni bir başlangıç yapmak ki ben bı başlangıcı milat addediyorum. adeta atatürk ün 19 mayıs 1919 da bağımsızlık be kurtuluş savaşını başlatmak üzere samsun a çkışı gibi benim savaşım da kişisel özgürlük ve bağımsızlık olduğuna göre 19 ocak 2019; 19:00 iyi motive edici bi tarih. 

  13. Allah kursağımdan kesti artık alkol ve sigarayı. 

     

    19 Ocak 2019, saat: 19:00 itibariyle yesyeni bir devrim idrak ettim.

     

    kendimi yeniden tanıyacak ve tanımlayacağım. kimliğimi ve benliğimi sil baştan keşfedeceğim. 

     

    hadi bakalım . burada sadece gerçekler yazılacak. eğer tekrar başladım dersem bu sefer bu başlıkta silinsin kabul ediyorum.

  14. Bu başlığı açan yine benim. 

    Ayık yaşamak adlı başlığımın silinmesi uygun görülmüş ama buna dokunulmamasını rica edeceğim. Benim nette paylaşım yapabileceğim tek mecra burası. Ayrıca bana kulak veren insanların olması da güzel. 

    Başlığımın silinmesi ile bana haksızlık yapıldığını düşünmüyorum. Zaten maksadından da sapmıştı başlık. 

    Ama adminlerden naçizane ricam bu başlık altında paylaşımlarıma izin vermeleri.

     

     

  15. Egonun varlığı bir hakikattir; aksini düşünmek hilaf-ı hakikattir.

     

    Ne demiş Decartes: Düşününüyorum, o halde varım. Filozof burada egoya atıf yapmış. Beynimiz maddesel bir varlık. Nöronlar arası etkileşim ve iletişim ile düşünce üretiyor. Dış dünyaya tepki veriyor. Ego ile dış dünya birbirinden kesin hatlarla ayrılır. Dış dünyadan farklı bir mahiyete sahiptir lakin nöronlarımız da aynı dış dünya gibi moleküllerden oluşan materyaldir. Fark nerede?

     

    Senin beynini bir samandan veya hamurdan ayıran fark nerede? Cevap tabii ki ego...

     

     

  16. Mutluluk aslında bir nörokimyasal aktivite neticesidir. Höroyini ele alalım, bu madde dopamini taklit ederek etki gösterir ve sizi mutluluk ve huzurun doruğuna yükseltir. İçenler, içime huzur ve sevgi aktı, derler...

     

    Cenneti hani koşullara sahip diye nasıl tasavvur edersek edelim, binnetice orası mutlu olabileceğimiz 1 yerdir. Sıradan mutluluklar açken lezzetli bir yemek, veya derin bir orgasma ulaştığınız sex olabilir. Bir höroyinman şöyle diyor: Deneyimlediğim en iyi orgasmı bin ile çarp. İşte Tanrı'nın öpücüğü...

     

     Not: Hızlı yaşayacağınıza uzun ve sağlıklı yaşayın... Adi, bayağı, ve sıradan zevkleriniz olsun... yemek yemek ve sex gibi .... oroyinden uzak durun...

     

     

  17. Sana kızmıyorum bile. beni hakaretle etkileyemezsin. sen bir imbesilsin çünkü kendini ifade edemeyen bir aciz olarak hakarete başvuruyorsun. ayrıyeten ad hominem yapıyorsun. fikrime karşılık vermiyorsun, bunun yerine alkolizmime atıfta bulunuyorsun. söylesene senin eğitim ve yeteneğin ne ki BMW veya Volkswagen mühendislerinin icat edememçdiği bir yenilik ortaya koydun.?

×
×
  • Yeni Oluştur...