teogoni

Bu coğrafyada iç savaş ne zaman çıkar? ABD ve Batıda egemenlik, GÜÇ halka yayılmış, halka yedirilmiş, sisteme yedirilmiş. Onların halklarının zihni, fikri, dini hassasiyetleri homojen, bir arada yaşamayı öğrenebilmelerine gerek yok. Zaten aynılar, birler. Fakat Suriye, Irak gibi ülkelerde halklar bir arada yaşamayı öğrenememiş, zihinleri birbirine düşman ideolojilere çok batmış (mezhep ve din temelli başta olmak üzere, etnik). Bunları bir arada tutmak için GÜÇ tepeden, diktatörler ya da güçlü ordular tarafından uygulanıyor. Saddam demokrasi adına gidince, Esad demokrasi için gidince o ülkeler dağıldı. Şimdi bu Architecture (Mimar) ABD ve Batı bu orduyu demokrasi önünde (kafalarına göre ideal olan yapacakları siyasi düzenlemeler için) engel olarak görüyor. Halbuki bu ordu bu ülkenin içindeki ayrılıklara karşı caydırıcı toparlayıcı bir GÜÇ. Bunu da kırınca toplumun iç dinamiklerini ateşleyip Suriye, Irak, Mısırda yaptıkları gibi labaratuar ortamında deneylere başlayacaklar. Daha önce olsa örneğin açılım sürecine ordu stop çeker, işin buraya gelmesine engel olurdu. Ancak ne yaptılar? Medyaları ile Gülenci operasyonel sızmış işbirkikçileri ile, "bu askeri vesayettir, bu barbarlıktir" deyip ergenekon gibi operasyonlar ile orduyu geri plana atip acilim sureci icin alan actilar. Sonu ne oldu? Husran oldu. Boyle devam ederse ne olacak? Ulke Ayni sekilde ABD nin sonucu ne olacagi belli olmayan bu tip deneylerine acik hale gelecek. Sonra labratuarda bin basarisiz deneyden patlamadan catlamadan sonra kendi istedikleri duzene ulasacaklar. 

20 saat önce, bosyinebos yazdı:

ordudan  kovulan kemalistler, muvazzaf subaylarla anlaşıp darbe yaptılar 

 bu ciddi bir durum.

genelkurmay başkanı ve tüm komutanlar bu darbeyi biliyorlar.
ama cuntayı kuracak cesareti bulamıyorlar.

sonunda üst düzey komutanların rehin alındığı palavrası uyduruluyor.

Cuntayı kuracak mı dediniz kıracak mı dediniz?

İran'a göre bizim ülkenin bu kadar çok dışarıdan askeri müdahalelere açık olmasının bir sebebi de bence, devletin rejiminin felsefesi ile halkın iktidara getirdiklerinin felsefeleri arasında bir çelişki, rekabet hatta düşmanlık olmasıdır. Böyle olunca top sürekli abd eliyle bir rejimde bir muhaliflerde diye değişip duruyor. İran'da neden şuan için böyle olmuyor. Ayrıca İnönüden sonra bence iktidara gelenler en büyük hataları sağ sol farketmez, şunu değiştireceğiz, bunu değistireceğiz diye icine girdikleri bir illüzyona uyup aşırı hızlı adımlar attıklarında ve ilerde atacaklarında yapacaklar. Kürt sorunu kaderimiz değil millet iredesi var çözeriz. Gibi örnekler. Ya da şimdi olması muhtemel, orduyu modernize edicez, darbe heveslisi olmayan bir ordu kurucaz gibi adimlar. (Ulusalci pencerden bakmayan bir liberalin bile rahatlikla gorrbileceği gibi) bu coğrafyayı kaosa surukleyecek. Bizim disaridan mudahalelere acik olmamamiz icin oncelikle millet olarak ortak bir paydada bulusmamiz lazim. Bunu yapamiyoruz. Koklu buzdagi gibi dev bir kutuplasmanin uzerine kurulmus durumda ülke. Muhafazakarlar ve Ataturkculer. Biraz daha altta Aleviler ve Sunniler ve Kurtler ve Turkler gibi. Çoook büyük sorunlarımız var çok. Beterin beteri var. Kim bilir daha neler göreceğiz.

Darbeyi kemalistler de yapsa, 60 taki gibi gene abd den izin alarak, yapacak. Abd yaptirdi diye illahaki feto yaptirdi diye bir sey yok. Bastaki ile islerin yurumeyecegini gorunce, ya da umduklari gibi bir profil cizmeyince, beğenmediklerinde, durumdan zaten rahatsiz olan generaller diyor biz daha iyi is birligi yapariz. Hem abd. Nin hem generallerin kari oluyor. Kazan kazan. Yoksa ben bu zamana kadar darbe yapan generallerin bu kadar serefsizce, siz emredin siz ne isterseniz biz onu yapariz diye abdye selam duracagini sanmiyorum.

1 saat önce, haci yazdı:

Bu iddialar Tayyip'in iddiaları ile örtüşüyor. Yıllardır Tayyip itinin etkisi altında kaldığınız belli oluyor. Fetö bunları yapmaya çalışmıştır mutlaka ama, başarılı olmadığını, ya da başarısının sınırlı olduğunu çok iyi biliyoruz.

Ve basbugun direk cikip feto yapti aciklamasi cok yapmacakti, kurumu korumaya calistigi belliydi. Ve millete o kaotik ilk gecenin ardindan herhangi bir tolumsal infial olmamasi icin birlik beraberlik mesaji vermek adina ortak dusman gosterdigi her halinden belliydi.

Ve ayrica basariya ulasamayip yonetimi ele bir an once  gecirmek adina her grcen dakika daha agresif olan daha saldirgan olan ve sonunda aptal saptal bir tablo birakan bu hareket fetonun isi bir gurup yabanci teroristin isi (ilk defa karsilasildigi icin garipsendigi icin) kanisini uyandirdi.

2 dakika önce, haci yazdı:

Bu iddialar Tayyip'in iddiaları ile örtüşüyor. Yıllardır Tayyip itinin etkisi altında kaldığınız belli oluyor. Fetö bunları yapmaya çalışmıştır mutlaka ama, başarılı olmadığını, ya da başarısının sınırlı olduğunu çok iyi biliyoruz.

Ve basbugun direk cikip feto yapti aciklamasi cok yapmacakti, kurumu korumaya calistigi belliydi. Ve millete o kaotik ilk gecenin ardindan herhangi bir tolumsal infial olmamasi icin birlik beraberlik mesaji vermek adina ortak dusman gosterdigi her halinden belliydi.

Ve ayrica basariya ulasamayip yonetimi ele bir an once  gecirmek adina her grcen dakika daha agresif olan daha saldirgan olan ve sonunda aptal saptal bir tablo birakan bu hareket fetonun isi bir gurup yabanci teroristin isi (ilk defa karsilasildigi icin garipsendigi icin) kanisini uyandirdi.

Bir general odaya giriyor, gen kur baskani 2 darbeci ile karsılıklı cay iciyor. Odaya yeni girene diyor, bunlar darbeye kalkisti ikna et sunlari.

Karsisinda fetöcü 2 darbeci olacak, ve karsilikli cay icip yeni girene ikna et şunlari diyecek!

Bu durum bence darbeyi, ergenekonla tasfiye edilen generaller ile bassız kalan, caresiz kalan astların, artik is basa dustu deyip, razi olursa olurlar olmazssa kendileri bilir diyerek gozlerini karartip artik son care elde ne kadar operasyonel guc ve isbirligi varsa onu masaya koymalarindan baska bir sey degil.

60 taki gibi ustler daha akilli akli selim dusunurken astlar yeter artik bu boyle gitmez dedi. 

Ve ilk basta hukumete haber verilmeme sebebi ustlerin alti ikna etme cabasi ve eger basarili olursa bize ne olacak caresizlikleri ve kafa karisikliklari idi.

Sonra da cikip hepsi dezenformasyon yapip kurumun millet gozunde degerinin azalmamasi icin hukumete uyup feto yapti dediler. Ordu ikiye bolundu diyemezlerdi.

 

Hukumete gelirsek 17 aralik olayinin kendilerinde cok buyuk bir korku ve travma yarattigi cemaati carpitilmis derecede buyuk bir tehdit olarak gormelerine neden oldu. Ve camianin sonunda bir sivil tabani oldugunu gorursek onlara da yapilan bu cadi avi bu travmanin bir sonucudur.

Gene ergenekondaki gibi, gezideki gibi bastaki neyi hedef gosterirse oraya saldiriliyor. Gene eskisi gibi ama diyen, lakin diyen yok. 

Ortada zafer mafer yok orta dogunun batakligina ilerliyoruz. Devletin zaten dinamik bir stabilitesi yoktu simdi giderek durağan stabilitesini de kaybediyor.

 

Bu organik bir kalıntı. Nöral anatominin aldığı biçim.

İnancın içinden çıkmanın kendisinin bile ne kadar zor ve taktire şayan bir değişim olduğunu gösteriyor.

Ben öyle ahım şahım bir korku değil ama organik bir silik gölgenin sürekli kalacağını sanmaktayım küçüklüğünde inançlı olan birinin. Bu hem biryin kendi içinde bulunduğu ait olduğu toplumsal yapıdan kendini izole etmemesi için işe yarayabilir.

En başından orda doğman lazımdı. Ama arkadaşın dediği gibi, şu anki seni bırakıp başka bir Avrupalı olacaksin deseler olur muydun?

Doğru "vatan haini" siviller ülke yönetemez. Size "vatan perver" generaller lazım ülkeyi yönetmesi için.

Mısır'a getiremedikleri şeriatı Türkiye'ye hiç getiremezler. Ama Mısır'a getirdikleri askeri darbeyi buraya da getirebilirler. ABD onayı versin askerlere bak ertesi sabah kendi listelerinden hükümeti nasıl kuruyor askerler.

Diğer ülkeler kurtuluş değil. Apartmanında bir Suriyeli yaşasa nasıl algılardın? Aynı duruma düşersin statüsü burdan yüksek bir ülkede.

Getiremezler...

Hangisi daha yüksek ihtimal? Türkiye'ye şeriat gelmesi mi yoksa askeri bir darbe gelmesi mi?

İnsanlarda bir hastalık var. Hepimizde. Düşüncesini analiz edenler bunu görür. Bit ev alırım. Bir ev daha alırım. İkinciden kira alırım. İlkinde otururum..Bir ev daha alırım. 5 Yılda bir ev alırım. 20 yılda 4 ev alırım.

Bakın etrafınıza yemeyip içmeyip birikim yapan insanlarla dolu. Daha güzel bir yaşam için birikim yapıyor.

Ulan enayi. Yaşın 60 oldu 5 tane evin olsa ne olacak. 60 yaşına çıkacağın belli mi?

Bu hastalık ev fiyatlarını artırıyor. Ev aldın mı aldın. 2. yi.niye alıyosun. Bi biptir git artık. Birikim birikim. Ülke ekonomisi de dönmüyor. Az bi farklı bişiler yapın arkadaş. Piyasa canlansın.

Mutlak determinizm denen şey, bir postulat, tez, kabul değil, bir sonuç bir çıkarım, bir gözlemdir. Kainatın mutlak determinizme uyduğu kesindir. Fizik kanunları diye bir şeyin var olması, tam olarak mutlak determinizmi anlatır.

Kainatta bir yerlerde, determinasyonun garipliği, anlaşılamamış olan konudur. Kainat sizin gibi düşünmüyor, hepsi bu. En kötü durumda, bir elektron vardır ve yerini tespit edemezsin aslen. KAinatın buna cevabı, onu bir anda bir sürü yere koymaktır. Ama şimdi, amanda bunu determine edemiyoruz diye sayıklanır bazılarınca. Oysa, bir elektronun bir sürü yerde birden olması, zaten determinasyonun ta kendisidir. Hiç kimse, o elektronun çatlayıp içinden deve çıkacağını düşünmüyorsa, sebebi, kainatın determinizm algısıdır elbette sadece.

Güzel yani en ufak bir seçim meçim yok.

Ayrıca karanlık bir odada, "Etrafta biri var" algısının beynin bir bölgesinin aktivitesinden kaynaklandığı ve bu bölge elektromanyetik uyarımla aktif edildiğinde kişideki "etrafta biri var" hissi deneysel olarak arttı.

Bence bu "Etrafta biri var" fikri. İlk insanlardan "Dış düşman avcı tehlikesine" karsı bir savunma mekanizması olabilir. Daha sonra bu Tanrı kavrami gibi genel bir obsesyona donustu.

Biz böyle düşünebiliriz, ama kainat böyle düşünmüyor.

Mutlak determinizm, falcılık olarak ele alınıyor aslında. Mutlak determinizm, geleceği değil, olan biteni anlamak için kullanılır, tarif edilir.

Mutlak determinizmi çuruten birsey suanda yok, değil mi?

Senin kainatinda zaman var, determinizmden kacis yok ne demek?

Atom alti olcekteki gerceklik kainatin disinda mi, onu nasil etkilemiyor?

Yaw hele şuna ne zaman cevap vereceksiniz?

Evren tek mutlak gelecek mi barindiriyor?

Evrenin baslangicinda şuana kadar olan tum olaylar ancak bu sekilde mi gerceklesebilirdi?

Gelecekteki tum olaylar da ayni sekilde zorunlu bir nedensellikle belirli midir?

İşin daha ilginci, eğer mutlak determinizm varsa bunun var olup olmadığını nasıl sorgulayabiliyor zihnimiz? Ben de mutlak determinizmi 2011'de ya da 2010 forumda rastgele gördüm. Ve ogünden beri kesin olarak bir cevap arıyorum. Yüzde 99 mutlak determiniz var da yine de yüzde yüz mü diye soruyorum...

Bir de şunu düşünüyorum. Bu evren zaten böyle olacaktı. Hayatınıza bakın herşey zamanı gelince gerektiği gibi oluyor. O kadar düşük olasılıklı şeyler oluyor ki hayatta. Bu bile aslında tüm bu kaotik olasılıkların, mutlak bir determinizm olmadan gerçekleşemeyeceğinin bir kanıtı. Mutlak determiniz kuantum olasılıklarının yüzde 99 olma olasılığı gibi bir şey.

Kuantum indeterminizmine göre yerçekimi bir olasılık. Ama yüzde 99 bir olasılık. E yüzde 1 negatif olasılık taşın yukarı düşmesini sağlıyamıyorsa. O zaman bunun adı olasılık değil mutlak determinizm olur. Zihnimiz de karalarımız da bu sistemin içinde.

"Tanrı var mıdır?" sorusu, yada " Tanrı yoktur" bilgisi yada "Tanrı neden olamaz" soruları bilinemez. Aklını tuzağa düşürürsün.

Soru şudur Tanrı (din) kelimesinin, kavramının tarihi gelişimi. Tarihini internetten incele. Ve buna sen karar ver.

Ben de son zamanlarda ağırlık kaldürarak yapılan sporda kalp kaslarının kalınlaştığını ve koroner damarların kalbi besleyemediğini okudum üniversite tıp öğretim üyesi yazmış. Ancak başka bir yerde kalbin kendine yeni koroner damar açtığı yazıyordu. Ve ayrıca kalınlaşan kalp kaslarının sıkıştırdığı koroner kılcal damarlar da bir negatif durum olarak belirtiliyor.

Bu durumda ağırlık kaldırmak sağlıklı olmuyor sonucu ortaya çıkıyor.

Bu sitenin bir aplikadyonu yok mu? Donanimhaber forum gibi cevap geldiginde bildirim yapacak sekilde. Bu konuda yonteminiz nedir?

Bu arada tabiki bir evren varsa, (Evren ve evrenler ve üzerindekiler arkamızda kalsın), dünyada önümüzde gördüğümüz kumlar, taşlar nasıl çoksa, bir çıkarım yaparız, arkamızda görmediklerimiz de çoktur. Ama biz göremiyoruz. Hep önümüzdekilere bakıyoruz. Ve ônümüzde gördüğümüz herşey çok.

Yolda trafikte hep önündekileri görürsün, ama hep önündeki insanlara göre yürürsün ama hep hemen arkanda ensende bir indan yürür ama sen hiç farketmezssin.

Haci sen ünide hoca mısın? Boston Massacyusetten yazmissin da

Acaba bir medeniyet var mıydı orada? Olsa buluntularını şuan gözümüzden kaçmış olabilir mi? Yoksa var olsaydı mutlaka bulgusunu elde edebilir miydik?