RandoM

Türkiye'de üniversite mi kaldı. Koridorlardan takunya sesleri gelen binalar ne zamandan beri üniversite diye adlandırılıyor? Her kasabaya üniversite yaptılar şimdi de utanmadan Dünya'nın eğitim üssü olacağımızı zırvalıyorlar. Bir de sanane Suriye'den değil mi? Sen önce kendi götü çıplak öğrencini adam gibi okut, burs ver. Ayranı yok içmeye ...

Sen söyle bakalım; hangi işlermiş onlar?

Silahlardan pek anlamam, meyve soymak için bir iki güzel çakım var hepsi bu. Bu videoyu paylaşmamdaki amacım sıradan bir piyasa tabancasındaki ayrıntılara dikkat çekmekti. Sadece tetikle ilgili bir çok terim kullanıyor adam. Tetik mekanizması ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. "Böyle bir tetik mekanızmasını nasıl yaparım" diye düşündüm işin içinden çıkamadım. Benim tecrübeli insanlardan öğrendiğim şeylerden birisi şu: Önce klasik! Yani yeni bir silah yapacaksan önce klasik bir silah yapmakla başlamalısın. Klasikten sonra başlar yenilikler. Ben silah yapımı hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Bir s

Yılbaşında ne yapacağım; saat 22:00'a kadar arkadaşlarla yemekteyiz. Daha sonra benim evde parti var. Partide sürprizler olacakmış. Ben de bilmiyorum, bakalım göreceğiz.

Güzel bir yorum.

Yeni yılınız kutlu olsun.

Nöronların (sinir hücrelerinin) evrimi hakkında düşünelim. Nöronlar hakkında bildiklerimizden bazıları şunlar: Nöronlar ökaryotik hücre yapısındadırlar. Nöronlar sadece hayvanlarda bulunurlar. Nöronlar birbirleri ile bağlantı (sinaps) kurarlar. Nöronlar çeşitli hayvanlarda kümeler, ağlar ve sistemler (merkezi sinir sistemi vs.) meydana getirirler. Bu bildiklerimizden yola çıkarak nöronların çok hücrelilerin evrimi sırasında ortaya çıktıklarını düşünebiliriz.

Bilgisayar hafızası/işlemcisi ile bitkilerdeki davranışlar arasında benzerlik (analoji) kurmaya çalışmışsınız. Bitki davranışlarını bir “yere” indirgeyemezsiniz. Bilinci de bir "yere" indirgeyemezsiniz. Bilinç doğadan bağımsız değildir. Bilinci anlayabilmemizin ilk koşulu budur. Bilinç aniden ortaya çıkmaz. Bilinç sürekli değişir. Yukarıda açıklanan deneyden sizin elde ettiğiniz sonuç bitkilerin bilinç sahibi olduğudur. Yaşadıkları olayları hatırladıklarıdır. Oysa benim ilk düşündüğüm ise küstüm otu bitkisinin benzer titreşimler karşısında tepki göstermeyecek davranışlar sergilemelerinin

Dede, sadede gel. Seni seviyoruz bilirsin.

Akıl ve mantık hakkında farklı şeyler düşündüğümüz için bu akşam sana küfür etmeyeceğim.

Fransızcaya fransız kalıyorum. İlginç bir video olduğunu düşündüğüm için paylaşıyorum. Fransızca bilenler bilinçli yanlış tercümeleri belirtirlerse sevinirim.

Amerikalılar'ın bireysel özerklikleri için bir lafı vardır: "Benim dilim kahverengi değildir!" derler. Bizimkilerin dillerinin rengine bakmamıza gerek yok; ağızlarını açar açmak etrafa bok kokusu saçıyorlar...

Ben bu dünyada çok huri gördüm. Cennet için hangi huriden bahsettiklerini anlayamadım. Olsa olsa Muhammed'in hurisidir onlar.

Gençliğimde okuduğum bu kitabı tavsiye ederim, pdf formatında üstelik: http://www.68dayanisma.org/index.php?option=com_attachments&task=download&id=113

Ben şunu merak ettim şimdi; çift kafalı bir (pardon) iki kadın aldık diyelim. Birini boşadık ama öbürünü boşamak istemiyoruz. Ne yapacağız? Yada diyelim hülle gerek, ben boşanmak istemediğim kadının yanına nasıl sokacağım hülleciyi? Geyik olsun diye yazıyorum. Videoya bakınca sorduğum soruları tekrar okuyacağınıza eminim

Tam tersini düşünelim, bu bitki düşürüldüğü her anda yapraklarını kapatsaydı ne olurdu? Daha az fotosentez yapardı ve çevresindeki diğer bitkilerle rekabet edemediği için yaşayamazdı. Demek ki; bu bitkinin yapraklarını belirli bir fiziksel olayla kapatmasını gerektiren evrimsel şartlar , bu fiziksel şartların “niteliği” ile ilgili. Aynı durum insanlarda da var. Şöyle ki; sabahleyin parfüm sıkarsınız, bir süre sonra size kokmaz olur. Ancak çevrenizdeki insanlar parfümünüzün çok hoş olduğunu söylerler. Çünkü, kokuyu algılamamızı gerektiren evrimsel şartlar, bu fiziksel şartların “niteliği” ile

Bence bu videodaki konu topikten farklı. Bitkisel davranışlarla bitkisel hafızayı (!?) birbirinden ayırmalıyız bu noktada.

Oksijen olmadan yaşayan bakteriler var. Bazı bakteriler de oksijen olduğunda oksijenli solunum, olmadığında da oksijensiz solunum yapıyorlar. Bazı bakteriler de sadece oksijenli solunum yapıyorlar. Oksijenli solunum yapan bakteriler ise oksijenli solunumun en önemli kısmı olan “oksidatif fosforilizasyon” olayını (temel bir olay diyelim) çok farklı maddeler kullanarak yapabiliyorlar. Yani, birbirlerinden farklı türdeki bakteriler oksijenli solunum yaparken birbirlerinden farklı yöntemler uyguluyorlar. Ökaryotlara baktığımızda ise, bütün ökaryotlar oksijenli solunumu aynı şekilde yapıyorlar anc

"Mitokondrilerin atası siyanobakteriler olabilir mi?" demek istiyorsun sanırım.

Suda yeterli oksijen varsa teorik olarak yaşayabilir ama bebeğin diyaframı suyu akciğerlere çekip tekrar dışarı atacak kuvvete sahip değildir. Bu durumda bebeğin akciğerlerine su pompalayan bir düzeneğe ihtiyaç vardır. Lakin, ne kadar yaşatılabileği konusunda fikir yürütemiyorum. Yanlış hatırlamıyorsam çok erken doğan bebeklerde böyle bir şey denenmişti. Bakmam lazım.

Oksijenli solunum bir yere kadar (ayrıntıda boğulmayalım diye kısa kesiyorum) sitoplazma içinde gerçekleşir. Bu durum bütün oksijenli solunum yapan hücreler için aynıdır. Mitokondri bu aşamadan sonra enerji dönüşümü için yeni işlevleri gerçekleştirir. İzole mitokondriler, yani bir tüpte suyun içinde bulunan mitokondriler oksijenli solunumun ilk basamağı olmadığı için bir süre sonra işlevlerini kaybederler. Hücre içinde olmadığı sürece mitokondriler işlevlerini yerine getiremezler.

Leonardo di caprio'nun ''Revenant" filminde bir et yiyişi vardı... Özümü buldum. Ben et seviyorum.

Bence bunu Sokrates'e sormalı.

O bakterileri bir cam tüp içinde (in vitro), gerekli besinlerle yaşatabiliyoruz.Onlar canlı. Bu arada, neden kafa patlatıyorsun anlayamadım? Hücre teorisine kafa atmak herkesin harcı mı sanıyorsun?

Ya düşündüğümüz gibi olacak doğa yada doğadan bildiğimiz kadar düşüneceğiz. Bu bir yol ayrımıdır. Vitamin gibileri her ikisi arasında seçim yapamadığı için yol ağızlarında kalacaktır. Yol ağızlarında olmanın çelişkisini dillendirecektir. Bu arada da, yol alanların kendisiyle paylaştıklarını eleştirecektir. Bu haliyle Vitamin; çelişkiyi baş tacı eden biri olmaya mahkumdur. Bilmediği ise; kendi durumunun daha önce tanımlanmış olmasıdır.