RandoM

Bu aralar alt yörüngede porno film çevrileceği yönündeki haberleri duymadığına inanmıyorum. Şaka değil; gerçek.

Yahu; hanginiz böceklerdeki çoklu gözün açılarının sonsuz uzaktaki nesneler için evrimleştiğini biliyorsunuz? Güneş ve Ay sonsuz odaktaki nesnelerdir. Çoklu gözün her bir göz silindirinin açısı böcek için yön bulmaya yarar. Ancak; yapay ışık sonsuz odakta değildir. Sonsuz odağa evrimleşmiş çoklu silindire sahip bir göze sahipseniz hiperbolik açıyla ışık kaynağına yaklaşmanız ve "yanmanız" kaçınılmazdır. Gitti amk. o kadar türkü ve edebiyat

Bence bing bang altı kere oldu. Tanrı dinleniyor şimdi. Dinlenmesi geçince yine yapacak. Evren yine sönecek ve biz yedinci kere var olacağız. Sonrasını bilemiyorum amk.

Seninle Dünya yörüngesinin alt katmanlarında buluşup konuşalım dostum. Porno film çevrilsin hele...sana anlatacağım çok şey var

Selam; yazdığı gibi

Son on yıldır gelişmesi ivme kazanmış bir bilim dalı olarak evrimsel psikoloji pek çok davranışımızın kökeninde atalarımızın savanada geçirdiği zorlu iki milyon sonucunda eklenmiş veya elenmiş genlerin olduğunu kanıtlıyor. Kanıtların bilimsel olması için deneysel olması gerektiği aşikar. Aşağıda verdiğim ilginç kaynakta yapılan deneylerin sonuçları ve genel olarak evrimsel psikoloji tanıtılıyor. Herkese tavsiye ederim. "Evrimsel Psikoloji'ye Giriş" http://homes.ieu.edu.tr/hcetinkaya/Introduction%20to%20EP.pdf En son okuduğum "İnsan İçgüdüsü" adlı kitapta da çok ilginç deneysel bulgular

Yeni bir şey yok senin felsefende. Kolaj çalışması yapıyorsun. Sana normal geliyorsa sorun yok. Bana da normal geliyor aslında. Kolaj çalışması yapanlardan biri olarak yargılıyorum seni. Kusura bakma. Yeni bir fikirle gelseydin ciddiye alırdım seni.

Son zamanlarda gerek Budist felsefe, gerekse tasavvuf ehli tarafından Kuran'ı yanlış anladığımız, anlaşılması gereken Kuran'ın Filibeli Ahmet, Watchowski kardeşler (Matrix) ve Budist felsefeciler tarafından yeniden yorumlanması gerektiği düşünceleriyle karşılaşıyoruz Osho; ve tilmizlerinin pek çoğu Kuran'ı, dolayısı ile dini yeniden yorumlamamız gerektiğini düşünüyorlar. Pek çok kafayı karıştırıyorlar. Felsefe ile dinin ayrımını yapamamış bu genç akıllar için ne yapabiliriz?

Tamam anladık; Budist felsefeye devam ediyorsun. Çünkü çok okuyup Kuran'ı anlamaya çalışmışsın! O kadar çok kafa patlaşmış ve okumuşsun ki; düşündüğün şeyin bile bir gün yanlışlanabileceğine ve bunun bir tekamül meselesi olduğuna "inanmışsın". Senin işin zor be dostum. Yarın Andormeda'dan birileri gelip: " Biz evreni daha farklı tanımlamıştık." dese; Kuran'ı yeniden yorumlamak zorunda kalacaksın. Ya da ne bileyim; yüz bin yıl sonra senin burada yazdıklarını okuyan bir çocuk: " Demek ki o çağda insanlar bunları da düşünebiliyorlardı." diyecek. Kendine faydanı bir kenara bırakalım. İnsanlığın h

"Aynı anda"yı unuttun yine Aynı anda birden fazla bilinç var mıdır? Spekülasyon yaparsan olur. Ben bir tane yapayım da konu gelişsin: Bir saat önceki kendimi düşündüm şimdi. Ben ve bir saat önceki ben; aynı anda varız şu an

Şimdi bir kere "İlk insan ne zaman yaşamıştır?" diye başlamalıyız ama ilk insan diye bir şey yok. H. sapiens sapiens'i düşünecek olursak; yani Cro magnon'u , 100.000 yıl önce piyasaya çıktıklarını ...tamam formül yazıyom amk. İNSAN SAYISI= (Kaç yıl önce piyasaya çıkmışlar X Kaç kişilik bir grupla piyasaya çıkmışlar X Ortalama kaç çocuk doğurmuşlar ) + Günümüzde yaşayan insan sayısı... Anladın? Yok? O zaman okumaya devam et evladım: Doğu Afrika'da evrimleşen modern insanın dünyaya yaklaşık 150 kişilik bir grupla , 100.000 yıl boyunca yayıldığını var sayalım. Ortalama insan ömrü eskiden 25-3

Seni birisi müteşabihat kuyusuna indirmiş ve ipi yanına atmış Kafan o kadar bulanmış ve yalnız kalmışsın ki; kuyunun dibine yeni insanlar bekliyorsun. Ali İmran 7 'de açık açık yazmışlar; "...anlamını Allah'tan başka kimse bilemez." diye. Sen şimdi doğrusunu mu biliyorsun? Budist felsefeyi Kuran'a yamamaya çalışıyorsun. Bırak bu ayakları.

Makinenin içine girip kendini gelecekte bulacak ve anı (gelecekteki anı) yaşayacak. Makine kapatılırsa şimdiki anına geri dönecek. Bir bilinç sadece tek anı yaşayabilir. Paradoks yok. Aynı anda iki bilincimiz yoktur. "Görmek" kelimesini görsellik anlamında kullanıyorsan yine paradoks yoktur. Makineye girip bir saat sonra masturbasyon yaptığını görürsün ve şaşırırsın. Çünkü şu anda aklından masturbasyon yapmak geçmiyor. Sadece gördün. Paradoks yok. Adam akıllı bir soru soracak olsaydım; "Aynı anda iki (yada daha fazla) bilince sahip olabilir miyiz?" diye sorardım.

Kabalacılıkla ilgili olduğunu düşünüyorum bu harflerin. Surelerin ana içeriğini sayısal olarak ifade ediyorlar. O dönemde kullanılıyormuş zati bunlar...arap şiirinde de varmış. Birileri bilyorsa biraz kabala mabala, yapar herhalde bize bir açıklama( Kafiyeye bak amk)

Yerçekiminin bir amacı yoktur. Güneş, "Şu Pluton'u biraz çekeyim de sistemde kalsın." diye düşünmez. Rüzgarın, suyun, hava sıcaklığının amacı yoktur; bir araya gelip peri bacalarını oluşturmayı düşünmemişlerdir. Evrene herhangi bir müdahalede bulunmak da ne anlama geliyor? Sanırım evrenin dışındaki bir varlığın müdahalesinden bahsediyorsunuz -Teizm. Eğer böyle bir müdahale olsaydı, doğa yasalarının bizi şaşırtması gerekirdi ama öyle olmuyor işte; şu anda bilgisayarımın yanındaki kalem kutusunu elime alıp bıraktığımda yere düşüyor. Aaaa yine düştü! İnsan tanrının gücünü ondan çoktan aldı.

Evrimin amacı yoktur. Evrimin olması için tanrıya gerek yoktur. Evrim için evrenin var oluşu yeterlidir. Kuran'da evrim vardır demek sizi deizme sürükler. Deizm Kuranla çelişir. Bu yol çıkmaz yoldur. Ya adam gibi deist olun yada ateist. Belki de agnostik olursunuz ama kafa bulandırmayın artık. Peri bacalarının nasıl oluştuğunu biliyoruz. Bacaları oluşturan bütün fizik yasalarını biliyoruz. Kuran'da evrim var demek; peri bacalarını Allah yaptı demektir. "Fizik yasaları Allah'ın peri bacalarını yaratma yöntemidir." demektir. İyi de; bir kere fizik yasaları oluştuktan sonra Allah'a gerek yok ki!

Deizm Kuran çelişkisi daha derindir diye düşünüyorum. Kuran'ın kendi varlığı bile deizmle çelişir. İşleri hakikaten zor görünüyor

Yüz binlerce yıl avcı-toplayıcı olarak yaşamış insan son on bin yıldır yerleşik hayat düzenine sürüldüğü için kadının zekasını anlamakta zorlanıyoruz desek daha iyi olur. Vücut/beyin büyüklüğü erkek ve kadında aynıdır. Farklı zekalara sahiptirler. Kadın, daha çok çocuk bakan ve toplayan olduğu için genetik yatkınlığı onu ayrıntıları daha fazla yorumlamaya yöneltmiştir. Eş seçerken, çocuk bakarken, meyve toplarken her zaman bu genetik yatkınlığı biçimlendirmiştir davranışlarını. Kadının bu genetiği üzerine hormonları, sürü içindeki statüsünü, iletişim becerilerini eklersek kadın fenomenini an

Aynı fikirdeyiz. Sanırım böceklerde epeyi yol aldılar. Merkezi sinir sisteminin organlarla bağlantısını kesip araya i/o portu koyarak böcekleri insanların istediği yere gönderebiliyorlar. Bunun geliştiğini ve memelilerde de başarıldığını düşünelim. Sonunda da insana uygulandığını...Matrix'de bunu yapay zeka yapıyordu. Belki de bunu insan insana yapacaktır. Düşünsenize; hiç şikayet etmeden verilen işi yapacak köleleriniz olacak Bunların beyinlerini biraz da Ketamin vb. maddelerle manipüle edeceksiniz. Aha! Kapitalizmin zaferi diye ben buna derim Gerçi kapitalizm şu an bunu başka yollarla zat

Kuran'da evrimin olmadığını ifade eden bir iki ayet hatırlıyorum. Evrenin amaçsız yaratılmadığı öne sürülüyor. Evrimin ise, doğru anladıysam, amacı yoktur. O halde siz bir deistsiniz. Peki; deizm ile Kuran çelişiyor mu?

Doğduklarında bebeklerin "Corpus collosum" bölgesine bir IO portu (USB gibi düşünün) yerleştirilecek. İlk üç ay içerisinde tüm bebekler ışık, ses, basınç vs. etklieri ile biçimlenen beyinlerinin temeline bu portla yapılan etkileşimleri de ekleyecekler. Sonuç; bu portla yapılan bütün iletişimlere açık olan beyin, bağlanabildiği ölçüde diğer beyinlerle "iletişim" kurabilecek. Yasaksız ve kuralsız bir sanal ortam. Dopamin ve endorfin dolu...Belirli programlar için çabalayan programlanmış düşünceler...(Tamam abarttım.) Ben; "Ayşen'in mangalda kızarmış eti yerken ağzında oluşan tadı değil; ken

Temel Fıkrası Londra'da gezinirken Temel'in canı sıkılmış, hayvanat bahçesini gezmeye karar vermiş. Hayvanat bahçesine girmiş; atlar, aslanlar, tavşanlar...derken, kafesin birinin önünden geçerken kafesin içindeki bir maymun bağırmış çağırmış, kafesin demirlerine tırmanmış kendini yerlere atmış. Temel oralı olmamış, yürümeye devam etmiş. Tam hayvanat bahçesinin kapısından dışarı çıkacakken bir görevli yaklaşmış ve Temel'e: "Sayın misafirimiz, hayvanat bahçemizin müdürü çok önemli bir konu hakkında sizinle konuşmak istiyor. Lütfen içeride bir kaç dakika misafirimiz olur musunuz?" demiş.

Kadın dediğin ya sevilir ya da uzak durulur. Görünüşü, kokusu, davranışı...kısacası varlığı olmasa daha iyi olabilir miydi? Sanmıyorum. Kadınlar ve ben iyi ki varız. Kadınımı kıskanma duygumu kendi kendime kaldığımda düşünüyorum bazen. Kadınımın benden başka bir erkekle seviştiğini...Zor geliyor bana. Bilmiyorum; atalarımdan mıdır, yoksa ayrılmak istediğim coğrafyamdan mı...Nedenini bilemiyorum ama kıskanıyorum. Kıskanmamam gerektiği düşüncesini düşünüyorum. Başaramıyorum. Yoksa ben maymundan insana evrilemedim mi? Of... Sanırım yaşlanıyorum. Erkeklerin kadınlarını kıskandığı son zamanları

Işıkla ilgili tek paradoks var; varlığı.

Derimiz; basıncı algılar, ısıyı algılar, kimyasalları algılar, ışığı algılar. Yorum beynimiz tarafından yapılır. Beynimiz olmasaydı, derimiz güneş ışığı altında esmerleşmeye devam ederdi, yanan bir ayağımız kömürleşirdi, sökülen bir tırnağımız bir preparat olarak saklanabilirdi. Derimizi kendi başına bir görme (?!) organı olarak görebiliriz (!?) aslında...Beynimiz olmasaydı eğer; neden olmasın. Bir solucan gibi. Solucan.