Jump to content

momentum

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    365
  • Katılım

  • Son ziyaret

momentum kullanıcısının paylaşımları

  1. momentum

    SEKÜLARİZM

    Bu gibi konular hakkında sosyalbilimsel görüşler, genelde Batı toplumlarındaki gelişmeler baz alınarak oluşturulur. Dinin modern toplumdaki yeri, laiklik, demokrasi gibi kavramlar, Batı'da yaşanan arka plan hikayesi ile birlikte diğer toplumların (Batı-dışı toplumların) eğitim kurumlarında, yazar-çizer çevrelerinde servis edilirler. Bu mega başlıklar artık buralarda entelektüel bir tüketim malzemesinden başka bir şey değildir. Türkiye gibi Üçüncü Dünya toplumları bu filmde figüran rolü oynarlar. Bu toplumlarda ampirik bir bilgi geleneği oluşamadığı için, bizzat topluma mahsus gerçeklerin
  2. momentum

    hayat çok anlamsız geliyor. ne yapmak lazım

    N'apalım, anlamlı olması için İstanbul'u mu fethedelim, Berlin duvarını mı yıkalım? Sen daha hayata derinlemesine girmemişsin anladığım kadarıyla. Bu yazdıkların öyle önemli şeyler ki: çalış, çabala, uğraş, hatta iç, sıç. Bunların her biri bir başarı, bir emek konusudur. İşini iyi yapan bir marangoz, çocuğunu iyi yetiştiren bir baba da bir İstanbul fatihi sayılır. Sıçmak deyip de geçme. Bir sıçama da ondan sonra bak bakalım hayatın anlamı var mı yok mu.
  3. momentum

    Allahın Allahı

    Hiç böyle bir çelişkiye çözüm bulunabilir mi? Aşil paradoksu mübarek.
  4. momentum

    EVREN-TANRI

    Evren mükemmel değildir ki. Ya da şöyle söyleyeyim: Evrenin mükemmelliği var olabilme yeteneği ile sınırlıdır. Evren "var olacak" kadar mükemmeldir, o kadar. Hoş, aslolan yokluk olduğundan, bir anlık var olma durumu bile trilyonlarca dengenin bir arada bulunmasına borçlu olduğumuz bir statü. Evrenin mükemmel olduğu yanılgısı buradan geliyor. Yoksa insan yaratılışı da mükemmel ama anca yetmiş-seksen yıl kadar var olmaya yetecek bir mükemmellik bu. Ama dedim ya, bir anlık var olmak bile insanı borçlu kılıyor.
  5. momentum

    Ateistler Daha mı Cesur?

    İlginç bir bilgi... Ben mesela, birinin hem mason hem ateist olacağını hiç düşünmedim (ama beni şaşırtmadı da bu). Amerikalılar açısından bunun nasıl tanımlanacağını bir tarafa koyalım. Ama Türker açısından tanımlanabilir bir fenomen bu. Yani, hem mason hem ateist olan bir Türk'ü, sosyal açıdan tanımlayabilirsiniz. Sosyal açıdan dedim. Yani, masonluğun ve ateistliğin sosyal bağıntılardan izole edilmiş niteliklerine atıf yaparak "olurdu, olmazdı" demektense, masonluğun ve ateistliğin bu sosyal bağıntılarına atıf yaparak, bir kişinin toplumsal bir kimlik olarak her ikisini de sindirebileceği
  6. momentum

    Tanrı "1" tane olabilir mi?

    Yunanlı Pisagor'cular, bir'i saydan saymazlardı, aklımda kaldığı kadarıyla. Onlara göre sayılar iki'den başlar. Plotinus'un da buna benzer mistik bir felsefesi vardır. O da Tanrı olarak "Bir" diye adlandırdığı bir varoluş'u alır. Bu anlamda "bir", sayı değildir. Sayı öncesi durumdur. Varlığın yaratılmadan önceki niceliğini açıklar: yani vahdet durumunu. Varlık yaratılmadan önce vahdet, yani bir'lik vardır. "İki" ve devamı, yaratılıştan sonradır, yani çokluk ve çeşitlilik. Bir'lik Tanrı'nın bir sıfatı olduğu için, diğer sıfatlar gibi açıklanır: Yani Tanrı'nın hayy, kayyum, rahman, rahim, kel
  7. momentum

    İslam'da da Bu Olsa İyi Olmaz Mıydı?

    Dünya dinlerinin büyük bölümü ihitidaya kapalı dinlerdir. Kapalı değilse de, en azından böyle bir önceliği bulunmayan dinler. İslam ve Protestanlık bu konuda farklı: Yeni mensuplar kazanmaya öncelik veriyorlar. "İhtida" diye bir kavrama sahipler: Hidayete ermek, yani. Biz de olaya İslam açısından bakıyoruz ama hatalı bu. "İhtida", dinlerin çoğu için bir öncelik değil. Din, inananların çoğu için öncelikle bir "aidiyet" kurumudur. Sizin aidiyetinizi, hangi inanç soyundan geldiğinizi belirler Zerdüştilik, Yahudilik, Ortodoksluk (bazı durumlarda bizdeki Alevilik) gibi. Bir cemaat aidiyeti, ulus
  8. Vallahi ne şanslı, ne imtiyazlı heriflersiniz, imreniyorum size. Ulan daha iki ileti önce, "...sayıları işine geldiği şekilde manipüle etmek, her ideolojiden ahlaksızın ortak özelliğidir... Sabancı üni'den Türkiye'ye ait bir anketten yüzdeler verirsin ki ciddi bir halt yazıyorsun sansın millet.." diyen sen değil miydin? Ödev konrolü mü yapmaya karar verdin: "kaynak nerde kaynak?” Eh, biz de elin mahallesindeyiz ya burada, deneni yapacağız mecburen. İngiltere’de UFO’lara ve Tanrı’ya inananların oranları (%54 ve % 51) ile, Fransa’da astrolog ve falcıların sayısının rahiplerin iki katı oldu
  9. Bak, fal ve burçlara inanma gibi genel bir sosyal durum ile, bir klinik durum verilerinin karşılaştırılması, biraz elmalarla armutları toplamak gibi bir şey. Dediğim gibi, "klinik" örnekler, spesifik bir durumun yansıması. Ama biz gene oradan devam edelim. Yalnız bu verileri, genel verilerle daha kıyaslanabilir yapmak için, bu özel durumdaki özel şartı, yani "çaresizlik" faktörünü göz önüne almamız gerekiyor. Benim gibi bunu çaresizilikten yapan insanları çıkarttığın zaman, dörtte bir gibi bir oran kalıyor, senin verdiğin araştırmalara göre. Yani basitçe, insanları
  10. Tekrar linklere dönmeyeceğim: Bu, % 18'lik, % 57'lik vakalar, hiç mi doktora gitmeden hacıya-hocaya gitmişlerdi? Sanıyorum durum bu değil. Şöyle diyelim: kabaca hastaların yarısı, o da psikiyatri olaylarında, tıp dışı yöntemleri denemişler. Bunun da kabaca yarısı, bunlara inandığı için denemiş. Diğerleri, çaresizliğin etkisiyle. Yani, çok çingene hesabına girmeyeyim de, bu da ağırlıklı olarak, yaklaşık dörtte bir yapıyor. Bırak o kadar da olsun. (Bunların da bir kısmı, dua vesaireden ibaret.) Benim alıntıladığım araştırmada da zaten insanların % 30'u nazar boncuğuna, % 15'i bu
  11. Şöyle çarçabuk bir göz attım linklere, yanlışım varsa beni düzelt: 1- Özellikle 1., 2. ve 3. araştırmalara göre hastalar % 40-48 gibi oranlarda tıp dışı yollara başvurmuş. 2- Psikiyatri vakalarında bu başvuru oranı % 57 iken, fizik vakalarda birden % 18'e düşüyor (3. araştırma). 3- Bu % 40'lık başvuruların % 26'sı bunun inancı ve isteği gereği yaptığını söylemiş (1. araştırma). Bu konuda başka önemli bir etken, "çaresizlik". Sanırım benim alıntımla bu bulgular arasındaki karşılaştırmada bu faktörün hesaba katılması gerekiyor: Fal Cafe'de Hürriyet gazete
  12. Yahu daha geçen benim için "...ben bu herifin yazılarına katlanamıyorum, iletilerini almak istemiyorum.." gibisinden bir şey dememiş miydin? Şimdi oturdun da bunu mu okudun? Siktiret Chomski'yi, Edward Sait'i falan... Milletin başa dönüp de bunları okuyacak hali yok. Yazdıklarıma bok atmayı da bırak. Karşı argümanın varsa onu söyle. Öyle değil de. Şuradaki yüzde yanlış de, O değişti de. Yanlış yere bakıyorsun de. Anketten yüzdeler veriyormuşum da, ciddi bi halt yazdığımı sansınmış millet de... Sen de ver kardeşim. Yoksa ilke'den atma bana. Aristo mezarında ters dönüyor.
  13. 1- Bu "eşya ve kıyafet konusu", ulusların kültür ve gelişmişlik kıyaslamalarında aşırı bir şekilde ön plana çıkarılıyor, adeta fetişleştiriliyor. 2- Bu, kendine bir "çağdaşlık" hedefi koymuş, kendine örnek bir üstün kültür tayin etmiş bütün azgelişmiş ulusların içine düştüğü bir durum. 3- Üstelik bu tür kıyaslamalar, o ulus ile, üstün kültür (Batı) arasında kurulan tek doğrultulu bir düzlemde yapılıyor: Yani, bir uçta üstün kültürün dünyası (Batı), öbür uçta kötü dünya (Arap, Doğulu, oriental, Müslüman, Hindu, Ortodoks vs.) ve arada "o ulus" yer alıyor. 4- "
  14. momentum

    İsrailin yobaz ama gelişmiş olması

    appreciate it..
  15. momentum

    İsrailin yobaz ama gelişmiş olması

    Çünkü söz konusu başarı, kişilere ait değil: oradaki yapının ve sistemin başarısı bu. Dolayısıyla Aziz Sancar nobel ödülünü bir Türk olarak kazanmamıştır, bir Amerikalı olarak kazanmıştır. Veya şöyle söyleyeyim: bu ödülü kazanan Türk bilimciliği değildir, Amerikan bilimciliğidir. Tıpkı diğer taraftan bakıldığında, Yorgo Bacanos'un (Rum) Türk müzikçisi, İbn Meymun'un (Musevi) Arap-İslam filozofu olması gibi. Yukarıda yazıldığı gibi, ülkesinde kalan bir Türk, Paki vesairenin böyle bir ödül kazanma şansı yoktur. Ve bunun tersi de doğrudur: Türkiye'de, Pakistan'da bir ateist, Musevi ya da Ermeni
  16. momentum

    ATEİST OLSAM

    ya da, yer kürenin de hareket ettiğini, seyir halinde olduğunu, ilerlediğini ima etmek için (bir yoruma göre). eğer dünyanın hareketini uzayda bir noktaya referanslı olarak algılama imkanımız olsaydı, dünya yüzeyinde görüntü bu olacaktı, tıpkı bir otobüs camından yolculuğun göründüğü gibi: uzayın sabit noktaları hızla geriye kaçarken, başı dumanlı dağlar ileri istikamette akacaktı. tabii dağlar değil sadece, yeryüzündeki her şey, ama hareket en belirgin olarak dağlarda görülür: yeryüzünün uzaya en yakın noktalarında.
  17. Harcansın, sorun değil. Evrime de harcansın. Para bu, bir yerlere harcanmak için var. Ama "tüm insan ırklarının tek bir tür olduğunu" söylemek için harcanan bir para bu. Kürt Sait'in kahvesinde on'luk yanık oynasalar daha çok işe yararmış. Para, emek, efor, her ne ise harcanan. Gelip gelip de 21. yüzyılda bana tüm insan ırklarının tek bir tür olduğunu söyleyen bilimin felsefesini seveyim. Dünyada kendinden gayri yabancı kültürler için "barbar" diye bir kavrama sahip tek kültür olan, ırkçı bir paradigmada üretilen "bilimin" de böyle konu başlıkları oluyor işte. Bilim, ait olduğu paradigmadan
  18. momentum

    ATEİST OLSAM

    Evet, açığa kavuşturulması gereken bir konu var burada. "Biz teolojik sorunları tartışabilir, şiir yazabilir ve asal sayılara ilişkin sıralamanın sonlu olduğunu kanıtlayabiliriz; buna rağmen beynimiz fare ya da maymun beyniyle aynı donanıma sahiptir" (David Ruelle). Salt beyin fonksiyonlarına bağlanabilen bir kavrama sahibiz aslında: zeka. Hayvanlarla ve bilgisayarlarla paylaştığımız bir yetenek bu. Ama zeka daha ziyade, bilginin prosesiyle ilgili bir kavram: kavrayış çabukluğu, intikal-algı sürati, çabuk hatırlayabilme, çabuk bağlantılar kurabilme, bir birim zaman içinde daha çok işlem yap
  19. momentum

    Tanrı ve Ahlak

    Yani hem belirsizlik, yetersizlik... Hem de bu yetersizliği aşsak ve bilginin her bayt'ına hakim olsak bile, bilgimizin işlem esaslarının, yine verili olan "evren paradigması" içinde geçerli olacağı... Değerlendirmen için sağol, ara iletimde bir-iki imalı yazmıştım, özür dilerim.
  20. momentum

    Teizmin En Sade Hali ve Analizi

    İyi de, amellerin insanı tek başına cennete götürmeyeceği, başat bir kuraldır: Amele güvenmemek. Çok öyle, tüccar hesabıyla çözülecek bir iş değil yani. Fıkra: Çok cimri bir adam ölmüş. Öte tarafa adımını atar atmaz, cennetin yolunu sormuş: Cennet ne tarafta? - Bi dakka kardeşim, sen yargılamadan geçtin mi? - Canım yargıya ne hacet, sağlığımda iken yoksulun birine elli lira vermiştim. Adamın geçmişine bakmışlar: - Verin şunun elli lirasını geri, atın cehenneme.
  21. momentum

    Tanrı ve Ahlak

    Dediğin, ciddi bir tartışma. Daha detaylı açıkladık başka vesilelerle. Diğer forumcuların da detaylı açıklamaları var. Bunu "özgür irade" başıkları altında burada defalarca tartıştık. Sırf Tanrı'sız bir bakış açısından bile, geleceğin en az geçmiş veya şimdi kadar gerçek olduğu, zaman koronolojisinin bir vehim olduğunu yazdık, başkaları da yazdı. Geleceğin tamamen "verili, hazır" olduğu böyle bir durumda özgür irade'nin yeri nedir? İstediğin kadar ironik bir tarzda dile getiribilirsin. Biz konunun bir paradoks olduğunu yazdık: özgür irade paradoksu. Sadece dinlerin bir sorunu değil; felsefen
  22. Valla insan ırklarının farklı primat atalardan gelen türler olmadığını söylüyorsa haklı. Cüppelisi de söyler cüppesizi de. Alim olmaya gerek yok.
  23. Verdiğin yanıtı dün okudum. Yazdıkların yanlış şeyler değil. Tabii ki "bilimsel" kategoride olan her şey gözlem ve veriler içermek zorunda. Ben bunların olmadığını söylemedim. Sadece, evrim teorisinin pek çok bileşeninin birer spekülasyon örneği olduğunu ve bazı şeyler hakkında hiç bir zaman ampirik veriler olamayacağını söyledim. Yoksa evrim teorisinin tonla hesabı, bulgusu, gözlemi, şeması var. Ama spekülasyon, bu teoriye ilişkin tezlerin açıklanmasında çok kullanılan bir yöntem. Geçmiş olsun. Evrim teorisinin ampirik yönlerinin olması bu gerçeği değiştirmiyor. “Bilimsel” olan her sistemin
  24. Ya ne mutlu adamlarsınız, her şeyiniz "şüphe kalmayacak" şekilde kanıtlanmış. Valla Müslümanların yok bu kadar kesin'i. Ama konu bu değil, başka: Daha geçen burada gün bir sürü tartıştık, evrim teorisinin mantıksal spekülasyonlarını; şimdi gözlem'den bahsediyorsun. Evrim'in gözlem konusu olmayan, salt spekülasyondan varılı sonuçlarının ne kadar çok olduğunu tartıştık. O tartıştığımız arkadaş, "...böyle olması gerekmez mi, hakkında yeterli gözlem bulunmayan konuda boşluklar spekülasyonla doldurulur" diyordu... Birdenbire bu bağıntı buharlaşıyor, ilkeye atlıyorsun ve "...bilimseldir, gözlemle
  25. Yav, sen kendine mi Tanrı mı arıyorsun çocuk bakıcısı mı? Doğum, ölüm, iş, okul, çalışmak, zorluk, risk... Ya n'olacaağdı? Efor yoksa mutluluk da yok. Challenge yoksa başarı da yok. Adem cennetten çıkalı çok oldu.
×
×
  • Yeni Oluştur...