momentum

Değildir, kesinlikle. İslam Ceza hukukunun, suçları cezalandırmak değil, cezalandırmamak gibi tuhaf bir amacı vardır. İtirafa bağlı suçlarda, kişilere suçlarını itiraf etmemeleri de tavsiye edilir, dahası. Yani, kişinin kendine adalet ya da nefsini cezalandırma amacıyla gidip de hakime suçunu itiraf etmesi dini açıdan tavsiye edilmez. Bilhassa zina gibi, tamamen kişinin kendi mahremiyetine inhisar eden suçlarda. Sen günahını açıklama, belki Allah affeder, denir. Zinasını itiraf eden kişiye de, kiminle yaptığı gibi ilave sorular sorulmaz. Salt yargılama hukuku açısından bakıldığında, bu da g

Senin dediğin açıdan bakalım, peki: Evrenin bildiğimiz bölümünde sadece bizim kıçıkırık gezegende mi çıkmış bütüm hayat formları? Gerekli şartlar ne demek; ille de senin şartlarin mı olması gerekiyor? Eğer yaşam çevreye uyumun ya da çevre koşullarının ürünüyse, niye öbür gezegenlerde evrimleşmiş, asit yağmurlarıyla serinleyen, yerçekimsiz denge sağlayan, siyanürle besenip, karbon monoksit soluyan, oksijende zehirlenen, 600 derece santigratta donan vs. canlılar niye yok mk? Şartların, senin şartların mı olması gerekiyor? Kendini merkeze koyma hakkını nereden buldun?

Nereden biliyorsun çöp olduğunu ya? Nasıl karar verdin? Ne biliyorsun onlar hakkında yahu, daha en yakın gezegene bile gitmedin. Bilgide durduğun yerin, onun son kertesi olduğuna nasıl karar verdin kardeşim? Ne bu acele? Bir Allah olmasın diye her şeyi bu olasılığa uydurmaya kalkmayın. Daha gidecek çok yolunuz var. Belki da o gezegendeki iki elektronun karşılıklı konumları, dünyanın kuzey kutbundaki azot dengesini etkileyen bir nedensellikler zincirini doğurmaktadır? Yakın bir yıldızdaki nükleer fırtınanın, dünyadaki atmosfer basıncı üzerinde değişkenlik etkisi vardır belki de, yağmurlar bir

Kimsenin karar vermesine gerek yok, durum zaten öyle. Allah olmasın diye de bu kadar saçmalamaya gerek yok. Düşünebilen tek canlı türü biz değilmişiz. Kim var başka. Nasreddin Hoca'nın hindisi mi? Akıl'la zekayı karıştırma. Düşünebilen tek canlı türü biziz. Bitti. Bana şempanzelerin yarattığı bir medeniyet göster, ya da hindilerin üçgenin iç açılarının toplamı hakkında dertleri olduğunu, tamam.

"...Hiç bir şey şans eseri değildir eğer biz bir şeye şans eseri diyorsak tüm koşulları bilemediğimizdendir . Neymiş efendim canlılığın oluşma olasılığı milyarkere milyarkere milyarmış.Ulan dingil öyle hesaplarsan tek başına güneşin, atmosferin, Andromeda'nın, Alfa Centuiri'nin, Mars'ın oluşma olasılığı da aynı çıkar. Spesifik örnek alıp örnek üzerinden milyar kere milyar kere milyar diye hesap yaparsan böyle zırvalarsın. Ayrıca canlılığı diğer şeylerden ayrı tutup onun oluşma olasılığını hesaplamanı söyleyen ne mk?..." Doğrudur vallah’ül aziym. Ben de şans eseri olduğuna inanmıyorum. Tüm ko

"....Tanrı var olsaydı ve sizin iddia ettiğiniz gibi zamandan mekandan bağımsız olsaydı evreni yaratmaya karar vermek bir yana hareket edemez düşünemezdi çünkü bu değişim gerektirir...." Hayır, Tanrı anların hepsini aynı anda (ya da ansızlıkta) elinde tutar: Adem cennetten çıkarken binbang patlıyordu, melekler Adem'e secde ederken diğer yanda tüm süreç bitmiş ve hesap günü oluyordu, şeytan bavulunu toplarken aynı anda Fransız Devrimi oluyordu, Stalin Kırım'dan Tatarları sürerken aynı zamanda cehennemi de boylamıştı... Tanrı için geşmiş-şimdi-gelecek, hepsi bir "sonsuz şimdi" boyutunda yaşan

1- Bir dönemi belirleyen şey verilen cevaplar değil, sorulan sorulardır. 2- Değişim-dönüşüm denen şey, sorulara daha yeni ve doğru cevaplar bulunması değil, bizat soruların değişmesidir. 3- Belli bir çağın ve toplumun çevreye yaklaşımı, onun bilgi anlayışını da belirler: sonunda neyi görmek istiyorsak onu görürüz ve istediğimiz düzeni yaratırız. 4- Problemler sadece bir teorinin ışığında problemdirler. Her paradigma, dünyayı farklı nesnelerden oluşmuş sayar. Farklı paradigmaların soruları da farklıdır ve farklı paradigmalar farklı dünyalarda yaşarlar. Bilim adamının yargısı, hangi faktörler

IQ ortalaması yüksek hali bu mu? Ya bi de düşük olsaydı....

Biraz karmaşa var gibi geldi bana. Bir davranışın nedeninin olması, onun özgür irade ile çatıştığını göstermez. Bunlar farklı kavramlar. Özgür iradeyi teknik bir şey olarak alın: Sonuçta, aynı nedenin veri olarak girdiği bir davranış sürecinin sonunun hep aynı olması garantisi var mı? Yok. Aynı nedenler altında koşullanan iki bireyden biri öyle, biri böyle karar verebilir. Ya da farklı zamanlarda birey, birinde öyle birinde böyle karar verebilir. Özgür irade, bütün nedenlerin silsilesi bittikten sonra ortaya çıkan bir şey. Bu sisilenin sonu ile, bireyin kararı arasında bir boş alan söz kon

Mindsurfer; İki tane de güzel laf söyleyin, demişsin.. Ben lafı güzelliğine göre söylemem. 54 yaşındayım, Posta gazetesi şairliğini bırakalı çok oldu. Ne ise onu söylerim, güzel veya çirkin. Maalesef çoğu da çirkindir, gerçeğin kendisi çirkin çünkü. Çok da dolandırmam. İnsanların işi var gücü var. Benim "İslam yanlış anlaşılmış" diye bir cevabım da yoktur. Öyle bir şey söylemedim ben. Japonya, İsveç gibi ülkelerin çok müslüman olduğu için mi insan hakları ve bilimde ileri gidebildiğine gelince: Dünyada 220 civarında devlet var. Böyle, kafası onyıllardır azgelişmişlik, yetersizlik, mağlu

Sanırım "özgür irade" ile "özgürlük" karışmış burada. Senin tanımını yaptığın şey "özgürlük". "Özgür irade" felsefi bir kavram. Sonunda yakacaksa, sana "özgür iradeyi" vermesi gerekiyor. Zaten yasalar da, failin "özgür iradesiyle" işlediği eylemleri cezalandırır.

Allah Allah, özgür iradeyi vermeden mi yargılaması gerekiyordu? Bu zamana kadar tersini tartıştık. Ulan ne yapılsa yaranılmıyor size de.

1- Ahirettekini gidince Allah'a sorarsın, ben bu dünyadakini söyleyeyim: Asılmak, yahut başka türlü infaz edimek, veya el ve ayakların çapraz olarak kesilmesi, veya sürülmek. İşin içinde kul hakkı olduğu için bunlar tövbe ve namazla affedilemez. helalleşmek gerekir. 2- Köyüne saldırıldığında çocuk o zaman öldürülmemiş mi? Yani savaşanlar arasında değilmiş, o zaman öldürülmemiş sonra mı öldürülmüş? Sürülmemiş de. Karmaşık bir senaryo. 3- "İyi kalpli kadın" ne demek? Film mi çeviriyoruz burada: kötü adam Erol Taş? Hiç bir hukuk sisteminde adam öldürme bahsinde iyi kalpli adamı öldürmek, iyi k

Konu tekrar açılacak: Tamam, bir ezeli belirlenmişlik var, süreçler determinist, her şey nedensellik kulvarlarında işliyor. Benim buna itirazım yok. (Yok derken, hiç bir zaman bilgimin "nihai" olanı temsil etmediğini unutmuyorum ve açık kapılar bırakıyorum. Yarın karşımıza çıkacak şeyin ne olduğunu bilemeyiz. Bir zamanlar, gök cisimlerinin kusursuz olduğu ve dünyanın çevresinde döndükleri görüşü de bir kilise hurafesi değil, çağının "bilimsel" görüşüydü.) Ama aynı koşullanma altında kişi şu saat öyle, bu saat böyle karar verebiliyorsa, onun davranışını nedensellik süreci içinde açıklamak zo

Var öyle bir dünya zaten, yaratmamış değil ki: melekler alemi. Orada hayvanlar biribirini yemez, zaten yeme-içme diye bir kategori de yoktur. Orada terlenmez, üşünmez, Anadolu lisesi sınavlarına çocuk sokulmaz, emekli ikramiyesi hesabı yapılmaz. Orada sadece ibadet, zikir, şükür, mağfiret vardır. Başka bir şey yoktur. Bir tek o yapılır. Kötülük sorunu yoktur. Teolojinin bu kadim sorusu orada henüz yoktur. Tanrı'nın katında kötülüğe izin verilmez. Orada, Tanrı'yı tanımaktan başka bir seçenek yoktur. Orada Tanrı bilgisi,inananların kendi emeğiyle oluşmaz. Bilginin kendisi odur, Tanrı bilgisidir

Üstadım bunu tartıştık önceden sizinle uzun uzun. Ortada bir paradoks var, şimdilik söyleyebileceğimiz bu. Eğer sizin dediğiniz gibi bir sonuç "nihai" ve "varılıysa", bütün bu trafik cezası yazdığımız ve hapse attığımız insanlara haksızlık ediyoruz demektir.

Boş laf bunlar, İçerik değeri yok. Slogan olabilirler. Bu kavramları somutlaştıracak hiç bir süreç yaşamadınız. Üstün kültürde üretildi ve size getirildi. PKK'nın Rojava'da laikliği savunması kadar samimiyet değeri var bu lafların. Sevgi, barış, özgürlük, başarıya inanmak... Hepsinin ardında, önceden kazanılmış savaşlar, zorlayıcı kanunlar, büyük ordular, ölenler-kalanlar, polis ve cezaevleri kurumları bulunur. Mele-i Ala'da yaşamıyoruz. Senin sevgi pıtırcığı AB, daha 160 bin kişilik göçmen krizinde osuruk gibi sallandı. Halbuki ibneler daha düne kadar bize insan ticareti-mülteciler konular

Hop bi dakka: anlamış olmuyoruz öyle hemen. N'apıcaz, doğuştan geliyor, çevre ve aile şartları belirliyor diye normlardan vaz mı geçelim? Gerçekten düşündün de mi yazdın bunu? Hiç sevmediğin birini ele alsana, akp'li, ülkücü, cemaatçi vs. bir yolsuzluk olayı sanığını mesela. Onlara da diyor musun, doğuştan geliyor, çevre ve aile şartları belirliyor, n'apsın zavallılar diye?

Aynı mantıkla, trafikte hız sınırını aşanlara da ceza yazılmamalı: Kiminin kurallara uyma, yapıcı olma eğilimi var, kimi ise kuralı görünce etrafından nasıl dolanırım, onu düşünür. Habil'le Kabil örneğini buraya da uygulayabilirsiniz. Koşullanma meselesi, ama mazeret değil. Normlara göre yaşamak zorundasınız. Kimse, toplumsal hayatı, arabasıyla atraksiyon yapan piçin beynine göre düzenlemez.

Nikola Tesla'ya söyle alternatif akım trafosuyla ilgilensin önce, kıçımın elektrikçisi... Kendisinden hadis getirecek daha iyi birini de bulabilirdin. Bu resimdeki abilere de bir sor istersen, vardır onların da yağmuru yağdıran bir Tanrı'ları... 224 bin peygamber gelip geçmiş, gelmiştir bunlara da Hazreti Orubebe Aleyhisselam, nereden biliyorsun?

Nereden biliyorsun olmadığını? Nereden biliyorsun ifade etmediğini? Bilgin oralara kadar uzandı mı yok? Daha en yakın gezegene gidemedin, ne bu havalar? İnsandır işte, ilk önce kendine en yakın olanına kibri kalkar: eline ilk bilgi parçası, ilk prestij, ilk para, ilk itibar geçmeye görsün: önce velinimetine diklenir. hele bir de ezilmişlikten geliyorsa. Kararı verdin yetmedi ya, kanıtın büyüklüğünü de ölçtün. Tanrı'nın olmadığının "en büyük" kanıtı falan... Ne bu güven yav? Nereden biliyorsun? Milyonlarca ışık yılı uzaklıkta imiş, dünyaya etkisi yokmuş... Nereden biliyorsun; biliyorsun da

Off.. Yanımda değil, Türkiye'de kaldılar. Bir tanesi, "Tanrı'nın Olasılığı" diye hatırlıyorum, aklımda doğru kaldıysa.

Galiba bunu seninle önce de tartışmıştık. Kendine göre doğru olan biçimde, maddi kategorilerde düşünüyorsun. Bu nedenle açıklama biçimlerimiz farklı. Tanrı'nın etkisini fizikteki bir etki olarak tahayyül etme. Batılılar bunu çok yaparlar. Son yazılan kitaplarda, iyi niyetli olarak bigbang'de Tanrı'nın dahlini araştırıyorlar: O'nun parmağını, itişini, çakmağı çakışını falan... Tanrı, diğer varlıkların class kategorisinde değil. Yani hepsi bilye olup da Tanrı'nınki renk farklılığı değil. Tanrı bu örnekte bilye değil.

Geçmiş geçmişte kalmadı: Şu an dünyamıza atmış ışık yılı uzaklıktaki bir gezegenden bakanlar İkinci Dünya Savaşını seyrediyorlar canlı yayından. Gelecek belirsiz değil, öyle belirli ki, resmen yaşanıyor, var, aktif, efektif: İkinci Dünya Savaşını yapanlar, atmış yıl sonraki bir gelecekte yaşayanlar tarafından seyrediliyorlar. Şimdi diye bir şey yok. Senin şimdi dediğin sana göre şimdi. Gerçek, bütün koordinatların üstüste çakışmış halinden oluşuyor.

GerçeğiArayan & ışıkhepvar 1- "...her şeyin onun için an olduğu bir tanrının kendi anın dışında varlığı için bir zaman var etmesi..." "...tanrı burda bir varlığa dönüştü bu varlık ses dalgası çünkü nida eden o ses dalgasının çıkış anından ulaşım anına geçen süre bir zaman aralığıdır.... bu tanrının varlık biçiminin geçirdiği süredir..." Yukarıda tekrar ettiğim gibi, zamansız yaşayan Tanrı'nın, zamana bağlı bir varoluş modeli ile ilişkisinin nasıl olduğunu ben bilmiyorum. 2- "....big bangi kendisi başlattıysa kendisi big bangin ÖNCELİDİR... yani kendisi yine zamana bağlı bir aksiyon ger