Jump to content

Desert Wind

Sadece Ateistler Grubu
  • İçerik sayısı

    2.791
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Desert Wind kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Ateizm ahlaki bir tutum değildir arkadaşım teolojik iddialara karşı alınan bir tutumdur. 

     

    Ensest de teolojik bir konu değil sosyal ve ahlâkı olarak tartışılan bir konu.

     

    Ayrıca dinle ahlak arasında bir bağ yok din var olmadan önce de var olduktan sonra da farklı felsefi görüşler ahlakı kemdi açılarından ele aldılarr 

     

    Zaten ahlak da evrensel değil, evrensele yakın gibi görünen bazı ahlaki yargilarsa insanların etkileşiminin artması ve toplumların daha çok birbiriyle empati kurması ile ilgili. 

     

  2. 1 saat önce, EbûTürâb yazdı:

    Kabul ediyorum sıkıntı yok. Ancak güvenilirden aradığın nedir tam olarak? Mesela hiç tanınmamış ancak akademik anlamda yetkin bir yazarın kaynağı bu güvenilirlik kısmına girer mi?

    Isa hakkında tarihsel açıdan güvenilir kaynak :

     

    alanında sürekli atıf yapılan tarihsel isa uzmanları ( bkz: historical jesus)

     

    dinler tarihçileri olur.

     

    bunlar da seküler tarihçiler olmalı hristiyan veya Müslüman bakış açısını yansitmamalı

  3. 13 saat önce, saygsayg yazdı:

    HZ.MUHAMMED HANGİ KOŞULDA HATA YAPTI

    1.  Peygamber kıssaları anlatıldığı zaman Hz.Muhammed henüz Arap Peygamberiydi, Mekke'deydi, kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı kişi değildi. Necaşi'ye giden heyet böyle bir iddiada bulunmadı,  Meryem Suresi'ni okudular. Habeşliler dinini değiştimedikleri halde Necaşi'nin müslümanları kabullenme sebebi budur.

    2. Yahudiler'in ellerinde cep telefonu, Kuranmeali sitesinde "Haman, Meryem" aramaları yapma imkanları yoktu. Kuran mushafı yoktu, çoğu ayet sadece ezberdeydi. Yahudiler, Kuran'ı çürütmek için pek bir imkan bulamadılar.

    3. Derken hicretin 4.yılında Hristiyan Necranlılar'a İslam tebliğ edildi. Necaşi'ye yaptıkları gibi Meryem Suresi okundu. Ancak bu defa işler ters tepti. Necaşi, müslümanlara acımış onları kabul etmişti. Ancak Necranlılar tehdit altındaydı, dinlerinin değiştirilmesi isteniyordu.

    4. Necranlılar,  "Harun'un kızkardeşi Meryem" sözüne takılmışlardı. İslam'ı öğrenmek için Medine'ye heyet gönderdiler. Hz.Muhammed ile çok ağır tartışmalar yaşandı. İsa'nın Tanrı olup olmadığı konuşuldu, Harun'un kızkardeşi konusu konuşuldu, Meryem'in babası kim konusu da konuşuldu. "Putlarla dolu Kabe'ye nasıl taparız" bile dedi adamlar(3/95-96).

    5. Sıkıntı şurada, Necranlılar anlattıkça sahabeler onları haklı buluyordu (3/99-101)

    6. Hz.Muhammed köşeye sıkışmıştı.Hz.Muhammed'in en azından kendi halkını ikna etmesi gerekiyordu. Medine'deki bir hristiyan vahiy katibi onun imdadına yetişti. Bu konuda kendi bildiklerini anlattı. İşte bu noktada beraberce Ali İmran Suresi oluşturdular.

    7. Necranlılar, "gerekirse haraç veririz, yine de iman etmeyiz" dediler., haraç verdiler.  (Maalesef ileride buna rağmen kelleyi kurtaramayacaklardır)

    8. Ancak hristiyan katibin anlattıklarının bir çoğusu kendi hayal ürünü ya da zayıf rivayetleriydi. "İmran" konusunda hata yaptı, ya da bilerek bu yanlışı Kuran'a soktu. Bu adam, Hz.Muhammed'in bir yalancı olduğunu anladı ve kendi memleketine kaçtı. Orada da Muhammed bir şey bilmez, hepsini ben anlattım diyordu.

    9. Hz.Muhammed, adama suikast düzenletti, öldürttü. Adamı gömdüler, ancak Hz.Muhammed'in öfkesi geçmemişti, gece yarısı cesedini dışarıya attırdı. Birkaç sefer bu iş böyle devam etti.

    10. Adamın Neccarlı olduğu söylenir ama Neccarlılar Medineli'dir ve Hz.Muhammed'in en yakın kabilesidir, akrabalık bağı vardır. Neccarlı değil de Necranlı olma ihtimali yüksektir. Bu hikaye Buhari ve Müslim'de sahih hadistir.

    PEKİ NEDEN MUSA DEĞİL DE HARUN İLE MERYEM KARDEŞ

    1. Tevrat parça parçaydı. Hz.Muhammed, Tevrat'ın çoğunu ele geçirememişti. bundan şikayet ediyordu, Yahudiler'in paylaşmadığı halde anlatabildiği hikayeler olursa onunla övünürdü. (6/91)

    2. Ele geçirebildiği nüshalardan biri "Çıkış" nüshasıydı. (birisi de Tekvin'dir) Bu nüshadaki bilgiler, özellikle ilk 15 bab, Kuran'da neredeyse hiç sektirilmeden anlatılmış. Çekirge sürüsü gibi ıvır zıvırlar bile anlatılmıştır.

    3. Bu nüshada Musa'nın hayat hikayesi şöyle anlatılır. "Levili bir adamın oğlu oldu, kadın oğlunu üç ay gizledi, sonra onu onu nehre bıraktı. Çocuğun ablası onu gözledi."

    4. Görüldüğü gibi baba var, abla var ama ne İmran var, ne Meryem ......

    5. Aradan on beş bab, yani 360 ayet geçer.  Musa büyür, savaşır, olaylar gelişir, Yahudiler artık Mısır'dan çıkmayı bile başarmıştır. Şöyle bir cümleye rastlarız "Harun'un kızkardeşi Peygamber Meryem eline tefini aldı" (Çıkış/15)

    6. "Bu Meryem peygamber olmadığı halde, Kuran'da niye ismi zikredilir" diye soran varsa, az önceki hitaba bir daha baksın

    8. Evet, artık Hz.Muhammed'in gözünde "Harun'un kızkardeşi Meryem" vardı, üstelik peygamber derecesindeydi.

    9. Ama bir sorun vardı. Hz.Muhammed "Sayılar" nüshasını eline geçirememişti. Orada ne yazdığını bir türlü öğrenememişti. Musa ve Harun'un ablası Meryem burada türlü kahramanlıklar gösteriyordu, yeri geliyor Tanrı ile konuşuyordu, ordunun liderliğini yapıyordu, yeri geliyor Tanrı tarafından cezalandırılıyordu. Kadının ölümü ve gömülüşü bile anlatılmıştı.

    10. "Sayılar" nüshasından Kuran'da anlatılan tek bir hikaye dahi yoktur. Ama şu vardır, kulaktan dolma bilgiler... Mesela Kuran'da "mallarıyla yerin dibine batırdık" der. Yerin dibine batırılan kişi Karun'dur. "Sayılar" nüshasında "Korah" mallarıyla yerin dibine batırılır. Ama hikaye beş benzemezdir. Mesela Korah,  kuran'da anlatıldığı gibi hiç zengin değildi. Üstelik saraylarda yaşamıyordu. Zavallı Korah, çölde garibanlıktan bitap düşmüş, Musa'dan şikayet etmeye başlamıştı. Musa'dan şikayet edenler mallarıyla birlikte yerin dibine battılar. Kuran'dakinin aksine halk Musa'yı ayıplamıştır. (Kasas,28/76-82)

    SONUÇ

    Görüleceği üzere Hz.Muhammed, Musa ile Meryem'i kafasında bir türlü bağlayamadı. Ama "Harun'un kızkardeşi Meryem" tabirini de bir türlü unutamadı. Nihayetinde kendisini ele veren büyük bir hata yaptı. Bu tabiri Meryem Suresi'ne koydu. Bu hatayı Mekke'de yapmıştı. Medine'de düzeltmek için artık çok geçti. Ali İmran Suresi'nde vahiy katibi adam, ona bir kazık daha atmıştı. Çatlak sesleri susturarak konuyu kapatması gerekiyordu. O da öyle yaptı.

     

    Karun Tevrat'ta olmasa dahi sonradan geliştirilen Talmud'a göre zengindir.

     

    Kuran'da Sayılar' dan Harun ve Meryem'in Musaya Kuşlu kadınla evlendiği için karşı gelmelerinden üstü kapalı bahsedilir. ( Bkz: Musa'yı üzenler gibi olmayın. )

    Yanlış bir bakış açısı bence bu. Klasik Islam Tarihinin delilsiz ve çelişkili anlatımlarını Kuranı anlamak için kullanmak yani.

     

    Necasiler'in Müslümanlar'i kabul etmesi zaten olasılıkdışi.  Aramızda ufak bir fark demesi zaten akılalmaz. Çünkü Hristiyanlar daha kendi aralarındaki ufak farkları çözemiyor birbirlerini yiyorlarken ( konsiller, mezhepler v.b) bu olayın yaşanmış olması imkansız. 

  4. Kuran'ın Meryem suresinde Meryemler'i karıştırmadığı kasten 2 Meryem'i birleştirdiğine yönelik bazı tarihi kanıtlar var. Örneğin Gabriel Said Reynolds ve Guillaume Dye bundan bahseder. Sadece 2 Meryem değil bu arada Kuran birçok Tanah öyküsünü birbirine geçiriyor. Babil Kulesi ve Haman öykülerinin Musa zamanına, Gidyon öyküsünü Davut zamanına, Musa ve Yakup'ıun kuyu öykülerini birleştirme olaylarına baktığımız zaman önümüzde 2 seçenek var:

     

    Ya Kuran bu öyküleri hiç bilmeyen yazarlara sahip olduğu için kulaktan dolma şekilde öyküleri birleştiriyor?

    Ya da Kuran kasten bunu yapıyor?

     

    Ben kasten yapmış olabileceği görüşündeyim. Çünkü Kuran hiç de kulaktan dolma şekilde bu öyküleri aktarmışa benzemiyor hatta öykülerin değişik formlarına da aşina (Yedi Uyurlar öyküsündeki farklılıkların Kuran'da belirtilmesi) ayrıca Kuran apokrif kaynaklardaki bilgileri de kısaca da olsa detaylarına kadar aktarabiliyor. Ayrıca Kuran yine Hristiyanlar hakkındaki teolojik tartışmaları biliyor ve onların anlaşmazlığa düştüğü konulardan bahsediyor.

     

    Yani bence Süryani Hristiyanlık'ında da görülen Tanah ve Yeni Ahit karakterlerini kasten bilerek benzerlikleri şiirsel olarak birleştirerek anlatım gücünü artırmak adına tipolojik paralelizm yapıyor Kuran.

  5. İNCİL VAHİY KİTABI 13:11 - Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu gibi iki boynuzu vardı, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu.

     

    KURAN NEML SURESI 82
    Söylenen (kıyamet) başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir yaratık çıkarırız da insanların âyetlerimize kesin bir şekilde iman etmedikleri konusunda onlarla konuşur.

  6. 28 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

    Taberî tahrifi mâna ve hükümlerin(metin) değiştirilmesi olarak görür. (Câmiʿu’l-beyân, I, 367-369) Verdiğim kaynakta bilgi bulunmakta.

    Diğer dedikleriniz konusunda kaynak görebilir miyim?

    Afedersin de "hükmü" nasıl "metin "yaptın?

    Kaynak vermeye gerek yok siz Islam tarihi uzmanisiniz kaynaklar elinizde Ibn Kazımdan önce Incil veya Tanah metin olarak değiştirildi diyen bir kaynak bekliyorum?

  7. Gabriel Said Reynolds, " manada tahrifin" Hem Süryani Hıristiyanlığı'nda hem Incil'de hem de Kuran'da aynı bağlamda yer aldığını Abdülmalik'in linkini attığı makalede zaten göstermiş. 

     

    Kuran'da metinsel tahrif diye bir suçlama yoktur, anlamda değişiklik yapma ve Tevrat'a ait olmayan haham yazılarının parayla satılması eleştirilmiştir. Bu da sadece Yahudiler'e getirilen bir eleştiridir Hristiyanlar'a anlamda tahrifle ilgili dahi suçlama yönetilmez .

     

    Kuran'a göre hiçbir Kutsal Metin değiştirilmemiştir. 

     

    Hatta Kuran'ın kimi ayetleri Talmud' a  göndermeler içermekte üstelik bir tanesi  Talmud'tan " biz yazdık " diyerek alıntı yapmaktadır. ( Maide 32)

  8. 10 saat önce, Psikolog666 yazdı:


    Kuran Mümini kardeşim kendine göre çevirinde de yanlışlık var. Ayet apaçık "cinsel" faaliyetlerde sapkınlığa gitmiş olan bir kavmi anlatıyor. Bu kavim Lut kavmidir. Tarihsel yaşanmışlığı olan İtalyada'ki Pompei yanaradağı sonrasında taş kesilerek kalan insanların kavmidir. M.S. 79 yılında yaklaşık olarak 1934 yıl önce gerçekleşen bir olay. Taşa kesilen insanlarda cinsel münasebet sırasında taş kesilen heykelleri görmek mümkün. Diğer taraftan o şehir kerane-fuhuş merkezi idi. Tarihsel kaynaklar bunu doğrulamaktadır. İşin ilginç kısmı kalıntıları 1748 yılında tesadüfen bulunmasıdır. Yani Kuran bu olayı 1400 yıl önceden haber veriyor.
    Ayetin bir öncesi ve bir sonrasına mutlaka bakınız. Kitap okurken başını, ortasını yahut sonunu mu okuyarak karar veriyorsunuz?

     

    ﴾78﴿

     Bunun üzerine onları o dehşetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yere serildiler.


    ﴾79﴿

     Sâlih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Andolsun ki ben size rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz."

    ﴾80﴿

     Lût’u da (peygamber gönderdik). Kavmine dedi ki: "Sizden önce insanlardan hiçbirinin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz?"   > 
    Ve lûtan iz kâle li kavmihî e te´tûnel fâhışete mâ sebekakum bihâ min ehadin minel âlemîn(âlemîne).
    fâhışete > fuhuşu > الْفَاحِشَةَ > Kelime kökü: ف ح ش ( F H Ş )


    ﴾81﴿

     "Çünkü siz, kadınları bırakıp da cinsel tatmin için erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz haddi aşan bir topluluksunuz."

    Sonuç olarak, Kuran'a göre demek ki Lüt kavminden önce homeseksüellik/eşcinsellik yok idi. 

    Lut kavmi ile Pompei'nin ne alakası var tarihi Matematik öğretmeninden mi öğrendiniz?

  9. Kuran'a göre Muhammed( 4 kez geçse de) yeni Musa, 2.Hüsrev yeni firavun ,Sasaniler Yeni Mısırlılar, Muhammed'e isyan eden dinden dönenler ise yeni Musaya isyan eden Israilogullarıdir.

     

    Kuran Pers karşıtı bir metindir Şuanki Amerika-Rusya mücadelesinde taraf seçen nispeten güçsüz devletler gibi Kuran da Pers-Bizans savaşında Bizans tarafını seçmiştir aslında Pers tarafını da seçmemiştir de denebilir.

  10. HARUN'UN ALTINDAN BUZAĞI GÜNAHINA ORTAK OLMAMASI VE ÖLDÜRÜLMEYE ÇALIŞILMASI ( KURAN'I KERİM VE AZİZ EFREM ÖRNEĞİ)


    Biliyorsunuz İsrailoğulları için , Musa Sina Dağı'na 10 Emir Levhaları'nı almaya çıktığında , Harun Musa'nın kardeşi ve bir peygamber olarak kavmiyle kalmıştı. Musa uzun süre dönmeyince kavmi altından bir buzağı putu yapıp ona tapındı.

     

    Kuran'da da anlatılan ve Samiri adlı bir kişiye atfedilen (bu başka bir konunun meselesidir) bu olayda,  Tevrat'taki anlatıma göre  Harun kavminin bu put günahına ortak olmuştur. Yani Harun onların bu günah girişimine  müdahale etmemiş dahası bunu denememiştir de hatta putun yapımında rol almıştır:


    Tevrat | Mısırdan Çıkış Kitabı 32. Bölüm:


    1-Halk Musa’nın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce, Harun’un çevresine toplandı. Ona, “Kalk, bize öncülük edecek bir ilah yap” dediler, “Bizi Mısır’dan çıkaran adama, Musa’ya ne oldu bilmiyoruz!”

    2- Harun, “Karılarınızın, oğullarınızın, kızlarınızın kulağındaki altın küpeleri çıkarıp bana getirin” dedi. 
    3- Herkes kulağındaki küpeyi çıkarıp Harun’a getirdi. 
    4- Harun altınları topladı, oymacı aletiyle buzağı biçiminde dökme bir put yaptı. Halk, “Ey İsrailliler, sizi Mısır’dan çıkaran Tanrınız budur!” dedi.
    5- Harun bunu görünce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve, “Yarın RAB’bin onuruna bayram olacak” diye ilan etti. 
    6- Ertesi gün halk erkenden kalkıp yakmalık sunular sundu, esenlik sunuları getirdi. Yiyip içmeye oturdu, sonra kalkıp çılgınca eğlendi.
    (Aynı Bölüm)
    19-Musa ordugaha yaklaşınca, buzağıyı ve oynayan insanları gördü; çok öfkelendi. Elindeki taş levhaları fırlatıp dağın eteğinde parçaladı. 

    20-Yaptıkları buzağıyı alıp yaktı, toz haline gelinceye dek ezdi, sonra suya serperek İsrailliler’e içirdi.
    21- Harun’a, “Bu halk sana ne yaptı ki, onları bu korkunç günaha sürükledin?” dedi.
    22- Harun, “Öfkelenme, efendim!” diye karşılık verdi, “Bilirsin, halk kötülüğe eğilimlidir. 
    23- Bana, ‘Bize öncülük edecek bir ilah yap. Bizi Mısır’dan çıkaran adama, Musa’ya ne oldu bilmiyoruz’ dediler. 
    24- Ben de, ‘Kimde altın varsa çıkarsın’ dedim. Altınlarını bana verdiler. Ateşe atınca, bu buzağı ortaya çıktı!”
    25- Musa halkın başıboş hale geldiğini gördü. Çünkü Harun onları dizginlememiş, düşmanlarına alay konusu olmalarına neden olmuştu. 

     

    Görüldüğü gibi Harun suçsuz görünmüyor bu anlatıda. Antik Tevrat yorumcuları sormuşlar :

     

    ''Tanrı'nın Levililer aracılığıyla kahinliği verdiği ve peygamber yaptığı Harun nasıl olur da böyle bir günaha ortak olur? Üstelik Musa kardeşine, onlara göz kulak olmasını söylemişken bu mümkün müdür? ''

     

    Çeşitli açıklamalar getirilmiş popüler olansa anlaşılan (en azından Kuran'ın coğrafyasında) Harun'un kavmini uyardığı (yapmayın etmeyin dediği) putu ise ''öldürülmekten çekindiği için yaptığı'' görüşü olmuş. Bakın Kuran-ı Kerim bize ne söylüyor:


    Taha Suresi 90.Ayet : 
    - And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey kavmim! Siz bununla (buzağı ile) imtihana çekildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dır. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.

     


    Peki bu ''Harun'un kavmini uyardığı nasihat verdiği'' yorumunun yer aldığı Kuran'a yakın coğrafyalardan veya inançlardan bir metin veya eser var mı? Var efendim. Buyrun, 4. yüzyılda yaşamış Süryani Aziz Efrem Tevrat'ın Mısır'dan Çıkış kitabı üzerine yaptığı tefsirde şöyle diyor:

     

    '' Harun dedi ki: O (Musa) gözünüzün önünde dağa çıkmadı mı? O bulutun içine gittiğinde orda değil miydiniz? Hadi şimdi de , O'nun(Musa'nın) bulunduğu dağa çıkın eğer Yeşu (Joshua- Musa'nın yardımcısı) ve O (Musa)  orada değilse ne arzuluyorsanız onu yapın (yani putu yapın diyor) fakat  Manna'nız varsa (Manna-kudret helvası-gökten gelen ekmek) ya da bıldırcın yiyebiliyorsanız (o da gökten geldi mucize olarak) ,ya da bulut sütünu ve bulut gölgesine sahipseniz (Tevrat'a göre İsrailoğulları'nı mucize olarak bulut takip ediyordu ve  Tanrı'nın onlarla olduğunun işareti gibi bir şeydi)  nasıl olur da O (Musa) şimdi dediği yerde (orda ,dağda) olmaz? Sahip olduğunuz her şey O'nun sayesindedir.  ''

    [Alıntı Yeri : Aziz Efrem -  Mısırdan Çıkış 32:1 Üzerine Tefsir]

    (Parantezler bana aittir)

     

    Peki Harun'un , Kuran'da  öldürülmekten çekindiği için kavminin put yapımında rol almasını anlatan Araf Suresi'nin şu ayeti için ne diyebiliriz? :


    Araf Suresi 150. Ayet:
    Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndüğünde şöyle dedi:
    "Bana arkamdan ne kötü bir halef oldunuz! Rabbiniz'in emriyle dönüşümü beklemeden acele mi ettiniz?" Elindeki levhaları bıraktı ve kardeşi Harun'u başından tutarak kendine doğru çekmeye başladı. Harun, "Ey anamın oğlu!" dedi, "inan ki, bu kavim beni güçsüz buldu, az daha beni öldürüyorlardı, sen de bana böyle yaparak düşmanları sevindirme ve beni bu zalim kavimle bir tutma."


    Yine bu Kuran'da da yer alan ''öldürülme endişesi'' teması Yahudi-Hristiyan gelenekten farklı eserlerde yer alıyor fakat ben yine bütünlük açısından Aziz Efrem'in tefsirinden alıntı yapacağım:

    [benim okuduğum kitapta gördüğüm kaynaklar Tevrat'ın Levililer Kitabı Üzerine Midraş, Targum Neofiti (Aramice Tevrat tercümelerinden biri ) ve Efrem'in aşağıda vereceğim tefsiri.. Gördüğünüz gibi 2'si Yahudi , biri Hristiyan kaynağı, yazar bunları örnek vermiş.]

     

    Aziz Efrem şöyle diyor: 

     

    ''Bu nedenle Harun'la tartışmaya başladılar.  Harun, onların , onu tıpkı Hur'u taşladıkları gibi taşlayacağını gördü. Çünkü  Hur , Musa dağa tek başına çıktığı zaman, İsrail ileri gelenlerine (yaşlılara) '' sorunlarınızı Hur ve Harun'a başvurun'' dediği kişilerden biriydi."
    . (Buradaki dağa çıkış  Mısır'dan Çıkış 24. Bölüm'de geçiyor. Hur ise Mısır'dan Çıkış  24:12'de )

     

    Devam ediyor Efrem: 


     "Musa geri dağdan indikten sonra Hur'dan bir daha Kutsal Kitap'ta bahsedilmemektedir bu nedenle denir ki Hur , Harun'a karşı altın buzağı putu yapmak konusunda patlak veren isyanda öldürüldü çünkü Hur onları azarlamıştı. (yani putperestlikle suçladı onları.) İşte bu yüzden , (put yapmak isteyenler) Harun'u da öldürüp bu cinayetin suçlusu olmasınlar veya kendilerine yalnızca bir değil birden çok buzağı putu yapmasınlar ya da Mısır'a geri dönmesinler diye , Harun, onların put yapma isteğini kabul edip zekice bir emirle put yapmak isteyenlerden,karılarının altın küpelerini istedi umuyordu ki bu kadınlar kocalarını buzağı putu yapmaktan alıkoyarlar çünkü kadınlar küpelerine el sürülmesine izin vermezler. ''

     

    [Alıntı Yeri: - Aziz Efrem- Mısırdan Çıkış 32:2 Üzerine Tefsir]
    (Parantezler bana aittir.)


    Kaynak:  James Kugel-  Traditions of The Bible :  A Guide To The Bible As It Was At The Start Of the Common Era, Tevrat, Kur'an

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

  11. Olaya tarih biliminin yöntemine göre bakan biriyim. Beni hadisler, siyerler, İslam kaynakları bu noktada ilgilendirmiyor.

     

    Çünkü Kuran yazıldıktan çok sonra kaleme alındılar.

     

    Kuran da her metin gibi çeşitli aşamalardan geçip son halini aldı.

     

    Bunlar her antik metnin başına gelmiştir Kuran'ı bunlardan bağımsız tutmak sağduyuya aykırıdır.

  12. Tarihsel yorum budur Yahudilik hariç diğer 2 Büyük Din Kıyamet beklentilerinin doruk noktasında kriz zamanında doğmuştur. Hristiyanlık da islamiyet de Kıyametin doğdukları dönemde çok yakın olduğuna inananlar tarafından oluşturulmuştur.

     

    Kuran'a göre kıyametin eli kulağındadır. Ayrıca Kuran'a göre İsa ve takipçileri onların karşısında olanlara karşı kıyamete kadar üstün olacaktır.  Kuran'a göre İsa hiçbir peygamber gibi değildir. O özeldir çünkü sadece onun Kutsal Ruh'la desteklendiği aktarılır. Sadece o babasız dünyaya gelmiştir ve sadece o 2. Adem gibi görülmüştür. Bu da Hristiyanlık temellidir.  Zuhruf Suresi'nde de açıkça İsa kıyametin işareti olarak görülür. (bu arada Kutsal Ruh'un Cebrail olduğunu söyleyen İslam kaynakları Kuran değil)

     

    İsa'nın Kuran'a göre yarı ilahi olduğunu söylememe gerek dahi yok hatta daha da ileri gidip ilahi demek isterdim ama bu sizin için kabul etmesi imkansız bir durum sizi zorlamak istemiyorum.

     

    İncil de Kuran da başlangıçta kıyamet metinleridir ve maalesef iki metin de yanılmıştır kıyamet kendi dönemleri içinde gelmemiştir

  13. Kuran'ın özellikle gelenek tarafından Mekki Sureler olarak adlandırılan erken dönem Sureler'ne ve ayetlerine göre kıyamet saaati çok yakındır. Hatta Rum Suresi'nin ilk ayetlerine göre kıyamet ya da kıyamet vaadi Roma ve Pers savaşına üstelik Roma'nın galibiyetine bağlıdır. Roma galip geldiği an müminlerin sevineceği kıyamet vaadi geliyor ya da gelmiştir demektir. Ayrıca Kuran'a göre bizzat Kuran'ın inişi de kıyametin işaretidir ve göksel düzende Kuran'ın bildirilişi ayın yarılmasına kıyamet saatinin yaklaşmasına neden olmuştur.

    Kısacası en azından Kuran'ın erken dönem ayet ve Sureleri'ne göre Kıyamet 7.yüzyıl içinde gelecektir ve İsa da (Zuhruf Suresi'nde kıyametin bilgisi olarak görülür) kıyametin işareti olarak gelecektir.

     

    Kuran en azından başlangıçta bir kıyamet metnidir ve siyasi olarak Pers Karşıtı Bizans yanlısıdır ve Bizans'ın Persler'e nihai zaferini Ortadoğu'daki nihai hakimiyetini kıyametin işareti olarak görür.

     

    Kuran Pers karşıtıdır ve o dönem Persler'in yanında olan Yahudiler'e karşıt birçok ayetin olması İsa ve Hristiyanlar'ı ise yücelten de aynı şekilde birçok ayetin olması Kuran'ın politik tavrını gösterebilir.

     

    Kuran'ın içindeki bazı hikayelerden de Bizans yanlısı olduğunu anlayabiliriz. örneğin Fil Suresi Fil ordularıyla ünlü Sasani ordusunu, Zulkarneyn kıssası yine çift boynuzlu olan Büyük İskender'le ilişkilendirilen ve kendisine 2. İskender diyen Heraklius'u niteler. Kuran en azından başlangıçta Bizans propagandası ve Pers karşıtlığı temelinde bir kıyamet litürji metniydi diyebiliriz.

  14. Ben önceleri bu konuda 2  Meryem'in net bir şekilde karıştırıldığı görüşündeydim . Lakin benim görüşümü değiştirmese de bu konuda beni agnostik kılan çalışmalarla karşılaştım akademik literatürde.

     

    Şöyle ki Meryem Suresi açıkça Filistin'deki Meryem kültlerine gönderme yapan bir sure. Filistin'de Meryem'in anılışı 15 Ağustos'ta. 7.yüzyıla ait olduğu düşünülen ve Filistin kültüne gönderme yapan The Lection of Jeremiah adlı bir litürji (dini vaaz) metni de tıpkı Kuran gibi 2 Meryem'i (Harun'un kız kardeşi Meryem ve Bakirre Meryem) benzeştiriyor ve biri diğerinin prototipi oluyor. Bakire Meryem'e Harun'un kızkardeşi deniyor burda bir prototipleştirme var ne olduğundan bahsedeceğim.

     

    Hristiyan literatüründe vardır bu . Hristiyanlar İsa'nın Meryem'in ve diğer birçok İncil öğesinin Eski Antlaşma dedikleri Tanah'ta prototipi olduğunu düşünürler. Örneğin 4. Yüzyıl Süryani azizi Efrem Meryem'i Ahit Sandığı'na İsa'yı da Ahit Sandığı'nın içindeki Antlaşma Levhalarına benzetir. Çünkü İsa Yeni Antlaşma'dır. Meryem de onu rahminde taşıyarak Antlaşma Sandığı görevini görmüştür.

     

    Dolayısıyla 7.yüzyılda Hristiyan literatüründe Filistin yöresinde bu 2 Meryem'in özdeşleştirilmesi ve benzer özelliklerinin karakterleri yakınlaştırmak için abartılması muhtemel.ç Bu yüzden Harun'un kızkardeşi olan Meryem ile bakire Meryem'in birbirlerine benzeştirilmesi bu açıdan olağan olabilir.

     

    Onun dışında eğer  durum bu değilse kesinlikle çelişki var. Verdiğiniz İslam kaynakları bu tür sorunlara cevap verebilmek için yazılmış refleksif metinler. 7.veya 8.yüzyıla ait değilller dolayısıyla Kuran'ı anlamak için kullanılamazlar.

×
×
  • Yeni Oluştur...