Jump to content

Emrh91

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    45
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Emrh91 kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 2 saat önce, Kaz yazdı:

    Bu düşüncene gerçekçilikle karşı çıkmalısın bu film çekilmeden önce de her şey aynıydı, westworld ve blackmirror tarzı diziler de bazı insanlar üzerinde izlemesi güvenli olmayan yapımlar olabilir, nerede yüzelsel olmanız gerektiğini bilmelisiniz bu sadece bir film hayalet diye bir şey yoktur.

     

    Sen de o facebook paylaşımını gören sıradan bir insansın ama facebookta birine bir şey ima etmek için paylaşımda bulunan insanlar da var ancak bunlar senin için bilgi niteliğinde olmasın hatta facebookunu kapat sosyal medyadan gerçek hayata yönelmelisin.

     

    Başkalarına karşı hissettiklerini çok ciddiye alma, karşındaki kişi de kendine uyucak birini arıyor sonuçta ve o sen olmayabilirsin, eğer batan bir hisseye para yatırmaya devam edersen ne olur sen düşün, gözünde büyütme başkasına yürü veya sevgili bulmayı zorunluluk olarak düşünme, truman şov izleyeceğine bence two and a half men serisini izlemelisin biraz kafan dağılabilir.

     

    Usanmadan okuyup ve yazdığınız için teşekkür ederim. Haklısınız, ama bunlar bende yıllar önce vardı. Şimdiki durumum açtığım konuya yazdığınız gibi. Gerçi orada anlattığım olayda (dine küfürler, hakaretler) eskide kalmıştı. Sonrasında anlattığım gibi (belki de çaresiz hissetmekten) dine yönelmiştim. Yine de işitsel halüsinasyonlarım devam etti.

  2. ''Dinde Zorlama Yoktur.''

    En büyük çelişki burada başlıyor. Belki de islam'dan başka bir dinden bahsediliyor.

    Bir bebek doğarken zorlama çocuğun kulağına dua okunmasıyla başlıyor.

    Erkek çocuklarında sünnetle devam ediyor.

    İslamın zorlama kültürü çocukların beynine yayılıyor.

    Kız çocukları 7-8 yaşlarından itibaren ''kendi istekleriyle'' türbana giriyor.

    Erkek çocukları 20 yaşına gelince kültürün silahlı bekçiliğini yapıyor.

    Din ideolojik bir ruh alıyor ve politikanın temeline yayılıyor.

    Torpiller, kayırmacalar bu şekilde başlıyor.

    Bu en üstten en alt kademe ya da mevkiye kadar yayılıyor.

    Silahlı ve Düşünsel askerler, bekçiler yaratılıyor, sayılarını artırma ve durumu dir tutma için canla başla çalışılıyor.

    Kısa oldu, ama durum bundan ibaret, gerisi teferruat olarak kalıyor.

  3. Dinciler ve onlara ayak uyduran müslümanlar evrenin mükemmelliğinden, her şeyin kusursuzluğundan falan bahsederler. İnsanların mükemmel yaratılışından ve her şeyin Tanrı’nın bir yansıması olduğundan falan bahsederler. Ama görüyoruz ki evren mükemmel değil, dünya’da ise doğal dengeye baktığımızda hayvanların vahşetlerini görüyoruz. İnsanlara baktığımızda ise hepsinin güzel görünmediğini söyleyebiliriz.

  4. 22 saat önce, mantik yazdı:

    Ben 90'lı yıllarda geldim ABD'ye, hala burada yaşıyorum. Gelmek isteyenleri anlıyorum ve heveslerini kırmak istemiyorum, sonuçta ben de çok istedim buraya gelmeyi zamanında. Ama doğru sebeplerle gelmek lazım, ve gerçekçi olmak lazım. Özellikle hollywood filmlerinde gösterilen en zengin, en ayrıcalıklı kişilerin hayat tarzlarına falan kanıp gelmeyin sakın. Gelen pek çok kişinin şok yaşayıp depresyona girdiğini biliyorum. İlk zamanlar sürekli ağlayanları biliyorum. Türkiye'de güzel, maaşlı, masa başı işlerini bırakıp burada kasiyer ve temizlikçi olarak yıllarca sürünen insanlar oluyor. Ben niye geldim buralara diyorlar haklı olarak.

     

    Çoğu kişi Türkiye'de yapacağı işlerden çok daha düşük düzey işlere razı gelmek zorunda kalıyor. Yüksek derece eğitimli kişiler için daha farklı durum. Onlar Türkiye'de gelecekleri yerlere daha yakın pozisyonlara gelebiliyorlar. Ama onlar için bile, eğer ortalamasını alacak olursak durumun, Türkiye'deki potansiyellerinin altında kalacaklarını söylebiliriz çoğunun. Yani mesela, Türkiye'de kalsa, bir şirketin genel müdürlüğüne yükselebilecek bir adam, burada orta veya alt düzey bir yöneticilikle yetinmek zorunda kalabiliyor. Herkes için değil tabi bu. Dediğim gibi, istatistiksel bir veri veriyorum burada. Bu tür şeyler kişiden kişiye, durumdan duruma değişir.

     

    Ayrıca, son dönemde ABD'de yabancı düşmanlığı çok arttı. Trump'ın seçilmesinin falan altında yatan faktörlerden biri de bu zaten. Burasının beyaz Amerikalıları, yabancı insan istemiyorlar ülkede. Trump yukarıda bahsedilen bu diversity lottery programını kaldırmaktan bahsediyor mesela. Yani kura yoluyla green card almak tarihe karışabilir yakında. Eğitimli kişilerin ülkeye gelişinde en yaygın yöntem olan H-1B vizesinde de değişiklikler yapıyorlar, daha da yapacaklarını söylüyorlar. Daha da zorlaştırdılar bu vizeyi bile mesela. Tamamen kökten değiştirmekten ve çok kısıtlamaktan falan da bahsediyorlar.

     

    Yani, sizi istemeyen yere niye zorla geliyorsunuz? Bunu düşünün. Avustralya'ya, Kanada'ya falan gidin, ille de yurtdışı diyorsanız. Amerika'nın tadı kalmadı bence. Ben buraya bu kadar yerleşmiş olmasam, burada çoluk çocuk yetiştirmiş falan olmasam, ben bile dönerdim belki.
     

     

    Değer görüp yazdığınız ve verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.

    Ben daha çok nasıl gelebilirimin sorusunu sormuştum.

    ABD’yi de şart olarak görmüyorum, ama verdiğiniz örnek ülkelerde Green Card gibi bir durum yok. Almanya’da bir tek mavi card var diye biliyorum, onu da araştırdım, araştırıyorum zaten.

    Siz tabii genel olarak yazmışsınız, ama çok lüks bir yaşam hayallerim de yok. Zaten bulabilirsem eğer aylık bir oda 400-450 $ diye yazmıştım.

  5. Üç yıl önce kura çekilişine katılmış, fakat takip etmemiştim. Yine bu Ekim’de katılmak istiyorum. Cesaretimi de topladım ve gerçekten gitmek istiyorum. Ama tabii şanş, çıkmayadabilir. Bu yüzden tüm umudumu da buna bağlamak istemiyorum. “Yurt dışında” oturum ve çalışım izni alma yollarını da az çok biliyorum, genel bir kimse için imkanlar çok çok kısıtlı. Belki bir çoğunuz gitmek istiyor ve imkan bulamamış, ya da düzenini bozmak istemiyor. Orada yaşayanlarda olabilir tabii. Kalmak isteyenlerde olabilir her neyse. Benim sorum yahut sorunum farklı/alternatif yollar bulabilir miyim? Bir de elimde internet var, araştırdım tabii ama Green Card hakkında varsa deneyim/bildikleriniz öğrenmek istiyorum.

    Benim edindiklerim şunlar:

     

    Green Card 2018

    Başvuru Adresi:

    https://www.dvlottery.state.gov

    Başvuru Tarihleri:

    4 Ekim-7 Kasım

    Arası

    Başvuru Sonucu Tarihi

    Mayıs Ayı

    (Amerika vize başvurularında kullanılan aşağıdaki PDF dosyasında ayrıntılarını göreceğiniz fotoğraf ölçüleri ABD vize uyum koşullarına göre örneklendirilmiştir. İstisnai durumlar dışında 50x50 mm ölçülerindeki fotoğraflar vize işlemlerinde kabul edilmektedir.

        •    Fotoğrafta olması gereken özellikler aşağıdaki gibidir;

        •    Maksimum son 3 ay içinde çekilmiş olmalı

        •    Kişinin güncel halini temsil etmeli

        •    Pasaportunda, daha önceki vizelerinde kullanılmamış olmalı

        •    Rötuşsuz, yüzde gölge olmayan beyaz fon üzeri olmalıdır.)

    (Green card kazandıktan sonra size verilecek olan tarihte greencard vize görüşmenizi yapmalısınız greencard vizesini almaya hak kazanırsanız Amerikaya giriş yapmalısınız. Bu gidip Amerikaya hemen yerleşmeniz gerektiği anlamına gelmez. Yaklaşık olarak green card vizenizi aldıktan sonra 6 ay içinde ABD'ye giriş yapmanız gerektiği anlamına gelir. Yerleşmeniz zorunlu olmamakla beraber, Green card hakkınızın devamı ve vatandaşlığa geçişiniz konusunda Amerikan hükümetinin sizin hakkınızda yapacağı araştırmalarda ABD'de kalış süreniz, giriş-çıkış sıklıklarınız önemli kriterler arasında olacaktır. Ülkeye yerleşme kararı alana kadar 6 ayda bir Amerikaya giriş çıkış yaparak greencard vizenizi ve haklarınızı elinizde tutabilirsiniz.)

    (Green card kazanan talihlilerin kazandıklarını öğrendikleri anda doldurmaları gereken ayrı bir on line form vardır. Öncelikle ve acil olarak onun doldurulması ve sisteme yüklenmesi gerekir. Takip eden aylar içerisinde green card kazanan ve on line formlarını tamamlayan talihlilere Amerikalı yetkili makamlardan ayrı bir e mail gelmektedir. Türk vatandandaşları green card vize görüşmelerine Ankarada bulunan Amerikan Büyükelçiliğinde girerler. Green card kazanan talihlilere hangi tarihte elçilikte green card vize görüşmesine gitmeleri gerektiği e mail yoluyla bildirilir.)

    (A'dan Z'ye Green Card Süreci

    Rüyalar ülkesi Amerika, yılda ortalama 50,000 - 55,000 kişiye Green Card / Yeşil Kart dağıtmaktadır. Uygun adaylar arasından yapılan Green Card başvuruları sonucunda ABD Hükümetinin resmi otomasyon sistemi tarafından tamamen rastgele sistemle belirlenen kazananlar, her yıl değişen oranlarda belirlenen sayılara göre değişik ülkelerden seçilmektedir.

    Green Card sürecini ve kazandıktan sonra nasıl ilerlemeniz gerektiğini aşağıdaki maddelerde bulabilirsiniz.

        1    Green Card kazanabilmek için öncelikle başvuru yapılması gerekiyor. Green Card başvurusu yapılırken doğru siteden, doğru bilgiler ile zamanında giriş yapılmalı ve kullanılan fotoğrafın Green Card standartlarına uygun olduğundan emin olunmalıdır. En ufak hata diskalifiye olunmasına neden olacaktır.

        2    Ekim ayında Green Card başvurusu başarılı bir şekilde tamamlanıp, takip eden Mayıs ayında Green Card sonuçları, doğru konfirmasyon numarası ve bilgileri ile kontrol edilmelidir. 

        3    Green Card talihlisi; DS-260 formunu kurallara uygun, eksiksiz bir şekilde doldurmalı ve sisteme girişini yapması gerekmektedir. En kritik aşama olarak görülen DS-260 formunun doldurulması için tecrübeli bir danışmandan destek alınmalıdır.

        4    DS-260 formun, başarılı bir şekilde sisteme girişi yapıldıktan sonra randevu tarihinin beklenmesi gerekecektir. Unutulmamalıdır ki, sisteme girilen ilk e-posta süreç boyunca iletişim adresi olarak kalacak ve sık sık kontrol edilmesi önem arz edecektir.

        5    Green Card randevu tarihi, gün ve saatin bulunduğu 2NL mektubunun Green Card talihlisine ulaşması, çekiliş ile atanan numaraya göre değişkenlik gösterecek olup 3 ile 9 ay arasında kayıtlı e-posta adresine gönderilecektir.

        6    Green Card görüşmesinde sunulması gereken belgeler bellidir, fakat talihli profiline göre değişkenlik gösterebilmektedir. (Evli, bekar, çalışan, işsiz, dul, evlat edinen aile vb.) Her profilin sunması gereken ekstra evraklar olabileceği gibi, bu evraklardan hangilerinin İngilizce, hangilerinin yeminli tercüman tarafından çevirilmesi gerektiği gibi kritik bilgilere sahip olmakta önemlidir. 

        7    Green Card görüşmesine gitmeden önce pasaportun teslim alınabilmesi için PTT kargo kaydı yapılması gerekmektedir. Aksi halde eksik belge sunulmuş kabul edilecektir. PTT Kargo kaydı ile pasaportun gönderileceği  PTT şubesi ibraz edilmiş olacaktır.

        8    Green Card görüşmesinde sunulması gereken bir diğer belge de doktor raporudur. Doktor raporu yalnızca ABD Büyük Elçiliği'nin anlaşmalı olduğu klinikten alınabilmektedir. Önceden randevu alınması gereken klinikte, doktor raporu için muayene ve aşı gibi tetkiklerden geçilecek olup ve kapalı-mühürlü zarfta verilecek raporun kesinlikle açılmadan, deforme edilmeden görüşme sırasında yetkiliye teslim edilmelidir.

        9    Tüm belgeler hazırlandıktan sonra, Green Card talihlisine daha önce verilen randevu saatinden 45 dakika önce elçilikte bulunulmalıdır. Green Card görüşmesi genellikle insanların en çekindiği bölüm olmakla beraber daha önce doldurduğunuz DS-260 formu nedeniyle düşünülenden çok daha rahat geçmektedir. DS-260 formu ile verilen bilgiler ışığında dosyalar, KCC (Kentucky Consular Center) tarafından incelendiği için yüksek oranlarda kararın belli olduğu bilinmelidir. Bilinmesi gereken bir diğer konu, Green Card talihlisi görüşmede bulunacak kadar ilerlediyse zaten Green Card alabilmek için uygun bir aday olduğu ve görüşme sırasında rahat görünülmesi gerektiğidir. Belgelerin eksiksiz ve doğru doldurumuş olduğunu varsayarak, formaliteden sorulan  2-3 soruya basit ve doğru cevaplar verilmelidir. Vize görevlisi Green Card talihlisini tebrik ederek, vizenin onaylandığını gösteren kağıdı verecektir.

        10    Green Card görüşmesinden sonra, 5-7 iş günü içerisinde pasaport ve Amerika'ya girişte polise verilmesi gereken belge, PTT'den teslim alınarak kargo içeriği özenle saklanmalıdır.

        11    Amerika'ya giriş yapılmadan önce USCIS kaydı yapılması gerekmektedir. UCSIS kaydı ve ödemesi Green Card'ın basılması ve teslimatı için ödenen bir harçtır. Online olarak yapılan kayıtta sistemin Green Card talihlisine verdiği kodu not alması önemlidir.

        12    Tüm bu aşamalar sonucunda daha önceki aşamalarda verilen ABD adresine Green Card gönderilecektir.

        13    Selective Service System: ABD'de 18 yaşına giren her erkeğin (Askerlik yapabilecek durumda olmayanlar hariç) ad, soyad ve ikamet bilgilerinin bırakılması gereken devlet dairesidir. Green Card kazanan kişi 26 yaşından küçük 18 yaşından büyük ise Amerika'ya girişinden itibaren 30 gün içerisinde Selective Service System'e kayıt olmalıdır ve 26 yaşına kadar tüm bilgilerini güncel tutmalıdır. Adres değişiklikleri 10 gün içerisinde bildirilmez ise kişi, para ve hapis cezalarıyla karılaşabilir. Kayıt olunabilmesi için Amerika'ya giriş yapmış ve sosyal güvenlik numarasını almış olmak gerekmektedir. Sonrasında United States Post Service ofisine gidilerek, Selective Service System için hazırlanmış formu doldurulmalıdır. Bilgiler gönderdikten sonra, 1 ay içerisinde verilen ikamet adresine Selective Service kartı gelecektir. Adres değişikliği yapılırsa 10 gün içerisinde aynı işlemin tekrarlanması gerekmektedir.

     

    Green Card Sahibinin Hakları ve Yükümlülükleri

    Green Card vizesini alan kişi, sıradan bir Amerikan vatandaşı ile oy hakkı dışında hemen hemen aynı haklara sahiptir. 

    Bunlar:

        •    Sınırsız oturum izni,

        •    Sınırsız çalışma izni,

        •    Yerli statüsünde eğitim hakkı. (Yerli öğrenciler, uluslararası öğrencilere göre çok düşük ücretler ödemektedirler.)

     

    Green Card vizesi ile Amerikada yaşayan kişi tıpkı Amerikan vatandaşları gibi bir takım yükümlülüklere sahiptir.

    Bunlar:

        •    Yasalara uymak,

        •    Vergi vermek,

        •    Her yıl gelir beyanında bulunmak,

        •    18-26 yaş arası erkekler için Selective Service'e kayıt olmak.

     

    Green Card Sahibinin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

    Green Card sahibinin, Green Card'ını kaybetmemek ve gelecekte vatandaşlık başvurusunda bulunabilmesi için dikkat etmesi gereken hususlar bulunmaktadır.

    Bunlar:

        •    Vergilerin aksatılmaması,

        •    Kişinin polis ile başının derde girmemesi,

        •    Tüm yasalara harfiyen uyulması,

        •    ABD'de kalış süreleri.

    Tüm maddeler önemli olmakla beraber ABD'de kalış süresi ile ilgili değerlendirmeler yapılmaktadır. Green Card'ın kaybedilmemesi için Amerika'da belli bir süre yaşanmalı, ülkeye giriş ve çıkış tarihleri arasındaki süreye dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki; Amerika Birleşik Devletleri, ülkede yaşamak isteyen, kanunlara uyan ve vergilerini veren bireyler istemektedir.

        •    0-12 Ay Ülkede Bulunmamak: Yasal olarak Green Card hakkınız devam edebilecektir. Fakat ülkeye girişinizde ayrı kaldığınız süreci kanıtlarıyla birlikte açıklayabilmeniz gerekmektedir.

        •    1 Yıl ve Üzerinde Ülkede Bulunmamak: Kişinin Green Card hakkı ortadan kalkacaktır. Kişi ABD'ye dönüşü için 'SB1 Returning Resindent' vizesi alması gerekecektir. 

     

    Green Card Süreci ile Vatandaşlık Başvurusu

    Kişi, Green Card ile ABD'de yaşam süresi boyunca yukarıda bahsedilen maddelere dikkat etmesi durumunda vatandaşlık başvurusu yapabilir. Vatandaşlık başvurusu için şartlar bulunmaktadır:

        •    Kişinin 18 yaşını doldurmuş olması,

        •    Son 5 yıl içerisinde ABD'de kurallara uygun bir şekilde 30 ay yaşamış olması,

        •    ABD'de geçen 5 yıllık süre boyunca aralıksız 1 yıldan fazla yurtdışında bulunulmaması,

        •    Kişinin vatandaşlık başvurusu yapmadan 100 gün öncesinde aynı eyalette yaşamış olması,

        •    İyi bir vatandaş olunması,

        •    ABD vatandaşlığı için yemin etmeyi kabul etmek.

    Kişi koşulları sağlayarak başvuruda bulunması ve vatandaşlık mülakatını geçmesi gerekiyor. Mülakat; Temel İngilizce (Okuma, yazma, konuşma) testi ve ABD devlet yapısı ve tarihi ile ilgili yapılan, 5 sene ABD'de yaşamış bir kişinin kolaylıkla geçebileceği bir mülakattır.)

    Asgari Ücret (Günlük 7.25 $)

    8 Saat/1 Gün* 30 = 1.740 $

    Oda Kiraları

    (Chicago Genelinde Ortalama): 400-450 $ - Aslında en ucuz fiyat, bu fiyatlardan başlıyor.

    Üzerinden kiralık Ev/Oda bulabileceğim siteler:

    Couch Surfing

    Airbnb

    Craiglist

    Trulia

    Zillow

    HAR

     

    Son olarak aracı kullanmalı mıyım (ki çoğuna güven olmuyor) yoksa bireysel olarak mı başvurmalıyım?

  6. Bir saat önce, Hurrican yazdı:

     

    Buraya kadar yazdıklarımızı hiç anlamadığınız ya da ben anlatamadığım için aşağısında sorduğun soruların bir anlamı kalmıyor. 
     

     

    Benim için anlamlı sorular, konuyu açma sebebim.

     

    1 saat önce, Hurrican yazdı:

    Bu cümle duyulduğu ânda, şu soru gelmeli:
    -hani nerde? Hangi âyette evrimden bahsediliyor.?

     

    Sahi hangi ayet? :blink:

     

    ...

     

    Aslında yazdıklarınızı iyi okudum, hem yaratılışı savunmak hem evrimi savunmak nasıl bir şey anlayamadım.

    (Sonunda Ateistlerin dediği noktaya (Bknz: ''Bunlar yakında evrim kur'an'da yazıyordu zaten derler'') gelmiş bir Müslüman görür gibi oldum, ama tam olarak değil, gibi yani.)

    Ki evrim teorisini de desteklemiyorsunuz, aklınızda nasıl bir ''evrim'' var bilmiyorum.

  7. 2 saat önce, Hurrican yazdı:


    Dînlerinin aksini söylediğini düşündükleri için karşılar.
    Bir kısmı, yaratılışın süreç içinde değil, Allah (c.c.) tarafınden bir ânda gerçekleştiğini düşündüğü için, Evrimin bâtıl olduğunu düşünür.
    Yine bir kısmı, Hz. Âdem'in Babasız olması gerçeğine bakarak, İnsânın maymundan gelmediğini düşünür.

    İşin doğrusunu öğrenmek isterseniz, Dikkatle ve basîretle mu'cîze kitabımız Kur'âna bakmanız gerekir.
    Kur'ân açıkça evrim gerçeğini onaylar.
    Ve Yine Kur'ân, Âdem peygamberin babasız yaratıldığı gerçeğini de söyler. 

    Hz. Âdem, Allah'ın tekâmül (evrim) yoluyla genel yaratışının hâricinde özel bir usûlle yaratılmıştır. Allah'ın çok farklı ve özel yaratışları vardır. Hz. Îsâ'nın yaratılışı da çok özeldir. Evrim yolu ile yaratış da Allah'ın yaratışıdır.

     

    1 saat önce, Hurrican yazdı:


    Dînlerinin aksini söylediğini düşündükleri için karşılar.
    Bir kısmı, yaratılışın süreç içinde değil, Allah (c.c.) tarafınden bir ânda gerçekleştiğini düşündüğü için, Evrimin bâtıl olduğunu düşünür.
    Yine bir kısmı, Hz. Âdem'in Babasız olması gerçeğine bakarak, İnsânın maymundan gelmediğini düşünür.

    İşin doğrusunu öğrenmek isterseniz, Dikkatle ve basîretle mu'cîze kitabımız Kur'âna bakmanız gerekir.
    Kur'ân açıkça evrim gerçeğini onaylar.
    Ve Yine Kur'ân, Âdem peygamberin babasız yaratıldığı gerçeğini de söyler. 

    Hz. Âdem, Allah'ın tekâmül (evrim) yoluyla genel yaratışının hâricinde özel bir usûlle yaratılmıştır. Allah'ın çok farklı ve özel yaratışları vardır. Hz. Îsâ'nın yaratılışı da çok özeldir. Evrim yolu ile yaratış da Allah'ın yaratışıdır.

    Evrim teorisine hem teori deyip hem de inananların çoğuna bu bir gerçekliktir  buna inanmamak mümkün değildir, bunun ardında acep hangi psikolojik sebebler vardır diye araştırma yapmak biraz gülünç oluyor. Çünkü adı üstünde teori,, Bilimsel deneysel bir gerçek değil, teori... İnananlar da kendilerine göre haklı meselâ hz. Âdem'in babasız yaratılmasının Evrim dışı yaratılmasının Evrime aykırı olduğunu düşünüyorlar. Halbuki, Tekâmül yoluyla yaratılış, kendi sürecinde devâm etmekte. Hz Âdem ayrı bir usülle yaratılmış. Burada çok dehşetli bir de incelik var ki biri iki cümleyle anlatılmaz anlayamazsınız. Hz. Âdem özel bir usûlle yaratılmış olsa da geçmiş ile bağları genetik birikimleri kopmuş değildir, mutlak bağımsız olarak yaratılmamıştır.

    Konuyu açanın zihnindeki mantık hatâsına geri döneyim.
    Teoriyi gerçek diye yutturmaya hakkınız yok, çünkü bilim şu aşamada gerçek diyemiyor, adı üstünde teori. Ya'nî şu ânki bilim düzeyine göre durum bu demek istiyorum.

    Size işin ilginç tarafını söyleyeyim. Günümüzdeki Bilimin bilgisi çok sınırlıdır, ne dediğinin de çok bir önemi yoktur.
    Evrim bir gerçektir. Bu gerçeğin bilgisini biz Kur'ândan alıyoruz.
    Kur'ân'a dayanıyorsanız Evrim gerçektir demeye hakkınız vardır. Günümüz bilim seviyesine dayanıyorsanız Evrim gerçektir demeye hakkınız yoktur. Çünkü ortada yüzdeyüz isbatlanmış bir durum yoktur. Daha doğrusu, yaratılış hakkındaki gözlem ve bulguların ve gerçeklerin,, evrim yoluyla îzâh edilmesi şu ân için isbatlanmış bir açıklama değildir. O yüzden teori deniyor. 

    İnşAllah anlatabilmişimdir.

     

    Doğrusu yazdıklarınızdan pek bir anlam çıkaramadım, hatta kur'an'dan bile daha çelişkili buldum.

    Çıkardığım anlam ise evrimin yaratılışa ters düştüğü için yaratılışçılar tarafından kabul ya da destek görmemesi.

    Ben yine asıl merak ettiğim hususu sormak istiyorum. (Hazır sizi de yakalamış-bulmuşken.)

    Yaratılış fikri neden sizi bu kadar cezbediyor?

    İnancınızdaki bu körü körünelik bu keskinlik niye?

    Aksi neden olamaz?

    Kur'an'a neden inanıyorsunuz?

    Size bu kadar (aksi kesinlikle hatalı-yanlış olacak kadar) gerçek ya da gerçekçi gelen şey ne?

  8. On 07.03.2018 at 07:39, anibal yazdı:

     

    Salaklık, parayla mı? Bedava bulunca herkes atlıyor işte böyle...

     

     

     

    Sanırım beni anlamadınız, isterseniz kendimden alıntı yaparak biraz açayım.

     

    On 04.03.2018 at 02:22, Emrh91 yazdı:

    Ben dinleri ve insanların evrim teorisini desteklemeyişini merak etmiyorum.

    (Ben dinleri merak etmiyorum derken şunu kastetdim:

    ''İnsanlara inandıkları din aksini emrediyor o yüzden evrime sıcak bakmıyorlar''

    Ben bunu zaten biliyorum,)

    Sıcak bakmamalarının altında yatan psikolojik sebepleri merak ediyorum.

    (Yani dinlerinin emrettiği aksi ''gerçeklikler'' neden insanlara bilimsel teorilerden daha cazip geliyor?...)

    Beni anlamamanıza da hak veriyorum, çünkü düşünmeden, hızlıca yazılmış bir cevaptı, ama yine de doğru bir soru içeriyordu.

    Merakım sadece dinleri aksini söylediği için mi karşılar, -eğer böyle ise çokça sığ bir durum diyebilirim...

    yoksa primat ailesinden olduklarını kendilerine yediremedikleri için (ki bence aptalca bir kompleks) mi karşılar?

    -Bu biraz daha makul bir neden gibi görünüyor, ama parantezde de belirttiğim gibi

    ''Yaratılanı sev, yaratandan ötürü'' diye tatava yapan bir topluluk aynı zaman da

    ''Ben dedeme maymun dedirtmem!''

    ''Demek senin deden maymun...'' gibi laflar sarf edebiliyor.

     

  9. On 04.03.2018 at 10:23, Scapula1903 yazdı:

    Evrim’e inanmak diye birşey olamaz... kabul etmek vardır ve her insanın öğrenmesi gerekir.. evrim nasıl bir cismin yere düşmesinin ardında yer çekimi kanunu var diye düşünüyorsak bir canlıya baktığımızda evrimi  görmeliyiz..

    insanların kabul etmemesinin altında yatan neden ise dinler ve bedevi  inancı... 

     

    İlk başta küçük bir ayrıntıyı gözden kaçırdım, pardon...

    Bir sözcük hatası diyeceğim, ama ya da diyemeyeceğim çünkü yazarken ''İnandırıcılığı'' gerçekçi ya da tatmin edici anlamında kullanmıştım.

     

    Doğrusu:

     

    (1)

    On 04.03.2018 at 02:27, Emrh91 yazdı:

    Size internetten bir iki makale ya da link vermemi beklemeyin.

    Sorum gayet açıktı, siz soruma yanıt vermediniz, ama gerçi yine de benim için bir cevap niteliği taşıyordu

    (Gerçekçi bulmadığınız ve aksinin bilim insanları tarafından destek gördüğünü, onandığını ve

    Evrim Teorisinin çürütüldüğü düşüncesindesiniz sanırım.)

     

    (2)

    On 04.03.2018 at 02:27, Emrh91 yazdı:

    Size internetten bir iki makale ya da link vermemi beklemeyin.

    Sorum gayet açıktı, siz soruma yanıt vermediniz, ama gerçi yine de benim için bir cevap niteliği taşıyordu

    (Tatmin edici bulmadığınız ve aksinin bilim insanları tarafından destek gördüğünü, onandığını ve

    Evrim Teorisinin çürütüldüğü düşüncesindesiniz sanırım.)

     

  10. On 04.03.2018 at 10:23, Scapula1903 yazdı:

    Evrim’e inanmak diye birşey olamaz... kabul etmek vardır ve her insanın öğrenmesi gerekir.. evrim nasıl bir cismin yere düşmesinin ardında yer çekimi kanunu var diye düşünüyorsak bir canlıya baktığımızda evrimi  görmeliyiz..

    insanların kabul etmemesinin altında yatan neden ise dinler ve bedevi  inancı... 

    Evrim Doctor Who'daki ''rejenerasyon'' değil ki öyle bir bakınca görelim, milyon yıllık bir süreç. İlk yazdığınız üç noktaya kadar olan tümceye katılmaktayım, inanılır ve inanılsın diye bir düşünce de mi oldum ya da belirttim?

  11. 23 saat önce, bilgivehis yazdı:

    ...çünkü insanlara yüce-değer bahşedilen bir din cazip gelir, bugün primatı kabul etmemelerinin temelinde bu psikolojik din cazibesi yatıyor, diğer olgular daha sonra gelir...

    Umarım yanlış anlaşılmamışımdır, ben ''Ben dinleri ve insanların evrim teorisini desteklemeyişini merak etmiyorum.'' diye yazarken bu bahsettiğiniz ''çünkü'' ya da ''çünkülerle'' ilgilenmiyorum demek istemedim, sadece ilk verdiğiniz cevabı zaten anlıyor ve biliyorum, ama altında yatan ya da arkasındaki nedeni-nedenleri merak ediyorum demek istedim. Verdiğiniz cevap içinse teşekkürler.

  12. 3 saat önce, Scapula1903 yazdı:

    Bunu neye dayanarak söylüyorsun ?  

    Size internetten bir iki makale ya da link vermemi beklemeyin.

    Sorum gayet açıktı, siz soruma yanıt vermediniz, ama gerçi yine de benim için bir cevap niteliği taşıyordu

    (İnandırıcı bulmadığınız ve aksinin bilim insanları tarafından destek gördüğünü, onandığını ve

    Evrim Teorisinin çürütüldüğü düşüncesindesiniz sanırım.)

  13. 3 saat önce, bilgivehis yazdı:

    Birinci nedeni bu yalan yüzünden.

    ''Biz gerçekten insanı en güzel biçimde yarattık, [Tin, 95/4.] ''Allah size şekil verdi ve şeklinizi en güzel yaptı, [3Teğâbün, 64/3.]

     

     

     

     

    Ben dinleri ve insanların evrim teorisini desteklemeyişini merak etmiyorum.

    Sıcak bakmamalarının altında yatan psikolojik sebepleri merak ediyorum.

    Evrim karşıtları sadece islam dini mensuplarında yok, hristiyanlarda ve diğer din mensuplarında da var.

    Merakım sadece dinleri aksini söylediği için mi karşılar, yoksa primat ailesinden olduklarını kendilerine yediremedikleri için (ki bence aptalca bir kompleks) mi karşılar?

    Ya da başka bir sebebe mi dayanıyor karşı olmalarının altında yatan neden?

  14. Nihilistler ateisttirler, ateistlerin içindeyse nihilistler bulunabilir. Buna en iyi örnek Alman filozof Nietzsche’dir. Ama nihilizm’in dinlerle ya da islam diniyle uzaktan yakından alakası yoktur.

  15. Olası bir Tanrı... Olası bir Tanrı...

    Olası bir Tanrı Tanrı’ya göre değişir.

    Mesela söz konusu Allah’sa hepiniz zaten biliyorsunuzdur. Eğer deistlerin varlıklarını düşündüğü Tanrı ise...

    O zaman insanların sözünü ettiği (uydurduğu) bütün şeyler birer çöp haline geliyor. Peygamberler, dinler, öğretiler...

    Belki dünya’dan daha önemli yerler vardır evren’de bilemem.

    Ben bunu da geçeceğim ve ateist bir gözle bakacağım.

    Evet, gezegen adaletsiz şöyle böyle,

    ama bunu da yine kendimize, kendi kültürümüze borçluyuz. En baştan bir oyun yapmışız kendimize ve oyunun kurallarını da belirlemişiz. Değişen zamanla birlikte oyunun bazı geçersizleşen kurallarını değiştirmiş ya da esnetmişiz. Bazılarımız buna direnmiş, bazılarımızsa uyum sağlamış, hatta bazılarımızsa en baştan değişimin öncüsü, öncüleri haline gelmişler. Oyuna sonradan katılanlarsa (yeni doğanlar) zaten birçok kurala tabii olmuş oluyor ve zaten doğmaktan başka seçenekleri bile olmuyor. Hayat ve özgür irade ise bir bakıma bize sunulmuş seçeneklerdir. Seçeneklerin sayısı tekten başlar ve sonsuza kadar gider... Günümüz modern dünyasında seçenekler (gelişmiş ülkelerde) artmıştır, seçenekler artarken doğa-insan ilişkisi ve insanların psikolojik durumları ya da gelişimleri de değişiklik göstermiştir.

  16. 15 saat önce, Yeni Üye yazdı:

     

    Bu kötülük mevzuunu başka bir başlıkta @Ornias ta yazmıştı. Yani kötülüğü var edeni ayrıştırmak için teistlerin şeytanı da Tanrı yaptıklarını falan dediydi.

    Bu konuda bir kaç şey söylemek istiyorum.

     

    Gördüğümüz evrende insandan başka, insanda da insanın niyetinden başka bir yerde kötülük yoktur. Kötülük insanın sahip olduğu melekelerden birini haksız bir şekilde ve haksız bir niyetle kullanmasıdır. Başka bir şey değildir. Bir örnek vermek istiyorum. Bir erkeğin başka bir erkeği bıçakladığını gördük. Kötülüğün bu işin neresinde olduğunu konuşabilmek için, burada bazı ihtimallerden bahsetmek istiyorum. Birincisi bir insanın kendine yönelmiş bir saldırıyı ölçülü bir şekilde bertaraf etmek için güç kullanmış olması. Bu durum bu eylemi meşru yapar. İkincisi bir madde kullanıcısının başka birisinden para gasbetmek için bu işi yapmış olması. Bu, kişinin yaptığını kötü kılar. Başka bir ihtimalde madde kullanıcısının bıçakladığı kişinin kendi babası ya da kardeşi olması. Bu eylemi daha da kötü yapar. Aynı eylem. Meşru da olabilir, kötü de, çok kötü de. Burada tek değişen işi işleyen kişinin niyeti, nefsine mi tabi olduğu, hakka mı tabi olduğu. Eylemler ya da melekeler bizzat iyi ya da kötü olmaz. Bağlamlar ve niyetler onları iyi ya da kötü yapar. Şiddet, sevgi, şehvet, rahmet... her şey için bu böyledir. Savaşta düşmana acırsan ve geri gider halde gördüğünde, bırakalım gitsin dersen iyi bir şey değil, kötü bir şey yapmış olursun. Bu arada kötülük sadece onu yapan için kötülüktür. Ondan etkilenen için bile kötülük değildir. Kısaca kötülük kötü niyetten ibarettir ve sadece Onu yapan için gerçekten ve mutlak manada kötülüktür. Diğer her şey ve herkes için ise (bıçaklanan kişi de dahil) göreceli olarak ve baktığın yere göre iyi olarak ta yorumlanabilir, kötü olarak ta.

     

    Kuranda hayır ve şerrin kime nispet edilmesi gerektiği konusunda farklı mertebelerde farklı cevaplar mevcut. aşağıda bu cevapları özetleyeyim;

    - Hayır işleyen de şer işleyen de karşılığını görecek derken bunları işleyene nispet eder.

    - Hayır Allahtan Şer kendi nefsinizdendir derken Hayrı Allaha, şerri kendi nefsimize nispet eder.

    - Hayır da şer de Allahtandır derken ikisini de Allaha nispet eder.

    - Bütün bunlardan ötesinde sizin hayır bildiklerinizde şer vardır, şer bildiklerinizde de hayır vardır derken kafanıza göre de hayır şer nitelemesi yapmayın der.

     

    O yüzden bu konuyu bizim zaviyemizden her yönüyle anlamak imkansız gibi bir şeydir. Ama ders almak istersek, ders alırız.

     

    Varlık ve Gerçek Allahtır. Nefsimiz "ben" derken kendini biricik varlık ve gerçeğe şirk koşar. Kötülüğün kaynağı olan nefsimiz ve onun arzuları gerçek değildir, illüzyondur, geçididir, köpük gibidir, sönüverir. Ama elbette bu illüzyon da Allah'tan bize verilmiş bir testtir.

     

    İşte La ilahe illallah deyip teslim olduktan sonra nefsimize kulluk boyunduruğunu geçirmiş oluruz. Bir de salih amellerle ve yasaklardan uzak durarak terbiye olduk muydu, benlik illüzyonu, iddiaları, itirazları aradan çıkar ve gerçekle başbaşa kalırız. Gerçeğin içinde yok olur, ebediyet buluruz. İşte o zaman "ben" demenin ve "benlik" in müşriklik olduğunu, şirkin ise boş bir gururdan ve aldanmadan ibaret olduğunu anlarız. Bunu yapmazsak ta cesedimizin yaşadığı kadar nefsimize tabi olarak yaşar, sonra yaşamasak daha iyiydi diyeceğimizi şeyler görürüz.

     

    Yokluk ya da çokluk yoktur ama biz yokluk diye bir şeyi konuşabiliyoruz. Böyle şeylere sadece zihinde olan, gerçekte olmayan şeyler denir. Kötü niyetler, gurur, kibir, haset gibi şeyler de bizde olur biter ve bizi etkiler. Bunlar sadece bizim zihnimizdedir. Öte tarafta da gelip bizi yakacaklar.

     

      Bu arada canlıların birbirini yemeseymiş, şuymuş, buymuş, bunların kötülük olarak tanımlanması bakan kişinin yanlışlığı. Kötüyse yeme canlıları. Dünyada tecelli böyle olmuşsa, sen niye canlı yiyorum demek yerine yediğin şeyin ne kadar lezzetli olduğuna odaklan ve şükret.

     

     

     

    “... ve sadece onu yapan için gerçekten ve mutlak mana da kötülüktür.” Ben de zaten mutlak mana da kötülükten bahsettim. Gerçi sadece kötülükte değil, kötülük bir örnekti. Şunu demek istiyorum, tüm bunların insanın zihninde olduğunu belirttiniz. Tanrı’yı da bir kavram olarak ele aldığımız vakit, ki zaman da bir kavramdır, neyse, Tanrı’da yalnızca insanın zihninde vardır, yoksa bir mutlakiyetten söz edeceksek eğer var sandığımız bütün kavramlarında bir mutlaklığı olacaktır. Ve biz her şeyin bir yaratıcısı vardır ve o Tanrı-Allah’tır dersek diğer tüm mutlaklıklarda birer yaratı, Tanrı’nın yaratısı olur.

  17. 2 saat önce, NotImportant yazdı:

     

    Bu konuda daha çok ''Su mu içsem yoksa soda mı içsem düşüncesinin sonucu özgür irade ile verilmiş midir yoksa verilmemiş midir ? '' tartışıldı. Arap tanrısına bağlı kadercilik anlayışında zaten özgür irade olamaz. Gelecek bütünsel olarak tanrı tarafından belirlenmiştir. 

     

    Tırnak içinde belirttiğiniz sorunun bence mutlak bir cevabı yok ? Verilen örneğin cevabı duruma ve şartlara göre değişir. Mesela kişi de yediği yemeklerden dolayı hazımsızlık varsa sodayı içecektir, ama bunu bir zorunluluk olarak gerçekleştirecektir, mecbur gibidir yani. Böyle bir durum söz konusu değil ve yine soda içiyorsa bu tercihtir, özgür iradeden söz edilebilir.

×
×
  • Yeni Oluştur...