Jump to content

sehervakti

Üyeliği Sonlandırılmış Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    28
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne sehervakti kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Heyecandanmıdır nedir ama sehervakti iletilerimizi tersten okuyor sanırım.Cevap değil soru sormuştum.Dindar arkadaşlara,hani dinlerini net,hak ve son din olarak gören dindar arkadaşlara...Öğrenme hakkına sahip değilmiyim?O halde sorularımı da babalar gibi sorarım!!Ama lütfen tehdit etmeden yanıtlayın sehervakti,zira sizden tırsmaya başlıyorum haa :lol:

    ismi lazım değil, senden önce birini insan evladı zannedip güzel güzel konuşurken, hatta kendisine hem yüzüne hemde arkasından dua ettiğimiz bir şahsa, elimizden geleni yazdığımız halde, o tuttu; işin içine "aile" leri kattı. böyle bir hainliğe karşı hangi hakkı anlatmaktan bahsedebilirsin. elbette, masum ailelerimizin buraya taşınmasına kimse razı olamaz. ümit ediyorum ki, mahkemede bunu dikkate alacak ve gereken cezayı verecektir. ben de o cezadan alacağım parayı, bulabilirsem, 17 aylık bebeğin yakınlarına göndereceğim.

    insan gibi insanlarla herşeyi konuşuruz.

    amma, insanlıktan çıkanlara layık oldukları şekilde davranırız.

  2. öncelikle belirtiyimki o bebeğe tecavüz edilmesini Allah emretmemiştir.sanki Allah emretmişte bebeği imtihan etmiş gibi konuşuyorsunuz.

    herkesin iradesi vardır ve bu kansız it kendi iradesiyle bebeğe tecavüz etmiştir.

    soru açık ve net:

    cehennem olmasa eğer bu hain in cezası nasıl verilecek?

    ateizm adalet anlayışı bumu?

    suçlular cezasızmı kalacak?

    :angry:

    Allah razı olsun kardeş.

    eline sağlık.

  3. sehervakti;

    >>asıl en büyük zülmü sen işliyorsun. o masumun hakkını, cehennemin varlığını inkar etmekle...

    ve bu suçuna da o masumu alet ediorsun.

    cehennemim varlığını inkat ermekle, o masumu cehennemden daha beter bir hale mahkum ediyorsun.

    Ne alaka?Allahınız bizim ona küfür yağdırmamızla, bebeğe yapılan tecavüzden dolayı bebeği ödüllendirmekten ve tecavüzcüyü cezalandırmaktan vaz mı geçecek?Seninkisi tam bir saçmalık be kardeşim.Böyle şeyler yazma,çünkü Allahınızın kıymetini düşürüyorsun!!

    Anibal sana güzel bir soru sormuştu bu arada;tecavüze uğrayan çocuk büyüyüp ileride ateist olursa, o zaman ne olacak?Ödül hakkı saklımı kalacak yoksa ceza mı alacak?Yoksa Allah,ben 0 nuktasında Levhimahfuza bu çocukla ilgili yaşamını harfi harfine yazdığım için ve yazdığım net bir hüküm olduğundan(tutarlılık) farklı bir şey yaşayamayacağına göre ateistliğinin cezası cehennem olamaz mı diyecek?Veya ben(Allah) bu bebeğin alın yazgısını ondan çok ama çok önce belirlediğimden 17 aylıkken uğradığı tecavüzün tek sorumlusu benim mi diyecek?

    DİNDAR ARKADAŞLARDAN YANIT İSTYORUM SORULARIMA!!

    mahşerde, o 17 aylık bebeğin davası görülürken, bu cevapları oradada aynen verecek misin acaba ?

    bana değil, kendine ver bu sorunun cevabını.

  4. matrix.

    seninle cennette buluşmak ümidiyle dua ederek ayrılan ve sana faydadan başka bir söz söylemeyen bir insana bu yazıları yazacak kadar ruhun mahvolmuş.

    mahkeme-i kübrada seninle görüşürüm. bir daha asla bana mesaj yazma. seninle orada görüşürüz.

    ilave olarak yeni yasa ile internet suçları netliğe kavuştu.

    ben avukatım. seni mutlaka bulduracak ve mahkemeye çıkartacağım.

    ip numalaran bende var nasıl olsa.

  5. ilave olarak siz ey ateistler.

    bu konuda ağzınızı açmaya hakkınız yok.

    çünki, Kur'an hükümlerinin hakim olduğu adil bir nizamda, o adamın cezaının ne olduğunu biliyorsunuz.

    kendi evladımız olsaydı o çocuk, elbette hepiniz, ateistte olsanız, şeriatın o suça ön gördüğü cezanın tatbikini isterdiniz.

    amma; üstadlarınız olan avrupa kafirlerinin sözde medeni yasalarında, o suç için ön görülen ceza; aynı sizin vicdanlarınız gibi kapkara ve çok basit bir cezadır.

    "adalet" konusunda ağzınızı açmaya hakkınız yok. çünki siz ve avrupa kafirleri, "idam" cezasına çoğunluk olarak karşı çıkıyorsunuz. ve öyle alçak tecavüzcüleri, yıllarca hapishanelerde paşalar gibi besliyorsunuz.

    adil olan kuran ise, hemen o tecavüzcüleri idam edip, ebedi cehenneme yolluyor.

    "adalet" ten yana hiç ağzınızı açmayın.

  6. asıl en büyük zülmü sen işliyorsun. o masumun hakkını, cehennemin varlığını inkar etmekle...

    o bebek, en evvel senden davacı olacak. çünki, onun hukukunu kurtaracak bir tek adil padişaha sen küfrediyorsun.

    ve bu suçuna da o masumu alet ediorsun.

    cehennemim varlığını inkat ermekle, o masumu cehennemden daha beter bir hale mahkum ediyorsun.

    elbette, o tecavüzcü adamla beraber cehennem azabını kazanmaya hak kazanıyorsun.

    ben ise; cehennemin varlığına iman ile, o masumun hukukunun kurtulacağına iman ediyorum. ve o bebeğe diyorum ki;

    ebedi bir cennette, çok yakışıklı, namuslu bir delikanlıya, cennet hurilerinden daha güzel bir şekilde, tertemiz gelinlikler içinde gelin olacaksın. ve sana o zülmü yapan alçağa, sonu gelmeyen bir azap ile azap edilmesiyle vicdanın nefes alacak.

    elbette, o bebek cehennemin varlığına inanan müminler için dua edecektir. vecehennemin varlığını inkar edenler için ;

    "ey Allah'ım. ben o kafirlerin söylediklerinden uzağım. ben senin adelitinden hiç şüphe duymadım. elbette sen, o bana tecavüz eden adamın hakettiği cezayı vermemekten münezzhsin. sana bu iftirayı atan alçaklar ile benim işim olmaz. sen onları bildiğin gibi yap ya rabbi." diyecek.

    o zaman haliniz nice olacak??????????????????????

  7. >>> Allaha hakaret edenler elbet bir gün onun adaletine teslim olacaklardır ve cehennemde cayır cayır yanacaklardır

    17 Aylık bebeğe tecavüz edilirken, baba kızını bodruma kapatıp tecavüz ederken, oturup seyreden o şerefsiz tanrıya taparak onursuz, haysiyetsiz biri olarak yaşayacağıma, şerefim ve haysiyetimle cehennemde yanarım daha iyi..

    EY ANİMAL;

    demek sen "adalet" kavramına inanan birsisin.

    "adalet" i savunuyorsun.

    "ve adalet uğruna cehennemi tercih ediyorsun"

    eğer samimi isen... sana bir çift sözüm olacak EY ANİMAL.

    yukarıdaki zülümlere razı olan sahte bir tanrıya tapmaktan, adaletlilerin en adaletlisi olan alemlerin Rabbi'ne sığınırım.

    senin küfrettiğin o sahte tanrıya, ben senden yüz misli daha fazla küfrederim.

    Allah, o şerefsiz alçak sahte tanrıdan münezzeh ve müberradır.

    Amma; senin niyetin samimi değilse; illede adillerin en adili olan yüceler yücesi sultana küfretmekse niyetin o zaman kulağını aç ve beni dinle.

    evvela, eğer küfrettiğin zat, adillerin en adili olan merhametlilerin en merhametlisi olan yüce hükümdarımız ise,

    bil ki; senden ilk davacı olacak kişi; o 17 aylık bebektir. ve sen ilk zulmünü o 17 aylık bebeğe yaptın.

    güya savunduğun o 17 aylık bebeğe, ona tecavüz eden adam kadar büyük bir zülüm yaptın.

    neden mi ?

    çünki; o 17 aylık bebeğin intikamını o alçak herifden tam manasıyla alacak bir tek Zat vardır. O da Allah'tır.

    Cehennem alevleri arasında, o alçak şerefsizin cinsel organlarını akreplere koparttıracak tek adil ve kadir olan Zat vardır O da Allah'tır.

    O masum yavrunun hukukunu kurtaracak bir tek Zat'a küfretmekle o 17 aylık bebeğe ne kadar zülüm ettin, farkındamısın ?

    ve o 17 aylık masum yavrunun, bu dünyada suçsuz yere zülme uğramasına mükabil, onu sonu gelmez cennetinde, pek namuslu ve şerefli bir mü'min ile nikahlayacak olan ve cennet hurilerinden daha güzel bir şekilde gelinlikler giydirip ebedi o masumu şerefli bir cennet kraliçesi yapacak olan, o en cömert ve en kerim ve en rahim bir Zat'a küfretmekle, hem o masumun hukukuna, hem de bütün o Allah'a iman eden kulların hukukuna öyle bir zülüm ettin ki, affı mümkün değil.

    Bu dünyada tevbe edilmediği takdirde asla affedilmeyecek günahlar kapsamında büyük bir zülümdür bu.

    dünyada, geçmişten günümüze sayısız zülümler işlenmiş ve hala işleniyor. ve bu zülümlerin çoğu, bu dünyada bir ceza almıyor. zalim izzetinde, mazlum zilletinde bu dünyadan göçüp gidiyor. demek ki büyük bir mahkemeye bırakılıyor.

    ölümden sonra dirilişin başka hiçbir delili olmasaydı, bu delil başlı başına ölümden sonraki hayatı ispata yeterdi. Çünki bunca zülme bir mahkeme açmayacak Allah'ı tenzih ederim. Böyle bir çirkinliği yaparak o pak ve münezzeh adaletini asla kirletmez yüce Allah.

    Mutlaka, kendi saltanatında cereyan eden zülümler için elbette büyük bir mahkeme açacak; mazlumlar cennete, zalimler cehenneme yollanacak. AMENNA.

    ilave olarak söyleyeyim;

    eğer dersen ki :"neden o masumun hukukunu hemen kurtarmak için o alçak herifi cezalandırmıyorda, cezasını öbür tarafa bırakıyor?"

    cevap : çünki bu dünya hayatı çok kısadır. o alçak herife bu tarafta verilecek cezada, bu kısacık dünya hayatına sığmaz.

    cehennem gibi ebedi bir azap ile ancak o adamın cezası tam verilebilir ve o masum bebek ancak, cehennem gibi ebedi bir azap ile tatmin olabilir. zalim beşeri hukukun ona vereceği 20 yıllık bir hapis cezasından o bebek razı olmaz.

    ayrıca bu dünya imtihan dünyasıdır. eğer zalimlerin tamamı hemen cezalandırılsaydı, o zaman herkes iman etmeye mecbur kalırdı. ebu bekir ile ebu cehil arasında fark kalmazdı. bu da imtihanın sırrına muhalif bir iş olurdu. elmas ruhlu insanlar, kömür ruhlu insanlar ile aynı düzeyde kalırdı.

  8. diyelim ki; senin sorduğun soruların bir kısmına ben ya da bir başkası seni ikna edecek cevap veremedi. bu neyi açıklar ki ?

    Kur'an'ın kelamullah olduğuna dair yüzlerce kesin delilin hepsini ne yapacaksın o zaman ? Bütün o delillere karşı gözünümü yumacaksın bir kaç sorunun cevabını bulamadım diye; beni ikna edemediler diye.

    Veyahut fahr-ı kainat'ın son nebi olduğuna dair binlerce delili ne yapacaksın ?

    Sen yanlış yapıyorsun.

    Kendi açından yanlış yapıyorsun.

    Kafandaki soruların arkı arkası kesileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. "vesvese veren" şeytan seni ve bütün ademoğullarını yoldan çıkartmak için yemin etmiş ve bunun için tüm hünerlerini sergilerken, mümkün bu kuşkulardan kurtulmak.

    Halbuki yapman gereken şudur.

    Emniyetli taraf olan "iman" safına geç. ve ateistler "iman" a dair bütün kesin delilleri çürütmeye davet et. Bırak onlar yırtınsınlar kendi zırvalaıklarını ispat için. Çünki, bizim onlara ispat etmeye ihtiyacımız yok. Tam tersi, onların ihtiyacı var.

    Son derece hafif ve kolay olan ve çok az sayıdaki dini emirlere itaat etmek; cennet bir tarafa dursun, daha bu dünyadaki lezzetleri için yapılmaya değer.

    Günahlarda, azda olsa, geçici de olsa bir lezzet bulunabilir. Amma küfür, özellikle küfrü mutlak olan ateizde zerre miskal bir lezzet yoktur. Elem üstüne elem, azap üstüne azaptır.

    Şeytanın en tehlikeli bir oyunu nedir bilir misin ?

    "tarafsızlık muhakemesi" aldatmacasıyla insanları imandan eder. halbuki şeytanın tarafsızlık dediği şey; "geçici bir şekilde dinden-imandan çıkmaktır" bu şekilde aldatır insanları. mesela derki : "kurana beşer kelamı nazarıyla bak" işte şeytanın bu hilesine karşı ona şu cevabı vermek lazımdır. "kuran Allah kelamıdır. ve yüzlerce delilleri vardır. sen o bütün delilleri teker teker çürütmediğin sürece bana "beşer kelamı farzet" demeye hakkın yoktur.

    son sözüm matrix;

    emniyetli taraf olan "iman" safına dahil ol. ve ateistlere de ki:

    "getirin delilinizi, ispat edin bana, ikna edin beni. ben iman safında olmakla hiçbir şey kaybetmem. cenneti- cehennemi bir kenara bırak; imanın daha bu dünyada bana temin ettiği huzur ve ferah, emniyet ve saadet kafidir. amma , ya siz bir yerlerde hata yapıyor ve yanılıyorsanız benim milyonlar senelik istikbalimi sizin üç-beş kuruntunuzun hatırına hiç riske atarmıyım." de.

    bir de "iman" kuru bir tasavvurdan ve tasdikten ibaret değildir. yaşadıkça, kalbe nüfuz ettikçe meyveler çiçekler açan kocaman bir ağaçtır. bir ayeti sıradan bir mümin dinler çok az etkilenir. kamil bir iman sahibi dinler ve çok fazla istifade eder. bu yüzden yola çıkmak lazım. tasavvur ve varsayımlar ile iman açılmaz adama. bizzat içine girip yaşamak lazım.

    Allah hidayet versin.

    Bu sözlerimi sakın yabana atma.

    ve bana cevap dahi yazma.

    sakla sende kalsın arkadaş.

    umarım Allah sana kamil bir iman nasip ederde cennette karşılaşırız.

  9. değişmek- değişmemek; bunlara bize göre olan kavramlardır. mutlak manada ilmi ezelideki takdirin değişmesi söz konusu olamaz. fakat bunun ne manaya geldiğini anlamak için "ezeli" kavramının mahiyetçe ne demek olduğunu anlamak gerekiyor.

    Allah'ını seversen; bana "ezeli" kavramının mahiyetini anlatacak bir açıklama yapabilir misin ? Bu kavramı açıklamaktan aciz kalan insan aklı, nasıl "ezeli ilmi ve ezeli takdiri" açıklayabilir. Varlığını bildiğimiz ama mahiyetini bilemediğimiz şeylerdir bunlar. bu noktada yapılması gereken şey, aklıda yaratan ezeli ilim sahibinin bu konu hakkında söylediklerine iman etmektir. çünki o herşeyi bilir. biz ise ancak onun bize bildirdiği kadarını bilebiliriz.

    "sadaka belayı defeder" hadisinden tut, hızır kıssasına kadar...

    hatta "dua" konusu da buna dahildir.

    madem takdir edilmiş ne için dua edeyim şeklindeki bir itirazı ortaya atan adam;

    çaresiz kaldığı ve tek kurtuluşun yüce Allah'tan olabileceğini anladığı bir zamanda,

    mesela bir trafik kazası ile burun buruna geldiği anda o adam; dünyanın en azılı ateisti de olsa; dili ile söylemese dahi kalbi ile "ALLAH" der ve medet ister.

    neyse..

    laf salatası yapması kolay. süslü süslü mantık oyunlarıyla birbirimizi iknaya çalışmaya gerek yok.

    ruh yalan söylemez.

    vicdan aldatmaz.

    ruhun ve vicdanın sesine kulak vermek lazım. herşey akıldan ibaret değildir.

    "aşk" denen gerçeği akılla anlatabilir misin bir kalbsiz mahluka. istediğin kadar delillerle anlatmaya çalış aşkı ona. anlatamazsın. akıl bittiği yerde başlar aşk.

    bir tavuğun, yavrusunu korumak için arslanın ağzına atlmasını ve kendini yavrusu için feda etmesini, hangi kalbsiz sapık filozofa anlatabilirsin.

    çok konuştum ve artık yoruldum.

    Allah cümlemize hidayet etsin.

    zaman her geçen gün azalıyor ve bize verilen süre tükeniyor.

    son pişmanlık fayda vermez. aynen denizde boğulan firavunun son anda iman ettiğinde o iman kendisini kurtaramadığı gibi.

    .

    .

    .

  10. Kâinatta bir düzen ve ölçü var.

    Bu bize aşikar bir şekilde hikmet ve adalet sahibi, Adil ve her işi hikmetli olan bir Allah'ın var olduğunu aşikare gösteriyor.

    Adalet sahibi olan yüce Allah; insan için mükafat ve cezaya sebep olacak, mahiyeti meçhul bir cüz’-i ihtiyarî vermiştir.

    O Adil ve Hakim olan yüce Allah'ın, pek çok hikmetini bilmediğimiz gibi, şu cüz’-i ihtiyarînin kaderle nasıl uygun düştüğünü bilmediğimiz, olmamasına delalet etmez.

           

    Zorunlı olarak, ister istemez herkes kendisinde bir ihtiyar (yani seçme özgürlüğü) hisseder. O ihtiyarın varlığını vicdanen bilir. Var olan şeylerin mahiyetini bilmek ayrıdır, var olduğunu bilmek ayrıdır. Çok şeyler var; varlığı bizce aşikar olduğu halde, mahiyeti bizce meçhul… İşte şu cüz’-i ihtiyarî, öyleler sırasına girebilir. Herşey, bizim bilgimize münhasır değildir. Bilmiyor olmamız, onun yokluğuna delalet etmez.

  11. "ezel" denilen kavramı hep kullanıyoruz.

    ezeli ilimden, ezeli takdirden bajsediyoruz.

    ezel nedir ?

    çoğumuz zannediyoruz ki ezel ; geçmişe doğru uzanan bir silsilenin uç noktası. bu tariften sonrada ilmi ezeli, takdiri ezeli kelimelerine yanlış manalar veriyoruz, sonra da işin içinden çıkamıyoruz.

    geçmişte bir uç noktada ezel kavramını tasavvur etmek, bir kere "ezel" kelimesinin manasına muhaliftir. Çünki ne kadar gidersen git, mutlaka o gittiğin noktadan da önce bir nokta olacaktır. o halde ezeli bulmak imkansızdır.

    Halbuki "ezel" denilen kavram; hem geçmişi, hem geleceği hemde şu an ki hali kapsayan bir kavramdır. "ezel" de yazıldı demek; hem geçmişte, hem gelecekte hemde şu an "yazılması" manalarını da içine alan bir kavramdır.

  12. Levhi Mahfuz'un değişmesiyle Allah'ın koyduğu kuralların zaman ve şartlara göre değişmesi bir değil

    Allah'ın ilmi bilgisi değişmez.Bir kulunu cehennemlik olarak yazmışsa tüm hayatını öngörerek bu sonuca varmıştır.

    Allah'la biz aynı zaman parelelinde yaşamıyoruz ki bizim duamıza göre yazdıklarını değiştirsin.

    Kendi kurallarımızla Allah'ı sınırlamıyoruz dilediğini yapar mantığıyla o zaman cennetlikleri cehenneme atar adaletsizlik yapar

    vadindende döner diye bilirmiyiz tabiki hayır onun bize anlattıklarıyla yapmıyacağı şeyleri söyleyebiliyoruz

    onlardan biride ilminin değişmeyeceği ve dolayısıyla sonumuzun belli olduğu

    adaletsizlik yapmak

    vadinden dönmek

    ile

    dilediğini yapmak aynı şeyler değildir.

    hem adil olup hem de vadinden dönmeyerek dilediğini yapar.

    Allah'ın adil olduğuna ne ile karar veriyorsun ? Akli ve nakli bilgilerle karar veriyorsun değil mi ?

    Dİlediğini yapmasına da hem aklen hem de naklen zorunlu olarak inanmamız gerekiyor.

    Dilediğini yapması, yani İSTİKLAL sahibi olması ise herşeyi kapsar. Bu herşeyin içerisine ancak ve ancak "noksan sıfatlar" dediğimiz kötü işler dahil değildir.

    Yani; her türlü noksan sıfattan münezzeh bir şekilde, her istediği şeyi yapar. Buna kati olarak inandıktan sonra sorun kalmaz ortada.

  13. Levhi Mahfuz'un değişmesiyle Allah'ın koyduğu kuralların zaman ve şartlara göre değişmesi bir değil

    Allah'ın ilmi bilgisi değişmez.Bir kulunu cehennemlik olarak yazmışsa tüm hayatını öngörerek bu sonuca varmıştır.

    Allah'la biz aynı zaman parelelinde yaşamıyoruz ki bizim duamıza göre yazdıklarını değiştirsin.

    işte yine kendi kurallarımızla Allah'ı sınırlandırmya çalışıyoruz.

    Allah, hiçbir şey ile sınırlanamaz. Mutlak İSTİKLAL sahibidir. Dilediğini yapar. Ol der olur.

    Bu önyargıyı bir kenara bırakmazsak doğruyu bulamayız.

  14. >>> Çünki, tek sebep vardır kainatta. O da Allah'ın dilemesidir. "KUN FE YEKUN=Ol der ve olur".

    O zaman bu allah denen şerefsiz, 17 aylık bebeklere tecavüz edilirken, neden oturup seyretmektedir?

    bu soruyu daha öncede sordun. çok sinirlerim bozuldu. büyük bir iftira ve zulmü söylediğin için. cevap vermek istedim ama vazgeçtim.

    ey arkadaş. eğer samimi isen; yüce yaratıcıya küfretmemek şartıyla, 17 aylık çocuğuda senle tartışabilirim.

    çünki, kendi kendime dedim ki; "bu adam yüce Allah'a küfretmiyor aslında. Ona bu sözü söyleten, kalbindeki vicdan ve adalet duygusudur. Demek ki, güzellik namına kalbinde hala birşeyler kalmış olabilir. Öfkesinin kaynağı budur."

    eğer küfretmeyi bırakırsan sana 17 aylık bebeğin durumunu izah ederim.

    ev evvel üstteki sözünü geri al. ve sohbete başlayalım.

  15. Bir şeyin değişip değişmeyeceğine karar verecek tek güç vardır o da ALLAH tır. Bu yüzden "değişmez" ön yargısı mutlak anlamda doğru değildir. Bu sadece bizim bir kuruntumuzdur. Allah dilerse, her şey değişir. Çünki, tek sebep vardır kainatta. O da Allah'ın dilemesidir. "KUN FE YEKUN=Ol der ve olur".

    Benim edeceğim dua ile Allah neden yazılı olan bir hükmü değiştirmesin. "O duayı edeceğimi biliyordu, ettirdi ve yazılı olan hükmü değişirdi" bilgisini de geri planda yazmasına ne engel olabilir ?

    Şer'i hükümlerde de tarih sürecinde istediği şeyi değiştirmiştir.

    Bir peygambere haram kıldığını, başka peygambere helal kılmıştır.

    Bir zaman Kudüse yönelin derken başka zaman Kabe ye yönelin demiştir.

    Şimdi; birisi şu itirazı yapsa; "Allah kabe ye yönelmemiz gerektiğini bilmiyomuydu ki, daha sonra peygamberin duası üzerine kıbleyi değiştirsin ?"

    Böyle bir soru ne kadar saçma ise, kader konusunda da aynı soru o kadar saçmadır.

    Bu noktada Allah'ı sınırlayacak kainatta kim vardır.

    İSTİKLAL olmadan, ilahlık olamaz. Şeri hükümlerdeki bu kaide neden kader bağlamında geçerli olmasın.

  16. her zaman olduğu gibi; ateistlerin yine 2 yüzlü tavırlarının çarpıcı örnekleri ile dolu mesajları okudum.

    atesitlerin yukarıda yaptıkları eleştirileri, bir hırıstiyan yapsa anlarım. çünki inandığı bir yaratıcı var ve o yaratıcı tarafından gönderilen elçiler var. bu noktadan, islama dair hükümleri kendi noktasından eleştirebilir.

    peki siz ey atesitler; hangi akıl ile, olmadığını iddia ettiğiniz bir ilahın, olmayan bir kitabında yazan hükümleri sorguluyorsunuz. madem siz, bunların hepsini inkar ediyorsunuz; o halde bu hükümleri eleştirmek hangi sağlıklı aklın işi olabilir. -Allah korusun- ben atesit olsam, hiç zamanımı böyle şaçma bir tartışmaya ayırmazdım. farzzu muhal; islama dair eleştirdiğiniz konularda haklı çıktınız diyelim. Bu sizin ateizm felsefenizi doğrulamaz ki. Çünki bu hükümleri eleştirdiği halde, hem Allah'a, hem ahirete, hem peygamberlere vs... inanan çooook sayıda bilim adamı, filozof ve sizin muasır medeniyet seviyesi diye gözünüzde çok büyüttüğünüz milletlerde var.

    Vaktinizi boşa sarf etmeyin.

    Önce şu varoluş bilmecesini açıklayın millete. Ateiz hurafesine inanmamız için, bir kaç delilcik yazın. Konu buraya geldimi, copy-past an ileri kayda değer birşey yapmıoyrsunuz. En sonunda da, sokak bebeleri gibi küfür ediyorsunuz. arşivdeki yazılar hep bu şekilde.

  17. anlaşıldı böyle olmayacak yöntemi değiştiriyorum

    Sen kendini öğrenci yerine koy bende öğretmeninim sana sezon başında diyorumki seni çok iyi tanıyorum senin alacağın notları bildiğimden

    karneni hazırladım değişmeyecek senin tepkin ne olur öğretmene inandığın ve güvendiğini var sayarak sınıfta kalma korkun olabilir mi?

    (örneği kendi içinde ele alma Allah'ın imtihanında olan bizlerin Levhi Mahfuzda her şeyin kayıtlı olduğunu bilmesi gibi)

    üniversite yıllarımda, nakşi tarikatından bir arkadaş bana şöyle bir hikaye anlattı. hikayenin kaynağı nedir bilmiyorum. beni ilgilendiren kısım hikayedeki çok çarpıcı bir vurguydu. belki bu hikaye senin sorun için doğrudan bir cevap değil. şimdi aklıma geldiği için sana yazmak istedim. çok kısa olarak hikayeyi aktarayım.

    çok eski zamanda bir şeyh varmış. alnı secdeden kalkmaz, hep secde edermiş....

    bu şeyhin bir müridi varmış. zamanla manevi alemde terakki ede ede öyle bir makama gelmiş ki, geldiği makam itibariyle manevi perde açılmış ve birde ne görsün :

    şeyhini, cehennem alevleri arasında yanıyor olarak görmüş. hayretler içerisinde kalmış.

    sürekli secdeye devam eden şeyhine bakıyoruş. bir de onun sonunun cehennem olduğunu düşünüyormuş. ve sonunda dayanamamış varmış şeyhine :

    "efendim, ben sizi cehennem içerisinde gördüm." demiş.

    hikayenin bu kısmına gelince aklıma senin sorun geldi. hani şu sene sonunda sınıfta kalacağı belli olan öğrenci gibi....

    şeyh'in müridine verdiği cevap şöyle olmuş:

    "ben, senin o gördüğün hakikatı, yıllar öncesinde görmüştüm. ve kendimin cehennemlik olduğunu gördüğüm zamandan bu zamana kadar hep secde ediyorum. çünki, elimden başka bir şey gelmiyor."

    işte hikaye bu.

    rivayete göre; hz. ömer (r.a.) şöyle bir dua etmiş :

    "ey Allah'ım; eğer levh-i mahvuzda beni cehennemlikler arasında yazdıysan, rabbim; beni oradan sil ve cennetlikler arasına yaz "

    şu dua ya bak.

    şu samimiyete bak.

    Allah ile aramda hangi kanun bağlayıcı olur ki;

    Allah; dilerse, kendi yazdığı hükmü, yine kendisi siler ve yeniden yazamaz mı ?

    Bunu kim engelleyebilir.

    Eğer sen veya ben, cehennemlikler defterinde yazılı isek; Allah samimi bir dua sonucu o yazıyı silip yeniden yazamaz mı ?

    Elbette yazar.

    çünkü; uluhiyyetin en önemli bir özelliği "İSTİKLALİYET" tir. Mutlak özgür olmayan; İLAH olamaz.

    ayette ne der :Fa'alen lima yurid" Yani "o dilediğini yapandır."

    işte böyle sevgili matrix.

    Bu konu hakkında İmam Ali nin KUMEYL duası içinde geçen bir bölüm var.

    Sana onuda göndereceğim.

    Allah cümlemize hidayet nasip etsin. AMİN.

  18. Sehervakti kardeşim buraya gelip daha dördüncü iletinde önyargılarını kusuyorsun; önce dur bir dinle, biraz oku bak bu adamlar ne diyor... Sakin ol, ilk şoku atlat sonra tekrar gel...

    ben çok okudum o mesajları.

    sarhoş kusmuklarıyla dolu o çöp tenekelerini midem bulana bulana çok karıştırdım. ki o okuduklarım arasında, m.kemal'in peygamberliğini iddia eden kuş beyinliler bile vardı.

    işe yarar birşeyler aradım. bazı müslümanların çok güzel mesajları dışında, kayda değer, elle tutulur hiçbir şey bulamadım.

    formdaki yazıları okumak için üye olmak gerekmiyor.

    üye olmadan da okunabiliyor.

  19. matrix.

    sorunu az çok anlıyorum. anlamaya çalışıyorum.senin de söylediğin gibi sorunun başlangıç noktasını yakalayamıyorum.

    sen güzel izah etmeye çalışıyorsun sorunu.

    sorunun başlangıç noktasını bulmada ittifak edersek, sırasıyla devam edebileceğiz.

    peki bir deneme daha yapacağım.

    inşallah isabet ederim.

    sorunun başlangıç noktası şu soru mudur :

    Kader ile cüz’-i ihtiyarî, nasıl uygun, uyumlu olabilir ?

    bu mudur sorunun başlangıç noktası ?

×
×
  • Yeni Oluştur...