
albatillademir
-
İçerik sayısı
35 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
İletiler bölümüne albatillademir kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
21 dakika önce, cumhuriyetcilik yazdı:
Adil Öksüz general fln degil. Onu gectik.
Mehmet Dişli, Muharrem Köse, Akın Öztürk , bu üc kisinin fetöcü oldugunun kaniti nedir? 15 temmuz gününden önce ki haberlere bakiniz, bu kisilerin hic biri FETÖ ile baglantili degil. Akin Öztürk'un ismi Balyoz davasinda geciyor. Ergenekon ve Balyoz davalarinda ismi gecen subaylarin ve generallerin alayi Atatürkcüdür.
Ama ergenekoncu subaylar orduya geri dönüyor 15 temmuz'dan sonra. Buna ne diyeceksin?
Bu darbe sapına kadar Fetö nün işidir.
-
-
Ne denirse densin, tek bir amacı vardır : ılımlı islam ve dini kontrol altında tutmak.
Bundan başka bir amacı mamacı görevi morevi yoktur arkadaşlar.
-
Son zamanlarda SADAT denilen bir yapıdan bahsediliyor. SADAT'ın başındaki şahıs da 28 Şubat sürecinde irtica nedeniyle ordudan atılan Tug. Adnan Tanrıverdi. Kendisi İslamcı bir şahsiyet. 15 Temmuz 2016 darbesinden sonra başdanışmanı olmuş. SADAT'ın sitesine girip kendisinin darbe girişimi ile ilgili bir röportajını okumuştum, şu kısıma bakın:
Kuvvet komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı(MSB)’na bağlanarak personel alımı, eğitimi, yetiştirilmesi; Milli Savunma Üniversitesi kurularak, harp okullarının direk MSB’ye bağlanması, harp okullarına alınacak personelin MSB tarafından seçilmesi, değerlendirme işlemlerinin yapılması belki şahsi programın, akımın veyahut partinin etkisini artırabilir ama eğer istikrar varsa, milletin çoğunluğunu temsil eden bir partinin örgütlenmesinin, ideolojik ters örgütlenmelerden daha az zararı olur. Özellikle de başkanlık sistemi olursa o zaman bu örgütlenme ve kadrolaşma ihtimali daha az olur. Başkanını millet seçecektir. Milletin çoğunluğunun oyunu alacaktır. Onun tasvip etmedikleri TSK’da terfi etmeyecektir. MSB, Bakanlar Kurulu onun kontrolünde olduğu için, eğer kadrolu olacaksa milletin çoğunluğunun değerlerine sahip bir kadrolaşma olacaktır. Bu bakımdan darbeleri önler. Daha doğrusu siyasi iradeye, milli iradeye ters düşman kadrolaşmaları engeller kanaatindeyim.”
Askeri liseler kapatıldı, harp okulları da öyle. Milli Savunma Üniversitesi diye bir şey kuruldu.
Erdoğan Türkiye'yi İslam cumhuriyeti'ne çevirdi. Acaba son devrim için kendi devrimine bağlı bir paralel ordu mu kuruyor? Bu üniversitelere kimler alınacak, kimler orduda gruplaşacak.
Akpli yazarlar son zamanlarda bir ihtilalden bahsedip duruyor, ak silahlanma diye bir hastag de açılmıştı geçenlerde.
İlginç ve korkutucu şeyler dönüyor.
Karşımızda silahlı bir güç de olabilir artık.
-
9 dakika önce, refik yazdı:
İsim benzerliği+orda binbaşı yazıyor. Görmüyor musun?
-
Ordu ne olursa olsun, bakın ne olursa olsun rejimin koruyucusudur. Sınır koruyuculuğu değil bu iş, üstünde devlet olmadan toprağın korunması birşey ifade etmez. Yani devletin de koruyucusudur, devletin rejimi de bellidir. Biz bunu deyince darbeci oluyoruz, askeri siyasete karıştırıyormuşuz. Hadi oradan ama neden?
Son gelişmeler cidden iyi değil ve İran devrimine yol hazırlanıyor resmen. Bir ordu kalmıştı, onu da resmen lagvettiler, bu kurdukları milli savunma üniversitesine kimlerin alınacağını tahmin edersiniz. SADAT denilen bir yapının da akp güdümünde çalıştığına dair şeyler dolanıyor ortada. Yani artık bir partiye karşı mücadele etmiyoruz, silahlı bir güç var karşımızda. Akpli yazarların milli ordu demesi, geçenlerde ak silahlanma diye açılan hastagler boşuna değil. Kazan kaynıyor yavaş yavaş.
-
Esasında çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Asker daha da etkinleşiyor, doğuda birçok yer artık askerin elinde ve askeri güvenlik bölgesi ilan edilmiş durumda. Batıda ise cemaatler temizleniyor. Asker çok büyük rol oynuyor. Daha büyük hamleler yapacaklardan yaptıklarından şüphem yok.
-
insanlar bir türlü tutturmuş gidiyor 'efendim artık darbe olmaz' , "darbe mi kaldı yıl olmuş 2016" diye. Ne bileyim gerekçe olarak üstlerin iktidara bağlanmasına, askerdeki aykırıların temizlenmesi gibi nedenler sayılıyor. Türkiye'de her 10 senede bir askeri darbe olması bir gelenek halini almış ve hiç şaşmıyor bu. 60-70-80-91 ve 2000'li yıllarda hazırlanan ergenekon ve balyoz darbe planları. Sonuncuyu da 15 temmuz 2016'da yaşadık. TSK'daki komutanların ses kayıtları yayınlandığında dinlemiştim ve TSK'nın rolünün de ne olduğunu anlamıştım.TSK ülkeyi bir çocuk kendisini ise bu çocuğun koruyuculugunu kollayiciligini yapan bir baba olarak görüyor. Benim hala ordu içinde kendisini bu rolde gören askerler olduğundan tek bir şüphem yok. Ülkenin gidişatı noktasında en derin kriz süreçlerinde çıkış hep askeri darbe olmuş ya da kriz ortamı darbe için yaratılmış. Şu an ben bu kriz ortamında olduğumuzu düşünüyorum, krizden çıkış yolumuz için de değişmeyen bir sonuç var, hem de ülke gerçeği bir sonuç. Bu manzaradan bunun dışında çıkamayacağız.. 2 sene belki 3 sene içinde askerin yönetime
el koyduğunu göreceğiz, bundan hiçbir şüphem yok arkadaşlar.
-
Darbe Akp'ye cokca yaramis gibi gorunuyor. Bunca yildir yapamadiklarini 2 ayda hizla yaptilar ve devam ediuorlar.
-
2 saat önce, haci yazdı:
Evet.. Burası ortak vatan... Aynı toprakları başkaları ile paylaştığımız bir vatan... Aynı dili konuşuyor ve aynı gelenek ve görenekleri paylaşıyorsak, aramızda görüş farkları da olsa bu vatan hepimizindir.
Haci, ulkenin gercegini gormuyor musun?
Ulkede deger, inanis,yasam tarzi bakimindan aralarinda ucurum olan iki kesim var, iki kesim de birbirini yok etmek istiyor, tahammul edemiyor bu ulkede olmalarina. Seriati getirelim diyen bir insan ile bir kemalistin nasil vatani olabilir, vatan ruhu, birlik ruhu ancak zorlama ile de yarim yamalak da olsa ancak laik ve demokratik devlet otoriyesiyle saglanabiliyor. Turkiye'de kimsenin demokrasi istedigi yok, seriatcilar istemez, ataturkculer de laik olsun da isterse diktatorluk olsun, demokratik diktatorluge de raziyiz dusuncesinde.
-
Bu konuda insanlarin yuzde doksani ayni lafi soyleyip duruyor : "Kimsenin bu vatani bolmesine izin vermeyecegiz." , " Biz biriz, ayni gemideyiz". Bu tur ifadeleri slogan olarak Akpliler kullansa da yavas yavas muhalefet de kullanmaya basladi. Ben iki kesimin de bu tur ifadeleri samimi olarak kullandigina ve buna inandigini dusunmuyorum. Nedir bu ortak vatan, ya da icinde bulundugumuz ayni gemi? Boyle bir sey olabilir mi? Bir Islamci icin vatan algisi Muslumanlarin yurdudur, bir sekuler icin ise Ataturk turkiyesinin topraklaridir. Peki bu algilar bu kAdar farklilik gosteriyorken, ortak bir noktada bulusmamiz nasil mumkun olsun? Bunu biz istersek onlar isteyecek mi? Onlar isterse biz usteyecek miyiz? Aslinda birlik vs yok, zaten kimlikleri yaratan catismadir, otekilestirmedir, bu gercek ortadayken 'dincileri asalim, keselim' diye ofke nobeti geciren sekuler/kemalist kesim ile sabah aksam cumhuriyete, Ataturk'e kufreden islamci/muhafazakar kesimin birlik olmasi utopyadir hatta birlkk olmamasi bir gercektir. Gucu ele geciren kitle her firsatta obur kesimi ezmeye ve yok etmeye calisiyor bu ulkede, bu ulkenin gercegi bu. Bununla yasamaya devam edecegiz, cunku bir ulke gercegi.
-
Darbeyi cemaat yapti diyenler:
Konseyin isminin cemaatle ne alaka si var?
Darbe bildirisinin içeriğinin cemaatle ne alaka si var?
Buyurun bu sorulara mantikli bir cevap bekliyorum, mantikli bir cevap.
-
8 saat önce, mantik yazdı:
Açık birşey var ki, o da bu olayın göründüğü kadar basit olmadığı. İşin içinde birşeyler var, ama ne olduğunu bilmiyoruz.
Bir yandan, ordu eski alışkanlığı ile darbe yapmaya kalktı, başarısız olunca da Tayyip bunu Fethullahçıların üstüne yıkmaya çalıştı gibi gözüküyor, bazıları (haci gibi) öyle düşünüyor, bir yandan da olay hakikaten Fethullahçıların bir işi gibi gözüküyor. Ergenekon, Balyoz döneminde kilit kademelere getirildiler bunlar hakikaten. Daha önemlisi, Tayyip ısrarla bunlarla uğraşıyor. Kendi çevremden bile duyum alıyorum. Fethullahçı olduğu çevresinde bilinen pek çok kişi tek tek toplanıyor. Arada kurunun yanında yaş da yanıyordur elbette, ama bu adamların hedeflendiği açık. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Neden bunları hedef alsın adam eğer Atatürkçülerin kalkıştığı bir darbe olsa bu? Çekinecek neyi var? Atatürkçülerin çekinilecek bir gücü yok ki artık.
Eğer bu iş Fethullahçıların başının altından çıktıysa, o zaman bu pek çok başka olasılık da ortaya çıkartıyor. Bu işte CIA'in parmağının olması gibi, işin içinde hakikaten Suriye, NATO, Türk-Rus ilişkileri, vs gibi pek çok faktör olması gibi.
Tepede dönen o işlerin hepsi her zaman doğru dürüst yansımıyor kamuoyuna. Büyük ülkelerin usta politikacıları bu işlerin kurdu zaten.
Netflix'de House of Cards diye bir dizi var. Türkiye'de çıkıyor mu, seyrediliyor mu bilmiyorum. Ama onu seyretmiş olan kişi, en tepede ne tür politik entrikalar döndüğünü daha da iyi görecektir. Uyutuluyoruz resmen. Ama kazara, ya da bilinçli olarak sızdırılmazsa bazı haberler, o zaman haberimiz de olmuyor.
Kukla gibi oynatılıyoruz çoğu zaman. Bilinçli olanlarımız bile bazen ne olup ne bittiğini anlayamıyor. Bilgi yetersizliğinden dolayı.
Yansıtılmıyor çünkü herşey. Bu olayda da öyle birşey var. Orası kesin.
Bazı komplo teorileri var, cemaat yazarı Emre Uslu ise darbeden ordunun haberi olduğunu ve bilerek göz yumduğu ve darbeyi 'doğurttuğu' yönünde şeyler yazıyor. Başka bir teori de işin içinde bazı derin devlet artıklarının bulunduğu veya kemalıst-ulusalcı komplosu oldğu yönünde.
-
13 saat önce, Robespierre yazdı:
Mantık yürütelim. Bu örgütün bir lideri olması gerekiyor değil mi? Kim olabilir bu adam? İddiayı kaynatanlara bakılacak olursa bu bir asker olmalı. Bir general ya da albay falan. Tamam ipin ucunu bulduk gibi. Karanlık, pis bir albay. Mağara gibi bir yerden emirler yağdırıyor. Peki emir verdiği insanlar niye bu emirleri dinliyor? Çünkü onların hepsi kötü adam. Kötü adamlar, kötü adamların emirlerini sorgusuzca uygularlar. E, bu albay emekli olunca ne oluyor? Emekli albay bir yandan Posta gazetesinin bulmacalarını çözüyor, bir yandan da mel'un işlerine devam ediyor. Buraya kadar güzel geldik. Ya bu adam ölürse? Öyle ya eğer adam vampir falan değilse ölecek. Yerine gelen kişi aynı kararlılık ve hunharlıkla aynı işi devam mı ettiriyor? Halbuki böyle gizli örgütlerin lideri öldü mü, örgüt genelde dağılır ya da parçalanır. Ama derinnn devlett kesintisizce kötülüklerine devam edebiliyor. O kadar kötü yani, hesap edin.
Liderin tek bir kişi olduğunu kim söyledi. Birden çok birimle çaalışan bir yapı olduğu düşünülüyor. Yani tek bir kişi yok.
-
Vay vay vay hacı, tutuklu bir binbasi neler demiş:
“Bu süreçte yalan yanlış bir çok şey duyacaksınız. Sakın bunlara itibar etmeyin. Televizyonlarda anlatılanların büyük çoğunluğunun yaşananlarla alakası yok... O gece Karargâhtaki maskeli ve silahlı personel kim? Herkes hakkında yayın yapan medya, bunların kim olduğu hakkında en ufak birşey söylemiyor. Ben bunların özel kuvvetlerden olduğuna bile inanmıyorum.”
“Suriye harekâtı, NATO, FETÖ hepsini birbirine bağlı olarak değerlendir. Bugün 3. Dünya Savaşının başlangıcıdır abi. Bu bir NATO operasyonu bana göre. TSK içinde ki FETÖ üyeleri ve MİT eliyle uygulandı. Siyasi iktidarın ve Cumhurbaşkanının haberi olduğunu düşünmüyorum. Asıl darbe onlara yapılıyor farkında değiller. Bundan sonra onlara karşı yapılacak olaylarda onları koruyacak kimse kalmadı dışarıda.”
-
Arkadaşlar konu bunlar değil. Ben sorularını sordum yukarıda:
1-Tutarsızlık var mı?
2-Tutarsızlık neden kaynaklanıyor?
3-Neden hala ortada bir tutarlı tablo yok, 2 ay geçmiş üstelik.
Hadi bir tane de ekleyelim:
4- Hakan Fidan neden hiç konuşmuyor? Bu adamın ifadesi var mı ortalıkta?
Bakın kemalistlerin içlerinde olduğunu söylemiyorum, sürekli buna yoğunlaşıyorsunuz. Ben başka bir komplo olabilir diyorum, o gün ne olduysa söylenmiyor gerçekten, komutanların bu çelişkili açıklamaları da bu olayın üstünü kapatmak için uydurulmuş yalanlar. Ondan tutarsızlar bu ifadeler. Yakında ifadelerin hepsini okuyup bir yazı yazabilirim.
-
9 saat önce, haci yazdı:
Ben cemaat yaptı demeyeceğim, cemaatçiler vardır ifadelere göre, ama sadece cemaatçiler de yoktur bu işin içinde yahut başka bir komplonun parçalarıdır bunlar. Yani cemaat planladı, bitti tarzında bir açıklama olayı tutarlı hale getirmiyor, böyle bir açıklama politik bir açıklama, bu işin hukuki,adli yönleri incelenmelidir.
Sorunun karmaşıklığını, iddiaların tutarsızlığını anlayan nadir düşünürlerdensiniz... Bu forumun sizin gibi düşünenlere acilen ihtiyacı var. Tebrik ederim.
Yunanıstan'a kaçan darbeci kemalist olduğunu bildirmiş, buyur burdan yak
-
Darbeden sonra komutanların ifadelerine bir bakayım dedim, bakmaz olayım. Bu ifadeler olayı basitleştirmekten çok daha da çorba edecek nitelikte tutarsız,detaydan yoksun açıklamalardır. Bu ifadeler tek başına 15 Temmuz vakasının(vaka diyorum, çünkü tuhaf bir hadiseydi) planlayıcılarının kim olduğu konusunu muğlaklaştırır. Ben cemaat yaptı demeyeceğim, cemaatçiler vardır ifadelere göre, ama sadece cemaatçiler de yoktur bu işin içinde yahut başka bir komplonun parçalarıdır bunlar. Yani cemaat planladı, bitti tarzında bir açıklama olayı tutarlı hale getirmiyor, böyle bir açıklama politik bir açıklama, bu işin hukuki,adli yönleri incelenmelidir.
Hulusi Akar'ın açıklamasına göre saat 16:00 gibi askeri birliklerde olağandışı hareketlilik yönünde bir istihbarat alınıyor. 18:30 gibi de istihbarat teyit ediliyor. 'Yaşar Paşa ve Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ile acilen alınacak tedbirler tartışılmaya başlandı' diyor Hulusi Akar. Ve yine ifadesinde Türkiye üzerindeki tüm hava sahasının askeriyeye kapatılmasını,yeni kalkışlara engel olunması yönünde ilgili komutanlara emir verdiğini söylüyor. Şimdi baştan bir çelişki başlıyor, Saat 18:30 gibi istihbarı alınan bir darbe ve hava sahasının askeri uçaklara kapattılması yönündeki tedbirler işe yaramıyor, hem de saatler sonra başlayacak bir kalkışmaya kadar önlem alınamıyor.Hava konusunda önlem pratiklerine rağmen Hava kuvvetleri komutanı Abidin Ünal'a ise bilgi iletilmiyor, kendisi Moda Deniz klubünde darbeyi 19:30 gibi öğreniyor, daha doğrusu bu saatte eşinin bir komutanın tutuklandığını söylüyor,sonra çeşitli komutanları arıyor ve öğreniyor durumu..Saat 00:00 a doğru da bulunduğu klübü basan askerler tarafından yanlarında birçok askerle tutuklanıp Akıncılar üstüne götürülüyor. Kendisi zaten konumuz olduğu gibi komutanlar tarafından verilen ifadelere 'güvenmiyor'.
Saat 18:30 gibi teyit edilen ve önlemleri alınmaya çalışılan darbe, her nedense ne başbakana ne cumhurbaşkanına iletilmiyor. Erdoğan bile darbeyi eniştesinden öğrendiğini söylüyor. Hiçbir kimse nedense ne MİT'e ne Genelkurmay başkanlığına ulaşabiliyor. Ve MİT ile darbe istihbaratı konusunda bir görüşme gerçekleştiğine dair ifadeler var, oysaki HULUSİ AKAR bundan hiç bahsetmiyor ifadesinde. Ve Hulusi Akar'da 21:00'a doğru Mehmet Dişli'nin odasına girmesinden sonra tutuklanıyor. Tutarsız olan ise darbe istihbaratının 18:30 alınmasına rağmen Genelkurmay'da önlem alınmaması, Hulusi Akar bile kolayca derdest ediliyor. Sonra ise darbecilerle aynı helikoptere binip Başbakanlığa geliyor
Nedense darbeci komutanlar kendisine saçmasapan, mantıksız bir şekilde 'sizi kanaat önderimiz Gülen ile görüştürelim' diyor.
Kuvvet komutanları koskoca darbe istihbratı alınmasına rağmen elini kolunu sallaya sallaya düğüne katılabiliyor
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Şimdi tartışalım, öğrenelim de ayrıca. Burda tutarsızlıık var mı? VAR ise bu bilgi eksikliğinden mi yoksa gerçekten de yalan ifadelerden mi kaynaklanıyor? Komutanlar yalan söylüyorlarsa neden yalan söylüyorlar? Sizin de bulduğunuz tutarsızlıklar var mı? Var ise nedir
-
Kemalist kesimin içine düştüğü hatalardan biri de 15 temmuz günü demokrasiyi kurtardıkları düşünceleri. Gerçi ben daha darbeye direnen bir kemalist de görmedim ya neyse. İnsan bir düşünür :
Demokrasi bir bütünse, iyi ya da kötü demokrasi nasıl olur? Siz yarısı kırılmış bir bardağı hala bu bardak deyip kullanabilir misiniz?
Arkadaşlar artık ne başı ne ortası ne sonu kansız olmayan ve olmayacak bir süreçteyiz. Ülke'de artık laik bir güç yok arkadaşlar, 15 temmuz günü bile iki dinci gücün çarpışması arasında kaldık, bir çıkış yolumuz yok. Varsa da kansız olmayacak, ya onlardan ya bizden dökülecek bu kanlar. Bu yolun sonu bok yoludur, kan yoludur.
O gün( ve hala da sürüyor) şeriat çağrıları yapıldı, yani artık iktidar biziz, güç biziz denildi. Hala da facebook üzerinden laiklik kaldırılsın, şeriat gelsin milli irade tarzında onbinlerce twitter, facebook hesabı çağrı yapmaya devam ediyor. Atatürk'e hakaret edemeyen kesim hıncını hala Kılıçdaroğlu gibi sessiz, pasif direnen birine söverek, hakaretler ederek alıyor. Edilen küfürler, hakaretler o kadar iğrenç ki vah halimize demeye başladım.
Ülkede zaten bir demokrasi yoktu, 15 temmuz'dan sonra da olmadı. Bazıları demokrasi kurtarıldı diyor, ben ise esir olduk diyorum.
-
Hulusi Akar'ı açık, kilitsiz kapı olarak bırakmış olabilirler. İfadelerdeki çelişkiler, tutarsızlıklar Hulusi Akar'ın temize çıkarılmak istemesinden kaynaklanıyor olabilir. ODA TV'de Hulusi Akar'ın önünün cemaatin açmasıyla ilgili haberler var ve bu adama işaret ediyor.
-
Mesele üzerinde biraz düşünmek için bir yazi:
https://eksisozluk.com/entry/61810478
Yazi uzun ama mutlaka okunmali.
-
2 saat önce, democrossian yazdı:
Pembe tablo çizenler kendilerini mi, yoksa başkalarını mı uyutmaya çalışıyor bilemeyiz. Bazen kendi ninnisiyle uyuyan da olur.
Tablo pembe değil. Tablo giderek kararıyor. Şiirzede başbakandan darbedar başkana doğru gidişat. Bunu göremeyene kör derler.
Şu anda akp'yi yöneten devlettir. Devletin kürt sorununu şiddet ile çözme hareketi hala devam ediyor, doğu savaş alanına dönmüş durumda. Batıda ise devlet 28 şubat süreci yönetiyor. Akp kitlesi büyülenmiş durumdadır, 60 yaşında dindar teyzelerin,amcaların fetö yüzünden tutuklanması onlar için anlam ifade etmiyor. Çünkü irtica pkk'dan daha tehlikeli artık. AKP kafayı yemiş durumda, son zamanlarda bir cemaat üzerinden tüm cemaatler hedef gösterilmeye ve vurulmaya başlandı. Pek dindar(!) olan akp taifesinden cemaatler temizlenecek gibi bir laf duyabiliyorsunuz, açın bakın. Devlet, artık derin devlet mi dersiniz, ne dersiniz, akp'yi kullanarak bir operasyon yürütüyor gibi görünüyor.
-
Emre Uslu, darbeyi cemaatin değil en üst düzey komutanlarin yaptigini iddia ediyor, yine yukarida yazdigim gibi komutanlarin çelişkili ifadelerine değiniyor ve onlara düzmece diyor:
Genelkurmay Başkanı’nın ifadesi AKP PROPAGANDASI ayıklandıktan sonra okunduğunda şu yalın gerçek ortaya çıkıyor: Hulusi Akar’ın darbe girişiminden bilgisi vardı. Onayı olmasa bile bilgisi vardı.
Öncelikle ifadelerde bir çok tuhaf taraf var. Dikkat edin ifadede KESİNLİKLE detay yok. O saatte neredeydi, Genelkurmay’a nasıl getirildi, kim tegirdi, hangi yoldan geldi, nasıl kaçırıldı, kim ne dedi, gibi DETAY bilgiler yok.
Bir ifadede DETAY yoksa İFADE DÜZMECEDİR. Çünkü her detay gerçeğe götüren ipucu gibidir. Bu nedenle eğer soruşturmacı DÜZMECE/KURMACA ifade düzenlemek isterse detayları anlattırmaz.
Genelkurbay Başkanı’nın ifadesini dünyada hangi sorgu uzmanına okutsanız “BU İFADE DÜZMECE” der. İfade diye sıradan şeyler yazmışlar. Belli ki Erdoğan Genelkurmay başkanını yanına alıp diğerlerinin işini bitirmek istiyor.
Genelkurmay Başkanı’nın basına yansıyan ifadelerine bakınca kanaatim kesinleşti ki bu darbe girişimi EN ÜST DÜZEY komutanlar tarafından kararlaştırılmış. Ancak bazı komutanlar darbecileri satmış.
Bu noktada bir başka ayrıntıya dikkat çekmek isterim. Darbe neden saat 8’de başladı ve NEDEN önce İSTANBUL’da başladı?
Darbe soruşturmasını aydınlatacak en önemli ayrıntı bu soruda.
Yayınlanan darbe belgelerine göre darbe girişiminin saat 3:00 da olacağı anlaşılıyor. Ancak darbe askerlerin akşam saatlerinde köprüleri trafiğe kapatmasıyla başladı. İşte bu veri bize Darbe girişiminin en kritik bilgisini sunar.
Hatırlayın Darbe girişimine ilk karşı çıkan kişi İstanbul 1. Ordu Komutanıydı. O komutan darbe gecesi VEKALETEN GENELKURMAY BAŞKANI yapıldı. Oysa ilk darbe girişimi de bizzat kendi askerleri tarafından yapıldı.
Bence darbedeki en kritik rol işte o kumtanda. Durum şu: Darbe girişimi TÜM KOMUTANLARIN kararıyla yapılacaktı. Ancak Erdoğan ve çevresi, ki buna istihbarat da dahil, İstanbul 1. Ordu komutanı ile anlaşarak DARBEYİ ERKEN BAŞLATTI. Böylece gece saat 3:00 da tüm komuta kademesinin deteğiyle başlatılacak darbeye ERKEN DOĞUM yaptırılarak darbe girişimi önlenmeye çalışıldı.
Darbe planlanandan erken başlayınca, diper darbeciler de panikleyip şaşırıp o katliamları gerçekleştirdiler.
Muhtemelen darbe girişiminden nasıl çıklıacağı tüm suçun Gülen cemaatine yıkılacağı da daha önceden belirlenmişti. Gülen Cemaatine karşı uygulanan soykırım uygulamlaarı da böylece meşrulaştırılmış oldu.
Özetle, Gördüğüm kadarıyla darbe kararı iddiaların aksine Gülen cemaati değil komuta kademesi tarafından alındı. Ancak bu karardan Gülen cemaatinin haberi var mıydı? Buna bilerek isteyerek ses çıkarmayıp “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığıyla darbeye sessiz mi kaldılar konusu belli değil."
En başta benim Erdoğan rejimi ile 5 yıldır kendi çabamla, tek başıma yürüttüğüm meşru mücadeleme darbe vurdukları için kim olursa olsun tüm darbecilere lanet olsun…"
-
Başarısız darbenin failleri hiçbir zaman netleşmeyecek.
Çünkü darbe gecesini sessizlikle geçiren generaller, darbecilere huzur ve sükunet içinde teslim olan kuvvet komutanları, darbenin hazırlanıp uygulanmasına engel olamayan sorumlular, iddia edildiği gibi bir bütün olarak Fethullah Gülen örgütünün üyesi değil, çok bileşenli güçlü bir koalisyondur.
Bunların önemli bir kesimi Ulusalcı-Kemalist, bir kısmı ise darbe gecesi Erdoğan’a, “İstanbul’a gelin ben sizi korurum” diyen; Erdoğan’ın kuşkularını gidermek için, “inanmıyorsanız beni Devlet Bahçeli’ye sorun” diyen, Genelkurmay 2. Başkanlığına atanan, Ümit Dündar gibi MHP’li Ergenekonculardır.
Hulusi Akar ve diğer kuvvet komutanlarının tutarsız, çelişkili ve inandırıcılıktan uzak açıklamaları, “koalisyon”un karmaşık ve çok yapılı niteliğinden kaynaklanmaktadır. Darbenin başarısızlığı ve koordine edilememesi de çok başlılığından, her komutanın “yarım” katıldığı yönetim tarzından kaynaklanmıştır.
Erdoğan ve AKP medyası bu durumu çok iyi bilmektedir. Ama bu kritik aşamada ve şimdilik, tüm suçu Fethullah Gülen’e yüklemek, darbe karşıtı cepheyi geniş ve diri tutmak bakımından daha mantıklı görülüyor.
YAŞ düzenlemeleri ile TSK’nin üst kademesinde değişiklik yapılamaması, Türk ordusunun bilinmeyen bir süreye kadar, “başarısız darbeyi gerçekleştirenler-darbeye maruz kalanlar koalisyonu” tarafından yürütüleceğinin göstergesidir.
15 Temmuz Darbe Teşebbüsünü Kimler Yaptı?
in ATEİSTCAFE
gönderildi
Orduda üst düzey pozisyonlarda olan tanıdıklarıma göre orduda kıpırdamalar var, yakında sürpriz olabilir. Haziranın sonlarına doğru.