Jump to content

bilgivehis

Sadece Ateistler Grubu
  • İçerik sayısı

    2.302
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne bilgivehis kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 32 dakika önce, anibal yazdı:

     

     

    Bir tarafta ülkenin kaynaklarını paylaşan islamcılar, MHP'liler, Kürtler ve bu üçlü çetenin kuyruğuna takılan Türkler var, diğer tarafta sadece laikler var.

    Bu üçlü çete birbiriyle çatışsa dahi aynen bugün olduğu gibi mutlak düşmanları laiklere karşı her zaman birlikte olurlar.

    Bunun kapitalizm ile doğrudan alakası yok, bu bir ülkeyi paylaşım olayıdır, ya paylaşanlar kazanacak ya da laikler.

    Kurtuluş savaşı adı üstünde tüm ülkeyi ve bütün halklar için bir kurtuluş savaşıydı, çıkar ve fikir savaşları henüz ciddi olarak yaşanmadı.

    Çıkar ve fikir savaşları yaşanmadan kurtuluş savaşı bitmiş sayılmaz, Atatürk'ün savaş yeni başlıyor sözü sadece ekonomik yükselme değil aynı zamanda bu savaşı da içeriyor.

    Bundan sonra ortam bu savaşa doğru gidiyor, dünya tarihine bakın, bu savaş mutlak bir savaştır, bu olmadan gerçek kurtuluş olmaz.

    Avrupa bu savaşları yüz yıllarca yaşadı, öyle bağımsızlık, demokrasi, insan hakları avantadan olmuyor, savaşarak kazanmak zorundasın.

    Ancak bizim şansızlığımız, bu gerçekleri anlama özürü olan bir Türk milletine sahip olmamız, celladının kuyruğuna takılmayı daha çok seviyorlar.

     

  2. 3 saat önce, Brad pit yazdı:

     

    Savaş tam olarak kimlerle kimlerin arasında geçecek?

     

    Lâik islamcı mı yoksa Türk Kürt olarak mı?

     

    Bunun cevabını ben vereyim.

     

    Bugün Türk'ün, Kürt'ün, islamcının ortak düşmanı laiklerdir.

    Bir çatışma olursa islamcıların komutasında bu üçlü laiklere saldıracak.

    İşin ilginç tarafı ise islamcılar, Türkler, laikler üçünün de ana teması Türklerdir.

    Hiç bir güce sahip olmayan laikler açık hedef olacaktır.

    Çünkü savaşacak düzeyde yüzde beş laik zor çıkar,

    Bir başka ilginçlik ise bugünkü iktidarın bütün önlemi o yüzde beşten korkmasındandır.

     

  3. 1 saat önce, Türk Ateist yazdı:

    İnönü en az Atatürk kadar vatanseverdir; ayrıca iyi niyetlidir

     

    Vatanseverliğine ve iyi niyetliliğine zaten diyeceğim yok, ülkeye faydalı olmak için bu iki özellik yetmeyebiliyor, hatta iyi niyetlilik bazen zararlı da olabiliyor.

    Hitler de bir numaralı vatanseverdi, sonuç ortada, aşırı vatanseverlik sadece dünyaya değil kendi milletine de zarar verdi.

    İnönü Marshall planlarına imza atmayacaktı, NATO'ya üyeliği onaylamayacaktı, bir ABD'yi sevdirme propagandası olan süt tozu uygulamasını kabul etmeyecekti, halk belirli bir bilinçlenme sınırına gelmeden çok partili sistemi donduracaktı.

    Yani Atatürk'ün bağımsızlık hedefinden sapan hiç bir şeyi onaylamayacaktı ama hep tersini yaptı, onun iyi niyetinden işte bugünlere kadar geldik.

    Tabi bugünleri ona yüklemek de elbette haksızlık, zarar vermiş olsa da en azından bir vatansever ve iyi niyet tarafı var, ben halkın hiç bir değere sahip çıkmamasını en büyük neden olarak görüyorum, hatta İnönü'nün yanlışları bana göre halkın yanlışının yanında çerez kalır bana göre, zira bir ülkede ne olursa olsun, son söz halkın duruşunda biter.

  4. 2 saat önce, Smile Buddha yazdı:

    azınlığın faydasına olan şeyi satsan ne değişir satmasan neyi değiştirir.

    kişi başına gelir arttı mesela  bu halkın cebine giriyor mu?

    bronzdan Atatürk heykeli dökmeye para bulanlar bir köye su hattı çektiler mi?

    binlerce heykel dökeceklerine vana filan dökmeleri gerekirdi.

    yurt dışında yedek parça alıp  montaj etmeyide yerli üretim diye yutturmalarıda komik.

    İsmat paşaya düşman olanlar Atatürk onun yerine seçtiği için celal bayar söz konusu olduğunda sus pus oluyorlar.

    Liberalizm ülkeye kuruluş aşamasında girmiş.Sonradan meydana çıkmamış.

    Halk ne yapacak? Olmayan silahını  alıp dağa mı çıkacak?

    Açlık seviyesinde yaşayan insan sağlıklı düşünemez zaten.Günü kurtarmaya çalışır.

    Atatürk döneminde okul okuyanlarıa bakıyorum hepsi ilkokul 3 terk.

    Sözde mecburi ücretsiz eğitim vardı.

    Bazı salaklar çıkıp halk göndermiyordu diyecekler.Halkın neden göndermediği ortada.

    Bir kere kaliteli eğitim yok.Eğitim olsa iş yok yok.işssizlik bugün ortaya çıkmadı.

    Kurulan devlet kuruluşları zaten özel sektör mantığı ile işliyordu.

    Herkes üretilen ürünlerden  faydalanamıyordu.

    çiftçiye  bu tarladan yıllık bu kadar ürün çıkar  az çıktıysa ürünü sakladığn diye ceza alıyordu.

    sanki gübre mazotunu verdide modern tarım teknikleri uygulamış gibi yüksek verim bekliyorlardı.

     

     

     

     

     

     

    1938 sonrası Atatürk Türkiyesi değil, 38 sonrasını ona mal etmekle kendi görüşünü çürütüyorsun.

    Atatürk bağımsızlıkçıdır, 38 sonrası ise usul usul peşkeş çekildi ve halen devam ediyor.

    Atatürk millicidir, dış yatırımcıları sınırlamak şartıyla yerli üretimin ve ihracatın arttığı bir ülke temelini atmıştı, 38 sonrası ise bütün değerler yabancılara verildi.

    Atatürk eğitimcidir, Alfabe devrimi ve yeni Türkçe ile bir ulusun kendi kimliğini kazandırdı, okuma-yazma seferberliği başlattı, halk evleri açtı, 38 sonrası eğitim işgalcilerin isteğine göre değiştirildi ve bu değişim halen devam ediyor.

    Atatürk Türkiyesi devam etseydi bugün bunları tartışmıyor olacaktık.

    Peki neden devam etmedi?

    Atatürk'ün kazandırdığı yurttaşlık hakkını kendi cellatları lehine kullanan bir halk olduğu için.

    Fetoların, mendereslerin, tayyiplerin peşinden gideceklerine Atatürk'e ve onun yolunda mücadele edenlere sahip çıksalardı.

    Bu ülkede 38 yılından bu yana Atatürk'ün yolunda giden ne kadar insan, ne kadar örgüt varsa hepsi yok edilip öldürülürken kendi cellatlarının çanağını yaladılar.

    Halen muhalifler, gazeteciler içeri atılırken hiç birinin gıkı çıkmadı ama Atatürk'e küfür edilen Ayasofya katillerini alkışlamayı da pekala biliyorlar.

    Sen 38 sonrasının zararlarını Atatürk döneminin devamıymış gibi bir yanlış ile uğraşacağına halkın kendi değerine yaptığı nankörlüğü sorgula.

  5. Ülkenin satışına ilk imzayı atan inönüydü, menderes, bayar satışı yaşama geçirendi, demirel, özal aynı şekilde devam ettirendi, tayyip ise kökünü kurutandı.

    Peki ülkenin satışı gibi bu denli önemli olaylar olurken halk neredeydi?

    - komünizmle mücadele dernegindeydi.

    - devrimcileri öldürmek için ülkücü tosun olma peşindeydi.

    - tarikatların müridi olma yarışındaydı.

    - siyasi partilerden kemik koparma peşindeydi.

     

    İki ucu poklu değnek.

     

     

  6. 1 saat önce, Smile Buddha yazdı:

    bir kaç tane muhalif forum bağlantısı verseydin.

    üye olacak forum bulamıyorum. :)

     

     

    Kalmadığı için bu başlık açıldı var olanlar da terk edildi.

    Söz konusu olan milletin korkaklık yüzünden her şeyi teslim edişi, üye oldukları forumlardan bile çekilmeleri, sanki foruma uğramayınca rahat olacaklarını sanıyorlar, oysa öyle veya böyle sıra herkese gelecek, faşizmin, tek adamlığın kuralı budur.

     

  7. 8 saat önce, Türk Ateist yazdı:

     

    CHP kimin projesi peki? CHP, İslamcı çete (AKP) ülkeyi ele geçirsin diye kurulmuş bir parti demişsin. Kimler kurdu CHP'yi, ve oy veren milyonlarca insan bunu nasıl anlamıyor?

    Kılıçdaroğlu'nu eleştirmek, ona kızmak başka, bu söylediklerin bambaşka. Çok farklı iki şey. O yüzden merak ettim.

     

    Önceki CHP ile alakası yok demiş, 95 sonrası CHP için söylemiş zanedersem.

    On 26.07.2020 at 09:52, 322 yazdı:

    1970'lerin CHP'si ile 1995'de tekrar kurulan "Proje" CHP arasında uzaktan, yakından en ufak bir ilgi, alaka yoktur.

     

  8. Bu işler tayyip, kılıçdar veya siyasi partiler ile sınırlı değil, onlar sadece bir figuran.

    Türkiye'de olan her şey bir proje üzerine yürüyor.

    Türkiye Cumhuriyeti yıkılacak, Atatürk bitirilecek, ülkeye İslam zihniyeti hakim olacak, birilerinin çıkarına göre evrilecek, proje bu.

    Bu proje sadece yapanlarla sınırlı değil, bu projenin başını çeken tayyip, kılıçdar, bahçeli gibilerle de sınırlı değil.

    Bu projeyi asıl yürüten güç halkın kendisidir.

    Halk bu projeye dahil olmazsa 18 yıldır yaşanan olayların hiç biri olmayacaktı.

    Bu projeye yüzde ellisi doğrudan destek verdi, diğer yüzde ellisi de seyrederek destek verdi.

    Bu projeye karşı çıkan gazeteciler, bürokratlar, komutanlar etkisizleştirilirken, halkın gıkı çıkmadı, onlara kimse sahip çıkmadı.

    Bu projeye karşı halktan en küçük bir karşı eylem yapılmadı, yapılan cılız eylemler de birilerinin çıkarı için gaz almaktan ibaretti.

    Daha dün tüm dünyanın gözü önünde diyanetin başındaki Atatürk'e lanet dedi, yarısının sesi çıkmazken diğer yarısı da alkışladılar.

    Kılıçdar kendini seçmedi, onu seçen yine delegeler.

    Tayyip kendini allahın katına çıkarmadı, onu göklere çıkaran yine halkın kendisi.

    Tayyibe demediğini bırakmayan sonra da onun kıçına sığınan bahçeliye oy veren yine bu halk.

    Erzurumlu bir sümüklüyü peygamber yapan yine aynı halk.

    Tayyibistan sistemini fırsat sayıp ülkenin kurtarıcısı ve devletin kurucusu Atatürk'ü satan yine aynı halk.

    Soruyorum size, bu projede bahsi geçen parti liderleri veya dini liderler mi şerefsiz yoksa onları bile bile baştacı eden halkın kendisi mi?

     

     

  9. 1 saat önce, anibal yazdı:

    Ezici çoğunluk, lan olacak sanki diyerek, sandığa gidip oyunu verenlerle sağlandı. 

     

    Bir kısmı öyle hepsi değil.

     

    1 saat önce, anibal yazdı:

    İstanbul'da, önceden AKP'ye vermiş olanlar gidip Ekrem'e vermedi.

     

    Her zaman AKP'ye oy veren Kürtler ilk defa AKP'ye karşı bir güç gösterisi yapmak istedi, genel yönetim için aynısını asla yapmazlar, PKK'li bir AKP varken genel olarak başkasına oy vermezler.

    Hani AKP'yi başta tutan onun icraatları, MHP ile birleşmesi zan edilir ama asıl neden Kürtlerin oylarıdır.

    Kürtler kendilerine göre olumlu buldukları politika izliyorlar, hem HDP'yi meclise sokuyorlar hem kendileriyle işbirliği yapan AKP'yi başta tutuyorlar, hem de AKP'nin yan çizme ihtimaline karşın bazı belediyeleri ondan alıyorlar.

    Türkiye'de dolaylı veya dolaysız siyaseti Kürtler yönlendiriyor, bazen bunu silahla korkutarak yapıyorlar, zaten ülkenin önemli iş alanları Kürtlerin elinde bu güçlerini de kullanıyorlar.

    Yani bu ülkede mal olan Türklerdir, hem siyasetin hem diğer halkların oyuncağı durumdalar, bundan da mutlular, ne diyelim...

  10. Kazanacak, kaybedecek, muhalefet kalacak hepsi belli zaten, seçimin ne önemi var, anlamsız.

    Bazı belediyeleri kaybetti diye sonuçlar değişmeyecek, belediye seçiminde karşıt oy kullananların çoğu yine AKP'ye oy verecek.

    Hem seçimlerin zorunluluğu artık iki dudak arasına teslim edildi, tamamen anlamsızlaştı.

    Ayrıca demokrasi olsa bile AKP hiç bir zaman kaybetmez, çünkü bu ülkenin en az yüzde yetmişi AKP kafasında.

    Yüzde yetmişinin beyni bin yıl öncesine ait olan bir ülkede yaşıyorsun, seçimlere boşuna umutlanma.

    O kağıtlara insanlar yerine bence eşekler nal basmalı, belki daha adil olur, çünkü eşekler kadar doğru yolu bilen bir canlı yoktur.

  11. yilmaz-ozdil.png?v=7.7.8.5



     



    Böle böle…




    Sıra baroları bölmeye geldi.








    Toplumun her kesimini, her kurumunu, illa bölmek, ayrıştırmak, kamplaştırmak, kutuplaştırmak istiyorlar.




    Çünkü…




    “Siyasal dinci” tabir edilen zihniyetin, birlikte yaşama kültürü yok.








    (Ne demek istediğimizi açabilmek için, makarayı az geri saralım.)








    İnanılması güçtür ama…




    “Siyasal dinci”liğin temeli, Atatürkçülüğün kalesi İzmir'de atıldı.








    1967 yılıydı.




    İzmir'de Akevler konut kooperatifi kuruldu.




    Evet… Kendisine “ak” diyen Akp'nin kurulmasından tee 35 yıl önce İzmir'de “ak” adıyla kooperatif kurdular.




    Devasa bir arsaya apartmanlar diktiler, “müstakil mahalle” oluşturdular, böylece, mahallelerini ayırmış oldular.




    Kooperatif ortaklarını kendi zihniyetlerine, kendi yaşam biçimlerine mensup insanlardan seçtiler, aralarına başka komşu almadılar.




    Kendi mahallelerinde, kendi esnaflarını oluşturdular.




    Kendi bakkalları vardı.




    Kendi eczaneleri vardı.




    Kendi doktorlarına gittiler.




    Ortak fırından ekmek aldılar.




    Bilimkurgu filminden bahsetmiyorum, 1967 yılında İzmir'de yaşanan gerçekleri anlatıyorum… “Siyasal dinci komünü” oluşturdular.








    (Merak edenler, lütfen Yeni Asır gazetesinin, Cumhuriyet gazetesinin 1967 arşivlerine girsin, Akevler manşetlerini okusun…




    “İnsanlar ikiye ayrılır, Allah'a inananlar, Allah'a inanmayanlar, biz Allah'a inanmayanlar gibi yaşamayacağız, biz Allah'a inananların yaşadıkları sitede yaşayacağız” diyorlardı.




    Yanlış okumadınız…




    Röportajlar yapılıyordu.




    Akevler'de oturanların “dindar” olduğunu söyleyerek, bir anlamda, burada oturmayanların “dinsiz” olduğunu ima ediyorlardı.)








    Bilahare… Türkiye'nin tamamını Akevler mahallesine dönüştürmeye karar verdiler. Akevler'den yeşeren fikirle, Akevler kooperatifinin kurucularıyla birlikte, siyasi parti kurdular, o siyasi parti bölüne bölüne, bugünkü Akp haline dönüştü.








    Akevler kurulurken, 1967 yılında, İzmir Kestanepazarı'nda bir imamın ismi kulaktan kulağa yayılıyordu.




    Vaazlarını kaçırmayan kalabalık bir esnaf grubu oluşmuştu.




    Sadece İzmir değil, Manisa'dan Denizli'den Uşak'tan dinlemeye gelenler vardı.




    Fethullah Gülen'di.




    Etrafında toplaşanlara “güçbirliği yapın, öğrenci yurdu kurun” dedi, kendi dünya görüşlerinde öğrenci barındırmaları için teşvik etti.




    Bu teşvik çerçevesinde “ışık evi” tabir edilen cemaat yurtlarının ilki, 1972 yılında Bozyaka'da kuruldu.




    Peşpeşe yenileri açıldı, 10 yıl içinde Yamanlar Koleji'ne dönüştü.








    Bu iki ayrıştırıcı, kamplaştırıcı zihniyetin, Türkiye'yi aslında ne hale getireceğinin ilk göstergeleriydi bunlar.








    Önce apartmanları ayırdılar.




    Mahalleleri ayırdılar.




    Bakkalları ayırdılar.




    Kendi esnafları, memlekette başka toptancı yokmuş gibi, sadece kendi toptancılarından alışveriş etti, Afyon'da bisiklet satan yokmuş gibi mesela, bisiklet almaya Afyon'dan İzmir'e gelen bile vardı, kendi aralarında alışveriş zinciri kurmaya başladılar.




    Öğrenci yurtlarını ayırdılar.




    Okulları ayırdılar.




    Kendi dersanelerini kurdular, dersaneleri ayırdılar.




    Sermaye sahibi oldular, bankaları ayırdılar.




    Faizsiz finans ayağıyla kendi bankacılık sistemlerini kurdular, kendi sistemlerini yüceltip, gerisini karaladılar.




    İşdünyasını böldüler, ayırdılar, parçaladılar, kendi işadamı derneklerini icat ettiler, varolan işadamı derneklerini kötülediler.




    Hayır kurumlarını ayırdılar, kendi hayır kurumlarını kurdular, öbür hayır kurumlarını şeytanlaştırdılar.




    Kurban derilerini bile ayırdılar.




    Medyayı böldüler…




    Gazetelerini ayırdılar.




    Televizyonlarını ayırdılar.




    Yayınevlerini ayırdılar.




    Kitabevlerini ayırdılar.




    Öbürlerini almayın dediler, öbürlerini izlemeyin dediler, öbürlerini dinsiz olmakla suçladılar.




    Kendi gazetecilik cemiyetlerini kurdular.




    Üniversiteleri ayırdılar.




    Kendi vakıflarına kendi üniversitelerini kurdular.




    Otelleri ayırdılar.




    Sadece kendilerinin gittiği harem-selamlık oteller kurdular, duvar gibi brandalarla çevirip, sadece kendilerinin yüzdüğü plajlar yaptılar.




    Mayoları böldüler.




    Haşema icat ettiler.




    Kuaförleri ayırdılar.




    Tesettür kuaförleri kurdular, öbür kuaförlere gitmediler.




    Restoranları ayırdılar.




    Alkolsüz mojito mekanları kurdular.




    İktidara geldiler…




    Alt kültür üst kültür filan diye etnik kökenleri ayırdılar.




    Şu partinin genel başkanı alevi ben sünniyim filan diye mezhepleri ayırdılar.




    Sanki önceki cumhurbaşkanlarımız putperestmiş gibi “dindar cumhurbaşkanı seçtik” dediler.




    Devletin sembol mekanlarını böldüler…




    Çankaya Köşkü bizden değil dediler, kendilerine saray kurdular.




    Milleti ayırdılar…




    Milletin kendilerine oy vermeyen bölümüne “zillet” dediler.








    Savcıları böldüler.




    Hakimleri böldüler.




    Polisi böldüler.




    Tsk'yı bile böldüler.




    Tsk'nın bir bölümü öbür bölümüne darbe yapmaya kalkıştı.








    Böle böle…




    Böyle böyle bugünlere geldiler.








    Çünkü bu zihniyetin “birlikte yaşama kültürü” yok.




    Hayata bakışları, ayırma, kamplaştırma üzerine kurulu.








    Bütün halindeki baroları, işte bu yüzden bölmek istiyorlar.








    Kendi barolarını kurup, geriye kalanları idelolojik, etnik, mezhepsel “barocuklar” haline getirmek istiyorlar.








    İstanbul Barosu'nun bugün Çağlayan Adliyesi'nin önünde düzenleyeceği miting, işte bu yüzden hayati derecede önemlidir.








    Bu miting, sadece barolarımız, sadece avukatlarımız için değildir.




    82 milyon yurttaş içindir.




    “Birarada yaşamamızı” sağlayan “hukuk devleti” içindir.








    Burada bölünürsek…




    Türkiye'yi bir daha birarada tutabilmek imkansızdır.




     




    30 Haziran 2020   Sözcü gazetesi Yılmaz Özdil



     

  12. Arkadaşlar şu küfürü bırakın, düzgün tartışın ki, başlığın amacı bir işe yarasın.

    İçinizdeki kızgınlığı küfüre dökmeyin, yoksa sorduğumuz sorunun hiç bir anlamı kalmaz.

    Burada "Tayyibe neden oy veriyor sunuz?" diye sormuşuz, bazı şeyleri biliyor olsak dahi kişilerin iç dünyalarını anlamak istiyoruz.

    Belki kendilerine göre haklı nedenleri vardır, işte o nedenlerin ne olduğunu öğrenmek için bu başlık açıldı.

    Yani bize göre hiç bir özelliği, güzelliği olmayan aksine baskıcı bir iktidara neden oy verilir?

    Bu sorunun cevabı bizler tarafından her ne kadar biliniyor olsa da bunu kendilerinden duymadığımız müddetçe soru çözülmüş olmuyor.

     

     

  13. Bu başlığı açtığımda tayyibe oy verenlerin katılmayacağını tahmin ediyordum, öyle de oldu maalesef.

    Maalesef diyorum, çünkü ben iyi niyetle sordum, tayyibe oy verenlerin nedenlerini kendilerinden öğrenmek istedim.

    Ne yazık ki, her zaman olduğu gibi tayyibe oy verenler nedense kendini gizliyor, bu tür sorular karşısında show dışında ortaya çıkmıyorlar.

    İşin burasını da anlayamadım, oy verdiğinizi neden gizliyorsunuz, oy verme nedeninizi neden açıklamaktan kaçınıyor sunuz?

    Hani bu forumda tayyipçi olmazsa anlayacağım ama forumun yarıdan fazlası tayyipçi olduğunu biliyoruz.

    Acaba açıklamaktan utanıyor musunuz?

    Arkadaşlar bu soruları cidden soruyorum, nedenini sizden öğrenelim, bizler bir şeyler söylediğimiz zaman yanıldığımızı gösterme hakkınız olur.

    Bu şekil susarsanız, bizler her şey deriz ve konuşma hakkınız da olmaz.

    Yani söz gelimi tayyibe oy verenler namussuz desem ve bunu bazı verilere dayandırsam, tayyibe neden oy verdiğinizi burada anlatmayarak namussuz olduğunuzu kabul mu edecek siniz?

    Ayrıca sizlerden tartışmak gibi bir niyetim de yok, sadece öğrenmek istiyoruz, yani şunun için oy veriyorum dediğinizde sizden hesap soracak değiliz, nedenini söylersiniz biz de en fazla soru sorarız, özellikle söylüyorum sizleri aşağılama, rencide etme gibi bir niyetimiz yok.

    Hem madem oy veriyor sunuz, bunu burada anlatarak kendinize saygı göstermiş olmaz mısınız?

    Bakın, 2002 seçiminde ben de tayyibe oy verdim, bir an önce gelsin, ne olduğunu millet görsün diye oy verdim.

    Çünkü tayyibin ne için başa getirildiğini biliyordum, ne zaman olsa aynı zihniyette biri gelecekti, yani sürecin bir an bitmesine katkım olsun dedim.

    İşte siz de benim gibi yapın, böyle açık söylemekten çekinecek bir şey yok.

     

  14. 1 saat önce, DreiMalAli yazdı:

    Vatandaşların sözlerinin satır aralarında

    - korku seziliyor

    - yağcılık hemen belli oluyor

    - şükür etmek hemen seziliyor

    - kaderine razı olmak zaten belli

    - asalaklık ve asalak yaşam özlemi seziliyor

    - hatta intihara varan duygular dahi seziliyor.

    Eksik olan ama hatalı olan kim/kimler, sorumlu kim/kimler, suçlu kim/kimler konusu.

    Kendisinin ve kendi çevresinin

    - hiç sorumluluğu bulunmuyor,

    - hatası bulunmuyor

    - suçlu zaten değildir.

    Suçlu olanlar hep bilinmeyen bazılarıdır...

     

    Doğru tespit, bu tespit aynı zamanda halkın iradesinin deforme olduğunu gösterir.

    Yani irade var ama at gözlüklü bir iradeden ibaret.

  15. 7 saat önce, DreiMalAli yazdı:

    Ben cevabı psikologlardan bekliyorum ama şimdiye dek konuya değinen bir psikologun açıklamasına raslamadım.

     

    Dünyaya gelen diktatörlerin sadece yüzde onu seçimle gelmiş, işin ilginç yanı ise ülkeye ve millete en çok zarar veren de Hitler, Francisco, Mussolini ve Tayyip gibi seçimle gelen diktatörler olmuş.

    İdi Amin gibi seçimle gelmeyen diktatörleri saymazsak, seçimle gelen bu yüzde onluk diktatörler, ekonomiyi çökertmede, insan öldürmede, ırkçılık, dincilik, mezhepçilikte ve uzun süre kalmakta diğer diktatörlere fark atmış.

    Bu ülkelerde seçimler, halkın dinci, ırkçı, fırsatçı, piskopat, sado-mazoşist yanını yönetime taşımış.

    Şimdi işin buralarına mantık erdirebiliyoruz, halk bu diktatörlerde kendinden bir şeyler bulmuş.

    Başlık mesajında da sıraladığım ve sorduğum gibi halk Tayyip de ne bulmuş, burayı tam olarak çözümleyemiyoruz.

    "Açım, işsizim, perişanım, oyum tayyibe" diyen bir halk cidden araştırılması gerekiyor.

    Senin dediğin gibi psikologlar, proflar, tıp adamları, hatta jeologlar dahi bir araya gelip bunun yanıtını bulmalılar.

     

  16. Tayyibe neden oy veriyorsunuz?

     

    Türk desen Türk değil.

    Müslüman desen Müslüman değil.

    Vatansever desen vatansever değil.

    Halksever desen, halksever değil.

    Kendinden başkasına saygısı var desen o da yok.

    Ekonomi desen ekonomi yerlerde geziyor.

    Huzur desen içte-dışta çatışma-savaş sürekli kaos.

     

    Bizim bilmediğimiz ne var, sırrınızı söyleyin biz de öğrenelim?

    Acaba bu saydıklarım yapıda olduğu için mi?

    Hadi başa gelsin diye oy verdiniz, peki tek adam olması için neye dayanarak oy verdiniz?

    Tek adam demek, işine gelmediğinde sizi yani oy verenleri de harcar demektir, zaten yapıyor da.

    Acaba siz gerçekten geri zekalı mısınız, yoksa bizim zekamız mı sizin yüce-ulu zekanızı algılayamıyor?

    Gerçekten Tayyibin neyine oy veriyor sunuz?

  17. Bir saat önce, Türk Ateist yazdı:

    insanın ağlayası geliyor okuyunca, resmen ürküyor

     

    Senin bu yazını okurken dahi tüylerim diken diken oldu.

     

    Bir saat önce, Türk Ateist yazdı:

    Bu hayali kurması gerekenler Kürtlerken biz kuruyoruz

     

    İşte hep bunu anlatmaya çalışıyorum.

    Cumhuriyete sahip çıkması gerekenler Cumhuriyet düşmanlığı yapıyorlar, sonra da aman da halimiz perişan diyorlar.

    Nankörlük yapacaksın, iyi niyeti suistimal edeceksin, onca ödenen bedelleri yok sayacaksın, halen şeyhlerin, şıhların, tarikat ağalarının kıçını öpeceksin ve utanmadan namussuzca bir de sana yurttaşlık vasfını kazandıran Atatürk'e düşman olacaksın.

    Bugünün halkı öyle-böyle değil, resmen bunu yapıyor.

    Tarihte kendi değerini bu denli satan bir İran halkı var bir de Türk halkı var, başka bulamazsın.

    Fransa'da halk krallığı yok ediyor, henüz devlet ve yönetim yok, halk aç ve perişan, o boşlukta diğer ülkeler bir yandan Fransız halkını yeni oluşacak yönetime karşı kışkırtıyor,  diğer yandan da sınırlardan saldırıya geçiyorlar.

    Fransız halkı kralcı-yenilikçi şeklinde bölünüyor, birbirlerini giyotinden geçiriyorlar, fakat ona rağmen hem içte hem sınırlarda zafer kazanarak Cumhuriyeti ilan ediyorlar.

    O sistemi günümüze kadar korudular.

    Burada ise tam tersi, korumaları gereken sistemi yıkmaya çalışıyorlar.

    Hani ağalara, dincilere köle olmayı bu kadar isteyen bir halka söylenecek söz kalmamıştır.

  18. 46 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

    Irkçısın diyorum ama kendin belirtiyorsun zaten. Irkçılık da ciddi ciddi hastalık, sapkınlıktır ama sen zaten malum delisin.

     

    Sayın Türk Ateist, kurtlar çok aç iken sürüye daldığında hırsından ve gözü açlığından bir koyun yettiği halde bir kaç saniyede en az 40-50 koyunu boğar.

    Kendim dağlarda çobanlık yaptığımda buna bizzat şahit oldum.

    Demokrasi görmemiş, daha demokrasi adını dahi telaffuz edemeyen ona demirkırat diyen, yüzde beşinin dahi okuma-yazması olmayan, henüz seçme-seçilme hakkının dahi olduğunun farkına varamayan, iradesini ağalara teslim eden, din adına tecavüzü kendinde hak sayan bir topluma sayısız haklar getirdiği için Atatürk'e bazen hayıflanıyorum.

    Böylesi bir topluma birden bu kadar hak verirsen aç kurt gibi pervasızca saldırır, ne var ne yok hepsini yok etmeye çalışır.

    Bugün bu ülkenin geldiği sonuç budur, okumuşu hatta ateist olmuşunu dahi ne kadar ilkel kaldığını görüyoruz.

    Adama, binlerce yıldır ağalara kölelik ettiniz, tarihe bak diyoruz, "vayy, benim milletimi nasıl küçümsersin!" diyor.

    Tek senin değil, benim milletim de asırlarca Osmanlıya kölelik etti ve halen aynı kafaya kölelik ediyor diyoruz, yine bir şeyleri anlatamıyoruz.

    Çünkü burada gerçekleri değil, kendi kafasındaki gerçekleri baz alan bir halk söz konusu.

    Tayyibi, fetoyu Atatürk'e tercih eden bir halk ile neyi tartışıyoruz?

  19. 50 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

    De ki "devlet de çok büyük hatalar yaptı."

    Sonuna kadar kabul ederim. Ama hani devletin yapması gerekenleri söyleyince de bu sefer "Al bak, Kürtleri asimile etmek istiyorsunuz" direnci çıkıyor karşımıza

    Atatürk öncesi ve sonrası devlet hata yapmadı, her şeyi bilinçli, programlı ve projeli yaptı.

    Lakin işin trajikomik yanı ırkçılık yapılmayan tek dönem olan Atatürk dönemine ırkçı hatta katliamcı diyorlar.

    Diyenler yine ağalar , onun marabaları, dinciler ve liboşlar.

     

    Bugün AKP'ye oy verenlere sen yine iltifat edip ahlaksız diyorsun, ben ise namussuz diyorum, artık her şey açıkta bilindiği halde oy vermeye devam ediyorlar.

    Tarım ve Orman Bakanının bir sözüne bir yazar dünyanın en kısa fıkrası başlığını atmış "Türkiye Avrupa'da bir numara".

    Artık yalanlar o kadar net hale gelmiş ki, o yalanları bir it dahi yutmaz ama AKP'ye oy vermeye devam ediyorlar.

    Yabancılar sorsa utancımdan Türküm diyemem ama AKP'ye oy verenlerde nasılsa utanma yok, "Türkiye Avrupa'da bir numara" diyeni oylarıyla onure ediyorlar.

    Bence günümüzün sorunu ırkçılık-dincilik değil, olsa olsa namussuzluktur, artık ırkçılığın-dinciliğin yerini namussuzluk aldı, şimdi de namussuzluk revaçta.

×
×
  • Yeni Oluştur...