bilgivehis

Önce çok yararlı bir başlık olduğunu belirteyim. Lakin kelime, anlamlar ve anlamlandırmalar arasında uyumsuzluk ve daha da önemlisi tartışmalı olabileceğini hatırlatayım. Zira anlamlandırmalar ne kadar Türkçe, ne kadar Türkçeye uygun olduğu ciddi bir dilbilim gerektirir. Ayrıca anlamlandırmaları herkes kendi inanç ve ideolojisine göre değerlendirebilir ki, buna TDK de dahildir. Üstelik TDK'nin kelime anlamlarını Türkçeden ziyade araplaşma eğilimi gösterdiği düşünülürse işin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Örneğin bende 40 yıl önce yazılmış iki cilt halinde o

Bu forumu bile fetocular-tayyipçiler işgal etmiş, sen daha Suriye'den bahsediyorsun.

Fetoyla mücadele eden Sözcü gazetesi emekçilerine fetoculuktan ceza veriliyor, herkesin haber yaptığı haberi Odatv verince kapatılıyor, milletten ses çıkmıyor. Bu millet faşizmi pek seviyor, oldu olacak bu ülkenin adını da faşisistan koyalım, yakışır güzelim milletimize.

Hangi Cumhuriyeti kastediyorsun, laik demokratik Atatürk cumhuriyetini mi yoksa dinci-faşist ve tek adamlığa bağlı tayyip cumhuriyetini mi? Suriye politikasına sen karşı değil misin, bugüne kadar yaşanan rezillikler, gereksiz yere askerlerimizin ölümü, hiç bir neden yokken dünyanın dinci psikopatlarını Suriye'ye saldırıp da maaşlarını da senin-benim cebimizden vermesinden rahatsız olmuyor musun? Galiba gerçekten tehlikeli oyunlar oynanıyor, bu forumun bir moderatörü de tayyibi bu kadar savunursa vay halimize.

Hımm, kapitalizm gelmeden sosyalizmi getirecek kadar bilgin olduğu belli oluyor.

Bunun cevabı verilmiştir, anlayana.

Burjuva ve sömürü olmadan sosyalizm nasıl gelecek, kendine güldürme. Çin kapitalizmi yendiği halde sosyalizmi getiremedi, çünkü burjuva ve işçi sınıfı yoktu. Önce burjuva ve işçi sınıfı yaratmak için elli yıl uğraştılar. Neyse bu konularda bilgin yok, beni yorma.

Atatürk elbette sosyalizmi hedeflememiştir ama sosyalizme giden yolu sonuna kadar açmıştır, bakın bu da kanıtıdır.

Bunu anlaman için soru-cevap şeklinde anlatayım. Atatürk neyin üzerine Cumhuriyeti kurdu? Feodalizm. Feodalizm ile sosyalizm arasındaki sistem nedir? Kapitalizm. Atatürk ne yapmış oldu? Feodalizm ile sosyalizm arasına köprü koymuş oldu. Peki köprü koymakla mı kaldı? Hayır, devrimler yaptı, devlet yönetiminden din hakimiyetini kaldırdı, sosyalizmin biricik gücü işçi sınıfını yarattı ve Altı Ok gibi bir başka önemli köprüyü hedef yaptı. Şimdi sosyalizme giden bu kadar önemli uygulamaları yok sayıp da Atatürk'ü kapitalizmin içine sıkıştırmak onu

Sosyalizmi bu dünyada bilen yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni sosyalizmin bir temeli olmayışıdır. Yani nasıl bir sosyalist sistem olacağı hakkında belirli kalıpların dışında bilinen bir şey yoktur. Bu yüzden kendini sosyalist olarak görenler ya klasik teoriler üretmektedirler ya da Sovyetleri baz almaktadırlar. Bu da sosyalizmin reel tanımı için yeterli değildir. Zira bu dünyada arzulanan bir sosyalist sistem yaşanmamıştır. Yaşanmayan bir şey hakkında fikir yürütülür ama dört dörtlük tanım yapmak zordur. Aynısını Atatürk için de söyleyebiliriz. Atat

MHP-Feto-Öcalan veya diğerleri gibi büyükbaş olmasa da elbette o da bir görevliydi. Birinci nedeni, görevini artık tamamlamıştı, küçükbaşlar görevini tamamladıktan sonra önceden aldıkları desteğin forsu sayesinde mafya gibi siyasi parti gibi veya sivil toplum örgütü gibi gücü oranında kendi başına buyruk hareket ederler, bu da bazen abilerine ayakbağı olma gibi duruma düşerler. Böyle bir durumda tarih göstermiştir ki, kullanılan kuklaların görevi bittikten sonra hepsi ya öldürülmüş ya da bir şekilde etkisiz bırakılmıştır. Örneğin Saddam, Usame Bin Ladin, Enver Sedat, Mübarek, Yaser Arafat

Yazıcıoğlu bir katildi, aynı zamanda katillerin şefiydi, yetmişli yıllarda onlarca devrimcinin öldürülmesini yöneten kişiydi. O yıllarda kendisine verilen görevi yapmıştı, ayrıca mhpnin tayyibi iktidarda tutma görevine alacağı oylarla engel teşkil ediyordu, öldürülme nedeni budur.

Bahçeli zaten hiç bir zaman muhalif değildi, sadece astarını çıkardı. Nasıl olsa cumhuriyet yıkılmış, Atatürk her yerden kaldırılmış, kazanımlar kaybedilmiş, karşısında güç kalmamış, artık astarın altına gizlenmenin gereği kalmamıştı Zira diğer etkin ve yetkinler gibi o da malum abileri tarafından bir görevliydi. Yani bahçelinin çıkarı, başından beri almış olduğu görevin kendisidir.

Akpden kurtulmak kurtuluş değil, kurtuluş akp zihniyetinden kurtulmakla olur.

Savaşa hayır demek de yasaklandı. https://odatv.com/savasa-hayir-demek-yasaklandi-03032052.html

Şİmdiye kadar herşeyi bildiğim halde pek bahsetmedim, hani umudum olduğundan değil, diğer insanların umudunu yitirmesine neden olmak istemedim. Ancak bu konuda pek bahsetmemiş olmam aslında yanlıştı, çünkü sessiz kalmanın zamanı gelmiş geçiyordu. Neyse, artık şunu iyice öğrenmeniz gerekiyor, bu ülkede hiç bir muhalif iktidardan bağımsız değildir, hepsi iktidarın yaptığı ve yapacaklarına bir proje kapsamında dahildir. Yani muhalif olarak gördüğünüz ne kadar siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu varsa sadece göz boyama, oyalama ve iktidarın hedefinin dolaylı bir parçası rolünü sür

Kendisini agnostik olarak tanımlamış, bence doğal, çünkü baskın dinin etkisi 1950'li yıllara kadar devam etmişti, o yıllardan sonra ancak insanlar dinlerden kopma eğilimi gösterebildiler. Yani Freeman Dyson, yetmişli yıllarda doğmuş olsaydı bir adım daha atarak büyük ihtimalle ateist olurdu.

Deliller. Ne büyük bir kelime. Uydurma sözlere delil deniyor. Olmayan bir şeyin varlığı öyle mantıkla kanıtlanamaz, bir bunu öğrenemediniz gitti. Dincilerin aklı da ancak bu kadar çalışır, daha öteye gidemez.

Tek ışık değil, doğallıktan koptuğumuz her şey ekosistemin dengelerini olumsuz bozuyor. Bir iyi yanı bozulmanın kendisi zaman içinde doğallığın bir parçası olması muhtemeldir, bir kötü yanı ise dengelerin bozulmasını tam olarak kontrol edemeyeceğimiz için çok uzun süreçte olumsuz ve kalıcı sonuçlar getirebilir. Bu da demek oluyor ki, olumsuz ve kalıcı sonuçlar dünyanın bir parçası olursa bu aynı zamanda gezegende yaşayan canlıların da bir parçası olacaktır. Yani bugün nasıl islam gibi bir din insan türünün mikrobu olmuşsa o zaman da tüm canlılar farklı mikroplarla yaşamak zorund

Onun bir yazar olduğunu unutuyorsun galiba, o bir ülke yöneticisi ya da bir belediye başkanı değil, bu sorunu akpli bir yöneticiye sorman lazım. Ayrıca Yılmaz Özdil bir yazar olarak bu ülkeye hiç bir yazarın yapmadığı katkıyı yapmış, faşizmin zirvede olduğu bir dönemde çocuklar ve büyükler için özgürlükçü duyguları yeşerten, modern ve çağdaş bir ülke olmanın yolunu öğreten, Atatürkçü ve cesur bir yazardır. İşte aynı zamanda başlık konusu burada tekzip edilmiş oldu, halkçı, yurtsever ve aydın insanlarımıza sahip çıkılmadığının bir örneği, ona sahip çıkıp destekleneceğine sanki adam ü

Sayın hulas, asıl sorun bu gibi görünüyor, ben de 40 yıldır asıl sorunun bu olduğunu zanederdim ama halkı daha iyi tanıdıkça aslında dinin halk tarafından da kullanıldığını anladım. Yani halk inançtan ziyade onu ekmek teknesi olarak görüyor, dine sarılırsam da bir şey kaybetmem diye düşünüyorlar, çünkü gelecek, gelişmişlik ve kaybedilen değerler onları ilgilendirmiyor. Örneğin fetoyu ele alalım, bu ülkedeki bütün müslümanlar için feto büyük hoca, alim, peygamber yarısıydı, ondan çıkar kapısı kesilince bir anda hepsi unutuldu. 12 Eylül'de evlerinden kendi çocuklarını sorgusuz göt

Varlığı düşmana bağlı olan, düşmanla beslenen bir din, imkanı olsa dahi elbette düşmanın kökünü kazımaz, kazıyamaz, yoksa varlığını sürdüremez.

Sayın Yılmaz Özdil bugünkü yazısında Bir kaç tane şehit başlığıyla iktidarın ikiyüzlülüğünü, şehitlerimize yapılan saygısızlığı ve bu ülkenin değerlerine vurulan darbeyi kanıtlarıyla anlatmış. https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/bi-kac-tane-sehit-5644084/ Ben okurken rahatsız olurken, bu ülkeye bunu yapanlar halayla kutlayabiliyorlar... Neyse, bildiğiniz gibi muhalif yayınlara yorum yapmak yasaklandı (bu ülkede iktidarın yasakları artık özgürlük sayılıyor), bu yüzden görüşümü buradan paylaşayım. Sayın Özdil yazısını şu cümleyle bitirmiş. Bilmiyorum ki,

Burada tutsak almaya çalışırsanız ölürsünüz diyor. Hemen altta dize getirirseniz bir şekilde salıverin diyor. Savaşta öldürün diyen mohmedi buraya yapıştırmışsın ama "kafirleri gördüğünüz yerde öldürün" diyen mohmedi yok etmişsin. "Savaşta öldürün" ile "Gördüğünüz yerde öldürün" arasındaki farkı bilecek kadarsınız herhalde. Biri savaşı diğeri barışı işaret eder. Hani mohmet barışta adil ve merhametliydi, hepsi sallamadan ibaret.

Çok yanlıyorsun, nasıl yanıldığını bak sana anlatayım. Bir çocuğun bin tane kitap okuduğunu varsayalım, senin dediğin gibi bu bin adet kitabın bütün cümlelerini hafızasında tutma yeteneği varsa bu onu filozof yapar, kuramcı yapar ve geniş bir felsefe üretme yeteneği olur ve ayrıca üretkenliğe de götürebilir. Yani senin iddia ettiğin papağan gibi olsa dahi bu yine onu nadir bir kişilik yapar. Bu yüzden senin bu çocuğu takdir etmen ve ona saygı duyman gerekir.