bilgisız bi uşak

Dipnot: AkP'nin esas amacı, zâten ülkeyi bölmektir; bunun içindir ki, ulusalcılığı dışlıyorlar ve ulusalcılığa, yeni bir kılıf giydiriyoırlar.

AKP zihniyeti, delilik zihniyetidir! İnsanlarımızın uslarını, öylesine daralttılar ki, artık AKP'li olmayanlar bie, onlar gibi düşünüyor; ve herkes, haklı olduğunu sanıyor; ne yazık ki!

Çözüme yaklaştın, Dolon Emica; birazcık değdi çözüme. Ama sanırım, gerçekleri, görmezden geliyorsun. Sen, hiç Almanca, İngilizce, İtalyanca vesayrece şiir okudun mu? Ben, ne ricâ ettim? Mantık doğrultusu!

ulus: Bir ülkenin uyruğundaki tüm insanlar, o ülkenin ulusunu oluşturur. AKP zihniyeti, insanlarımıuzın beynini, öylesine çürütmüş ki, en zekîlerimiz bile, us durgunluğu yaşyor.

Diğer arkadaşlar haklıymış! Senin, yardım alman gerekiyor; imgelerle boğuşuyorsun!

Sen, ilk kez buraya kayıt yaptın. Kuran'ı da okumadığına göre... Yazdıklarına, öylesine güldüm ki, neredeyse, solunum yetmezliğinden geberecektim.

Yine kayıt yaptın; hâlâ saçmalıyorsun! Artık tepemi attırdın! Ulusalcılığın karşıtı, bölücülüktür! Sen, ulusalcı değilsen, bölücüsün! Süzme salak!

Türkiye'de, psikolog ve psikiyatrist yok mu? Bunun türünden, sayısız ağır hasta var ülkede.

Dil, mantık işidir; mantığın yürütülmediği ortamda, yazı dili uygulanamaz. Burada, sizlere, bir tümce sunacağım; ve sizden, bu tümceyi, bölümlere ayrırarak, alt-alta dizip, bir şiir dörtlüğü oluşturmanızı, ricâ edeceğim. Ama dörtlüğü oluştururken, kendinize, "Bu uygulama, niçin böyledir?" sorusunu yöneltin; ve açıklamanızını da, lütfen bize sunun. Bizim köylerden, geçer ulu dereler; kıyılarında, kuzucuklar geveler; çok uzaklarda, görünür bizim evler; yaklaşır onlara, o azgın alevler!

Şakacı ufaklık! Bu forumnda, öylesine dîn âlimi ateistler vardır kli, o ilâhiyatçılar, kıçını tutatak, kaçarlar. İlâhiyâtçılar, benim gibi kara câhillerle bile, başa çıkamazlar.

Celal Şengör ve İlber Ortaylı, birer şarlatandır! Biliminsanı olabilirler; ama görgü kurallarından uzak herkes, bir şarlatandır! Her ikisi de, sergiledikleri tavırlar dolayısı ile, görgü kurallarına, iyiden-iyiye uzaktır! Gerçek biliiminsanı dediğiniz, görgü kurallarına uymalı! Bu iki kişiyi, hangi TV programında izlesem, tiksinirim! Görgü kuralı olmayınca, bilim olmaz! Bilimin olduğu yerde, görgü kuralı olur! İlber Oltaylı ve Celal Şengör'ü, bir psikolog olarak izlediğinizde, fâciâlarla karşılsaşırsınız! Diğerlerini tanımıyorum.

Bu para konusu, yasalarda bellidir; ilgili yasaya göre, paraların bir yönünde, 'reis-î cumhûrun resmi' bulunur. Bu yasa mnaddesi, ne yazık ki, hâlâ geçerlidir. Demokrat Parti döneminde, yeni bir teâmül başlatılmıştı; paralarda, yalnızca Mustafa Kamal'ın fotografı olacak. Sonuç: Paralarımıza, RTE'nin fotografı bastırılırsa, bu, yasadışı değildir.Savcıyı, göreve dâvet etmek, salakça bir düşüncedir. Ama TRE'nin fotosonu, paralara bastırmak, sözkonusu olamaz; İslâm'da, insanların silüeti çizilmez; günâhtır!

Tüm insanların %10'u eşcinseldir; %20'si de biseksüeldir. Yâni tüm insanların %30'u, eşcinsel eğilimlidir. Bunlar evrensel verilerdir. Bunlar da mı yalan?

Ne saçmalıyorsunuz! Hiç kimse, hiç kimseyi sevme yükmünde değildir! Eğer bir kişi, kendine şiddet uygulayanları severse, o kişi, Stokholm sendromundan, tedâvî görmelidir. İşkence, yalnızca fiziksel uygulanmaz! Benim çevremdeki yaratıklar, sürekli zırvalarlarsa, bu durum, benim için işkence olur! Eğer bana yapılan işkenceden, uzak kalmam, hastalık ise, bu savı sunanlar, tımarhâneliktir. Anneler-babalar da çocuklarına, çoğu kez işkence uygularlar. Bu işkence, yukarda vurguladığım gibi, tavır işkencesi de olabilir; psikolojik

Türkiye'de, kaç yıl yaşadın? İslâm, hangi topluma dadanmışsa, orada, ahlâkı batırmıştır.

Öyle bir şey olamaz. Yukarda da belirttiğim gibi, İslâm bataklığı, insanlarımızı, eşcinsel uygulamalara yükümlendiriyor.

Tatlı kız, köylü müsü, bilmiyorum. Köylerde, her 200 erkekten 190'ı, eşcinsel ilişkiye girmiştir. Kentklerde ise, bu oran yaklaşık %70'ti. Durum, kadınlarda, biraz dahâ düşüktür. Yukarda verdiğiöm oranlar, sindirebilmeniz içindir. Bu eşcinsel ilişkinin, kökeninin kökeninde, 'nâmus' yatar; yâni İslâm.

Dert ettiğiniz şeylere bakın! Türkiye'de, kadınların en az %60'i, erkeklerinse, en az %70'i (aslında çok deahâ fazla), eşcinsel ilişki yaşamıştır. Bunu, pek güzel buluyorsunuz; ama usu sağlıklı, iki bireyin sevişmelerini, abes buluyorsunuz! Haydin tangoya!

Anlaşılan, benim ağbağımı okuyorsun. "Sap döner, hesap döner; ân döner, devrân döner."

Türkiye'de yaşasaydım, ben de korkardım. Korkanlara, anlayış gösteriyorum. Yüreğim sizinle; söyleyecek, başka bir şey bulamıyorum.

Özür dilerim; gerçekten. Ama kimi kez, anlattığım anlaşılmayınca, başka çözüm yolu bulamıyorum. Bizim atayizlerimiz bile, aşk ve cinsellik konusunda, epeyce deneyimsiz ve eğitimsiz. Alışmışız Müslümân düşüncelerine ve Müsdlümân uygulamalarına.

Sen, kaç kez günlerce aralıksız seviştin, tatlı kızım? Sana, deneyim gerek; her insanın, deneyim gereksinimi vardır. Ben de yirmili yaşlardayken, hâla deneyimsizdim. Ne zaman ki, günlerce aralıksız sevişmeyi öğrendim; düşüncelerim de, aynı doğrultuda gelişti ve değerlendi. Ama sen, sevişmeyi, hâlâ iki dakikalı genital sürtüşme olarak, kabul etmeyi sürdür; fazla yol alamayacaksın.

Sen de, Ateist Türk gibi, dikkatlice okumadın. Kimi erkekler ve kadınlar vardır ki, kendilerine özel beceri ve fantezileri vardır. Sevişmek, iki dakîkalık genital sürtüşme değildir. Kaç yaşındasın, tatlı kızım?