Jump to content

keleyt

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    420
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne keleyt kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Güzel bir döngü...

    Tam anlamı ile kısır...

    Dikkat edilirse dışardan en ufak bir etki yok.

    Ve İslam dışardan müdahalelere izin vermez zaten.

    Bu kısır döngüde açıkça ateistlere yer yok.

    Diğer dinler Allah ortak paydasından yararlanarak İslam'ın gizemli iç dünyasına penetre olabilirler.

    Ama ateizm olamaz.

    Üzeinde düşünülmesi gereken veciz bir döngü....

    '' Komşunun yirmi tane Tanrı var demesi yada hiç Tanrı yoktur demesi bana bir zarar vermez.Ne benim cebime dokunur nede bacağımı kırar''

    Thomas Jefferson.

    ''Tanrının varlığı hakkında insanın ikna edilmesi gerekli fakat Tanrının varlığının ispat edilmesi o kadar gerekli değildir.''

    Immanuel Kant.

  2. günde beş kere (bu çoğu müslüman tarafından 3 e indirilebiliyor). beş kere yat kalk gibi rutin işler mi daha zor

    yok sa kuranın 100 katı büyüklüğünde ki kitabı defalarca deliresiye kadar anlamaya çalışarak bilgili olmak mı zor ( not: rakamı:100 ü belkide az verdim)

    Doğru bir konuya değinmişsin ve çok haklısın..Ne kadar zor değilmi deliresiye kadar uğraşıp anlayamamak:) Olur Olur üzme bir kaç bin defa daha oku gerçi asla okumamışsındır ama neyse..Bazılarının jeton köşelidir kimi bir defada anlar kimi anlayamaz aradaki fark sende açık şekilde görünüyor..

  3. Bu kadar muhteşem bir konuya değinip bu kadar yüzeysel karşılıklar bulman üzdü beni arkadaşım..

    Herşeyi T ye alan yurdum insanı bu cevap yazan arkadaşlar sanırım...

    Çok enteresan bir inanır olarak bunu çok fazla düşünmediğim bir konu olarak görüyorum ama yazdığını okuyunca sana hak verdim..

    Doğru Tanrı kendini yok edebilecek güce sahip mi...

    Bana sorarsan evet sahip demeliyim çünkü ben kayıtsız şartsız bir inanırım..

    O halde neden evet yok edebilir demeliyim..Yok etmeme sebeplerini nasıl ortaya koyabilirim ...Bunu düşündürdüğün için çok teşekkür ederim..Lakin..Bir anda cevap o kadar basit geldiki sorunun karşısında cevabın bu kadar basit olmasını inan bana istemezdim..

    İnsanlar intihar ederler..Fakat hiçbiri yok olmak için değil doğrumu???

    Bu dünyanın çilesi kederi talihi şansı bahtı herneyse işte belli ve malum...

    Tanrı hangi kederi ve derdi yüzünden intihar etmelidir?

    Soruya soruyla karşılık vermek değil amacım yanlış anlama arkadaşım..

    Ayrıca bu konuya değindiğin için gerçekten çok teşekkür ederim konu üzerine yazmaya devam edeceğim elimden geldiğince..(Bilgim dağarcığı gibi bir elden gelmelikten bahsetmiyorum çünkü bu konu her türlü yoruma açık bir konu bilgi değil görecelilikle alakalı yoksa sınırsız yazılacak şey çıkabilir insanın karşısına karşı çıkmak istese..

    Amacım karşı çıkmak değil fikir teatisinde bulunmak..

    Böyle saçma sapan 1400 yıl falan geyikleri görecelikle alakası olmayan hayatı kendi öz sınırlarında yaşamayı ancak başarabilen insanalara değil sözüm sadece bu soruyu kendine sorabilen sana kusura bakmasın diğer sığ yapılı arkadaşlar..

  4. Uzun süredir forumdan ayrı kalışımın sebebi (ateist arkadaşlar üzülmüştür diye söylüyorum:))pek çok olsada bu uzak kalış esnasında çok yerler gezip pek çok insanla tanıştım işim gereği ..

    Şu birbuçuk iki ay zarfında 9 ülkeyi ziyeret etmek zorunda kaldım bundanda keyif aldım bunların arasında pekinde vardı ÇİN....

    Ha birde Türkmenistan vardı tabii ki es geçmiyelim çok mühim..

    Çin insanı bir bakıma mütevazi sayılsada çok gizli yönleri sebebiyle hayli sosyal..:) Tabi her bölgenin insanı birbirinden farklı olacak bu mutlak bir gerçeklik fakat farkılı kılan en önemli etken DİN di ..

    Türkmenistan halkı din konusunda bilgi sahibi olmasada çoğunluk müslüman..Çin de de azımsanmayacak kadar müslüman var fakat o kadar karışıklar ki anlatılır gibi değil..

    Tek düşünebildiğim herkesin öleceği ve sonunda yokluk yada Ahiret olma olasılığı ne olursa olsun ölmenin kesinliği....

    Tanrı var yada yok..Bu ölümü ilgilendirmiyor mlsf.. 7 soru 70 soru olsa ne yazar olmasa ne?????????

  5. Bediüzzaman Said Nursî (Said Kürdî, -ibni Mirza), 20. yüzyılda yaşamış İslam alimi. 1876 yılında Bitlis’in Nurs köyünde doğdu. Babasının adı Mirza, annesinin Nuriyedir.

    1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından hemen önce İstanbul’a geldi. İslamcı bir siyasi parti olan İttihad-ı Muhammedi Fırkası'na katıldı. 31 Mart Vakası'ndan sonra partinin diğer yöneticileriyle birlikte tutuklanarak yargılandı, ancak suçsuz bulunarak serbest bırakıldı ve İstanbul'u terk etti. 1909'dan itibaren hayatını Doğu Anadolu’da sürdürdü. 1911’de İstanbul’a döndü. I. Dünya Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa’da çalıştı. 1915-1917Darül Hikmetül İslamiye de görev aldı. 1925 Şeyh Said isyanından sonra tutuklandı. Sonra serbest bırakıldı. Cumhuriyete ve çağdaş rejime karşı olduğu iddiasıyla; önce IspartaBarla adında bir köye sürüldü. Burada kendisine en yakın olarak Ahmed Hüsrev Efendi adlı talebesini görmüş, hatta birkaç yerde onun kendisin yerine geçecek yegane varisi olduğunu da açık bir şekilde beyan etmiştir. Isparta'nın ardından Eskişehir (1935), Kastamonu (1936), Denizli (1943) ve Afyon Emirdağ’a (1945) sürüldü. 1950’de Demokrat Parti iktidarınca serbest bırakıldı. Risale-i Nur Külliyatı adı altında topladığı eserleri kaleme aldı. 23 Mart 1960 yılında vefat etti. arasında Ruslar tarafından savaş esiri alındı. Savaştan sonra ülkeye döndü, yakınlarında

    Mezarını askerlerin bilinmeyen bir yere götürdükleri veya denize attıkları söylenmesine rağmen müritleri onu Isparta'da bir dağ yamacına defnetmişlerdir.

    Fikirleri ve Yaptıkları

    Said Nursî bir eserinde kendi hayat tarzını şöyle özetlemiştir: "Kur'ân-ı HakîmAllah'ı ve İslamiyet'ı tanımak ve O'na iman ve ibadet etmek için yaratılmıştır. İlim, meşruiyet, hürriyet, dürüstlük, ümit, çalışmak, sebat gibi faziletler ise, İslam çerçevesi içinde insanın hayatına anlam veren değerlerdir. Ona göre bunlar hem dünya, hem de âhiret saadeti açısından insanın olmazsa olmaz gerçekleridir. Bu sebeple 6000 sayfayı aşan eserlerini din, iman ve fazilet üzerinde yoğunlaştırmıştır. Said Nursî, inançsız insanlara ve din dışı fikirlere özellikle dikkat çekmiş ve talebelerine ve insanlara bunlardan uzak durması ve mücadele etmesi hakkında devamlı telkinlerde bulunmuş ve yönlendirmiştir. mürşidimizdir, üstadımızdır, imamımızdır, her bir âdabda rehberimizdir." Bu bakış açısına göre göre insan,

    Hayatının ilk dönemlerinde Bitlis ve Van yörelerinde yaşamış olmasına rağmen, Osmanlı yönetimini ve dünyayı yakından takip etmiştir. Eğitimin yeterince dine ağırlık vermediği konusundaki düşüncelerini Sultan Abdülhamid'e arz etmek üzere İstanbul'a gelmiş, fakat ciddiye alımadığından geri gönderilmiş, aynı teklifi daha sonra Sultan Reşad'a götürmüş, Doğu Anadolu'da Medresetü'z-Zehra adında bir dini medrese kurmak için hazineden ödenek ayrılmasını önermiş ancak medrese kurulmadan ülke Atatürk'ün önderliğinde Milli Mücadele ortamına girmiştir. "İstibdâdın her nevine karşıyım. Onu nerede görürsem tokadımı vururum. Bence istibdâdın en kötüsü ilme yapılan istibdattır. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam. İman ne kadar gelişirse hürriyet de o kadar parlar. İşte asr-ı saadet!" sözleriyle dini ve milli hürriyete olan büyük sevdasını ifade etmiştir.Birinci Dünya Savaşında esir düşerek iki buçuk yıl Rusya'da esaret hayatı yaşamıştır. Daha sonra İstanbul'un işgalinde işgalci güçlere karşı mücadele ederek ilim adamlarını ve halkı uyarmıştır. İstanbul âlimlerinin Kuva-yı Milliye ve Kurtuluş Savaşı aleyhinde verdiği fetvayı, "İşgal altındaki bir yerde bulunan sorumluların verdiği fetva irade özgürlüğü bulunmadığı için mualleldir (sakat ve tutarsızdır)" gerekçesiyle karşı çıkmıştır.

    1922 yılının sonunda Ankara'ya gelmiş ve daha sonra mebuslara hitaben bir bildiri yayınlayarak yeni Türkiye'nin şekillenmesinde dini dinamiklerin ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Hayatını üç döneme ayırmıştır: Doğumundan Risale-i Nur'u telif etmeye başlama tarihi olan 1926 yılına kadarki hayatını Eski Said, bu tarihten 1950'ye kadar olan kısmını Yeni Said, 1950'den sonraki hayatını da Üçüncü Said diye adlandırmıştır. Bu ayrımları fikri bir değişiklik değil metod değişikliği olarak tanımlamıştır.

    Kronoloji

    1878 – Bitlis’in Hizan İlçesine bağlı İsparit Nahiyesinin Nurs Köyünde dünyaya geldi.

    1888 – Medrese eğitimini tamamladı.

    1894 – Van’a giderek orada coğrafya, matematik, jeoloji, fizik ve kimya gibi müsbet ilimleri öğrenmeye başladı. Kendisine Bediüzzaman lâkabı verildi.

    1907 – Eğitimle ilgili islam ve bilimi eksen alan projelerini padişaha sunmak üzere İstanbul’a geldi. Van'da kurmayı planladığı Medesetül Zehra padişah tarafından kabul gördü ve ödenek ayrıldı.

    1909 - İttihad-ı Muhammedi Fırkası (Fırka-i Muhammediye)kuruluşunda kurucu üye olarak yer aldı.

    1909 – 31 Mart Olayı sebebiyle Divan-ı Harp Mahkemesinde yargılandı.

    1911 – Şam Emeviye Camii'nde büyük bir hutbe okudu. Bu hutbe daha sonra Hutbe-i Şamiye adıyla kitaplaştırıldı. Münâzarat ve Muhakemât gibi eserlerini telif etti.

    1915 – Birinci Dünya Savaşı'na katıldı.

    1916 – Bitlis savunması esnasında yaralanarak Ruslara esir düştü.

    1918 – İki buçuk yıl süren esaretten, bir Rus askerin yardımıyla firar etti. İstanbul’a geldi. Devrin tek İslâm Akademisi olan “Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye”ye üye oldu.

    1919 - 19 Ocak 1919’da Mustafa Sabri, İskilipli Mehmet Atıf Hoca, Ermenekli Saffet efendi gibi din ve eğitimcilerle birlikte Müderrisler Cemiyetinin kuruluşuna üye olarak katıldı.

    1919 – Mesnevî-i Nuriye adlı eserini yazmaya başladı.

    1920 – İstanbul’un İngilizler tarafından işgali üzerine Hutuvât-ı Sitte adlı bir eser yayınladı. Bu eser yüzünden işgal kuvvetleri tarafından gıyabında ölüm cezasına mahkûm edildi.

    1922 – Zaferden sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’ya TBMM’ye dâvet edildi. Burada mebuslara hitaben bir beyannamede dinden uzaklasmaya karşı çıktı.

    1923 – Ankara'yı terkederek talebe yetiştirerek münzevi bir yaşam sürmek üzere Van'a yerleşti. Öğrencilerine ders vermeye başladı. Erek Dağı’nda iki senesini geçirdi.

    1925 – Şeyh Said İsyanı'ndan sonra Burdur’a sürüldü ve Burada Nur’un İlk Kapısı isimli eserini yazdı.

    1926 – Barla’ya sürüldü. Burada Risale-i Nur’u telife başladı. Sözler ve Mektubat’ın tamamı, Lemalar’ın da büyük bölümünü burada yazdı.

    1934 – Barla’dan Isparta’ya sürüldü.

    1935 – “Gizli cemiyet kurmak, rejimin temel düzenini yıkmak” iddiasıyla Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhinde dâvâ açıldı ve mahkeme neticesinde Tesettür Risalesi’nden dolayı 11 ay hapse mahkûm edildi. 120 öğrencisiyle birlikte Eskişehir Hapishanesinde tutuklu kaldı ve orada tecrid altında tutuldu.

    1936 – Hapis cezasının bitiminden sonra 7 yıllığına Kastamonu’ya sürüldü.

    1943 – 126 talebesiyle birlikte tekrar "rejimin temel düzenini yıkmak" suçundan tutuklanarak Denizli Hapishanesine sevk edildi. 9 ay tutuklu kaldı.

    1944 – 9 aydan sonra Emirdağ’a götürüldü ve burada zorunlu ikâmete mahkum edildi.

    1948 – Aynı suçlamalarla tekrar tutuklanarak 54 talebesiyle birlikte AfyonEmirdağ’a götürüldü. Hapishanesine sevk edildi. Yaklaşık 20 ay hapiste kaldı. Buradan tekrar

    1952 – Gençlik Rehberi eseri hakkında açılan dava münasebetiyle İstanbul’a geldi ve bu davadan beraat etti.

    1953 – Emirdağ’a döndü. İkinci defa İstanbul’a geldi ve üç buçuk ay burada kaldı. Bundan sonraki hayatı genellikle Emirdağ ve Isparta’da geçti.

    23 Mart 1960 – Şanlıurfa’da vefat etti.(Şu an mezarının nerede olduğu tam olarak bilinmemektedir.)

  6. Atatürk said-i kürdiyi diyanet işleri başkanı yapmaya mı çalışmış?

    Deli olduğuna dair delilleri daha ilk mesajımdaki alıntılarda verdim.Başkaları da eklemeler yaptı.

    Ben nurcuların sayısı az nerede dedim? Bana dünyada ateistlerden fazla risale-i nur talebesi olduğunu kanıtlayım dedim ama mesajları nerenizle okuyorsanız alakasız şeyler yazmaya devam ediyorsunuz.Ulaştığınız rakamlara da hala 1 tane kaynak vermediniz.

    Evet diyanet işlerinin başına çok büyük (o zaman için) bir maaş ile getirmeyi kendisine bizzat teklif etmiştir Atatürk..

  7. Alıntı yapmışsın ama yine kaynak yok. Ben zaten zaman gazetesi x sayıda satmıyor demedim,satmasıyla konuştuğumuz konunun alakası yok.Bir düşünceye inananların çokluğu onun doğru ya da yanlış olmasıyla alakasız,benim dediğim o.

    Burda doğru yada yanlış inanış gibi bir konu tartışması yaptğımızı bilmiyordum kusura bakma..

    Fakat işin doğru tarafını bir tek tartışmayla çözebileceğini sanıyorsan zaten yanlış taraftasın demektir :)

    Herkes doğru bildiğine inanır ve herkesin kendi doğruları vardır..Göreceli olan kavramlarda doğru ve yanlış aranmamalıdır saygı ön planda olmalıdır değilmi?

    Kimse yoğurdum ekşi demez misali ne ben kendi inancıma toz kondururum nede sen..

    Doğru olma mantığı üzerinden hareket edecek olursak ve bunu çoğunluğa bağlamaya çaışırsak sürü psikolojisinde hareket etmiş oluruz.

    Hayır ben kitleleri peşinden sürükleyen kişilerin narsist nihilist olabileceklerini ama asla ve asla deli olamayacaklarını iddia ediyorum..

    Zeka başlıca gerekçedir çünkü..

    Tabi babadan oğula geçen hükümdarlıklar hariç..

    İşte bu yüzden deli diye bir olgu yakıştırırsanız Said Nursi nin üzerine buna dur demek zorunda hissederim kendimi..

    Bana göre deli başka bir şekilde gösterir kendini..

    Mesela Said Nursi nin kaleme aldığı bunca eserinden iki kelimeyi alıp ona deli diyenlere rahatlıkla deli diyebilirm..Çünkü bu iki kelime bile anladıları gibi değil..

  8. Merak etme buda'da 9 yasindaki bir kizin irzina gecseydi o'nun hakkindada konusurduk..

    Adam "Muhammed'i yalanci cikarmak icin o kadar atip tutan varmis, bu muhammed'in ne kadar buyuk bir adam oldugunu gosterir" diyorda subyancinin sabah aksam kicini yalayan kendisinin ne kadar gurur ve haysiyet yoksunu oldugundan bahsetmiyor..

    Sende gururun zerresi olsa hakaretlerine ara verip insanların inançlarıyla uğraşmaktan vazgeçerdin..

    İnanmadığım hiç kimsenin arkasından gitmem inanmadığım hiç kimseyede ne idüğü belirsiz iftiralar atmaya kalkmam gereksizdir çünkü..

    Senin gibi inanmadığı kişilerle uğraşan akılsız cahilin teki olsam hadi neyse..

    Küçücük beyninle küçücük işlerle uğraşıp duruyorsun işte..

    Okusa okusa yazdıklarını her gün en fazla 100 kişi okuyor sen aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp yazıyorssun bilgi birikimi dene bir şey yok sende..

    Kelime dağarcığında narsist subyancı gibi kelimelerden başka bir şey yok zaten..

    Yani işin kıssı ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın..

    Sen ve senin gibiler çok geldi geçti dünya üzerinden ama pek çoğunun ismi hatırlanmazken senin subyancı dediğin kişi seni bile uğraşırıyor işte..

    Sende geçip gideceksin dünyadan ama o hala yaşayacak sana ve senin gibilere inat..

    Sen ise kimsenin hatırlamayacağı bir solucan gibi gelip geçeceksin başka yolun yok..

    1500 yıl senin gibi insanlar çok uğraştılar ne oldu? Sen o uğraşanların tırnağı bile olamazsın..

  9. Hiç birini okumadan sadece başlığa hitaben yazıyorum '' Ateistler bilimden anlarlarmı'' başlık bu..

    Anlamazlar...Bilim Tanrıyı bulsa bilimi reddederler..Dinler tanrıyı reddetse en dindar bunlar olurlar..

    Yani Ateistlerin işi Tanrıyladır bilimle değil..

    Bilim kim Ateist kim..

  10. Mask arkadaş teşekkürler..

    Ne kadar güzel bir anlatım anlayana tabii..

    Radyonun temelinde yatan radyo dalgalarının hava içerisinde iletilmesini nerelere ve ne şekilde bağlıyor..

    Mucitlerin zatyen varolan bir şeyi bulmalarını nasılda açıklıyor..

    Bunu meleğe nasıl bağladığını yada meleğe bağladığını nasıl çıkarıklarını bir izah etseler..

    Yada deseler ki biz anlamıyoruz..

    Yooookkkk imkansız onlar istedikleri gibi anlarlar karışmak ne haddimize :)

    Said nursi Ankara diyor bunlar neresi kara diye bakıyorlar arkalarına :)

    Havada radyo dalgalarını melek zanneden Said Nursimiymiş yoksa bunlarmı anlaşılıyor burda teşekkürler mask..

  11. Hakaret etme amacım yoktu,sadece bir şeye çok kişi inanırsa doğrudur gibi bir mantığı başka türlü niteleyemedim.Said-i kürdinin deli ve cahil olduğunu düşündüren şeyler zaten yazılmış onları tekrar ettirmeyin bana.Adam radyoyu meleklerle açıklıyor daha ne densin...

    İnsanları etrafında toplayan biri deli olamaz olayı da deminki yazdığınız derece saçma.Hitler ya da jim jones örneklerine ne diyorsunuz o zaman? Bu zayıf argüman da çöpe...

    İnsanların büyük çoğunluğu eskiden dünyanın düz olduğuna inanıyordu.Hala aynı saçma mantıkla düşüncenizi savunmaya çalışıyorsunuz.

    Bir önceki mesajınızdaki iddialara kaynak da yok sanırım,onlar da kaynak gösterene kadar çöpe.

    Deli birini Atatürk kesinlikle diyanet işlerinin başına geçirmeye kalkmazdı yanılıyorsam düzeltin.. Argüman gibi laflarla bunların üzerini kapatamazsınız zayıflıklarını siz söylüyrosunuz..

    Deli olduğuna dair bir delil görmek isterim yoksa zayıf argüman olarak sizin söyledikleriniz sırıtacaktır..

    Şimdi tasrajı türkiye içerisinde 600.000 in üzerindeki bir gazeteyi 2 ile çarpmanız ki bu 3hatta 4 ile çarpılırsa daha doğru bir rakam çıkacaktır malumunuz..Biz yinede ikiyle çarpalım ne çıkar ?

    1.200.000 kadar fethullahçı nurcu çıkar.

    Daha bitmedi nurcular fethullahçılardan ibaret değildir bilirsinizkipek çok kolları var.''Okuyucular, Yazıcılar,Yeni Asyacılar vb...!!

    Bu durumda benim verdiğim 2.100.000 kadar nurcu saçmamı görünüyor size??? hala...

  12. Önünüze gelen herşeyi çöpe atyorsunuz hayırdır??

    Yarın bir zaman gazetesi alıverin yada gazete bayiinden geçerken bakıverin kaç satmış bu gün idye ne dersiniz?

    15.09.2008 - 21.09.2008 tarihleri arasında gazete satış raporu

    GAZETE NET SATIŞLARI

    GAZETE KODU SATIŞ

    ÖNCEKİ FARK

    1

    ZAMAN 625.799 628.636

    -2.837

    2

    POSTA 625.618 638.247

    -12.629

    3

    HÜRRİYET 537.417 535.574

    1.843

    4

    SABAH 385.258 384.715

    543

    5

    P.FOTOMAÇ 280.166 262.763

    17.403

    6

    FANATİK 241.368 227.174

    14.194

    7

    TAKVİM 213.975 212.098

    1.877

    Şimdi oldumu??? Çöpe mi gitti yine?

  13. Bundan 1500 sene once yasadigini dusunelim..

    Semaya bakiyorsun.. Gunes ve ay surekli yer degistiriyor..Gidip gidip geliyorlar.

    Bu durumda Gunes ve Ay'in Dunya etrafinda dondugunu zannederdin degil mi?

    Iste ayette anlatilan o'dur.

    "hepsi bir felekte (yörüngede) yüzmektedir"

    Ustelik Muhammed'in salakligini kanitlayan suruyle hadis var;

    Ebu Zerr-i Gıfârî (ra) anlatır: Güneşin battığı sırada bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) bana: "Ey Ebû Zer! Güneş nereye gidiyor, biliyor musun?" buyurdu. Ben: "Allah ve Resûlü (asm) daha iyi bilir" dedim. Resûlullah Efendimiz (asm):
    "Güneş gider; tâ Arşın altında secde eder. (Tekrar doğmak için) İzin ister ve ona izin verilir. (Nihâyet bir gün güneş, Âdem oğullarının fenâlıklarından ötürü sıkılır. Ve bu halde) Secde etmeye yaklaşır. Fakat secdesi kabul olunmaz. (Tekrar doğmak üzere) İzin ister; fakat izin verilmez. Ve ona: “Geldiğin yere dön!" denilir. O da battığı taraftan doğar."
    Buhârî, 9/1321;

    Sen kurandaki parantezlerin bile kıstas olarak alınmadığı bir yere hadislere parantez açarak giriş yapıyorsun sonra hadislere güvenmeyen ateistler grubundan olmana rağmen hadisleri önümüze koyuyorsun..

    Bana ayetle gel..De ki güneş secde etmek ister ve edemez bir ayet ister bu iş..

    Senin işin gücün tahrif edebileceğin hadisler zaten..

    Tek düşmanın da Hz.Muhammed ve onun düşmanıda sensin zaten merak etme rahat ol :)

    İşin tuhaf tarafı 1500 yıl önce ölmüş biri hakkında hala atıp tutmaktan bıkmayan onu yalancı çıkarmaya çalışan üç beş çapulcu var ya demek ne kadar büyük bir insanmışki izleri hala dokunuyor birilerine..

    Kimse budaylla uğraşıyormu bak :)

    Canlılarla uğraşsan belki bir netice alırdın şimdiye kadar :)

    1500 yıl önce yaşamış biri hakkında o yokken atıp tutuyor olmuyormusun sen şimdi ?

  14. Dünyadaki ateistlerden çok nurcu olduğunu hangi araştırmanıza dayandırdığınızı merak ettim.Ya da en çok okunanlar listesinde olduğu iddiasını.Kaynak görelim,öyle uydurmaca yok.

    Dünyada 100 milyonlarca hindu var,en yaygın din de hristiyanlık.En doğru onlar mı yani?Bu yaptığınız salaklığa argumentum ad populum deniyor.Bir şeye çok insanın inanması mantıklı ya da doğru anlamına gelmiyor.

    Yo hayır tabii ki gelmiyor oda ne demek..

    Yalnız salaklık gibi sözler yakışmıyor hiç size özür dilerim yanlış anlaşılmak istemem ama lüğtfen daha dikkatli olun saygı çerçevesinin dışına çıkmanız hakaret etmeniz gereken bir şey yazdığımı sanmıyorum..

    onların yada sizin doğru olduğunuzu göstermek için yazılmış bir şey olmadığı açıkça görüllüyor sanırım..

    Çokluğu şu bakımdan ele almıştım ..Bu kadar insan etrafında toplanan bir kişi kesinlikle kör cahil yada saçmalamış biri olamaz ve mutlaka kitleleri peşinden sürükleyecek bir zeka ve alt yapıya sahip olmalıdır fakat bir kısım arkadaş deli bile demiş görüyorsunuz ki..

    Sizin inandığınızın bir çok kişiye mantıklı ve doğru gelmemesi gibi değilmi bunun adına ne deniyor psikolojide acaba öğrenebilirmiyim?

    Hindu dan bahsetmişsiniz Hristiyanlıktanda müslümanlığı ben ekleyeyim birde musevilik var şamanizmi içine katalım yanına birde budizm ekleyelim bir kaç kabile dininide baharat olarak üstüne koyalım sonra hepsinin birden sizin kabul ettiğiniz ve gerçek dediğiniz düşünce tarzınıza kahkahalarla güldüklerini gözümüzle görmüş gibi kesin bir şekilde hayal edelim..

    Buna psikolojide dünyanın %99.9 u salaklık yapıyor mu deniyor ??

    En çok okunan diyorum çünkü Türkiyede şu anki resmi rakamlara göre 2.100.000 in üzerinde ve avrupa dahil toplam 6 milyon kadar risalei nur talebesi olduğunu bilmiyorsanız zaten söylenecek herhangi bir şey yoktur..

    Buda demek oluyor ki her yıl değil her gün sadece bir tek risale (en az) 2-3 milyon kadar okunuyor ..

    hangi kitap bu gerçekliğin üstüne hayal olarak bile çıkabilir?

    Basit bir matematik bilmek dahi kolaylaştırır işinizi ve belki bilenlerede salak demezsiniz biraz toplama çıkarma bölme çarpma çalışın tek tek yazdım bilemezsiniz diye 4 işlemi..

    Yakıştırma yaparken biraz objektif olun lütfen..Risalei nur talebesi değilim nurculukla uzaktan yakından alakam yok ama bir zaman gazetesinin tirajının 600.000 Türkiye içi ve 300.000 kadarda Yurt dışı olduğunu bilecek kadar bu ülkede yaşıyorum ya siz??? Nerede yaşıyorsunuz? Salak diyebilmeniz için bu dünya üzerinde yaşamıyor olmanız gerekiyorda onun için sordum kusura bakmayın ..

  15. Güneşin ve ayın dünya etrafında döndükleri kastedilmemiş hatta ayın bile dünya etrafında döndüğü söylenmemiştir..

    Bu ayetlerde sistemin hareket halinde olduğu ve belli bir sistem ile bir yörünge üzerinde yol aldıklarından bahsedilmiştir..

    Bu hareketlerin düzenliliğine ddikkat çekilerek gece ve gündüzün oluşumunun bir tesadüften çok uzak planlı ve programlı yaratıldıklarını anlatır..

    Güneşin bir yörüngede döndüğünü anlatabilen bir ayertre inanmayan da çıkar elbet :)

    Nede olsa arap bunlar derlerde nasıl bildiklerini bir türlü çözemezler işte mlsf..

    Biraz sonra biri gelir başlar öküzün boynuzu falan demeye meraklanma ..

  16. (Cazibedar bir fitne içinde bulunan ve daha aklını kaybetmeyen bazı gençlerle bir muhaveredir.)

    Bir kısım gençler tarafından şimdiki aldatıcı ve cazibedar lehviyat ve hevesatın hücumları karşısında "âhiretimizi ne suretle kurtaracağız" diye, Risale-i Nur’dan meded istediler. Ben de Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi namına onlara dedim ki: Kabir var, hiç kimse inkâr edemez. Herkes ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de üç tarzda üç yoldan başka yol yok.

    Birinci yol: O kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.

    İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalalette gidenlere, bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek.

    Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalalet için bir i’dam-ı ebedî kapısı... Yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini i’dam edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek. Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür.

    Madem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette daima gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mes’ele karşısında bîçare insan; o i’dam-ı ebedî, o dipsiz, nihayetsiz haps–i münferidden kurtulmak çaresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bâkiye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi; o insanın dünya kadar büyük bir mes’elesidir.

    Bu kat’î hakikat, bu üç yol ile bulunduğunda ve bu üç yolun da mezkûr üç hakikat ile olacağını ihbar eden yüzyirmidört bin muhbir-i sadık,

    ellerinde nişane-i tasdik olan mu’cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşf ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan yüzyirmidört milyon evliyanın aynı hakikate şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin, kat’î delilleriyle -o enbiya ve evliyanın verdikleri aynı haberleri- aklen ilmelyakîn derecesinde (*) isbat ettikleri ve yüzde doksandokuz ihtimal-i kat’î ile "i’dam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaat iledir." diye ittifaken haber veriyorlar.

    Acaba yüzde bir ihtimal-i helâket bulunan bir tehlike yolunda gitmemek için, bir tek muhbirin sözü nazara alınsa ve onun sözünü dinlemeyip o yolda giden adamın, endişe-i helâketten gelen elem-i manevî, onun yemek iştihasını kaçırdığı halde; böyle yüzbinler sadık ve musaddak muhbirlerin yüzde yüz ihtimal ile, dalalet ve sefahet göz önündeki kabir darağacına ve ebedî haps-i münferidine kat’î sebeb olduğunu ve iman, ubudiyet yüzde yüz ihtimal ile o darağacını kaldırıp, o haps-i münferidi kapatıp, şu

    göz önündeki kabri, bir hazine-i ebediyeye, bir saray-ı saadete açılan bir kapıya çeviriyor diye ihbar eden ve emarelerini ve âsârlarını gösterdikleri halde, bu acib ve garib ve dehşetli ve azametli mes’ele karşısında bulunan bîçare insan ve bahusus müslüman eğer iman ve ubudiyeti olmazsa, bütün dünya saltanatı ve lezzeti bir tek insana verilse; acaba o göz önündeki, her vakit oraya çağrılmasına nöbetini bekleyen bir insana verdiği o endişeden gelen elîm elemi kaldırabilir mi? Sizden soruyorum.

    İşte her hal burada ne güzel anlatmış ne desek boş ..

    İster meczup olsun ister TSK düşmanı ister art niyetli olsun ister hoşgörülü..

    Sizi size bizi bize anlatmış olayı o dar beyinlere çivi gibi çakabiliyorsa ve her zaman en çok okunanlar listesinin başını çekiyorsa dünya üzerindeki bütün ateistlerden çok daha fazla risalei nur talebesi varsa..Kara kaara düşünmenin zamanı gelmişmidir acaba?

    Yok yok sizler herşeye bulduğunuz kulpların fabrikasında yaşıyorsunuz sizde kulp tükenmez nasıl olsa..

  17. ilk müslüman ibrahimdir.bunu bile bilmiyosun bide bişey bilir gibi her lafa cevap vermeye atlıyosun.daha kitabında ne yazdığını bilmeden nasıl müslüman olduğunu söylüyosun,kendini buna nasıl ikna etmeyi başarıyorsun?

    Arkadaş biraz atak bu açık...

    Jadı da bulmuş fırsatını vur abalıya misali...

    Her hususta yanılgı sahibi olmayıda kafasına koymuş..

    En’âm Sûresi :163 - “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.”

    Âl-i İmrân Sûresi 67 - İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi...

    Şimdi sen buna bakıp bilgi sahibi olduğunu söylerken ne kadar cahil olduğunu da göstermiş olduğunun farkında bile değilsin...

    İslam kavramı, Hz. Adem’den Hz. Muhammed(a.s.m)’e kadar gelen bütün hak dinlerin ortak adıdır. Çünkü İslam sözcüğü, Allah’a teslimiyeti, onun emir ve yasaklarına boyun eğmeyi ifade etmektedir. Bu ise, dinlerin temel gayesidir.

    Ayrıca İslam, “Silm” kökünden gelen bir kelime olarak da, fert ve toplumların huzur ve barışının teminatı olduğunu ifade etmektedir. Bu ise, bütün hak dinlerin ana temasıdır.

    Bu açıdan konuya bakıldığında, her peygamberin kendi devrinde ilk Müslüman olduğunda şüphe yoktur. Hz. İbrahim kendi devrinin ilk müslümanı, Hz. Muhammed(a.s.m) de kendi devrinin ilk müslümanıdır

    “De ki: bana ilk Müslüman olmam emredildi(yani Allah’a ilk teslim olup ona itaat etmem emr olundu)”(Enam, 6/14)

  18. Bok böceği

    Farkında olmadan yapılan bu iyilik ney'miş

    Biraz açsana..

    İletinin başında asıl ismini verdiğin için teşekkürler ...

    Açalım bakalım neymiş kutudan çıkan..

    Daha önce bir insanın kızının üstüne bir evlilik yapan damadına karşı çıktığını ve kabul edilmediğini gösteren bir belge istemek durumundayız ki buna hakkımız var..

    Neden mi??

    Bu olayı ayrı bir olay olarak gösteriyorsanız tersini de ispat etme yükümlülüğündesiniz demektir..

    Buyrun bir baba kızının üzerine evlenmek isteyen damadını bu şekilde uyardı ve kabul edilmedi diye bir örnek sunun...

  19. Bu yazdığın analma kıtlığına gayet net bir açıklama getiriyor.

    Kuran'ı muho yazmıştır diyoruz. Ve diyoruz ki eğer kitabı allah yazmış olsaydı ortada gramer hatası olur muydu? Zor mu bunu anlamak???

    Gramer hatası değil gramatik hata diyecektin dilin süçtü sanırım..

    Allah yazmamıştır demekle Allahın varlığını inkar etmiş olmuyorsun sadece islamın varlığını inkar etmiş oluyorsun unutma ....

    Allah yazmamıştır demek Allah vardır ama o yazmamıştır demektir..

    Agnostik olduğunu düşünmemiştim hiç :D

  20. >>> İyide yok oluğunu ispatla o zmana tamam Tanrının(yaratıcının) değil Allahın(yaratıcının) yokluğunu ispatlada görelim...

    Bundan kolay ne olabilir ki?

    Ben çok iyi bir tanrı düzücüsüyümdür, ama henüz allahı düzmüş değilim.. Ben düzemediğime göre, allah yoktur.. Olsaydı, onu ben düzmüş olurdum...

    Bu ispatı beğenmediysen, seninki gibi saçma bir önermenin, işte böyle bir ispatı olur..

    Ha, 40 takla atsan, bu ispatı çürütemezsin, baştan söyleyeyim..

    Ancak böyle fevri cevaplarla yanıt verilebilir bir soru sprduğumu anladım teşekklürler..

    Moderatör bile ancak bu kadar saçma cevap veriyorsa gerisi.................................

    milyon takla atsan ispatlayamazsın işte buda senin zayıflığın...

    Sağol önerme dediğin soruyu tekrar sorayım burdaki akıllı insanlar saçmamı görsünler..

    Yaratıcının yokluğunu ispat edin kabul edeyim...

    Buna sen önerme diyorsan önce biraz mantık çalışman sonra soru biçimleri üğzerine 8 yıl kadar okuman gerekli sanırım zira bunu ilkol,kulda öğretiyorlar...

    Önerme soru biçiminde olmaz öğrende gel..

    Soruma cevap vermişliğin olamayacağına göre ve bunu sadece düzdüm diyerek ispat getirdiğini düşündüğüne göre artık yazacak konuşacak tartışacak hiç bir şey kalmamış demektri zaten ..Ne mal olduğunda ortaya çıkmış vaziyette..O zaman bende sana şöyle söylemek serbestisi içindeyim bu kadar kolay oluyorsa küfür..

    Allahı düzemezsdin merak etme sen farkına varmadan o sana gerekeni yapmış..

    Bunun farkına bile varmıyorsan sana da bayağı genişmişsin demekten başka ne kulp bulunur bilmem..

    Elinde hadi banla....

    Subjektiflik görelim biraz...

  21. Keleyt;

    Yazılarındaki dürüst yaklaşımını,açmış olduğun

    Bu başlıkta göremedim.

    Yahu senelerdir bu memlekette inanmayanları pas pas yaptınız

    Oruç tutmayanı dövdünüz,bıçakladınız;tekbir getirip 37 kişiyi yaktınız..

    Şimdi buraya gelip,sadece düşünce yönünden marjinalliği olan.

    Bir kaç başlık için,yavuz hırsızı oynamayı size yakıştıramadım...

    Sağlıcakla

    Objektif yaklaşmaya çalışmış olmamı takdir edeceğini düşünmüştüm...

    Yavuz hırsız mı burda iki tarafada birşeyler söylendiğinin farkında olduğunu düşünerek yazıyorum ki hiç bir zaman bir tarafı etkilemek gibi bir durum söz konusu değildir benim için burda beni bilmeyen hemen hemen cyoktur o yüzden lütfen biraz daha dikkatli olmaya çağırıyorum seni..

    Yazılarımda dürüst olmam ve burda olmamam gibi bir şey söz konusu olamaz.Sadece doğrluarı söylediğim için bu hakareti ediyorsan lütfen bir daha düşün objektif ol empati kur ve dediklerimde (konu başlığımda) kötü bir yön varmı bir bak.rica ederim...

  22. Matt sanırım sen kavramları bilmiyorsun cevap verecek başkası gelsin o zaman hala soruma cevap alamadığımdan belli...

    Tanrı ile Allah arasında fark gözetiyorsun ve ikisininde yok olduğuna inanıyorsun..Bravooooo....

    O zaman sen iki şeye inanmıyorsun yaratıcıya ve yaratıcıya ne güzel bir şey :)

    İyide yok oluğunu ispatla o zmana tamam Tanrının(yaratıcının) değil Allahın(yaratıcının) yokluğunu ispatlada görelim...

  23. Bu, buradaki tum ateistlere yapilmis bir hakarettir. Konumuz allah (islamin tanrisi), tanri deyip de genellemeyiniz. Allah yoktur demek ile tanri yoktur demek arasinda ucurumlar vardir. Nezaketin icin de tesekkur ederim.

    Matt

    Neden hayırdır anlamadım bir anlatırmısın konumuz Allah(Yaratıcı) dır Ve konumuz Tanrı (yaratıcı )değildir ne demek anlamadım

  24. 11 eylülü müslümanlar dışlamıştır diyorsunda o gün oldağında dünyanın 4 bir tarafında müslümanlar eğlendiler hatta sen bile oh olmuş demişsindir.şimdi dışlamalarının nedeni abddedir bütün petrol çıkan arap devletlerini kontrol altında tutuyor sıkıyorsa suudi arabistan birleşik arap emirlikleri terorizmi desteklesin 2 günde ıraka dönerler yani zaten iş çıkar ilişkisidir amerika hepsini sömürür.ortodoğu projesi hristiyanların değil yahudilerindir bu arada maşa olarak abdyi kullanır müslümanları kullanır abd sayesinde hepsi israile düşmandır ama hiç bir şey yapamazlar her gün kim bilir kaç masum müslümana eziyet eder sesin bile çıkmaz çıkamaz.

    Masum müslüman mı ??? Nasıl oluyor anlamadım senin gözünde masum müslüman????????????

    Büyük ortadoğ8u projesi yahudilerin değil Hristiyanlarındır ayrıca bir konu alanı...

    ABD maşa olacak ufacık bir ülkeye diye düşünen bir adam nasıl sağsalim düşünür???

    Eylül saldırılarında benim oh olsun dediğimi nasıl çıkardın anlamadım ama bu arada ben o masum dediğin müslümanların içinde olamam mı ??? Yoksa sadece sen dediğinde mi insanalr masum yada suçlu oluyor..

    Masum müslüman dediğin insanların inançları benimkinden farklımı acaba nerde yaşarlar nasıl giyinirler ne yer ne içerler bunları bulan varsa bana da bir haber versinde koşup yanlarında yerimi alıp masum olayım...

    Ateistler için masum müslüman nasıl olur??????*

×
×
  • Yeni Oluştur...