Jump to content

robertobaggio

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    202
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne robertobaggio kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 54 dakika önce, bidonadam2 yazdı:

    Ekleme yapayım , Muhammed ayrıca epilepsi hastası. O zamana göre bu tür rahatsızlıklar bilinmediğinden siradisilik zannediliyordu.

     

    Geçen yıl Türkiye'de davranış bozukluğu olan çocuğu süper zeka diye reklam etmeleri gibi. İsmini vermiyorum cocugun değil anasının cahilliği yüzünden olay patladı çünkü. Ardından milli eğitim onu rehabilitasyona aldı.

     

    Sigmund Freud un hayat hikayesi de böyle idi . Annesinin abartmasi. Kendi de bunu itiraf etmiş zaten.

    Hocam benim yazdıklarımla hiçbir alakası olmayan şeyler söylemişsiniz. Bir kimseyi muayene etmeden hasta olup olmadığını anlamak bilimsel bir yaklaşım mıdır? 

  2. 11 saat önce, anibal yazdı:

     

    Pek fazla yok. 

     

    O dönemin tek tevratı, bugünkü bilinen ve çok yerde okunan eski ahit değil. O dönemde, senin yazdıklarını iddia eden başka anlatılarda mevcut. Unutuyorsun, medina yahudi şehriydi, mekke ve civarında da çok fazla yahudi ve hristiyan vardı. 

    Yazıda Tevrat'ta ve midraşlarda bulunmayan bilgilerin Kur'an'da bulunduğunu söylüyorum. Firavun'un tanrılık iddiası 10. yüzyıla kadar hiçbir yahudi kaynağında yok. Ayrıca Firavun'un bir kule yaptırıp tanrıya bakma isteği bugün tarihi bilgilerle destekleniyor bu da tevrat'ta yok. Bir diğer konuda m.ö 15. yüzyıla kadar mısır krallarının unvanı firavun değildi. Kral deniyordu sadece ama tevrata göre hz yusuf zamanındaki kral da firavunmuş. Kur'an'da ise ''melik'' olarak geçiyor.

     

    The Thames & Hudson Dictionary Of Ancient Egypt that:

    Pharaoh: The term used for the ancient Egyptian king. The word is derived via Greek from the ancient Egyptian word per-aa ('the great house', palace). Originally applied to the royal residence, it was used from the 18th Dynasty to refer to the king himself. Hence, the use of 'pharaoh' for Egyptian rulers before the New Kingdom is strictly anachronistic and best avoided.[62]

    Would it be surprising to see if the Encyclopedia Of The Bible says concerning the name "Pharaoh":

    Pharaoh. Ruler over Egypt also known as "the King of Upper and Lower Egypt." He lived in a palace known as the "great house," which was symbol of his authority. The Egyptian word for the palace was applied to the kings of the New Kingdom (c. 1550-1070 BC).... The use of the title pharaoh in Genesis may be anachronistic in that Moses in covering the events of the patriarchs in relation to Egypt used the commonly accepted term "pharaoh" even though the title was not in use at the time of the patriarchs (cf. Gn 12:15-20; 37:36).[63]

    kaynakça : https://www.islamic-awareness.org/quran/contrad/external/josephdetail.html

    Hz muhammed direkt kopya etseydi hz yusuf zamanındaki krala da firavun demeliydi. Hz muhammed nereden biliyordu  hz yusuf zamanındaki krallara firavun denilmeyeceğini?

     
  3. 11 dakika önce, kavak yazdı:

    Piyasadaki tüm kitapları bizahiti insanlar mıncıklamıştır ve eskilerin masalları/mitleri/efsaneleri/bilgileri bir sonrakine aktarılmıştır.

    Yani Arap ithali sözde tanrının sözde kitabı da, kendinden öncekilerden nemalanır.

    Öyle gökten zembille inen bir şey yok.

    Var diyen; kıçından uyduruyor!

    Hocam burada asla tebliğ yapmıyorum bu konulara ilgi duyan insanlar için bir karşılaştırma olabilir. Sadece Muhammed tevrattan aldı diyenler için bunun aslında öyle olmadığını göstermek istedim. 

  4. Kur'an'ın Tevrat ve İncil'den kopyalama olup ve onların bilgisini aşamamış olduğu iddiası birçok misyoner ve ateist tarafından dillendiriliyor. Bu iddianın doğruluğunu araştırmaya 2-3 sene önce başlamıştım. O zamanlarda da birtakım bilgiler edinmiştim ancak bu tarz konularda yazmak haddim değil diye düşünüp hiç girişmedim ancak fikirlerimi kesin olarak doğruladıktan sonra bu yazıyı yazmak istedim. Bu yazıda spesifik olarak birkaç delil sunduktan sonra Kur'an'ın diğer kitaplarla olan ilişkisiyle ilgili fikrimi belirtip yazıyı tamamlayacağım. 

     

    Kur'an'ın daha başta adem-havva kıssasında Tevrat'tan ayrıldığı herkesin malûmudur, Tevrat'a göre Havva Âdem'i kışkırtmış ve günaha sürüklemiştir. Ancak Kur'an'da böyle bir anlatı görmüyoruz. Dahası Kur'an İblisin secde etmeyişi ve meleklerin yaratılacak olan halifeye karşı gelişiyle ilgili anlatılarıyla Tevrat'ı ve İncil'i bilgi olarak aşmaktadır(Bakara sûresi 30-40). Bu konu çoğu kişi tarafından bilindiğinden bu konuya girmeyeceğim.

    Tevrat'ta bulamadığımız bir diğer konu da â'râf denilen cennet ile cehennem arasında olduğu düşünülen yerin ne yahudilikte ve hristiyanlıkta bulunmayışıdır. Ancak bunlardan ziyade ben kıssalardaki farklara göz atmak istiyorum.

    ***

    Spesifik ve kesin delil olarak gördüğüm Musa kıssası ile başlayacağım. İddiam şu ki Musa döneminde yaşayan Firavun'un kendisini tanrı olarak tanıtması Kur'an'a özgü bir bilgidir. Tevrat'ı okurken dikkatimi çeken en önemli nokta Firavun'un hiçbir yerde ''ben tanrıyım'' dememesi oldu. Kur'an'da Şuarâ sûresinde bu konu şöyle geçiyor 

    ﴾29﴿

     Firavun, "Benden başkasını tanrı edinirsen, yemin ederim ki seni zindanlarda süründürürüm!" dedi.

     

    sadece bu ayette değil 2-3 ayette daha firavunun kendini tanrı ilan ettiğini görebilirsiniz.

     

    Bu konuya bir yanıt veremeyen misyonerlerden F. S. Coplestone isimli bir rahip  Kur'an'dan tam 4 yüz yıl sonra yazılmış olan bir midraş metninde Firavun'un tanrı olarak tanımlandığına gönderme yapmıştır. Ancak Dediğim gibi bu metin Kur'an'dan çok daha sonra yazılmıştır. Bu bilgiyi kaynakça'da vereceğim siteden elde ettim ve yorumumun doğru olduğuna kesin kanâat getirdim.

    Görüldüğü üzere Kur'an Tevrat'tan çok önemli bir konuda ayrılmaktadır. Tevrat'ta göremediğimiz önemli ve tarihi doğruluğu bulunan bir bilgi Kur'an'da mevcuttur.

    ***

    Diğer daha önemli bir ayrım ise Kur'an'da Firavun'un şu sözü olmuştur. 

    ﴾38﴿

     Firavun, "Ey seçkinler! Sizin için benden başka tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için tuğla fırınını yak, bana bir kule yap. Belki oradan Mûsâ’nın tanrısını görürüm; ama kesinlikle onun bir yalancı olduğunu düşünüyorum" dedi.

     

    Eski uygarlıklarda -özellikle Mezopotamya ve Mısır'da- yüksek bir kule vasıtasıyla tanrılara ulaşma isteği görülmektedir. 

    Bu konu mısır bilimcisi  Sir Flinders Petrie'nin ''Antik mısır'da dini hayat'' kitabında görülmektedir :

    '' tanrıların katına çıkma isteği göğe ''merdivenle'' çıkmak ile ifade ediliyordu.''

    Sir. F. Petrie, Religious Lie In Ancient Egypt, 1924, Constable & Company Ltd.: London, pp. 208-209.

     

    Diğer bir mısır bilimci I. E. S. Edwards da bu geleneğin sadece mısırda olmadığını yüksek yapılar vasıtasıyla tanrılara ulaşma isteğinin birçok mezopotamya uygarlığında görüldüğünü söylemiştir. Hz muhammed okuma yazma dahi bilmiyordu böyle bir bilgiyi nasıl öğrendi? 

     

    I. E. S. Edwards, The Pyramids Of Egypt, 1985, Viking, p. 302.

     

    Görüldüğü üzere çok önemli tarihi bilgiler Kur'an'da yer alırken Tevrat'ta bunların hiçbiri yoktur; dahası Tevrat, Mısır krallarının unvanları konusunda bile karışıklık yapmaktadır. Hz İbrahim'den Hz Yusuf'a ondan da Hz Musa'ya kadar olan tüm Mısır krallarının unvanını '' firavun '' olarak belirtmiştir ki bu da çok büyük bir hatadır. Kur'an Hz yusuf döneminde yaşayan Mısır kralına ''Melik'' yani Kral demektedir. Bu konudaki geniş bilgiyi internetten kolayca elde edebilirsiniz, Türkçe olarak da bu iddiaları inceleyebilirsiniz.

    ***

    Gelelim Kur'an'ın direkt olarak müdahalede bulunduğu Hz Süleyman'ın kâfir olup olmadığı konusuna. Kur'an Bakara sûresinin 102. ayetinde Hz süleyman'ın iftiraya uğradığını belirtiyor. Bu iftiranın kaynağı ise Tevrat. 

     

    Tevrat'ın 1. krallar/11. bölümünde ve devamında Hz süleyman'ın kâfir olduğundan bahsediliyor. 

     

    3 Süleyman’ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi vardı. Karıları onu yolundan saptırdılar. 4 Süleyman yaşlandıkça, karıları onu başka ilahların ardınca yürümek üzere saptırdılar. Böylece Süleyman bütün yüreğini Tanrısı RAB’be adayan babası Davut gibi yaşamadı. 5 Saydalılar’ın tanrıçası Aştoret’e ve Ammonlular’ın iğrenç ilahı Molek’e taptı. 6 Böylece RAB’bin gözünde kötü olanı yaptı, RAB’bin yolunda yürüyen babası Davut gibi tam anlamıyla RAB’bi izlemedi. 7 Yeruşalim’in doğusundaki tepede Moavlılar’ın iğrenç ilahı Kemoş’a ve Ammonlular’ın iğrenç ilahı Molek’e tapmak için bir yer yaptırdı. 8 İlahlarına buhur yakıp kurban kesen bütün yabancı karıları için de aynı şeyleri yaptı.

     

    Ancak kuran bu iddiaya şöyle yanıt veriyor :

    ﴾102﴿

     Onlar, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular;

     

    Kur'an tevrattan direkt kopyalama olsaydı hz Süleyman'ı Sâd sûresinin 40. ayetinde şöyle niteler miydi?

     

    ﴾40﴿

     Kuşkusuz onun katımızda yüksek bir yakınlık derecesi ve güzel bir geleceği vardır.

     

    Kuşkusuz Hz muhammed Tevrat'ı kopya edecek olsaydı Hz Süleyman'dan sapkın bir kral olarak bahsetmesi gerekecekti. Ancak böyle bir şey yapmak yerine bilgiyi tashih ediyor ve Tevrat'taki bilgiye karşı çıkıyor.

     

    -Ayrıca Hz süleyman'ın cinleri çalıştırdığına dair bilgi de Tevrat'ta bulunmuyor.

     

    Neml suresinde bu konu şöyle geçiyor :

     

    ﴾39﴿

     Cinlerden bir ifrit, "Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter, ben güvenilir biriyim" dedi.

     

     

     

    ***

    Firavunla ilgili diğer bir konu da Firavun'un cesedinin kurtarılmasıyla ilgili, Tevrat'ta firavun'un bedeninin kurtarılmasıyla ilgili herhangi bir bilgi yokken Kur'an Yunus suresi 92. ayette Firavun'un bedeninin kurtarılıp gelecek nesillere bir ayet olacağından bahsediyor. Bu konuyla ilgili bilgiye de internetten rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Bunun bir Kur'an mucizesi olduğu da bence çok net.

     

    92﴿

     İşte bugün senin cesedini kurtaracağız ki, senden sonra gelenler için bir ibret olsun! İnsanların pek çoğu gösterdiğimiz delillerin bilincinde değildirler.

    Hz Muhammed zamanında Firavun'un bedeninin kurtulmasıyla ilgili herhangi bir bilgi yoktu yani firavunların cesetlerinin mumyalanması yahut boğulduktan sonra bedeninin kurtarıldığına dair herhangi bir bilgi de Tevrat'ta yoktu. Ayrıca ayetin ikinci kısmında geçen :

     

    İnsanların pek çoğu gösterdiğimiz delillerin bilincinde değildirler. 

    ifadesi de dikkat çekici.

     

     

    ***

    Bir diğer konu da İsrailoğullarının Buzağıyı tanrı edinmesiyle ilgili. Kur'an şöyle diyor

    51﴿

     Mûsâ’ya kırk gece için söz vermiştik. Sonra siz, haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz.

     

    Bu konudaki problemse Hz Musa kavminin arasında değilken buzağıyı kimin yaptığı konusudur, Bu konuyla ilgili detaylı bilgiyi Tâ-hâ sûresinde bulabilirsiniz. Tevrat'a göre (çıkış kitabı 32. bölüm) Buzağıyı Hz Harun yapmıştır buzağıyı yapmakla kalmamış ona bir de sunak yapmıştır:

     

     

    32  Bu arada halk uzun süre geçtiği halde Musa’nın dağdan inmediğini görünce,+ Harun’un yanına toplandı; “Kalk, bize önümüzden gidecek bir ilah yap,+ çünkü Musa’ya, bizi Mısır diyarından çıkaran adama+ ne olduğunu bilmiyoruz” dediler.  Bunun üzerine Harun onlara “Karılarınızın, oğullarınızın ve kızlarınızın kulaklarındaki altın küpeleri+ çıkarıp bana getirin” dedi.  Ve kulaklarındaki altın küpeleri çıkarıp Harun’a getirdiler.  Harun altınları onlardan aldı; oymacı aletiyle şekil verip+ dökme bir buzağı heykeli yaptı.+ Ve halk “Ey İsrail, seni Mısır diyarından çıkaran Tanrın bu!”+ demeye başladı. Harun bunu görünce onun önünde bir sunak yapmaya girişti.

     

     Kur'an'a göre ise buzağıyı Samîrî isimli biri yapmıştır.

     

    ﴾83﴿

     (Allah buyurdu ki:) "Seni halkından aceleyle ayrılmaya sevkeden neydi ey Mûsâ!"


    ﴾84﴿

     Şöyle cevap verdi: "Onlar da benim izimdeler; benden hoşnut olasın diye sana gelmekte acele ettim ey rabbim."


     

    ﴾85﴿

     Allah, "Fakat" dedi, "Biz senden sonra kavmini sınadık ve Sâmirî onları yoldan çıkardı."

     

    Kur'an aynı zamanda Hz Harun'un da suçsuzluğunu da ortaya koymuştur :

     

    ﴾90﴿

     Gerçek şu ki daha önce Hârûn onlara, "Ey kavmim! Siz bununla sınanmaktasınız; kuşkusuz sizin rabbiniz o rahmândır. O halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.


    ﴾91﴿

     Şöyle cevap verdiler: "Mûsâ yanımıza dönünceye kadar ona tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz."

     

     

    Kur'an yine burada Tevrat'ı düzeltmek durumunda kalmıştır.

     

    ***

    Tevrat'ta bulunmayan bir konu da Hz İbrahim'in Kâbe'yi inşâ etmesi mes'elesidir.

     

    ﴾127﴿

     İbrâhim İsmâil’le birlikte beytin temellerini yükseltiyordu: “Ey rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.

     

    Böylesine önemli bir konu da Tevrat'ta bulunmuyor. 

     

     

    ***

    Kur'an'ın diğer kitaptaları ilke olarak doğrulaması ve onlar üzerinde ''muheymin'' olmasıysa daha önemli bir tefsir konusudur. Bu konuda Muhammed abduh'un ''Tefsir'ül Menâr''ına bakabilirsiniz. Bu konuyu Muhammed esed tefsirinde buluyoruz : 

    64 - Muheymin ortacı, heymene, "[bir şeyi] gözetledi" veya "[onu] kontrol etti" rubâ‘î fiilinden türetilmiştir ve burada Kur'an'ı geçmiş kitaplarda neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğuna karar vermenin belirleyici ölçüsü olarak tanımlamak için kullanılmıştır (bkz. Menâr VI, 410 vd.).

    Maide suresinin 48. ayetinin tefsiridir.

     

    Kur'an'ın tevrat ve incil üzerinde müheymin olması kendi bünyesinde düzeltilmiş hallerini duyurması olabilir. Bu arada bir sonraki yazımda incilde ve kurandaki benzer ayetleri göstermeye çalışacağım. Kur'an neredeyse tevrat ve incildeki tüm önemli konuları bünyesinde toplamıştır yani Kur'an onları hem ilkesel olarak doğrular hem de düzeltilmiş hallerini müheymin sıfatı gereği koruyarak bünyesine alır.

     

    Kur'an Tevrat'ı hiçbir şekilde olduğu gibi kopya etmemiştir. Yukarıdaki bilgiler buna delildir. Elbette Kur'an içinde eski kitaplarda da olan bilgiler vardır Kur'an bunu kendisi kabul etmektedir. Şuarâ sûresi 196-197 :

     

    ﴾196﴿

     O Kur’an, şüphesiz öncekilerin kitaplarında da vardır.


    ﴾197﴿

     İsrâiloğulları bilginlerinin bunu bilmesi onlar için bir delil değil midir?

     

    Bir diğer ayet grubundaysa yine aynı konuya değinilir, Mâide 15-16 :

     

    ﴾15﴿

     Ey Ehl-i kitap! Resulümüz kitapta bulunup da gizlemekte olduğunuz birçok şeyi size açıklamak üzere geldi; birçoğunu da açığa vurmuyor. Şüphe yok ki size Allah’tan bir ışık, apaçık bir kitap geldi.


    ﴾16﴿

     Allah, kendisinin izniyle rızâsını arayanları o kitapla kurtuluş yollarına erdirir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları dosdoğru bir yola iletir.

     

    Kopya konusunun aslında baştan temeli bozuktur. Hz peygamber okuma yazma bilmiyordu. Bu konuyu da ''Ümmi'' konusu üzerinden tartışmak doğru değildir çünkü bir konuda daha açık bir delil varken daha karmaşığına başvurmak doğru olmaz. Ankebût sûresi 48. ayet bu konuda çok açık :

     

    ﴾48﴿

     Sen bundan önce ne bir kitap okuyabiliyor ne de onu kendi elinle yazabiliyordun; öyle olsaydı gerçeği çürütmeye çalışanlar kuşkuya düşerlerdi.

     

    bundan sonraki ayetlerde de bu konunun mucizesine atıf vardır.

     

    ﴾50﴿

     Onlar hâlâ, "Rabbinden ona bazı mûcizeler indirilmeli değil miydi?" diyorlar. De ki: "Mûcizeler yalnız Allah’ın katındadır; ben sadece bir uyarıcıyım."


    ﴾51﴿

     Kendilerine okunan bu kitabı sana göndermiş olmamız onlara yetmiyor mu? Elbette inanan bir topluluk için onda rahmet ve ibret vardır.

     

    Kur'an ayetleri insanlar içinde okunuyordu eğer peygamber okuma yazma bilseydi elbette insanlar ona itiraz edeceklerdi.

    *Kur'an aramice ''koryan''dan alıntıdır ve esasen okuma/okuma parçası anlamına gelmektedir.

     

    Kaynakça :

     

     

    https://www.islamic-awareness.org/

  5.  

     

    Belli sen kaçamak yazacan. Onu demek istiyorum bunu demek isteyorum..

    Bunları git ortadoğuda ulemaya ışıd'a falan söyle de dötünü kessinler senin.

    ...

     

    Tanrını getir koy karşımıza.

    Tanımını yap.

    Sıfatlarını diz, donat.

    Ondan sonra kötülük probleminin şu basit 4 maddesi ile eşleştir.

    Yoksa ikile. Dükkanın önünü kapatma.

     

    Olabileceği molabileceği falan yok.

    İslamın tanrısı belli.

    Sıfatları belli.

    Oyun, set ve maç sayısı..:)

     

    Sen sıfatarını soyup, dejenere etme yoluna gidiyosun mesela..Başka türlü maya tutmuyor çünkü..

    Hoop, islamın tanrısı da din de gitti elden. Dötünü çapraz keserler sonra dikkat et..

     

    İnandığı şeyden emin olan adam gelsin savunsun kitabını tanrısını.

    Senin gibi ehe öhö öö yapacak, henüz kendi dahi emin olmayan adam değil..

    Sen düşünmeye devam et, ama kararını netleştir ondan sonra gel savun..

    ALLAH bize kendi ruhundan üflemiştir demek ki onun ruhunda olanlardan bize geçmiştir... tanrı'yı dar bir kalıba sokanlar sizsiniz tanrının da farklı özellikleri vardır salt iyilik olarak görülemez zaten azap edemeyen bir tanrı güçlü değildir 

  6.  

     

    Birader sizin tanrınız tanımlı değil mi?

    Sıfatlarıyla gelmiyor mu?

    Şaka mısın sen?

    Koysana inandığın tanrının tanımını, sıfatlarını..

    Kurandaki tanrı değil mi zaten bu? Ona gerek yok biliyoruz.

    E o zaman senin o tanımlı, o sıfatlı tanrın "olamaz" O-la-maz.

    YOK.

    Bunu anlamak bu kadar zor mu?

     

    Sen yazılanların hiçbirine cevap vereme, görmezden gel.

    Bilime mantığa hibirşeye sığmayan bir şeye inan, iddia et.

    Bütün bunları cahilliğinin getirdiği şaşkınlığın, anlamazlığın ve kavrayamazlığının üzerine bina et.

    Ondan sonra kalk milleti akıl durgunluğu ile itham et.

    Bunun yapabilmek için safi yüzsüz olmak lazım.

    Sizlerin hiç mi yüzü kızarmaz yahu? Utanmak nedir bilir misiniz?

     

    Adam meleklerden bahsediyor yahu..Akıl durgunluğundan olsa gerek..

    Arkadaş biz burada yüzüklerin efendisinden falan değil, "gerçeklerden", "önümüzdekilerden" bahsediyoruz.

    Masal, efsane, mit ve hurafelerden değil.

     

    allahın bazı kahhar gibi sıfatları da var onlara bir bak derim... allah'ın iyi yönleri olduğu gibi azap edici yönleri de var bunu demek istiyorum

  7.  

     

    Boşuna yazıyoruz farkındayım. Kafa sabitlenmiş bir kere. Üstteki satırların çoğunu görmedin bile muhtemelen..Bilim milim formel mantık falan hikaye sana. En azından tanrıyı sorgularken. Sakıncalı çünkü, tehlikeli çünkü. Bardağın boş tarafına bakman gerekecek, çünkü. Sen de bunu ısrarla reddediyorsun.

    O zaman boşlukların zavallı ve ezik tanrısına tapınmaya devam..

     

    O boşluklar nereden peydah oluyor peki? Senin cahilliğinden. Anlamazlığından, kavrayamazlığından..

    Hiç mi rahatsızlık duymazsınız arkadaş anlamıyorum ki? Bizde mi bir gariplik var yoksa?

    Kaosun aslolduğu bir evrenden tanrıyı çıkarımlamak, tadından yenmez bir aymazlık olsa gerek.

     

    https://www.ateistforum.org/arsiv/arsiv/ARSIV-VI/html/t59.html

    Boş vaktinde oku bak. Kötülük problemi..Kafası çalışan adam için tanrı katili.

    Bak, on küsür sene önce yazılmış bunlar. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok.

    Hem tanrı kötü olabilir, hemi de teizm ve kuran demek de yok. Ya biri, ya diğeri..

    Sizinkisi akşam pazarı tanrısı mübarek..Kötü de olabilir. Olsun da çöpten olsun. Yeter..Akşam oldu böyle oldu..

    Ama "yetmez" işte.

    Kafası çalışan, sorgulayan ve herşeyden önce, dürüst adama yetmez.

    Kendine dürüst.

     

    Hem Muhammed ne yazmış bi desene hele..Bir yerlerde daha önce de yazmıştın bunu ama bulamadım..

    kardeşim bak ağırına gitmesin lakin hindular gibi görüyorum bazen ben ateistleri tam bir akıl durgunluğu gibi geliyor bana ateizm yani bir insanın ateist olması için kendini şartlandırması gerek bu birincisi , siz hep kötülük probleminden yola çıkıp tanrı yoktur diyorsunuz ki bunun tanrının yokluğunu ispat edemeyeceğini anlatmaya çalıştım yani tanrı dediğimiz varlığın her durumda şevkatle davranması gibi bir zorunluluğu yok tanrı sonuçta bu sana bana ters gelen bir işi yaptığında ona kızacak biri yok tek hükümdar o... kötülük problemi o yüzden bence argüman olamaz ayrıca kötü problemini ilk önce ortaya atan meleklerdir '' orada bozgun çıkartacak kan dökecek birisini mi yaratacaksın ? '' diye sormaları tam ateistlerin sorusu neden kötülük yapan varlıklar yarattı tanrı yoksa tanrı mı kötü ? işte melekler sizin bu sorunuzu daha en başta sormuşlar tanrı da '' ben bilirim siz bilmezsiniz '' diyor yani bunun bir hikmeti var diyor. Son olarak şunu diyeceğin kötülük probleminden tanrı yok sayılamaz çok nettir bu ama siz hep aynı yerden geliyorsunuz

  8.  

     

    Dünyanın kendi kendine olabilmesi ateist olmanı gerektirmiyor. Aynı şey kalanları için de geçerli.

    Ancak non-teist olmaman için geçerli ve tutarlı bir tanrı argümanı sunabilmen gerekli.

    Yani önceki seni direk ateist yapmayacağı gibi, sonraki de direk tanrı argümanını geçerli hale getirmiyor.

    Ama her ne hikmetse dünya canlılık vb. için zehir gibi şüphe eden dimağınız ve mantığınız, mevzu tanrı olunca yelkenleri direk suya indiriveriyor. Peşinen teslim bayrağını çekiyor. Bir önceki sorgulamada öküz altında dahi buzağı arayan sorgulama düzeyiniz bir anda rafa kalkıveriyor. Oh ne rahat.

    Bu tanrı nedir ne değildir? Yenir mi içilir mi? Sıfatları birbiri ile çelişir mi? Bilimsel açından mümkünlüğü ve olasılığı var mıdır? Formel mantığa sığar mı..vb..

    Şu ana kadar görünen o ki; bu tanrı bu şartların hiçbirini yerine getiremiyor. Ne bilimde yeri var, ne formel mantığa sığıyor. Bir referans noktası dahi yok. Nedir? İnsanların uydurduğu bir kelime: "Tanrı"

    Ama bunların hiçbirisi, az önce her haltı sorgulamaktan geri durmayan sizleri bu noktada hiç mi hiç rahatsız etmiyor. İnsanın içini kaldıran bir aymazlığa bürüyorsunuz.

     

    Ayrıca senin "şunun bunun öyle olabileceğini düşünmüyorum.." buyurduklarının hepsi aslen senin cahilliğin. Bunların cevabı var. Ve üzerine her gün yenisi koyuyor.

    Ha, bunların cevabının henüz verilmemiş olması ya da bir cevabının olmaması dahi bir tanrıyı gerektirmez. Dayattırmaz da..Sadece bilmediğini; bilmediğimiz gösterir.

    O vakit tanrı demeyeceksin, sadece "bilmiyorum" diyeceksin.

    O vakir ne kendini, ne de var olduğunu zannetiğin tanrıyı kandırmamış olacaksın.

    Hiç kimseye değilse bile bari, kendine dürüst, kendine karşı samimi ol.

    Ya da boşlukların o ezik tanrısına inanmaya devam et.

     

    Sandığımız kadar merhametli değilmiş galiba noktasına gelmişsin.

    Çıkış kapısı yakında.

    "Exit" yazısını takip et.

    Dürüstlüğün getirdiği o kuş gibi hafifliğe kavuş.

    Zaten bu halinle seni kuran da kabul etmez artık.

    Ne demek "tanrı o kadar da merhametli değil galiba.." haşa, hemen tövbe istiğfar et. Yoksa cıs geliyo..

     

    valla kardeşim bazı ayetler var ki onları hz muhammed yazmış olamaz...

    tanrı'nın azap etmek gibi bir seçeneği de var o yüzden sınırsız merhametli değil sanırım merhametli tabi ama sınırsız değil bazı yerlerde o da kızıyor

  9.  

    Bize siz müslümanların her zaman 'merhametli' ve 'adil' bir özne olarak tanıttığınız Allah bir de bakmışsın ki zalimmiş! Ama sen gene tap ona, güç neredeyse oraya eğil dimi. Çakal sürüsü sizi...

    kardeşim valla ben dünyanın kendi kendine olabileceğini düşünmüyorum yani asla ateist olamam dünya olsa insanlık olamaz o da olsa kadın ve erkek olarak olmaz o da olsa duygular olmaz yani ben hiçbir şekilde tanrıyı reddedemem ancak ALLAH sandığımız kadar merhametli değil gibi geliyor bana artık 

  10. Merhaba arkadaşlar ,öncelilkle ben müslüman biriyim ancak  hep tanrı'nın kötü bir yanının  olabiliceği gece uyumadan önce aklıma gelirdi ancak kendi kendime bunun safsata olduğunu söyleyip iç sesimi sustururdum lakin geçen ekşi sözlük'te de bu konuya rastladım '' tanrının kötü olabileceği'' minvalinde bir başlıktı...

     

    ateistler hep tanrının iyi olması gerektiğine kendilerini endekslemişler ancak beyler durum sandığınız gibi olmayabilir onu da söyleyeyim...

    Allah dediğimiz varlığın iyi olmak zorunda olması gibi bir algı çok çok büyük bir mantık hatasıdır çünkü böylesine güçlü bir varlığın iyi olması gibi bir zorunluluğu yoktur bu satırlarımı biraz da üzülerek yazıyorum arkadaşlar...

     

    şimdi arkadaşlar öncelilkle ben hz muhammed'in dahi bu durumdan az da olsa sıkıntı çektiğini görüyorum

     

    Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine girebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!(ENAM 35)

     

    evet beyler tanrı'nın kötü bir yanı olabilir bunu da düşünün derim ayrıca yunus peygamber kıssasına da bir bakın derim ordan da anlayacaksınızdır

  11. beyler allah'ın nasıl bir varlık olduğunu , neyin nasıl bildiğini ,bu evrenden başka evrenler yaratıp oraya da peygamber gönderip göndermediğini hiç bilemiyoruz allah melekleri de peygamberlere şahit olarak göndermiştir ki hesap sorulması gereken durumlarda şahitler olsun bizim de üzerimizde şahitlerimiz var allah hem görsel hem de mahluk olarak melekleri bize şahit tutacaktır peygamberlerin de üzerlerinde şahitleri vardır allah her şeyi sapasağlam yapandır...

  12. ROMANLILAR-PAVLUS

     

    1. Kutsal Yasayı bilmeden günah işleyenler Yasa olmadan da mahvolacaklar. Yasayı bilerek günah işleyenlerse Yasayla yargılanacaklar.
    2. Çünkü Tanrı katında aklanacak olanlar Yasayı işitenler değil, yerine getirenlerdir.
    3. Kutsal Yasadan yoksun uluslar Yasanın gereklerini kendiliklerinden yaptıkça, Yasadan habersiz olsalar bile kendi yasalarını koymuş olurlar.
    4. Böylelikle Kutsal Yasanın gerektirdiklerinin yüreklerinde yazılı olduğunu gösterirler. Vicdanları buna tanıklık eder. Düşünceleriyse onları ya suçlar ya da savunur.

     

    EVET BEYLER KENDİLİĞİNDEN ALLAH'IN DEDİKLERİNİ YERİNE GETİRENLERİN YANİ TAM ANLAMIYLA TATMİN OLMAYIP DA İYİLİK YAPANLARIN , AZMAYANLARIN ,BİR MENFAAT BEKLEMEDEN HAYIRLI İŞ YAPANLARIN MÜKAFATINI ALLAH VERECEKTİR İNŞALLAH BEN DE BU ŞEKİLDE DÜŞÜNÜYORUM ÇÜNKÜ TANRI MERHAMETLİDİR

  13. On 07.05.2017 at 02:08, democrossian yazdı:

     

    Bir de Kuranı okudum diye iddia ediyorsun. Kuranı hiç ama hiç bilmiyorsun. Kuranın hiç bir yerinde bırak bu dediklerinin yazması, insanların ruhları olduğu bile yazmaz. Sakın uyduruk yalan meallerden melekler insanların ruhlarını çekip alır gibi uyduruk yalanları buraya getirme. Onlar hep yanlış tercüme. Şimdi siz hiç Kuran bilmeyen cahil Müslümler, allah ruhları topladı ben sizin rabbiniz değil miyim diye sordu diye Kuranda yazıyor sanıyorsunuz değil mi? Hayır yazmıyor. Bu yazdığını iddia ettiğin yerlerdeki Arapça ruh lafzını göstereceksin. Gösteremezsin, çünkü yok.

     

    Ha, Kuranda ruh geçmez mi, geçer. Ama ruhullah diye geçer, ne demekse... Bu allah zaten kendisi ruh değil mi, ruhun ruhu nasıl oluyor anlayan beri gelsin. Bir de bazen Cibril adı verilmiş uydurmaya ruh der. Niye ruh der ne bileyim, der işte. Bunlar Hristiyanlıktan islama geçmiş Kurana yazanların da niye yazdıklarını bilmedikleri bahisler. Ama insanların ruhları olduğu yazmaz.

     

    Senin şimdi tek çaren her şey de Kuranda mı yazacak demek. Hemen buna sığınırsınız. Elbette yazacak. Sayfalarca uyduruk, saçma masallar anlatacağına iddiası neyse onu ortaya koyacak. Var mı öyle ruh rabbinin emridir diye geçiştirmek? Bu İslama göre zaten rabbinin emri olmayan ne var da? Böyle saçma sapan yanıt mı olur! Şuna verecekse düzgün bir cevap vermeliydi, yok Musa gemiye binmiş, yok sığır kesin demiş, nasıl sığır olsun defalarca dönüp dönüp sorduracağına, böyle saçmalıklarla sayfa dolduracağına bu tür sorulara düzgün yanıt verecek. Ruhtan sorarlarmış da, rabbinin emriymiş! Bu şimdi laf mı! Hayır bedene can veren manevi kudrettir dese sır mı vermiş olur yahu! İddiası neyse söylemiş olur, bir şey de olmaz! Amanın arşın sırrı, ifşa edilirse arş sallanır, belki çöker! Sen bu ruhu nasıl yarattın allah, kimyası ne, formülü ne diye soran mı var yahu! Vereceğin bir cevap! Rabbinin emriymiş! Yok elinin körü!

    firavun sorar '' bizden önceki kavimlerin durumu nedir ? '' MUSA cevaplar : '' rabbim unutmaz ve şaşırmaz''

    ''biz bir peygamber göndermekdikçe azap edecek değiliz '' 

    allah unutmaz ve şaşırmaz bu yorumları ben değil gazali ,taberi gibi adamlar yapıyor democ :) 

  14. 4 saat önce, poiuz yazdı:

     

    Sadece senin cımbızladığın yere değil, videonun tümünü baktım. Senin dediğinin tam tersini diyor. Kuranın gökten inen, yoktan var olan "mucize" bir kitap olmadığını aksine bir çok kelimenin Farsçadan, Aramiceden, Süryaniceden, İbraniceden alındığını söylüyor. Kurandaki bir çok hikayenin diğer kültürlerden (yahudi-hristiyan) alındığını ve Kuranda yazılanın  bu yahudi kitaplarındaki hikayeler bilinmeden anlaşılamayacağını söylüyor.  Yani sadece Muhammed değil, diğer insanlarında bu hikayeleri bilmesi gerek!!!


    Bunun yanında "Kuran", "kitap" gibi önemli kelimelerin yanında "cennet", "cehennem", "iblis' gibi birçok dini terimlerin de yine diğer kültürlerden alındığını söylüyor. Mesela "Kuran" kelimesinin kökünün Süryaniceden geldiğini ve "ilahi yazıların topluluğu" anlamında olduğunu söylüyor.


    "Okuma yazma bilmenin" batıda Latinceyi okuyup yazabilmek anlamına geldiğini, geçmişte birçok diğer dillerin yazılabilecek kadar ileri olmadığını aynısının Arapça için de geçerli olduğunu söylüyor. Yani Arapça, (sözde)Muhammedin yaşadığı zamanda not alınabilecek kadar ilerlemiş ama kitap yazacak kadar gelişmiş değil olduğunu ve "okuma yazma bilmek" diğer kitapları (tevrat ve incili) okuyabilmek demek olduğunu söylüyor(benim de yazdığım gibi).


    Aslında bu video benim ve birçok ateistin teorisini güçlendiriyor. Nedir bu teori? Kuranı Muhammed yazmadı, Kuran Muhammedden sonra yazıldı. Ve ileriden geriye doğru bu "kutsal kitabı" destekleyen bir tarih uyduruldu. (Bu yüzden ben genelde "Kuran yazarları" diyorum)


    Kuran, bir tek kişinin sözleri veya yazısı olmadığı Kuranın yazılış stilinden de belli oluyor. Allah bazen "ben" derken bazen de "biz" diye kendinden bahsediyor. "Sen" diyerel bazen okuyana bazen de Muhammede hitap ediyor. 
    "Yaratıcıların en güzeli Allahtır" yazıyor Kuranda. Böyle bir sözü kendisinin tek tanrı, tek yaratıcı olduğunu söyleyen bir Allah yazmaz, yazdırmaz ve kabul etmez.
    Bu kitap insan yazısıdır!

    Videonun tamamına senin de bakmanı tavsiye ederim

     

    çünkü devamı yorum içeriyor sevan bey kendi yorumunu katıyor oralarda bunlar vardı o da ordan almıştır tarzında kendi fikrini söylemiş ben insanların fikirleriyle ilgilenmiyorum dediğim gibi ben sadece tarihsel gerçekliğe bakarım ve ordan kendim çıkarım yaparım... okuma yazma bilmeyen biri bence böyle bir kitabı yazamaz yazsa dahi bir yerden sonra başarısız olur 

  15. 12 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

     

    muhammed figürü, diğer dinlere ait anlatıları, o dine mensup kişilerden öğrenir.  Kitabınızda bu yazmaktadır, ama okumadığınız için bilmiyorsunuz.

     

     

     

     

    iyi geceler , ben her konuyu o konunun üstadı olani uzmanı olan kişilerden öğrenmeyi kendime prensip edinmiş biriyim o dönemdeki müşriklerin bunlar masal yahut sen cinlenmişsin demeleri beni ilgilendirmez çünkü müşriklerden birçoğu sonradan müslüman olmuştur... incil ve tevratın o dönem çevrilmediği çok açık ve hz muhammed'in herhangi bir kitap okuyup yazmadığı da ankebut 48'de geçiyor ümmi kavramı birçok manaya gelebilir ancak islam uleması arasında da hz muhammed'in okuma yazma bilmediğine dair ittifak var Sevan bey de zaten hz muhammed'in hiyeroglif tarzda ilkel bir okuma yazmaya sahip olma ihtimalini söylüyor ki sevan bey şu an hz muhammed karşıtlığı yüzünden içerde yatan biri o bile böyle diyorsa kabul etmemekte bir sakınca yok ayrıca bu tarihi bir bilgi kendi kafasından incil tevrat .çevrilmişti diyemez...ankebut 48 

    üzerinden bir değerlendirme yapacak olursam olarak : ANKEBUT 48 : Sen şu Kur’an’dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi. ayet bu bu arada... şimdi bu ayette herhangi bir yalan olsaydı itiraz edilirdi hz muhammed'in okuma yazma bilmediği o toplumda bilinen bir şeydi demek ki yoksa yalancı olduğunu söylerken kendilerine sağlam bir kanıt bulmuş olacaktı müşrikler...

  16. On 07.05.2017 at 10:08, skeptikal yazdı:

    Neden o zaman "kutsal" kitabında "Cehennem insanların mutsuz olacağı yerdir." dememiş de ateş demiş? İnsanları tehdit etmiyor da ne yapıyor? Hacc 19 da kaynar sudan bahseder. Yani yakma üzerine olduğu belli. İnsan yanarken konuşur ama örnek video atmamı istemezsin sanırım. Yanarken bir şeyler yapmaları zaten kitap yazarının saçma bir hayal gücü olduğunu ve hatalı tasavvurlarda bulunduğunu gösteriyor.

    iyi akşamlar, kur'an'da insanların mutsuz olacağı bir yer diye bir tasvir olsaydı eğer ben şöyle düşünürdüm ''he demek ki üzülücez ee olum dünyada zaten üzülüyoruz biraz da gider orda üzülürüz ne olacak ?'' hatta bazı insanlar şöyle derdi '' ulan bu dünya'da üzüldük üzüleceğimiz kadar orda da üzülürüz'' yani bu hiç uzaklaştırıcı , korkutucu bir tasvir olmazdı diye düşünüyorum 

×
×
  • Yeni Oluştur...