Jump to content

robertobaggio

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    202
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne robertobaggio kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 19 saat önce, poiuz yazdı:

    Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı bâtıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.

     

     

    Cuma 2
    O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.

     

    Ümmi kime denirmiş Kurana bakalım:

     

    Al İmran 20
    Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: “Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah, kullarını hakkıyla görendir

     

    Bakara 78
    Bunların bir de ümmî takımı vardır; Kitab’ı (Tevrat’ı) bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece zanda (emâniyye) bulunurlar.

     

    emâniyye: emaniyye, kişilerin kendilerinin yazdığı kitaplar, zan, temenni

     

    Kendilerine kitap verilmeyenler ümmi imiş!!

    Ayrıca da neden " sağ eliyle yazmadığını" anlıyoruz!!!

     

    Bakara 79
    Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!

     

    Haticenin kervanlarıyla seyahat eden, işlerine bakan birisi muhtemelen okuma yazma biliyordu. Bir çok hadis de bu nu destekliyor.

    İyi akşamlar moruk , 

     

    şurdan Sevan Beyin  konuşmasını dinlersen 15-20 arasını hz muhammed'in ilkel bir okuma yazma kabiliyeti olduğunu ,aramice bilmediğini (incil-tevrat dili) ayrıca tevrat ve incilin o dönemde çevirisinin mümkün olmadığını söylüyor ki kendisi dilbilimcidir o yüzden bence en yetkin kişi olarak o dinlenmelidir bu dil çeviri vs gibi meselelerde...  Hz muhammed'in okuma yazma bilmesi hiçbir anlam ifade etmez yani aramice bilmesine imkan yok :) ee çeviri de yok Hz muhammed bunları sence ezberledi mi ? ayrıca okuma yazmayı doğru düzgün bilmeyen bir adam denizlerin karışmaması meselesini nerden bilecek siz diyorsunuz ki yunanlılar biliyordu yahu bu adam grekçe felan da bilmiyor sümerden aldı diyorsunuz sümer tabletlerinin ortaya çıkması ondan sonra oluyor ki tabletleri hz muhammed bulmuş dahi olsa nasıl okuyacak dili bilmez ki ...

  2. Şimdi, sağduyu yazdı:

     

    Bu insanların ruhu toprak mı olacak ya da iyi insansa cennete mi gidecek?

     

    Konuyla ilgili araştırmaya gelince, şimdi gidip bir takım şarlatanların kıçından uydurduğu palavraları okumak yerine direk putu arasak da bize işin aslını söylese olmaz mı? Sen en iyisi putun numarasını ver, ben direk onu arayayım.

    Şah damarından daha yakın 

  3. Bir saat önce, Laik Filozof yazdı:

    O değerler adalet dürüstlük falan yani İslami dğerler gibi görür halk bunları.

    Bizde helal et yasası var mı,ben yok diye biliyorum?

    Diğer dediklerin de doğru diyanet imam hatipler falan kapatılmalıdır,din dersleri de öyle,laik devlet asla dini tutmaz kurumsal olarak,finansal olarak destek olmaz herhangi bir şekilde,işlerinde de bulundurmaz asla.

    Helal et yasası elbette yok :) ama popeyes , burger king gibi gayrimüslimlerin sahip oldukları firmalar bile ''helal et'' sertifikasına sahiptir zaten mahalle aralarındaki kasapların %90ında felan vardır heralde diye tahmin ediyorum da helal et nerden çıktı ya :) laik devlet neden dini içinde bulundurmasın ki eğer halkın böyle bir ihtiyacı varsa devlet bunu yapar o kadar da abartma istersen ama elbette diyanet milyarlarca dolarlık bütçe boşuna almamalı bu da başka mesele. Örneğin halkın yüzde 50'si biz zıplamak istiyoruz dedi zıplamak bizim için artık bir ihtiyaçtır dedi devlet bunu görmezden gelebilir mi saçma diye elbette halk zıplamak istiyorsa trambolin ihtiyacı karşılanmalıdır yoksa zulüm olur bu :)

  4. 46 dakika önce, Godless Crusader yazdı:

    Benim bildiğim kadarıyla, Türkiye'de et üretiminde hayvanların öldürülmesinde ''kafa kesim'' yönteminin uygulanması bir zorunluluk. Ayrıca, domuz etinin üretimi de yasak, ancak dışarıdan ithal edilebiliyor ve dışarıya ihraç edilebiliyor. Yanılıyorsam düzeltin.

     

    Laiklik için yapılması gerekenler uzun uzun tartışılabilir. Ben birkaç tane daha ekleyeyim,

    -Din dersi seçmeli yapılmalı,

    -dini eğitimi baz alan imamhatip gibi okulların kapısına kilit vurulmalı

    -dini eğitim veren yurt ve vakıfların kapatılmasıyla(aladağ faciasını hatırlayın) eğitim, İslami indoktrinasyondan arındırılmalı Politik İslam'ın tekelinden kurtarılmalı

    -kuran kursları, ailenin çocuğunu zorla oraya göndermesinin çocuk istismarı kapsamına gireceğinden, derhal kapatılmalı

    -TRT gibi devlet sermayeli yayın ve basın kuruluşlarından dini içerikli programlar kaldırılmalı

    -ve son olarak cemaat ve tarikatlar yasaklanmalıdır.

     

    Daha çok var, uzun uzun yazarım da konunun aslından sapmamak için onları sonraya bırakıyorum.

    imam hatiplerin kapatılması konusuna katılıyorum arkadaşlar ama üniversitede din eğitimi olmalı özgürlük açısından bir mahallede imam hatip açılınca insanlar kendilerini zorunlu hissediyor ve imam hatip'e yolluyor çocuğa sorulmadan, sonra başkaları demesin '' kız imam hatip açıldı neden göndermedin çocuk edepli yetişirdi'' ... ama inanç özgürlüğü kesinlikle olmalı arkadaşlar size göre tanrı olmayabilir ancak diğer insanlara göre de olabilir o yüzden devlet bütün ihtiyaçlara aynı oranda yaklaşmayı başarabilmelidir laik bir devlette 

     

  5. 15 dakika önce, democrossian yazdı:

    Önemli değil, çünkü ateist sayısının yetersiz olduğu kesin. Yeterince ateist olduğunda çok büyük bir devrim gerçekleşir, dinlerden özgürlük devri başlar. Gizli ateistleri sayarsak milyonlar rakamına inanabilirim, olabilir. Ama gizli ateist olmak asla bir yarar sağlamaz.

     

    Gizli ateistlerin ağzına pelesenk gibi yapışmış "biz de Müslümanız" söylemi kesinlikle derhal bırakılıp, bunun yerine...

     

    "Müslüman olmak diye bir şart yoktur" söyleminin acilen, hemen şimdi yerleşmesi lazım. Bu, devrimin başlaması için ilk acil adım. Bu söylem yaygınlaşıp kökleşince, sırada toplu başvurularla nüfustan din kaydını sildirme eylemi ikinci adım olacaktır. Ateist veya dinsiz sayısı resmi olarak yaygın bir duruma gelirse devrim ilk adımlarını atmış, koşmaya hazırlanıyor demektir.

     

    Ülkenin üçte biri açıktan resmen dinsiz olursa çok büyük bir devrim başlamış demektir. Çığın önü alınamaz ve İslam biter. Bu karanlık başbelasından artık kurtulmanın yolu açılmış olur. Fakat bütün bu aşamalar için ilk adımı atmak şart. Bu "biz de Müslümanız" teranesine hemen şu anda son verilecek. Bu yayılmaz benimsenmezse başka hiç bir şey başarılamaz. Her yerde her fırsatta Müslüman olmak gibi bir şartın olmadığı vurgulanacak. İlk acil görev, budur.

    camilerin durumuna bakarsak zaten :) türkiye'de 4 tip insan var -inanç bakımından

    1-dindarlar

    2-oruç tutanlar :)

    3allah var (var da pek ilgilenmiyorum) diyenler-gizli ateist grubu bunların içine katıyorum ben

    4-ateistler

     

    türkiye dindar bir ülke değil zaten democ bunu toplumda son 10 yılda artan suç oranlarına bakarak anlayabilirsin ayrıca cami durumlarını başta belirttim dahası alkol tüketimi ve zina artıyor böyle dindarlık olmaz... 

    şuradan da istatistiksel olarak görebiliriz  http://t24.com.tr/haber/pewin-anketine-gore-turkiyede-laiklik-yukseliste-seriat-isteyenlerin-orani-yuzde-13,338185

    şeriat isteyenlerin oranı : %13

    pakistan'da ise kur'an'a göre yönetim olsun diyenlerin oranı %97 

    türkiye için araplaşıyor diyenlere de bir cevaptır bu

     

  6. 18 dakika önce, Godless Crusader yazdı:

    Merhabalar, foruma yeni katılan bir üye olarak ilk iletim bu başlık olacak. Kendim, ismimden de anlaşılacağı üzere dinsizim, ateistim. Hem de öyle dinsizim ki, din kuramına ama özellikle İslamiyet'e karşı bir ''sefer'' başlatmış bulunuyorum(işin gırgırı). Dinselleşmenin ülkeme verdiği zararlardan dolayı, pasifist ve cılız, çekingen bir ateist değilim, olamam. Tabiri caizse, ''militan'' ateistim. Siyasal İslam'la ve dinci görüşteki kesimlerle uzlaşma gibi bir niyetim de yok.

     

    Esas konuya gelince, Türkiye'de ateist, deist, agnostik ve panteistlerin(ya da kendilerini bu sıfatlardan herhangi birine uygun görmeyip de dinlere mesafeli olanların) oluşturduğu dinsizlerin mevcudiyetteki oranı ne yazıkki net olarak bilinmiyor. Yabancı anket şirketleri, batı ülkelerinde bununla ilgili kapsamlı anketler düzenlerken(Pew Research gibi) Türkiye'de bu oranı arama motoruna sorduğumda ya devletin güvenilmez resmi rakamlarına ya da birbiriyle büyük oranda çelişen(kimi %9 kimi %2 diyor) yerli ve yabancı araştırma şirketlerinin tarihi geçmiş sonuçlarına rastlıyorum. Devletin Müslüman oranını %99 gösteren istatistiği safsata çünkü kimlik kayıtlarını baz alıyor. Türkiye gibi hızla İslamlaşan ve otoriterleşen bir ülkede, İslamcılar devletin tüm kurumlarını hakimiyeti altına almışken ve adeta terör estiriyorken, dinsiz azınlıkta olanlar kimliklerini gizleme gereksinimi duyuyor(sosyal baskı vs. birçok neden var). 

     

    Bu tür veriler, kimlikteki haneye bakılarak değil, kapsamlı anketler düzenlenerek saptanır ve burada metodoloji çok önemli. İstanbul'un lüks semtlerinde ve üniversitelerde yapılan anketlerle Konya'nın kırsal kasabasında düzenlen doğal olarak farklı bir demografiye ulaşacaktır. Bu sebepten dolayı isabetli bir araştırmanın, her eğitim düzeyine sahip, her ekonomik sınıfa ait insanı ve Anadolu coğrafyasının birkaç bölümünü birden kapsayan nitelikte olması gerekiyor. Türkiye'de mesela referandum ve seçim anketleri, hiç değilse bağımsız olanlar, bu yöntemle yapıldığı için sonuçları gerçek sandık sonuçlarına genelde yakın çıkıyor. Dini görüş hususunda yapılan tek tük, çoğu eski anketler de bu şekilde yapılmadığından uyduruk oluyor kaldı ki bu metotla uzmanca yapılsa dahi birçok ateist kağıtta şıkkı işaretlemekten çekinecektir dolayısıyla hakiki diniz oranı hiçbir zaman %100 isabetle saptanamayacaktır.

     

    Sonuç olarak, burada şu iki husus üzerinde bir tartışma başlatmak istiyorum ki belki konuya bir açıklık getirilmiş olur:

    1- Türkiye'de sahiden dinsiz insan oranı kabaca nedir, çoğalmakta mı(benim kanımca öyle) yoksa azalmakta mı

    2- Neden Türkiye'de bu konu üzerinde doğrü dürüst, güncel araştırmalar yapılamıyor ve her kafadan farklı bir ses geliyor, yoksa böyle nitelikli bir anket var da ben mi farkında değilim?

     

    Saygılar.

    Çoğalmaktadır ,türkiye'de kabaca 5.5 milyon ateist vardır ve yüzde 85'i  35 yaş altındadır... https://onedio.com/haber/turkiye-deki-ateist-nufus-hizla-artiyor-468344

    türkiye'de doğdunuz diye müslümansınız diyenlere ufak da olsa bir cevaptır bu

  7. 5 saat önce, Sundance yazdı:

    Asıl dalga geçilecek olanı uydurulan beceriksizliğin büyüklüğü.

     

    sen cinler gelecekten haber çalıp da kahinlere yetiştirmesin diye koskoca yıldızları at üzerlerine ama yine de arada sırada ıskala o cinler kahinlere haber verebilsin. ?

     

    Düşün yani bir cin haber taşırken koskoca Canis Majoris'i atıyorsun üstüne ama ıskalıyorsun.

     

    Beceriksiiiiiiz ?

    ışık huzmeleri deniliyor arkadaşım ayrıca siz değil misiniz ya bu evrende biz tek başımıza mıyız sadece bu evren bizim için olamaz diyenler :)

  8. 9 dakika önce, democrossian yazdı:

     

    Bunda mantıklı gelmeyecek ne var anlamıyorum. Tabii ki farklı dondurmayı seçebilir. Hatta kararını verip elini uzatırken son anda karar değiştirip aniden diğerini de seçebilir. Modern Kaos Kuramı'nda buna Oyun Kuramı deniyor ve David Ruelle tarafından mükemmel açıklanmıştır.

     

    Çoklu Evrenler Kuramında da yüz tane seçenek olan bir olayın, yüz farklı evrende yüz farklı seçimle sonuçlanacağı vurgulanmıştır. Evrenlerin birinde işçi, birinde memur, birinde mühendis, birinde işsiz... Olabilirsiniz.

     

    Bu saçma sapan hep aynısı olur kısır döngüsüne girmek için en küçük bir neden yok. Determinizm böyle bir neden keşfetmedi. Böyle bir zorunluluk ancak ve sadece "o yana da dönsen bu yana da dönsen boşuna, kaderini ben çizerim" diyen allah gibi kadiri mutlak bir tanrı uydurmasına yüklenebilir. Öyle bir şey ise yok. Tanrı olmadığı için öyle bir zorlayıcılık da yoktur. Modern determinizmin gerekircilik ilkesi zorunlu kader anlayışına asla uymaz.

     

    Klasik determinizm ilk neden anlayışını benimsediği için zorunluluğu da benimsemişti. Modern determinizm bunu yıktı, zorunluluğu gerekirciliğe değiştirerek yanlışlığı düzeltti.  

    aynı fikirde buluştuk :) hayret , çoklu evrenler konusunda sen ciddi misin ya gerçekten inanıyor musun ki bence de olabilir bu konuyla ilgili önerebileceğin bir belgesel vs var mı ?

  9. 11 saat önce, sağduyu yazdı:

     

    Arap masallarına inanan boş tenekelerin ciddiye alınmasını bekleme. Bir insan din üzerine düşünmeye, araştırmaya başladıktan sonra hala dine inanıyorsa o insan aptalın, malın önde gidenidir. 

    sağduyu , özgür iradenin varlığını kabul eden dindar olmayan birçok insan da var ben caner taslaman'ı örneğinin güzel olmasından dolayı attım buraya yoksa sevan nişanyan böyle bir yorum yapmış olsa asla onu görmezden gelmem ... celal şengör'ün hayranıyım mesela bazı konularda çok yakın düşünüyoruz, kesinlikle caner bey dindar diye atmadım...

  10. 9 saat önce, NotImportant yazdı:

     

    2 Eşdeğer dondurma imkansızdır ancak biz olduğunu var sayalım. Madem var sayımlarda bulunuyoruz bu iki eş değer dondurmayı seçen (Tamamiyle her açıdan, her bir atomunun her bir elektronuna kadar aynı konumda olan) 2 farklı ama aynı insan var sayalım. İkisinin farklı dondurmaları seçme şansı var mıdır ?  

     

    Eğer var diyorsan aynı zamanda şunu da diyorsun ''1 kişi  2 dondurmadan birini seçtikten sonra zamanı geriye sarıp seçimden önceki ana geldiğimizde, kişinin başka bir dondurmayı seçme şansı vardır.''

     

    Zamanı geriye sarıp farklı dondurma seçme olayı sana hiç mantıklı gelmiyor çünkü farkında olmasan da duruma etki eden neden sonuç ikilisini hissediyorsun. Zaten 2 aynı dondurmanın olması imkansızdır. Hissiyatında buradan geliyor.

    pekala haklısın insan ürünü iki şeyin aynı olması pek mümkün değil o yüzden menşei fabrika olan bir ürün düşünelim mesela silgiyi ele alaım. silgiyi daha önce hiç görmemiş bir insanı da aynı şekilde oturtup uzaklıkları  aynı olacak şekilde silgileri önüne koyalım ama ortam da tek renk olsun yani adamı etkileyecek hiçbir unsur bulunmasın bu adam iki silgiden birini seçecektir eğer adam seçmezse ki buridan'ın eşeği gibi kalmış olur buridan'ın eşeği ölmüştü :) adam seçim yapmasa dahi yine özgür iradesiyle seçim yapmamış olacaktır... özgür irade her zaman için yoktur bunu kabul ediyorum bazı hareketlerimiz otomatikman gerçekleşiyor zaten bunun için de tıpta bir kavram var ''beyni otomatike olmak'' diye mesela ben sabah okula giderken beynim otomatikte olur çünkü her gün aynı şeyleri yapan beyin artık bu duruma alışır ve kendini yormadan otomatiğe alır ancak ben daha evvel hiç karşılaşmadığım bir olayla yüz yüze gelirsem de olduğum yerde kalmam illa ki bir hareket yaparım seçim yaparım yani görmediğin duymadığın bir şey hakkında nasıl bir hissiyata sahip olabilirsin ki...

  11. 11 saat önce, sağduyu yazdı:

     

    Ruhların toprak olması nasıl oluyor? Nereden biliyorsun toprak olacaklarını? Belki put onları cennete alır, senin gibi malları kebap yapar. İnsan yakan sapık bir sadiste hangi mantıkla güvenebilirsin? 

    bu konuyla ilgili araştırma yapabilirsin internet boşuna yok, eğer bir insan allah kelamını duymamışsa ve kendisi de bir yaratıcının varlığı olabileceğini akıl etmemişse onun bir suçu yoktur ve ruhu hayvanlar gibi toprak olacaktır... yahut iyi bir insansa cennete dahi girebilir diyen alimler vardır ... sağduyu sence kur'an'da anlatılan ateş bizim bildiğimiz ateş midir ? 

  12. 1 dakika önce, NotImportant yazdı:

     

    28 sayfa yazı yazıldı buraya. Sence biz bunları düşünemedik mi ? Sence bunlar bizim aklımıza gelmiyor mu ? Gerçekten bu kadar basit bir mantıkla çürütülebilecek kadar kötü argümanlar ürettiğimizi sanıyorsun ?

    biraz okudum lakin sizin söyledikleriniz genellikle önceki tecrübeler ve zorunlulukta birleşiyor bazen böyle karmaşık şeyleri çok basit bir örnekle anlatabiliriz...

  13. 38 dakika önce, Boyla Kutlug yazdı:

    Tanrıyla güreşen Yahup'un başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelenlerin misalidir. Kendisi ne ki oğulları farklı olsun. İshak, hatta ibrahim'den sonra o sülalenin yalancılığa, palavracılığa ve dolandırıcılığa yeteneksel bir eğilimi var zaten. Yakup, dayısı Lavan'ın yanında 7 yıl çoban olarak çalıştı ve ücret olarak Lavan'ın diğerinden daha küçük olan kızı Rahel ile evlendi. Dayısı Lavan'ın Lea ve Rahel adında iki genç kızı vardı. Ama ertesi sabah gündüz olduğunda pek mutlu bir balayı sabahı olmadı. Yakup baktı ki, bu kız Rahel değil, ablası Lea. Yakup dayısına "neden kızın ablasını verdin bana" diye sorunca dayısı Lavan; "ablası varken küçük kızıyla evlenemeyeceğini" söyledi ona. Yakup yılmadı. Bir 7 yıl daha çalıştı ve Rahel'i de aldı. Yusuf o Rahel'den doğmuştur. Bu sülalenin atası ibrahim de karısı Sara'yı "bu kadın benim kızkardeşimdir" deyip Gerar Kralı Avimelek'e nikahlamıştı. Genesis Bölüm 20'de geniş geniş yazar bunlar. İbrahim, ishak, yakup, yusuf... 4 jenerasyonda da aynı genetik dolandırıcılık eğilimini, allah nasip etmiş bunlara.
     

    71. Ey ehl-i kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?

    Nisa suresi…

    46. Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygambere karşı) “İşittik ve karşı geldik”, “dinle, dinlemez olası”, “râinâ” derler. Eğer onlar “İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet” deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı; fakat küfürleri (gerçeği kabul etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Artık pek az inanırlar.

    Maide suresi…

    13. Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat’ın) önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.

     

    41. Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle “inandık” diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!” derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah’a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.

     

  14. brudan'ın eşeği örneğini bilmiyorum verdiniz mi ama eğer bilmiyorsanız bir bakın derim :)  diyelim karşımızda elimize eşit uzaklıkta 2 tane maraş dondurması var ikisi de aynı fiziki boyutta birbirine tam eş olarak duruyor karşımızda ve daha önce de biz hiç maraş dondurması tatmamış olalım hatta hiç maraşlı biriyle konuşmamış olalım :) şimdi sizin demenize göre biz burda seçim yapamayız çünkü biz maraş dondurmasını bilmiyorduk hiçbir sosyolojik veya psikolojik açıklaması yok bunun ama özgür iradeye sahip bir insan 2 dondurmadan birini seçer... daha önce hayatımızda görmediğimiz bir varlık getirilse karşımıza dondurma gibi ikisinden birini geçeriz... ateist bilim adamları özgür iradeyi halüsinasyon demişlerdir :) o kadar açıklanamayan bir şey ki ateizm için adamlar uçmuşlar artık olmayacak yorumlar getirmeye başlamışlar arkadaşlar hepimiz futbol izliyoruz ama kimimiz messiyi beğeniyor kimimiz ronaldo'yu sizce bu neden ? özgür irade elbette ki vardır bari bunu çürütmeye çalışmayın :) caner taslaman aşağı da benim verdiğime benzer bir örnek vermiş ben ondan alıntı yapmıştım zaten...

     

    VURUCU CÜMLE BENCE ŞU OLMUŞ : RASLANTI VE ZORUNLULUK OLSAYDI İNSAN BİR YAPRAK GİBİ OLURDU...

  15. 2 dakika önce, skeptikal yazdı:

    Sen de cübbelinin yıldız kaymasını nasıl anladığını araştırabilirsin. Kuranı düz ve doğru şekilde anlamış. O da gerçekten yıldızların kaydığını sanıyor.

    Mehmet Okuyan'ı araştırmadım da, "Şeytan(lığa soyunan)lar için gayba dair spekülasyon aracı kıldık" diye bir şey yazmıyor o ayette. "rucûmen" diyor, taşlar yani. Fırlatılıyormuş şeytanlara. İstedikleri kadar eğip bükebilirler. İlkel mitoloji örneği olduğu ortada.

     

     

    tamam işte, kendi verdiğin linkte de benim dediğim yazıyor.

    Bunlar da kütleçekimi yasasına göre hareket eden yıldızların şeytanları kovaladığı sanıyor. Yine meteora dönüyoruz. Müslümanların astronomi anlayışı bu işte. Benim dediğimi doğruluyorsun, bu nasıl karşıt tez anlamadım.

    Işık huzmeleri ateş huzmeleri deniyor sen hala ayetlerin anlamını kavramadın buradaki mesele cinlerin gelecekten haber almaları bu sayede zAten birçok insan kahin vs oldu bu Evren'de sadece biz yokuz ve cinler tek tür değildir onlarca türü var deniyor cinler insanlardan evvel yaratılmıştır kurana göre tabi siz metafizik şeylere inanmadığınız için ben bir şey diyemiyorum tarihin arka odası programını izledin mi ? Adam 12 yaşındaki kardeşimi uyuttum romalı Neron hakkında bilgi verdi o bilgileri bilmesine imkan Yok diyor bugün bütün istihbarat servisleri bu tür metafizik seyleri kullanır parapsikolojiye bir bakmanı tavsiye ederim 

  16. 30 dakika önce, skeptikal yazdı:

    Kandil dediğin şeyi koyarsın bir yere, ışığını verir. Yani sabittir. Belli bir süre yanar. Meteor bir anda ışık verip kaybolur. Hareketlidir. Tabi yıldızlar da hareketlidir ama güneş ışığı çıkana kadar gökte dururlar, gözden kaybolma süresi daha uzun olduğu için benzetmesi kandile daha uygun. Ayrıca meteorlar yıldızlı bir gecede tek tük görülürken, göğü kaplayan yıldızların süslemeyi andırması daha mantıklı. Bu açılardan benzetmeyi incelersen kastedilen şeyin yıldızlar olduğunu görürsün. Ama kendi inandığına uydurmak istiyorsan ona da müsait tabi kuran, bin türlü farklı anlama gelebiliyor.

    "Onlar, artık mele-i a'laya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli azap vardır. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onuda delip geçen bir parlak ışık takip eder."

    "Doğrusu biz (cinler) göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk. Fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor."(1)

     

    Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk."

     

    https://sorularlaislamiyet.com/andolsun-ki-biz-gogu-yildizlarla-bezedik-ve-bazilariyla-seytanlarin-taslanmasini-sagladik-onlara-1

     

    şimdi daha iyi anlamışsındır umarım buradaki olay cinlerin gelecekten haber alıyor olması ve diğer ayette de astrolojiye bir gönderme yapılıyor...

     

    delip geçen parlak ışıklardan bahsedilmiş ateş huzmelerinden bahsedilmiş bunlar uzaydaki ışımalar olabilir yahut meteorlar da olabilir...

  17. 16 dakika önce, skeptikal yazdı:

    Kandil dediğin şeyi koyarsın bir yere, ışığını verir. Yani sabittir. Belli bir süre yanar. Meteor bir anda ışık verip kaybolur. Hareketlidir. Tabi yıldızlar da hareketlidir ama güneş ışığı çıkana kadar gökte dururlar, gözden kaybolma süresi daha uzun olduğu için benzetmesi kandile daha uygun. Ayrıca meteorlar yıldızlı bir gecede tek tük görülürken, göğü kaplayan yıldızların süslemeyi andırması daha mantıklı. Bu açılardan benzetmeyi incelersen kastedilen şeyin yıldızlar olduğunu görürsün. Ama kendi inandığına uydurmak istiyorsan ona da müsait tabi kuran, bin türlü farklı anlama gelebiliyor.

    buradaki asıl anlam yıldız ve yıldız hareketlerinin gelecekten haber verme tahmin yapma işlerine çeviren şeytani güçlerdir... isteyen elbette bunu böyle alır zaten yukarda 5-6 alim bu şekilde yorum yapmış mustafa islamoğlu ve mehmet okuyanın bu ayet hakkındaki görüşlerine de bakabilirsin youtube'dan tefsir derslerinden...

  18. 2 dakika önce, Buzul yazdı:

    Şu şu müteşabihtir yazmıyor.

    O yüzden sen onların müteşabih olduğunu bilemezsin,ancak sanırsın.

    Sonra onları ancak putum bilir,diyorsun.

    Tamam,iyi,güzel sonra da bunlar simgeseldir,metafordur,şu,şu anlama geliyorlar.

    Gerçek anlamını putum bilir demiştin,simgesel olduğunu,şunun bununda o anlama geldiği sanıyorsun aslında yani.

    Eee sanıyorsan,sanıya uyuyorsan,sanılarını burada ne diye anlatıyorsun.

    https://www.ihsaneliacik.com/2012/01/17/kurana-bir-de-bu-gozle-bakin-imgeler-simgeler-semboller/   son olarak bir bilenin fikirlerini okursun diye bırakıyorum iyi akşamlar...

  19. 3 dakika önce, Buzul yazdı:

    Yok,bunun kafa gerçekten gitmiş,bağımlılık yüzünden algı yolları tıkanmış.Anlamı açık olmayan ayetler var diyor,bunların gerçek anlamını putum bilir diyor,ama sonra bu ayetler simgeseldir diyip,şu şu anlama da gelir diyor.Peki Kuranın neresinde yazıyor,şu şu ayetin anlamı kapalıdır diye yazmıyor.İşine gelmeyen ayete,müteşabihtir,anlamı kapalıdır diyip işin içinden çıkıyor.Ama sonra anlamı kapalı dediği ayetlere simgeseldir demekten,şu şu anlamlara geliyorlar,demekten de geri kalmıyor.:D

    Dediğim gibi islam bağımlısı bir hastasın.

    kardeşim bunu ben uydurmuyorum ki bizzat kur'an kendi söylüyor bir kısmı müteşabihtir diyor bir kısmı da muhkemdir diyor ben demiyorum... muhkem hüküm bildiren demektir... allah müteşabih ayetlerin gerçek manasını ben bilirim diyor :) bunu da ben söylemiyorum yine kur'an kendi söylüyor kendi kendimi zorlamıyorum ki kur'an'dan konuşuyorum ben...

  20. 25 dakika önce, Buzul yazdı:

    Bak gerçek anlamını Allah bilir diyip,sonra bu yaratılış masalı simgeseldir,şu şu anlama gelir diyip,sanıya uyuyorsun.Yine yaratılış masalının geçtiği ayetlerin de anlamının açık olmadığını söylüyorsun,daha doğrusu sanıyorsun.Çünkü Kuranda yaratılış masalının geçtiği ayetlerin anlamı açık değildir,bunların gerçek anlamını ancak ben bilirim de,yazmıyor.

    NASIL YAZMIYOR ALİ İMRAN 7. AYETİ TEKRAR OKUYALIM :.  Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. 

     

    MUHKEM AYET DEMEK HÜKÜM BİLDİREN AYET DEMEKTİR YANİ MESELA : DOMUZ ETİ HARAMDIR. BİTTİ BU HÜKÜM BİLDİRMİŞTİR VE MUHKEMDİR AMA KISSALAR MUHKEM DEĞİLDİR ONLAR KISA PASAJLARDIR...

     

    .zumer 27 : Elmalılı Hamdi Yazır: Yemin ederim ki bu Kur'anda insanlar için her türlüsünden temsil getirdik, gerek ki iyi düşünsünler

    bunlar temsillerdir elbetteki böyle şeyler olmuştur ancak allah bize kısa kısa anlatıp geçiyor...

     

    FİRAVUN - ZALİM DEVLET BAŞKANI

    HAMAN- DEVLETİN ASKERİ KISMI

    İSRAİLOĞULLARI-    NANKÖR HALK

    HZ NUH İLE DALGA GEÇENLER     - BURADAKİLER SİZ OLUYORSUNUZ :)   

    HZ YUSUF    -   NAMUSUNU KORUMAYA ÇALIŞAN İNSAN-HARAMDAN SAKINAN

    HZ YUNUS   -ALLAHTAN UMUDUNU KESEN VE PES EDEN İNSAN(SONRADAN ALLAHI HATIRLAYAN)

    HZ MERYEM  -NAMUSLU KADIN

    HZ İBRAHİM-PUTLARI KIRAN İNSAN(HER TÜRLÜ PUT BU PUT İNSANIN NEFSİ DE OLABİLİR HER TÜRLÜ MADDİ ŞEY OLABİLİR)

    HZ EYÜP  -  SABREDEN İNSAN

    HZ SÜLEYMAN  - ÇOK GÜÇ VERİLMESİNE KARŞI ŞIMARMAYAN DEVLET BAŞKANI-ŞÜKREDEN İNSAN

    İBLİS-KİBİR

     

    HATTA BAK VAHYİN İLK ZAMANLAR VAHİY OLARAK YUNUS KISSASI GELİYOR ALLAH DEMEK İSTİYOR Kİ YUNUS BENDEN UMUDUNU KESTİ HÜZÜNLENDİ SEN HÜZÜNLENME ANLAMINDA BU KISSAYI İNDİRİYOR YANİ HEPSİ BİRER İNSAN HALİ 

     

     

     

  21. 1 dakika önce, Buzul yazdı:

    Ula onun gerçek anlamını Allah bilir ayetini atmışsın sonra o simgeseldir diyorsun.Ama yaratılış masalı da ortada,Adem ile adsız eşinin cennetten yeryüzüne sürüldüğü yazıyor.Bu ayetin,müteşabih olduğu sonucuna nereden ulaştın.Yaratış masalı,müteşabih mi yazıyor,Kuranda yok.

    arkadaşım valla ne desem boş ama dediğim gibi gerçek manasını allah bilir bize ufak bir pasaj verip geçiyor şeytan kibri temsil ediyor yoksa şeytan bir günah mı işlemişti ? hayır sadece secde etmedi kibrinden ötürü adem olayına gelirsek adem de allahın yapma dediğini yapıyor ki bu bizi temsil ediyor allah ne derse desin birçoğumuz uymuyoruz

  22. 5 dakika önce, Buzul yazdı:

    Kuranda simgesel anlatım olduğu nerede yazıyor,yazmıyor.Kuranda yasak ağaçtaki meyveyi yedikleri için,cennetten yeryüzüne sürüldükleri yazıyor.O yüzden,simgesel olduğu senin sanın.Yok hala simgesel diyorsan,Kuranın apaçık,anlaşılır olmadığını kabul ediyorsun demektir.

     

    ALİ İMRAN 7. AYET :

     

    O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de MÜTEŞABİHTİR. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

     

    MÜTEŞABİH KELİMESİ BENZETME GİBİ ANLAMLARA GELİR ZATEN EDEBİYATTAN DA BİLİRSİN TEŞBİH KELİMESİNİ GÖRDÜĞÜN GİBİ ÇOK BENZİYOR YÜKSEK İHTİMAL KELİME KÖKLERİ AYNIDIR...

     

    Ancak allah bilir gerçek manasını yani bize sadece bir mana anlam veriyor örnekleme yapıyor...

×
×
  • Yeni Oluştur...