Xargoth

Lütfen açıklayın.

.

Benim desem böyle anlamsız bir konu kapanır mı acaba?

Teflon, cevap veremedim, ben basit bir adamım.. Ne demek istediğini anlaşılır ve basit bir şekilde paylaşırsan, tartışmaya katılmayı isterim, ancak şu an yorgunum ve decrpytion işlemleri ile uğraşamayacağım.

Planck zamanı aralığında bu soruyu sorduğunda alacağın cevap anlamlı olur. Bunu bir düşün derim. İnsan beynini açık ve kapalı devreye kadar indirgemek senin problemin. Bir işlemcide milyarların üstünde transistör olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Buzdolabı ile nasıl bir benzerlik kurduğunu bilemiyorum. Ama sorunu beğendim. Araya girip elektronların ulaşıp ulaşamayacağını bilemezsin demişsin. Çok mantıklı, aynı zamanda zeki olduğunu düşünürken oldukça da salakça.. Ben elektriğin ulaşıp ulaşmamasının bir önemi olduğunu söylemiyorum. Elbette sonuçta elektronlar diğer ta

Müslümanlar İslam Konusunda Cahildirler! Bazen olaylara farklı açılardan bakmak gerekir.

Peki tam bir cevap vereyim. Ama ne kadar tatmin olacaksın emin değilim. Beynin çalışma biçimini anlamak için, elektronların nasıl davrandığını bilmene gerek yok. Ancak beynin bir kararı alırken geçirdiği ve karar aşamasına gelirken gönderdiği sinyalleri önceden tespit edebilmen için elektronların hareketini önceden bilmen gerekiyor ki, şu noktaya kadar bunun imkansız olduğunu anlatmaya çalışıyorum. CPU'nun 1 veya 0 tepkisi vermesinin bir önemi yok, sen "man in the middle" araya giren adam olarak bu veriyi önceden anlamaya çalıştığında elektriksel akımın düzenini bozuyor

Beyin bir bilgisayardan oldukça farklı çalışıyor. Beyni taklit eden işlemcilere nöromorfik işlemci deniyor. Neuromorphic olarak goolge da ingilizce de aratabilirsin.

Cihaz elektronların hareketini gözlemlemeye başladığı anda, dalga davranışı biter ve partikül davranışı başlar. Yukarıda paylaştığım vidyo bunu net olarak anlatıyor ama ingilizce tabi ne yazık ki..

Düşüncelerimizi etkilemez, ancak bunu hesaplamaya çalışan bir cihazın sonuçlarını etkileyecektir.

Eğer bir teoriden, tezden bahsediyor olsaydık. Sana skeptisizm noktasında kesinlikle katılırdım. Bilim adamı adı altında saçmalayan çok. Ama burada bir deneyin açık ve net sonucunun rastgelelik olduğu görünürken neden beklememiz gerektiğini anlamadığımı belirtmeliyim. Ancak daha fazla irdelemek istemiyorsan tabi ki saygı duyarım.

Bilim neden sorusunu değil. Nasıl sorusunu cevaplar. Bu temel felsefeyi bilmeden bilimden cevap beklemek oldukça yersiz. Nasıl sorusu burada senin için gayet net açıklanmış, ve parçacıkların rastgele hareketi bütün deterministik felsefeyi yerle bir etmeye yeter de artar bile. Determinizm ile herşeyi açıklayabilmen gerekirken. Atomların neden böyle davrandığını açıklayamayan sen, kendi felsefenin bundan dolayı doğru olması gerektiğini savunan yine sen. Burada bir çelişki olduğunu görüyor olmalısın.

Neden böyle olduğunu bilmemek, böyle olmadığı anlamını taşımaz. Evren böyle çalışmaktadır. ve orjinal başlığa dönersek başka sorun var mıydı diye sormam gerekiyor? Bulursam, nobel ödül törenine seni de çağırırım.

Gayet kısa bir cevap vereceğim başlangıç olarak. Evrimsel süreç. Senin için iyi olan tatlıdır. Senin için kötü olan acıdır. Güzel tatmıyordur. Bu senin ilkel dünyada hayatta kalmanı sağladı.

Çift yarık deneyini anlamaman normal. İngilizcen iyi değilse anlamadığın kısımları açıklayabilirim.

Hay hay.. İnsan beyni elektriksel akımlarla çalışır. Buda elektronların etkisi olduğunu gösterir. Elektronlar, kuantum mekaniği kapsamındadır. Bir elektronu incelemeye çalışmak, elektronun süperpozisyondan çıkarak bizim gözlem cihazımıza göre pozisyon almasına sebep olur. Tabi birde, quantum fiziği, zamansal simetri özelliği gösterir.

Sadece bir yetersizlik söz konusu değildir. Bir bebek olarak bir insanoğlunun şahit olduğu bir olaya istinaden nöronlarında oluşmuş olabilecek bir veriye göre ileride bir kararının nasıl etkilenmiş olacağını hesaplayabilen bir model veya sistemi teorik olarak ortaya koyar mısınız?

Bence sıfır mucizesini önermeliydin.

1- Fizik kanunlarına göre, ve deterministik bir yaklaşım ile böyle olduğu söylenebilir. Ancak özgürlük, matematiksel olarak hesaplayabilmenin bittiği yerde başlar. Bir insanın davranışlarını o insanın yaşadıklarını, o gün aldığı kimyasalları, vücuduna nüfus etmiş bir bakteriyi bilmeden nasıl hesaplayabilirsin? 2- İkinci satırın iletinin geneline ne kattığını anlamadım. (İkinci satırın ne kattığını, cevabımı okuduktan sonra anladım, ama pek orjinal iletinin avantajına olmamış.) 3- Düşünce deneyinin varsayımlarına göre; - Çocuk olmaz ise, oyuncak olmaz. Varlığ

Ben burada çok daha derin bir gizem görüyorum. Ve bende merak uyandırıyor. Bu sorunun cevabını aldığını düşündüğünde, hayatında ne değişecek?

Bilimin henüz cevaplarına ulaşmadığı soruları sorarak. Alamadığınız cevaplar sizi kendi görüşünüz noktasında tatmin etmemeli. Bu biraz psikolojik masturbasyona giriyor. Sonuçta, bilim size herşeyin cevabını vereceğini asla iddia etmiyor. Bunlar kenarda not olarak dururken, en azından şunu kabul etmeniz lazım gelir ki, bu sorulara cevap veremiyorsunuz denen yüzlerce soru bilim tarafından son yıllarda karşılanmış ve ispatlanmıştır. Mesela maddenin ortaya çıkışı ve Higgs Boson'u gibi. Maddenin nerden geldiğini bilim cevaplayamıyor diye bir Tanrı'ya inanan insan

Nasıl anlatsam, nereden başlasam? Bodrum, bodrum diye devam etmeyeceğim. - Dinlenme hali nedir? Neye göre dinlenme? Hangi referans noktası? - Evrende hareketsiz bir cisim yoktur, olamaz da. - Çekim diye birşey yoktur. Uzay-Zamanda maddenin yaratmış olduğu geometrik etkiler(eğilmesi, bükülmesi) vardır. Fizikte düz minkowski uzayı kullanılır, kolaylık içindir ve ayrıdır. - Madde parçaları yok olmaz. Hiçbirşey yok olmaz. Dönüşür. - Güneş sistemini destekleyen hareket mi? Güneş sistemini destekleyen hareketi açın lütfen? - Ma

İstirham ediyorum, ispatlar mısınız?

Merhaba, müslüman çevremden dolayı bugüne kadar tek bir olaya/duruma maruz kalmadım. Ondan dolayı bu sorunuzla empati kuramadım. İslamın ekstrem kodlarını çevrenizdeki bütün müslümanım diye kendini tanımlayan insanlara mal ederek, bu noktadan bir aksiyona girişmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Aslında dini inancı olduğunu iddia eden insanların büyük bir çoğunluğunun gerçek anlamda ne dinlerini bildiğini, ne de uyguladığını görebilirsiniz. Daha önce bahsettiğim gibi, her insan içinde bulunduğu toplum kodlarını şu veya bu sebeple reddedemiyor. Burada, ekstra bir baskı unsuru olarak

İnsanın dini bir bilgi ile doğmadığını, aslında herhangi bir felsefi, ahlaki veya toplumasal bir kodla doğmadığını kabul edersek. Ateist olma süreci aslında bir aydınlanma değil, büyür ve gelişirken ortaya çıkan reddetme sürecidir diyebiliriz diye düşünüyorum. Dini bir toplumda ateist olmak için, öncelikle içinde bulunulan toplumun kodu irdelenmeli, ve reddedilmelidir. Bu reddediş ise birkaç ilginç durumu ortaya çıkatıryor diye düşünüyorum. Bunlardan birincisi (eğer kendi soruma cevap verirsem) ve en önemlisi, toplumun yanlış, bizim çıkarımlarımızın doğru olduğunu ispat