FelsefiAteizm

Ateistlerin çoğunun Kuran konusunda çok yüzeysel düzeyde bilgi sahibi olduğu konusunda katılıyorum. Onun dışında Kuran'ın mealini düz yazı gibi okuyup bağlama, ayetlerin iniş sebebine vs. bakan ateist sayısı benim gözlemlediğim kadarıyla çok az. Ana akım ateistler iddia ettiklerinden çok daha cahiller İslam konusunda. Buna rağmen bu ateistlerin bilgisinin ortalama bir müslümandan daha fazla olduğunu düşünüyorum.

Eleştirmeme nedenleri bu cinayetlerin abartıldığını ve olduğu kadarının da haklı olduğunu düşünmeleri. Bence her iki konuda da haksızlar ama orası ayrı konu.

Reenkarnasyon bence geleneksel ölümden sonra yaşam görüşlerinden daha adaletli. Çünkü olmuş bitmiş bir ödül ya da olmuş bitmiş bir ceza yok. Sürekli daha iyiye de daha kötüye de gidebiliyorsun. Ta ki Nirvana'ya ulaşana kadar ki o da insanlığın ezici bir bölümü için gerçekleşmesi çok zor olan bir şey. En azından yapılan hataların telafisi söz konusu reenkarnasyonda. Birkaç şansın oluyor. Öte yandan geleneksel ahiret tasavvurunda bir kere kriterleri karşılayamamışsan bir daha karşılama imkanın ortadan kalkıyor gibi görünüyor. Adaleti arama güdümüzün kaynağı hepimizin bir çeşit primi

Olabilir. Batıl inançtan kasıta bağlı. Eğer batıl ile kastımız kanıtlarla desteklenmemiş, akılcı olmayan inançlarsa pek çok ateistin batıl inançları olduğu söylenebilir. İnsanları iyileştiren taşlara, aşıların otizme neden olduğuna, burçlara, çeşitli komplo teorilerine inanan ateistler var mesela. Bu ateistlerin inançları batıl mıdır? Sanırım evet.

Bu konu o kadar basit değil aslında. Beyin plastisitesinin inancın oluşumunda bir önemi olmakla beraber belli başlı doğaüstü inançlara inanma eğiliminin doğuştan olduğunu, salt maruz kalınan çevresel etkilerin ürünü olmadığını düşündüren bulgular var.

Manevi-mistik düzeyin felsefi ateist düzeyinden daha yukarıda olmasına içerledim açıkçası. Bu değer yargısının temellendirilmesi lazım. Neden mistisizm pek çok düşünce ekolünde "en ileri seviye" olarak görülüyor ki?

Aslında Orta Çağ ile ilgili söylenenler tam olarak doğru değil. Orta Çağ Avrupası'nın bilim konusunda hiçbir şey yapmadığı, bu zamanların tam anlamıyla karanlık olduğu vb. iddialar tam olarak doğru değil. Bilim tarihçilerinin çoğu artık bu konudaki iddiaları reddediyor. İslam coğrafyasının o zamanlarda daha ileri olmasının nedeniyse o sıralar daha zengin olmaları olabilir. Zengin bir coğrafyanın bilimi de artacaktır doğal olarak. Yine de bu zamanlarda İslam'ın en azından "engelleyici" bir unsur olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca o zamanlarda bile bilim yapma motivasyonu olarak Kuran'dan ayetler

Ateist ritüellerin olduğu konusunda haklı elbette Conservapedia. Ama sıkıntı şurada: Ateist ritüeller otorite olduğunu iddia eden bir kaynaktan gelmiyor ve bütün ateistler açısından bağlayıcı olduklarını iddia eden yok. Sadece ritüellerin olması bir görüşün din olması için yetmez. Ateizm konseri yapan biri ateizmin din olmasına neden olmaz mesela. Öte yandan ateistler içinden bir grup ortaya çıkıp ateistlerin yapması gereken şu şu ritüellerin olduğunu, bunlara sıkı bir şekilde uyulmasını gerektiğini vs. söyleseydi o durumda bir dinleşme olurdu. Satanist kiliselerin -ki bunlar ironiktir ve taki

Oradaki iddia ahlakın bir din olduğu değil. Daha çok dinin ahlaki bilgimizin kaynağı olduğu ya da ahlakın temelinin Tanrı olduğu. Bunu şu şekilde düşünebilirsin: Tanrı evrenin yaratıcısıdır ve fizik yasalarının temelidir. Ama fizik yasaları din değildir. Ortada ya bilgi açısından ya da ontolojik temel açısından bir ilişki var diyorlar. Ahlak=din demek, aralarında bir özdeşlik ilişkisi olduğunu değil, ahlakın temelinin din olduğunu ifade eder. O eşittir kullanımı yanlış orası ayrı konu.

Aslında benim bildiğim kadarıyla Diyanet'in bütçesinin ezici bir bölümü camilere değil, personel maaşlarına ve yönetim binalarına gidiyor. Camilerin çoğunun yapımı/bakımı bağışlarla yapılıyor olmalı. Sorun personel sayısının aşırı fazla olması. Bu probleme esas çözüm diyanetin kaldırılması olabilir sadece. Bir de şunu eklemek lazım. Devlet varsa ve vergi veriyorsak bu vergi her zaman kullanmadığımız bazı hizmetlere gidecek. Tiyatroya gitmeyen biri de tiyatro için vergi veriyor mesela. Ya da TRT izlemeyen bir TRT için vergi veriyor. Gibi. Bu konuda diyanet özel bir konumda değil yan

Determinizm sadece neden sonuç şeklinde hareket etmek şeklinde tanımlanmamalı. Determinizm sadece nedenlerin olduğunu değil, nedenlerle sonuçlar arasında nasıl bir ilişki olduğunu da tasvir eder. Determinizmin iddiası nedenlerin sonuçlarını "zorunlu kıldığı"dır. Mesela şöyle bir nedensel diziyi ele alalım: A->B->C->D... Bu dizi deterministiktir. Çünkü belli bir durumdan ya da nedenden sadece tek bir sonuç ortaya çıkabilir. Öte yandan şu nedensel diziyi ele al: A -> B veya C -> B neden oluyorsa D veya E, C neden oluyorsa F veya G -> ...

Teknik olarak bir ateist Tanrı'dan nefret etmez. Bir Tanrı'ya inananlardan, onların inandıkları şeylerden vs. nefret eder. Emirleri olmayan bir Tanrı'nın insanlığa zarar veremeyeceğine katılmakla beraber bir noktayı gözden kaçırmamak lazım. Bazı fikirler insanların zihinsel arka planını etkiledikleri için şiddet türü zarar vermemekle beraber düşünce tarihinde zararlı olabiliyorlar. Mesela doğu dinlerinde Dünya'nın ve hatta kişinin kendisinin bir yanılsama olduğu inancının o ülkelerin biliminin gelişmesini engellediği söylenir pek çok bilim tarihçisi tarafından. Bu, "Şunlara

Ahlakı temellendirmek ve ahlak içgüdüsünü temellendirmek farklı şeylerdir. Ahlakı temellendirmek istiyorsanız bir tür felsefi ahlak teorisi geliştirmeniz gerekir. Evrim bize sadece insanların ahlak içgüdüsüne sahip olmasının nedenlerini ve insanları ahlaklı olmaya motive eden etkenleri verir. Sizin burada yazdığınız uzun yazı da belli ahlaki eğilimlerin neden seçildiğini veriyor sadece. Mesela "Neden paylaşırız?" sorusunun cevabı yazdığınız yazıdaki gibidir. Ama "Paylaşmak iyi midir?" sorusunun cevabıyla bu sorunun cevabı aynı değildir. Ayrıca kimse - belki Fichte gibi fikirleri dindarlar aras

Deist olarak adlandırılman daha doğru. Deistler arasında da müdahaleyi ve hatta bazı ölümden sonra yaşam tasavvurlarını kabul edenler vardı. Ancak aydınlanma dönemi deistleri müdahaleyi reddettiği için geleneksel tanımlar "müdahale etmeyen bir tanrıya inanç" şeklinde kaldı.

Meditasyon çok genel bir ritüel. Mesela mindfulness meditation açısından bakacak olursak yapmanız gereken tek şey hiçbir şey düşünmeden derin derin nefes almak ve nefes sesinize odaklanmak. Bunun gerçekten pek çok faydası var. Mesela davranışlardaki dürtüselliğin azalmasını sağlıyor. Bu sayede de bağımlılıklardan kurtulmayı kolaylaştırıyor. Ayrıca dikkat sorunlarına karşı ciddi faydaları var. Bir dönem düzenli meditasyon yaptım ve çok faydasını da gördüm açıkçası. Bu konudaki araştırmalar da söz konusu etkinin plasebo olmadığını ima ediyor. Ama buradan dinler ya da Tanrı inancı lehine bir yoru