Jump to content

okuyan

Yeni Üye
  • İçerik sayısı

    18
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne okuyan kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 14 minutes ago, Las Seis Flechas said:

    Yapılması gereken bir an önce CHP'yi Kürtçülerden, mezhepçilerden, hemşehricilerden ve solculardan temizlemektir. Ama bunu yapmak mucize gibi görünüyor bu saatten sonra. Belki partiye üye olmamız işe yarayabilir.

     

    CHP'nin Ekrem İmamoğlu tarzı çoğunluğa hitap eden merkez sağ bir profile sokulması şarttır. Ancak yandaş medya gece gündüz Ekrem'e çamur atmak için çırpınıp duruyor. Umarım 2023'e kadar fazla etkili olmaz bu kara propagandalar. 

     

    Kesinlikle katılıyorum ve bence bu yolda ilk iş kendini tutamayıp ezana laf eden, zaten zoru zoruna elde tutulan hedef kitlenin yumuşak karnına vuran, iktidar yanlısı medyaya kozlar veren politikadan zerre anlamayan asalaklar partiden hızla ihraç edilmeli. Ne kadar görmezden gelsek de politika yalan ve hilenin oyunudur. Gerekirse AKP-Milli Görüş doğumu gibi bir yapay ayrılmayla CHP'de yeni ve güçlü gizliden fonlanan sağ kesimi de kapsayan güçlü isimlerin bulunduğu bir parti ile geçmişi tertemiz bir siyasi kariyer edinebilir. Bu ön yargıları paramparça edecektir. CHP ismine bir dogmaymış gibi yapışmanın anlamı yoktur, yeni bir isimle yeni bir ideolojiyle yeni bir kadroyla iyi bir maddi fon ile iktidara yol açabilir ön yargıların kırılması.

  2.  

    13 dakika önce, Timberman yazdı:

    Areda Survey'in son araştırmasına göre AKP'ye ülkenin %40'ı hala oy veriyor. Şartlar ne kadar zor olursa olsun. Ne kadar AKP ve Erdoğan aleyhine gelişmeler yaşanırsa yaşansın, en zorlu dönemlerinde dahi %40'lık bir blok inatla tercihlerini bu yönde kullanıyor.

     

    Varın gerisini siz düşünün.

     

    Bu %40'lık kesimin yaş ortalaması 50'nin üzerindedir ve çoğu kırsal kesimlerde yahut kırdan kente göç ile kentsel kesimlerde yaşar, nitelikli bir eğitim alamamışlardır.

     

    Bu teknoloji fobisine ve yetersizliğine sahip kesimin tek bilgi kaynağının televizyon olduğu ve televizyon konusunda muhalif medyanın hayli zayıf ve azınlık olduğu, RTÜK dahil televizyona dair her şeyin iktidar propagandası ile yürütüldüğü düşünülürse daha çooooook beklersiniz.

  3. Ben şahsen günah keçisi olarak islamın gösterilmesini tasvip etmiyorum. Gazali ile bilim şeytan işine dönüştürülmüştür islamda, böylelikle müslümanlar da islam ülkeleri de cahil ve geri kalmıştır. Burada felsefi bir yerleşmişlik söz konusudur. İslamı yenseniz bile Gazali'nin toplumsal düşüncedeki hatıralarını parçalayamadıkça hiç mi hiç bir şey değişmeyecektir.

     

    Siz eline deney tüpü geçen bir müslümanı islamın durduğunu zannediyorsunuz ama onu o farketmese de durduran ve yatmaya iten şey toplum yapısının hipnotik bir yolla bilinç altında oluşturduğu sert kalıplardır. Bu kalıplardan en önemlisi ise Gazali'nin kaderciliğidir.

     

    Gazali'ye kadar büyük müslüman bilim insanlarını görebiliyoruz ama Gazali'den sonra birden yok oluyorlar. İnsanlar hayatlarında, yönetimde hatta Dünya'nın gidişatında kontrol sahibi olduklarını ve kontrole de mecbur olduklarını hissedecekleri bir toplumsal felsefeye oturtulmalıdır. Dini günah keçisi yapanlara tezlerine aykırı Yahudilik - Bankerlik ilişkisini hatırlatırım. Ya da kafalarını hala teslis işareti yapan astronotlara çevirmelerini tavsiye ederim.

     

    Buradan sonuç açıktır ki suçlu din değildir, dini kullanan felsefi oluşumların büyük kitlelerde nesiller boyu yarattığı hipnotik etkidir. İnsanlar islamdan değil kadercilikten ve kanaatkarlıktan kurtularsa geri kalan bölümü kapitalizm halledecektir. 

  4. Suriye'de bulunmamızın sebebini bilmiyorum ama Amerika petrol için ordaysa, Rusya limanları için, PKK/PYD ve diğer örgütler devlet kurmak için, şii militanların ardında İran proxy devlet kurmak için ordaysa apaçıktır ki bizim de orada olmamız şarttır. Hiç bir sebebi olmasa bile sayısız akbabanın göz diktiği bir yerde mutlaka taze bir ceset vardır unutmayın. 

  5. Bu konuda net bir şekilde söyleyebilirim ki özünde bu konudaki sünnetin Muhammed'e dayandığı söylenir ama aslında Muhammed'in yaptığı ellerin küçük parmaklar ile birbirine kenetlenip eller birleşik bir şekilde göğe yöneltilmesidir, sağ elin küçük parmağı sol elin küçük parmağının altına doğru uzatılır ve kalan parmaklar el göğe bakarken birleştirilir ama bazı Müslümanlar bunu doğru yapamadığında ve dua biçimi Hristiyanlara benzediğinde ellerin ayrılarak dua edilmesi alimlerce sünnetin tamamen kaybolmaması ve Hristiyanlara benzememek adına daha uygun görülmüş. 

  6. Bir bilgisayar mühendisi olarak yardımcı olmak isterdim ama kayıpsız sıkıştırmanın entropi gereği mümkün olmadığı açıktır. Daha ayrıntılı bilgi için Entrophy and File Compression diye Google üzerinden araştırma yapabilirsin. Dosya sıkıştırma konusunda entropi limitine gerçekten çok yaklaştığımızı düşünürsek senin buluşun sonuçsuz kalacaktır.

     

    Yine de çabaların boşa değil, gerçekten inanılmaz deneyim elde etmeni sağlar ve seni bambaşka seviyeye taşır ki bu ülkenin senin gibilere ihtiyacı olduğunu açıkça ifade edebilirim.

  7. Felsefe yapmayı denemişsin ama olmamış. İnsanın kafasındaki bir şeyin ne varlığını ne yokluğunu hiç bir bilimsel ya da düşünsel metodla kanıtlayamazsın. Bu yüzden kimse tanrının varlığını biliyorum demez, inanıyorum der. Bu bilinmeyendeki iki olasılıktan birine inanmaktan başka bir şey değildir. İnançtır. Tanrının ne varlığını ne de yokluğunu kanıtlayamazsın, sadece inanırsın, inanmazsın veya agnostikler gibi umursamazsın.

     

    Senin yazın sadece insanın genel ben merkeziyetçiliğini eleştirip bunun mantıksız ve yanlış olduğunu göstermekte, tanrıyla uzaktan yakından alakalı bir şey göremiyorum yazında. Tanrının varlığının insanın önemli ya da önemsiz, merkezde ya da kenarda olmasıyla ilgili bir bağ kuramazsın çünkü insan ister ben merkeziyetçi olsun ister olmasın tanrı bundan etkilenmeksizin ya vardır ya da yoktur.

  8. Tanrı var ise maddeye uygulanan nedensellik ancak ve ancak kuantum düzeyinde olmalıdır çünkü kuantum düzeyi hariç geleneksel fizik yasaları ihlal edilmeden olağanüstü bir üst varlığın maddeyle iletişiminden söz edilemez, geleneksel fizik yasaları ise ancak ve ancak kuantum düzeyinde geçersizdir. Bu gün yeni yeni yapılan araştırmalarla biliyoruz ki kuantum düzeyinde gerçekleşen olaylar net bir sebep sonuç ilişkisi olmadan gerçekleşiyor ve maddesel düzeyde de devasa etkiler yaratıyor.

  9. On 06.02.2017 at 13:37, Buzul yazdı:

    Dinde zorlama yoktur,senin dinin sana benim dinim bana gibi ayetler;müslümanlar gücü ve yönetimi ele geçirip,kurana göre hak düzen denilen,düzen kurulduktan sonra anlamsızlaşır,önemsizleşir,çünkü artık hak düzen korunmalıdır.O yüzden devreye kortutmalı,sindirmeli,baskıcı ayetler devreye girer.Bu hak düzende  islamı eleştirenler,islam karşıtlığı yapanlar,müslümanların aklını bulandırmak,hak düzeni bozmaya çalışmak,fitne çıkarmak,bozgunculuk yapmak gibi nedenlerle,maide 33 e göre öldürülürler,çarmıha gerilirler,elleri ayakları çaprazlama kesilir.Aynı şekilde,dinden dönenlerin öldürülme nedeni de budur.Dinden dönenlerin çoğalarak,sözüm ona hak düzenin yıkmasından korkulur.

    İslam takiye dinidir,bu takiyecilik müslümanların da özüne işlemiştir,doğal olarak.Bu nedenle müslümanlara vereceğiniz her ödün,size kan,gözyaşı,kıyım,yıkım,acı olarak geri dönecektir.Şunu unutmayın ki,müslümanlar gücü ve yönetimi ele geçirip,çoğunluk olunca,toplumsal yaşamı islama göre yapılandıracak,islam karşıtı düşünceleri bastıracak,islam karşıtlığı yapanları öldürecek,tam anlamıyla bir kutsal dayatma,korku,sindirme,baskı düzeni kuracaklar.

    İslamın takiyecilik dini olduğu apaçık ortadayken,müslümanlara verilen her ödünü özgürlük kapmamında değerlendiren alıklar var,ne yazık ki.

     

     

    Bu konuda yalnızca İslam'ın ok yağmuruna tutulmasını tasvip etmiyorum ki İslam özellikle 16. yüzyıl öncesinde bu konuda Hristiyanlıkla kıyas yapılamayacak kadar daha az baskıcıydı. Geçmişte Hristiyanlar Avrupa'da Hristiyan olmayan Yahudileri yakarken, Yahudilerin tek sığınağı Müslümanlardı, Osmanlı'ydı. Hem de o dönemlerin Osmanlı'nın haliyle de Müslümanların en güç sahibi olduğu dönemler olduğu düşünülürse. 16. yüzyılda Yahudilerin dini baskılar sonucu Kanuni Sultan Süleyman'ın ve Müslümanların koruyuculuğuna sığınması ile ilgili bilgileri Aaron Nommaz'ın Josef Nasi adlı kitabından öğrenebilirsiniz. Kitap bir Yahudi gözünden 16. yüzyıl Müslümanlarını anlatmıştır. Öyle ki 16. yüzyılda Sultan Süleyman Yahudileri korumak adına günümüz İsrail'inde ilk Yahudi yerleşimine izin vererek(toprak değil yerleşim izni yani bir nevi tapu) aslında günümüz İsrail'inin yapısal temelini atmıştır. Halkla beraber bu Yahudiler Osmanlı'da hiç bir dışlama olmadan güvenle uzun süre yaşamışlardır.

     

    Buradan yapılacak çıkarım şudur ki  problem maalesef sanıldığı gibi İslam değildir, 16. yüzyıldan 21. yüzyıla değişip bozulan, radikalleşen Müslümanlardır. Müslümanlar bu baskıcı ve zorlayıcı toplum yapısını 16. yüzyıldan sonra inşa etmişlerdir.

  10. 14 saat önce, kavak yazdı:

    Tamamdır.

    Bu arada foruma hoşgeldiniz.

     

    Hoşbulduk, bu arada bu biyolojik saatin çok da kolay bozulabilen bir şey olduğunu düşünmemekteyim. Yani elektrikten önce de günün saatinden bağımsız bir ışık kaynağımız vardı o da ateşti ama hiç bir zaman saatimizi şaşırtmadı. 

  11. 15 saat önce, RasyonelDüşünce yazdı:

    Bu komplo teorisini 7-8 yıl önceki YouTube yorumlarında çok savundum. Yapılan ve yapılmayan Çok şey var bu teorileri güçlendiren fakat bunu dillendirince "komplocu" olunuyor Malesef.

    Sizin ve benim gibi düşünenler için Neden yapılmıyorun cevabı biliniyor diye sormuyorum. Peki sizin soru 1 e cevabınız nedir? 

     

    1: Buradan iktidara Ciddi şekilde yüklenilir ise süreç ve sonuç ne olur? 

     

    2: neden Yüklenilmiyor? 

     

    Dediğim gibi yıllardır aklımda olan sorular. Belki de on yıllarca aklımızda olmaya devam edecektir. 

     

    1- Ben sonucun gayet etkili bir propaganda olacağı kanaatindeyim. Gerçekten iyi bir farkındalık oluşturulabilirse, başarılı olunursa yalnızca Ak parti değil dini kullanan bütün oluşumlar kitle kaybedecektir. Gelecekte kurulacak dini sömüren cemaatler, partiler de daha doğmadan yok olacaktır. Siyaset sonunda gelişmiş ülkelerde olduğu gibi vatanseverlik ve halk odaklı bir hale evrilecektir. 

     

    2- Komplo teorilerini bir yana bırakırsak, CHP'nin zaten muhafazakar olmayan kitlenin oy çoğunluğuna sahip olduğunu söyleyebiliriz ama iktidar olmak için bu yetmemektedir, o yüzden CHP de mecburen muhafazakar kesimi etkilemek mecburiyetindedir. En azından bunun odağında artık eski CHP olmadığı, yalnızca sol kanadın değil artık sağ kanadın da partisi olduğu yönünde nötr bir izlenim verdiğini rahatlıkla görebilmekteyiz. Bu tutumla sağ kanadın kırıklıklarını temizleyip iktidar için gereken sağ kanat oyunu alabileceklerini düşünüyorlar bence. Bu aşamada dediğin gibi yapılır, dini kullanması üzerinden Ak partiye yüklenilir ise siyasette dinin radikal kutuplaşmalar yaratacağını düşünüyor olabilirler. Nötr ve ılımlı bir tutumla muhafazakarlara eski CHP'yi unutturmaya çalışan CHP'nin ise haliyle yoluna taş koyar böyle bir tutum.

     

    Daha net anlaşılması için örnek bir senaryo yapalım:

     

    •  Erdoğan elinde kuranla Allah Allah diyerek bir miting yapar.
    •  Kılıçdaroğlu: "Elinizde kuranla dilinizde Allah kelimesiyle bu halkı kandırabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz." der bir mitinginde.
    •  Erdoğan: "Görüyoruz ki elimizdeki kuran dilimizde Allah zikri birilerini rahatsız etmiş." der.

    Ve bütün yandaş gazeteler, kanallar CHP'nin kurandan Allah sözünden rahatsız olduğu haberini yayar. Siyaset din odaklı radikalleşir. Nötr bir tutum izlemeye çalışan CHP zaten ip üzerindeki muhafazakar oylarını kaybeder ve muhafazakar olmayan kesimin oyları daha az olduğu için seçimi kaybeder.

     

    Elimden geldiğince anlatmaya çalıştım umarım anlaşılmıştır.


  12.  

    11 saat önce, RasyonelDüşünce yazdı:

     Boldladığım yerleri 10 kusur yıldır düşünen biriyim fakat Muhalefetler böyle düşünmüyor olacak ki, Buradan vurmuyorlar iktidara. 

    Ellerine Kuran alıp ayetler ile yapılanların müslümanların kitabı kurana aykırı ve uyarılan olduğu halka anlatılabilir fakat Muhalefet böyle topa girmeye cesaret edemiyor sanırsam. 

     

    Fakat düşünmeden edemiyorum. Böyle bir şeyi yapsalar idi Olumlu-Olumsuz ne olurdu acaba? 

     

    Komplo teorisyenlerinden nefret ederim ama artık bir komplo teorisine inanmaya başladım çünkü bu sorguladığın mevzuyu muhalefet partisinin pek çok üyesi, büyük bir kitlesi sorguluyor hatta seninle birebir aynı soruyu soruyor. Özellikle, çoğunluk muhalif seçmenin Muharrem İnce'nin partinin genel başkanı olmasına ve Kılıçdaroğlu'nun istifasına dair istekleri mantıksız ve anlamsız şekilde boşa çıkınca düşünmeye başladım bu komplo teorisinin gerçek olma olasılığını. Bence muhalif kesimlerin uyutulmaları, fikirlerini ifade ettiklerini sanmaları, iktidara gelme ümidinde olmaları, gezi olayları gibi isyanların önlenmesi, muhalif kitlenin zararsızca kontrol altında tutulması için muhalefet partisinin özellikle yönetim kadrosu özenle seçilip iktidar yahut iktidara sempatili kesimlerce fonlanıyor. 

  13. Şahsen, sayısız kadın cinayeti haberini inceledikten sonra Türkiye'deki kadın cinayetlerinin en büyük sebebinin hukuki sistem olduğu kanaatindeyim. Kadını yetersizmiş gibi addeden mehir, nafaka gibi İslam'dan gelme kavramların laik Türkiye Cumhuriyeti yasalarından kaldırılması gereklidir. Cinayetlerin çoğu maddi kaygılarla işlenmekte, erkekler İslam'dan kalma mehir ve nafaka gibi kavramların hukuki yükümlülüğü ile maddi anlamda şiddetle ezilirken, kadınlar da kadını maddi anlamda erkeğe muhtaç varsayan yasalar tarafından toplumda evcil hayvanmışçasına ikincil vatandaş konumuna koyulmakta.

     

    Durum düzeltilmesi gerekirken 01.01.2002 tarihinden sonra yeni medeni kanunla gelen Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi yasalarıyla daha da vahşileştirilmiştir. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi feminizme büyük bir darbedir. 01.01.2002 tarihinden önce kadının evlilik ve boşanma durumunda mallar konusunda kadının bireyselliğini kabul eden Mal Ayrılığı Rejimi vardı. Kadın evlilik sürecinde edindiği bütün malların ve emlakların tek ve geçerli sahibiyken 01.01.2002 tarihinde gelen Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ile kadının evlilik sürecinde edindiği malların yarısının sahibi erkek olarak addedildi. Beyimiz kahvede batak oynarken kadın çalışıyor ve kazandığının yarısı, bir ev alabildiyse o evin yarısı külhan beyimizin oluyor.

  14. Çocuğa yetişkin muamelesi yapacak kadar düz beyinli insanlar var. Çocuğun dediklerinde tutarsızlık arıyorlar, zekasını alçaltıcı hatalarını yakalamayı deniyorlar, ahlakını, dinini ve egosunu sorgulamayı kendilerine görev addediyorlar vs. bu neyin kıskançlığı neyin rekabeti anlayamadım.

     

    Çocuğun zekasına dair, proje olmadığına, oyun olmadığına dair bir kanıt arıyorsan, bir yetişkin olarak onu eleştirirken muhatap alıyor olman onun zekasının en önemli kanıtı. Egosuna, ailesini aşağılamasına dair ciddi manada topa tüfeğe tutuyorlar çocuğu, bu insanlara özerklik döneminin ne olduğunu ve bırakın bir çocuğa bir yetişkine bile hitap edebileceği büyük bir kitle verildiğinde psikolojisinde nelerin değiştiğini anlatmak lazım.

×
×
  • Yeni Oluştur...