subotnik

bu forumda aslinda eskiyimdir, ama tekrar üye olup daha titiz yazmaya caliştim. tüm bunlara ragmen katilimcilara laf anlatamadiğimdan dolayi üyeliğimin silinmesi için oguz'a ÖM attim.ilk iletimi 15 haziran 2004'te attiğim bu foruma ve tüm katilimcilarimiza hoscakalin diyorum..bu sitedeki hatırlayabildigim rumuzlarim; atheos onur_t cherkezishvhili tsereteli06 torvalds subotnik sevgilerle.

doğa kendisini yenileyen bir yapıya sahiptir,canlilarda öyle..bu yenileme sirasinda canlilar eskiyi koparip atar ve doğaya paralel olarak yenilenir.işte biyolojik evrimin tek nedeni budur.

bu kadar tartişmanin üstüne söylenecek tek şey şudur; TANRI YOKTUR!!! birakin otla bokla ugrasmayi,bakin ben dişarida kimseye alenen "tanri yoktur" bile demem,sadece içimde tanrinin varliğina inanmam o kadar. bu inanç işide akilla felan alakali değil,başli başina incelenmesi gerekilen bir şeydir.bir kişinin inanan diğerinin inanmayan olmasi zekasindan bilgisinden değil,onun kişiliği ile alakali bir durumdur kanatimce. değil allah'a değil bir tanriya değil bir yaraticiya,insanin dişinda zeki bir varliğa bile inanmiyorum.dinim yok,ibadet etmem,kafamda kutsal bir dogma ya da kural yaşam b

ben ne gördüğüme duyularima ve ne de bunun tersi olan kurgulara değil,madde ve onun formlari ile bunlar arasindaki ilişkilere inanirim.bunlar dişinda ne ilahi bir tanri ne zeka ne de boyut felan yoktur.bana göre her şey bu cercevede aciklanir,mekan ve zaman dişinda günümüz teorik fiziği tarafindan uydurulan bilmem kac düzine boyutta kurgusal ve somut olarak varolmayan şeylerdir. ilkçağ materyalizmi atomcuydu,her moku atoma baglar,bilim gelişmediği için enerjiyi,kuvveti,kütleyi ve bunlar arasindaki ilişkileri bilmezdi.18.yy materyalizmi atomculugu belli ölçülerde birakip mekanist bir hal aldi

evet,ateşin keşfedilmesinin ardindan pişmiş yiyecekler agizda kolay parçalandiği için agiz kücülmüş ve dişler ağiza siğmamaya agzi zorlamaya başlamiştir(20 yaş dişi)ancak evrim gitgide "görevsiz organlar körelir prensibi" gereğince bunuda yok etmeye başlamiş ve agiz hacmine en uygun dişi kodlayan genler secilip diğerleri elenmektedir..bundan bir kaç bin yil sonra böyle bir sorunun kalacağini sanmiyorum.

hayir,ben meslekten programci değilim.sadece sistem programlama üzerine bir kursu,belli süre takip edip bitiremeden birakmiştim.asm ile c dilinin dişinda hiç birisinin yazim kurallarini bilmem,ama benim ilgimi ceken coderlik değil,bir sistemin işleyişi hakkinda teorik bilgileri öğrenmektir.bu yuzden ruhsal ihtiyaclarimi gidermek için programciliğin ağir sanayisi ile bir aralar ugrasmistim,sadece zevk için.

haklisiniz,kapatip kaldigimiz yerden devam edelim.. peki daha embiryo halindeyken,bir grup enzimi gönderip oradaki memeleri yok etmeyi beceremiyor muydu tanri?ya da once herkes erkek olsaydi,sonra X kromozomundaki genler devreye girip dişilerde memeleri olustursaydi?bu yaraticiliğa daha uygun değil midir?bunu ben bile düşünebiliyorsam,tanri niye düşünemedi?

sen programci değilsin,yalan söylüyorsun.. asm,sembolik makine dilidir.buradaki makineden kasitta işlemcidir.80*86 için pdp serileri için vax,risc ve cisc gibi süper makineler için komut seti farklidir.taşinabilir değildir.sadece makine kodlarinin daha insanallaştirilip evcilleştirilmiş halidir.bunun bir üstü olan c ise taşinabilir ve farkli işlemcilerde derlenebilir dildir. yazidan programlama ile bir ilginin olmadiğini siritiyorsun..bir kere ona programcilik literatüründe windows değil,kernel isimleri olan win16 ve win32 nin programlanmasi şeklinde değinilir.sistem programlamanin,is

z*ctik.! verilen en ufak acigi bile affetmiyor yakaliyorsunuz, soket programlama yazan ellerimi kirsaydim,editleyebilsem dilinize düşmemek için aninda silerdim.c++ ile iki kod yazip,canliliğin kökenine dair varsayim yürütmekte ilk defa burada rastladiğim bir şey.. hayir şöyle diyelim,mühendis tasarlar ve üretir mimariyi yapar,obürü de bunun taşeronu olarak sabah akşam kod yazar,yani programcilik amele işidir.programci belki kod yazar amma ve de lakin onun kodlarina hayat veren derleyici editör ve dili yaratan mühendistir.programci apileri ve kütüphaneleri kullanarak bir şeyler yapar,ama

elbetteki enerji ve madde biçimsel olarak farklidirlar..ama bu sadece biçimsel olarak,yani özde ikiside tek bir evrensel varliğin farkli iki biçmidir.birbirlerine dönüşebilir fakat farkli yasalar altinda incelenirler.. benim bahsettiğim şey ikisini birbirinden soyutlamakti.kuvvetler içinde ayni şey geçerlidir,sonuc olarak sayin ekinci'nin tezi ilkel oldugu gibi,diğer tezlerde madde ve enerjiyi tek varliğin iki farkli biçmi olarak görmemektedir.benim eleştirim bunun üzerindedir.yani kütle ve enerjiyi tek bir denklem içerisinde ifade edebiliyorsak bana göre bu ikisi arasinda özde bir fark yokt

diyalektik materyalizmde aynisini söyler zaten.Lenin,fiziğin 20.yy başlarinda yaptigi inanilmaz dönüşümlere paralel olarak fizikçilerin idealizme sapmalarini şiddetli bir biçimde eleştirir.fizikçilerin <<metafizik materyalizm>> yani 18.yy fransiz aydinlanmacilarinin savundugu burjuva materyalizmi(mekanist maddecilik olarak bilinir) ve newton mekaniğinin gerçek materyalizm olmadiğini ve diyalektiği bilmedikleri için bu duruma düştüklerini söyler.enerji ve maddenin özdeş oldugunun kesfedilmesi ve özellikle kücük parcaciklarin kütleleri üzerinde yapılan cikarsamalar yüzünden bazi fizi

aslinda ahkam kesmek istemiyorum ama söylemeden de duramayacağim; teorik fizikte hesaplar öylesine içiçe geçmiştir ki,artik enerji,kuvvet,kütle ve momentum hemen hemen tek bir biçme indirgenmiştir.örnegin birleşik alan kurami bigbang sirasinda evrensel 4 temel kuvvetin tek bir kuvvet oldugunu göstermiştir.nasil ki maxwell elektirik ve manyetizmanin özdeş şeyler oldugunu gösterdiyse bu teoride yeterli enerji verildiginde 4 temel kuvvetin özdeş oldugunu açiklar.tabii ki kuantum elektrodinamiği(QED) ve kuantum renk dinamiği(QCD) gibi şeyleri kapsayan bu teorik çikarsamalar henuz somutluktan uza

karaladiğim kisimlara göre yanitlarim; (-)dediğim gibi ilk neyin neye eklendiğini bilmediğimiz için,yani moleküler evrimin mekanizmalari tamamen acikliğa kavusmadigi için ilk hücre labaratuvar ortaminda elle üretilemiyor.. (-)ayni günesin benzeri olan evrendeki diğer milyarlarca yildiz da her gün(kendi peryodlarina göre) hiç bir şeyin hayrina olmaksizin doğup batmaktadir.bu milyarlarca yildiz ve galaksi sistemi içerisinde kimisi stabil olamadiği için dagilmakta,günes gibi kimileride varliğini belli bir süreye kadar sürdürmektedir.günesin isi ve isik kaynaği ise cekirdeginde meydana gelen n

başlatmayin algoritmaniza da programciliğiniza da,ne alakasi var bu konuyla onun.neredeyse raw soket programlama yapıp iki hücrenin birbiri ile haberleşmesini anlatacaksiniz.yazacaksaniz adam gibi biyoloji ve kimya kullanarak yazin.böyle sacma sapan bir şey olabilir mi? (NOT:programcilari daima bilgisayar mühendislerinin taşeronu olarak görmüşümdür,bununla karizma peşinde iseniz coktan karizma ayakta)

enerji maddenin bir formudur,ikisi ayri olarak ele alinamaz.her kütle hareketsizken bile inanilmaz büyük enerjiyi taşimaktadir.evren salt mekanik hareketlerden olusamaz.bigbang sirasinda patlayan şeyde kütlenin bir formu olan enerjidir..daha sonra bu enerjiden kopan parçalar katilaşip sogumus ve kütleyi meydana getirmiştir.