Jump to content

ateistik

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    238
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne ateistik kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. On 17.12.2019 at 11:00, anibal yazdı:

     

    Uğraştırma sabah sabah... Gerçi öğlen olmuş, o ayrı mesele...

     

    Şuradan başla okumaya:

     

    https://www.independent.co.uk/news/science/iq-tests-are-fundamentally-flawed-and-using-them-alone-to-measure-intelligence-is-a-fallacy-study-8425911.html

     

    Aslında okumak gereken şey şu:

     

    Gouldmismeasure.jpg

     

    Ama bulması falan biraz zor. Birde olayı tek IQ açısından ele almadığı mevzusu da var.

     

     

    Anibal sence hayatı tamamen düşünerek yaşamak iyi mi?

     

    Haliyle düşünme kabiliyetim de artar

     

    Acayip gelebilir böyle tamamen akıl ile yaşamaktan bahsediyorum 

     

    Duygulardan falan arındabilindiği kadar arınarak

     

    Denedim 1 kaç gün falan kendimi çok güçlü hissettiriyor

     

    Fakat bunun beni robotlaştırmasından korkuyorum

     

    Sence zararlı mı olur ?

  2. 11 saat önce, anibal yazdı:

     

    IQ falan, bir takım abes laflardan ibarettir. Düşünme kabiliyetin artar, bunu nasıl ölçeceksin? 

     

    Sen düşünme kabiliyetini artır, IQ falan filan da kasma gereksiz yere.

     

    Tamam o zaman şöyle sorayım 

    Zeka=düşünme kabiliyeti mi?

     

    IQ sence neden abes az buçuk açıklarmısın?

  3. On 19.08.2019 at 01:11, anibal yazdı:

     

    Müneccim miyim ben, nerden bileyim? 

     

    Kendini geliştirmek istiyorsan, önce felsefe öğren. Doğru nedir, yanlış nedir falan işte, temel felsefe. 

     

    Alaylı ile mektepli arasındaki fark nedir, bilir misin? Alaylı, görüp, işleyerek, yaparak, yaşayarak öğrenir. Mektepli ise, okuyarak. Bir mektebe gitmekle, mektepli olunmaz. Mektebe gitmek değil, bir şeyler, kitap falan okumaktır aslolan. Bu, alaylının elde ettiği şekilde, tecrübe edilmiş bilgiyi, tekrar yaşamadan, ceremesini çekmeden öğrenebilmeni sağlar. İlla kitap okumayabilirsin, hayatı, olayları da okuyabilirsin. Gidip, balık tutanın nasıl yemi iğneye taktığını gözetlemekte bir okumadır. 

     

    Eğer bir şeyi öğrenmek istiyorsan, işte böyle iki yolun var: Ya alaylı olacaksın, ya mektepli. Tercih senin.

     

    Sen bir hayvansın, öyle, beğen yada beğenme, bu böyle. Bir hayvan olarak, sağlam olmalısın. Zira, kafan da bedeninin bir parçası, beden sağlam değilse, kafada bozuk olacaktır. 

     

    Sağlam bedene sahip olmak için, formül belli. Hayvan gibi yaşa. Hayvan gibi ye, hayvan gibi uyu, hayvan gibi avlan, hayvan gibi koş, yürü, yaşa. 

     

    Seni diğer hayvanlardan ayıran ise, düşünme kabiliyeti ki, işte o da, okumakla falan gelişmez. Kitap, suni bir şey, hayvan tarafı yok ve sen gene hayvansın. O zaman düşünmeyi nasıl geliştirirsin? Basit, bacaklarını, kaslarını nasıl geliştirirsen, o şekilde. Çalıştırırarak. Yani daha çok düşünmeye zorlayarak. İşte bu noktada, okumanın dolaylı etkisi ortaya çıkar. 

     

    Amanda okuycaz, diye, malum bir bedevi zortlamasını, üşenmeyip defalarca okuyup ezberleyenler var malum. Bu okuma mı? Elbette bu okumanın onlara faydadan çok zararı olacak, her şeyin başında zaman israfı. Öyle, ya eyyühellezi diye okumak, orada dikte edileni ezberlemeye çalışmak, okumak falan değildir. Bu ezberdir. Bu düşünmeye katkı falan sağlamaz.

     

    Doğru okumak için, oradaki "konuyu", ne, ne zaman, neden, nasıl ve kim şeklinde sorgulamak gerekir. Bunu izah etmenin en mekanik, en düz yoludur. Fakat, burada biz türkçe dersinde, önze yüklem, tümleç ayırmaya çalışmıyoruz. Sorgulama, orada yazana semantik değil, konu açısından yapılmalıdır. 

     

    Şimdi istiklal marşını okuyorsunuz. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak. Burada, lan "kim", "neden" korkuyor? Alsancak "ne" ki? "Nasıl" sönecek ki o alsancak? O şafaklar "neresi"? 

     

    İşte bu şekilde bakmanız, ama cevapları, türkçe dersinde cevap verir gibi yapmamanız gerekiyor. Mesela kritik soru, ne zaman. Burada geniş zaman diyemezsiniz, dersiniz tabi de, amaca hizmet etmez. Korkma denen, o günü, kurtuluş savaşı döneminin koşulları, o dönemin işgal hali, bitiklik hali ve bunun yaşayanlar, lan ne olacak bu halimiz diyenlerin ahvalini işaret eder örneğin. Bu şekilde, genişleterek, düşünerek okumanız gerekiyor. 

     

    Bunu çok, çok ama baya çok okuyup, kütüphane dolusu kitap devirip zamanla kazanırsınız, elbette. Zira, beyniniz, bir yerde okuduğu şeyi, şak diye daha önce okuduğu bir şeyle birleştirip, aklında (kendi içinde yani) durum resmi oluşturacaktır. Fakat bu uzun sürer, dahası, amaca yeterince hizmet etmesi için, çok farklı disiplinlere bakmanızı gerektirir. Bilim, sosyoloji, jeoloji, tarih, astronomi psikoloji vs vs. hepsinden takılmanızı gerektirir. Bu da genellikle, sonuçta, her şeyi yarım yamalak bilen ama hiç bir şeyi doğru dürüst bilmeyen cahil entelin biri olmanıza yol açar. O anda, beyninizin, düşünmeyi külliyeten bırakacağı andır zaten. Böyle yaparak, üç kuruşluk düşünme kabiliyetiniz varken, ondan da olma riskiniz olacaktır. 

     

    Bugün "böyyük islam alimi" ya da "din alimi" denen zıpçıktıların durumu budur. Örneğin, üstad falan denen zırdeli said kürdi. Bir yerlerden, Tolstoydan falan ufak ufak okuyup, üç kuruşluk şey öğrenince, her haltı bildiğini sanan bir dangalak olmuştur. Öyle ki, "burada her suale cevap verilir, asla sual sorulmaz" diyecek kadar kendini bir bok biliyor sanan bir dangalak olmuştur. Ha, zaten adam tımarhane artığı, zırdelinin biri, o yüzden tartışma pek önemli değil. Ama, bunu diyen salak, "amanda aslan ceylanın hasta olanını falan yer" diyecek kadar embesil, cahilin tekidir. Öncelikle, aslanlar ceylanları yemez. Aslan açık alan, ovada falan yaşar, ceylan ise ormanda. Dahası, aslanların avlarının ancak %5'i falan, hasta yaralı vs. hayvanlardır. Koskoca sapasağlam fili falan devirip yer aslan denen şey. 

     

    Ama, düşünmeyi sorgulamayı bilmeyen, dediğim gibi, okunanı, söyleneni sorgulayamayan dangalaklar da "aman ne hikmetli sözler bunlar. ne büyük üstad, imanımızı kurtarıyor" gibi zırvalar durur. 

     

    Ve başa döneriz, sorgulamayı bilmenin ilk şartı, felsefeyi öğrenmek, anlamaktır, en azından işte şu doğru yanlış falan kavramını anlayacak kadar. 

     

    Anibal bir şey merak ettim senin burada düşünme kabiliyeti diye bahsettiğin şey IQ mudur

     

    Bunları yapanın IQsumu artar ?

  4. 2 dakika önce, Emre Karaköse yazdı:

    Hayır bugünkü ateizm ruhçuluğun ayaklarından olan komünizm, evrim ve panteizm gibi inançlarla yakın ilişki içinde.

     

    Liberal olan bir ateist bile artık pagan evrime inanıyor maalesef.

     

     

    Ne alaka sen ateizmi nasıl bugünkü ateizm diye bir zaman zarfına şığdırırsın ki

     

    Bugünkü Türk müslümanların çoğu cahil yobaz dediğimizde

     

    Sende cahil yobaz mı oluyorsun ?

     

    Gerçi bunları yazdığına göre sende öylesin zaten

     

    Evrim zaten bilimsel birşey git oku bak

     

    Ateizmle evrim arasında bağlantı kuramazsın

    Evrim bir inanç değildir bir olgudur

     

    Evrim kısaca biyoçeşitlilik olan bir popülasyondaki özelliklerin nesilden nesile değişmesi demektir

     

    Asıl pagan olan senin inancın olmasın

  5. 31 dakika önce, ateistik yazdı:

    Khan bak şimdi şöyle düşün

     

    3 ay boyunca bir konteynerın içindesin uzak bir yerde olsun mesela pakistan'da, yemek ve boşaltım gibi temel ihtiyaçların dışında 24 saat içinde sadece konteynırın içindeki bir düğmeye iki kere  basıyorsun onun dışında ful oranın içinde bomboş durmak zorundasın.

     

    Bu iş bitince dış dünyayla etkileşimde bulununca kendini büyük bir boşlukta hissediyorsun, öyle bir boşluğa düşmüşsün ki kendi ritmini karakterini bile kaybetmişsin.

     

    İşte ben böyle hissediyorum,sizden ise istediğim şey ritmimi bulmamda yardımcı olmanız.

     

    @anibal Senin böyle şeyler hakkında bilgi tavsiyen vs. varmı ?

  6. On 25.10.2019 at 00:20, Khan yazdı:

    Kişiliğinin olgunlaşması ile birlikte bakış açın değişeceği için hep kendini tanıyamamışsın gibi hissedebilirsin.

    Ancak "Nasıl kendisi olur?" sorusu memnuniyetsizlik göstergesi.

    Canlanman gerekiyor, önüne bakmalısın. Bunun için yapacağın, eskiyi her yönüyle aramamak.

    En son olarak sakın olmadığın biri olmaya çalışma. O hayali kişinin temelsizliği içinde kendini kaybeder, ne o kişi, ne de kendin olabilirsin. Arafta kalırsın.

     

    Khan bak şimdi şöyle düşün

     

    3 ay boyunca bir konteynerın içindesin uzak bir yerde olsun mesela pakistan'da, yemek ve boşaltım gibi temel ihtiyaçların dışında 24 saat içinde sadece konteynırın içindeki bir düğmeye iki kere  basıyorsun onun dışında ful oranın içinde bomboş durmak zorundasın.

     

    Bu iş bitince dış dünyayla etkileşimde bulununca kendini büyük bir boşlukta hissediyorsun, öyle bir boşluğa düşmüşsün ki kendi ritmini karakterini bile kaybetmişsin.

     

    İşte ben böyle hissediyorum,sizden ise istediğim şey ritmimi bulmamda yardımcı olmanız.

     

    On 25.10.2019 at 00:20, Khan yazdı:

    İlişkilerde pasifize kalıp saygı mı görmüyorsun? Dediklerin önemsenmiyor mu?

     

    Bazen böylede olabiliyor kişisine göre falan

     

    Ama işte o dediğim ritmi bulsam nasıl mutlu olacağımı bulsam kendimi tanıyabilsem buna kastedenlerlede savaşırım, gerekirsede umursamam o önemli değil.

     

    Bide bende duygu regülasyon sorunları falan var heralde ve dalgınlık çok fazla bunlar için küçük olsada ne tavsiye edersin.

  7. On 24.10.2019 at 02:04, ck789 yazdı:
    On 23.10.2019 at 21:13, ateistik yazdı:

    İnsan kendini nasıl tam olarak tanır? Nasıl olunca davranınca mutlu olur?

    Kendini tanımak bence insanın ne istediğiyle (idealleri ile), neyin doğru olduğuna inandığı ile (değerler) ilgili. Bu isteklere göre yaşadıkça, kendi belirlediği değer yargılarına uydukça onlar için çabaladıkça daha huzurlu olur diye düşünüyorum. Bu istekler/idealler de bence maddi şeyler değil, hayatta ne başarmayı istiyorsun gibi de düşünülebilir. Bir öğretmen için bu ideal ailenin toplumun dışladığı çocukları hayata tutundurmayı istemek olabilir, bir bilgisayar programıcısı için insanların hayatını kolaylaştıracak ücretsiz yazılımlar geliştirmeyi istemek olabilir. 

     

    On 23.10.2019 at 21:13, ateistik yazdı:

    Kendi mi tanısam bile bu yozlaşmış halim olmuş olmuyor mu?

    Kendim dediğin şeyi ideal benliğimiz olarak düşünürsek bugünkü halimiz olmamış halimiz demektir. Bu ideallerden, değerlerden uzaklaştıkça yozlaşmış oluruz. Bu idealler, değerler için çaba sarf edersek de yozlaşmadan uzaklaşıp kendimize göre erdemli bir insan oluruz bu da bize huzur verir diye düşünüyorum.

     

    Ben kendi ideallerim için yeterince çaba göstermiyorum, kendi belirlediğim değerlerimin arkasında yeterince durmuyorum bu da bana huzurlukluk, mutsuzluk veriyor. Denklemin olumsuz yanını kendi adıma teyit edebilirim. 

     

    On 23.10.2019 at 21:13, ateistik yazdı:

    Yada sosyal ilişkilerinde vs. Nasıl bir kişilik ile iyi  hisseder ki bu belki öznel falan olabilir 

    Kendi ideallerinin değerlerinin arkasında durabilen insan mutlu, huzurlu ve özgüvenli olur bu da kendi kişiliğine yansır, sosyal ilişkilerine de yansır. Bunun nasıl bir kişilik olacağına insan kendi karar vermeli, kendi ideallerini değerlerini kendi belirlemeli ve bunlara aklen vicdanen inanmalı ve güvenmeli. Bu idealler, değer yargıları dışardan dayatma ile geliyorsa zaten benimsenemez, bunlar üzerine bir kişilik bina edilemez bence. 

     

    Evet aynen, çok güzel bir yere değinmişsin.

     

    bazı insanlar idealleri/hayalleri olmadan yaşayamaz, bunlara çaba gösterdikçe özgüveni de yükselir buda her şeylerine yansır.

     

    Bende bu tür idealerle/hayallerle yaşayan insanlarda nım , bundan bahsettiğine göre sende böylesin 

     

    Fakat insanın karakteri vs. sadece idealleri den  ibaret değil.

     

    On 24.10.2019 at 02:04, ck789 yazdı:

    Her şeyden önce bu konuya kafa yordukça. Kendini tanımak hayatın bir döneminde başlayan bir döneminde biten bir süreç değil, farkında olsak da olmasak da hayat boyu devam eden bir süreç bence. Okudukça, araştırcakça, insanları dinleyip anlamaya çalıştıkça, hayatı daha anlamlı yaşamaya çalıştıkça, neyin doğru neyin yanlış olduğuna kafa yorup bu doğrular yanlışlar için çaba sarf ettikçe, ne için çaba göstermeye değdiğine karar verip bunlar için çaba gösterdikçe insan kendini daha iyi tanır, olmak istediği kişi olur ve huzura kavuşur bence.

     

    Sen burada kendini tanımaktan değilde daha çok insanın olgunlaşmasından  gelişmesinden bahsetmişsin sanki

  8. İnsan kendini nasıl tam olarak tanır? Nasıl olunca davranınca mutlu olur?

    Kendini tanınıyınca ona göre sınırlar koyarak acıyı önler

     

    Kendi mi tanısam bile bu yozlaşmış halim olmuş olmuyor mu?

     

    Yada sosyal ilişkilerinde vs. Nasıl bir kişilik ile iyi  hisseder ki bu belki öznel falan olabilir 

     

    Asıl soru insan kendini nasıl tanır?

    Nasıl kendisi olur?

  9. 2 saat önce, anibal yazdı:

    Asıl mesele, bu doğayı anlayıp, idare etmek. Öyle idare değil, sevk ve idare babında, yönetmek babında idare etmek. Doğasını anlamadığın bir şeyi, yönetemezsin. 

     

    Peki bu doğayı tam olarak nasıl anlıyacağız 

     

    biraz biyoloji falan kasarak mı? 

     

    İngilizce veya türkçe kitap yazdın mı sen hiç ? merak ettim doğrusu

  10. 21 dakika önce, anibal yazdı:

     

    Tamam iyi güzel hoş demişsin de, tanrının hiç iyiliği, iyi tarafı yoktur ki. O asar, keser, yakar, suda boğar, gökten taş yağdırır falan falan. Hiç bir tanrının, hiç bir zaman hayra soluyup iyilik yaptığı ne görülmüş, ne duyulmuştur.

    Zamanında ben liseye giderken babamla din tartışmasına girdiğimizde bana annesinden bahsetmişti. 

     

    Onun eşi vefat etmiş, 3 çocuğu varmış, işi falanda yok onları allaha tutunarak, azmederek yetiştirdi demişti din kavramı olmasa belki bu halde olmazdık demişti 

     

    Belki bir ihtimal tanrı kavramının iyi tarafı zor zamanda tutunulcak birşey olabilir mi ? 

     

    Sizce burada tanrı kavramı o kadının içgüdüsünü yaşaması için ürettiği bir bahnemidir yoksa? 

  11. 7 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

    Bir zaman, Allah’ın kendisine lutufta bulunduğu, senin de lutufkâr davrandığın kişiye, "Eşinle evlilik bağını koru, Allah’tan kork" demiştin. Bunu derken Allah’ın ileride açıklayacağı bir şeyi içinde saklıyordun, kendisinden çekinme hususunda Allah’ın önceliği bulunduğu halde sen halktan çekiniyordun. Zeyd onunla beraber olduktan sonra müminlere, evlâtlıklarının -kendileriyle beraber olup ayrıldıkları- eşleriyle evlenmeleri hususunda bir sıkıntı gelmesin diye seni o kadınla evlendirdik. Allah’ın emri elbet yerine getirilecektir.

     

     

    eşini  yanında  tut,eşinle  evlilik  bağını  koru  kısmını  görmüyor musunuz?

    Ya yuh sende amk 3 ıqmusun ? 

     

    Eşinle evlilik bağını koru allahtan kork

    "demiştin" 

     

    Demiştin yazan yeri görmüyor musun 

     

    Bence sen bir göz doktoruna görün 

     

  12. 30 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

    ahzab  37 de  boşama  eşini  diyor. 

    Salak mısın nesin aq ayet burada

     

    Bir zaman, Allah’ın kendisine lutufta bulunduğu, senin de lutufkâr davrandığın kişiye, "Eşinle evlilik bağını koru, Allah’tan kork" demiştin. Bunu derken Allah’ın ileride açıklayacağı bir şeyi içinde saklıyordun, kendisinden çekinme hususunda Allah’ın önceliği bulunduğu halde sen halktan çekiniyordun. Zeyd onunla beraber olduktan sonra müminlere, evlâtlıklarının -kendileriyle beraber olup ayrıldıkları- eşleriyle evlenmeleri hususunda bir sıkıntı gelmesin diye seni o kadınla evlendirdik. Allah’ın emri elbet yerine getirilecektir.

     

    Muhammed güya öyle söylemiş,eşini boşama falan yazdığı yok. 

     

    Adam dopdoğru söylemiş işte,kafan basmadı mı hala? 

     

    32 dakika önce, anibal yazdı:

    Evladım sen salak mısın, işte ayet orda, ne dediği açık.

     

    Güya allah, boşama falan dediği yok. Muhammed güya, boşama diyor. Allh ta diyor, muho senin ciğerini biliriz, zeynebi git bafile, hadi kıyağım olsun.

     

    Ve muhammedde koşa koşa gidip, zeynebi sikiyor. Zeydde boynu giderekn, 80 yaşında karının biri "yazık la, kimin çocğuysan, bir karına sahip olamadın, muhammede kaptırdın" diyor, muhammedde bu karının ayaklarını birer deveye bağlatıp ortadan yardırıp öldürtüyor. 

     

    Olan biten bu, sen neyin süzem salaklığını yapıyorsun ki. Kuran nerde boşama diyor, sayıklıyorsun hala oradan.

     

  13. 3 saat önce, Khan yazdı:

     

    Yaşın küçük belli ki. Söylentilerle hareket ediyorsun.

    Baştan farketmedim.

    Söylenti mi ? Hiç böyle kılıbık olupta ilişkisinde başarılı birini görmedim ben 

     

    Öyleysede kadının fantezileri falan vardır :)

     

    Senden küçüğüm evet. Çok fazla değil ama

  14. 19 saat önce, Khan yazdı:

    Özgüven üst seviye diye iddia ediliyor. Dominant bir kişilikten bahsediliyor. Spor, kitap, enstrüman şov öğeleri öne koyuluyor.

    Zor beğenme var ve kızların bu şahısla yatması büyük lütuf. Yani seninle, erkeklerin yegânesi. Grandiyöze bak! İn de aşağıda konuşalım.

     

    Yahu şov olsun diye bir şey yapmadım ki amk, o konuda sıkıntım olduğunu sanıp parmaklarınızı yormayın diye öyle yazdım.

     

    Evet kendini erkeklerin yeganesi olarak görmenden, konuşurken onlara baskın taraf olmandan hoşlanıyor kızlar ne yapayım yani benim mi suçum 

     

    Egoistliğin sonu şu revolver filmindeki gibi olur onda sıkıntı yok ? ama köklerimizi inkar etmenin manası ne ?

     

    Erkek kadından dominant olacak bu kötü bir şey mi ? ama işte sen kendini entelektüel falan sanan kılıbık bir göt kafalısın herhalde ki beni egoist sandın

     

×
×
  • Yeni Oluştur...