Jump to content

Abdülmalik

Sadece Ateistler Grubu
  • İçerik sayısı

    1.734
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Abdülmalik kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Din ancak sosyal refahın, eğitimin adaletli ve ve kaliteli olduğu yerde ortadan yok olur. Geri kalmış ve fakir ülkelerde din daima iş yapacaktır. Ateistlerin artık dinle uğraşmayı bırakıp sosyal refah ve eğitim konularına odaklanması gerekiyor. Bunun için politika, sivil toplum kuruluşları çatısı altında çalışmak gerekir. Forumlarda din eleştirisi yapmakla adaletsiz, yoksun toplumları etkilemek zihinsel mastürbasyondan başka bir şey değil. Unutmayalım ki umutsuz insanlara dinin hayali ama güzel vaatleri var. Biz vaat etmeyelim, gerçekleştirelim.

  2. 12 saat önce, mantik yazdı:

    Yoksa kapatmak gerek

    Yılgınlık oluştuğunun farkındayım, önümüzde ikna edilemez, örgütlü ve sermaye tarafından desteklenen cahiller ordusu var. Belki de yılgınlığın sebebi bu. Bende maalesef bu yılgınlar tayfasına dahil oldum.
    Ama yılmamak gerekir. Tarihin dönüm noktalarını yılmayan insanlar yazmıştır. Mücadele yaş, yorgunluk farketmeksizin esastır. Burada kendinizi ifade edeceğiniz doğru, evrensel 3-5 satırın bile çok önemi var.

  3. 6 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

    Hadi kuranın tanrısı yok deist bir tanrıyı neden kabul etmiyorsunuz? Mesela; mutlak merhametli olmayan ama evrenin sebebi olabilecek bir tanrı? Sonuçta kuranı eleştirince tanrı olmamış olmuyor sizde biliyorsunuz. Deistik bir tanrı size göre neden yok tabi ateist olduğunuzu varsayarak sordum bunu?

    Tanrı kendiliğinden, hiçbir şey yoktan var olamaz. Doğada mantık, neden arayıp sonucu tanrıya bağlamak ama tanrıyı hiçbir nedene bağlamamak absürt bir komedidir. 

  4. On 20.11.2020 at 16:22, akılsızşuursuzatom yazdı:

    maşallah birçok mevzuda sorularla islamiyet sitesini zırvalamakla suçlayan sizler bu konuda hemen şahitler erkek olur dediği için zina konusunda vs. Hemen onu örnek göstermişsiniz. Kuran'ın neresinde diyor 4 şahitte erkek olacak diye.Zina şahitliği ayetlerinde neden ayrım yok peki kadın erkek diye ? 

    İki kadın şahit bir erkek şahitliğine eşitse 8 kadın 4 erkek demektir. Kuran’da 4 kadın şahit veya 2 erkek şahit demediği ve kadınların şahitliği aşağılandığına göre 4 erkeği esas almak gerekir. İslam alimleri buna göre hareket eder.

  5. On 15.11.2020 at 19:30, akılsızşuursuzatom yazdı:

    Hatta ''zina şahitliği veya diğer şahitliklerde'' de böyle bir durum söz konusu değildir.

    Zina şahitliğinde 4 erkek şartı aranır. 

     

    On 15.11.2020 at 19:30, akılsızşuursuzatom yazdı:

    ikinci olarak ''kadınların ticaret yapmasında hiçbir mahsur yokken'' ve hatta peygamberin eşi  hz. hatice bir tüccar iken, ticarette şahitlik meselesine gelince  öncelikle erkeklerin şahit olması isteniyor. Şahitlik sorumluluğunun altına kadınların öncelikli olarak sokulması istenmiyor. iki erkeğin bulunmadığı durumda  ise bir erkeğin ve iki kadının olabileceği belirtiliyor.

    İslam’da kadın tek başına evden bile çıkamaz. Ne tüccarlığından bahsediyorsun? Tüccar olamadıkları için şahit olamıyorlar. Sorunun cevabı yazının içinde zaten verilmiş.

     

    On 15.11.2020 at 19:30, akılsızşuursuzatom yazdı:

    Evet şahitlik belalı bir durumdur, kaçınılan bir durumdur, hatta ayette diyor ki tanıklar bu yüzden erkekler için de bir sorundur ve kimseyi rahatsız etmemek için şahitlikten kaçmak isteyebilirler, ayet bu yüzden diyor ki çağrıldığınız zaman kaçmayın. İşte kur'an böyle istenmeyen bir durumdan kadını muaf tutmak ve erkeklerin halledebilecekleri bir iş haline dönüştürmek istiyor.

    Bu akla ziyan bir yorum olmuş. Saçma ötesi. Adalet sağlanacaksa kadın, erkek ne farkeder? Pozitif ayrımcılıkmış! Sen git bunları dağlara, taşlara anlat. Belki seni anlarlar!

     

    On 15.11.2020 at 19:30, akılsızşuursuzatom yazdı:

    Klasik yorumlarda kadının hata yapma olasılığının üzerinde durulmuş fakat durum bu değil.Kadın hafıa olarak erkekten geri değildir fakat buradaki durum kadını iki kat bir koruma altına almaktır.

    Yani ayet bize diyor ki kadını şahitlik işine bulaştırmayın. Kur'an- ı Kerim günümüz tabiriyle belki de ilk kadın dayanışması hukukunu oluşturmuştur. Kadını yine koruma altına almayı hedeflemiştir. 

    Zırva ötesi. Şahitliğin kadın dayanışması ile ne alakası var? Ben böyle zırva görmedim. 

     

    On 15.11.2020 at 19:30, akılsızşuursuzatom yazdı:

    Hz. Hatice bile bir kadın olarak ticaretle uğraşmış ama bu işlerini erkeklere yaptırmıştır dolayısıyla daha çok erkeklerin bu işle uğraşıldığı durumda böyle bir ayetin söylenmesi doğaldır. Aksi takdirde ''Her vaziyette 2 kadın 1 erkek şahit sistemi uygulanacak denilip geçilebilirdi. Ancak diğer hususlarda nedense ''zina, vasiyet'' vb. durumlarda  kadın için de 1 şahitlik gerekmektedir. 

    Oku dinini öğren.

     

    https://www.google.com.tr/amp/s/sorularlaislamiyet.com/zina-yapildigi-nasil-ispat-edilir%3famp

  6. 22 dakika önce, pica pica yazdı:

    Bir nevi hepimiz öyle değil miyiz ki? Mesela askerler bu konuda en önemli örnek. Gördüğümüz o adamların ruhları kim bilir ne kadar ince. Ama biz onları görmüyruz vahşiliği görüyoruz ister istemez. Toplumdaki rolümüzle kendi başımıza kaldığımızdaki rolümüz değişebiliyor. Birçok kimliğimiz var şu hayatta ne de olsa. 

    Ama bu içsel çatışmada sıradan bir insan bile başarılı olamaz. Bir imparator için bu imkansız. 

  7. Ben bu kitabı Marcus Aurelius’un yazdığına bir türlü inanamıyorum. Böyle ince düşünen bir insan koca Roma imparatorluğunu nasıl yönetmiş olabilir? Üstelik her türlü zalimliğin, barbarlığın doğal sayıldığı ve her türlü çıkara alet edildiği bir dönem bu. Bu ince fikirlerle koca imparatorluğu birarada tutmak imkansız.

  8. Hacı abimin 30.06.2020’de yayınladığı şiir.

     

    bugün benim doğum günüm

    bugün
    altı kasım
    bilmem kaç...
    unuturmuyum hiç
    benim doğum günüm.
    çoktandır kutlamaktan
    vazgeçtim artık...

    kaç yaşında mıyım?
    bilmem!
    bütün bildiğim
    ölüme bir yıl daha yaklaştığım
    yılları saymaktan usandım artık...

    bugün altı kasım
    bilmem kaç
    unuturmuyum hiç
    benim doğum günüm.
    bütün tesellim
    ölüme daha yakın olduğum
    ölenleri saymaktan usandım artık...

     

    Ölümü her doğruyu hissettiği gibi hissetmiş. Canım hacı abim. 

  9. Çok üzüldüm çok. Bu ülkenin yetiştirdiği en bilge, dürüst, aydın, mantıklı, zeki insanlarından birisiydi. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Böyle insanların ruhu ölmez, hep bizi aydınlatır.

    Teşekkürler Hacı, emeklerine sağlık. Huzur içinde uyu. Seni unutmayacağım.

  10. On 16.09.2020 at 00:29, RadikalKemalist yazdı:

    Merak ediyorum madem Türkiye'de PKK'nın sözcülüğünü yapan bir siyasi parti kurulabiliyor ve bu partiye karşı olmak faşizm olarak görülüyor o halde özgürlüğün beşiği olan Amerika'da da El Kaide ile organik bağı olan, onu destekleyen, ona yardım yataklıkta bulunan, onun için militan toplayan ve onun sözcülüğünü yapan bir siyasi parti kurulabilir mi? 

     

    Aslında bunu daha da genişletebiliriz. "Herhangi bir Batı ülkesinde bir İslamcı terör örgütünü savunan parti kurulabilir mi?" şeklinde de sorulabilir.

     

    Sen algıyı AKP’den başka yöne çekip trollük yapan pezevenkten başkası değilsin. Burada bu dediklerini yiyen olmaz. Sana siktir git demiştim gitmedin. O zaman bu lafları yiyeceksin! 
    CHP, HDP ile işbirliği yapabilir ya da yapmayabilir, sana giren çıkan ne? HDP’liler bu ülkenin vergi veren, askerlik yapan vatandaşları değil mi? Oy hakları yok mu? 
    Var değil mi pezevenk?

    Ülkeye doldurulan Suriyeli, Afgan teröristler hakkında niye başlık açmıyorsun? Onlar bu ülke için PKK’dan daha tehlikeli değil mi. Seni sikip, ananı cariye yapacaklar! 
    Sizin gibi aptallar yüzünden bu haldeyiz.

    Hadi siktir git. 

  11. 2 dakika önce, Noah yazdı:

    Bunlardan direkt 12 Eylül'ün payı yok aslında çünkü bütüN dinci örgütlenmeler kapatılıyor darbeden sonra, partiler dahil. Bunda en büyük sebep libarelleşen Türkiye'de, özellikle Özal döneminde dincilerin palazlanması.

    Kenan Evren bahsettiğin kadar duyarlı ise Özal gibi geçmişi belli, dinci, oportünist, mezhepçi, dangalak birisinin neden politikaya atılmasına izin verdi ve yıllarca onunla sorunsuz çalıştı? Biliyorsunuz Kenan Evren o dönem Allah’tan daha güçlü idi. 

  12. 4 dakika önce, Noah yazdı:

    12 Eylül'ü dinciliğin önünü açan bir parti gibi göstermek yanlış, dincilik 12 Eylül'den önce de vardı. Hatta çoğu kişi bilmez 12 Eylül için bardağı taşıran son damla, Konya MSP mitinginde dincilerin İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmamasıdır.

    Ben bu gibi 80 darbesi öncesi faşizan dinciler yok demiyorum. 12 Eylül bunların örgütlü, resmi, finans kaynaklı olmasına yol açtı diyorum. 80 öncesi dağınık ve sahipsizlerdi.

    80 öncesi bir tane yeşil sermaye kökenli dinci firma var mı? Tekelleşen olabilmiş mi? İmkansız.

  13. Amerika hukuk çerçevesinde olsun ya da olmasın kapitalist bir ülkedir. Komünist bir düzen elbette bu ülkenin düzenini tehdit edecektir. Ve ABD komünizm karşıtı darbeleri, katliamları destekleyecektir . Doğal sonuçtur. 
    Bunlar akıllı.
    Ya bize ne diyelim?

    80 darbesiyle ülkeyi yok ediyorsun.  Bir gram akıl ve şeref olmadan ülkeyi din bataklığına teslim ediyorsun. Bir ton şerefsiz, ahlaksız, akılsız insanı devlet kademelerine yerleştiriyorsun. 
    Sonra ne oluyor?

    AKP iktidar oluyor.

    O iktidar olunca ne oluyor.

    En ufak eleştiri de insanlar zindanı boyluyor.

    Buna itiraz eden gençler katlediliyor.

    Ve ülke tüm güç Amerikan, Avrupa malları ithal etmeye devam ediyor.

    Sen akılsız olursan seni siken çok olur.

     

     

     

  14. 1 saat önce, RadikalKemalist yazdı:

    Ama darbeyi memnuniyetle karşılamışlar. Olan sadece bu. 

    Darbeyi memnuniyetle karşılama ile darbeyi destekleme arasında ne fark var? Söyler misin?

    12 Eylül 80 darbesi tabi ki Türkiye’de ülkücü, dinci kadroların devlet yönetimine geçmesi ve gerici faaliyetlerin palazlanmasına imkan tanımıştır. Ben o dönemde bu ülkede yaşadığım için çok iyi bilirim. Devletin bütün kilit noktalarına sağcı-ülkücü-gerici tipler yerleştirildi. Cemaatler büyüdü, finans kaynakları arttı. Çocukların cemaat yurtlarında beyni yıkandı.

    AKP işte o dönemde atılan tohumların eseridir. 

  15. 5 saat önce, RadikalKemalist yazdı:

    Senin Alevi olduğunu tahmin etmiştim zaten. Kimin Alevi olduğuna dair tahminlerimde yanılmıyorum genelde.

     

    Ayrıca ırkçılık ne alaka? Hani Aleviler saf Türk idi? Aleviler Türk değil mi yani?

    Alevi değilim, ben Sünni kökenliyim. Tahminin tutmadı. Bu ülkenin çimentosu Alevilerdir. Pis fikirlerini git Twitter’da trollük yaparak dene. Çok takipçin olur. Hatta AKP devlet‘i sana iş bile verir. Siktir git artık.

  16. 15 saat önce, Smile Buddha yazdı:

    @Abdülmalik

     

    Pkk sevici yavşak partini al bir tarafına sok.

     

    https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-43019313

    HEP'ten HDP'ye 28 yılda yaşananlar

    Hatice KamerAnkara
    HDP kongreTelif hakkıDHA

    Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Ankara'da 3. Olağan Kongresi'ni gerçekleştiriyor. Çözüm sürecinde İmralı heyetinde görev alan ve Meclis Grup Başkan vekilliği de yapan Iğdır milletvekili Pervin Buldan ve 25. dönem İstanbul Milletvekili seçilen, KHK ile İstanbul Üniversitesi'ndeki görevinden ihraç edilen Sezai Temelli HDP'nin yeni Eş Başkan adayları.

    Partinin kurucu Eş Başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksedağ ile birlikte dokuz HDP milletvekili tutuklu.

    Figen Yüksekdağ'ın hapis cezası kesinleştiği için milletvekilliği düşürüldü.

    Onunla birlikte milletvekilliği düşürülen diğer yedi HDP'li ise şunlar: Ferhat Encü, Nursel Aydoğan, Besime Konca, Abdullah Zeydan, Leyla Zana, Tuba Hezer Öztürk, Faysal Sarıyıldız.

    HDP'nin meclisteki kürsü sayısı 59'dan 51'e düştü. Vekillikleri düşen Şırnak milletvekili Faysal Sarıyıldız ve Van milletvekili Tuba Hezer yaklaşık iki yıldır yurtdışında yaşıyorlar.

    HDP'ye destek veren bazı siyasi parti ve oluşumun temsilcileri de son bir haftada yapılan operasyonlarla gözaltına alındılar.

    HDP'nin fiili eş başkanı Serpil Kemalbay için de gözaltı kararı çıkartıldı.

    Kemalbay ve Anakara milletvekili Sırrı Sakık, bu operasyonların kongreyi engellenmesi amacıyla yapıldığını öne sürdüler.

    HDP, 1990'da HEP ile başlayan bir sürecin bir nevi dedamı.

    HDP'nin kökleri HEP'te

    90'da Halkın Emek Partisi (HEP) ile başlayan siyasi yolculuk, Demokrasi Partisi (DEP), ÖZDEP, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve son olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile yoluna devam etti.

    Leyla Zana ve Orhan DoğanTelif hakkıGETTY IMAGES

    HEP'ten, HDP'ye partinin ismi birçok kere değişti, ancak benzer gerekçelerle tıpkı HEP gibi HDP'nin de milletvekilleri tutuklandı, birçok vekilin milletvekilliği düşürüldü.

    Kürt siyasi hareketinin meclisteki ilk temsili 7 Haziran 1990'da kurulan HEP başladı. 7 Haziran 90'da kurulan HEP'in Genel Başkanı Fehmi Işıklar oldu.

    20 Ekim 1991 Genel Seçimlerinde SHP ile ittifak yapan Halkın Emek Partisinden Fehmi Işıklar, Salih Sümer, Mahmut Uyanık, Sedat Yurttaş, Hatip Dicle ve Leyla Zana Diyarbakır'dan; Ahmet Türk ve Mehmet Sincar, Ali Yiğit Mardin'den; Mahmut Alınak, Orhan Doğan ve Selim Sadak Şırnak'tan; Zübeyir Aydar, Naif Güneş, Siirt'ten; Nizamettin Toğuç, Batman'dan; Remzi Kartal Van'dan; Sırrı Sakık Muş'tan; Mahmut Kılıç Adıyaman'dan, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden 19. dönem milletvekilleri olarak TBMM'ye girdiler.

    1993'de Yaşar Kaya'nın Genel Başkanı olduğu Demokrasi Partisi (DEP) kuruldu.

    Dokunulmazlık krizi ve tutuklamalar

    SHP ittifakı ile milletvekili olan HEP'li vekiller, partilerine açılan davalar yüzünden mecliste DEP grubunu kurarak SHP'den ayrıldılar.

    Leyla Zana'nın Kürtçe yemini ile başlayan kriz 94'te dokunulmazlıkların kaldırılmasına kadar devam etti.

    4 Eylül 1993 tarihinde DEP'in Mardin milletvekili Mehmet Sincar Batman'da öldürüldü.

    2 Mart 1994'te Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, ve Şırnak bağımsız milletvekili Mahmut Alınak'ın dokunulmazlığı kaldırıldı.

    Aynı gün Orhan Doğan ve Hatip Dicle meclisten çıkarken gözaltına alındı.

    Bunu protesto eden arkadaşları mecliste iki gün sabahladı ama karar değişmedi,

    Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Sedat Yurttaş, Selim Sadak, Mahmut Alınak, Hatip Dicle, Orhan Doğan "Vatana ihanet ve devletin hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya ve bu topraklar üzerinde müstakil bir devlet kurmaya yönelik eylem" suçlamalarıyla 16 Mart'ta DGM Mahkemesince tutuklanarak Ankara Merkez Cezaevi'ne gönderildiler.

    Tutuklanan vekillerTelif hakkıGETTY IMAGES

    Remzi kartal, Zübeyir Aydar, Naif Güneş, Nizamettin Toğuç, Mahmut Kılınç ve Ali Yiğit ise yurt dışına kaçmak zorunda kaldılar.

    Anayasa Mahkemesi DEP'i 16 haziran 1994'te kapattı.

    En büyük sorun: Yüzde on barajı

    11 Mayıs 1994'de Murat Bozlak başkanlığında kurulan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) 1995 milletvekilliği seçimlerinde bir buçuk milyona yakın oy aldı ama yüzde onluk seçim barajı parlamentoya girmeleri önündeki en büyük engeldi.

    Aynı parti 1999 yerel seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere Ağrı, Batman, Bingöl, Hakkari, Siirt, Van ile birlikte toplam 37 belediye kazandı.

    HADEP Kongresi'nde açılan Öcalan posteri ve PKK bayrakları, Murat Bozlak ve bazı parti yöneticilerinin tutuklanmasına neden oldu.

    Anayasa Mahkemesi , "PKK'ya yardım ve yataklık ettiği, yasadışı eylemlerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle 13 Mart 2003'de HADEP'i kapattı, parti yöneticilerine de beş yıl siyaset yasağı verildi.

    Bundan sonra farklı tarihlerde tutuklanacak olan Murat Bozlak da 2011 yılında BDP Adana milletvekili olarak parlamentoya girdi, 4 Ocak 2015 tarihinde milletvekiliyken kanserden hayatını kaybetti.

    24 Ekim 1997'de kurulmuş olan Demokratik Halk Partisi (DEHAP) ise "örgütlenmesini tamamlamadan seçime girdiği" iddiası üzerine 2002'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatma davası açıldı. DEHAP, 19 Kasım 2005'de kendini feshetti.

    DEP milletvekilleri Hatip Dicle, Orhan Doğan, Selim Sadak ve Leyla Zana 10 hapis yattıktan sonra 9 Haziran 2004'te hapisten çıktılar ve 2005'de Demokratik Toplum Hareketi (DTH) adıyla yeni bir siyasi hareketin öncüleri oldular.

    DTH, Demokratik Parti (DTP) adıyla 9 Kasım 2005'de Türkiye'de "Eş Başkanlık" sistemini uygulamaya başlayan ilk parti oldu.

    Ahmet Türk ve Aysel TuglukTelif hakkıAFP

    DTP'nin ilk eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk oldu. Ancak YSK Eş Başkanlık sistemini kabul etmediği için genel başkanlığına Ahmet Türk seçildi.

    DTP, hem DEP milletvekillerinin yeniden siyaset sahnesine döndüğü hem de yeni siyasetçilerin öne çıktığı bir platform oldu.

    2007: Bin Umut Adayları

    2007 yılında "Bin Umut Adayları" adıyla seçime bağımsız giren DTP, aralarında Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Leyla Zana gibi isimlerin olduğu siyasetçileri meclise gönderdi.

    Anayasa Mahkemesi, 16 kasım 2007 yılında "devletin bölünmez bütünlüğü" eylemlerin odağı haline geldiği, terör örgütü tarafından kurulduğu, Abdullah Öcalan'dan talimat aldığı" gibi çeşitli suçlamalalra DTP hakkında kapatma davası açtı.

    Bir de Genel Başkanları Ahmet Türk'ün aralarında olduğu 221 parti üyesi için beş yıl siyaset yasağı istendi.

    11 Aralık 2009'da Anaya Mahkemesi oy birliği ile DTP'nin kapatılmasına ve 37 kişiye beş yıl siyaset yasağı uygulamasına, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin düşürülmesine karar verdi.

    Anayasa Başkanı Haşim Kılıç açıklamasında "Bir siyasi parti; terör ve şiddet içeren eylem ve söylemleri kullanma hakkına sahip değildir., hukukun yükünü mahkemeler, siyasetin yükünü de siyasetçiler çeker" demişti.

    Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un milletvekilliğinin düşmesiyle, DTP'nin meclisteki grubu da düşmüş oldu. İstanbul bağımsız milletvekili Ufuk Uras'ın katılımıyla grup kurmak için yeterli sayı olan 20 milletvekiline ulaşınca, 2 Mayıs 2008'de mecliste Barış ve Demokrasi Partisi adıyla yeni bir grup kuruldu.

    BDP'nin genel başkanlığına Muş milletvekili Nuri Yaman getirildi.

    BDP Kürt sorununun çözümünde PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yol haritasının önemli olduğunu ve bu yolda adımlar atılması gerektiği mesajını verdi.

    1 Şubat 2010 tarihinde gerçekleşen olağanüstü kongrede Selahattin Demirtaş Genel Başkanlığı kazandı.

    BDP 2011'de 36 milletvekili çıkardı

    2011 Genel seçimlerinde 61 bağımsız aday ile seçime girdiler. 6, 58 oy oranıyla 36 milletvekili çıkardılar. YSK, o tarihte 2011 yılında KCK davasından beş yıl tutuklu kalan, Hatip Dicle'nin kesinleşmiş yaklaşık iki yıllık hapis cezası olduğu gerekçesiyle milletvekilliğini düşürünce sayı 35'e düştü.

    Dicle'nin yerine Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili adayı Oya Eronat meclise girdi.

    Ancak siyasi yasağı olan vekiller bağımsız kalınca, BDP 29 milletvekiliyle mecliste grup kurdu.

    Çözüm sürecinde aktif rol

    2013'de başlayan çözüm sürecinde BDP aktif bir rol aldı. 2015 Temmuz'unda son bulan Çözüm süreci için İmralı ve Kandil ile görüşmek üzere heyetler oluşturuldu.

    Bu arada 27 Ekim 2013 tarihinde Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel Eş Başkanlığında mecliste Halkların Demokratik Partisi adıyla yeni bir parti kuruldu.

    Barış ve Demokrasi Partisi, Devrimci Sosyalist Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Yeşiller ve Sol Gelecek gibi partiler Halkların Demokratik Partisi çatısı altında birleşti.

    Böylece Kürt siyasi hareketi ile Türkiye solunun bazı parti ve örgütleri, HDP adı altında bir araya geldi.

    28 Nisan 2014'de BDP milletvekilleri HDP'ye geçti ama BDP'li belediye başkanları ve yerel yöneticiler partilerinde kaldılar.

    Kürt siyasi hareketi HDP adıyla milletvekilliği seçimlerine, BDP adıyla yerel seçimlere girmeye karar verdi. Her iki parti de "eş başkanlık sistemini" tüzüklerine yazdı.

    Selahattin DemirtaşTelif hakkıGETTY IMAGES

    HDP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde yaklaşık altı milyon oyla yüzde 13, 12 alarak 80 milletvekili çıkarttı. 1 Kasım 2015'de yenilenen seçimde ise 10, 76 alarak 59 milletvekili çıkartabildi.

    BDP 30 Mart 2014 Yerel seçimlerinde de "eş başkanlık" sistemiyle seçime girdi, 102 belediye kazandı.

    DBP, fiili öz yönetim ilanları ve çatışma süreci

    11 Temmuz 2014'te "Demokratik Özerklik ile özgür yaşamı inşa ediyoruz" sloganıyla 3.Olağan Kongresi'ni gerçekleştirdi ve isim değiştirerek Demokratik Bölgeler Partisi adını aldı. Kamuran Yüksek ve Emine Ayna DBP'nin ilk eş genel başkanları oldular.

    Fiili öz yönetim ilanları ile başlayan yeni süreçte birçok ilçe merkezinde hendekler kazıldı, barikatlar örüldü.

    Hendek ve barikatların kaldırılması için sokağa çıkma yasakları ilan edildi, güvenlik operasyonları başladı. Yoğun bir çatışma süreci yaşandı.

    DBP'nin 10 il, 72 ilçe, 12 belde olmak üzere 94'üne kayyum atandı. 95 belediye eş başkanı tutuklandı. 22'si kadın, 58 belediye eş başkanı halen tutuklu.

    Selahattin DemirtaşTelif hakkıGETTY IMAGES

    11 belediye eş başkan hüküm giydi, toplam 78 yıl ceza aldı. Ceza alan 11 belediye başkanından 3'ü ise yurt dışına çıkmak zorunda kaldı.

    Türkiye kamuoyu, HEP'ten HDP'ye 28 yıl boyunca Kürt siyasi hareketine yakın çeşitli partilerle tanıştı.

    Bu partilerde farklı olan, basitçe isimleri ya da lider kadroları değildi.

    Söz konusu partiler, siyaset sahnesinde, yeni politikalar ve yeni stratejilerle yer almaya çalıştı.

    HDP de bir yanıyla HEP çizgisinin devamcısı olmakla birlikte bir yanıyla da yeni bir partiydi.

    HDP'nin özellikle 'Türkiyelileşme' açılımı onu öncüllerinden farklı bir yere koydu.

    HDP şimdi bu kongreyle yeni döneme yenilenerek girmeyi hedefliyor. HDP'nin nereye evrileceğini önümüzdeki dönem gösterecek olsa da, kongre gelecek dönem hakkında fikir verecek gibi duruyor.

    Siktir lan. 

  17. 49 dakika önce, Smile Buddha yazdı:

    Muhalefet bölünmeyecek diye pkk dhkpc vb terör    üyelerini barındıran partiye mi oy vereceğiz?

    Mevlana gibi ne olursan ol gel diyen partiye oy vermem.

    Ekonomi görüşleri aynı zaten.

    Akp yandaşı yerine benim yandaşım ülke kaynaklarını yesin diyen parti.

    Ha siktir. Sen git AKP’ye tepki göster önce! CHP’nin PKK ile ne ilişkisi var göt? Açıkla bakalım!  
    Benim yandaşım yesin ne lan? CHP bu ülkenin kurucu partisidir, eğer dincisi, solcusu, sağcısı biraz nefes alıyorsa CHP sayesindedir.
    Sen böyle yavşaklığa devam et, AKP hepinizin götünden kal alacak, devam böyle!

  18. Ülkemin ateistleri de bu halde ise ölüye toprak atıp helvayla tatmin olmanın zamanı geldi demektir.

    94 belediye seçimlerinde de aynı formül uygulandı, SHP adayı DSP adayı yüzünden Ankara’yı 25 yıllığına Melih Gökçek denen puşta teslim etmişti.
    Muharrem İnce dürüstçe niyetini açıklasın, ne yapacak ? Ne edecek? CHP’li aday’a rakibi çekmeyecek mi? Göreceğiz. 
    Kaleyi feth etmenin en kolay yolu kalenin içindekileri bölmektir! Muharrem bu oyunun parçası mı? Ki öyle gözüküyor.

  19. Bir saat önce, bilgivehis yazdı:

    Biz muhalif partiler birleşsin derken, muhalefete en büyük darbeyi Muharrem ince vurmaya hazırlanıyor.

    Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne kadar korkak biri olduğunu hepimiz gördük, böyle birinin sırf kendi çıkarı için bir de CHP ve dolayısıyla muhalif gücü bölmeye çalışması AKP'nin 18 yılda bu ülkeye verdiği zarar kadar büyük bir zarar niteliği taşıyor.

    Tam iktidar sorunlar yaşarken, anketlerde büyük düşüş gösterirken muhalefeti bölmeye çalışmak iktidarı kurtarma operasyonundan başka bir şey değildir.

     

    Bu adamı başkanlığa aday olduğunda heyecanlı bir şekilde desteklemiştim, hatta işi gücü bırakıp mitinglerini izliyordum. Yazıklar olsun. 
    Büyük ihtimal aç kaldı ve yüklü bir rüşvetle bu işlere sürükleniyor. Muhtemelen partinin sponsorluğunuda örtülü ödenek karşılayacak. 
    Ah Türkiyem vah Türkiyem. Bir tane adam çıkmaz mı senden! 

×
×
  • Yeni Oluştur...