Phocas

Bizim vergi ödediğimiz devlet, Topkapı sarayında ki Halife Osman’ ait olduğu iddia edilen Kuran’ın hangi yılda yazıldığının araştırılmasına ait talepleri reddediyor, Neden acaba? Çünkü Halife Osman zamanında yazılmadığını biliyor.

Arkadaşın yukarıda Halifeler yaşamıştır diye verdiği kaya yazıtları ki başka gösterecek kanıt yoktur, sahtedir. Bunlar kum taşlarına yazılmıştır, Kum taşlarının, bazalt taşlarının aksine 1400 sene içinde erozyone olması beklenir, ne hikmetse bunlar erozyone olmamıştır. Gerçi bunlarla uğraşmanın hiç anlamı yok, cinlerin birbirinin omuzuna çıkıp göğde yükselerek Allah’ın meleklerle olan konuşmasını dinlediğini iddia eden bir kitabın yazarı yaşasa ne olur ki?

Peki sizin gerekçeniz nedir? Halifelerin tek eşli olduğuna dair kanıtınız var mı?

4 Halife’nin yaşamadığını kabul edersek, Muhammed’in de yaşamadığını veya bahsedilenden çok farklı bir karakter olduğunu kabul etmek gerekir. Nedeni ise, Muhammed ve Halifelerin kronolojisini aynı kişiler yazmıştır.Halifeler kurgu ise Muhammed’de kurgu olmalıdır.

O ilk 4 Halife niye çok eşlilik yaptı? Onlar peygamberle direkt olarak görüşen insanlar, onlar nasıl yanlış anladı?

Sonsuz olduğu bilgisini veren başka bir Tanrı olamaz mı? O Tanrı’yı kandırma ihtimali yok mu?

X diye adlandırılan Tanrı, kendisinden başka Tanrı olmadığını nasıl anlayabilir? X’den daha güçlü ve kendisini X’den gizleyen, Y Tanrı’sını nasıl ekarte edebilir? Y tanrısı, X tanrısını sınava tabi tutuyor olamaz mı?

Tanrı’nın durumu da insanlarla aynı, onun da bizden farkı yok, kendi iradesine karışan bir kişi olmadığını görünce Tanrı heralde benim diyor, biz de aynı yöntemle Tanrı yok diyoruz ama tek fark var biz haddimizi biliyoruz, Tanrı haddini bilmiyor, haddini bilmeyenden Tanrı olmayacağınıda bilmiyor.

Tanrı kendisinin Tanrı olduğunu nasıl anlamış olabilir? Kendisinden daha güçlü ama kendini örnekteki Tanrı’dan gizleyen başka bir Tanrı daha olamaz mı? Eğer böyle bir olasılığı ben düşünebiliyorsam, Tanrı’nın da düşünmüş olması gerekir, peki bunun olmadığından nasıl emin olabilir? Bu olasılık daha güçlü Tanrı içinde geçerli olduğuna göre uzayıp gider. Tanrının içinde Tanrı olmadığına dair en ufak bir olasılık, şüphe varsa Tanrı olmaktan çıkmaz mı?

E bende aynısını söylüyorum, atomların eylem peşinde ve bunun için zaman gerekiyor.

Çünkü o zamanlar piyasada Allah diye bir Tanrı yok, Allah 610 yılında piyasaya sürülüyor. Yahveh ve God, Allah ile aynı Tanrı değiller. Mesela Yahveh, İbrahim’e aynı anda iki kez kardeşle evlenebilirsiniz izni veriyor, Allah Muhammed’e vermiyor, Zaman geçtikçe, kültürel evrim, insanların Tanrı kavramını değiştiriyor, farklılaştırıyor. Mesela şu an köle ve cariyeliğe izin veren Tanrı fikri tutmaz, kültürel evrimle beraber günümüzde köle ve cariye savunuculuğunu suç olarak görmeye başladık, böyle bir savunuculuğu artık Tanrı’ya yükleyemiyoruz, Bak işte Tanrı’yı değiştirdik. Şu an insan

Cismin mikro yapısı (atom, atom altı parçacıklar) mutlak olarak hareketli olacağı için o cisim istediği kadar hareketsiz olsun, zamana tabi olacaktır.

Zaman ve mekandan münezzeh olmak bizim için “hiçlik” ile eş anlamlı, bu yüzden böyle bir Tanrı da yaratamıyoruz.Yarattığımız Tanrı’lar zaman ve mekana mutlaka bağlı olmak zorunda ve öyle olmuş. Dediğin gibi Arapların, o zaman tanrı nasıl oluştu? sorusuna düşünülmeden verilmiş bir cevap.. Ama yazdıkları kitap’ta, Allah’ın dört dörtlük olarak zaman ve mekana bağlı olduğunu görüyoruz. Bu da Tanrı’ları insanların yarattığına dair büyük bir gerçektir,

“Yakub aleyhisselam babasının vefatından sonra annesinin tavsiyesi üzerine Harran’da bulunan dayısının yanına gitti. Orada uzun müddet kaldı. Dayısının büyük kızı Leya ile evlendi. Bu evlilikten Rabil, Şemun, Lâvi, Yehûda, İsâhar ve Zablûn adlı oğulları ile Dînar isimli kızı doğdu. İbrahim aleyhisselamın bildirdiği dinde iki kız kardeşle evlenmek câiz olduğundan ilk evliliğinden yedi sene sonra dayısının küçük kızı Râhil ile de evlendi. Bu hanımından da Bünyamin ve Yusuf adlı iki oğlu oldu. Belhe ve Zülfâ adlı iki câriyesi vardı. Belhe adlı câriyeden Dân ve Neftâle, Zülfâ adlı câriyesinden de

Ot niye anında süt olamıyor? Tanrı zamandan münezzeh ise bunu yapabilmeli.

Ot’ taki molekül, ot’u yediği anda ki verdiği sütte saptanmalı..Ot çiğneme, sindirim, kana karışma, süte geçme gibi zaman sürecinden geçmemeli.

Mesala sıfır boyutta ve sıfır zaman da kahve içebilir mi?

Bu zaman ve mekansız olmaya örnek olmaz. Ot’taki işaretlenmiş moleküller, ineğin otu yemesi ile eş zamanlı çıkan sütte veya daha önce verdiği sütlerde de saptanıyorsa zamansızlıktan bahsedilebilir, var mı ispatın?

Ezeli ve ebedi, gök’te ve yer’dedir gibi ilkel hipotezler yerine, Tanrı zaman ve mekan olmadan başka neler yapabilir? Bunu düşünelim..

Mekan ve zamandan münezzeh bir Tanrı tasviri yap bakalım, yapabilecekmisin görelim.

İslamın tanrısı zamandan da, mekandan da münezzeh değil, meleklerin ona 50000 yıl da ve ışık hızıyla gittiklerini varsayarsak, Allah’ın tahtı Andromeda galaksisi civarında bir yer oluyor. Doğrusu şu.. Bu putları insanlar yarattığı için zaman ve mekandan bağımsız olamazlar, insan zaman ve mekana ait olmayan bir kavramı ne düşünebilir, ne de yaratabilir, hayal bile edemez..Arapların, zaman ve mekandan bağımsız deyip çuvallamaları gibi.

Burada yazar saçmalamış, Allah’ın büyüklüğünü zaman ile anlatayım derken, Allah zamandan münezzehtir iddiasını unutmuş, çorba yapmış, izafiyet ile ne alakası var? Allah’ı fizik kurallarına tabi tutup şirk denizinde yüzmek sana yakışıyor mu?

Piyasadaki mevcut Tanrı’lar zamandan münezzeh değil, sen hangi Tanrı’dan bahsediyorsun?

Tabi ki arka planda bir ilah yok. Yaşama iç güdüsü termodinamik yasalarıyla çok rahat açıklanabilir. Ama üreme iç güdüsü? Ben üreme iç güdüsünün gereksiz yere oluştuğunu düşünüyorum, ilk canlının yüzey/hacim dengesizliği bölünme ile sonuçlanmıştı. Tamamen fiziksel olan bu süreç, gen yapısına “zorunlu” gibiymiş gibi kopyalandı ve giderek evrildi..

Bu iç güdüler genlerimize nasıl yerleşti? Bu fizik ve kimyasal tepkimelerin doğal bir sonucu mu? Yoksa ilahi bir plan mı?