Jump to content

akılsızşuursuzatom

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    3.975
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne akılsızşuursuzatom kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. On 14.08.2014 at 00:54, anibal yazdı:

    Şimdi buradan başlayalım. Neden bu 4 şık var, nedne şu şıklar yok:

    5. Şık: Anibalın akşam kuru fasulye yiyip osurması kainatı yaratmıştır.

    6. Şık: Kainatı yüce tanrı Quetzelquotal yarattı.

    7. Şık: Kainatı, zamabalop yaratma deneyi yapan, ama beceremeyip eline yüzüne bulaştıran, habara evrenindeki bir ilkokul öğrencisi yarattı. Kainat deney tüpünün dibinde dururken o da şimdi misketleriyle oynamaya gitti.

    Neyse, uzatmaya gerek yok, neden bu şıklar olmuyor da, seninkiler oluyor? Bu şıklar olmaması için ne sebep var, hakikatin?

    güzel  dalga  geçmişsiniz  ama  açıklama  yok  her  zamanki  gibi  tahkir  var. (teistler  her  şeyi  ateistlere  sorarak  aslında  bilimden  anlamadıklarını  veya  bilimle  alakası  olmadıklarını  veyahut  bilimi  sadece  Allah'a ulaşmaktaki  araç  olarak  kullandıklarından ilerleme  kaydedeme  ihtimalimiz  çok  yüksek)

  2. On 10.02.2016 at 18:13, ateistdusunce yazdı:

    Bedenin de sistematik işleyen ve davranan hücrelerden oluşmuştur.

    Neden sistem olarak çalışıyor da her hücre bireysel takılmıyor?

    Neden hücreler diğerlerini öldürmüyor?

    Neden vücut hücreleri yada organları gelişi güzel takılmıyor da sistem olarak davranıyor. Yaralanma, acı, acıkma gibi durumlarda neden beyni uyarıyor da birbirlerini yemiyor?

    Hala çıkarlarını düşünen canlılarız.bu uğurda diğerlerini kullanıyoruz,faydalanıyoruz.

    Bu  harika  sistemden  bahsedip  ateist  olmanız  talihsizlik  olmuş.(Özellikle birbirini  neden  yemiyor  koordineli  şeklinde  çalışıyor) demeniz  iman  ettiğinizi  gösteriyor  gibi  adeta. 

  3. 22 dakika önce, Buzul yazdı:

    Evren ve doğa Allahın varlığını kanıtlamayacağı gibi,ona atfedilen Kuranın içeriğindeki yanlışları,eksikleri,tutarsızlıkları ortadan kaldırmaz.Evren ve doğa Kuranın içeriğini doğru ve gerçek yapmaz kısacası.Sen evreni Allahın varlığına kanıt olarak sunarsan,sana şunu söylerler ve sorarlar.Bu Allaha atfedilen Kuranda göklerin yerde olanların hepsinden sonra yaratıldığı,üstümüze yedi kat göğün inşa edildiği yazıyor,ne iş diye.

     

    Yerde olanların hepsini; sizin için yaratan O'dur. Sonra, göğe doğru yönelerek yedi gök olarak onları düzenlemiştir. O her şeyi bilir.Bakara 29

     

    Ve üstünüze, yedi sağlam gök bina ettik.Nebe 12

    Ve parıl parıl parıldayan bir kandil yaptık.Nebe 13

     

     

     

    Elif, Lam, Ra.Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından birer birer açıklanmış bir Kitap'tır.Hud 1

     

    Kuranın tüm ayetleri muhkemmiş.Kuran ayetleri muhkem kılınmış,Allah tarafından birer birer açıklanmış bir kitapmış Hud 1'e göre.

     

    Sana Kitab'ı indiren O'dur. Ondaki bir kısım ayetler Kitab'ın temelini oluşturan kesin anlamlı muhkem ayetlerdir. Diğerleri ise müteşabih ayetlerdir. Kalplerinde bir eğrilik bulunanlar, bozgunculuk yapmak ve kendilerine göre yorumlamak amacıyla müteşabih olan ayetlerin üzerine düşerler. Onların yorumunu Allah'tan başka kimse bilemez. İlimde derinleşmiş olanlar ise 'Bunlara iman ettik. Hepsi Rabbimizin katındandır' derler. Şu var ki, akıl sahiplerinin dışındakiler bunlardan ibret almazlar.Ali İmran 7

     

    Ali İmran 7ye göre ise Kuranın bir bölümü muhkem,bir bölümü müteşabihmiş.Müteşabih ayetlerin yorumunu,anlamını da Allahtan başkası bilemezmiş.Hani Kuran ayetleri muhkem kılınmış,Allah tarafından birer birer açıklanmış bir kitaptı?

     

    Evren ve doğa Allah'a atfedilen Kurandaki bu tür çelişkileri ve yanlışları ortadan kaldıramaz,Kuranın içeriğini doğru ve gerçek yapmaz.

     

    kuranı  delil  gösteriyorum  ben  direk  akli  mantiki  yollarla  gidiyorum. Teist  değilim 

  4. 20 dakika önce, teflon yazdı:

     

    Bence sen ona verilmediğini söylediğin cevaplar değil, sana verilmiş cevaplar üzerine düşünmelisin..

    Ki bu başlık çok özetle, senin sorduklarına benzer içeriğe sahip zaten..

    bu  arkadaşın  paylaştığı  risalecilerin  kullandığı  en  temel  argumandir  tabiat  risalesi  diye  ve  birbirine  yakın  maddeler  var  (kendi  kendine,sebepler  ,doğa  ve  Allah  diye  ) ama  bu  forumda  bu  argumana  kimse  yanıt  veremez  herhalde. (bana  dediklerinizi  düşündüm  elbette)

  5. 32 dakika önce, skeptikal yazdı:

    Zamanı yaratmak ne demek?
    Yaratmak bir eylem. Her eylem değişimdir. Değişim zaman gerektirir.

    Dolayısıyla "zamanı yaratmak" yine zaman gerektirdiğinden, bir paradoks. Absürt.

    Bir varlık zamansızlıktan nasıl zamana geçer? Değişimin olmadığı anda nasıl değişime sebep olur? Zaman senin için dursa, zamanın durduğunu farkedebilir misin?

    Hayır, çünkü farkındalık da bir eylemdir. Yani zamansız bir varlık değişime sebep olamaz, düşünemez, kendinin farkına varamaz, harekete geçemez.

    Zamansız varlığın imkanı konusunda başka sıkıntılar da var.

    Neden genelkurmay başkanı Allah oluyor? Zamansızlığı eledik, geriye teistlerin ön kabulünden başka ne kalıyor? Bir ilk nedenin varlığı konusu sıkıntıyken, ilk neden olsa bile neden Allah olması gereksin?

    ben  Allah  kelimesini  genel  kabul  gördüğü  için  söyledim  zaman  konusu  biraz  problemli  haklısınız  daha  doğrusu  zamana  mekana  bedene  sahip  olmayan  bir  varlığın  durumu  biraz  tuhaf  geliyor  bana da. 

  6. 46 dakika önce, Sütlü Kase yazdı:

    Ne diyorsun anlamadım ?

     

    Gezegenin başka bir yerine gidince mantık mı değişiyor ? Böyle değil demek ne demektir.... Onların nasıl kabul ettiğinden bana ne ?

     

    Tanrı müdahil oluyorsa konu başındaki sorduğun soruların anlamsız olduğunu belirttim yazılarımı sırayla okursan anlarsın. 

     

     

    sizi  elestirmedim  bilakis  siz  kıyaslama  yapmamızın  mümkün olmadığından bahsetmişsiniz  mağaradaki  aşınmada  tanrının  tasarımı  ise  demişsiniz  ki  zaten  bu  argümanı  kullananlar  resim  ile  ağacı  bir  canlıyı  kıyas  ettiği  için  ortada  kıyas  ettirebilecek  fail  kalmaz  demişsiniz  bu da  teistleri  zor  duruma  düşürür kısaca hak  verdim  yalnızca  size. 

  7. Başlıktanda anlayacağınız  üzere  lokomotif  vagonları  çeker  lokomotifi  kimse  cekmez  veya  genelkurmay başkanından  askerler  emir  alır  genelkurmay başkanı  kimden  emir  alır tarzında  teist  cevaplara  elestirileriniz  ne  olabilir. 

     

     

    not; Allah  yaratılmaz,ezeldir  ebeddir  yani  zamanı  yaratan  zamandan  değildir  dolayısıyla  yaratılma  gibi  unsurlar  söz  konusu  olamazda alt  savunma  mantiklaridır malum?

  8. On 22.08.2018 at 21:03, Sütlü Kase yazdı:

     

    Peki öyle desin. 

     

    Ancak bunu demek aynı zamanda bir mağaranın duvarında aşınma yüzünden oluşmuş anlamsız bir görüntü veya karalamanın sebebi de tanrı olduğunu söylemektir. Eğer görünen yapımcılar - sebepler ( mağara için doğal olaylar - irade değil bu -) gerçek yapımcı olarak kabul edilmiyorsa, bu durumda bir ressamında portrenin gerçek yapımcısı olduğunu iddia edemeyiz. Onunda (resmin) gerçek yapımcısı tanrıdır. 

     

    ►Aynı zamanda bu tanıma göre her şeyin gerçek yapımcısı (sebebi) tanrı olmalıdır. Yani ben bir taşı duvara atarsam ve taş duvara çarparsa ben taşı attığım için değil (mağaradaki doğal olaylardan değil) (ressamın çizmesinden değil) tanrı sebebiyle taş duvara çarpmıştır. 

     

    Yukarıdaki cümleyi kabul edersek, konu başındaki ispat etme biçimi çöker. (ressam hiç bir zaman sebep olmadı) Eğer ispat etme biçimi çökerse yukarıdaki cümleye varamayız. (yanlış bir yargı üstünden doğru sonuca varılamaz) Dolayısı ile ispatın hatalı olduğu yargısına varırız. 

     

     

    dediğiniz  mantık  doğru  fakat  bildiğim  kadarıyla  islam  geleneğinde; Eşari  ekolunde  özellikle  çünkü  mutezile  falan  böyle değil; Allah  her an  her  yaptığımızı  yaratmaktadir  konuşacağım  zaman  o an  ben  istediğim  için  yaratilmaktadır bu da  sizin  dediğiniz  gibi  her  türlü  olaya  müdahil  bir  Tanrı  meydana  getiriyor. 

  9. 16 saat önce, Ebu Kafir yazdı:

       Bir şeyin sırf tasarımlıymış gibi hissedilmesinden o şeyin tasarımcısının olduğunu iddia edip o şeyi tasarlayanın bundan muaf olduğunu iddia etmek mazeret safsatasıdır ve kabul edilemez bir savunmadır.

    Tanrının tasarımcısı varsa, bu tanrı bir yanılgıdır. Tanrının tasarımcısı yoksa her mükemmel ve karmaşık sistemin yaratıcısının olduğu iddiası temelsizdir.

    Tasarım argümanının bu versiyonu, tasarlanmayan ve kusursuz olan bir varlığa çıktığı için iç çelişkilidir.

     

       Kıyasa dayalı teleolojik kanıt geçersizdir zira “tasarlanmış olma” ile “karmaşıklık” arasında zorunlu bir ilişki olduğu düşüncesi üzerine kuruludur.

    Oysa bir şeyin tasarlanmış olması o şeyin karmaşıklığından çok oluşum mekanizması ile ilgilidir.

    İnsan yapımı nesnelerin oluşum mekanizması mekanik süreçlere dayandığından doğal yollarla oluşamazlar.

    Fakat canlıların oluşum mekanizması mekanik değil doğal süreçlere dayanır.

    Bu sebeple canlıların tasarlandığını iddia etmek için yeterli sebep yoktur.

     

      Canlılardaki karmaşıklık robotların mühendisinin olması, bir iğnenin ustası olması gibi bir süreç değildir.

    Bu karmaşıklık biyolojiktir ve biyolojik karmaşıklığı biyolojik kökeni açıklayan evrim teorisi açıklar.

    Günümüzde gördüğümüz her canlının kökeninde daha basit canlılar yatar.

    Canlılar ve karmaşıklık salt tesadüften oluşmamıştır. Onlar tesadüfi çeşitlenme ve tesadüfi olmayan doğal seçilimle oluşmuştur.

    “Karmaşık canlılar tanrının kanıtıdır” demek karmaşık sistemlerin arkasında yatan basit mekanizmaları görmeyip, basit türlerin her nesilde gelişip değişerek farklı türleri oluşturduğunu fark etmemekten kaynaklanır.

    Evrim, canlıların kökenini açıklamakla kalmaz, bununla beraber karmaşıklığı da açıklar.

    Bu durumda insan ürünü nesneler ile üreyip kendine benzer varlıklar oluşturan canlılar arasındaki ayrım daha da belirgin olacaktır.

    Canlılar yeni nesiller oluştururlar ve bu da bir tür seçilimi mümkün kılar. Fakat insan ürünü nesnelerde bu tür bir oluşuma rastlanmaz.

     

       Ne evren ne de canlılık mükemmel ve kusursuz diyebileceğimiz bir sistemin parçasıdır.

    İnsan türünün ve diğer canlı türlerinin vücutları hiçbir kusuru barındırmayan mükemmel sistemler değildir.

    Vücutlarımız evrimsel hatalarla ve körelmiş organlarla doludur. Canlı vücutları sayısız bakteriyel hastalığın bulaşma riskine açıktır.

    Yalnızca insanda olmamakla birlikte binlerce kalıtsal hastalık mevcuttur. Gezegenler ve evren mükemmel bir düzen içerisinde işlemezler.

    Bunlardan sonra evrende düzenin olduğunu iddia eden kişiler, evrendeki yapıların ve sistemlerin tüm kusurlarıyla beraber kusursuz olduğunu iddia edecektir ki bu oksimorondur, çelişkili bir ifadedir.

    Bu ifade kusursuzluk algısının psikolojik bir eğilimden başka bir şey olmadığını gösterir.

     

    Dawkins tersine mühendislik yöntemi:

    Canlıların tasarlandığını iddia ediyorsak ve bu tasarımın ilahi bir güç olan Tanrı tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyorsak ortaya atılan argüman, beraberinde saçma sonuçları doğuracaktır.

    Bu saçma ve anlamsız sonuçlardan biri Dawkins’in deyimi ile ‘Tanrının yararlılık işlevi’ ve bundan doğacak olan belirsiz yargılardır.

    Canlıların, muazzam karmaşıklığıyla beraber; plan yapan, düşünen, aklından geçiren ve amaçlayan bir güç tarafından yaratıldığını iddia eden benzetmeye dayalı tasarım kanıtı, tersine mühendisliği kendi üzerine çekecektir.

    Tanrının yararlılık işlevi nedir? Örneğin gözlerin bir amaç için tasarlanmış olduğunu iddia eden inançlılar bununla beraber “Gözler Tanrı tarafından tasarlanmıştır” diyecektir.

    Gözler için tersine mühendislik uygulandığında doğal olarak “Eğer tasarımcı olsaydım ve gözleri tasarlasaydım, bundaki amacım ne olurdu?” sorusu doğacaktır.

    Elbette kendinizi tasarımcı yerine koyduğunuzda gözlerin, canlıların görmesi için tasarlandığı sonucuna ulaşırsınız.

    Bununla birlikte tıpkı gözler gibi aslanlar da bir amaç için tasarlanmış olmanın belirtilerini gösterirler.

    Aslanları inceleyerek tersine mühendislik yaptığımız zaman şunu görürüz: aslanlar, bir ceylanı parçalayabilmek için pençelere; onları sindirebilecek mideye; onları kavrayabilecek ağza ve benzeri yapılara sahiptir.

    O halde tersine mühendislik aslana uygulandığında, aslanların, ceylanları öldürebilmek amacıyla tasarlandığı sonucunu çıkarırız.

    Fakat bizzat ceylanlar da inançlıların gözünden tasarlanmış olma özelliklerini barındırır. O halde bu yöntemi ceylana da uygulamakta bir sorun bulunmaz.

    Ceylanlar hızlı manevra yapabilen, tehlikelere karşı duyarlı sezgileri olan canlılardır. Adeta vahşi hayvanlar tarafından öldürülmemek amacıyla tasarlanmıştır.

    Yani tersine mühendislik yöntemini ceylana uyguladığımızda, bu yöntemi aslana uyguladığımız zaman çıkan sonucun tamamen karşıtı olan bir sonuca ulaşırız: Ceylanlar aslandan kaçmak için mükemmel olarak tasarlanmıştır.

    Bir tasarımcı varsa nereye varmaya çalıştığı müphemdir.

    Aslanlar ceylanları yakalayıp öldürmek için, ceylanlar aslanlardan kaçabilmek için özel olarak tasarlanmıştır.

    Tek bir tasarımcının olduğu iddiasına karşın bu sonuç oldukça gülünçtür. Akıllı bir tasarımcının canlıları yarattığı düşüncesi bu tür komik sonuçları doğuracaktır. 

     

       Tersine mühendisliğin doğurduğu bu saçma sonuçlar canlıların doğal yollarla evrim geçirmesini kabul ettiğimiz zaman anlamsızlığını yitirecektir.

    Zira iki tür arasında sürekli olarak bir silahlanma yarışı olduğunu söyleyen evrim kabul edildiğinde “Aslanların evrimi ceylanları daha iyi yakalama yönünde baskın çıktığından dolayı aslanlar ceylanları “yakalayabilmek için tasarlanmış” gibi görünür. Aslanların bu seçilimsel yönü söz konusu olduğunda en iyi manevra yapabilen ceylanlar hayatta kalacağından dolayı ceylanların evrimi iyi manevra yapma yönünde baskın çıkmıştır.

    Doğal olarak ceylanlar aslanlardan “kaçabilmek için tasarlanmış” gibi görünür. ” Bu ise plan yapan bir tasarımcıdan daha mantıklı bir açıklama sunar. Paley’in saat analojisinin tersine doğadaki saatçi evrimdir.

     

       Doğal seçilim plan yapmaz, geleceği hayal etmez, aklından ne yapacağını geçirmez, hayatta kalan ve üreme kabiliyeti olan türlerin yaşaması dışında özel bir amaca sahip olmaz.

    Bu durumda tersine mühendisliğin ulaştığı sonuçlar abes değildir. Canlıların özel bir amaçla, yüce bir güç tarafından tasarlanmış olduğu fikri sorgulamayı görev edinmiş hiçbir insan tarafından kabul edilmemelidir.

     

    -ALFA-

    2  kitabida  var  alfanin  gerçekten  iyi  yazıyor  hala  bitiremedim  kıyasa  dayalı  teleolojik  argüman bölümünü  hatırlattı  sağolun 

  10. 3 saat önce, poiuz yazdı:

     

     

    Sen şimdi eczanedeki o kavanozları al ve kafana göre (ölçmeden) karıştır....

    Ve bunu her gün, her gün ... milyonlarca yıl yap (doğanın yaptığı gibi)....

     

    Ne düşünüyorsun?

    Bir veya bir kaç ilaç ortaya çıkar mı?

     

    karıştirmasina kariştirayim  ama  arkasında  bir  neden  olmuş  oluyor  yani  ben.  Siz  ise  doğada  bulunan  bir şeye  sebepsiz  yere  birbirine  karıştı  ve  oluştu  diyorsunuz.

  11. On 24.08.2018 at 00:06, Ebu Kafir yazdı:

     

    Yanlış..

    Madde ve elementlerin bir araya gelerek bir yapı oluşturması tanrı'nın olmadığına bir delil teşkil eder, 

    tanrı kısıtsız ve sınırsız olduğu için doğa kanunlarını yaratmasına ihtiyacı yoktur, ol der ve istediği şey olur,

    doğa kanunları varsa ve bu kanunların sonuçları öngörülebiliyorsa tanrıya da ihtiyaç yoktur,
    aksi durumda tanrı bu kanunların esiri durumunda kalır, evreni yönetmek için bu kanunlara ihtiyacı mı vardır?

    ilk canlı hücreden günümüz modern canlılarına kadar evrim süreci gayet net,  delilleriyle ortada,

    sihirli bir şekilde aniden peydahlanan ve açıklanamayan fenomenler olmadığına göre ya tanrı doğa kanunlarının köpeği yada tanrı yok.

     

    Yaratıcı bir güç olduğunu varsaysak bile, ibrahimi dinlerin anlattığı mantıksız ve çelişkiler yumağı tanrı'nın olma ihtimali kesin olarak sıfırdır..

     

    Doğa  yasaları  olmasaydı  kargaşa  olabilirdi. Tanrı  bunu  araç  olarak  bu  şekilde  yaratmıştır  denebilir siz ne dersiniz?

  12. On 23.08.2018 at 20:32, teflon yazdı:

     

    Cevap yazalım da.. Bizim olayımız nedir..?...Önce onu sormak lazım sana.

     

    Tamam, şu bu siteden getirmişsin tekrar ama

    İyi niyetle yazmış olduğunu düşünsem de, bunu sormak durumundayım.,

    Çünkü bir önceki başlığında sana zaten onca cevap yazıldı. Ama sen onlara gerçek bir yanıt vermediğin halde, kalkıp neredeyse aynılarını başka bir başlıkta yeniden soruyorsun.

    Yazılanları alıp o siteye falan mı taşıyorsun nedir?

     

    Örneğin sana gözdeki kusuru bile işaret ettik,  ama sen kalkmış bu başlıkta yine "göz" örneğine getirmişsin işi..? Nasıl olacak bu iş?

    Bak sütlü Kase dahi lafa "daha önce yazdığım gibi.." diyerek başlamış.

     

    Çok ama çok özetle bir cevap vereyim sana(diğer başlıkta yazdığımız şeyin tekrarı bir nevi):

     

    1- Nano ölçekte, yani atom ve atom altı düzeyde senin makro evrenden hareketle esas aldığın kuvvetler geçerli değil. Etkili kuvvet ve dinamikler değişiyor. Ve termodinamik. Tekrar tekrar vurguladığım üzere..Bu dediklerim canlılık öncesi, yani kimyasal evrim, yani abiyogenez için geçerli. Sana bazı örnekler de verdik ya; kar kristalleri, kil kristalleri vb...

     

    2- Canlılık ve sonrası için ise, varyasyonu sağlayan evrimsel mekanizmalar ve bunların determinasyonunu sağlayan doğal seçilim yeterli. Ve bunların her biri kadar önemli olan zaman ölçeği var bir de. Tüm bunlar için gerekli olan zaman ölçeğini de sindirebilmiş olmak lazım.

     

    Bunları öğrendiğin vakit, şaşırıp kaldığın şeylerin mümkün olduğunu, en azından mümkün "olabileceğini" göreceksin.  Teistin gördüğü bir şey yok özetle. Cahilliği var sadece. Teist olmayan (1) ve (2)nin farkında. Kimin neyi görüp neyi görmediğine sen karar ver artık.

     

    Sütlü Kase kalanı ile ilgili ipuçlarını yazmış zaten sana. (Daha doğrusu o da "tekrar etmiş")..

     

    Vaktim olursa biraz daha detaylı yazarım. Hatta ayrıca bir başlık bile açabilirim bunun için bir gün. Canımıza yetti çünkü :)

    konular  birbirine  yakın  haklısınız  fakat  benim  merakım  bu  kadar  açıksa  ateistlerin  düşüncesi  ney  veya  tanrının  varlığı  net  değilse  teistler  neden  inanıyor  kısaca  teistlerin  manevi  bakışına  (kendi  deyimleriyle  mana  alemi  olanın  arkasındaki görme) olayına  ateist  kişiler  neden  sahip  olmuyor  olamıyor  tarzı  bir  soruydu .

  13. 39 dakika önce, Sütlü Kase yazdı:

     

    Bakın, düzen ve anlam adını verdiğimiz şey insan uydurmasıdır. Bir tablonun yapımcısının olduğunu düşünmeniz, tablonun mantıklı bir şeyi resmetmesi, en azından insan algısına çekici gelmesindendir. 

     

    Soruya farklı bir açıdan bakalım. Bir insan portresinin kendiliğinden oluşmasının imkansız olduğunu düşünüyoruz. Ama anlamsız bir karalamanın kendilinden oluşması çokta imkansız gelmiyor öyle değil mi ?

     

    Matematiksel olarak hangisi daha karmaşıksa onun oluşma olasılığı daha zordur. Ve pek tabii bir insan portresinden daha karmaşık bir karalama mümkündür. 

     

    Bir uzaylı için insan portresi en az bir karalama kadar anlamsız olabilirken, bir karalama mantıklı bir şeyi ifade edebilir. Bu tip hatalar yapılmasının temel hatası insan merkezli düşüncedir. Öyle düşünmeye alışmışız. Ama bu yanlış.....

    teist  kişi  söylediğinize  göre  karalama  olayının  ardındada  bir  bilinç  ve  irade  olduğunu  söyleyecektir. basit  bir  karalamada  olsa. 

  14. 15 dakika önce, Charles dawkins yazdı:

    Teistler akıllarını kiraya verdiklerinden anlayamazlar zaten. Dert etme 

    işin  komik  tarafı  akli  deliller  olarak  sunuyorlar  bunları  canlı  cansız  benzetmesi  veya  cansız  nesne  ve  evren  benzetmesini  hiçbiri  öylesine  diye  söylemiyor  ilk  kullanılan  argüman  bu  çünkü  tatmin  edici  geliyor. 

  15. yani  hangi  arkadaşımla  konuşsam  tabloyu  yapan  var  otomobili  yapan  var  canlıları  veya  bir  ağacı  bile  yapan  var  argümanını  sunuyor  ve  aslında  her şey  bu  kadar  basit  diyorlar  bu  tarz  kişilere  nasıl  yaklaşmalıyız. Yani  aslanla  kaplanı  değil  aslanla  tabloyu  kalemi  kıyaslama  yapabiliyorlar  sadece  buradan  bir  bilince  (kasıtlı bilince) ulaşıyorlar  çünkü  çıkış  noktası  insan  bir  amaç  için  yapmakta  tabloyu  otomobili ve  ikna  ediciligi  çok  fazla  hala  burada  ateistlerede  çokça  sorulmuş  ve  ateistler  onlarca  yanıt  vermişler  ama  tatmin  olan  bir  teist  göremedim  sanki  ?

  16. DELİL 1: İNŞADAKİ DENGE ALLAH’IN VARLIĞINI İSPAT EDER

    İnşa: Maddelerin ve elementlerin bir araya gelerek bir yapıyı oluşturmasıdır. Birçok madde ve element bir araya gelerek bir mevcudu oluştururlar ve bir vücutta toplanırlar. Buna terkip de denilir. İnşadaki denge, Cenab-ı Hakk’ın varlığına büyük bir delildir. Şöyle ki:

    Bir eczanede, muhtelif maddelerle dolu yüzlerce kavanoz şişenin bulunduğunu farz ediyoruz. Bizlerden, bu kavanozlardaki maddeleri kullanarak bir macun ve bir ilaç yapmamız istendi. Bizler eczaneye geldik, gördük ki: O macun ve ilacın yüzlerce ferdi yapılmış ve tezgâha konulmuş. O macun ve ilaçları tetkik ettik, gördük ki: O kavanoz şişelerin her birinden, mahsus bir ölçüyle bir-iki miligram bundan, üç-dört miligram ondan, altı-yedi miligram başkasından ve bunlar gibi, her birinden muhtelif miktarda maddeler alınmış ve o macun ve ilaçlar oluşturulmuş. Eğer birinden bir miligram eksik ya da fazla alınsa o macun ve ilaç tesirini gösteremez; ilaç iken zehir olurlar.

    Acaba hiçbir cihette imkân ve ihtimal var mıdır ki o şişelerden alınan muhtelif miktarlar; şişelerin garip bir tesadüf veya fırtınalı bir havanın çarpması sonucu devrilmesiyle her birinden alınan miktar kadar, yalnız o miktar şişeden aksın, diğer şişelerden akanlar ile beraber gitsin ve toplanıp o macunu ve ilacı teşkil etsinler? Acaba bütün dünya toplansa, bir macunun ve ilacın tesadüfen oluştuğuna bizi ikna edebilirler mi? Hele bu ilaç ve macunun milyonlarca ferdi bulunsa tamamının tesadüf eseri olduğuna bizi inandırabilirler mi? Acaba bu fikirden daha hurafe ve daha batıl bir şey var mıdır?

    İşte bu misal gibi, her bir hayat sahibi bir macundur. Her bir bitki ise bir ilaçtır ki çok çeşitli maddelerden, gayet hassas bir ölçüyle alınan elementlerden terkip edilmiştir. Mesela sadece insana bakalım:

    Vücudumuzda altmışa yakın element bulunmaktadır. Bu elementlerin hepsi bir ölçüye ve dengeye göre vücudumuzda bulunmaktadır. Vücudumuzda belli ölçülerde demir, magnezyum, krom gibi elementler vardır. Bunların azlık veya çokluğu hastalıklara sebep olur. Mesela bakır kan yapıcı özelliğe sahiptir. Eksikliğinde sinir hastalıkları baş gösterir. Mangan, beyin fonksiyonlarını işlettirir. Eksikliği davranış bozukluklarına sebep olur. Kadmiyumun görevi ise tansiyonu ayarlayıp düzgün çalışmasını sağlamaktır. Eksiklik veya fazlalığında tansiyon rahatsızlıkları baş gösterir. Vücudun herhangi bir yerine elementlerin yığılması ise hormonal bozuklukları meydana getirir.

    İnsanın vücudunda böyle son derece hassas bir denge hâkim olduğu gibi, diğer hayat sahipleri olan hayvanların ve bitkilerin vücudunda da aynı denge hâkimdir. Bizler, bu dengenin misalleriyle sözü uzatmıyor ve bu dengeyi öğrenmek isteyenleri ilgili fen kitaplarına havale ederek soruyoruz:

    Acaba en basit bir ilaç dahi tesadüfen oluşamazken, bu derece dengeli olan insan vücudunun ve diğer varaklıkların tesadüfen oluşması hiç mümkün müdür?

    Bütün dünya toplansa bir aspirinin, cam kavanozdaki ilaçların tesadüfen dökülmesi sonucunda oluştuğuna bizi ikna edemez iken; nasıl olurda, bu haptan milyonlar derece daha hassas bir yapıya sahip olan insanın, tesadüf sonucu ortaya çıktığına bizi ikna edebilir?

    Ayrıca vücudumuz, bir ilaç gibi bir defa yapılan ve sonra öylece bırakılan bir şey değil, daima yenilenen bir terkiptir. Bir sene boyunca bağırsaklarımızda ölen toplam hücre ağırlığı 90 kg’dır. Ölen deri hücrelerimizin ağırlığı ise 45 kg’dır. Her gün vücudumuzda 200 milyar alyuvar ölür ve saniyede 10.000 alyuvar yaratılır. Vücudumuz altı ayda bir tamamen yenilenen harika bir terkiptir.

    Bu terkibin tesadüfen olması nasıl mümkün olur? Hem de bu terkipten şu anda yeryüzünde yaklaşık yedi milyar insan varken… Hepsinin tesadüfen oluştuğuna nasıl inanılır?

     

    (Bu  yazıyı  ateistlere  cevap  diye  bir  siteden  kopyaladım  ,merak ettiğim  bu  tür  argümanlardan  yola  çıkarak  ateist  neden  hala  bir Tanrı ya  inanmamayı  seçmektedir ya da  teist  kişi  hangi  nedenle  teleolojik  ve  tasarım  ,kusursuzluk (göz dna hücre) gibi  fikirlere  sizce  neden  sıkı sıkıya  bağlı  kalmayı tercih  etmektedir.Kısaca  ateist  neyi  göremiyor  teist  neyi  görüyor yoksa  aklın  yolu  bir  sözü safsata  mı?yazıyla  ve  sorduğum soruyla ilgili  fikirlerinizi  merak ediyor şimdiden teşekkür ediyorum. Objektif  bakabilir  miyiz  bilmiyorum ayrıca. )

  17. 10 dakika önce, teflon yazdı:

     

    Verdiğim linklerde bununda cevabı verilmiştir oysa ki. Ya okumuyorsunuz, ya kafanız çalışmıyor.

     

    https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/33165-allah-neden-yoktur/&do=findComment&comment=1448018

     Oradan alıntı(oradaki halinden az kırptım):

     

    Bu şimdiye kadar yaptığın en talihsiz en akılsız uslama olmuş. 

     

    1- Be akılsızın önde gideni: trilyonlarca olsa dahi, madde mi daha kompleks ve karmaşıktır, yoksa karşısına koyduğun sınırsız, kadiri ve alim-i mutlak tanrı mı?

    2- Be akıl mantık düşmanı; sen böyle demekle yaratıcıyı trilyonlarca maddeden daha basit bir şeye indirgemiş olmuyor musun?

     

    Kendi topuğundan vurmuşsun kendini işte. Sonsuz karmaşıklık(tanrı), insan aklının kavrayışının ve mantığının dahi çok ötesinde olan "tanrı" daha karmaşıksa eğer, asıl mümkünsüz olan da "o"dur işte. Kendi saçmalığını kendin görüyor musun şimdi..? Olayı sayılarla miktarla ölçekleyen, oranlayan sensin neticede...

     

    1- Bizler sadece basit ve temel parçacıklar sonsuzdur diyoruz, (madde, ön-madde, enerji..)

    2- sizler kalkmış basit parçacıklar ne kelime; koskoca, sonsuz, bilinçli, hem kadiri hem alimi mutlak, herşeye gücü yeten bir şeyin sonsuzluğunu koyuyorsunuz karşısına.

     

    Sonra böylesine bir mallığa, kendi çelişkinize şaşırmamıza şaşırıyorsunuz..

     

    .........................................

     

    Kafanızı bir ilaha takmışsınız. İlla bir ilah olacak ortada :) 

     

    Şimdi düzgün bir cevabın varsa ver. 

    Yoksa "söyleymiş gibi geldi"lerle işimiz olmaz bizim. Sizin olur muydu?

    topigi  okudum  özellikle  bilgisayar  benzetmesi  konusunda  haklısınız  nispeten  dogal  ve  mekanik  farki  var  orada  kindi; usta  yapandan  öncesi e falan  demis  veya  masayı  yapan  masa  cinsinden  değildir  tarzi  kelimeler  kullanmış  ama  masayı  yapanda  masa  cinsinden esasen.  

     

    son  olarak  kötülük  musibet  deprem  tecavüz  videolarina  baktim  adamlar  aklamak  icin  zirvalamis;kimisi  depremin  sebebini  ihtar  demis  kimisi  tecavüz ediliyor  olsun  insan  olgunlasiyor  demis  kimi  mülk  sahibi  Allahtir  istediğini  yapar  demis  (biz  istediğini  yapmasını  değil  ahlakiliğine  vurgu  yapmanıza  rağmen) sizde  izlemissinizdir. 

     

    tümevarim  konusunda  mantiksiz  sayılmazsınız  insani  tecrübe  cok  etkili  gibi verdiğiniz  linki  okuyunca  ;acaba  insan  mekanik  bir  yapıyı  örneğin  saatin  yapılisini  hic  ama  hic  tecrube  etmeseydi ilk  gördüğünde  ne  düşünürdü bunu  yapan  kesin  biri  var  der  miydi  sizce?

  18. 12 dakika önce, teflon yazdı:

    Kimse zekadan bahsetmemiş orada. Bunu bir zorunlulukmuşcasına ön kabul olarak oraya koyup, sonra da hesabını soran sensin. Bu determinasyon süreci ve sonucu. Zeka ne alaka?

     

    Önce hassa denge, mükemmelik falan buyurup, arkasından mesele kusur değil deyince olmuyor işte. Sice de bu bir kıvırma şekli değil mi?

    Kusurun olduğu yerde yaratıcı değilse bile, kadir mutlaklık tehlikeye girer. Sınırlı ve aciz bir yaratıcıdır söz konusu olan çünkü bu durumda. Kusura binaen.

    Hikmet diyecekseniz eğer. Hikmet, teistlerin sıkıştıkları vakit kullandıkları en harcıalem kulplardan biridir. 

    Bir insanın bir amaç için koyduğu yasalarla, maddi etkileşimlerin evrensel ölçekte ortaya koyduğu sonuçları geriye dönük olarak, laboratuvar ortamı ve belirli bir simetri açısından ele almak suretiyle, kendi amaçlarımız açısından isimlendiriyor ve sınıflandırıyor oluşumuz, yani onlara kanun deyişimiz aynı şey değildir. Yerçekimi kanunu ile 3194 sayılı imar kanunu aynı şey değildir. Maddi etkileşimlerin olduğu her yerde, tersinden baktığınız vakit kanunların olması zorunludur. Bunun için bir tanrıya gerek yoktur. 

     

     

    Kimyasal verimin denge sağlamak gibi bir amacı yok. Bunun için kaynaklar önerebiliriz. İşe; buz ve kil kristallerinden başlamanızı öneririm. Ayrıca sana yine daha önce verilmiş ipucu bir cevabı veriyorum: https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/66755-ortada-1-ürün-failsiz-olur-mu/&do=findComment&comment=1411826

     

     

    "Bina" için de:

     

    - atom altı düzeydeki; ısıl tireşimler, temel kuvvetler ve termodinamik süreçler geçerli olsaydı (Kimyasal Evrim-Abiyogenez)

    - ya da evrimsel mekanizmalarla birlikte doğal seçilime benzer bir determinsayona tabi olsayd eğerı;

     

    EVET OLABİLİRDİ!

     

    Ama yok. O yüzden makro dünyada ve tümevarımla a-posteriori olarak zaten insanlar tarafından yapıldığını bildiğimiz binalar için bunu diyemeyiz.

     

     

    Bilinci de atomlar meydana getiriyor zaten. Bilinç atomlara muhtaç.

     

     

    Yanlış ifade etmiş olsan da. Evet, kesinlikle sahipler. Özetle. Akıl şuur öyle zannetğiniz gibi her şey için ne gerekli, ne de zorunludur. Ama algınız çok zayıf işte bu konuda. B

     

     

    Böyle bir ilke yok. Çünkü "yasa" var "yasa" va. Sizin aynı kefeye koyduğunuz iki yasa aynı şey olmadığı için, böyle bir ilke yok.

     

     

    Güç yanlış bir ifade de olsa, evet sahip. Hatta zorunluluk, kaçınılmazlık düzeyinde. Sadece araştırıp öğrenmeniz gerekiyor. Bu evrenin tanrısı, olsa olsa termodinamiktir herhalde.

     

     

    Tam tersine kaçınılmaz ve gözlenebilir bir durum. Kaos kuramına bir bakın isterseniz. Kaosun alt kümeslerinde ortaya çıkabilen düzenler.

     

     

    Dünyanın en haklı sorusu ve serzenişi bu. Gerekçesini daha önce verdim. Çünkü değili de doğru olan abes bir mantığa dayamışsınız her şeyi.

     

     

    Var olacak hiçbir şey tanrı vardır diyebilmemzi için yeterli değil. Çünkü bunun için genel-geçer bir referans çatımız yok. Hiçbir zaman da olmayacak.

    Asıl soru şu olmalı: Sizler, NE OLSA İNANMAZDINIZ?

     

     

    Maddede zannettiğin şekilde bir bilinç yok. Buna gerek de yok. 

     

     

    Buna yeni başlık aç.

     

     

    İğne usta ya da bilgisayar örneğinin ne kadar zavallı ve sığ oluşu defalarca gösterildi. Bilgisayar analojinle ilgili link verdim sana zaten az önce.

     

     

    Sorun şu ki: Kafanıza göre sıfat atayamazsınız. Onu tanrı ilan eden, yaratılmamış ilan eden sizsiniz. Ben yaptım oldu yöntemi ile. O yüzden bu bir döngüsel mantık oluyor. Ve hiçbir geçerliliği de olmuyor haliyle. Hele hele her şey yaratılmıştır, ama bir şey yaratılmamıştır demek tam akla ziyan bir durum. 

     

    https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/33165-allah-neden-yoktur/&do=findComment&comment=1448018

     

    zahmet  edip  yazmişsiniz teşekkür ederim   ama  tek  bir  yaratıcıyi  kabul  etmeyenler  milyarlarca  atomu  ilah  edinmiş  gibi  geldi  bana şuursuz  atomlara  vererek  bu  işi 

  19. 2 dakika önce, Charles dawkins yazdı:

    Tanrı nin yaratilamayacagini neye göre söylüyorsun.  Kafandan bir varlığa(!) sıfat ekleyemezsin. Bu varlığa (!) neden sıfat verdiğin gerekçesini açıklamak zorundasın. 

    Sanki tanrı ezeli ve ebedidir , o yaratilmazdir deyince mantıken tanrı yi muaf tutuyordun bu sorulardan.  Asıl sizin yaptığınız kabak tadı veriyor 

    bu konu ile ilgili kelam kozmolojik argümanı incelemelisiniz

  20. 3 dakika önce, Charles dawkins yazdı:

     

    Bu durumda tanrı nin yaratıcısı kimdir diye sorulur ve cevap vermemizin imkansız olacağı kadar problem açığa çıkar.  Evrende düzensizlik ve kaos olması da  kainatın bir yaratıcıya ihtiyacının olmadığını ayrıca  bu argümanın sorunları çözmek yerine muazzam bir şekilde konuyu kilitleyeceği ve yaraticinin kökenin açıklanmasında bizi çıkmaza götüreceğinden dolayı  tasarim argümanını kullanmak son derece yanlıştır.

    şu tanrıyı kim tasarladı yarattı sorusu kabak tadı veriyor gerçekten .Yaratılmayan bir şeye yaratılma vasfını zamanı aşkın bir şeye yaratıldı demek tuhaf geliyor .Genelkurmay başkanı kimden emir alır gibi bir soru bu ya da suyu ne ıslatır veyahut lokomotifi kim çeker veya güneşe kim ışık verir gibi .

  21. 8 dakika önce, Charles dawkins yazdı:

    1- Ilk yerde anlattım ya zaten. Yeterince açıkladım tekrar bak oraya 

    2- Bunun da ilk yerde cavabını verdin

     

    3-  Sen bizim toplumumuzdaki   hukuki yasalarla doğadaki yasaları bir tutamazsın

     

    4- Çok kötü bir açıklama yapmışsın. Türlerin %95 inin yokolması hiç de normal bir  canlı döngüsü değildir. Bu doğa da büyük ölçüde kusurun belirtisidir.

     

    5- Hemen hemen 

     

    6- Çünkü büyük ölçüde bir zamanda meydana gelmiş ve çok eskiden düzensizken  bir vakit sonra düzenli olmaya başlamış. Ve gezegenler dönerken kusursuz bir şekilde dönmüyorlar. 

     

    7-Kaotik yapı zaten düzensizlik ve kaostan çok küçük olasılıkla geçici  bir düzen oluşabilmesidir. Ve çoğu aslında bize düzenli gibi gelen illüzyonlardan ibarettirler. Bizim de bu tarz olaylarda büyük resmi görmememiz sebebi de evrimsel bir hatadır.

    peki son olarak sorayım risalei nurlardaki ( eczane örneğini ve iğne usta örneğine ne dersiniz illa okumuşssunuzdur veya karşınıza denk gelmiştir )savunan kişiler küfrün belini kırdığını iddia ederler risali nurların?

×
×
  • Yeni Oluştur...