Jump to content

akılsızşuursuzatom

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    3.975
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne akılsızşuursuzatom kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Bir saat önce, nogodbutAllah yazdı:

    Çok uzun bir konu. Sadece şu kadarını yazayım: İsim sıfat ile aynıdır diyenler şöyle bir misal verirler:
    İnsanlardan ismi adil ancak sıfatı zalim olan insanlar var. Yani ismi Adil ama fiiliyatta zalim.
    Veya Adı Alim ancak ilmi yok fiiliyatta cahil. Dolayısı ile ismi ile müsemma değil .Yani sıfatı ile ismi uyuşmuyor.
    Allah için bu durum söz konusu olmayacağı için diyorlar ki Allah'ın ismi ile sıfatı aynıdır. Gayri dir diyenlerde başka sebepler öne sürerler.


    Ehli sünnet ise aslında ne aynıdır ne gayridir derler diye biliyorum. En azında ekseriyet böyle.
    Şimdi ne aynı ne gayri misaline: Adamın aynadaki görüntüsü adamın aynı değil ama gayri de değil.
    Yani o görüntü adamın aynı zatı ayna önünde var olduğu için  var.
    Ve aynadaki görüntü adama tabiidir. Yani Adam kolunu kaldırsa görüntüde kaldırır.
    Aynı olmazsa kaldırmaz. Yani gayri değil.
    Ama aynı da değil. Yani adamın aynadaki görüntüsüne ateş edilse adama bir şey olmaz. şayet aynı olsa adamında ölmesi yaralanması gerekir.

    Ehli sünnetin görüşü diğerlerine göre daha makul gibi görünüyor. Sıfat zaten soyut bir kavramdır. Gerçekliği bizatihi yoktur. Fakat faaliyeti olursa kendisini belli etmiş olur. Ancak Allah ın faaliyet sıfatlarını göstermesi için ve bunları görebilmesi için evreni ve akıllı varlıkları yaratması gerekir. Zorunlu konuma giriyor ister istemez. Mesela tekvin olduğunu görmesi veya göstermesi için yaratmak zorunda. Eğer ki tekvin sıfatı hadistir diyorsanız orası ayrı olur tabi. Eğer tekvinde allahin zatıyla ezeli ise dediğim gibi olur. Allahın isimlerinin makes bulması için bunlar mantıksal zorunluluktur. Nitekim şöyle bir durum var; bir kişi şafi diye ismi olamaz. Şifa verdiği için biz ona şafii diye isim veririz. Lionel messinin gol kralı diye özelliği var demek ki Messi gol kralı demeyiz. Messi gol kralı ise biz ona gol kralı deriz. Yani Allah merhametli diyeceksek o kendinde özelliği değil yaptıklarına verdiğimiz bir isim olabilir belki.

  2. 1 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

    Sayılarda sonsuz ancak ben kullanabildiğim kadarını kullanıyorum. Kullanabildiklerimi isimlendirip tanımlıyorum.

    Evet sonsuz da belli işlemlerde kullanılır ancak zaten limit gibi sonsuza yaklaşan şeylerde aslında mecazi kullanılıyor.

    Bu yüzden sonsuz sayıları kapsar ancak sayabildiklerim sonsuz değildir. Aslında paradoks gibi ama değil.

    Allah'ın sıfatlarının sonsuz olması ,ila ki sonlu mecralar da da sonsuz tecellisini gerektirmez. Çünkü kapsayıcıdır.

     

    Ben sonsuz zenginim. Maddi Varlığım sayılmıyor. Ancak fakir biri benden para isterken  sınırlı bir miktar söyler. Zira sonsuz harcanan bölünen bir şey değil.

     

    paralel Aynalarda da sonsuz görüntüler oluşur. Ancak ayna  sınırlı olduğu için belli bir kısmı görebiliyoruz. Ancak aslında teoride formülü var sonsuz görüntü oluşur.

    sınırlı mecralar doğal olarak sınırsızı sınırlar. Ahiret bu sıfatların tam kamil derecede tecelli edeceği bir mecradır diye düşünüyorum.

    Sonsuz olması garip gelmiyor mu? Mesela kudret deyince ölçüsel bir şey değil mi bu? Yahut ilim deyince ilim kuşatma bağlamında olsa bile içinde sayısal anlamda bir veri barındırıyor ki! Allah istediği kadar bilgiye sahip olsun evrenle insanla ilgili vs. Bu yine sonsuz bilgi değil ancak bilgiler bütünü veya kapsayıcı bilgi anlamına gelir. Bir diğer problem ise; ahirette nasıl tecelli edecek ahiret ortamı nitelik bakımından sonsuz mudur yine dünya gibi sınırlı bir ortama sahiptir. Fakat süresi devam etmektedir. Allah ancak daima şekilde bazı sıfatlarını devreye koyar. Der ki kudretimle sürekli cenneti cehennemi yaratayim irademle seçeyim merhamet edeyim vs. Bu yine dünya gibi bir ortama benzer tek farkı sürekliliği olması. Demek ki size göre evren sonlu olduğu için allahın sıfatları burada sonsuz vasfına uygun olarak tam tecelli edemiyor yanlış anlamadıysam?

  3. 3 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

    Allah'ın sıfatının sonsuz olması onu dünyada sonsuz olmasını gerektirmez. Zira dünya ve insan sonlu.


    Yani Hayat ismi Allah için sonsuz. Ancak dünyada insan üzerindeki tecellisi sonludur. Zira öldüren ve dirilten hayat veren iki zıt ismi var. Yani baki olan sadece O dur. İnsan fanidir.


    Misal güneş sürekli zati ışık kaynağı yani ışığı kendinden.
    Ama ay veya dünya bir nevi ışık sıfatına sahip olmadığı için ay ve dünyanın sadece güneşe dönük kısmı güneşin ışık sıfatına kaynaklık eder. Ters yönü karanlıktır. Yani bu durumda bu güneşin ışık sıfatı sonsuz değil zira dünya ve ayı her zaman tamamen aydınlatamıyor dememiz gerekir.


    Güneş sürekli daima ışık sahibidir .Ancak dünya ve ay ışık kaynağı olmadığı için sadece güneşe dönük kısmı  aydınlık olur. Bu güneşin değil ayın kusuru. Aslında kusurda değil zira insanın geceye uykuya dinlenmeye de ihtiyacı var. O uzun sıcak gündüzde çalışan yorulan insan serin karanlık gecede uykuya dalar.


    Allah bir an uyuklamaz ve uyumaz ancak insan uykuya muhtaç şekilde yaratılmış. Dolayısı ile Allah'ın her sıfatının insanda sürekli tecelli etmesi gerekmiyor. Bazı sıfatlar zatidir ve ebedi ezeli olanlar bunlardır. Bunlar insana verilemez. Baki hay kadim kayyum ...gibi.


    Ancak ahirette insanda ebedi hayat kazanacağı için bir nevi   insanda artık Allah'ın ebedi hayatı ile sıfatlanmış olur.

    Şunu da eklemeliyiz ki 99 isim rivayeti misal Tirmizi'den gelen 99 isim içinde şafi ismi yoktur. Şafi  ismi Kur'an ayetlerinde fiil olarak yeşfa olarak geçer. Hz İbrahim söyler.


    Ayrıca önemli bir hususta şudur: Şifa kelimesi sadece maddi bedeni hastalıkların izalesi için geçmez hatta çok az geçer .Çoğu manevi ruhi huzur kalp sakinliği genişliği ferahlığı gibi şek ve şüpheden arınma emin ve iman içinde olma hidayet içinde olma anlamındadır.


    Bal içinde insanlar için şifa var denir. Bu maddidir. Kur'an içinde şifa der buda manevidir.
    Aslında çoğu maddi hastalıkların kaynağı da psikolojiktir. Psikosomatik denilen aslında maddi kaynağı olmayan ancak psikolojik rahatsızlık ruhi bunalım akli zorlamalar ile ortaya çıkan rahatsızlıklardır.


    Şunu katiyen diyebilirim ki insan bağışıklık sistemi şayet kafa rahat kalp huzur içinde ise zirve durumdadır. Tabii tabii temiz hava su besinlerde esasen maddi bozulmamış saflığı gösterdiği için bunlarda bedene şifadırlar.


    99 isim hadisi ihtilaflıdır. Allah'ın Kur'an da bizzat geçen isim ve sıfatları vardır. Bir de esma hüsna ifadesi geçer ki bunların sayısının zati manada sınırlı olması mümkün değildir.


    Yani misal Allah'ın kelamı denizler mürekkep olsa  ormanlar ağaç olsa onlar tükenir Allah'ın kelimatı tükenmez denir.
    Bu yüzden  Kur'an'a Allah'ın kelamı denilse de Allah'ın zati kelamı sadece Kur'an değildir. İnsana yönelik sonlu bir kelimattır Kur'an . Aynen ayın bir kısmını aydınlatan ışık güneşin tüm ışığı değil sadece bir kısmıdır misali gibi.


    Birde zati isimler süreklilik ifade eder arazi sıfatlar sonludur:
    Misal zeytin isim olarak daimidir. Ancak sıfatı olan yeşil zeytin siyah zeytin deki yeşil ve siyah bir nevi arazi ve geçicidir. Zira bunlar zaman içinde değişmekte ve de yok olabilmektedir. Zati olan ise zamanla değişime uğramaz sabit kalır. Yani yeşilde olsa siyah da olsa zeytin ismi sabit kalır değişmez.


    Bu yüzden Allah'ın isim ve sıfatları  bahsinde değişik ihtilaflar olmuş:


    Misal bir kısmı her isim sıfattır ancak her sıfat isim değildir der. Bir kısmı isim ve sıfat aynıdır der.
    Gayri sıfatlar işte şafi rezak gibi sıfatlar mahlukun yaratılması ile ortaya çıktığı için ehli sünnetçe hadis kabul edilir. Hadis yani ezeli ebedi olmayan sonradan yaratılan devreye giren demek.


    Ama vücud kıdem beka gibi zati isimler Allah'ın zatına ait olduğu için bunlar mecburen ve bilaistisna ezelidir ve ebedidir.
    Allah'ın hem kabz hem basd isimleri var ve zıttır. Yani hem daraltan hem genişleten.
    Dolayısı ile bunlar hadis mahlukat üzerinde tecelli ettiği için gayri fiili sıfatlar denilir.
     

    Burada sonsuz ve ezeli olan sıfatlara karşılık ehli sünnet eğer şafii rezzak rahmet gibi sıfatlar ezeli değil yaratılmış diyorsa. Allahta özellik bakımından bir şeyler değişmiş olmaz mı? Yani yeni bir özellik eklenmiştir bir anlamda. Bu da allahın sıfatlarının ve haliyle kendisinin Kemal sahibi olmadığını sonradan bir nitelik kazandığını göstermez mi?

  4. 2 dakika önce, Buzul yazdı:

    Çocuğumuzun acı çekmesini ve ölmesini istemeyiz diyen bir anne, baba, çocuğu var ederek, ona acı ve ölüm verir. Birde bunlar çocuğu var eden, ona acı çektiren ve öldüren odur dedikleri, allaha tapınırlar. İstemiyorlar, ama allahlık yapınca da olan bu. İstemiyorlar, ama acı ve ölüm veren de onlar. Zaten allah da böyle tutarsız, zihinsel uyumsuzluk yaşayan yapıdan çıkmıştır. Yani düşünün. Evlat acısının yaşandığı bir yerde, evlat acısı yaşayan kimseler varken, evlat acısı yaşattığı söylenen allaha, allah kimseye evlat acısı yaşatmasın diye dua ediliyor. Milyarlarca kez allahlık yapılan ve ölüm verilen bir yerde, kimsenin evlat acısı yaşamaması mümkün müdür? Görüldüğü gibi yaşayan kimseler vardır. Kuranda allah yine, maide 106da ölümü bir musibet olarak görüyor. Madem öyle, ölüm bir musibette, neden bu musibete yol açan yaratma eylemiyle övünüp, ölüm musibetine uğratıyorsun ki. Şura 30da da diyor ki, başınıza gelen her musibet kendi yaptıklarınızdan dolayıdır. Şimdi bir dakika, şlüm musibetine uğrayan kişi, kendi yaptığından dolayı mı bu musibete uğradı. Yok. Çocuğu yapan ve bu musibete yol açan annesi ve babası, tabi İslama göre yaratan ve ölüm musibetine uğratan allah. Hani çocuk yapmak allahın yaratması ya ve şura 30da kaldı ki allah birçoğunu da bağışlar diyor. Tamam da, ülüm musibetine yol açan yaratma eylemiyle övünen ve sizleri öldüreceğim diyen sensin allah. Bu eylem de bir sorun görmüyorsun. Çocuğumuzun ölmesini istemiyoruz diyen anne, babanın, çocuğu var etmekte ve ölüm vermekte bir sorun görmemeleri gibi düşünün. Dolayısıyla allahı oluşturan yapı tutarlı mı da, allah tutarlı, zihinsel uyumsuzluk yaşamıyor olsun. Yine örneğin yaptıkları çocuğa, var ettikleri o muhtaç bedene, hakkımızı ödeyemezsin, bize şükür et, bize borçlusun diyen anlayış, islamda kendini muhtaç edip, yoksunluk verip, açlık, susuzluk yaşatıp, hangi nimeti yalanlıyorsunuz, sizi yediren, içiren benim, bana şükür edin diyen allah olarak kendini göstermiştir. Lokman 14de allah ile birlikte, anne, babaya da şükür istenmiyor mu? İsteniyor. Sanki yokken yeme, içme sıkıntısı vardı da, var ederek onu giderdiler.

    Hacı biz ne tartışıyoruz sen yine başladın kaset sarmaya.

  5. 5 dakika önce, Buzul yazdı:

    Bir kişi bir kişinin hastalığını tedavi edince, allah şafi adıyla sağlık verdi olur. Bu eylem allaha üstlendirilir.

    Bir kişi bir kişiye yardım edince, allah rahman, rezzak adıyla kendini gösterir. Bu insan eylemi allaha üstlendirilir.

    Allah açlık, susuzluk verir, yoksunluk yaşatır, bu sorunu dayatır, sizi yediren, içiren benim der.

    Allah hastalık verir, size sağlık veren benim der.

    Üşütür, sizi soğuktan koruyan giysiler yarattım der.

    Ama tabi bir kişi kötülük yapınca, allah hiçbir adıyla kendini göstermez. Hastalığı tedavi eden insanın eyleminde tecelli eden allah, kötülük yapan bir insanın eyleminde tecelli etmiyor mu yani şimdi?

    Yine örneğin kuranda allah sizi korusunlar diye zırhı yarattım der, peki birbirlerine zarar versinler diye silah yaratan kim? Korunmak allahtan da, zarar vermek kimden? Korunmak için zırhı yaratan insandır, ama zarar vermek için silah yapan da insandır. Yani müslüman işine gelen insan eylemini, işine gelen kavramı allaha üstlendirir, işine gelmeyeni üstlendirmez. Allah merhamet eder, ama merhametsizlik etmez örneğin. Zulmetmez, yalan söylemez, verdiği sözden dönmez. Ama her şeyi de yapabilir tabi.

    Engeli kaldırdıysan yazayım?

  6. 4 dakika önce, AteistBakish yazdı:

    Materyalizmi anlamayan, gerçeklik tanımını maddeye, objeye göre yapmayan herkes çelişkilerde bocalar.

    Tamam işte somut olarak tanrının sıfatları arasında çelişkiler nedir. NogodbutAllah yukarıda izahını yapıyor. Mesela orada neye itirazınız var yazın öğrenelim.

  7. 22 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

    Çok uzun bir konu. Sadece şu kadarını yazayım: İsim sıfat ile aynıdır diyenler şöyle bir misal verirler:
    İnsanlardan ismi adil ancak sıfatı zalim olan insanlar var. Yani ismi Adil ama fiiliyatta zalim.
    Veya Adı Alim ancak ilmi yok fiiliyatta cahil. Dolayısı ile ismi ile müsemma değil .Yani sıfatı ile ismi uyuşmuyor.
    Allah için bu durum söz konusu olmayacağı için diyorlar ki Allah'ın ismi ile sıfatı aynıdır. Gayri dir diyenlerde başka sebepler öne sürerler.


    Ehli sünnet ise aslında ne aynıdır ne gayridir derler diye biliyorum. En azında ekseriyet böyle.
    Şimdi ne aynı ne gayri misaline: Adamın aynadaki görüntüsü adamın aynı değil ama gayri de değil.
    Yani o görüntü adamın aynı zatı ayna önünde var olduğu için  var.
    Ve aynadaki görüntü adama tabiidir. Yani Adam kolunu kaldırsa görüntüde kaldırır.
    Aynı olmazsa kaldırmaz. Yani gayri değil.
    Ama aynı da değil. Yani adamın aynadaki görüntüsüne ateş edilse adama bir şey olmaz. şayet aynı olsa adamında ölmesi yaralanması gerekir.

    Iste burada misal vermek lazım. Tekvin ezeli bir sıfat mi veya merhamet kudret vs.

  8. 4 dakika önce, AteistBakish yazdı:

     

    Konuşma yetisi ile birlikte mesaj aktarımı başladı.

    Bu mesaj aktarımlarıyla birlikte onaylı ilanlar yani medya ilan ortaya çıktı.

    Toplumlar ilkel zamanlardan beri tanrıcılar, tanrısal varlıklar tarafından yönetildiğinden

    Bu onaylı ilan ve yayınlar hep akli dengesi bozuk bir merkezden çıktı.

    Şu anda bile temizleniyor ama yine de mesajlardan %70 bir kısım hala deliler tarafından ilan edilip yayınlanıyor.

     

    Yani bu tanrı saçmalığıyla ilgili boşuna nefesini harcama.

    Tanrı firavunları varlamaya çalış :D

    Onların en azından sarılı mumyaları var.

    Ne alakası var konuşuyoruz işte. Çelişkileri ortaya çıkarmak amaç.

  9. 3 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

    Sayılarda sonsuz ancak ben kullanabildiğim kadarını kullanıyorum. Kullanabildiklerimi isimlendirip tanımlıyorum.

    Evet sonsuz da belli işlemlerde kullanılır ancak zaten limit gibi sonsuza yaklaşan şeylerde aslında mecazi kullanılıyor.

    Bu yüzden sonsuz sayıları kapsar ancak sayabildiklerim sonsuz değildir. Aslında paradoks gibi ama değil.

    Allah'ın sıfatlarının sonsuz olması ,ila ki sonlu mecralar da da sonsuz tecellisini gerektirmez. Çünkü kapsayıcıdır.

     

    Ben sonsuz zenginim. Maddi Varlığım sayılmıyor. Ancak fakir biri benden para isterken  sınırlı bir miktar söyler. Zira sonsuz harcanan bölünen bir şey değil.

     

    paralel Aynalarda da sonsuz görüntüler oluşur. Ancak ayna  sınırlı olduğu için belli bir kısmı görebiliyoruz. Ancak aslında teoride formülü var sonsuz görüntü oluşur.

    sınırlı mecralar doğal olarak sınırsızı sınırlar. Ahiret bu sıfatların tam kamil derecede tecelli edeceği bir mecradır diye düşünüyorum.

    Mesela tanrının sonsuz olan zati olmayan bir sıfatı var mı? Kıdem beka hayat haricinde.

  10. Bir saat önce, AteistBakish yazdı:

    Bu sıfatlar tek tek ölçülerek mi test edilmiş?

    Mesela

    Evet arkadaşlar şu anda Allahın sonsuz sıfatını test ediyoruz.

    Tam da düşündüğümüz gibi, sonsuzmuş.

    İkinci teste geçiyoruz.

    Dirilten sıfatı testi başlatılıyor.

    Ve bu da doğru çıktı.

    Dirilten sıfatı da gerçekmiş.

     

    Böyle böyle test ve analizler mi yapıldı yoksa birisi bir kaç kelime tekrarladı dinleyenler de "evet, çok doğru" mu dedi?

    Bu kuran, din, iman, inanç sistemlerinde testlerle, analizlerle elde edilen sonuçlar var mı?

    Yoksa hep uzun sakallı adamların lafları mı dayanak noktası?

    Bunlar test edilebilir şeyler mesela irade sıfatı olmasa tercih olmazdı. Kudret olmasa yaratıp idare edemezdi. Tekvin olmasa yaratamazdı vb. Bu anlamda evrene bakarak sıfatlarını çıkartabilirsiniz.

  11. 1 saat önce, bayşapka yazdı:

     

    Tabii edebilir. Eğer o özellikler *sonsuz* değilse. Sonsuz "çok fazla" demek değil. 

    Fakat bazı sıfatları sonsuz değil. Mesela şifaa rezzak merhamet vb. Bu evrenle beraber yaratılmış sıfatlardır. Bu anlamda merhameti sonsuz denemez. Ya da şifası sonsuzdur denemez. Çünkü faaliyet alanı sonlu mekandır sonlu durumlardır.

  12. 52 dakika önce, AteistBakish yazdı:

    Bu sıfatlar tek tek ölçülerek mi test edilmiş?

    Mesela

    Evet arkadaşlar şu anda Allahın sonsuz sıfatını test ediyoruz.

    Tam da düşündüğümüz gibi, sonsuzmuş.

    İkinci teste geçiyoruz.

    Dirilten sıfatı testi başlatılıyor.

    Ve bu da doğru çıktı.

    Dirilten sıfatı da gerçekmiş.

     

    Böyle böyle test ve analizler mi yapıldı yoksa birisi bir kaç kelime tekrarladı dinleyenler de "evet, çok doğru" mu dedi?

    Bu kuran, din, iman, inanç sistemlerinde testlerle, analizlerle elde edilen sonuçlar var mı?

    Yoksa hep uzun sakallı adamların lafları mı dayanak noktası?

    Sorun eğer bu sıfat denilen şeyler miktarsal bir şeyse ki bazıları miktarı gibi görünüyor mesela ; kudret. Mesela merhamet gibi. Bunların sonsuz olması ilginç geliyor bana. Sonsuz miktara ulaşmak mümkün mü ki sayarak veya başka bir yöntemle. Bu anlamda sonsuz kudret daima bir süreci ifade edip sonlanmayı düşündürmüyor.

  13. 3 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

    Ateizm bilimsel metotlar ile uyumlu değil diyen Templeton ödülü sahibi Fizikçi ve astonom olan Marcelo Gleiser'a ateizme neden karşısınız diye sorulduğunda:
    " “The absence of evidence is not evidence of absence,”  diye cevap verir.
    Delilin yokluğu,yokluğun delili değildir diye tercüme edilebilir.


    https://www.scientificamerican.com/article/atheism-is-inconsistent-with-the-scientific-method-prizewinning-physicist-says/Kendisini agnostik olarak tarif eder. Ancak dine karşı da toleranslıdır. Zira  mevcut bilimin bildiklerinin bilinmezler içinde bir nokta olduğunu bilir.
    Biliyoruz ki bilimsel metotlar mutlak ve doğru değildir. Hele kuantum ve izafiyet ile  mevcut materyalistik bilimsel kalıpların tuz buz olduğu bir dönemde  bu beşeri sıradan şeyleri mutlak ve doğru sanmak bir zandan öteye gitmez. Hele sosyal ve ruhsal manevi metafizik gibi fiziği aşkın şeyleri maddenin dar kalıpları ile tartmak beyni tartıp ahan da aklın bu kadar fil senden akıllı demeye gider.
    Kaldı ki mevcut dar ve aşınmış kalıplar daha canlılığı bilinci aklı beyni dahi çözememiş iken zira paradigmalar farklı tutup bu kırık tartılar ile   güneşi tartmak abes ile iştigaldir.

     

    Zira yok dediğimiz veya bilinemez denilen nice şeylerin sonradan var olduğunu ve bilindiğini biliyoruz.

     

    Bilim var olan kurulu sistemin analizi ile ortaya çıkan şeydir.

    Sistem bilimsel ki ,sonucunda bilim çıkıyor.

    Eh bu kurulu sistemleri bilim üretmedi bilim sebep değil sonuçtur

    Eh ben neden sonucu sebep ilan edeyim ki.

     

    Bu şuna benzer Dumanın sebebi ateştir. Ateş sebep duman sonuçtur.

    Tutup duman  olmasa idi ateş olmazdı mı diyeceğiz.

    Oysa atasözü ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler ki bu hakikati ifade eder.

     

    Ha duman bir delildir. Bizi ateşe götürür. Şu kurulu sanatlı ilimli hikmetli kainatta sonuçtur yaratılmıştır delildir bizi ilk sebep asıl faile hakiki müesirre götürür.

    Binayı mimar yerine ikame edenler madde ezelidir dünya ezelidir demeye başladılar.

    Yani deliler çok ve açık.

     

    Ateşin dumana sebep olduğunu nerden çıkardınız gözlemlediniz mi?

  14. 1 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

    Allah'ın sıfatının sonsuz olması onu dünyada sonsuz olmasını gerektirmez. Zira dünya ve insan sonlu.


    Yani Hayat ismi Allah için sonsuz. Ancak dünyada insan üzerindeki tecellisi sonludur. Zira öldüren ve dirilten hayat veren iki zıt ismi var. Yani baki olan sadece O dur. İnsan fanidir.


    Misal güneş sürekli zati ışık kaynağı yani ışığı kendinden.
    Ama ay veya dünya bir nevi ışık sıfatına sahip olmadığı için ay ve dünyanın sadece güneşe dönük kısmı güneşin ışık sıfatına kaynaklık eder. Ters yönü karanlıktır. Yani bu durumda bu güneşin ışık sıfatı sonsuz değil zira dünya ve ayı her zaman tamamen aydınlatamıyor dememiz gerekir.


    Güneş sürekli daima ışık sahibidir .Ancak dünya ve ay ışık kaynağı olmadığı için sadece güneşe dönük kısmı  aydınlık olur. Bu güneşin değil ayın kusuru. Aslında kusurda değil zira insanın geceye uykuya dinlenmeye de ihtiyacı var. O uzun sıcak gündüzde çalışan yorulan insan serin karanlık gecede uykuya dalar.


    Allah bir an uyuklamaz ve uyumaz ancak insan uykuya muhtaç şekilde yaratılmış. Dolayısı ile Allah'ın her sıfatının insanda sürekli tecelli etmesi gerekmiyor. Bazı sıfatlar zatidir ve ebedi ezeli olanlar bunlardır. Bunlar insana verilemez. Baki hay kadim kayyum ...gibi.


    Ancak ahirette insanda ebedi hayat kazanacağı için bir nevi   insanda artık Allah'ın ebedi hayatı ile sıfatlanmış olur.

    Şunu da eklemeliyiz ki 99 isim rivayeti misal Tirmizi'den gelen 99 isim içinde şafi ismi yoktur. Şafi  ismi Kur'an ayetlerinde fiil olarak yeşfa olarak geçer. Hz İbrahim söyler.


    Ayrıca önemli bir hususta şudur: Şifa kelimesi sadece maddi bedeni hastalıkların izalesi için geçmez hatta çok az geçer .Çoğu manevi ruhi huzur kalp sakinliği genişliği ferahlığı gibi şek ve şüpheden arınma emin ve iman içinde olma hidayet içinde olma anlamındadır.


    Bal içinde insanlar için şifa var denir. Bu maddidir. Kur'an içinde şifa der buda manevidir.
    Aslında çoğu maddi hastalıkların kaynağı da psikolojiktir. Psikosomatik denilen aslında maddi kaynağı olmayan ancak psikolojik rahatsızlık ruhi bunalım akli zorlamalar ile ortaya çıkan rahatsızlıklardır.


    Şunu katiyen diyebilirim ki insan bağışıklık sistemi şayet kafa rahat kalp huzur içinde ise zirve durumdadır. Tabii tabii temiz hava su besinlerde esasen maddi bozulmamış saflığı gösterdiği için bunlarda bedene şifadırlar.


    99 isim hadisi ihtilaflıdır. Allah'ın Kur'an da bizzat geçen isim ve sıfatları vardır. Bir de esma hüsna ifadesi geçer ki bunların sayısının zati manada sınırlı olması mümkün değildir.


    Yani misal Allah'ın kelamı denizler mürekkep olsa  ormanlar ağaç olsa onlar tükenir Allah'ın kelimatı tükenmez denir.
    Bu yüzden  Kur'an'a Allah'ın kelamı denilse de Allah'ın zati kelamı sadece Kur'an değildir. İnsana yönelik sonlu bir kelimattır Kur'an . Aynen ayın bir kısmını aydınlatan ışık güneşin tüm ışığı değil sadece bir kısmıdır misali gibi.


    Birde zati isimler süreklilik ifade eder arazi sıfatlar sonludur:
    Misal zeytin isim olarak daimidir. Ancak sıfatı olan yeşil zeytin siyah zeytin deki yeşil ve siyah bir nevi arazi ve geçicidir. Zira bunlar zaman içinde değişmekte ve de yok olabilmektedir. Zati olan ise zamanla değişime uğramaz sabit kalır. Yani yeşilde olsa siyah da olsa zeytin ismi sabit kalır değişmez.


    Bu yüzden Allah'ın isim ve sıfatları  bahsinde değişik ihtilaflar olmuş:


    Misal bir kısmı her isim sıfattır ancak her sıfat isim değildir der. Bir kısmı isim ve sıfat aynıdır der.
    Gayri sıfatlar işte şafi rezak gibi sıfatlar mahlukun yaratılması ile ortaya çıktığı için ehli sünnetçe hadis kabul edilir. Hadis yani ezeli ebedi olmayan sonradan yaratılan devreye giren demek.


    Ama vücud kıdem beka gibi zati isimler Allah'ın zatına ait olduğu için bunlar mecburen ve bilaistisna ezelidir ve ebedidir.
    Allah'ın hem kabz hem basd isimleri var ve zıttır. Yani hem daraltan hem genişleten.
    Dolayısı ile bunlar hadis mahlukat üzerinde tecelli ettiği için gayri fiili sıfatlar denilir.
     

    Çoğu sıfatı hadis gibi görünüyor o halde. Adalet merhamet şafii rezzak kahhar vs. Hatta kudret tekvin bile zora giriyor bu vaziyete göre. Hem sonsuz sıfatlara haiz bir varlığın sonlu platformda eylemde bulunması onun sonsuz sıfatlara sahip olduğunu değil en azından bizim açımızdan belli bir ölçüde olduğunu gösterir. Çünki sonsuz olmasını gerektirmiyor bu sıfatlarının. Kaldı ki sizin dediğinize rezzak şafii ismi zaten sonsuz değil merhametle öyle. İrade sıfatı sonsuz diyebilirsiniz ama sonlu maddi ortamda iradesini sonsuz olarak kullanamaz ne kadar isterse istesin. Eğer irade etmek derken istediği gibi seçebilmek kastediliyorsa bunun için sonsuz vasfına gerek yok maximal irade de denilebilir. Fakat sonsuz iradeyi zuhur ettirmek için sonlu ortamın olması onun sonsuz bir sıfata haiz olduğunu bence göstermiyor. Kaldı ki kudret sıfatı da öyle. Evreni yaratmak ve idare etmek için maximal kudrete ihtiyaç olsa da sonsuz kudrete sahip olunması gerekmez. Sonuçta evrendeki maddeler sonludur. Bu anlamda dediğiniz gibi en fazla kıdem beka gibi sıfatlar kalıyor o da zati sıfat olarak düşünülebilir zaten. Mutezile burada sıfatlar zattan ayrı değildir demiş. Ehli sünnet ne ayrı ne gayrıdır demiş bazıları da tamamen ayrı demiş. O zaman kendi zatınım dışındaki bütün sonsuz sıfatlara şüphe ile bakmak lazım sizin dediğinize göre.

  15. Bir saat önce, bayşapka yazdı:

     

    Sonsuz demek sınırsız ve sürekli demek. Sonsuz olmadığı sürece çelişki olmaz. 

    Tanrı eylem yaparken bütün sıfatlarını aynı anda kullanmak zorunda mı? Örneğin bir eylem yapıyor. İradesini kullandı kudretini kullandı ama merhametini kullanmayıp hikmetini kullandı ve imtihan için kötülüğü, şifayı açlığı yarattı böyle de olamaz mı? Ya da diğer durum ise; tanrı bazı sıfatlarını çalışır durumdan tamamen pasif duruma alıp istediği zaman da yine aktif edemez mi?

  16. 8 dakika önce, bayşapka yazdı:

     

    Ben dediğini anladım, şifa fikri için hastalığın olması gerekiyor diyorsun. Birincisi hastalığın ne olduğunun bilinmesi için var olmasına gerek yok. Örneğin kanser yok diyelim. Ama hücrelerde hatalı kopyalama olsaydı ne olurdu diye düşünülüp keşfedilebilir. İkincisi yine fikrin kendiyle çeliştiğini tekrar tekrar  söylüyorum. Şifa sonsuzsa şifada pause'a basıp hastalık yaratman gerek. Sonsuz şifada hastalık olamaz. 

    Evet bu konuda katılırım size. Ancak bir kişinin sonsuz merhamet şifaya sahip olması onu her eyleminde mutlak anlamda kullanmasını gerektirir mi? Mesela sonsuz merhametli ama dünyada acıyı da yaratıyor. Yani tam %100 ünü kullanma zorunluluğu olmadığını ancak bir kısmını faal yapma iradesinin olabileceğini düşünüyorum.

  17. 18 dakika önce, bayşapka yazdı:

     

    Hastalığı verirken şafi olunamayacağına göre bu özelliklerin `bazen sonsuz` ya da `sonsuz değil` olması gerek. Çelişkinin sonsuz kısmında olduğunu göstermeye çalışıyorum. 

    Benim kastettiğim ise mantıksal olarak bir kişiye şafii diyebilmemiz için zaten hastalığın zuhur etmesi gerekmez mi? Tamamen hastaliksiz bir ortamda o ismi nasıl anlaşılır veya ortaya çıkar?

  18. 1 saat önce, bayşapka yazdı:

     

    Anlamsız bir sürü kelime. Anlam bindirmeye çalışınca elinde kalıyor. Sonsuz şafii birşey et yiyen parazitleri yaratmaz. Sonsuz rezzak yarattıklarını aç susuz bırakmaz, sonsuz kahhar ise dini adına yapılan hiçbir savaşın kaybedilmemesi gerek. Demek ki "bazen sonsuz" ya da "sonsuz değil". Kendi içinde çelişiyor. 

    Tam tersi Şafi isminin olması için hastalık ve Rezzak için açlık olması gerekmez mi?

  19. 11 dakika önce, anibal yazdı:

     

    İnsanlar sürü canlısı, sürülerin bireyleri arasında bu gibi davranışlara dair içgüdüsel tepkiler olacaktır  ki vardır. Sen de çıkar bunlara ahlak dersin. 

     

    Ama birine işkence etmeye, iyi ya da kötü demek, dinlerin haltıdır, sürü güdülerini istismar ederek. 

    O zaman ahlak diye bir şey yoktur diyorsunuz siz?

  20. 48 dakika önce, AteistBakish yazdı:

    Hepsi tematik kompozisyon.

    Dinlerin bir de teknik boyutu var.

    Mesela hepsinde toplanma yerleri, binalar var.

    Hepsinde düşük ritimli tamtamlar, uzatılmış melodiler. Slow riitmler var.

    Hepsinin tapınağında bir yankı düzeneği var. İçeri girdiğinde tapınağın heybeti ve ortamın ekosu sana kendini küçük hissettirir.

    İşte böyle bir ortamda insanlara kendilerinin küçük ve önemsiz oldukları hissettirilir.

    Ama hepsine büyük ve önemli olanın ne olduğu mesajı işlenir.

    Bir çeşit düzenek. İşe yarıyor ama. 

    İnsanı koyuna çeviriyor.

    Bunlara karşı güçlü olmak istiyorsan içinde bu ritim ve önemsizlik kompozisyonlarına kulak veren tarafı sil at.

    Popüler müziğin ve toplu etkinliklerin evrimine bakarsan, dinlerdeki ortamın birebir zıttı şekilde evriliyor.

    Yüksek ritimli, bağımsız danslı, çok cinsiyetli atmosferler hakim.

    Dinler ve tanrı inancı yok oluyor.

    Dinlerin hakim yöntemleri karşılık bulmuyor artık.

    Ninnilerdeki dini slow melodiler bile yok oluyor.

    Lay lay lom ninniler başladı artık her yerde.

    Dikkatli bakarsan görürsün.

    Farkındayım dinlerin eridiğinin.

  21. 23 dakika önce, AteistBakish yazdı:

    Tanrı saçmalığı için kanıt istemiyorum ki.

    Senin neden var dediğinin kanıtını sunsan yeter.

    Ya da neden var olasılığındaki ihtimal sıfırdan büyük? Onu neyin sıfırdan büyük yaptığını ifade etsen de yeter.

    Belli ki bilinç standartlarımız farklı.

    Tanrı ne ile gündemine girdi senin ? Ne ile ihtimal, olasılığa sahip oldu? Sen onu anlat yeter.

    Birilerinin bunu ifade etmiş olması ona ihtimal kazandırmaz.

    Akıl hastanelerinde tüm dünyada yüzlerce Sezar, Napolyon, Rus Çarı, Padişah falan var.

    Bunların ifadelerini niye gündeme alıp ihtimal ve olasılık atamıyorsun?

    Tanrı hepimizde olduğu gibi çevremizden gündemimize girdi.

×
×
  • Yeni Oluştur...