Jump to content

akılsızşuursuzatom

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    3.975
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne akılsızşuursuzatom kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Şimdi, AteistBakish yazdı:

    Adminlerden birini çağır veya senin yetkin varsa uygula ve bu yavşakla ona kefil olan diğer yavşağı at gitsin.

    Bu insanları tanımıyorsunuz.

    Birbirlerinin kopyası embesil hepsi.

    Forumda yaptığı flood'u ve buraya yazmasını bile Ateistlere karşı şöyle zafer kazandık böyle zfare kazandık diye lanse ediyorlar.

    Arkadaşım neyin kafası bu kimse dediğinizi düşünmüyor. Ben bu forumda 3 yıldır varım zaten. Ne atmasından bahsediyorsunuz. Benden daha bilgili bir kişi olarak gördüm. Bir teistti onunla tartıştık youtubede bende bu konuda daha iyi bir konuşma olir diye rica ettim buraya geldi. Normalde tanımam etmem. Siz ise tuhaf tuhaf laflar ediyorsunuz rica ediyorum. Seviyeli bir tartışma olsun demek yerine bunları atın demek sizi ne objektif yapar ne iyi bir insan yapar ne de başka bir şey.

  2. 1 dakika önce, anibal yazdı:

     

    Bizde böyle, n'aparsın... Arapsever olamadık bir türlü, turşu da kaldık.

     

    Neyse, boşver sen şimdi onu. Senin ahlak dediğin, içine bulduğunu tepip, sirke döküp turşu yaptığın bidondan farklı mı acaba? Bir ara bakarız, ama şu anın konusu değil elbette. 

     

     

    Hodri meydan böyle mi olacaktı. Şaşkınım şu an yoksa şaka mı sadece.

  3. 5 dakika önce, anibal yazdı:

     

    Sanırım içine turşu kurulan bidona ahlak deniyor. Öyle değil mi yoksa? 

     

    Yani, sormaktansa, cevap versen önce, daha anlaşılır olmaz mı? 

     

    Neyse, madem sordun, cevpa verelim.

     

    Ahlak nedir? Mesela, karıları toplayıp pazarda satarak am ticareti yapmaktan başlayalım.

     

    cariye_ticareti | gerçek islam aslında ne?

     

     

    Şimdi, asıl soru şu, ahlak nedir, ne değildir sorusunu, amsatanlardan, amsatan sevicilerden falan mı öğreneceğiz?

     

     

    Hocam bu nedir böyle?

  4. On 26.07.2021 at 13:20, anibal yazdı:

     

    Elbette herşeyin bir çözümü var, ama ardından bir sürü de "acaba?" var...

     

    İşte bugün, aşı karşıtlığı abes absürt bir kavganın içinde debelenenleri görüyoruz. Ama şunları da görüyoruz.

     

    https://www.sozcu.com.tr/2021/saglik/asi-karsiti-corona-virusunden-oldu-6555895/

     

    Şimdi, bu geberip gitme musibeti, bu gibi virüs kapıp perişan olma, ailesini falan telef etme hikayeleri, kişinin kendi yaptıkları yüzünden olmayacak mı?

     

    Hocam Averroes geldi. Nasıl yapmamız gerekiyor.

  5. 47 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

     

    Az önce Averroes nickli bir üyeyi onayladım, artık üye. Bahsettiğiniz arkadaş galiba o.

     

    Hodri Meydan'da tartışacaksanız yetki verip başlık açmak gerekiyor. Bana neden özel mesaj yazamadığını bilmiyorum ama buradan nickimi etiketleyerek yazarsan da görür, işlemleri yaparım. kavak etiketlemiş mesela, başlığı ve konuyu öyle gördüm.

     

    Önce Hodri Meydan'da mı yoksa din forumunda mı tartışacağınıza karar verin, Hodri Meydan olursa bildirin.

     

    Hocam hodri meydan olursa daha iyi olur karışma ve müdahale olmamasını istedi özellikle üye olan kişi.

  6. Şimdi, anibal yazdı:

     

    Elbette herşeyin bir çözümü var, ama ardından bir sürü de "acaba?" var...

     

    İşte bugün, aşı karşıtlığı abes absürt bir kavganın içinde debelenenleri görüyoruz. Ama şunları da görüyoruz.

     

    https://www.sozcu.com.tr/2021/saglik/asi-karsiti-corona-virusunden-oldu-6555895/

     

    Şimdi, bu geberip gitme musibeti, bu gibi virüs kapıp perişan olma, ailesini falan telef etme hikayeleri, kişinin kendi yaptıkları yüzünden olmayacak mı?

     

    Kişinin üyelik nicki " Averroes" hocam.

  7. 3 saat önce, anibal yazdı:

    Garip ama gerçek, aslında başınıza gelen her musibet sizin yaptıklarınız nedeniyledir. Daha doğrusu, yaptıklarınız ve çok daha çok yapmadıklarınız nedeniyle. 

     

    İşte mesela, zamanında AKP'cileri kazığa oturtmuş olsaydık, bugün bu musibet olmazdı başımızda. Dincilerde, zamanında, Mustafa Kemal'i yıldız sarayına hapsetmek yerine boğdursalar, bugün o musibetler başlarına gelmemiş olurdu, di mi?

     

    Mevzu şu. Eğer bugünün musibetlerindne kurtulmak istiyorsan, yaptıklarından çok yapmadıklarına bakmalısın. Özellikle aklı selim denen kişilerin en büyük eşşekliği budur, bakarlar, bakarlar, olayların oraya gelip kendilerine semer vurulmasını baya baya izlerler sadece, göz göre göre. Hitlerin hikayesi, bu hususta tam bir ibret vesikasıdır. 

     

    Velakin, "n'oluyoz lan, bi durun orda" demeyi beceren, buna kalkanlar, tarih boyunca tarihi yazmıştır. İşte muhammet, karı kız götürmede çığır aşmıştır malum. İşte Atatürk, işgalciler yok, o kadar değil demeye cesaret etmekle bu ülkeyi var etmiştir. 

     

     

     

     

     

     

    Dediğim kişi ile youtubeden yorumlar aracılığıyla konuştuğum için geç oluyor biraz. Foruma üye olmuş. Şimdi nicki nedir nasıl yapacağız oni sordum bekliyorum. Bilginiz olsun.

  8. 8 dakika önce, Agnostik84 yazdı:

    2 soru ile İddia sahibinin iddiasındaki çelişkiyi göreceğini düşünüyorum. 

     

    1: evrende Ne olsa idi düzen olmazdı? 

    2: Tanrı ve kozmik yaratıkları (ruh, cin, şeytan, zebani, melek vs) bu düzenin neresinde? Yani bunların olduğu bir evren düzenli olabilir mi? 

     

    Başka sorum yok sayın hakim! 

     

    Kalem var ise tanrı var demekten öteye gidemediğiniz ve kendi içinde çelişik / çarpık bir iddiada bulunduğunuzun farkına varacağınızı düşünüyorum. Haksız mıyım? 

    1. Mutlak yasasızlık olsaydı düzen yok denebilirdi.

     

    2. Saydığınız maddeler ile düzenin olmaması arasındaki bağlantıyı nasıl kurdunuz açar mısınız?

  9. Şimdi, afyon123 yazdı:

    Konu açamadigim icin buraya yaziyorum. 

     

    itirazı 

     

    1-) Tanrı ya kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir ya da O, kaldıramayacağı bir taşı yaratamaz. 

     

    2) Eğer Tanrı, kaldıramayacağı bir taşı yaratabilirse, bu durumda O, kadi- ri mutlak değildir (çünkü O, söz konusu taşı kaldıramaz).

     

     3) Eğer Tanrı, kaldıramayacağı bir taşı yaratmaz ise, bu durumda O, kadiri mutlak değildir (çünkü O, söz konusu taşı yaratamamaktadır).

     

     4) Bundan dolayı, Tanrı kadiri mutlak değildir. Bay Mavrodes, yukarıdaki paradoksa benzer bir çözüm önermiştir"; ancak bu hatalıdır. Mavrodes, Tanrı'nın mevcudiyeti ve daha sonra aşağıdaki gibi de- veya edenler (aldatıcı ikilem tarzında) var sayar. Tanrı kadiri mutlaktır veya değildir .

     

    Eğer O'nun kadiri mutlak olmadığını varsayarsak, O'nun kaldıramayacağı bir taşı yaratması fiili kendi kendisiyle çelişik değildir. Hem O'nun bu fiili yapabilme kabiliyetinin hem de O'nun bu fiili yapmadaki acizliğinin O'nun her şeye kadir olmaması anlamına gelmesinden hareketle, Tanrı'nın her şeye kadir olmadığı sonucunu çıkarabiliriz.Ancak O'nun kadiri mutlak olmadığını bu şekilde kanıtlamak önemsizdir. Önemli olması için [paradoksal argüman] Tanrı'nın'nın kadiri mutlak olduğu varsayımından bu aynı çıkarıma varılmalıdır; yani, Tanr'nın kadiri mutlak olduğu varsayımının  

    bir reductio'ya*(reductio Latince bir kavram olup bir önermenin yada argümanın sonuçların mantıksal olarak absürt yada çelişkili sonuca götürdüğünün kanıtlanması anlamına gelir .) götürdüğünü göstermelidir."

     

     

     Bununla birlikte, Tanrı'nın kadiri mutlak olduğu varsayımıyla, Tanrı'nın kaldıramadığı bir taşı yaratması kendi kendiyle çelişiktir. Kendi kendiyle çelişen bir işi yapabilme acizliği fail üzerinde bir kısıtlama anlamına gelmediğinden, paradoksal argümanın dayanaklarından biri  önerme A3 -yanlıştır. Sonuçta, argüman ya önemsiz ya da geçersizdir. 

     

     

     

    .Bu çözüme pek çok itiraz bulunmaktadır. İlkin, paradoksal argümanın bir reductio olarak temsil edilmesine gerek yoktur; A'da o bir ikilemdir. Mavrodes'in mantık yürütmesi, paradoksal argümanın ya Tanrı'nın kadiri mutlak olduğunu varsayması ya da O'nun kadiri mutlak olmadığını varsaymasının gerekli olduğunu belirtmektedir. 

     

     

    Bu, açıkça yanlıştır: iki varsayımın yapılmasına gerek yoktur ve A'da ikisi de yapılmaz. İkinci olarak, "Tanrı'nın kaldıramadığı bir taş "

     

    Tanrı'nn kadiri mutlak olduğu varsayımı bağlamında yalnızca eğer sadece "Tanrı kadiri mutlakt zorunlu bir şekilde doğru ise, kendi kendiyle çelişiktir. "Russell herhangi bir taşı kaldırabilir"mümkün bir ifadedir. 

     

     

    Sonuç olarak, eğer Russell'ın herhangi bir taşı kaldırabileceğini varsayarsak, bu yalnızca, Russell'ın kaldıramadığı bir taşı yaratmanın aslında Russell ya da başka herhangi biri tarafından gerçekleştirilemeyecek bir iş olduğunu söylemektir. Üçüncü olarak, eğer "Tannı kadiri mutlaktır"

     

     

     zorunlu olarak doğru ise Mavrodes'in çözümünün işe yaraması için iddia etmesi gerektiği gibi o halde, onun Tanrn'nın var olduğu varsayımı paradoksal argüman sorusunu gerektirir. Zira, argümanun gerçekte ortaya koymaya çalıştığı şey, kadiri mutlak bir varlığın mevcudiyeti, mantıksal olarak imkansız olduğudur. Dördüncü olarak, kendi kendiyle çelişik bir işi yapabilme acizliği fail üzerinde herhangi bir sınırlandırma gerektirmediği iddiası tümüyle tartışmasız değildir .

     

    Decartes ,kadir-i mutlak bir Tanrı 'nın bir vadi olmadan bir dağı yapmanın ve bir ile ikinin toplamının üç olmamasını düzenlemek gibi kendi kendiyle çelişen işleri yapabilmesini gerektiğini ileri sürmüştür.

     

     

     Şüphesiz, Mavrodes ve Descartes'in çelişkilerin mahiyeti hakkında farkı teorileri bulunmaktadır. ancak bu da ihtilafin bir parçasıdır. Mavrodes, paradoksun açıkça Tanri'nm kadiri mutlak olmadığını kanıtlamaya çalışan A versiyonunca yanlış yöne yönlendirilmiştir. 

     

     

    Tanrı'nın, tanım itibariyle kadiri mutlak olduğunu söyleme eğilimiyle birlikte bu versiyona yoğunlaşmak, doğrudan paradoksun yanıltıcı olduğu sonucuna götürür. Eğer Tanrı, tanım itibariyle kadiri mutlak ise o zaman açık bir şekilde, Tanrı'nın (herhangi bir taşı kaldırabilecek kadiri mutlak bir varlık) kaldıramayacağı bir taşı yaratması, tanimı itibariyle kendi kendiyle çelişen bir fiildir. Taş paradoksunun gerçekte kanitlamaya çalıştığı şey, kadiri mutlak bir varlık fikrinin mantıksal olarak tutarsız olduğudur .

     

     

    yani, kadiri mutlak Tanrı ya da her hangi başka bir varlığın mevcudiyetinin mantiksal olarak imkansız olduğudur. O bunu, mükemmel biçimde tutarlı olan, Yaratıcı'nın kaldıramayacağı bir taş yaratması işine odaklanarak yapmaya çalışır. Argümanın özü, kadiri mutlak bir varlığın bu fiili yapabilmesi gerektiği ancak fiili yapamadığıdır. 

     

     

    Argümanın en açık olan formunda, paradoksal argümanın aşağıdaki gibi olduğu, belirtilmiştir. x'in herhangi bir varlık olduğu:

                      B itirazı 

     

    1. Ya x,x 'in kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir ya da x,x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz .

     

    2. Eğer x ,x'in kaldıramayacağı bir taşı yaratabilirse ,bu durumda zorunlu olarak en azından x'in yapamadığı bir fiil vardır . (Yani söz konusu taşı kaldırmak )

     

    3. Eger x, x'in kaldıramayacağı bir taşı yaratamaz ise, bu durumda zorunlu olarak, en azindan x'in yapamadığı bir fiil vardır (yani, söz konusu taşi yaratmak). 

     

     

    4. Bundan dolayi, x'in yapamadığı en azından bir fiil vardır.

     

     

     5. Eğer x, kadiri mutlak varlık ise, bu durumda x, her türlü fiili yapabilir. 

     

     

    6. Öyleyse, x kadiri mutlak değildir. x, her hangi bir varlık oldugundan, bu argüman, Tanrı ya da her hangi ka- diri mutlak bir varlığın mevcudiyetinin mantıksal olarak imkansız oldugunu kanıtlamaktadır.

     

    Mavrodes'in çözümünün, paradoksun bu versiyonuna uygulanamayacağı çok açıktır. B'nin bariz bir şekilde kayda değer, önemli bir argümandır.

     

     

     Ancak, "Tanrı" kelimesini içermediğinde hiçbir eleştirmen B'nin Tanrı'nın kadiri mutlak olduğunu varsaydığını sürdüremez. Aynı nedenden dolayı, "Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taş"ım kendi kendiyle çeliştiği hususu açıkça ilgisizdir.

     

     B'nin, kendi kendiyle çelişen bir işi yapabilme acizliğinin failin gücü üzerinde bir kısıtlama olup olmadığı sorusunda tarafsız olduğuna da dikkat ediniz.

     

     

     Bununla birlikte, argümana herhangi bir şekilde zarar vermeksizin, "fiil"in her ortaya çıkışını "tanımı kendi kendiyle çelişmeyen fiil" ile değiştirebiliriz.

     

    Taş paradoksundaki yanlışlık, onun ikileminin ikinci yönünde -B,- bulunmaktadır: "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratabilir"

     

     

     önermesi, aslında x'in ya- pamadığı bir fiilin olduğunu gerektirmektedir ve sonuç olarak x'in kadiri mutlak olmadığını da gerekmektedir. Bununla birlikte, "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" x'in yapamadığı bir fiilin olduğunu gerektirmez ve sonuç olarak x'in kadiri mutlak olmadığını da gerektirmez. Bu gereklilik, "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" ifadesinin yanıltıcı özelliğiyle açıklanıyor olmasını içerdiği görünmektedir.

     

     

     

     "Bir taş yaratamaz" ifadesi, x'in yapamadığı bir fiilin olduğunu ima ediyor gibi görünür ve sonuç olarak da, x'in güç bakımından sınırlı olduğunu ima ediyor gibi görünmektedir. Ancak bu yanılgı analiz ile ortadan kalkar :

     

     "x, x'in kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" yalnızca "Eğer x bir taşı yaratabiliyorsa o halde, x onu kaldırabilir" anlamına gelebilir. Sonraki ifadenin, x'in güç bakımından sınırlı olduğunu gerektirmediği açıktır. 

     

    B1-B3 in şematik temsili, dikkatimizi daha açık bir odak noktasına getirecektir. 

     

    Diyelim ki, S=taş, C=yaratabilir, L=kaldırabilir olsun; x de herhangi bir varlık olsun, söz konusu alem de kavranabilir varlıklar olsun.

                

                    C itirazı 

     

    1) (Ay) (Sy Cxy-Lxy) v-(3y) (Sy Cxy -Lxy) 

     

    (2) (ly) (Sy Cxy-Lxy) (Jy) (Sy -Lxy)

     

     (3) (ay) (Sy Cxy-Lxy) (dy) (Sy-Lxy)

     

     C1 deki ikinci alternatif, "(y) [(Sy Cxy Lxy)]"e denktir. Bu, bizim, "x, kaldıramayacağı bir taşı yaratamaza ilişkin yorumumuzu şematik olarak "eğer x, bir taş yaratabilirse, o halde onu kaldırabilir"

     

     

     olarak açıklar. Şimdi, yanlışın, paradoksal argümanım neresinde yattığı oldukça acıktır. C2 nin mantiksal olarak doğru olmasına rağmen, C 3 mantıksal olarak doğru değildir. 

     

    "dy) (Sx Cxy -Lxy)" mantıksal olarak "(ay) (Sy -Cxy)"yi ima eder. Ama "-(ay) (Sy-Lxy)" mantıksal olarak ne "(Jy) (Sy-Cxy) "yi ne de "(ay) (Sy-Lxy) "yi ima eder. Genel anlamda, "x, x'in kaldıramayacağı taşı yaratamaz" ifadesi mantıksal olarak "x'in yapamadığı bir fiil vardırı ima etmez. (3)

     

    Bazı nedenlerden ötürü yukarıdaki çözümleme, bir failin kendisinin kaldıramayacağı bir taşı yaratabilme acizliğinin, onun bazı filleri yapabilme acizliğini gerektirmesini, onun gücü üzerinde bir sınırlama gerektirdiğine ilişkin düşün 

    me eğilimini tümüyle ortadan kaldırmaz. Yaratıcı dışında başka biri tarafından dırılamayacak bir taş yaratma fiilini düşündüğümüzde gerekçe açıklığa kavuşur. 

     

    Varsay ki, y, yetmiş kilodan daha ağır herhangi bir taşı kaldıramaz. Şimdi, eğer x,y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamazsa, bu durumda x yetmiş kilodan daha ağır bir taş yaratamaz ve aslında x, güç bakımından sınırlıdır. Ancak y'nin kadiri mutlak olduğunu ve herhangi ağırlıktaki taşları kaldırabildiğini farz et. 

     

    Bu durumda x'in, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratabilme acizliği, x'in gücü üzerinde bir kısıtlama gerektirmez. Zira, x herhangi bir ağırlıktaki taşları yaratabilmektedir ve bununla birlikte y, x'in yarattığı herhangi bir taşı kaldırabilmektedir. 

     

    Eğer y, herhangi ağırlıktaki taşları kaldırabiliyorsa ve x yetmiş kilo'dan daha ağır bir taş yaratamıyorsa, o zaman x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz ve x, güç bakımından sınırlıdır. Ancak eğer x herhangi ağırlıkta taşlar yaratabiliyorsa ve y herhangi ağırlıktaki taşları kaldırabiliyorsa, bu durumda x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz .

     

     

    ve bu nedenle de, x güç bakımından sınırlı değildir. Simdi, X'in hem taş yaraticı hem de taş kaldırıca olduğu durumları saglayan paralel düşünceleri doğru bir şekilde görebilmek kolaydır.

     

     

     Yukarıdaki mantıksal gerçekler aşağıdaki gibi özetlenebilir. Gerek x=y gerek de x y olsun, x'in y'nin kaldıramayacagi bir taş yaratabilme acizligi, yalnızca eğer

     

     

     (1) x herhangi agırlıktaki taşlar yaratamıyorsa, veya (i) y herhangi agırlik- taki taşları kaldıramıyorsa, x'in gücü üzerinde bir sınırlama oluşturur. Ve, (i) ya da (ii) yanış olabileceğinden, "x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz". 

     

    "x, güç bakımından sınırlıdır"ı gerektirmez. Bununla birlikte, yapabilirlik ve yapamamazlık hakkındaki tartışmamızın normal bağlamıyla, mantıksal husus belirsizleşir. Bu tür tartışmalar normal olarak, taş yaratma, taş kaldırma ve diğer yapabilmeler açısından sımırlı olan varlıklarla kısıtlandığından, bir varlığın kendi sinin ya da bir başka varlığın kaldıramayacağı bir taş yaratabilme acizligi, normal olarak onun gücü üzerinde bir sunurlama oluşturur. 

     

    Ve bu, bir varlığun kendisinin ya da bir başka varlıgun kaldıramayacağı bir taş yaratabilmedeki acizliginin onun gücü üzerinde zorunlu olarak bir sınırlama teşkil ettiği yanılgısına sebep olur.

     

     

     "x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz"ın (x=y ya da x= y olduğu durumlar- da) "x güç bakımandan sınırlıdr"ı gerektirdigi yanılgısını üretir. 

     

    Bizim tartışmalarımız normal olarak sınırlı güce sahip varlıklarla ilgili olduğu için, "x, y'nin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz"ın "x güç bakmndan sınırlıdır"ı gerektirdiği şeklindeki yanlış inanış, normal olarak hiçbir güçlüğe yol açmayacaktır.

     

     

     Ancak tartışma Tanrı'ya,muhtemelen güç bakımundan sınırsız bir varlığa, döndüğünde dikkatli olmalıyız. Sadece, (i) O, herhangi ağırlıktaki taşları yaratamıyorsa, veya (ii) 0, herhangi ağırlıktaki taşları kaldıramıyorsa, - yani, sadece, O, taş yaratabilme ya da taş kaldırabilme kudretinde sınırlandırılmış ise, Tanrı'nın, kendisinin kaldıramayacağı bir taş yaratabilmedeki acizliği, Onun gücü üzerinde bir sınırlamadır.

     

     Ancak aksi ispatlanıncaya dek ve bunun nasıl yapılabileceğini görmek güçtür Tanrı'nın bu sınırlamalardan hiçbirine tabi olmadığını varsaymada özgürüz.

     

     Bu varsayıma göre Tanrı'nın kaldıramayacağı bir taş yaratmadaki acizliği, O'nun kadiri mutlaklığının iki cihetinin zorunlu bir sonucundan başka bir şey değildir. 

     

    Eğer Tanrı her şeye kadir ise o zaman herhangi bir ağırlıktaki taşları yaratabilir ve herhangi bir ağırliktaki taşları kaldırabilir. Ve "Tanrı herhangi bir ağırlıkta taşlar yaratabilir ve Tanrı herhangi bir ağırlıkta taşları kaldırabilir", "Tanrı, kendisinin kaldıramayacağı bir taş yaratamaz" anlamına gelir.

     

     

    Konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz ?

     

    Bu soruyu geçeli yıllar olmadı mı hocam?

  10. 11 dakika önce, AteistBakish yazdı:

    Evet ama bu analiz ve yorumların öznesi madde yapılır.

    Suje kendi görüşünü katarsa o bilimsel olmaz.

    Açıyı değiştirmeli, ya da herkesin bildiği formülleri kanunları kullanmalı.

    Mesela teistler genelde der ki bunun için bilinç lazım irade lazım işte düzen için kuralları sağlayacak bir akıl lazım gibi söylemler hep gözlemcinin kendisini evrene yüklemesidir mi diyorsunuz?

×
×
  • Yeni Oluştur...