Unholy

Bu forumda kimse senden farklı değil. Farklı konuların tartışılmasını istiyorsan pekala sen açabilirsin o farklı konuların tartışılacağı başlığı. Bunu başkalarından istemek komik. Ayrıca sürekli aynı konuların tartışıldığı fikrine de katılmıyorum. Bazen o kadar ayrıntılı konulara giriliyor ki bu da tartışılmalı mı diye düşündüğüm başlıklar bile oluyor.

İnanmayanlar için çelişkinin tek neden olacağını zannetmiyorum. İnanan zaten çelişkileri farklı yorumlayarak çelişkili değilmiş gibi algılayabiliyor. İnanmayan çelişkilerden farklı nedenler ile inanmamaya başlıyor. Ardından çelişkileri görebiliyor.

Batılılaşmak için, şapka kanun ilan edip, insanları batıdan ithal şaka giydirerek, karşı gelenleri asarak, milletin vergisini batıya aktararak, millete travma yaşatan kimdir ?

Milleti vergiden usandırıp, eşeğe babam diyecek mecburiyette bırakan kimdir ?

Bu sözde travma bu milletin yaşadığı ilk travma değildi. Bu milletin bir de İslam'a geçerken yaşadığı travma vardır. Genellikle sözü edilmez.

Atatürk zaten güllük gülistanlık bir ülke devralmamıştı. Elinde yaklaşık 200 yıldır çöken bir enkaz vardı. Yapabileceğinin en iyisini yaptı. Bugün sizin gibilerin yaşayıp, bu fikirlere sahip olabilmesini ve ifade edebilmesini sağladı. Ama tersi bir durumda bizim fikirlerimizi ifade edebileceğimizi zannetmiyorum ki şu anda bile edemiyoruz zaten bir kaç internet sitesi dışında.

1- Dinden veya kültürden bağımsız bazı değer ve ilkelere sahip olmak.

2- Sistematik ve eleştirel düşünme becerisini kazanmak. Mantık kurallarına uymayı, safsatalardan uzak durmayı öğrenmiş olmak.

3- Çocukluk ve sonrası empoze edilmiş, temelsiz önyargı ve düşüncelerin farkına varmak ve bunlardan kurtulmak.

4- Birey olarak kendinin ve aklının değerinin farkına varmak. Sürekli başka insanların fikirlerini kabul etmek yerine kendi aklın ile de doğruya ulaşabileceğinin farkına varmak.

Hoş bir film olmuş. Konuşmaları Fransızca'ya benzettim, sanırım Fransa'da hazırlanmış.

Bir gün İslam'ı inceleyen bilim adamları Kuran hakkında araştırma yapıyorlarmış. Kuran'ı her yönden incelemişler, matematiksel, fiziksel hesaplar yapmışlar ve Kuran'ın bütünlüğünü bozan bir ayetin kayıp olduğu sonucuna varmışlar. Bu kayıp olan ayetin ilk ayet olduğu sonucuna varmışlar ayrıca. Haber hemen bütün dünyaya yayılmış. Mekke'de kazı çalışmaları başlamış ve kayıp ayet aranmaya başlamış. Bütün şehir kazılmış, bütün müslümanlar seferber olmuş. En sonunda bir yaprak tanesine yazılı şekilde kayıp ayet bulunmuş.

"Bu kitapta geçen bütün kişi ve olaylar hayal ürünüdür."

:lol:

Bu fıkra aslında İncil için anlatılan popüler bir fıkradır. Ben uyarladım.

Öncelikle ahiretin gerçekte var olduğunu kabul etmişim.

Sonrasında ahiret hayatını unutup dünya zevklerine dalmışım.

Bir de üstüne ölümlü olduğumu unutmuşum ve dünyada kalıcı olacağımı zannetmişim.

Farkına varmamı sağladığın için teşekkür ederim.

ateizm dini hakkinda komik site. site kullanicilari ateizm'i secerek hata yapmadiklarina dair kanitlar ariyorlar onlari yaziyorlar. "bakin kuran $oyle kendisiyle celi$iyor demek ki yanli$ yapmami$iz heyo!" falan diyorlar.

http://www.ateizm.org

$ahsen ben tanri olsam sirf bu grubu gaza getirip ugra$tirmak icin kendisiyle celi$en kitaplar yollarim seyredip egleneyim bakayim kacta kacini bulacaklar diye

Bu yazıyı yazan ekşi sözlüğün yaratıcısı ssg. İlginç çünkü kendisini biraz açık görüşlü bir insan zannediyordum. Bu kadar sığ bir görüşle bakmasının arkasında biraz mizahi yön arıyorum ama sanırım yazdıkları kendisinin gerçek düşünceleri.

Her insan kendi fikirlerini ifade etmek ister. Farklı insanlar ile paylaşmak ister. Size doğar doğmaz bazı dogmalar empoze edilmişse, çevrenizdeki çoğu insan da aynı durumdaysa ve siz de bu dogmaların yanlış olduğunu düşünüyorsanız bunların paylaşılması, tartışılmasından daha doğal ne olabilir. Kendi mantığı ile ekşi sözlükte yazanlar da yazdıklarını kendi kendilerine düşünebilirler. Yazmalarına hiç gerek yok. Kendisi belki de İslami bir hayat biçiminden çok uzakta bir hayat geçirmiş olduğu için, yaşananları anlamakta zorluk çekiyor olabilir.

Boşanmaların artmasının nedeni bence kadınların daha çok ekonomik özgürlüklerini kazanmaya başlaması. Kadınlar artık dayak atan kocaya tahammül etmek zorunda değil, kocasının kölesi olmak zorunda değil, kendisine hayatı zehir eden kocaya sadece ekonomik nedenler ile bağlı olmak zorunda değil. Bence olumlu bakılabilecek bir gelişme.

Tanrı nitelikleri belirlenmiş, çok insan tarafından paylaşılan bir imgedir. Bu imgenin tanınmaması o varlığın var olduğunun kabul edildiği ama inanılmadığı anlamına gelmez. O imgenin gerçekte var olduğunun reddidir. İnançsızlıkta herhangi bir dogma kabul edilmemektedir ve bir dogmanın reddedilmesi için de vahiy zorunlu değildir.

Konunun Arap - İsrail savaşı ile ilgisini de anlayamadım.

Yolumuzu belirleyen en önemli etken ailedir. Hayatımız boyunca ailemizin izlerini taşırız. Ama bu her insanda aynı şekilde olmaz. Bazıları ailesine uyulmu bir hayat geçirirken, bazılarımız aileye isyan eder ve ailesinden farklı ideal bir yol izler. Ama isyan eden bile ailesinin izlerini taşır, ters yönde olsa bile. Bu nedenle aile çok büyük bir etkendir.

Diğer etkenler ise daha küçüktür. İçinde bulunduğumuz kültür, okuduğumuz okul, konuştuğumuz ana dil, genetik yapımız bizi etkileyen pek çok etkenlere örnektir.

Ama bu etkenlerin içinde hapis kalmak zorunda değiliz elbette. Özgür irade ilüzyon mudur, değil midir bilemem ama içinde bulunduğu etkenlerin dışına çıkabilmiş pek çok insan var olmuştur tarihte.

Allah'ı sevmiyorum demek varlığını kabul etmek anlamına gelmez. Bir roman veya film kahramınına da duygular beslenebilir, ama bu tür duygular beslemek o film kahramanının gerçekte var olduğunu kabul etmek anlamına gelmez. Allah da gerçek veya hayali olsun bir varlıktır. Nitelikleri vardır. Hayali de olsa insan bu nitelikler ile ilgili düşüncelerini, duygularını belirtebilir.

Hadislerden veya ayetlerden örnek verilmesinin nedeni genellikle din içerisindeki tutarsızlıkları veya bugünkü müslüman davranışlarının ayet veya hadislere uymadığını göstermektir. Bunları örnek gösteren doğru olduğunu iddia etmez genellikle.

İslam'dan nefret edilmesine ben de karşıyım. Sevgi de duymuyorum ama duyguları karıştırmamak gerekir düşünmemiz gereken yerde.

Allah dünyaya müdahale eder mi sorusu da İslam'ın kendi bağlamı içerisinde incelenmektedir. İslam'a göre Allah müdahale eder mi sorusu sorulmaktadır. Yoksa kimsenin kendi kişisel tecrübelerinden vardığı bir sonuç değildir.

Bu sorunun cevabını üçüncü defa cevaplamak istemiyorum.

Var olduğuna inanıp, inanmıyor gibi davranmak heralde akıl işi değildir. Allah'tan korkup insanlar neden inanmasınlar? Saçmalık.

Sinir genellike kendini ve hayatı çok önemsemekten kaynaklanır. En azından benim için öyleydi, eskiden herşeyi kontrol etmeye çalışırdım, hep doğruyu yapmaya ve yaptırmaya çalışırdım ama sonra bütün bunların hiçbir işe yaramayacağı bir olay yaşadım ve bir rahatlık geldi. O zamandan beri sinirlendiğimi çok az hatırlıyorum. Yani çok önemseme şu İngilizce olayını da, geçmişi de. Mizahi bir göz ile bakmaya çalış.

Bence az rastlanan bir durumdan genelleme yapılmış. Çoğu inançlı insan kendisini özel insan olarak görmek değil, kendisini sıradan, herkes gibi bir tanrının kulu olarak görmektedir. Kendisini özel hisseden insanların zeki olanları da Fethullah Gülen, Adnan Oktar gibi yukarı çıkarlar. Geri kalanları da tanrının kulu, hocasının sıradan müridi olarak görür kendini.

İslam ya da diğer dinlerin devam etmesinin nedeni olarak eleştirel ve sistematik düşünce eksikliğini görüyorum. Aslında bu düşünceye sahip olmuş insanlar da inanmaya devam edebiliyorlar ama bence inancın asıl nedeni bu tür düşünce eksikliği. İnananların çoğu kendilerinin iyi insan olduğunu düşünüyorlar, çok masum düşünceler ile inanan insanlar da var. İslam dinine inanıp sevgi ve kardeşliğe gerçekten inanan insanlar da var. Bu insanlar İslam hakkındaki düşüncelerimi değiştirmiyor ama mücadele etmemiz gereken kısım hakkında bir fikir veriyor. Bu insanlar sistematik bir düşünce yapısına geçseler, bazı evrensel değerleri benimseseler bir dine inanacaklarını zannetmiyorum. İnanç neden değil sonuç bence. Düşünce ve değer eksikliğinin bir sonucu.

Bir dönem katolik kilisesi de insanlığın sadece farkında olduğu gerçekler için doğruydu. Galileo dünyanın evrenin merkezi olmadığı iddiasını ortaya attığında kilise tarafından uyarılmış ve görüşlerini değiştirmesi için zorlanmıştı. Ama o dönem insanları için bu gerçek bilinmiyordu, kilise dünyanın evrenin merkezi olduğu iddiasındaydı. Belki de o zamana kadar katolik kilisesinin bütün söyledikleri, o zamana kadar nesnel olarak farkına varılmış herşey ile uyum içindeydi, ama şimdi değil. Herhangi bir din, şu anda evren ile ilgili farkında olduğumuz herşey ile uyum içinde olabilir (bence değil ama), gelecekte farkına varacağımız ama şu andaki mevcut teknoloji ve bilim ile farkında olamadığımız gerçekler ile uyumsuz olabilir. Bunu da şu anda asla bilemeyiz.

Hiçbir duyu organı ile algılanamasına rağmen o ejderhanın var olma ihtimali vardır. Ama bu olasılık çok çok düşüktür. Bu nedenle var olduğuna dair bir kanıt ortaya çıkmadıkça var olmadığı varsayılır. Eğer her insanın var dediğinin, elimizde kanıt olmamasına rağmen var olduğuna inanmamız gerekirse Noel Baba'ya da inanmamız gerekir, binlerce tanrıya da, süper kahramanlara da. Ama var olmadıklarını var sayarız var olduğuna inanan insanlar olmasına rağmen.