Jump to content

Unholy

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    268
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Unholy kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. adam iki mesaj yazdiktan sonra hemen ateist oldu?buda ateistlerin yeni sinsiligi herhalde...sanki inanan biri ama yolun ortasinda kalmis gibi soru soruyor...ve ayni gun icinde okudum ya biz miljon yildir yavas yavas olusmuz icimdeki celiskiler bitti cok mutluyum falan filan...piyangodanmi ciktin sen...ne is....

    Başlığı açtığı tarih 15 Şubat 2008. Ateist olduğunu söylediği iletisi bugün, 27 Temmuz 2009.

  2. Maalesef İslam ile laiklik ya da sekülerizm sürekli birbiri ile çelişecektir. İslam ile ikisini uzlaştırmak çok zor. Ancak müslümanlar azınlık olursa laikliği severler. Örneğin Kuzey Amerika'da ya da Avrupa'da, Avustralya'da yaşıyorlarsa. Orada müslümanlar azınlıkların hakkını savunurlar. Ama elbette bir Budistin ya da Ateistin haklarını değil. Sadece kendi haklarını. Müslümanlar tamamen İslam'ı merkez alarak düşünürler.

    Bugün türbana Allah'ın emri derler. Yarın evlilik, zina, miras konuları da gündeme gelir. Sonunda şeriat düzeni de gelir. CHP'nin çok hak verdiğim bir söylemi var. "Ilımlı İslam" yoktur. Ilımlı İslam er ya da geç radikal İslam'a dönüşecektir. Aslında radikal İslam diye bahsedilen de İslam'ın özü, gerçeğinden başka bir şey değildir.

  3. Radior o kemikler etin içinde kendi kendine oluşmuyor. Bir insanın gelişimi tesadüfi değildir. Her hücremizin içinde bütün vücut yapımızın bilgisinin bulunduğu DNA molekülleri vardır. Anne karnında bir embriyo varken bütün bu kodlara sahip oluruz. Dışarıdan besin almak sonucu bu kodlara uygun şekilde yavaş yavaş kemiklerimiz, organlarımız, beynimiz gelişir. Bir insanın gelişimi boyunca DNA'sı hiç değişmez. Doğduğu andan öldüğü ana kadar DNA'sı aynıdır. Çoğu zaman hücrelerdeki mutasyon sonucu bazı hücrelerin DNA yapısı değişebilir. Eğer bu DNA'sı değişmiş hücreler kontrolsüz bir şekilde çoğalırsa kanser adını verdiğimiz hastalık oluşur.

    Evrim ise nesilden nesile bir gelişimdir. Üreme sonucu oluşan bir değişimdir. Her nesilde mutasyonlar canlıya yeni özellikler kazandırabilir. Bu kazandığı özellik ile o canlı çevresine uyum sağlayabilir veya sağlamayabilir. Bazı durumlarda uyum sağlıyor ve genlerini gelecek nesile aktarabiliyor. Aktarabildiği bazı durumlarda bu mutasyon da canlının kompleksliğini arttıran bir mutasyon olabilir.

    Bu site evrimi anlamak için daha iyi: http://www.evrimianlamak.com/e/Ana_Sayfa

    NOT: Ya o kadar yazdım da başlık bir sene önce açılmış zaten, adam da öğrenmiş neyse kusura bakmayın. Belki başka yeni bir gelen okur. :)

  4. İnternette küçük bir araştırma yaparsan Hristiyanların da İncil hakkında benzer sözler söylediğini öğrenebilirsin. Bir insan baktığında neyi isterse onu görebilir. Eğer sen ABD'nin orta kesimlerinde muhafazakar bir kasabada doğsaydın şu anda bize İncil'in mucizelerini, nasıl eşsiz bir kitap olduğunu anlatacaktın. Hatta yüksek ihtimal müslümanları teröriste benzetecektin.

    Bu tür "sadece gözü olanlar, kalbi açıklar görebilir" tipi açıklamalar tamamen safsatadır. Bunu dünyada her dinin mensubu söyleyebilir.

  5. Batı dünyasında Hristiyanlığın eleştirisi zaten yüzyıllardır yapılıyor. Sanırım bizim bu eleştiriye artık bir katkı yapmamız zor. Zaten Türkiye'de böyle bir ihtiyaç da yok. Bir avuç Hristiyan için burada Hristiyanlık eleştirisi yapmak zaman kaybıdır. Sonrasında Yehova Şahitleri'nin, Mormonların, Hinduların dinini de eleştirmeye de sıra gelmez. Büyük çoğunluğu müslüman bir ülkede, özellikle İslam gelenekleri ile yetiştirilmişseniz eleştireceğiniz elbette İslam'dır. Hristiyanlığın eleştirisi yoğun bir şekilde Batı dünyasında yapılıyor merak etmeyin.

  6. Okumaya ne gerek vardir, felsefeye, bilime ne gerek vardir aklimizda cozulemeyecek sorular olusturmalarina ve şüphe tohumlari ekmelerine ne gerek vardir? Sanata ne gerek vardir, hayat oteki taraftadir!! Biz ezilelim bu kapitalist düzende eşşekler gibi calişalim düzen de dini agzimiza tikasin da ses bile cikaramayalim!! Hic varolmayacak bir hayata saklayalim bu umutlarimizi ama bu dünyada da susalim sabir tanirinin katindaki dubleksimin garantisi vs vs... :fool:

    Bir de üstüne "batı bizi sömürüyor" diye ağlamak da lazım. Hatta batı da bıraksın bilimi, felsefeyi, o şekilde eşitlenelim. :D

  7. Dünyada hergün ayrı bir yaratılış oluyor.

    Her gün farklı farklı türler fırtlıyor.

    Her gün bir insan doğuyor.

    Her gün kuru bir toprak su ile canlanıyor.

    Al işte yaratılış sana.

    Doğru. Sürekli yeni türler ortaya çıkıyor. Bu yeni türleri de mutasyon ve doğal seçilim çok güzel bir şekilde açıklıyor. Eğer yaratılıştan kastın evrim ise benim için bir sorun yok. Ama insan ile maymunların ortak bir atadan gelmediğini iddia ediyor musun? Merak ettiğim bu.

  8. Lütfen konuyu saptırmayalım.

    Benim sorduğum soru şu. Sürekli evrimin kanıtı olmadığını, evrimin ispatlanmadığını söylüyorsunuz. Aslında bu doğru değil ama siz öyle dediğiniz için öyle olsun hadi.

    Peki yaratılış nedir? Yaratılışın kanıtları nedir? Yaratılışın ispatı nedir? Evrimde gördüğünüz eksiklikler demek ki yaratılışta yok. Evet açıklama bekliyorum.

  9. Bu yaratılış meselesi oldukça ilginç. Evrim teorisine baktığımız zaman canlı türlerinin oluşumunu mekanizmaları ile açıklayabiliyoruz. Mutasyonlar, doğal seçilim, genetik sürüklenme gibi. Artık gen haritaları çıkarabilecek teknolojiye ulaştık. İnsan ve şempanze DNA'larını karşılaştırıyoruz. Genlerde %99 benzerlik var. Hatta genler arasındaki işlevsiz DNA'lar bile ortak. Bir tanrının bu işlevi olmayan DNA'ları hem şempanzeye, hem insana aynı şekilde eklemesi oldukça ilginç olsa gerek.

    Evrim teorisi canlı türlerinin oluşumunu açıklıyor. Peki yaratılış neyi açıklıyor? Canlı türleri nasıl yaratılmıştır? Bir anda moleküller fizik yasalarına karşı gelerek birleşip canlı türlerini mi oluşturmuşlardır? Bir anda ortaya yeni bir madde ve enerji olarak canlı türleri mi çıkmıştır? Bu yaratma süreci nasıldır? Yaratılışın kanıtı nedir? Yaratılışı doğrulayan gözlemler nedir?

    Bunların hiçbiri yok. Yaratılış tamamen evrim teorisinin eksik olduğu zannedilen kısımlarına eleştiri olarak ortaya çıkmıştır. Bu tür yaratılışa inanma aslında bir tür boşluklar tanrısına inanmaktır. Henüz açıklanamayan olayları Tanrıya mal etme. Ama sonunda o boşlukları insanlık dolduruyor elbette. Ama işin ilginç kısmı boşlukların olduğunu da evrim karşıtlarının zannetmesidir. Evrimin mekanizmaları hala araştırma konusudur fakat bütün canlı türlerinin ortak bir atadan geldiği artık tartışma konusu değildir.

    Bir de bu evrim karşıtlarının ilginç bir çelişkisi daha vardır. Örneğin bütün insanları bir tanrının yarattığına inanıyorlar. Ama mesela bir yumurtanın döllenmesi, zigot ve embriyonun gelişimi, ceninin gelişiminde bir tanrı müdahalesi aramazlar. Bunları doğrudan gözlemleyebiliyoruz ve herkes bütün bu sürecin doğal olarak açıklanabildiğini biliyor. Bu gerçeğin de aslında sizin mantığınız ile yaratılışı çürütmesi gerekir.

  10. Zinanın suç sayılması bir yana bu şahitlik sistemi hakikaten çok başarısız. Bir kere zina gibi bir olaya şahit olmanın ilginç durumu var. Sonra diyelim zinaya şahit oldun. Ama yanında üç kişi yok. Zina yaptıkları ile kaldılar. Bir de diğer kötü ihtimal var. Zina yapmayan bir insana iftira atacak 4 yalancı şahit bulmak.

  11. İstanbul'un durumu maalesef çok kötü. Sahil kesimleri güzel, oralar gerçekten yaşanılır yerler. Ama denizden uzaklaştıkça medeniyetten de uzaklaşılıyor İstanbul'da. Bu iç kesimlerde tamamen kaçak ve gecekondulardan oluşmuş semtler, ilçeler var. Bazı mahallelerde asfalt yol yok. Sokaklar çocuk dolu, her evde en az beş çocuk. Her adım başı da cami. Buralar işte AKP'nin oy deposu. O manzaraları görünce insan Türkiye'nin geleceğine dair umutlarını kaybediyor.

    Bana göre genel olarak yatırımcılar ve devlet artık İstanbul'dan çekilmeli. Bu İstanbul'da bir evin arsasının değeri, evin değerinin %70 - % 80'ini oluşturuyor. Bu anormal bir oran. Artık Anadolu'da yeni şehirler kurulmalı. Planlı şehirler. ABD'de yapıldığı gibi. İstanbul doğal nüfus kapasitesini çoktan aştı.

  12. ben bi camiye gidip kitap istersem bedava veriyorlar.istrsen geri getir diyorlar.

    sen git turhan dursundan kitap iste bakalım nası tokatlar seni :)

    Turan Dursun'dan artık kitap isteyemezsin. Çünkü kendisi o temiz kalpli, nur yüzlü müslümanlar tarafından öldürüldü.

    Camiler de kitap veriyormuş bedava. O camilerin inşaatı, kuran kitaplarının basımını benim vergilerim ile Diyanet yapıyor. İmamların parası bizim vergilerimiz ile ödeniyor. O yüzden sen bunları boşver. Biraz İslami holdingleri, İslami dernekleri düşün.

  13. Bu Zaman gazetesi çok komik ya. Ben lisede biraz da ekonomik nedenler ile FEM Dersanesi'ne gitmiştim. En ucuz dersane oydu. Orada bir sınıf abisi vardı. O zamanlar Zaman gazetesi her gün ÖSS denemesi veriyordu. Bizim sınıf da her gün deneme çözüyordu. Gazeteler de çöpe. Kimse okumuyor. Türkiye'de bütün dersaneleri düşünürsek sadece buradan onbinlerce tiraj yapar.

  14. Hernekadar atomları modelleyip hidrojen,oksijen vb isimler uyduran bizler olsakta, burada anlatmak istediğim maddenin zihnimizden bağımsız bir gerçekliği olduğu halde, yorumladığımız ''sevgi'' olgusunun dış dünyada hiçbir gerçekliği olmamasıydı.Bilinçsiz genlerin kendini kopyalama eğilimlerinden kaynaklanan bir takım hormonların salınımı sonucu oluşan illüzyonla karşı cinsi sevdiğimizi zannediyoruz.Sevgi olgusuna bu açıdan ''yalan'' yakıştırması yapıyorum.Temelde maddi ''gerçek'' unsurlarıyla açıklanabiliyor olmasının konumuzla bir alakası yok.

    Senin mantığın ile şu anda kullandığımız Türkçe dilinin, yazdıklarımızın hiçbir anlamı yok. Sadece harflerin rastgele dizilişi hepsi. Şu anda yazdıklarımızı Türkçe bilmeyen bir İngiliz okumaya çalışsa sana katılabilir. Onun için burada yazanların hiçbir anlamı yok. Ona göre bunlar harflerin rastgele dizilişi. Burada yazılanlar, kelimelere verdiğin anlam bir ilüzyon mu? Senin mantığın da buraya uyarlanabilir. Bu harflere, kelimelere anlam veriyoruz ama aslında hiçbir anlamı yok. Bir ilüzyon.

    Eğer anlam vermeyi tamamen reddedersek yaşayamayız. Evrende zaten kendiliğinden bir anlam yok. Biz insanlar anlam verme makineleriyiz. Anlam vermeden yaşayamayız. Senin bahsettiğin hormonal olaylara sevgi adını vermişiz. Başkası aşk der. Başkası arzu der. Senin buna bir ilüzyon, yalan anlamı vermene de saygı duyarım. Ama böyle bir anlam vermek zorunluluk değil. Senin seçimin.

  15. 1******** madem; biz insanlar, yaşam , diğer canlılar, evren, güneş, dünya ... vb herşey madde ile enerjinin ürünü olup madde ve enerjiden ibaret , o halde BU MADDE VE ENERJİNİN KENDİSİ NASIL VAR OLABİLDİ ???

    Bu sorunun cevabını arıyoruz. Belki hiçbir cevap bulamayacağız. Ama bu soru ardından hemen "Tanrı kendisi nasıl var olabildi?" sorusunu da getiriyor. Tanrıyı işin içine sokunca var oluş nedenini bir basamak geriye atmaktan başka bir şey yapmıyoruz.

  16. ne diyordun sen?? bu ülkenin çoğu aslında deist ama farkında değiller.. ben ne diyorum?... o insanlarla futboldan kızlardan bahsettiğin sürece sorun yaşamazsın.. ama dinden bahsedersen eleştirmeye kalkışırsan, deist olmadıklarını vasat birer müslüman olduklarını görürsün diyorum.. hepsinin nasıl birden şahin kesildiklerini görürsün..

    Tamam kabul ediyorum, deist yanlış bir ifade olmuş. Şöyle diyelim. İslam'ın nasıl bir din olduğunu bilmiyorlar. Çoğu Kuran'ı değil, kendilerince ahlaklı gördüklerini savunuyor. İşin komik tarafı bir de Arapların İslam'ı yanlış bildiğini savunuyorlar ama asıl kendileri bilmeyenler. Evet İslam'ı eleştiremezsin, haklısın.

  17. alakası yok kardeşim.. yaşadığın çevreye bakıp da bunları söylemen anlamsız... çoğu kemalist müslümanmış.. ülkenin siyasi haritasına bakmak bile yeterli ne olduğunu görmek için... sana da önericem aynı şeyi, git anadolunun herhangi bir şehrine, o zaman görürsün kazın ayağını...

    Ben 5 ay Kayseri'de bir şirkette çalıştım. AKP'nin %60 oy aldığı şehirde. İstanbul'un varoşlarından daha açık bir yerdi. Türbanlı sayısı daha azdı. Gençler flört ediyordu. Canlı müzik çalan kafeler vardı. Bir sürü insan ile tanıştım. Hepsi müslümandı ama laikliği savunuyordu. Ama çoğu bilmiyordu İslam'da kadının yeri nedir falan. Anadolu senin sandığın gibi o kadar yobaz değil.

  18. Türkiye'deki müslümanların bana göre % 70 inin herhangi bir deistten farkı yoktur. Gençler zaten pek namaz, oruç olayına bulaşmaz. Şimdi etrafımızdaki insanlar yani; ailemiz, arkadaşarımız... bunların % 90'ı müslüman değil mi? Nedir bu forumun ateistlerinin müslümanları bu kadar hor görüşü? Ki eminim çoğunun annesi babası müslümandır. Benimkilerin de olduğu gibi

    Benim annem babam da müslüman. Ama Kuran'ı, İslam'ı hiç bilmezler. Türkiye'nin büyük çoğunluğu kemalist müslüman. Türk müslümanı. İslam'dan haberleri yok. Kendi ahlaklarını İslam'ın ahlakı zannediyorlar. Her iyi olanı İslam zannediyorlar. Çoğu aslında deist ama farkında değil. İzmir'de o mini etekli kızlara sor hepsi müslümanım der. Ama bilmez İslam'ın kuralları, yasakları nedir. Bilenlerin de çoğu umursamaz.

    İslam'ı asıl bilip uygulayanların çoğu bizim anlayışımıza göre ahlaksızdır. Bir kadını ikinci sınıf görmek, eve kapatmak, zorla evlendirmek. Türkiye'de böyle bir kesim de var. Bu ülke sadece İzmir değil. İstanbul'da Sultanbeyli'ye, Bağcılar'a, Fatih'e de uğra. Oradaki ahlakı bir değerlendir. Onlar İslam'ı çok iyi biliyor.

  19. Faramir bak yazımı okursan dinden bu bahsettiğin kötülükleri atıp hayatımıza iyi olanları uyguladığımızı söylemişiz. Ama burda öyle bir hava yaratanlar var ki sanki ateist insan bir aziz, ne bileyim ateistler neredeyse tanrı kavramına denk tutulmuş.

    Ben kendimizi yüceltmemize karşıyım. Ateistler evrimde ilerlemiştir demekle, biz ateistler için toprağa gübre lazım Allah o yüzden bunları yarattı diyen dindarlar arasında ne fark var?

    Nerede öyle bir iddia var anlamadım. Hangi ateist ateizmin mükemmel bir ahlak yarattığını savunmuş. Bu iddiayı sürekli öne süren müslümanlardır. İslam'ın mükemmel olduğunu savunurlar. Ateistin eleştirisi de bunadır. İslam mükemmel değildir. Bunu neden bu kadar sorun yaptın anlamıyorum.

    Hangi mesaj seni bu kadar şaşırttı merak ediyorum. Paylaşırsan sevinirim.

  20. Münevver'in ve ailesinin bu olayda hiçbir suçu yok. Münevver istese çoğu Türk kızının yaptığı gibi ailesinden gizli de bu ilişkiyi sürdürebilirdi. Ailesi açık fikirli olarak kızlarının ilişkisi kabul etmiş. Bu tersine takdir edilmesi gereken bir davranıştır.

    Mantıklı bir insan olarak düşün. Hangi neden bir kızın öldürülmesini haklı çıkarabilir? Birisi canına kast ederse nefsi müdafa yaparsın, bunun dışında bir insanın öldürülmesi için hiçbir haklı neden yoktur. Tayyip'in burada yapması gereken bu katili yakalayamadıkları için halktan özür dilemekti. O işin kolayına kaçtı, kendi zihniyetini de buna çok güzel uyarladı.

  21. Peh peh peh. Evet benim bir tanrım var. Kendisini her gün beceriyorum. Nasıl, böyle bir tanrı bulabilir misiniz? :)

    Kendi kendimize masturbasyon yapmaktan vazgeçelim artık. İyi veya kötü olma insanın kendisiyle ilgilidir, din ancak 10. dereceden bir etken olabilir.

    Hadi sevgili ateist kardeşler

    Kuşlar yuva yapsın, kelebekler uçsun, dünyaya barış hakim olsun :D

    Din 10. dereceden etkiliyse sana Suudi Arabistan'a yerleşmeni öneririm. Orada dinin nasıl 10. dereceden etken olduğunu çok iyi anlarsın. Türkiye gibi ülkede anlamak zor olabilir.

  22. Sigmund Freud savunma mekanizmalarını ortaya koyarak psikoloji bilimine çok büyük bir katkı yapmıştır. Her insan hayatı boyunca yüzleşmek istemediği gerçekler ile karşılaşır. Bu gerçekler ile başa çıkabilmek her zaman kolay değildir. İnsan beyni bu tür yüzleşilemeyen bir gerçek ile karşılaştığı zaman savunma stratejileri kurar. Bu tamamen bilinçaltında gerçekleşen bir süreçtir. Birey farkına varmaz. Kendini kandırdığını anlayamaz. Zaten amaç yüzleşilmek istenmeyen gerçek ile yüzleşmemektir.

    Bana göre müslümanların en çok kullandığı savunma mekanizması yansıtma. Yansıtma mekanizması şu şekilde çalışıyor. Bir insan bilinçaltında oldukça olumsuz düşünce ve duygulara sahip olabilir. Öfke, nefret, kaygı, korku gibi. Ama bu duygular ile çoğu zaman yüzleşemez. O duyguları açığa çıkaran gerçekler ile yüzleşemez. Bunu aşmak için sahip olduğu olumsuz duyguları yansıtır. Örneğin kendi içinde çok öfke duyuyorsa ama bunun ile yüzleşemiyorsa kendisine öfke duyulduğunu düşünür. Böylece duygularının karşılıklı olduğunu düşünür ve rahatlar.

    Şimdi müslümanlarda bunun nasıl çalıştığını görürsek. Çoğu evrim karşıtından duyduğumuz sözler şunlar: "Ateistler ve darvinistler panikte, evrim teorisi çöktü". Şimdi saygın bilim adamlarına, bilimsel çevrelere bakıyoruz. Böyle bir panik ortamı yok. Adamlar evrimin bütün mekanizmalarını çözmeye çalışıyorlar. Çalışmalarına kendilerinden emin devam ediyorlar. Asıl panikte olan müslümanlar. Asıl çöken kendi yaratılış fikirleri. Ama bunu dile getirmek yerine kendi korkularını sanki evrimi savunan bilim adamları yaşıyormuş gibi yansıtıyorlar.

    Örneğin Harun Yahya sürekli evrim teorisini savunanları bir tür komplo ile suçluyor. Sanki ortada hiç kanıt yok, darvinistler evrim teorisini doğru çıkarmak için kanıt üretiyorlar. Bu da tam işte bir yansıtmadır. Bunu yapan asıl müslümanlardır. Yaratılış için ortada hiç ama hiç kanıt yoktur. Yaratılış fikrini doğru çıkarmak için çeşitli yollar ile boşluklar arayıp bunları kanıt olarak sunmaya çalışan asıl Harun Yahya. Önce İslam gibi bir gerçeği kabul edip onu doğrulayan kanıtlar arama müslümanlarda. Evrim teorisi böyle değil ki. Bilim kanıtları takip eder ve sonuca varır. Önce bir sonuç kabul edip ona kanıt aramaz.

    Bir de son zamanlarda evrim teorisini bir dogma, inanç olarak göstermeye çalışanlar çıktı. Bu aslında biraz daha samimi bir itiraf. Çünkü bunu söyleyen genellikle kendi görüşlernin de dogma kaynaklı, inanç kaynaklı olduğunu itiraf edebiliyor. Ama bilim adamlarını da kendiniz gibi zannetmeyin. Eğer bir bilim adamı evrim teorisini çökertecek, yanlışlarını bulacak olursa hiç beklemez. O kişi tarihin en büyük kahramanlarından olur. Hiçbir bilim adamı böyle bir fırsatı kaçırmaz. Evrim bir dogma ya da inanç değil. Sürekli yeni kanıtlar ile beslenen, mekanizmaları anlaşılmaya çalışılan bir teoridir.

    Sonuç olarak bu müslümanlar kendi düşünce ve duygularını inanmayanlara yansıtmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Suçlamalarından kendi içlerinde yaşadıkları duyguları anlamak mümkündür.

  23. Tanrıya inanmıyorum. Ama şu gerçeği kabul ediyorum. Savaşa ve rekabete adapte olmuş canlılar olarak kötülüğün olmadığı bir dünyaya uyum sağlamamız zor olurdu. Eğer uyum sağlayacak şekilde yaratılmış olsaydık o ayrı. Ama evrim sonucu bu noktaya gelince savaşları, meydan okumaları, kötülüğü seven canlılar olmuşuz. Biz cennette mutlu olamayız.

    Ama eğer bizi bir Tanrı yaratmış olsaydı, herkesin iyi olduğu bir dünyada mutlu olabileceğimiz bir şekilde yaratırdı.

×
×
  • Yeni Oluştur...