Getaf

Sizin sorularınız beraberinde çok daha fazla soruyu akla getiriyor: Gerçekten halk enflasyon nedir bilmiyor mu? Şu anda bilmiyorsa halkın yüzde 50'sinin enflasyonun ne olduğunu bildigi bir dönem var mi? Örneğin "enflasyon canavarı" diye resmedildiği, karikatürlere konu edildiği dönemlerde halkın yüzde kaçı enflasyonu biliyordu? CHP hala Atatürk'ün partisi olarak biliniyorsa iktidar olamamasini nereye koyacağız? Böyle bilindiği için mi, böyle bilinmediği için mi? Atatürk'ü milliyetçiliğe hapsetmek, sabit bir ekonomi anlayışıyla resmetmek; onun bütün ilkelerine dinamizm

Ben ilginç buldum evet. Ahlak konusu çok derin.. Söylediğin gibi yapay zeka uygulamaları da bu tartışmalara başka bir boyut katacak. Ama bir de gen teknolojisi var ki, Dolly kopyalandığında çokça tartışılmıştı da sonra unutuldu gitti. Fakat bir yerlerde bu kopyalamalar mutlaka yapılıyor ve iş gelip insana dayanacak. Devletler prensip olarak bu araştırmaları sınırlı tutsa da dediğim gibi bir yerlerde bu iş yürüyordur. Hawking'in ölümünden sonra ortaya çıkan makalesinde de genetiğiyle oynanmış süper insanların bir gün insanlığın sonunu getireceği uyarısı vardı. Zenginler insanüstü bir ırk yarata

Güzellik estetikle ilgilidir... Hemen 'güzel' bir örnekle somutlaştırayım! Sarışın çok güzel bir kadın... Çok güzel ama aptal! Demek ki güzellik göze hitap etmesiyle ilgilidir. Dilde de kulağa hitap etmesi kastedilir güzel derken. Yani kulağı tırmalıyor mu falan.. Müzikalite! Anlam ise onun ifade kabiliyetiyle ilgilidir... Ha diyeceksin ki bu başlığı açan ne kastetti? Verilen cevaplardan aslında her şeyi kastettiği ortada...

Araplara sallıyoruz mallıyoruz ama Arapça çok zengin bir dildir. Bi de ayet bükücüler o tarafa bu tarafa kıvırırlar. Oysa Arapça okunurken kıvrılan değil yazarken kıvrılan bir dildir!..

@kavak Onu bunu bilmem ama senin mizah dilin çok gelişmiş! Bunu öğreten bir kurs da yok! Allah vergisi diyeceğim ama.. Olmayan şeyin vergisi mi olur! Vergi dedim de Hükümetin kulağına gitmesin, şaka yapanlardan da vergi alırlar sonra! Yapanlardan yüzde bir, gülenlerden yüzde iki! Gülmediniz! Niye gülmediğiniz anlaşıldı! Şaka şaka, vergi yok!

Bu düşünce çok saçma bir düşüncedir. O kadar saçma ki, neden saçma olduğunu dahi yazmayacağım! Ama çok saçma olması tabii birilerinin böyle düşünmesine de engel değil! Bu da başka bir paradoks!

Anladım. Çok güzel düşünülmüş. Hakikaten o günleri kıskandım.. Ben biraz latife ederek söyledim ama düğümlenen ve kısır döngüyeye giren tartışmalarda bir şeyler yapılmalı diyorum.. Bunu bir admin de yapabilir. Amaç bir tarafa arka çıkmak, bir görüşün önünü açmak değil elbette. Ama bazen insanların bazı hassasiyetleri veya takıntı yaptıkları durumlar olabiliyor. (Ben geçmiş polemikleri kastederek söylemiyorum. Yeni üyelere sizleri örnek diye gösteriyorum!) Yani iş tamamen subjektif bir hal aldığında veya soğukkanlılığımızı yitirdiğimiz ancak bunun ayirdina varamadigimiz zamanlar oluyor. Bu herk

Tartışmayı benim için heyecanlı kılan yeni bir şeyler öğrenmemdir. Her orijinal fikir tarifsiz bir mutluluk verir bana. Bilgiyi değerli kılansa bilimsel olması; yani sınanabilir, test edilebilir, eleştirilebilir, nesnel, evrensel olmasıdır. İlle de bilim diye diretmemizin sebebi bu. Bilim kutsal bir bilgi değildir. Elestirile elestirile bugüne geldiği için en kıymetlimizdir.  Başı dönen sensin. Ben kendimdeyim! İnanmak, sevgiliye teslim olmaktır. Yani duyduğun hazla sekse kendini kaptırmaktır! Orgazm olman doğru partneri seçtiğini göstermez. Sevgilin paranoid şizofren olabi

Nobel Ödülü sahibi Alman fizikçi Albert Einstein'ın inanç kavramını irdelediği ve 'Tanrı mektubu' olarak adlandırılan 1,5 sayfalık mektubu, New York'taki müzayedede yaklaşık 2,9 milyon dolara satıldı. Einstein'ın 1954 yılında 74 yaşındayken Almanca olarak kaleme aldığı ve felsefeci Eric Gutkind'e hitaben yazdığı mektupta, Tanrı, İncil ve Yahudilik ile ilgili düşünceleri yer alıyor. Einstein mektupta, "Tanrı sözcüğü bana insanların zayıflığının bir ifadesi ve ürünü olmanın dışında hiçbir şey ifade etmiyor… İncil ise kutsal ancak yine de nispeten ilkel efsanelerin bir derlemesi" diyor.

Ben de tam bunun üzerinde duruyorum. Değişim kaçınılmazdır. İnsanlar değişiyor. Yani yeni model müslümanlar çıkıyor. Yeni model ateistler çıkıyor. O bakımdan diyorum inanan insanları klasik argümanlarla tarif de edemezsiniz ikna da. Anlattıklarınızı çok geleneksel buldum. Bu değişimden psikoloji bilimi de nasibini almaktadır. Örneğin "tekrar ilkesi" öğrenme psikojisinde geçmişte çok önemsenmiştir. Ancak belli alanlar dışında bu ilke günümüzde gözden düşmüştür. Öğrenme bir kerede de gerçekleşebilir... Konunun çok boyutlu olduğu aşikar. Duygusal, algısal, kültürel ve alışkanlık bazın

İlkel insanın vasıflarını saymışsınız! Sürekli başkalarına bakan, taklit eden, tekrar edilmeden öğrenemeyen ve düşünme yoksunu embesil modelleri anlatmışsınız. Türkiye'de bu insanlardan yığınla yok mu? Var. Ancak insan zihni sadece böyle çalışmaz. Bütün ömrü boyunca hep beyaz kuğu görmüş ve asla başka renk kuğu olmayacağına inanan birine bir tane siyah kuğu gösterirseniz düşüncelerini gözden geçirecektir. Bunu yapabilmesi için tekrar tekrar kuğu göstermenize gerek yoktur! Bütün müslümanlar, şeyhinin uçkuruna hayran hayran bakan tipler değillerdir. İçlerinde değişime açık, yurtdışı görmüş, bilm

Kutsal kitapları okuyup anlayana ATEİST Okuyup anlamayana YOBAZ Hiç okumayana DİNDAR denir...  Nikola Tesla Tanrı sözcüğü bana insanların zayıflığının bir ifadesi ve ürünü olmanın dışında hiçbir şey ifade etmiyor… İncil ise kutsal (nezaketen böyle diyor) ancak yine de nispeten ilkel efsanelerin bir derlemesi. Yahudilik de (kendisi de bir Yahudi) diğer tüm dinler gibi ilkel batıl inançların vücut bulmuş hali" (Einstein) @kavak bu da sana gelsin: 眼泪干得最快。

İşte bu çok doğru.

Bu sebepleri biraz daha açmak isterim: Yeni bilgi işimize yararsa onu çok çabuk benimseriz. Birinci ilke "işe yarar" olmasıdır. Faydacı bir eğilim tüm canlılarda gözlenir. Bizi mutlu edene yaklaşır, huzursuz edenden kaçarız. Pragmatizm en geçer akçedir. Tabii işimize yaraması o bilginin doğruluğunu veya yanlışlığını göstermez. Yanlış bilgi bize fayda, topluma zarar getirebilir. Ya da bize faydası kısa vadede mümkünken uzun vadede ise zararı daha büyük olabilir. Bunun için filtreleme işlemlerine girişiriz. Bu aşamada bireyin sorgulama kapasitesi ve ahlak algısına koşut bir elekten g

Doğru. Biraz da latife ederek söyledim. Aslında hakem meselesi bilimsel bazda düşünüldüğünde ya da tartışma çıkmaza girdiğinde söz konusu olabilir ama forumlarda buna gerek duyulmaz. Serbest atış yapılır. Tek ölçü asgari tartışma prensiplerine uyulmasıdır. Gruplaşma ise, doğru fikri değil kendi fikrini önemseyen ilkel insan davranışıdır. Biz zaten o düşüncede olsaydık fazlasıyla korunup kollandığımız cemaat-tarikat yapılarından kaçmaz, aksine oraları güvenli bir sığınak bellerdik. Tam tersine cesaret göstererek bilimsel düşünceden yana tavır alıp buraları kendimize mesken ettik. Dogmadan kaça

"Kolaylık zorluk kişiden kişiye kültürden kültüre değişir" demişim. Bunun neresi yanlış? Bir yakınlıktan ve yatkınlıktan söz ediyorum. Bir Avrupalı başka bir Avrupalının dilini daha rahat öğrenir. Ayrıca bazı insanlar daha kolay yabancı dil öğrenirler. Çünkü daha yatkındırlar. Hatta adam hızını alamaz dört beş dile kadar öğrenir! Ben bir dille kıyaslayarak degerlendirmedim konuyu. Sadece kolay olduğu görüşüne karşı, sanıldığı kadar kolay olmadığını anlatmaya çalıştım. İletimde de vurguladım, her dil gibi Türkçeyi de hem kolaylaştıran hem de güçleştiren kuralları var dedim. Yani daha en başında

Sevdiğim lafları ara ara paylaşmak istiyorum. Sizler de beğendiğiniz özlü söz, motto, atasözü (mümkünse dünyadan), özdeyiş, dörtlük, nükteli cevaplar paylaşabilirsiniz... Hiçbir şey gözyaşından daha çabuk kurumaz. (Çin atasözü) Paranoyak olmaman izlenmediğin anlamına gelmez! Uyuyor taklidi yapan birini asla uyandıramazsınız! (Mahatma Gandhi) Bir garibana en çok başka bir garibanın garibanlıktan çıkması koyarmış! Eğer dua ile yağmur yağsaydı, yağmur ormanları Brezilya'da değil Arabistan'da olurdu! Entel de insandır. (

@kavak 70 yaşındaki Temel, gitmiş 18 yaşındaki Fadime ile evlenmiş. Dostları uyarmış, “On sene sonra o 28 olurken, sen 80 yaşında olacaksin, farkinda misun?” Temel, “Uyy.. o da mesele midur, 10 yıl sonra oni boşar 18’inde bir başkasini alirum da!..” demiş.

Erken bosalmadan uzayın sırlarına kadar diyorum.. Her şey konuşulmuş diyorum..

Sizinle tartışmayı seviyorum, çünkü bir şeyler öğreniyorum. Fakat bir senaryo üzerinden şöyle olması lazım böyle olması lazım demeniz bana @Hasan Akçay'ı hatırlattı! Hasan Bey gitti, ama inatçılığı foruma miras kaldı!? İsterseniz şöyle yapalım. Birini tartışmamıza hakem atayalım! Bu @Türk Ateist olabilir. Hoş onunla da siyaset konularında ters düşüyoruz. Gerçi ben ısrarla aynı düşündüğümüzü söylemistim ama sonra ben de kuşkulandım! Bizim tartışmamız da yarım kalmıştı. İsterseniz o konuda da siz bize hakemlik yapın! Ateistforum'da yeni bir dönem başlatıyorum! Hakemli tartışma dönemi

Dostum sen şaka mısın? Her seferinde onu demek istemiyorum bunu demek istiyorum diye kendini düzelte düzelte anlamazlık oyunu oynamaya neden devam ediyorsun! Sorun zaten ne dediğinin anlaşılmaması ama senin anlamak ve anlaşılmak gibi bir derdinin olmadığı da anlaşılıyor! Yoksa bu inadı sürdürmezdin! Benim yazimdaki bir çelişkiyi göstermenden ancak memnun olurum. Kalkar yanlışımı düzeltirim. İletilerimi nerenle okuyorsun! Hayatı anlamlandırmak başka, zorlama anlamlar yükleyerek gerçeklerden uzaklaşmak başka! Bir denizkızının gerçek olması beni de heyecanlandırır, ama olmayan şeylere inanarak ha

Konumuz sınav! Söylediğim gibi ilahi bir sınavdan geçmiyor olmamız her an bir şeylerle sınandığımız gerçeğini değiştirmiyor. Ben öyle bakıyorum hayata. Hem gerçek hayattaki tepkilerimi bu gözle değerlendiririm. Hem de şu durumda ben olsaydım ne yapardım derim. Bunu yaparken de basit empati örneklerinin çok ötesinde sorular sorarım. Mesela 18 yaşında bir kızım olsa ve bana hangi mesleği seçeyim diye sorsa, ona en sevdiğin mesleği seç derim. Peki, kızım baba ben genelevde çalışmak istiyorum dese tepkim ne olurdu?! Daha önce @Hasan Akçay'a da sormuştum. Oğlum gelip ben eşcinselim dese oğluma ne t

Ben bunu böyle okumuyorum. Fransa müslimleri savunacak en son ülkedir! Yapılan açıklamalar AİHM'in kararı gibi yani. Kalkıp da İslam'a savaş ilan ediyoruz demelerini mi bekliyorsunuz? İslam bir vakadır. Az tehlikeli, çok tehlikeli. Dinleri böyle bir sıralamaya koyamayiz. Hepsi insanların beynini uyuşturur. Saçma, mantıksız, çağ dışılar. Şiddete kaynaklık da edebilirler. İslam ediyor da. Ancak... Belki iki milyar insanın inandığı ve her inananin da şiddet yanlısı olmadığı düşünülürse topyekûn bir savaş ne mümkündür ne de doğrudur. Mümkün olmadığı kesindir. Doğru değil kısmı ise benim yorumumdur

Hasan Bey ateizmi anlasaydın, Türk Ateist'in ne demek istediğini de, dolayısıyla Nazım Hikmet'i de anlardın! Zaten bunlardan birini anlamamanız, hiçbirini anlamamanız anlamına geliyor! Nazım'ın şiirinde saf insan vardır. Yani yalın, duru, çırılçıplak... Bir müminin bunu anlaması olanaksızdır. Ne diyor Türk Ateist: Peki Nazım ne anlatıyor: Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbirşey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak

Anlattığınız senaryo felsefeci Philippa Foot ve Judith Jarvis’in ortaya attığı Vagon İkilemi (Trolley Dilemma). Bu senaryoda bir tarafta 5 işçi var, diğer tarafta 1 işçi. Makas degistirirseniz yol üzerinde olmayan 1 işçiyi ezip geçeceksiniz ama 5 işçiyi de kurtaracaksiniz! Vicdanı, dolayısıyla ahlakı ilgilendiren bu tür kararların kökenini araştırmak üzere kurgulanan bu senaryolar çoğaltılarak insanların tepkileri ölçülüyor. Diyelim ki bu defa altından tren yolu geçen bir köprünün üzerindesiniz. Yanınızda hiç tanımadığınız iriyarı bir adam var. Yine, senaryo gereği, içinde sürücüsünün olmadığı