Duru akıl
-
İçerik sayısı
89 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
İletiler bölümüne Duru akıl kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
4 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:
Bu fikirler yalnızca bana ait değildir,
kaynak olarak makalelere ve açıklamalara dayanıyor;
o makaleleri yazıp o açıklamaları yapanlara da aittir.
Daha önce linklerini verdim, bir tanesini bir daha vereyim:
http://www.sistersinislam.org.my/news.php?item.1033.7
Bu, anadili Arapça olan Yaseen'in makalesidir;
aralarında anadili Arapça olanların da bulunduğu katılımcılar tarafından
bir forumda uzun uzun müzakere edildi;
müzakerelere benim katıldığım da oldu.
Sevgili Duru akıl,
Açıklamamı istediğiniz husus her ne ise
belli ki sizin ona itirazınız var;
1.itirazınızı lütfen ayetlere dayandırarak yapın;
2.benim kanıt gösterdiğim ayetler sizi neden ikna etmedi, onu belirtin.
Sizin gibi meseleyi yokuşa sürmek değil maksadım , açıklanması gereken husus gayet basit ve sade , eş üstüne eş almak madem ki haram diyorsunuz , eş üstüne eş almadan çok eşli olunmaz diyorsunuz , öyle mi? O halde asrı saadette ve günümüzde bunu yapanlar , harama girmeden nasıl yapmışlar bu yani cevap verebilirseniz buna cevap verin mümkünse sade ve net olsun saygılar .
-
Şimdi yazmış olduğunuz şeyleri maddeleyelim 1- eş üstüne eş almak haramdır 2- Hz. Peygamber ve ashabı kiram arasında çok eşli müminler var 3 - Eş üstüne eş almadan çok eşli olamazsınız , Bunların hepsi size ait fikirler ! Şimdi problem şu , madem ki eş üstüne eş almadan çok eşli olunmaz ( ki mantıken öyle zaten ) pekala çok eşli olanların durumunu net bir şekilde açıklayabilir misiniz , Çünkü eş üstüne eş almak haramdır diyen sizsiniz!
-
11 saat önce, Filozofça yazdı:
Vah vah. Daha aradaki farkı anlayabilecek akla sahip değilsin, bir de duru akıl demişsin. Çeyrek akıl olmalıydı kullanıcı adın. Ölen kişi yok olur, vücudu doğaya karışır, iskeletleri kalır o yok olmaz işte. Ancak ölüm ölen kişi için yok oluştur işte. Ebedi hayat, ahiret, tanrı masalları da yok olma korkusuyla uydurdukları masallardır.:):) şeker kardeşim sen çeyrek akıl bil no problem fakat şuna cevap verebilmiş değilsin , hiç bir şey yok olmaz diyorsun ya ! İşte ben de onu irdeliyorum , eğer kemikleri kalıyorsa insan ''NEYİN '' yok olması korkusuyla öylesi türden masallar uydurmuşlardır? Yani sana göre bir şey yok oluyor bu kesin öyle mi? İşte ben de diyorum ki o şey nedir , örneğin ruh mu , bilinç mi , ego mu , töz mü ???? ney yani ney???
-
2 saat önce, Filozofça yazdı:
Ben de bilmediğini gösteriyorum. Anlarsın veya anlamazsın o senin problemin ancak yazdıklarım bilimsel gerçeklerdir. Burada cahilliğinle bilimsel gerçekleri çarpıtmana, saçmalana izin veremem. Bilimsel olarak evrenin yaratıldığını veya yaratılmadığını bilemeyeceğimiz veya elimizde veri olmadığı senin agnostik zırvalarındır. Hiçbir şey yoktan var olmaz, varken yok olmaz bu da varlık ezeli ve ebedidir, yoktan var olmadı (hep vardı) ve varken yok olmayacak (hep var olacak) demektir. Sonuç olarak yoktan var olan, yaratılan bir şey yoktur, bir yaratıcı da yoktur demektir ki bu da her şey yalnızca var olanın dönüşümüdür demektir kalın kafan alsın diye son defa tekrar ediyorum.''Varlık ezeli ve ebedi'' Madem bu idddiayı ortaya attınız , çelişkiyi göstermeme izin verin , şöyle ki , ölümün insan için yok oluş olduğunu iddia eden de sizdiniz , İNSANSINIZ - VARSINIZ VE ÖLÜP YOK OLACAKSINIZ DİĞER TARAFTAN VAR OLAN HİÇBİRŞEY YOK OLMAZ DİYEN DE SİZSİNİZ ! Başka bir şey demeye lüzum var mı ?
-
5 saat önce, nogodbutAllah yazdı:
31:10: { خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَأَلْقَىٰ فِي ٱلأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ }
"Allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik."
13:2: " اللَّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا": " Allah gökleri, görebildiğiniz direkler koymadan, denge ve çekim kanunu işleterek yükseltip tutan"(ahmet tekin meali)
(ahmet tekinin meali kadim arapça tefsirlere uygundur ahmet tekinin arapçasının iyi olduğuna delildir bence)***
bu ayet istisnasız şekilde tüm tefsirlerde direksiz manası sadece bir seçenek olarak verildiği gibi hemen ardında görünmez direkler latif destekler olarak mana verilmiştir. yani sizin görmediğiniz direklerler ile göğü yükseltti
malumdur ki eski araplar bedeviler çadırlarda yaşar
kubbe şeklinde ki çadırların tam merkezinde yere çakılan bir direk ile yükseltilir
daha sonra evler yine ortalarda bir çok direk dikilerek ayakta kalırdı
sonra modern binalar adeta direkleri sutun ve kolonları gizledi görünmez yaptı yani duvarların köşelerin içine gizledi zira çadır ve eski evler gibi evin ortalarında olan direkler evin boş sahasının tam randımanlı kullanılmasını engeller dahası gidip gelip bu direklere çarparsın bir şey taşısan oraya buraya takılır filan
demek ki modern binaların gizli direklerinden daha mükemmelide görünmez direk ve desteklerdir
yani çekim kuvveti adeta mıknatıs gibi bir fiziki vasıta olmadan çeker iter kuvvet uygular zaten yerin mağnetik kuvveti vardır
bu gün uçan trenler yer ile temas etmeden hızla giderler eskiden desen tren raylara temas etmeden gider gülerlerdi ama görüyoruz ki en mükemmel şeyler temassız telsiz olanlardır.
biri deseki milyon metreküp suyu havada desteksiz dayanaksız tutabilirmisin dese maddi kafa hemen itiraz eder yok olamaz diye
ama görmekteyiz ki gökte bir damla yağmur dayanamaz çekime düşer
ama milyon ton su bulut zerreleri şeklinde bir destek olmadan gökte durur askıda kalır dahası rüzgarlar istediği yere yürür gider ama yere dökülmez
biri dese ki bulutu milyon ton suyu Allah düşmesin diye tutuyor dese bu zaten yalan olmaz zira o kanunu yaratan buharlaşma yoğunlaşma güneş vb yaratan kanunları koyan zaten O 'dur (c.c.)
demek ki tutmak illaki maddi destekle tutmak değildir
kuşlarda gökte tutulur bulutlarda. kuş normalde yumurtadan çıkar yumurtayı havaya atsan bir yağmur damlası gibi düşer ama kuş olup kanatlansa bir kar tanesi gibi kanatlanıp aheste aheste iner
veya dolu olsa taş gibi mermi gibi iner.gökler milyon gök cismi belli yörüngede hızla döndüğü halde hiç biri diğeri üzerine düşmüyor yoldan çıkmıyor bir kanunla gezmekteler
amud direk demek olup amudi dikey demektir amuda kalkmak ayaklar olmadan eller yardımı ile dikey durabilmektir. zaten dağlara ve ayaklara amud direk denmektedir.hayvanlar canlılar ayaklar ile dik olarak dururlar gezerler.ama kuşlar havada uçarken bir nevi ayaklarını gizlerler kanatlarını kullanırlar ve havada gezerler bir nevi ğayri amed dir.ancak havanın kaldırma kuvveti ve kanadı vasıtası ile havada bir nevi gezer.
amudun mecazi manası da vardır. misal bir kadın eşine evimin direği dese bu gerçek direk değildir
manevi anlamda o evi ayakta tutan çekip çeviren demektir ki ayette göklerin yerin dünyanın bir ip zincir bağlantı olmadan kuvvet ve kudret ile ayakta durduğu döndüğü belli eksende gezdiği anlatılır.
dağlar adeta bir direk bir kazık yapılmış mavi gök kubbe bir çadır gibi bu direkler üzerine atılmış gibi manada vardır.
kadim sözlüklerde amid den türeyen muamid manası öyle hasta ki ayakta duracak hali yok ancak bir destekle veya yastıkla ayakta kalabilir veya oturabilir manası verilmiş ki güzel benzetmedir.itimad kelimesi de kök olarak ayette direk manasında geçen amid den türemiştir. yani birine güvenmek dayanmak o güven ile ayakta kalmak manasındadır.
bazı ayetlerde yer ve gök bitişik idi biz onları ayırdık
aynen nasıl embriyo göbek bağı ile anneye tutunur büyür orda sonra belli ağırlığa gelir ordan ayrılır
aynen nasıl bullut zerrler halinde gökte tutulur ağırlaşır damlalar olur ve yere düşer bunun gibidir
nasıl anne ve bebek bitişik idi doğumla ayrıldılar sonra anne o bebek düşmesin diye kucağında tutar yani kuvvet ve kudreti ile tutar.
gökte adeta yeri besler büyütür.bir nevi pamuk gibi meme hükmündeki muallakta ki bulutlar dan süt gibi yağmuru suyu yere emzirir ve yerdeki canlılar büyür serpilir göğe doğru büyür.
gök yerden ayrıldıktan sonra kuvvet ve kudret ile tutuluyor yani görünmez latif direklerle tutuluyor
bulutu kuşu gökte tutan ne ise göğü de tutan O dur.
tutmak illa elle tutmak manasında değildir.ayette kullanılan وَيُمْسِكُ ٱلسَّمَآءَ أَن تَقَعَ عَلَى ٱلأَرْضِ إِلاَّ بِإِذْنِهِ إِنَّ ٱللَّهَ
oruç tutmada kullanılan imsak imsakiye ile aynı köktür.oruç tutmak elle tutmak değildir. manevi anlamda emir anlamında belli vakitte yemek içmek cima gibi cazibeli çekici fiilere karşı kendini alıkoymaktır ila ki kelebçe ile zincir ile hapsetmek değildir tutmak.bazen havada uçan sihirbazlar filan görüldüğünde kesin ip vardır veya bir görünmeyen dayanak noktası var derler ki öyledir yoksa mucize olurdu.
insan fıtratı bir destek olmadan havada kalmayı uygun görmez mutlaka bir destek arar
oysa ki umum semavi cisimler bir yere dayanmaksızın direksiz zincirsiz boşlukta dolanır durur
veya tonlarca su havada bulut olarak gezer veya çok sayıda gazlar su zerreleri havada dolaşır ve görünmez zira latif şeylerdir
Tuttum bu bakış açısını , tek kelimeyle muhteşem .
-
17 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:
yani oradaki dövün olamaz demeye çalışıyorum.
He kardeş he öyle bişey
-
4 saat önce, Hasan Akçay yazdı:
Sizin de isabetle belirttiğiniz üzere
iHTiLAM olmak ve (buluğa ermek)
aynı şeydir.
Bir de bu iki kelimeye siz
dini açıdan yani islam açısından bakıyorsunuz
ama öyle bir şey olamaz.
Yani ihtilam, eğer ihtilam olanları mükellef yapsaydı
yalnızca müslümanlar değil
ihtilam olan herkes mükellef olurdu; yahudi, Hristiyan, ateist...
Lütfen! Tıp var bilim var; akıl var izan var
yani örneğin Türkiye'de 13'ünde aybaşı olduğuna göre cinsel ilişkide bulunma gücüne sahiptir diye
hâlen kendisi* bebek olan bir kız... annelik ehliyetini kazanmış mıdır?
*
Alıntıladığınız iletimde ihtilam ve nikahın eş anlamlılığı ise
özel olarak 24:60 ve 4:6 bağlamında söz konusu edilmiştir;
yoksa genel olarak nikah, nikah kıymaktır yani evlenmek.
"Nikah"ın
"göstergesi ihtilam olan cinsel ilişkide bulunma gücü" olduğunu
Muhammed Esed, Arap filologlara gönderme yaparak,
24:60'a düştüğü 84 nolu dipnotta belirtiyor. Oraya bakılabilir.
Daha söylenmesi gerekenler var
ama şimdilik bu kadar.
_________________________________________________________________
*Bir bilim adamının bununla ilgili anısını okudum; yazıyı bulursam getireyim:
Bu toplantıya gelirken yol kenarında küçük bir kız gördüm, diyor bilim adamı;
küçük kız, bir şey olmuş şarampola düşmüş... ağlıyordu.
Bebeğine mi ağlıyordu, kendisine mi? (Zira kendisi bebekti henüz.)
Ağlıyordu yalnızca. Şarampola düşen bebeğini kaldırıp almadan, alamadan.
.
Şahsi kanaatim o ki , gayet yerinde , bilgilendirici bir paylaşım olmuş hakkını vermek gerek teşekkürler değerli paylaşımınız için , sadece sonda yazdığınız alıntının konuyla ilgisi nedir onu kısaca izah eder misiniz Hasan Bey , hani şu bilim adamı ve düşen bebekten söz eden kısım ?
-
3 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:
Alıntıladığınız iletimde
cambazlık ettiğim kelime hangisidir;
lütfen belirtir misiniz.
Hay hay , efendim şimdi şöyle arzedeyim ;birincisi burada söz konusu ihtilam ve nikah arasında eş anlamlılık teorisini ortaya atma gerekçeniz nedir, , çünkü ihtilam olmak ilk deneyim bağlamında kişinin dini açıdan mükellef sayılması anlamına geldiği(buluğa ermek) oldukça meşhurdur . Bir diğer konu da'' Rüşd ''kavramı evlenme salahiyeti değil de maddi yükümlülükleri çekip çevirebilecek bir zihinsel donanıma sahip olma yeterliliğini çağrıştırıyor (siyak-sibak meselesini de göz önünde bulundurur isek) çünkü bu kavram da hukuk terimleri arasında sıklıkla geçen bir kavramdır , teşekkür ederim .
-
22 saat önce, Hasan Akçay yazdı:
İhtilam.
"İhtilam"a ermemiş çocuklarınız -ellezîne lem yebugel "hulum"e... (2:58)
Nikah ve ihtilam eş anlamlıdır.
Örneğin
24: 60
nikah beklentisi kalmamış OTURAN (bir bakıma YATALAK) kadınlardan söz eder -el KAVÂiDU mimen nisâ illétî lâ yercûne nikah... .
4:6'daki nikah kelimesi de odur. Yetimleri onların ilk ihtilamına kadar gözlemleyin -vebtelul yetâmé hattâ izâ belagun nikah.
"İhtilam"a eren bir çocuk
cinsel ilişkide bulunabilir yani o güce sahiptir artık
ama henüz evlenme ehliyeti (rüşd) edinmemiştir.
Hasan Bey , iletişim kurma konusunda ki başarılı üslübunuzu ve insani yönünüzü takdir etsem de , kutsal metinleri anlam yönünden çarpıtmak ve akla zarar tevil ve yorumlarınızı eleştirmeden geçemeyeceğim , çünkü bu derece tevile , yoruma izin verildikten sonra misal '' Bugün sıcak bir gün ''' gibi basit bir cümle kurulduğunda bile ''sıcak '' aslında şu manaya geliyor olabilir , bugün diye belli bir günün cümle başına konulmuş olması anlamını henüz bilmediğimiz belli bir vakte işaret ediyor olabilir vs.. vs...…….. böylesi türden cambazlıklarla! buna olağanüstü anlamlar yüklenebilir bundan kolay ne var ki yani , bu sizin yaptığınız iş mi şimdi elinizi vicdanınıza koyun, Eğer yorumlamalarınızda sınırları belirgin ve net bir ölçü mekanizması belirlerseniz bu çok daha muteber olur kanaatindeyim saygılar selamlar ..
-
2 dakika önce, sağduyu yazdı:
Hemen laf yetiştireceğine kime yazdığıma bak, mesajın neye cevap olarak yazıldığına bak, ondan sonra ahkam kes.
Şimdi şöyle bişey var tonton biraderim , ahkam kesmek ne demektir önce onu araştır kimseye öyle bişey yaptığım yok zaten bana göre de değil öyle şeyler maksat konuşmak muhabbet etmek (can sıkıntısı işte malum)
-
22 dakika önce, sağduyu yazdı:
İyi olmuş, zaten saçmalamaktan başka bir şey yaptığın yok.
Türkiye'de, müslüman bir ailede, müslüman bir çevrede yetişmedin mi? Etrafın müslümanlarla çevrili değil miydi? Tv'den, medyadan, devletten, okuldan aklına gelebilecek bin türlü mecradan İslam propagandasına maruz kalmadın mı? Daha neyi inkar ediyorsun?
Burda inkar edilcek bişey var mı ki , örneğin ingilterede yaşıyor olsaydın Hristiyanlık propagandası , hindistanda hinduist , japonyada budist ya da şintoist propagandaya maruz kalmayacağını mı sanıyorsun?
-
Saldırmadan, sakince , güzellikle iletişim kurmayı beceremiyor musun güzel insan?
-
2 dakika önce, HATEM yazdı:
Evet bir kişi çok şey söyleyebilir, toplasan konuşmasından "bir şey" bile çıkmayabilir.
Veyâ ikinci bir ihtimâl daha var, sen çok şeyden bir şey bile anlamıyor olabilirsin.
Sen yazdıklarımdan daha anlamadıysan, bundan sonra da anlamazsın, boşuna beni yorma.Revani gibi adamsın ah biraz da şu kıvırman olmasa ..
-
16 saat önce, HATEM yazdı:
melekut teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
1. (Osmanlı Dönemi) Ruhlar âlemi. (Bak: Arş)(İnsan mülk ciheti ile kalbe zarf olur, melekut cihetiyle de mazruf olur. M.N.)
2. (Osmanlı Dönemi) Tam bir hâkimiyyetle, Saltanat-ı İlâhiyyenin müessiriyyet ve idâresinin esrarı.
Her şeyin kendi mertebesinde, o mertebeye münâsib ruhu, canı, hakikatı. Bir şeyin iç yüzü, iç ciheti
3. (Osmanlı Dönemi) Hükümdarlık. Saltanatİlgili Terimler
1. melekût: Ruhlar ve melekler âlemi
2. Melekût: (Osmanlı dönemi) tam bir hâkimiyetle,. Saltanatı İlâhiyenin müessiriyeti ve idâresinin esrârı;
her şeyin kendi mertebesinde, o mertebeye münâsip ruhu, canı, hakikatı' bir şeyin içyüzü iç ciheti hükümdârlık, sultanlık; ruhlar alemi
Şeker kardeşim , meşhur bir söz vardır ''bir şey çok şey söylüyorsa aslında hiç bir şey söylemiyordur ''. Şimdi şu melekut kelimesinin anlamını (sayet kendin biliyor isen) söyler misin bi zahmet ?Elini vicdanına koy anlamını kendin bilmediğin bir şeyi , bilgiçlik yapar gibi niçin dile getiriyosun , falan yerde şu anlama filan yerde bu anlama geliyor diye değil , kendin bu ifadeden ne anlıyorsun işte bize onu söyleyebilirsin .
-
Bir saat önce, nogodbutAllah yazdı:
bu video daki kişilerden 1. seyyid peygamber soyundan bir kişi
diğer ikisi arabistandan
arabistan mezhebi ve itikadi gereği sakalıı belli bir boyutta tutar ve sakal kesmenin haramlığına inanır sakalın sünnet olduğuna inanır ve sünnet sakalında belli formu var.
karşısındaki adamın sakalı misal azdır son video da
saygı duyacaksın
her kes kafir avrupadaki ler gibi erkekler traş olup yüzü bıyığı cıscıplak kadın gibi olacak değil
Allah o sakal ve bıyık kıllarını boşuna yaratmadı yüze bir ziynet katar
sürekli saçı sakalı traş etmek adeta akan suyu tersine çevirmek gibi fıtrat tersine dönmez.
kadında ise esas olan kılsızlıktır ki hormoni bozukluk harici oda onu sever kaldı ki erkek te kadını öyle sever
ve kadında fıtrat gereği erkeği öyle sever
şekil şemali geçinde
adamın ne dediğine bakın diyeceğim
diliniz yok
Kardeş bu şekilde dini savunmuş mu oldun şimdi? o sakal ve bıyıklar (yani kıllar) boşuna yaratılmadı demişsin fıtrattan söz etmişsin , madem öyle erkek üreme organında sünnet edilen kısım boşuna mı yaratıldı da o yüzden kesiliyor , işine gelince fıtrat işine gelince sağlık , hijyen şu bu mu?ha bir de şu var kadınlar fıtrat gereği erkeği öyle severmiş ya öyle diyon hani , ispatlayabilir misin , hangi kadınlar öyle seviyormuş, bununla ilgili bi gözlem sonucu istatistiğe mi ulaştın?
-
2 saat önce, sağduyu yazdı:
Peki Allah nasıl osuruyor? Şeytan osuruyorsa Allah neden osuramasın?
Seviyenin dibe vurduğu bir an skandal yani kepazelik
-
9 saat önce, Yeni Üye yazdı:
Allah sana kızıyor ise bu da bir rahmettir. Seni ve yaptıklarını önemsediğini gösterir. Senden ümidi kesmediğini gösterir.
Yaratmasa, ya da yaratsa ama emretmese, ya da emretse ama yanlışlarımıza kızmasa hepimiz için büyük bir kayıp olurdu.
Kardeş diğer konular pek ilgimi çekmese bile sadece şunu bir de sana sormak istiyorum , '' O ki gökten yıldırımlar gönderir de onunla dilediğini çarpar '' Bu ayeti sen nasıl anlıyorsun veya nasıl anlaşılırsa doğru anlaşılmış olur sence ?
-
Ucuz denirken yanlış anlaşılmasın lütfen , ucuz ya da pahalı ! sonuçta , sadece , kişiye kendini daha iyi hissettiren mecazi bir telkin olmadığını ispat edebilirsin kanaatindeyim , ne dersin???
-
1 saat önce, nogodbutAllah yazdı:
Dostoyevski’ malum idama mahkum olur tam infaz anında kurtulur
o ölüm ile hayat arasında geçirdiği kısa anlar o kadar uzamıştır ki
yazar tüm ününü düşüncelerini esererini adeta bu kısacık anda yaşadığı uzun zamana bağlıdır
kanser gibi ölümcül hastalıklara yakalanan hatta ölüm anında dahi insanlar ölümü kendine yakıştırmazlar bir ümitle kurtulacaklarına inanırlar
ve ümidin hastalıkları iyileştirdikleride vakidir
dirilme yeniden hayat ebedi cennet öyle bir ümit tir ki ölümü hiçe indirir
zira ölümü mutlak yokluklatan hiçlikten kurtarmıştır.
asıl ümitsizlik mutlak yokluktur
ve bu ölümüde aşan daha büyük bir sancıdır
Kur'an adeta ümitsizliği yeisi mümine yasaklar
ve ancak inanmayanlar ümitsiz olur der
bazı ayetlerde o kadar aşkın bir ümit aşılar ki
günahların çokluğu hataların büyüklüğü karşısında affedilemeceğini düşünüp ümitsizliğe düşene adeta ip atar
tutun yukarı çık o derin karanlık yeis çukurundan der ümidin geniş ayınlık alemine seni çıkarır
psikyatride ölüm korkusu tüm korkuların kaynağıdır der
ve doğrudur da
misal yılan yükseklik örümcek kapalılık karanlık korkusu panik atak hastalık vs
hepsinin temelinde ölüm korkusu vardır
yılan zehirler öldürür
yükseklikten düşersem ölürüm
örümcek zehirlidir öldürür
karanlıkta ya birisi arkamdan bıçaklasa öldürür
kapalı yerde ya kalp krizi geçirsem ya sesimi duyuramazsam ya kimse beni görmeze
ya bu hastalık beni ölüme götürüyorsa
panik atak zaten her anı ile ölüm korkusunun somutlaşmış hali
ölümü öldür ve korkmaktan korkma
korku ve ölüm senden korksun.
işte dirilme ebedi hayat ahiret cennet
Ölümü öldürmek ! İlginç bir iddia , bu yazdığın şeyin ucuz bir metafor olmayıp , gerçeği yansıtan bir fikir olduğunu ispat eder misin , yani ölümü öldürmek dediğin şeyi başarmış ve böylece mezara gitmekten kurtulmuş bir tek kişi var mı dünyada?
-
17 saat önce, Hasan Akçay yazdı:
Sevgili Duru akıl,
Sizin görüşünüz de hac'inin görüşü de benim görüşüm de... orucun ibadet olduğudur;
orucun ibadet olmadığını öne süren yok, sorun eden yok. Dolayısıyla konumuz o değil.
Orucun gerekçesi nedir,
konumuz o;
onu müzakere etmeye çalışıyoruz.
Orucun gerekçesi ayetlerde var; örneğin Mâide 95, Bakara 183.
Mâide 95: Siz yasaklarda iken av hayvanı öldürmeyin; öldürenin cezası o yaptığının vebâlini tadması için oruçtur,
Bakara 183: Allah'dan sakının diye oruç size de yazıldı.
Bunlardan siz ne anladınız;
başlıkta da sorulduğu üzere
ORUÇ NEDEN VAR?
.
Hasan AKÇAY Bey değerli bilgilerinizi paylaştığınız için minnettarlık hissi duyuyorum, tabii kide meselenin bu derece derin olduğunun farkında olduğumu söyleyemem çünkü şahsen oruç ibadetinin açların halinden anlamak için farz kılınmış olduğunu zannediyordum , saygılar , sevgiler ...
-
Burada entropiyi hangi anlamda kullandınız biraz açarmısın?
-
3 saat önce, haci yazdı:
Oruç ibadettir.
Kısa ve öz .
-
44 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:
Ey inananlar, ihramdayken avlanmayın; içinizden kim, bir av hayvanını bilerek öldürürse sizden iki adâlet sahibinin hükmüne göre cezası, öldürdüğü hayvanın benzeri olan ve Kâ'be'ye götürülen bir hayvanı KURBAN ETMEK,
Gerçekten harika bir din bu dostum. Yani bir av hayvanını bilerek öldüren kişi, ceza olarak bir başka hayvanı daha öldürüyor.
Göz yaşartıcı bir dokunaklılık söz konusu. mümin kendini gerçekten bir başka mazlumun yerine koymuş oluyor bir başka hayvanı daha öldürünce. iyi anlamaz ise birkaç tane daha öldürmeli mi sizce?
------
Sevgili bir_akil_insan,
Lütfen ayetin Arapçasına bakın;
bir hayvanı kurban etmek yok:
Arabic يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَأَنتُمْ حُرُمٌ وَمَن قَتَلَهُ مِنكُم مُّتَعَمِّدًا فَجَزَاءٌ مِّثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِهِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ أَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاكِينَ أَوْ عَدْلُ ذَٰلِكَ صِيَامًا لِّيَذُوقَ وَبَالَ أَمْرِهِ عَفَا اللَّهُ عَمَّا سَلَفَ وَمَنْ عَادَ فَيَنتَقِمُ اللَّهُ مِنْهُ وَاللَّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ Cezası bir ev hayvanıdır. Ayette söylenen bu.
Bir ev hayvanının ceza olması size göre ne anlama geliyor? Misal böyle bir vicdansızlık yapan kişi örneğin davalısına bir muhabbet kuşu ya da minik bir kedi hediye edince mesele hallolmuş mu oluyor ? Çay var mı çay :s
-
Bir de şu var , günahla şerle işi olmayan bazı günümüz Müslümanına haksızlık etmiş olmuyor musunuz , çünkü şu sıcak günlerde oruç tutan insanlar size göre sebepsiz yere ceza çekiyormuş intibaı uyandırıyor???
Mekanin Sahibi Coronavirus
in ATEİSTFORUM
gönderildi
Meseleye nasıl bakıyorsan öyle görmektesin , ya da görmek istediğin gibi !