Jump to content

Keyhole

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    70
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Keyhole kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 23 saat önce, EnverPasa yazdı:

     

    Dolaylı kanıt diye bir şey yok.körü körüne inanmam ben. Size bir şey sorayım, Allah denen tanrı ilk defa ne zaman çıktı? Muhammed ten önce Allah a tapıldığını biliyor muydunuz? Peki ya Allah ın kardeşleri olduğunu? Yani sizin o inancınız uydurma bir inancın varyasyonu.

    Allah'ın ilk bilinme durumu Hz. Adem'den başlıyor. Zaten Hz. Muhammed'den öncesi var ??

     

  2. 20 saat önce, bilgivehis yazdı:

     

    İlk sorunun cevabı yeterince verilmiş, ikinci soru kişinin kendisine olan saygısıyla alakalıdır.

    Din ve tanrının uydurma olduğunu öğrendikten sonra kişi kendisini sorgular, kendini kandıramıyorsa sistemin getirdiği bir çok bedeli göz önüne alarak yaşamını sürdürür. Diğer deyişle, kendisine olan saygı daha önemlidir.

     

    1- İlk soruya cevap verilmedi. Varsa sizin bir cevabınız verin. Ama somut cevaplar olsun. Tekerleme değil.

    2- Bu bir seçenekse zaten buna kimsenin itirazı olamaz. Zıttı olana da olamayacağı gibi.

  3. 42 dakika önce, poiuz yazdı:

     


    Vurun değil salıverin dese yine bir şey değişmezdi çünkü bunun gibi onlarca yüzlerce sorun var. Sana yazıyoruz ama sen görmezden geliyorsun, istersen bir daha oku diyeceğim ama sen zaten görmek istemiyorsun.


    Ben ne anlatıyorum yaa! 
    Kitapta "dayının kızı, halanın kızı..." diye Muhammedin kimle elvenbileceğini yazmış. Ulan bize ne kiminle evlenirse evlensi bunun insanlara ebediyen yol gösterecek kitapta işi ne. 


    Kısaca kendimi üç yaşında bir çocuğa matematik öğretmeye çalışır gibi hisediyorum.
    "2 elma, 2 elma daha 4 elma yapar" diyorum, bana soru geliyor "elmalar kırmızı değil de yeşil olsa sonuç ne olurdu?" gibi.


    Senin, yazdıklarımızı anlayabilecek kapasiten olmadığını düşünüyorum
    Beyhuda yazmak anlamsız.

    İyi günler

     

    Bilgi kafanızda dolaşıyor ama kullanılmak üzere inecek yer bulamıyor. 

     

    En azından o ayete karşı olan ön yargınızı kırmış olmak güzel.

     

    Anlattıklarınıza anlatan olarak değil de dinleyen olarak bakıldığında nasıl görüldüğünü bir bilseniz eminim çok uzun bir süre konuşmazdınız...

     

    Sağlık olsun 

     

  4. Bir saat önce, sağduyu yazdı:

     

     

    Gelelim asıl soruya:

     

    Yıl 1632. Kuran'ın tamamlandığı iddia edilen tarihin üzerinden tam 1000 yıl geçmiş. Sence bu yılda dünyada kaç adet Kuran vardı, kaç dile çevrilmişti ve insanlığın kaçta kaçı bu kitabı okumak istediği halde kitaba ulaşamıştı?

     

    Cevabı yukarı da verdim. 

  5. 1 dakika önce, sağduyu yazdı:

     

     

    1. Değildir, ayetin tamamı falsolu.

    2. Gerçeği, düzgün, sağlıklı düşünmeyi, bir takım aşağılık heriflerin peşinden gitmememiz gerektiği gerçeğini... Saymakla bitmez.

    3. Benliğini kaybediyor, 1400 yıl önceki arabın kuklası oluyor, bu rezil aşağılık dine destek vermiş oluyor. Say sayabildiğin kadar.

     

    Yıl 1632. Kuran'ın tamamlandığı iddia edilen tarihin üzerinden tam 1000 yıl geçmiş. Sence bu yılda dünyada kaç adet Kuran vardı, kaç dile çevrilmişti ve insanlığın kaçta kaçı bu kitabı okumak istediği halde kitaba ulaşamıştı?

     

    Bu başlığın altında yazanların arasında en cahili sensin sanırım. Ulaşıp ulaşmadığı hakkında benden nasıl bir bilgi vermemi bekliyorsun? 

  6. 7 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

     

    y.n.: Deizmi savunuyorum, deizm insanlığın kurtuluşu olacaktır.. 
    Tabi tepkilerden korunmak için ben deistim sözünü ağzına alamıyor normal olarak, mecburiyetten kulağını tersten gösteriyor, yinede durum gayet ortada..

     

     

    Yaşar Nuri Öztürk'ün bir çok görüşüne katılıyor olsam da bazı görüşlerine katılmıyorum. Bu video da bahsettiği açıklamalar var olan gerçekler. Fakat deizm haktır. Bu yüzden bunu tercih edeceğim demiyor tabi ki.

  7. 2 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

     

    y.n.: Deizmi savunuyorum, deizm insanlığın kurtuluşu olacaktır.. 
    Tabi tepkilerden korunmak için ben deistim sözünü ağzına alamıyor normal olarak, mecburiyetten kulağını tersten gösteriyor, yinede durum gayet ortada..

     

     

    Bende burada kaç gündür aynı şeyleri söylüyorum. Sizin ortaya koyduğunuz din örneklerine bende inanmıyorum. Ya da sözde Müslümanların islam adı altında ki yaşadıklarına asla katılmıyorum. Siz de zaten bu örneklerden yola çıkarak bu görüşü seçmişsiniz. Bu nedenle size hiç bir zaman tek bir olumsuz kelimem olmadı. Aksine görüşünüzü kabul etmiyor olsam da saygı duyduğumu ifade ettim. Eğer aramızdaki bu yanlış ifadeleri eleyebilirsek daha faydalı bir diyalog yaşama şansımız olur. Tüm bu islam adı altında sizlerin sunduğu örnek saçmalıkları bir kenara bırakın. Benim size sunduğum islam anlayışını ortaya koyalım. Bunun üzerinden ilerleyelim. Diğer anlamda ne siz ne ben bir sonuca gidemeyiz.

  8. 1 dakika önce, sağduyu yazdı:

     

    Cevap veremezsin, verdiğin anda tüm iddialarının çöp olacağını sen de içten içe biliyorsun onun için cevap vermemek için kıvırıyorsun.

     

    Soru 1- Bahsi geçen ayetteki 5 meal çevirisi yani "VURUN değil SALIVERİN" eğer doğru ise bu ayetin açıklaması sizce normal midir?

    Soru 2- Ateist olmak size ne kazandırıyor

    Soru 3- Allah'a inanan biri ne kaybediyor

  9. 1 dakika önce, sağduyu yazdı:

     

     

    Bu ne şimdi? Bir din tüccarı başka tüccarları eleştiriyor. Sanki bu herif bu dini kullanarak para kazanmıyor. Hiç bir çıkar gözetmiyorum diyen biri bile en azından cenneti ve hurileri düşünerek çıkar gözetiyordur, aman put beni cehenneme atıp da sonsuza kadar yakmasın korkusu içindedir. İşin içine çıkar ve korku girdi mi akıl ve mantık devre dışı kalır.

     

    Sizde o zaman ateist olarak çıkar peşindesiniz. Ateist büyüklerinizden kim bilir ne paralar alıyorsunuz.  

  10. 4 dakika önce, sağduyu yazdı:

     

    5 mealde zorlama salıverin anlamı varsa 1000 mealde de dövün anlamı var, şimdi hangi mantıkla bu 5 mealcinin doğru anlam verdiğini bileceğiz?

     

    Sana bir soru:

     

    Yıl 1632. Kuran'ın tamamlandığı iddia edilen tarihin üzerinden tam 1000 yıl geçmiş. Sence bu yılda dünyada kaç adet Kuran vardı, kaç dile çevrilmişti ve insanlığın kaçta kaçı bu kitabı okumak isteyip de okuyamamıştı?

     

     

     

    Onca soru sordum tek bir yanıt veremediniz. Çalışıp gelin.

  11. 1 dakika önce, sağduyu yazdı:

     

    Benim savunduğum görüş de "kafasını kesin", "kafasını vurun". Nasıl olsa senin mantığına göre benim görüşüm böyle diye kafamıza göre çevirebiliyoruz, benim görüşüme hangi mantıkla itiraz edeceksin?

     

    Elinde bir standart olmadan her hangi bir görüşü neye göre değerlendireceksin?

     

     

    Olsaydı diye bir şey yok, halamın şeyi olsaydı dayım olurdu gibi bir mantıkla nereye varacaksın? Halanın şeyi yok, dolayısıyla dayın da değil.

     

    Olsaydı gibi bir kavramdan mı söz ediyorum. Siz kendiniz dediniz 5 meal de salıverin anlamında bir açıklama var diye. Bende diyorum ki bu 5 açıklamayı doğru kabul edecek olursak açıklama da bir yanlışlık var mı? ( Yine kıvıracaksınız cevap vermeyeceksiniz ama yine de soruyorum )

  12. 18 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

     

     

    Boşa kürek çekiyorsunuz, ne kadar zorlasanız da islam yama tutmaz, reforme edilemez.

    Kendinizce haklısınız tabi, bu antik din hamurabi kanunlarından bozma haliyle çağımızın şartlarına asla uymuyor.

    Lakin bu düşünceyle yola çıkıp islam’ı 1400 yıllık pratiğinden ve tarihinden koparamazsınız.

    Yaşar nuri ve edip yüksel dışında ayeti bu anlama çeken kimse yok, kaldı ki yaşar nuri zaten ölmeden deist olduğunu açıklamıştı.

     

    " vadrıbû-hunne " terimin tam anlamıyla "onlara vurun/onları dövün" anlamını taşıdığı konusunda islam alimleri arasında fikir birliği mevcut.

    ana dili arapça olanlar için herhangi bir çözümleme yapmak bile gerekli değildir, adam okur ve anlar o kadar! 

     

    aynı bizim "ışık yüzüne vurdu" cümlesindeki "vurmak" fiilini rahatlıkla ve hiç bir yoruma ihtiyaç duymadan anlamamız gibi.

    yani bunlar bütün tefsircilerin bugüne kadar üzerinde bir tartışmaya girmedikleri ayetlerdir aslında ve bugünde bunun farklı anlamda yani (uzaklaştırma) anlamında kullanıldığını söyleyen bir tek y.nuri öztürk bir de edip yüksel vardır. bunların haricinde kimse, hiç bir islam "alimi" özellikle de s.arabistan, mısır, katar vb ülkelerin alimleri bunu savunmaz.

     

    işte arap mealicilerin ingilizce çevirilerinden bir kaç örnek:

     

    muhammed asad :<<and as for those woolen whose ill-will" you have reason to fear, admonish them [first]; then leave them alone in bed; then "beat" them>>

     

    mahmud y. zayid :<<and as for those woolen whose ill-will" you have reason to fear, admonish them [first]; then leave them alone in bed; then "beat" them>> 

     

    ahmet raza khan <<...the women from whom you fear disobedience, (at first) advise them and (then) do not cohabit with them, and (lastly) "beat" them>>

     

    görüleceği gibi yalnızca bizimkiler değil dünyanın dört bir yanında müslüman mealciler de "onları dövün" diyerek çeviriyorlar bu ayeti.

     

    peki yaşar hoca kırk yıllık “vadrıbûhunne” fiilini darbetmek manasından çıkarıp, uzaklaştırma manasına nasıl soktu. 

     

    ona göre: <<ayette geçen “vadrıbûhunne” darbetmek manasına gelip , da-ra-be kökünden gelir. bu kavram kök olarak vurmak . dövmek manasına geldiği gibi , bırakmak ve ayrılmak manalarınada gelir.mesela aynı kökten gelen tedarub : dövüşmek , vuruşmak anlamına geldiği gibi yine aynı kökten gelen idrab : işten ayrılmak manalarında kullanılır. kur’anda, da-ra-be fiilinin ayrılmak olarak geçtiği birçok yer vardır.>> (bknz: nisa 4-101 ; taha 20:77)"

     

    oysa "darabe" fiili kuran'da aşağıda verdiğim örnek ayetlerde görüleceği gibi çoğunlukla (darp etme, vurma, dövme) anlamlarında kullanılıyor:

     

    yüze ve sırta vurmak (enfal 50, muhammed 24),

    elle vurmak (saffat 93),

    bir aletle vurmak (bakara 60, araf 160, şuara 63, sad 44),

    boyun ve parmaklara vurup uçurmak (enfal 12),

    vurmak, (enfal 50, muhammed 27, nur 31)

     

    tabii her fiili gibi onun da bir çok anlamı var ama hangi anlamda kullanıldığı tamamıyla cümlelerin bağlamı ile ilgilidir. yoksa şu ayette "uzaklaştırmak" anlamında kullanılmıştır o halde burada da kastedilen "uzaklaştırmak"tır diyemezsiniz. böyle bir mantık olsa olsa şark kurnazlığı sınıfına girer.

     

    kaldı ki hoca'nın mevzubahis ettiği "darabe" fiilin mastar halidir. cümle içinde kullanılışı açısından ingilizce kaynağa bakarsanız: nisa 34'de geçen terimin "idribuhunna" olduğunu ve sadece ve sadece "beat them" onları dövün anlamına gelebildiğini. arabe fiilinin "onları terkedin" anlamına gelmesi için "adriba anhunna" şeklinde yazılması gerektiğini de göreceksiniz:

     

    belli ki yaşar hoca'nın kalbi kadının şiddet görmesine razı değil, ama kitap da ortada. ne yapsın? hiç olmazsa sokaklara atılıp mağdur edilmesini öneriyor kendince. ama bu doğru bir çeviri mi?

     

    gerçi yaşar hocam bundan kendisi de uzun süre emin değilmiş anlaşılan. ayette "dövmek" manasının kesinlikle bulunmadığını sonradan kavramış görünüyor.

     

    kendisinin 1994 hürriyet ofset baskısı kuran-ı kerim meali (türkçe çeviri) kitabında bu ayetin tercümesi şöyle :

    <<erkekler, kadınları gözetip kollayıcıdırlar. şundan ki allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. iyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar. allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. sadakatsizlik ve iffetsizlikleinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin/onları dövün. bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka söz aramayın. allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.>>

     

    hocamız, yeni boyut, istanbul 1999 baskısı kuran-ı kerim meali (türkçe çeviri)'de "onları dövün" ifadesini aniden çeviriden kaldırıyor:

    <<erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. şundan ki, allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. iyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. sadakatsızlık ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.>>

     

    hoca, ilk çeviride dövmek ve uzaklaştırmak anlamlarının her ikisini birden kullanmış olmasa, fikrini tamamen değiştirdiğini düşünebilirdik. oysa önce bu her iki anlamı da zikredip, sonraki çeviride "dövmek"le ilgili olanın çıkarmış. buysa somut yeni bilgilerin varlığı ile ortaya çıkmış bir fikir değişikliğine değil, olsa olsa değişen bir şeylerin (belki siyasi konjonktürün) hocanın şahsi tercihinde bir değişiklik yapmasına sebep olduğuna işaret ediyor. (yoksa hoca, onca yy.'dır irdelene irdelene gizlisi kalmamış br ayet konusunda, 1994'den 1999'a böylesi kati bir fikir değişikliği yaratacak eski bildiklerinden öte ne öğrenmiş olabilir ki?)

     

    y. nuri öztürk hocamızdan bir alıntı daha yapalım :

    <<yani nisa 34. ayette kadının dövülmesi vardır desek bile bu, kocanın karısını dövmesi ilkelliğine gerekçe yapılamaz. kadın, din emri (!) olarak dövülecekse bunu ilgili kamu görevlileri yapacaktır>> (islam nasıl yozlaştırıldı s.343). ilginçtir ama kitabın ilk sayfasına da <<cumhuriyetin 77. yılına armağan>> diye yazmış hocamız... kafası hala karışık görünüyor.

     

    - bu kitap evrenseldi ve her nesle hitap ediyordu da kadın haklarının gerçek gündemini bulduğu 21nci asır türkiye'sine gelene kadar bu "da-ra-be" fiilini darb etmek değil de yolları ayırmak gibi anlayabilen niye çıkmadı?

    - diliyle "apaçık arapca" olduğunu ilan eden bu kitap, neden kavram kargaşası yaratabilecek ikili (dual) anlamlı bir kelime kullandı?

    - yoksa böyle birşey olmadı kullanılan geçerli anlamıyla "da-ra-be", en başından beri darb etmek anlamına geliyordu da yaşar hocam, 1999'un siyasi ve sosyal yapısından etkilenip şahsi yorumunu mu yaptı?

     

    Lütfen Yaşar Nuri Öztürk'ün desit olduğu hakkında yaptığı açıklamanın video adresini verebilir misiniz?

     

     

    Buyurun birde buradan dinleyelim isterseniz.

     

  13. 15 dakika önce, poiuz yazdı:

     

    Yanlış anlaşılması imkansız dediğini kitabı (ayeti) 40 kişiden 35i yanlış çeviriyor!!!

    Ve 1400 yıldır yanlış çevrilmiş ve 2000lerden sonra doğru çevrilmeye başlanış!!!

     

     

    Akıl, mantık dedim.

    Bu kitabın doğruluna adaklanmış, karşı görüşe gram ihtimal vermeyen (sorgulamak=şeytanın vesveseleri) bir kişinin tarafsız ve objektif bakabilmesi imkansızdır.

    Senin gittiğin yollardan biz geliyoruz, zamanında biz de senin gibi düşünüyorduk. 

    Ama sen bizim ne düşündüğümüzi biemezsin!!!

    Ayrıca zeytin yağı gibi üste çıkmaya çalışman anlamsız. Veya yazılanı gerçekten anlayamıyorsun!!!

     

    Neyse şimdi zamanım yok belki sinra devam yazarım

     

    Geldiğiniz yoldan gidiyorsunuz sanırım :) 

    Şu soruya bile yanıt veremiyorsunuz. Gerçekten hayal kırıklığısınız. 

     

    Bahsi geçen ayette ki kelime VURUN değil de SALIVERİN olsaydı. Sizce ayet normalleşir miydi ?

     

    Cevap verin öyle gidin :)  

  14. 20 dakika önce, poiuz yazdı:


    Bana cevap yetiştirmek yerine yazdıklarımın bütününü anlamaya çalışsan bence  daha iyi olur.
    Neyse, senin cımbızladığın yerden gidelim. Nisa Suresi 34. ayet.

    İlk önce bu ayette erkeklerin kadınlardan üstün olduğu yazıyor!!! Ne kadar "erkek eve ekmek getiriyor,  savaşlara katılıyor" vs deseniz de bu sözler günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. Askere giden kadın da var, kocasından daha çok para kazanan kadın da var. Devletleri yöneten kadınlar bile var. 
    Bunun yanına miras olayını, şahitlik olayın da koyarsak, Kuranda eşitliğin "e"sinin bile olmadığını rahatça görebiliriz. Çağdaş kafa yapısı olan birisi bu ayetleri onaylayamaz. 
    Biz "dövmek" konusuna gelelim. Aşağıdaki linkte ayetin Türkçe mealleri var.


    http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/34.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

     

    Bu linkteki meallerin 23ünde dövün, 13ünde hafifçe dövün ve 5inde uzaklaştırın diye yazmışlar. 
    Bu 36 mealci din düşmanı değiller, anlamıyorlar desek, adamlar senelerce islam tarihini okumuş kişiler, Arapça bilen insanlar. "Siz yanlış meallere bakıyorsunuz" diye işin içinden sıyrılıp suçu biz ateistlere atmak kolaycılıktan başka bir şey değildir. Ancak kendi kendinizi tatmin etmiş olursunuz. 


    Adamlar acaba bunu niye böyle tercüme etmiş?
    Aşağıdaki videoya bakalım.

     

     

     

    Kadın neden şok oluyor? Hiç bir Arap kadının bunları duyunca şok olacağını düşünmüyorum.
    Veya Muhammedin 9 yaşında bir çocukla evlenmesi. Araplar bunu kabul eder, sadece Türklerin itirazı var. Neden?
    Çünkü bizim kültürümüz ve/veya TCden aldığımız eğitim yüzünden/sayesinde böyle şeyler bize yabancı geliyor. Kabullenemiyoruz.
    Ve bu yüzden de Edip Yüksel, Yaşar Nuri Öztürk gibi "çağdaş" görüşlü mealciler Nisa 34ü "dövün" diye değil "uzaklaştırın" diye tercüme etmişler.


    Ne yazık, olayları "akıl, mantık, bilim" yerine "melek, şeytan, din düşmanları" gibi şeylerle açıklamaya çalışmak hüsranla bitiyor.
    Bu mantıkla sağlıklı bir sonuç çıkarmanız olanaksızdır.

     

     

    Muhtemelen farkına varmıyorsunuz ama yavaş yavaş benim doğrularımı örnekliyor olmanız olumlu yönde ilerlediğimizin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.

     

    Programı yöneten kadın aslında gerçek islamla tanışınca değil islam çarpıtılınca şoka giriyor. Sizin de benim de şoka girdiğimiz gibi. Bu anlatımların hepsi külliyen yanlıştır. İslamda asla bunlara yer yok.

     

    Bu meali bilerek isteyerek bu meali yanlış çeviren varsa bunu kendi bilir. Ben şahsen istemeyerek bu şekilde çevirdiklerini düşünüyorum. Ama yanlış çeviriyorlar. 

    Benim de savunduğum görüş "salıvermek" Bu durumda bahsettiğiniz gibi "Edip Yüksel, Yaşar Nuri Öztürk gibi "çağdaş" görüşlü mealciler Nisa 34ü "dövün" diye değil "uzaklaştırın" diye tercüme etmişler."

     

    O zaman neden ısrarla diğer çevirileri savunuyorsunuz bu görüşlere yer vermiyorsunuz.?

     

    Bu görüşlerin doğru olabileceğini düşünecek olursak bahsı geçen ayetin İNANMIYOR OLSANIZ DA yorum yapmanız anlamında doğru olduğunu düşünebilir misiniz?

     

     

     


     

     

  15. 25 dakika önce, sağduyu yazdı:

     

    Senin ne dediğin önemli değil, ortada arapça denen bir dil var, bu dili konuşanlar darp kelimesine vurmak, dövmek eylemini yüklemişler ve 2000 yıldır bu anlamda kullanmışlar. Bu saatten sonra seni kim ipler?

     

    Bir de hangi bilgiyle, hangi yetkinlikle yanlış yorumlandığını iddia edebiliyorsun? Neyine güveniyorsun? Bu kelimeye anlamını veren bu dili yaşayan, konuşan araplar. Neye dayanarak milyarlarca insanın yanlış anladığını iddia edebiliyorsun?

     

    Yanlış anlaşılmaya mahal vermediğini iddia ettiğin bir kitabın yanlış anlaşıldığını iddia etmek nasıl bir mantık kurmaktır?


    Ben Allah'ın bana bahşettiği aklı doğru kullanma yetkinliğiyle size cevap veriyorum. Aklıma güveniyorum. 

     

    Beni sürekli seni anlamamış olmakla suçluyorsun. İyi de senin düşündüğün mantıkla bakacak olursak o zaman suçlu ben değilim. Sensin. Sen, seni yanlış anlamama mahal veriyorsun.

  16. 9 saat önce, poiuz yazdı:

    Hadis, sünnet, rivayetlere inanmayanlara:


    Sadece Kurana bakarak alkolün yasak mı değil mi olduğuna bile cevap veremezsiniz. 
    Bunun yanında Kuranda şiddet içeren ayetler hala duruyor. Ve Allahın hakaretleri de!
    "Vur değil hafifçe vur" veya "öldür diyor ama durup dururken öldür demiyor" demekle bu delikler kapanmaz. 


    Hepsi gerçek islamı yaşıyor, diğerleri Kuranı yanlış anlıyor. Teröristi de bunu diyor, tatlı su müslümanı da, yobazı da, 19cusu da. Ama bu yanlış anlaşılmada Kuranın hiç bir suçu yok. 
    "Öldür" diyor, adam kendini patlatıp öldürünce ise "ya ama orda değil" diyorlar. "Vur" diyor, vurunca "hafif vurcakmışsın" diyorlar. 
    Yazma sen de kitabına! 
    Yok ama savaş ayetleriymiş. Araplar yoksa savaşta ne yapacıklarını bilmiyorlarmış, Kurandan önce. 
    "Köleliği kaldırdım" yazmaz ama köleliği ASLINDA kaldırmış. 
    "Kadına yarım miras ve şahitlikleri de yarım" yazar ama bu kadını ikinci sınıf insan yapmazmış. Kadınlara çok önem verirmiş, herkes eşitmiş.
    Vs.
    Ama bu kitap apaçıkmış. Yanlış anlaşılması olanaksız olduğu için insanlar suçluymuş. 
    Savaşlarla yayılmış olması, "Din Allahın olana kadar savaşın" demesi  ve günümüzde din adına sadece onların terör eylemleri yapması ona "barış dini" denmesine engel değilmiş.


    İnsanın kendisini aynada bu kadar değişik görebilmesi inanılmaz ama gerçek.
    Kişisel olarak demiyorum, genel islamı kastediyorum.
    "Biz gerçek islamı yaşıyoruz, diğerleri değil" diyerek birbirinizi parçalıyorsunuz ya...
    Gerçek islam sizin hepinizsiniz. Hepinizin toplamı. Sen kendini belki ayrı görüyorsun ama yobazı da, 19cusu da kendini özel/ayrı görüyor.
    Sen gerçek islamın bir parçasısın.
    Kendini aynada diğerlerinden biraz daha yakışıklı görüyorsun.


    Bunları neden yazıyorum?
    Sizin fotoshopsuz bir resminizi önünüze koyuyorum, bu resimle ne yaparsanız yapın! 
    Ben iyi bir insan olarak görevimi yapıyorum ?

     

    Ben diyorum ki Kuran'da kadına ne "Vur" kelimesi geçiyor ne de "hafifçe vur" kelimeleri. Bakın siz yanlış tefsirlere, yanlış örneklere göre bir yorum yapıyorsunuz. Buna asla kabul edemezsiniz, etmeyeceksiniz. Çünkü kabul etmeniz demek Allah'a inanmamak için elinizde bir veri kalmaması demektir. 

     

  17. 7 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

    Allah'a inandın mi hiç bir şey kaybetmiş oluyorsun  zaten bunu kabul ediyorum ben. 

     

    Gasp , tecavüz , hırsızlık , hile , yalan , cinayet hepsini yapabilmeniz için yetkiniz oluyor. Canın ne istiyorsa yapabiliyorsun sadece Allah için yaptım demek yeterlidir. O affediveriyor hemencecik..

     

    Allah'a inanmayanlar bunları yapamıyorlar. Kaybettikleri şeyler bunlar.

     

    Bahsettiğiniz şeylere izin veren Allah'a bende inanmıyorum... 

  18. 20 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

     

    Yok sen yine yanlış anladın ateistligi..

     

    Ateistler den böyle birisi varsa kimse birkereden birşey olmaz , dayak cennetten çıkmadır , babasıdır doverde sever de, eti senin kemiği benim , babaya itaat Allah'a itaat tır , Kader ne yapalım nasip bu kadarmış gibi zirvalarla savunmaya kalkmaz. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Neden Müslümanlar da böyle yapmıyorlar onu soruyorum sana ve herkese. Sen de futbol takımı tutar gibi dincilik yapıyorsun.

     

    Ama Kur'an'a bakar mısın birkere

     

    İbrahim oğlunu Allah'a girdiği iddiada harcıyor ve diyetini ödemek için çocuğunu kesmeye götürüyor , kimse itiraz etmiyor bu ne için kumar diyerek? Hatta babacim sen sana vahyedileni yap dediği için Kuran'da ne kadar Salih kul idi diyerek ovuluyor.

     

    Düşünen arkadaş`, "birkereden birşey olmaz , dayak cennetten çıkmadır , babasıdır doverde sever de, eti senin kemiği benim , babaya itaat Allah'a itaat tır" vs yazdıklarınızın ne Kuran'da ne de İslamiyette yeri yok. Saçma sapan uydurmalarla kendinizi haklı çıkartamazsınız. 

    İbrahim'in oğlunu kurban etme hadisesi yorumu bugünün şartlarına bakarak yapılacak bir yorum değildir. O günün şartlarına bakılarak yapılması gereken bir örnek hadisedir. Bir teslimiyet örneğidir. Nihayetinde elde olanı olmayanlarla paylaşılması hadisesidir.

     

    Israrla kendi belirlediğiniz bir Kuran kalıbına bağlı kalıyorsunuz. Siz bu kalıba bakarak yorum yapıyorsunuz. Ben size hayır öyle değil diyorum. Ama siz neye inanmak istiyorsanız ona inanmaya devam ediyorsunuz. Üstelik bu inancınız o kadar sağlam ki asla vazgeçemiyorsunuz. 

    Bahsettiğiniz ayetlere ben Müslüman olarak inanmıyorken siz ateist olarak benden daha fazla inanıyorsunuz : ) güldürdünüz beni cidden.

  19. Bir saat önce, sağduyu yazdı:

     

    Gelip buraya insanları leş bir dine davet eden sensin. Kimin çırpındığı belli oluyor. Sıkışınca nasıl da isteyen inansın, isteyen inanmasın diye kıvırıyorsun. Madem isteyenin istediğini yapma taraftarısın, ne diye İslam gibi inanmayanların katledilmesini söyleyen bir dine davet ediyorsun insanları?

     

    Bu senin inanmamak için uydurduğun bir İslam dini çünkü. Benim inancımda bahsettiğin gibi haksızlık asla olmaz.

  20. Değerli zamanını ayırarak bana yanıt verme zahmetine giren herkese paylaşımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Ama görüyorum ki Allah'a inandığını söyleyip inandığı gibi yaşamayan kötü örneklerin bile siz ateistlerin inanmamak için gösterdiğiniz sebeplerden daha somut sebepleri var. Tam anlamıyla Allah'a inanan bir Müslümanın karşısında bu görüş asla etki yapmaz. Burada olan sizlerde bu görüşü savunabilecek yeterlilikte değilsiniz. Daha fazla diyalog size de bana da katkı sağlamaz. Bu nedenle sizlere son mesajımı yazıyorum. 

     

    İnanmadan önce neye inanmayacağınızı iyi sorgulayın. Benim, neye inanacağımı, inanmadan önce sorguladığım gibi.

     

    Saygılarımla...

  21. Bir saat önce, sağduyu yazdı:

     

    Bizim ortaya bir İslam falan koyduğumuz yok. İslam'ın kitabı da, tarihi de, hadisleri de ortada. Okuma yazma bilen ve aklını, mantığını kullanabilen herkes neyin ne olduğunu rahatça görür. 

     

    Benim savunduğum İslam ne demek? Bir put sana gökten farklı bir İslam dini mi gönderdi?

     

    Ölünce ne göreceğiz? Bir tanrı öldükten sonra bizi cehenneme atıp işkence ederek sonsuza kadar yakacak mı? Bu deli saçmasına mı inanmasını bekliyorsun insanlardan?

     

     

     

    Neyi yanlış biliyoruz? Kitap da, hadis de tarih de orada işte. Aslında İslam'ın palavra olduğunu fark edebilmek için Kuran'ı, hadisleri ve tarihi de bilmemiz gerekmiyor. İslam'ın ilk şartına bakmak yeterli.

     

    Neymiş, Muhammed denen bir arap bedevisine inanmazsak Allah denen tanrı bizi sonsuza kadar yakarmış. Buradaki saçmalığı gördükten sonra gerisine bakmaya bile gerek yok.

     

    Tamam arkadaş bakma işte :) nasıl kendini iyi hissediyorsan öyle yaşa. Herkes kendine iyi gelene inansın ya da inanmasın. Bu neyin çırpınışı. 

×
×
  • Yeni Oluştur...