Baris28

Güzel kardeşim, senin ne dediğin önemli değil. Sen zaten bilgisiz bir insansın. Söylediklerinin bir dikkate alınabilirliği yok. Sen ahlak konusunda doğal seçilime atıfda bulundum ama sosyal darwinizm demedim diyorsun ama sosyal darwinizm kavramını ortaya atan Spencer, aynı zamanda ahlak ile doğal seçilim arasında ilişki kuran kişidir. Ahlak konusundaki evrimsel bakış açısına zaten binlerce itiraz gelmiştir. En basiti bugünkü modern insan, kendisinden 1000 yıl önce yaşamış Orta Çağ insanında daha ahlaklı değildir. Hatta MÖ yaşamış kavimlerden bile... Darwin'in öğrencisi Huxley bile ahlak konusu

Bu sadece Hitler ile sınırlı bir konu değil. Dawkins genel olarak darwinist bir dünyada yaşamak istemem der. Çünkü, bu dünya kötü ve güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyadır der. Ayrıca Darwinist olmayan bir dünya yaratmaktan söz eder. Tarihte bunun haklılığını göstermiştir. Zira 19. yüzyıl İngiliz ve Fransız emperyalizmide ezilen halkları sömürme payesini kendilerine bu teori doğrultusunda vermiştir. Yani Dawkins denilen kefere bile darwinist prensiplerin sosyal yaşama olan etkisinden korkmaktadır. Bu sebeple kardeşim, gelin bu darwinizmi bırakın ve yaratılışçılık gerçeğine dönün. Tüm

İnsanların şiveleri ile dalga geçmeniz hiç hoş değil.

Genellikle ateistler, dindarları cahil olmakla, ilimden, bilimden habersiz olmakla suçlarlar. Ama aslında dindarlar, pek çok bilimsel gelişmeyi bilir ve takip eder. İlmi gelişmelerden habersiz, dünyadaki entelektüel olaylardan soyutlanmış değildirler. İşte yerçekimi üzerine önemli bilgilerin verildiği ve yine bir dindar tarafından yapılmış faydalı ve ufuk açıcı bir sohbet;

Hayır, yanılıyorsunuz. Dawkins bile Hitler'in o insanlık dışı ideolojik referanslarını oluştururken Darwin'in doğal seçilim fikrinden yola çıktığının doğru kabul edilebileceğini, toplumsal hayatı darwinci prensipler doğrultusunda yaşamamamız gerektiğini söylüyor. Darwinci prensiplerin sadece insanlığın buraya nasıl geldiğini açıklayabileceğini belirtiyor. Böyleliklede bugünkü sosyal hayatı tasarlamak için sosyal darwinizmin kullanılamayacağını ve bunun insanlık zararlı olduğunu söylemek istiyor.12:05'den itibaren izleyebilirsiniz. 1

Bu bilgileri aldığın hadis kaynaklarında Peygamberin göğe çıktığı, azıcık yiyeceği binlerce kişiye yetirecek kadar bir mucize ile çoğalttığı, Bedir Savaşı sırasında 3 bin melek tarafından destek gördüğü, ayı ikiye yardığı, hiç bir kadına el kaldırmadığı, düşmanları tarafından da hi övüldüğü, yüksek bir ahlaka sahip olduğu söyleniyor. Yukarıda bu kaynaklardan alarak verdiğin bilgilere mutlak olarak inanıyor, doğruluğundan emin olabiliyorsan, yine aynı kaynaklarda geçen bu mucizevi vakalarıda kabul etmen gerekir.

Ente''ll'ektüel değil, Ente'l'ektüel... Lütfen daha doğru kullanımını bile bilmediğiniz kelimeleri kullanmaya çalışarak kendinizi rezil etmeyin.

Ateistlerin, Müslümanların entelektüel birikimi, kıvrak zekaları karşısında çaresiz kaldıkları, cevap veremedikleri anlar çoktur. Mesela benim aklıma gelen bu anlardan biriside şudur;

Saçmalamışsınız. Darwinizmi, sosyal hayata uygulamaya kalk bakalım nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor. Sosyal darwinizmin toplumda oluşturacağı ahlak anlayışı güçlünün, zayıfı ezeceği bir sosyal düzendir. Bunun insani ahlakla ilişkisi yoktur.

Lozan bir hezimettir. Lozan'a hiç bir diplomatik deneyimi olmayan İsmet İnönü'nün gönderilmeside bu hezimetin sebebidir. Eğer günümüz dış işleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu gibi bir diplomat Türkiye'yi temsil etseydi şu anda belkide sabahın şu saatlerinde Paris'te kahvemizi yudumluyor, öğlen yemeğinide Londra'mom hangi restoranında yiyeceğimizi konuşuyor olurduk. Üzücü...

Berat Albayrak'ın açıkladığı son ekonomi paketinden sonra ben, 2023 yılında küresel çapta bir ekonomik kriz olsa bile bunun Türkiye'yi teğet geçeceğini düşünüyorum. Zira Türkiye'nin gördüğü belkide en başarılı ekonomi bakanı olan Sayın Albayrak tüm önlemleri almış görünüyor. Özellikle yapısal reformlar konusunda. O zaman ne diyelim, 2023 hedefleri doğrultusunda durmak yok, yola devam.

Lütfen kullandığınız üsluba dikkat edin...

Şu güneşe, şu aya, şu ağaçlara bakın. Bunlar hiç kendi kendine olmuş olabilir mi? Demek ki bunların bir tasarlayıcısı ve yaratanı vardır. İşte ispat ettim. Hadi sizde gelin Müslüman olun ve selameti bulun.

Çünkü, İsmet İnönü'nün Cehape iktidarı döneminde Kuran okumak yasaktı. Bu sebeple ecnebiler bu ayetleri bizden önce okuyup, televizyonu icat ettiler.

Herkes bir şeyler söyleyebilir. Fakat bir sosyal bilim disiplini olan Tarih, söylentiler üzerinden kurgulanmaz. Tarih, kaynakların; tarama,tasnif,tahlil,tenkit,terkip gibi metodolojik ilkeler üzerinden tahlili ile savlarını temellendirir. Dolayısıyla ''söyleniyor'' şeklinde etiketlediğiniz bu bilgi, dikkate alınabilirlikten uzak.

Din ile bilim birbirinden farklı etkinlik alanlarıdır. Dolayısıyla farklı yöntem ve metodlara sahiptir. Fakat dinin hakikati ifade etmesi, onun bilimsel gerçeklerle de uyum içinde olmasını beraberinde getirmiştir. Zaten Kuran'da ki bilimsel mucizeler, bu ilişkiyi çok açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Mesela daha bilim adamları televizyonu icat etmeden, Kuran bu bilimsel icadı 1400 sene önce haber etmiştir. İşte ispatı ; Televizyon yayınları ışık hızındaki elektromanyetik dalgaların evlerimize kadar ulaşmasıyla gerçekleştirilmektedir. Televizyon dalgaları öylesine hızlıdır

Grek Bergama Krallığı, eşcinselliğin ve buna paralel olarak ahlaki çöküntünün yaygın olduğu, ufak ve zayıf bir şehir devletiydi. Bu sefil devlet ile referans noktasınıi en üstün moral değerlerden almış olan ve Çin'den İspanya'ya ulaşmış bulunan büyük Arap uygarlığı kıyas edilemez. Dolayısıyla bu konudaki kıyaslamanızda neresinden bakarsanız bakın gülünç kalmaktadır.

Uygarlık tarihi hakkında ne yazık ki hiç bir şey bilmiyorsunuz. Uygarlıklar arası ilişki ve kültürel alışveriş, tüm uygarlık tarihi boyunca, farklı uygarlıklar arasında yaşanagelmiş bir olgudur. Bu anormal bir durumda değildir. Mesela Yunanlılar Fenike uygarlığından etkilenmiş ve alfabelerini bile onlardan almışlardır. Romalılarda, Yunan felsefesi ve hukukundan yararlanmıştır. 16. yüzyıl Avrupa'sı ise büyük Arap uygarlığının teknik, kültür ve tıp alanındaki çalışmalarından yararlanmıştır. Dolayısıyla Arap uygarlığı neşet ederken Fars kültürü ile etkileşim içerisine girmesi yadırganacak bir hus

Sayın tolonbey, Bu hikayeyi hangi kitapta okudunuz bilmiyorum ama bu tür magazinsel ve menkıbevi tarih anlatımlarına itibar etmemenizi tavsiye ederim size.

Kutu kutu pense Elmamı yerse Arkadaşım malta eriği Arkasını dönse

Tolonbey, tarih konusunda son derece yetersiz bilgilere sahipsiniz. Öncelikle Osmanlı'da devşirme sisteminin ağırlık kazanması ve bürokraside Türk aristokrasisinin gerileyişi, devletin merkeziyetçi bir eğilime yöneliminin bir sonucudur. Padişahlar, tüm gücü ellerinde toplamak istedikleri için, bürokrasi içerisine Türk aristokrasisi yerine, toplumsal bir tabanı olmayan, kul statüsünde bulunan devşirmeleri yerleştirmiştir. Böylelikle Avrupa'da ki feodalizmin ve parçalanmışlığın aksine Osmanlı'da merkeziyetçi bir yapı oluşturulmuştur. Bu güçlü merkeziyetçi yapı sayesinde de Osmanlı, feodal ve yet

Öncelikle bir tarihsel dönemi ele alırken, o dönemin şartlarını ve değer yargılarını göz ardı ederek, günümüz dünyasının anlayışları ve değerleri üzerinden bir tahlil yapmaya kalkmak, tarih metodolojisi açısından büyük bir hata olan anakronizme tekabül etmektedir. Yukarıdaki ifadelerde de bu hataya düşüldüğü görülmektedir. Bir kere 14. ve 18. yüzyıl arasında dünyada ve tabi ki Osmanlı'da milliyetler bir anlam ifade etmiyor, toplumsal ve siyasal yapılar dinsel kavramlar üzerinden tanımlanıyordu. Mesela Osmanlı'da toplum, Müslüman olanlar ve gayri-müslimler, yani Müslüman olmayanlar

Arap uygarlığı büyük bir uygarlık olduğu için, yabancıların Müslüman olduktan sonra üstün Arap kültürüne ait isimleri seçiyor olmaları olağandır. Bu yeni bir şey değil. Ayrıca Arap kültürüne hayran olmak için illa Müslüman olmayada gerek yok. Mesela 9. yüzyılda yaşayan İspanyol düşünür Alvaro of Cordoba, dönemin İspanya'sındaki Hristiyan gençlerin Arapça öğrenip, Arap şiirlerini okumak için çaba göstermesinden, Araplara özenmesinden söz etmektedir. Bu da gösteriyor ki Arap kültürü, sizin taptığınız Avrupalıların bile saygı duyduğu ve benimsemeye çalıştığı bir kültürdür.

Francis Collins'i de unutmamak lazım bir bilim adamı olarak. Aynı şekilde ünlü matematikçi John Lennox'de bunlardan birisidir ve hatırlayacağınız gibi Dawkins'i bakkala ekmek almaya bile gidemeyecek şekilde rezil rüsva etmişti. Yine 21. yüzyılın en büyük filozofu Caner Taslaman'da dindar bir bilim adamıdır. Zaten genellikle kültür seviyesi düşük olan insanlar ateist olmuştur her zaman.

Bu ayetten antlaşma bittikten sonra onları öldürün gibi bir sonuç çıkarmak, senin kendi öznel (ve bir haylide hatalı) değerlendirmendir. Halbuki 5. ayet, 4. ayettekilerle ilgili olmayıp, sure'nin başında sözü edilen ve yapılan antlaşmaya riayet etmeyen kafirlere ilişkin hükmü ihtiva ifade etmektedir. Ayrıca Nisa Suresi 90. ayet, bu konuda hiç bir yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek şekilde meseleye açıklama getirmektedir; ''Ancak kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar, ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmak istemediklerinden göğüsleri daralmış olarak size gelenler