Jump to content

Kaz

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    196
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Kaz kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 6 dakika önce, Kaz yazdı:

    Şimdi ahlak konusuna girdin daha da uzaklaştın. Galyalı ile Romalı ben öyle dediğim için iyi veya kötü uydurdum tersi de olabilir bilmenin bir pratiği yok. Arenanın sahibi İmparator kötülüğün kaynağı oluyor örneğin amacı bu. Öldüresiye savaşan insanlar birbirini bağışlamak zorunda değildirler ama imparator onları arenaya koyanın ta kendisi neden onlar birbirini bağışlamak zorunda olsunlar.

    Sırf deist bir tanrıdan bahsederken kötülük problemiyle iş ilahi adalete gayba ve ahirete kadar lazımiyet açısından uzanıyor bu yüzden olayın bilimselliğini aşan bir boyutu var. Bilimsel olarak Tanrıyı kanıtladık deseniz de iş bitmiyor kötülük problemi uzayıp giden bir tartışma ama herkes tanrıyı kötülükten tenzih etmek zorunda değil.

  2. 13 dakika önce, rahip yazdı:

    İyide sen galyalıyı neye göre kötü yaptın. Adamı ırkından dolay ımı kötü yaptın ne yaptı da kötü oldu bunu bir diyiverseydin. 

    Sen ırk üzerinden mi düşündün kötülük problemini. Bu insanların iyi veya kötü olduğunu bilmek için yaşadıkları hayatı gözlemlemek gerekir. Arenaya neden çıkmışlar, hangi şartlar onları buraya getirmiş. Öldürme fırsatı varken belki galyalı adamı bağışlayacak. Yani o kadar dar bir örnek vermişsin ki neye göre cevap yazacağız. 

    Şimdi ahlak konusuna girdin daha da uzaklaştın. Galyalı ile Romalı ben öyle dediğim için iyi veya kötü uydurdum tersi de olabilir bilmenin bir pratiği yok. Arenanın sahibi İmparator kötülüğün kaynağı oluyor örneğin amacı bu. Öldüresiye savaşan insanlar birbirini bağışlamak zorunda değildirler ama imparator onları arenaya koyanın ta kendisi neden onlar birbirini bağışlamak zorunda olsunlar.

  3. 4 dakika önce, rahip yazdı:

    Hocam bu örnek iyilik ve kötülük için verilmez alakasız olmuş. 

    Adam öldürmenin kötü olduğunu neye göre biliyoruz sizce ? 

    O örnekte adam öldürmek kötüdür bunu ön kabul edeceksin. İyi kötüyü de öldürebilir kötü iyiyi de öldürebilir ona bakarsan galyalı neden iyi olmasın ki? sen problem çözerken öncülleri sorgularsan işin zor. Tanrının varlığıyla ilişkili insanlar kendilerini özel görürler doğadaki hiç bir canlı Tanrıyı bizim anlayabileceğimiz şekliyle sorgulamıyor. Tanrı varsa insan özeldir.

  4. Şimdi, rahip yazdı:

    Bu bir dengeyi oluşturuyorsa iyi, kötü ayırımını yapmamızı sağlıyorsa neden eleştirelim. 

    Kötülük kavramı tek başına bir şey ifade etmez. Kötülük olmasa biz iyinin ne olduğunu bilmezdik dolayısı ile kötülük ve iyilik bile muhteşem düzeninin birer parçası, tamamlayacısıdır. 

    İyilik ve kötülük bizim uydurduğumuz kavramlar. İki gladyatörü bir arenaya koydum birisi şanlı bir romalı(iyi) diğeri galyalı bir köle(kötü) , bütün seyirciler mutluyken imparatoru kim neden eleştirsin? öyleyse imparator övülmeye layıktır.

  5. 3 dakika önce, rahip yazdı:

    Ortada bir düzen büyük işler yapan bir güç varsa övülmeye layık olsa gerek. 

    Pesimist olayım bütün orman birbirini yiyor ama kuş cıvıltıları ne hoş, tanrı övülebiliyorsa karşıtı da mümkündür. Tanrının olduğu varsayımını dünyadaki acımasızlıklara genelliyor hepsi bu.

  6. Tanrı sonradan ortaya atılmış bir kavram çoğunlukla içi dindarlarca doldurulmuş kısmen deizmin etkisi de var. Deizm dinin tanrısına bir tepki niteliğinde protest bir tutum. Tanrı vardır demek bir zorunluluk demekse bu deist ve dindar kafada kavramsal karşılık buluyor. Şimdi Tanrının varlığı zorunlu demen bir dayatmaymış gibi anlaşılmış olabilir. Bu tanrı zorunluysa bu ne anlam ifade eder bakış açını açabilirsin, biz çoğunlukla dindarlardan benim dinime inanmalısın algısına maruz kalıyoruz bazı yanlış anlaşılmalar var. Bu tanrının fonksiyonları nelerdir mahiyeti nedir tasavvur etmen gerek. Tanrı dediğinde kul-efendi ilişkisi var mı? yoksa sadece entelektüel olarak ontolojik bir sahada mı düşünüyorsunuz? Tanrının varlığı bilimsel olarak kanıtlansa bunun kime faydası nedir? böyle bir tanrıyı nasıl anlamlandırabiliriz? Tanrının mahiyetini anlayamamak o yoktur demek değilse de Tanrıdan bahsetmek için mahiyet şarttır yoksa neyden bahsettiğimizi bilemeyiz.

  7. İbni hazm Fasl 1. cilt 663'e bakarsanız ezranın Azra yazıldığını görürsünüz, Arapça düşünürsek Ezranın sonundaki elifi maksure derken elifi maksurenin kelimenin kökü olmadığını belirtmek isterim Mustafadaki elifi maksure gibi olur. İbni Hazm Ezra yazarken hemze ile bitirmiş Ezrail Varrak yazmış kaynağın arapça metnine bakabilirsiniz. Aaron ailesi derken de Harunun soyu demek istenir Musanın kardeşi olan Harun Ezranın büyük atasıdır aynı şekilde Serayanın da atasıdır kafa karışıklığı olmasın diye yazıyorum.
    Ezra bin şerhiya
    Ezra el verrak
    Ezra the scribe
    Üzeyir
    aynı kişiler.

    Ezra Üzeyir değilse Şolomon da Süleyman değil demenin mahsuru olmaz çünkü Metatronun bilmem kaç sıfatından Ezra Azaryahudur demek anlaması kolay olan değil Allah isteseydi Metatron derdi onun sıfatlarından birini Azaryahu'yu değil ki onu bile Azaryahu şeklinde tam söylememiş, Allah Allamei Cihan bir varlık sonuçta bu yüzden özellikle Uzeyr dediği için bir küçültme nüansı aradım. Yazdıklarımı çoğunlukla kontrol ediyorum kritik bir hata yaptıysam düzeltmişim ama kaynakları bıraktığım için bir sorumluluk hissetmiyorum.

  8. עֶזְרָא‎ Okuduğum bir makalede Ezranın Azar şeklinde Arapçaya geçmesi gerektiği yazıyor bunu diyen Samval ibni yahya el mağribi, kendisi sonradan Müslüman olan bir Yahudi’ymiş.

    עֶזְרָא

    3 noktalı olan seggol e olarak kısa okunur. Ayn harfinin altında ע‎
    Dikey 2 noktalı olan Shva nah cezm gibi okunur. Ze harfinin altında ז‎
    Kısa T gibi olan Kamatz uzatarak a okunur. Ra harfinin altında ר‎

    Hemen sonrasında da elif א geliyor Arapça olarak düşünürsek fetha harekeli Ra harfinden sonra elif veya elifi maksure geliyor gibi düşünülebilir. Böylece Ezra oluyor. Ze harfinde shva nah varken biz nasıl bu kelimeyi Azar okuyacağız anlamadım. Ezra zaten o dönemde ismi tasgir formuna girmiş Üzeyir olmuş ben sadece doğru hatırlıyorsam Endülüslü İbni Hazmın Ezrayı Azra olarak yazdığını okudum. Samval ibni yahya el mağribi Ezranın hafızasından Tevrat uydurduğunu da söylüyor.

    Makalede işe yarayacak bir başka bilgi Aaronides olan rahip ailesinden Ezra’nın Davud hanedanının itibarını düşürmek istediği ve hanedanın nüfuzunu azaltmak istediği yazıyor. Kurana göre Arabistandaki Yahudilerin Davud’un soyundan gelen Süleyman’ı sevmemeleri bu ilişki içinde yorumlanabilir. Makalede Dustan hizbinin Ezra’ya Tanrının oğlu olarak saydığı ve taptığı yazıyor. Bu Dustan hizbi Samaryada yaşamış diyor ama sinagogları nerede nasıl Ezra’ya tapmışlar somut bir şey yok, olması gereken ayeti içerik olarak haklı çıkarmak olmamalı tam olarak anlamak için bu hizbin sebebi nüzul ile ilişkisi nedir Peygamberle nasıl konuştular. Hayberde öldürülen Sallam bin Mişken ve beraberindeki Yahudiler veya Finhas bin Azura Dustan hizbi miydi? Açması gerek. Bölgesel olarak Arabistanla ve o yüzyıl ile bağdaşmalı.

    https://dergipark.org.tr/tr/pub/tarr/issue/58733/800557

  9. Süleyman isminin orijinali İbranicede Şolomon olduğu halde Arapçaya küçültme formunda ismi tasgir olarak geçmiştir Arapçada Selman'dan Süleyman olmuştur. İbranicede şalom Arapçada selam kökünden gelir anlamı barış ve huzurdur. Bu isim İbraniceden Arapçaya geçerken İbranicedeki şin Arapçadaki sin olmuştur geri kalan kökler aynı kalmıştır. Şolomon'a Kuranda ismi tasgir olarak Süleyman denmesi muhakkak ki onun Allah tarafından sevgili biri sayılmasından kaynaklıdır. Dilsel olarak Ezra’nın Üzeyir olmasıyla Şolomon’un Süleyman olması benzerlik gösteriyor, kökler aynı olsa da bilhassa ismi tasgir olarak Arapçaya geçmişler.

    Bu iki isim ismi tasgir babının doğası gereği sevimlilik veya hakir görmek için küçültülmüştür hangi anlamda kullanıldığı ancak Kuranın bağlamından anlaşılabilir. Bu isimlerin Araplarda meşhur kullanımının bu yönde olması neden ismi tasgir babının kelimeye verdiği anlamı askıya alsın? Belki de Muhammed sadece alıntı yapmak için Üzeyir dedi dersek Müslümanlar Tevrat’ın tahrifini kime/kimlere dayandıracaklar. Tüm dünyadaki Yahudilerin bütün işi kutsal kitaplarını tahrif etmek miydi?

    Kuranın Yahudileri Kral Süleyman’ı sevmiyor gibi bu sadece ayetten anladığım rivayetlerin güvenirliklerinden endişeli olduğum için koymadım isteyenler Celaleyn tefsirinin Bakara 102. Ayetine bakabilir. Tarihte bu Yahudiler hangi nedenle Süleyman’ı peygamberliğe yakıştırmıyorlarsa da bu nasıl bütün Yahudiliğe atfedilir? Ortodoks Yahudiler Kral Süleyman’ı 48 peygamberden 1’i olarak sayarlar. Kuranın genelleyici üslubu açısından bu konu da Ezra konusuyla benzer. Medine kozmopolit bir yerdi birden fazla Yahudi kabilesi orada yaşıyordu Allah nasıl böyle konuşuyor anlamak güç, dünyadaki tüm Yahudiler o coğrafyada yaşamadı.

    İslam Yahudilere Süleyman’ın günahkâr olmadığı yönünde itiraz etse de Süleyman’ın diğer ismi olan “Kohelet” Ketuvim Kohelete göre günahlarından dönmüştür(kohelet yani Vaiz 1.bölüm 1.ayetten başlayarak bakınız hatta tüm bölümleri okunmaya değer). Dikkat çektiğim şey İslam’a göre Süleyman hiç günah işlememiş masum bir imam gibi tanıtılıyor yani ismet sıfatı olan bir peygamber olarak. Her iki dine göre de ana mezhepler dikkate alınırsa sonuçta Süleyman değerli biri ama onun hayat hikâyesinde zıtlaşıyorlar. O dönemde Yahudiler Üzeyire tapıyor muydu bilmem ama Hristiyanlar İsa’yı ilah olarak görüyorlar. Bugün Müslümanlar neden Yahudilere gönül rahatlığıyla müşrik diyemiyor oluşunu düşünebilrler.

  10. Yukarıda incelediğim kaynağı Arapçasından okumalarım üzerine yorumum :

    Kaynaktan Enbiya 101’e göre benim anladığım genel lafız İsa ve Annesi, Üzeyir ve Meleklerden tapılanlar kendilerine güzellik verilmiş olanlardır ve onlar Allah’a itaat eden ibadet eden kimselerdir, dolayısıyla onlar aslında kendisine tapılmasını istememiş olduklarından onlar tapınıldığı için suçlu değillerdir kaynakta sadece İsa’yı zikredenler de var karışık. Peygamber ise Allahtan başka şeye tapanların taptıklarıyla beraber(belki cehennemde) olduklarını ve bunun da şeytanın işlerinden olduğunu söylüyor. Ruhban ve Hahamlara tapanlar için de onların Allah’a itaatten ayrıldıklarını söylüyor. Öncelikle senet zincirlerinin sıhhatlerini kontrol etmedim ama anlaşılan o ki heretik bir Yahudi kolundan bahsediyorlar ki bunu Ortodoks Yahudi mezhebi kayda almamış. İşin ilginci Allah nasıl oluyor da gerçek Yahudilikmiş gibi Yahudiliğe karşı çıkıyor.

    Tevbe 30. Ayetten hafızasından Tevrat yazdığı için Üzeyir hitabet sanatı ile küçültmeyle alaya alınmış olması da mümkün. Müslümanlar Üzeyir konusunda onun değerli bir şahsiyet olup olmadığı konusunda bölünmüş vaziyetteler onun aşağılık biri olması Müslümanlara atfedilebilir. Enam 101. Ayette müfessirler tefsir yapacaklar diye ayeti bağlamından koparmış olabilirler siyak sibağa uygun düşünülürse bu genel lafıza tahsis edilecek hususi yani spesifik anlam cennete gidecek müminlerdir mantıken meleklere cennet vaad edilmediğine göre ve iştah(enbiya 102’de) lafzı meleklere verilemeyeceğine göre ve kıyametten önce melekler ne melekleri ne isayı ne üzeyiri karşılamayacağına göre tefsir kronolojik olarak mantığa oturmuyor, sadece İsa kastedilmiş denmesi bile tefsirde abes kaçıyor, bunu yazıyorum çünkü Müslümanların özellikle selefilerin bu tip şeyleri sorgulayabileceğine inanmıyorum. Bu ayetin Tevbe 30 ile tek alakası Enam 101.ayete atfedilen İbni Zibaranın rivayetidir.

    Müslümanların tek çıkış yolu kuranın tarihsel ve bölgesel bir kitap olduğunu kabul edip kuran ile İslam propagandası yapıldığını onaylamaktır, Allah Yahudiliği heretik Yahudilerden öğrenmiş gibi gözüküyor ki onları şirkle suçlamış. Peygamber recm cezasını, aşure orucunu da Yahudilerden öğrenmemiş midir? Neden bu oruç 1 gün tutulması gerekirken sırf Yahudilere benzememek için 2 gün tutulur? Bu oruçlar hangi sebeple İslama girmiştir neden böyle bir oruç varken Mekkede tutulmadı? Sad bin Muaz hangi kitaba dayanarak Yahudiler aleyhine hüküm vermiştir (tesniye 20.bab 10-15 ayetler) ve bu kuran’a maide 33. Ayet olarak girmiştir?

  11. Putperest bir şairin Uzeyr'e tapılması hakkındaki sözü o dönemin Yahudilerinin dini yaşayışı hakkında bir veri sağlar diyebilmek için bunun Yahudi dini ilahi şiirlerinde karşılık bulması gerekir, dini şiirler dini yaşayışa işaret eder, 7.yüzyıl hicaz Yahudilerine atfedilecek Arapça veya İbranice böyle bir piyyut bulan olursa atmasını beklerim. Enam 101'in tefsirlerine baktığımda orada da özelde Uzeyr'e ayetteki "kendilerine bizden güzellik geçmiş olanlar" lafzıyla atıfta bulunulmuştur yani umumi bir lafız tahsis edilmeye çalışılmış. Bu ayeti incelerken Abdullah bin Zibara'nın sözüne denk geldim:

    أما والله لو وجدته لخصمته ، فسلوا محمدا: أكلّ من عبد من دون الله في جهنم مع من عبده؟ فنحن نعبد الملائكة ، واليهود تعبد عُزَيرا ، والنصارى تعبد المسيح عيسى ابن مريم ، فعجب الوليد بن المغيرة ومن كان في المجلس من قول عبد الله بن الزّبَعْرى ، ورأوا أنه قد احتج وخاصم ، فذكر ذلك لرسول الله صلى الله عليه وسلم من قول ابن الزّبَعْرى، فقال: رسول الله صلى الله عليه وسلم: " نعم كل من أحب أن يعبد من دون الله فهو مع من عبد ، إنما يعبدون الشياطين ومن أمرهم بعبادته " ، فأنـزل الله عليه ( إِنَّ الَّذِينَ سَبَقَتْ لَهُمْ مِنَّا الْحُسْنَى أُولَئِكَ عَنْهَا مُبْعَدُونَ )

    Her durumda Müslümanlara göre kuran bölgesel ve tarihsel açıdan bizzat kendisinin kaynak olduğu dikkate alınırsa ve Allah'ın kelamı olduğu varsayılırsa onlar böyle bir gerçekliğin olduğunu kabul edeceklerdir ancak dini şiirlerde edebi olarak da Uzeyr'in bizzat Yahudilerce bu kadar öncelendiği bir kanıta yani bunun bir şekilde Yahudilikteki karşılığına ihtiyaç vardır ki bu iddia bir iftira olmaktan ileri gidebilsin, kuranın evrenselliği dikkate alınıp bu tüm yahudilere genellendiğinde zaten oluru yok.

    İncelediğim kaynak:http://quran.ksu.edu.sa/tafseer/tabary/sura21-aya101.html

  12. Tevbe 30.ayetten bir de Bakara 259.ayete gidenler var çünkü kuranı kuranla tefsir etmeye çalışıyorlar. Bakara 259’un siyak-sibağı ve ayetin kendi içeriği dikkate alındığında orada ne Üzeyirden bahsedilmektedir ne de Kudüsten(Yeruşalayim) . Bakara 259’da 258’e uygun darb-ı mesel verilmektedir bu İbrahimin dediği “Rabbim hayat veren ve öldürendir” sözüne atıfta bulunur. 259. Ayette yine bu ölümden sonra diriliş hakkındadır. Eski ahitte Ezranın 100 yıl uyuması hikâyesine de rastlanmaz keza ayetin içeriğinde de Üzeyir ve Kudüs geçmemektedir. Diyanet farklı ihtimallerden söz ederek hitap ettiği alanı genişletmeye çalışmaktadır ancak bunu yaparken kuranın açıklığını ve evrenselliğini önemsememektedir. Sözde bu kitap avama da hitap eden bir kitapdı.

    https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/266/259-ayet-tefsiri

  13. Ezra’nın Enoch ve Metatron olmasının ismi tasgir babında Üzeyir’e nasıl uygulanabilir olduğu bence belirsizdir sadece kelimenin köküne bakmak onun ismi tasgirde geldiği gerçeğini değiştirmez. Kuranda bu lafzın özellikle ismi tasgirde gelmesi söz konusu anlamlara gidilmesine engelleyici boyutta olabilir bunu sadece bir ihtimal olarak kaydediyorum. Allah veya Muhammed de Metatron veya Enoch deseydi ve ne demek istediğini ifade etmekte daha açık olsaydı demeyi tercih ediyorum. Bu bakış açısında daraltıcı olmak İslam sınırında düşünmekte daha işlevsel olabilir.

  14. Fasl 1.cilt 107. Sayfa için(1) : Üzeyir’i Tevrat’ı tahrif etmekle suçlayan İbni Hazmın iddiasını tahrif edilmiş olduğunu iddia ettiği Tevrat neden doğrulamamaktadır? Tevrat’ın hiçbir yerinde Ezra kendi lehine ilahiliğini ima eden bir ayet koymamıştır Allah’ın oğluyum dememiştir. Tevbe 30 a göre Yahudiler üzerinden Yahudilik inancı eleştirildiğine göre ve yeni dinin sahihliği vurgulandığına göre genelleme yapılmaktadır yerine İslam pazarlanmaktadır. Bu ayetin bir kısım Yahudileri ima ettiğini umum-husus olarak değerlendiren tefsirciler kuranı aklamak uğrana Muhammedin ayette ne murat ettiğini ihmal etmektedir. Cüretkâr bir ifadeyle Muhammed Allah’a bu genellemeyi yaptırarak ne murad etmiş olabilir eğer Yahudiliği ima etmiyorsa neden İslam ve Müslümanlar Tevrat’ın tahrif olduğunu söylemekte ve onu okumamaktadır. Diğer dinler inkâr edilecek ki İslam kozalağından çıkana kadar gelişebilsin. Eğer Yahudiler diye umumi bir ifade varsa ayette ancak hususta Yahudilik kastedilmiş olabilir.

     

    Fasl 1.cilt 424. Sayfa için(1): İbni Hazmın tahrif edildiğini iddia ettiği Tevrat’ta literal(yazılı) olarak bulunmayan hiçbir şeyi kabul etmeyen Sadukiler nasıl olur da Allah’ın bir oğlu olduğu inancını taşıyabilirler? Yemen Yahudileri olduğunu iddia ettiği Sadukiler 2. Tapınak döneminde Judea’da yaşamışlardır(2) . İbni Hazm’ın iddia ettiği bu Sadukilerin Tevbe suresi 30. Ayetin sebebi nüzuluyla nasıl bir ilişkisi olduğu da belirsizdir, onun yapmaya çalıştığı ayetin içeriğini haklı çıkarmak için sözde Sadukileri ayetin içeriğiyle bağdaştırmaya çalışmaktır ama İbni Hazm baştan Sadukileri yanlış bilmektedir. Yemen Yahudileri için de Jewish encyclopedia Yemen maddesinden çıkarılabilir ki onlar da Ezrayı sevmemektedir -lütfen maddeyi okuyun(3) – onlar için de Ezra’nın Allah’ın oğlu olması ayetin içeriğiyle bağdaştırılamaz. Bütün bunlardan sonra diyanetin Yemen Yahudileri iddiasını da ele almış bulunduk(4) .

     

    1: http://ekitap.yek.gov.tr/Uploads/ProductsFiles/575f760e-2b18-4e3d-87f3-856734baa8ed.pdf

    2: https://en.wikipedia.org/wiki/Sadducees

    3: https://www.jewishencyclopedia.com/articles/15077-yemen

    4: https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Tevbe-suresi/1265/30-ayet-tefsiri

  15. Hristiyanlar (onlara göre)eski anlaşmaya iman ettikleri halde Rabbi Musa ibni Meymun’un dediği açısından düşünülürse Hristiyanlık (Yahudilere göre)Tevrat’ı tahrif etmiştir(1). Bu tahrif Yahudilere göre Shituf’a (Yahudilikte: Shituf şirktir yani monoteist olmayandır) İslam’a göre şirk-i teb’iz’e mahal verecek bir itikada sebep olmaktadır bu din felsefesinde Tanrının basitliğine aykırılık olarak geçer.

     

    Tanah Nevi’im İşaya 7. bölümünde geçen İmmanuel(6) ismi Hristiyanlara göre Matta 1.bölüm 25.ayette geçen İsa’dır(Hristiyanlarda da tartışmalı), jewish encyclopedia buna Hristiyanların eklemesi diyor çünkü Hristiyanların yeni ahit dediği şeyi onlar kabul etmezler. Bunun dışında Yahudilerce İmmanuel kelimesinin Mesih için kullanılmadığı geçiyor(2). Dolayısıyla Yahudilere göre İmmanuel Mesih değildir. Söz konusu bölümde geçen “bakire” çevirisi de Yahudilerce “genç kadın” olarak okunmaktadır. İncil için(5) Tanah için(6) 14.ayete bakınız. Eski ahidi/Tanahı farklı okuyorlar.

     

    Başka bir örnekte Tanah Nevi’im İşaya 63.bölüm 10.ayette geçen Kutsal Ruh ifadesi de Hristiyanlara göre teslistir bu Yahudiler açısından Tanahtaki (Hristiyanlara göre eski ahitteki) Monoteizme aykırıdır çünkü Kutsal Ruh Hristiyanlara göre Tanrıdır, bu durum Yahudiler için Shituf kategorisindedir. Bunlar dikkate alındığında Hristiyanlar ile Yahudiler bile aynı eski ahide(bible) inanmazlar. Hebrew Bibledaki Kutsal Ruh ifadelerine bakabilirsiniz Wikipediada yerlerini gösteriyor. (4)

     

    Yahudilikse Hristiyanlığın getirdiği monoteizme aykırı şeyleri inkâr eder öyleyse bağlantılı olarak nasıl olur da İslami açıdan düşünülürse Ezra’nın Tevrat’ı tahrif ettiği düşünülebilir çünkü Hristiyanlık baştan Shituf olarak görülen şeyleri Yahudiliği karşısına alarak ihdas etmiştir(icat etmiştir/uydurmuştur). Hristiyanlık kronolojik olarak Yahudilikten sonra çıksa da Yahudilerin Hristiyanlıkta reddettiği unsurlar İslami ifadeyle şirk içeren unsurlardır. Yahudilikte Kutsal Ruh diye bir tanrı söz konusu değildir daha iyi anlamak için ansiklopedideki maddeye bakılabilir(3) .

     

    Koşer kuralları da Tanahda geçmesine rağmen Hristiyanlar da eski anlaşmayı okumalarına rağmen onlar yeni anlaşmaya göre hareket ederler bu açıdan da bakılınca Yahudiler ile Hristiyanların ortak olarak kabul ettikleri kitaba ne kadar farklı baktıkları görülür. Bütün bunlar Mişneh Torah’da(1) Rabbi Musa ibni Meymun açısından Tevrat’ın Hristiyanlıkça tahrif edilmesi olarak görülmüştür(buna atıfta bulunduğu söylenebilir).

     

    Sonuç olarak İslam’a göre Tevrat’ın tahrif edilmesiyle Pavlus’un İncili tahrif etmesi başka başka yorumlanmak ve birbirinden ayrı olarak kabul edilmek zorundadır bu da İslam için problem çıkarır. Demek ki Hristiyanlık başta Yahudiliğin kabul edemeyeceği inanç esasları getirmiştir. İslam’ın tahrif olduğunu iddia ettiği kitap gayet monoteisttir ama Hristiyanlık zıt olarak şirk(shituf) içermektedir. Hristiyanlıktaki İsa figürü buna rağmen İslam’da peygamber olarak görülmekte ve İsa Maide 116. ayete göre Hristiyanlığı itikaden reddetmektedir bu tarihsel olarak çelişkilidir. Yahudiler ile Hristiyanlar arasında vuku bulmuş olandan kopuk ve izole bir yorumdur. Eğer Yahudiler İsa’da bir Shituf görmeselerdi ilk başta ona karşı çıkmaları için bir sebep bulunmazdı ama tarihsel ona karşı çıkmışlardır Hristiyanlar da bunu doğrular.

     

    1: https://www.chabad.org/library/article_cdo/aid/1188356/jewish/Melachim-uMilchamot-Chapter-11.htm

    2: https://jewishencyclopedia.com/articles/8086-immanuel

    3: https://www.jewishencyclopedia.com/articles/7833-holy-spirit

    4: https://en.wikipedia.org/wiki/Holy_Spirit_in_Christianity

    5: https://www.biblegateway.com/passage/?search=Isaiah%207&version=NIV

    6: https://www.chabad.org/library/bible_cdo/aid/15938

  16. Müslümanlardan Üzeyir Tevratı tahrif etti diyenler önemli bir problemle karşı karşıyadır. Bu problem neden Hristiyanlığın Tevratı kutsal bir kitap olarak gördükleriyle ilgilidir, çünkü müslümanların argümanlarının temeli kutsal kitapları dışında Ezra üzerinden temellendirilmektedir bu yüzden kronolojik olarak Hristiyanların sonra Tevratı kabul etmeleri soru işaretleri çıkarmakta ve İslami argümanı sorgulanabilir kılmaktadır.

  17. Üzeyir için kullanılan ismi tasgir’in Yahudilerin söylediği gibi anlaşılmaması yani Muhammed tarafından Üzeyiri küçümsemek için kullanıldığı ayetten anlaşılabilecek bir anlamdır. Ayette ağızlarıyla geveledikleri bir sözdür denmektedir. Bu ayetin içeriğinden de Müslümanlardan bir kısmının Ezra Tevratı tahrif etmiştir sözlerinden de(1) ayetteki bu alaycı üslup anlaşılabilir, lütfen ayeti kıraat edin. Yani küçümseyici bir şekilde “Yahudiler Üzeyircik Allah’ın oğlu dediler” denmektedir. Yahudiler ise sevimlilik anlamında öyle söylediler çünkü onlar Musa gibi Aziz Ezrayı da değerli görmektedirler. Yani yazdıklarımı Müslümanlara ve ayetin içeriğine ve arap diline dayandırmaya çalışıyorum. Yazdıklarımın kötü niyet olarak anlaşılmasından objektifliğe çekinirim, gerekçelerimi ortaya koydum, farklı bir görüş olarak bunun da olabilirliğini zikretmek istedim.

     

    1: https://islamansiklopedisi.org.tr/uzeyir

  18. Arap Yahudiler “عزرا” (ezra) ismini “عزير”(uzeyr) olarak söyleyerek onu sevgili bir insan olarak anmaktadırlar çünkü Üzeyir ism-i tasğir babındadır. Tarihi kaynakta da Kuranda olduğu gibi bu babda geçmektedir. Kuranın nefret söylemi içeren üslubu dikkate alınırsa aynı ism-i tasgir babı Allah veya Muhammed tarafından aşağılayıcı olarak kullanılmış olabilir zira ism-i tasgir hor görmek ve aşağılamak için de kullanılır. Burada Hristiyanlara da Mesih Allah’ın oğlu değildir denmektedir(Allahın değil Meryem oğlu İsa Mesihtir diyor islam) bununla birlikte Allah onlarla savaşsın lafzına onlar da muhataptır. Bu demektir ki Kurana göre Mesih gerçek anlamında Allah’ın oğlu değildir(Meryemin oğludur). Yahudilere gelince ise Müslümanların anladığı şekilde(literal olarak yani gerçek anlamda) Allah’ın oğlu demek Müslümanların anladığından uzak bir anlamda anlaşılmaktadır(akla ilk gelen anlamlar farklı). Bunun için yukarıdaki postlarımdan birinde paylaştığım jewish encylopedia’nın son of god maddesine bakılabilir zira Aziz Ezra için bu anlamda kullanılmıştır. Allah’ın oğlu lafzını Hristiyanlar dışında ilahilik ifade eden bir anlamda kullananlar yoktur.

     

    Keşşafın tefsirinde Yahudilerin Allah’ın oğlu ibaresine karşı çıkmaması hakkında ciddi ciddi tasdik etmelerinden kaynaklı olduğu ayet onlara okunduğunda yalanlamadıkları yazmaktadır. Bununla ilgili bir görüş olan siyasi endişe ihtimalini belirtmiştim. Ek olarak eğer Keşşafın söylediği doğruysa Muhammed ile Yahudiler arasında bir iletişim değil sadece bir etkileşim olmuş demektir çünkü görünüşe göre iki taraf da istediğini almış ancak birbirini anlamamışlardır. Bu da başka bir ihtimaldir. Kanaatimce Muhammed Yahudi ve Hristiyanları kendi dogmatik şemalarıyla(psikolojideki kavram olarak kullandım) anlamlandırmakta dolayısıyla lafızlardan kaynaklı olarak ihtilaflı yaklaşım ortaya koymaktadır. Bu insanların birbirlerini yeterince anlamıyor olması da ihtimal dâhilindedir.

     

    Yararlandığım kaynak(keşşaf 3.cilt) :

     

    http://ekitap.yek.gov.tr/Uploads/ProductsFiles/0efc6b76-267b-4c4e-8b0f-3a13b9a7efda.pdf

  19. 1 saat önce, Kaz yazdı:

    Allahın eli sıkı konusuyla ilgili aşağıdaki linkte Shari L. Lowin'in makalesini bırakıyorum genişce bilgi var, ben bu konuyu Ezra konusuyla ilgili bulmuyorum.

    https://booksc.org/book/83469317/2f61a3

    ilgili bir kaynak daha 30.sayfada

    https://acikerisim.uludag.edu.tr/bitstream/11452/2597/1/319556.pdf

×
×
  • Yeni Oluştur...