Jump to content

medyumasker

Yeni Üye
  • İçerik sayısı

    13
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne medyumasker kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 1 saat önce, medyumasker yazdı:

    Yazinin icerigini bilemem ama CHP ve Inonu hakkindaki suclamalariniz tamamen tarafli.

    "Benim babam köyümüzün ımamıydı.Köylü caminin 7 tarlasından 3 ünü bıze vermıstı.Babamda buna karsılık köye ımamlık yapıyordu.Atatürk ölüpde ısmet basa gecince camının 7 tarlasınıda camıden alıp okula bagıslandı bu tarlalar.Ulan sen hanki YASAYLA alabılırsın camıye vakfedilen bu tarlaları.Atatürk bilmiyormuydu bunu.?İsmet,ilkel kafalı bir diktatordu.Onun yamuklukları anlatmayla bitmez."

    Iste bu sizin onceki konularda yazdiginiz bir yazi. Yani sizin tek derdiniz arsa ve para.

    Atatürk, Cumhuriyet ve İnönü düşmanlarının argümanlarıni ciddiye almaya gerek yoktur. Para için bu düşmanlığı yapan kişiler gerekli miktarı verdiğiniz takdirde en büyük Atatürk ve İnönü destekçisi olacaktırlar.

  2. 28 dakika önce, tolonbey yazdı:

    İşte böyleee,

                          Türkiyede .osmanlıda,selçukludada yazılan TARİH kitaplarına dünyada pek itibar edilmez.Çünkü o zamanlarda  olan olayların tarihe olduğu gibi yazıldığı pek görülmemiştir vede görülmüyor.

                            Buna bir örnek vermek gerekirse,Müslüman arapların TÜRKİSTANDA yaptıkları KATLİAMLARDAN,alıp götüürdükleri KÖLELERDEN,bütün TÜRKİSTANI 70 yıl boyunca YAĞMALARINDAN,bütün tarıhı eserleri kırıp,parçalayıp ülkeyi SOYUP  soğana çevirmelerinden RESMİ tarihimizde bir satır bulamazsınız.Öyle bir soygun yaptılarkı her eve bir arap koydular.Evinn insanlarını işlerinde çalştıklarını  ellerinden zorla alıp götürdüklerini resmi tarihimizin hiçbir yerinde bulamazsınız.Eger bu gerçekler yazılırsa araba düşmanlık artar ve arabın UYDURDUĞU islam zarar görür.

                        Araplar okadar çok TÜRKÜ ülkesinden alıp arap ülkelerine götürürkü Mısırda bu KÖLE  TÜRKLER iki devlet kurarlar.Bunlardan biri TOLONBEYİN kurduğu TOLON devleti digeriyse KÖLEMEMLER devleti.

                        Şimdi bu arap marazı bizi öyle sarmışki nerdeyse hiçbir şeyin ne gerçegini kolay kolay yazabiliyoruz nede SÖYLEYEBİLİYORUZ.

                         Şimdi size bir yazı verecem Milli şefimizin ve ZİLLİ halkcıların maraşal FEVZİ  ÇAKMAĞIMIZA  üstü örtük ve açık yaptıklarınna bir bakalım.

    Evettttt,resmi TARİHİİMİZDE bu 70 yıl içindeki olaylardan HİÇBİRİYOKTUR.O 70 yıl BOŞTUR  BOŞ.

    Çakmak, İnönü'ye ne yaptı, ne buldu???????

    Mareşal Fevzi Çakmak, gerçek bir asker olarak tanındı. Atatürk ve İnönü ile Kurtuluş Savaşı yıllarında birlikte oldu. İnönü'nün Köşk'e çıkmasını sağladı. Ya sonrası. Cevabı bu kitapta.

    GİRİŞ 26.02.2009 11:05 GÜNCELLEME 26.02.2009 11:05

    ÜNA

    Çakmak, İnönü'ye ne yaptı, ne buldu

    Mareşal Fevzi Çakmak, gerçek bir asker olarak tanındı. Atatürk ve İnönü ile Kurtuluş Savaşı yıllarında birlikte oldu. İnönü'nün Köşk'e çıkmasını sağladı. Ya sonrası.

    Cevabı bu kitapta.

     

    GİRİŞ 26.02.2009 11:05GÜNCELLEME 26.02.2009 11:05
     
     

    Ünal TANIK'ın kitap notları

    -

    Fevzi Çakmak adı, üzerinde yaşadığımız coğrafyada, 20. yüzyılın en büyük komutanlarından biri olarak tarihe geçti. 
    Osmanlı döneminde “Kumandan Kavaklı Fevzi Efendisi” olarak tanındı. İlk önemli görev yeri olarak gittiği Balkanlar’da, Türk askerine yeni bir bakış açısı kazandıran, Birinci Dünya Savaşı’nda müttefikimiz olarak savaşa girdiğimiz Almanlar’a haddini bildiren komutan olarak bilindi. 
    -
    Kudüs’te 7. Ordu’nun karargahını kurmak istediğinde oraya önceden konuşlanan Alman askerleri tahliye emrini dikkate almayınca, “hepsini öldürün” diyecek kadar yürekli bir komutan olan Fevzi Paşa’nın asıl misyonu, Mondros Mütarekesi sonrasında başlıyor. Harbiye Nazırı olarak, Ankara’ya geçen Mustafa Kemal ve arkadaşlarına, İstanbul’da “içerden biri” olarak en büyük desteği sağladı. 
    -
    Fevzi Paşa’nın bütün riskleri göze alarak yaptığı bu fedakarlıkları, kimileri“Ankara ekibine geç katıldı” diye eleştirmeye kalktı. Ankara’ya ulaştığında, gördüğü ilgi ve saygı, o güne kadar hiçbir isme gösterilmemişti.

    -
    Kurtuluş Savaşı yıllarında ümidini hiç yitirmedi. Hatta, Mustafa Kemal Paşa’nın ümitsizliğe düştüğü zamanlarda bile çıkış yolu Fevzi Paşa’dan geldi. İkinci İnönü Savaşı’nın en kritik anında muharebelerin seyrini değiştiren biri oldu.


    Bilecik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Rahmi Akbaş’ın bir araştırma kitabı olarak hazırladığı “Mareşal Fevzi Çakmak” kitabı, Fevzi Çakmak ile ilgili bugüne kadar yazılanların en kapsamlısı olarak basıldı.

    Ötüken Yayınları’ndan çıkan kitap, 448 sayfa.
    -
    İkinci İnönü Savaşı’nın en kritik anında Ankara’dan muharebelerin seyrini nasıl değiştirdiği kitapta şöyle anlatılıyor:
    -
    “Uzun boylu, genç, kumral zabit çok ağır bir ameliyat masasından kalkmış gibi bütün kanı çekilmiş, gözlerinde getirdiği haberin yası, içeriye girdi. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında oturduğu masanın üstünden telgrafı uzattı.
    -
    “Okumaya lüzum yok. Harbi kaybetmişiz”
    -
    Size o anda nasıl bir sessizliğin odada hüküm sürdüğünü tarif etmek müşküldür. Başlarımız eğildi. Daha işitmediğimiz haberin fecaatini ve bu vaziyetten doğacak felaketi düşünüyorduk.
    -
    Mustafa Kemal Paşa beş saniye telgrafa bakıyor, fakat bize bir şey söylemiyordu. Nihayet karar verdi:
    “Arkadaşlar, harbi kaybettik. Dinleyiniz gelen haber şudur. 



    Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa, “Buralarda  düşman süvarilerini gördüğünü haber veriyor ve hemen ricat (geri çekilme) emrini verdim” diyordu. 

    .. 

    Orduya ricat emrini (geri çekil) verdiğini bildiren telgraf okunduğu anda, sessizce Mustafa Kemal Paşa’nın yanından ayrılan Fevzi Paşa, diğer odada makine başına geçerek görüşmelere başlar. Durum gerçekten feci idi. İsmet Paşa, ricat emrini verdikten sonra, kendisi de karargahı ile cepheden uzaklaşmıştı.

    ..

    Gevzi Paşa, o esnada buldurabildiği cephe Kurmay Başkanı Yarbay Naci’ye:
    -
    “Garp Cephesi, karargahı ile temas temin edilip oradan yeni bir emir alıncaya kadar benim emrimdesiniz. Ricat edilmeyecek, derhal düşmanı takibe başlayacak ve durumdan sık sık beri haberdar edeceksiniz”
    emrini veriyor. 
     
    -
    Kitaptan bir başka anekdot yine Temmuz 1921’in karanlık günlerine ilişkin. Eskişehir Kütahya Saşavaşı’nın kaybedildiği günleri takip eden zaman dilimi. 
    -
    “Karargahta tek heyecanlı ve ümitli insan Fevzi Paşa idi. Dr. Adnan Bey’in Mustafa Kemal Paşa ile konuştuğun gördüm. İkisi de odanın ortasında, ayakta duruyordu. Paşa’nın yüzü sapsarı idi. Eskişehir’den gelecek haberleri beklememi söyledi. Oturdum. Nihayet neticeyi öğrendik. Yakup Kadri de bizimle beraber karargahta durdu. Mustafa Kemal Paşa’nın yaveri durmadan haber getirirken, Mustafa Kemal Paşa hepsine sövüyordu. Nihayet, sabah oldu. Mustafa Kemal Paşa: 

    - İsmet, Eskişehir savaşını kaybetti, haydi birer fincan kahve daha içelim, dedi
    -
    Dr. Adnan biraz odadan kaybolduktan sonra geri döndüğü zaman, daima kötümser görünen yüzü gülüyor ve sevinçli görünüyordu. Mustafa Kemal Paşa:
    -
    - Neredeydin Adnan diye sordu.

    O da Fevzi Paşa ile konuştuğunu, onun için iyimser olduğunu, Yunanlılar’ı yeneceğimizi söylediğini ifade etti.

    -
    Mustafa Kemal Paşa da güldü ve Fevzi Paşa’yla epeyce alay etti. Ama yine de memnun görünüyordu. Çünkü böyle anlarda o da fala ve rüyaya inanırdı.”

    Bu esnada, aranmakta olan İsmet Paşa da Çukurhisar Eskişehir arasında bulunarak durumdan haberdar edilir ve Fevzi Paşa’nın emri bildirilir.”

    -

     

    Fevzi Paşa, her zaman disiplinli bir komutan oldu. “Asker duruşu”nu hiçbir zaman bozmadı. Büyük Taarruz’un harekat planını mevki mevki yerinde incelemeler yaparak hazırladı. Büyük Taarruz’un bitmesini ve takip edilen düşmanın ardından İzmir’e girilmesini günü gününe hesapladı. 
    -
    Sonrasında ilan edilen Cumhuriyet döneminde, Mustafa Kemal Atatürk’ün en değer verdiği ve en çok saygı gösterdiği isim oldu. Mareşal’in içki içmediğini bilen Atatürk, onun sofrasında olduğu zamanlar içki servisi asla yaptırmadı. Gelişinde ve gidişinde hep ayağa kalkarak selamladı. 
    -
    Atatürk’ün ölümünde ise herkesin kendi adını telaffuz ettiği bir günde, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya söyledikleri, “demokrat asker duruşu”nun ne olduğunu ortaya koyuyor:
    -
    “Bir ordu kumandanı, çıkıp Meclis’in seçimine müdahale ederse kendi elimle gider, orada vururum onu!..” diyecek kadar Meclis’in tercihine önem veren biri. 
    -
    Genelkurmay Başkanı olarak bu sözlerle İsmet İnönü’nün önünü açan Fevzi Çakmak’ı sonraları acı bir kader bekler. İsmet İnönü, İngiltere'ye verdiği sözü yerine getirmede Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmesinin önünde engel gördüğü için Fevzi Paşa’yı “yaş haddinden” emekliye ayırdı. 
    -
    Fevzi Çakmak, evinde çevresinden uzak sakin günler geçirirken oturduğu eve bir gün memurlar geldi. Milli Emlak’a ait olan evi derhal boşaltması gerektiği tebliğ edildi. Mareşal’in evin tapusunu göstermesi üzerine görevliler ayrılıp gitti. Ancak aradan çok zaman geçmedi bu kez kapı bir başka gerekçe ile çalındı. 
    -
    “İkamet ettiğiniz Çankaya’daki ev, askeri yasak bölge dahilinde olduğu için istimlak edilmesi” diye bir tebligat yapıldı. 
    -
    Ankara’dan uzaklaştırılmak istendiğini fark eden İstiklal Savaşı’nın en önemli komutanı, İstanbul’a döner. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden bağımsız aday olur. 200 bine yakın kişinin oyu ile Meclis’e gider. CHP'li milletvekilleri, Mareşal Meclis’te kürsüye her çıktığında onunla alay ettiler. (Tolonbey:Ederler,alay etmedikleri kimler varki?Bir doğru kendileridir.)

    1950 Mayısında ise dünyadan ayrıldı. İktidarının son günlerini yaşayan CHP, son ve acı intikamını Paşa’nın ölümü ardından almaya kalktı. Radyodan Mareşal'in ölümünün duyurulmasının ardından oyun havalarına geçilmesi, halkı galeyana getirdi.

    -

    Paşa’nın cenaze törenine yüz binler katıldı.

    Rahmi Akbaş’ın “Mareşal Fevzi Çakmak” kitabı, hakkında yazılan ama basılmayan bir çok tezin de araştırılması açısından çok önemli bir eser. 

    Kitapla ilgili teknik bilgiler için bu linki kullanabilirsiniz

     
    Yedi Gündem

    L  TANIKIN  kıtapları

    Yedi Gündem

                           

    Yazinin icerigini bilemem ama CHP ve Inonu hakkindaki suclamalariniz tamamen tarafli.

    "Benim babam köyümüzün ımamıydı.Köylü caminin 7 tarlasından 3 ünü bıze vermıstı.Babamda buna karsılık köye ımamlık yapıyordu.Atatürk ölüpde ısmet basa gecince camının 7 tarlasınıda camıden alıp okula bagıslandı bu tarlalar.Ulan sen hanki YASAYLA alabılırsın camıye vakfedilen bu tarlaları.Atatürk bilmiyormuydu bunu.?İsmet,ilkel kafalı bir diktatordu.Onun yamuklukları anlatmayla bitmez."

    Iste bu sizin onceki konularda yazdiginiz bir yazi. Yani sizin tek derdiniz arsa ve para.

  3. 16 saat önce, Googler yazdı:

     

    AKP uzatmaları oynuyor ve bir şekilde gidecek. 

     

    Ama bunun nasıl olacağı pek belli değil. 

     

    Bir olasılık kendisini kurtarmak için savaş çıkaracak bu adam. Akdeniz'e inen onca gemi bunun bir emaresi olabilir. Uluslararası bir gerginlikte kamuoyunun nasıl konumlanacağını, bunun kendisine ne kadar prim kazandıracağını ölçmek istiyor gibi geliyor bana. 

     

    Önümüzdeki şu 3 sene ülkenin kaderini belirleyen en önemli süreç olacak, bu kesin. 

    Artık savaş çok yakın, Tayip istese de istemese de.. Türkiye dört bir taraftan kuşatıldı. Güneyde Suriye'de Amerikan Rus İngiliz Fransız askerleri ve Kürt devleti, Akdeniz'de ve Ege'de Türkiye'nin dibindeki adaların silahlandırılmış ve namluların Türkiye'ye dönmüş olması, doguda Azerbaycan-Ermenistan savaşının patlak vermesi ve Ermenilerin,Rusyanın ve Batı'nın Türklerle savaşı başlatma girişimlerinin ilk aşamaları,  içeride ise tarikatların ülkeyi kuşatması, askeriyenin dağıtılmış olması, padişahvari bır yönetimin ihanet içinde olması, ekonominın bitmiş olması. Emperyalizmin teknoloji, bilim ve akıl olarak Türklere fark atmış olması.
    100 yıl önceki hesap, cumhuriyetin 100.yılına varmadan görülmeli. Batı hiç bir zaman birdaha bu fırsatı yakalayamayabilir. Tabi savaş başladıktan sonra hâlâ Tayibi merak ediyorsanız, kendisi gibi olan Osmanlı padişahlarının ne yaptıklarına bakabilirsiniz.

  4. Suphesiz ki Alevilik de Sunnilik gibi sapkinliktir. Ancak Aleviligi elestirirken dikkatli olmaliyiz. Cunku ulkemizde Aleviler azinlikta. Dolayisiyla bu onlari saldiriya acik hale getiriyor ki malesef bazi Sunni denilen kisilerin saldirilari da gorulmemis sey degil. Ama bir gun Aleviler cogunluk olursa onlarin da diger inanclari yok etmeye calisacagi bir gercektir. Keske butun inanclar yok olsa ama maalesef.

    Bu azinliga saygi duyma meselesini sanirim Hristiyanlar daha iyi yapiyor. Mesela Hristiyan bir ulkede Muslumanlarin haklarinin korunmaya calistigini goreceksiniz. Cami katliami oldugunda her tur insanin toplanip Muslumanlar icin anma torenleri duzenlemesi gibi. Ama o ulkede Muslumanlar cogunluk olsaydi kimse Musluman hakkini korumaya calismazdi. Zaten Muslumanlar cogunluk olduklari durumda diger dusunclere her turlu eziyeti yapacaklardir. 

    Fikirlerini dogru bulmasak bile sirf azinlik olduklari icin tutumumuz biraz farkli olmali. 

    Bir ateistin Aleviligi tek savunma gerekcesi bu olabilir. Onun disinda tartistiginiz kisiler ateist ise niye Aleviligi savunurlar bilemem.

    Ateistlerin cogunluk, sapkinlarin azinlik oldugu bir dunya dilegiyle...

     

  5. Zamaninda cok destekledik Muharrem Ince'yi. Fizik hocasi olmasi, endustri 4.0 devriminden bashsetmesi, bilimsel konulardan konusmasi. Hepimizi heyecanlandirdi. Kilicdaroglu'nun yerine keske lider o olsaydi dedik. O artik, Cumhuriyeti, medeniyetimizi, gencligimizi, gelecegimizi bogazlayanlarla birlikte Ayasofya'da namaz kilmis, ittifaki bolmeye calisan, AKP destekcisi biridir.  Yazik, insan kime guvenecegini sasiriyor.

  6. Su an ulkenin bu halde olmasindan Erdogan ve AKP sorumlu degildir. Ulkenin bu halde olmasindan tek sorumlu AKP' ye oy verip onu basa getiren ve getirmeye devam ahmak insan surusudur.(Bu suruye basliktaki arkadas gibi Kilicdaroglu'na kizdigini iddia edip, AKP'nin devam etmesinde dolayli rol alan insanlar da dahildir.)

  7. “İstikbal(gelecek) göklerdedir” Mustafa Kemal Atatürk.

    Konuyu dağıtmak istemiyorum ama söylemem gerekiyor:

    Bu 3 gücü köklü olarak alt ettikten sonra Türk ulusu cumhuriyetten sonra aydınlanmasını  perçinlemiş olacak. Ancak bu sefer yeni bir varoluş mücadelesi başlayacak gözüküyor. Bakın arkadaşlar söyleyeceklerim hayal değil. Amerika ciddi derecede başka gezegene yerleşmenin planlarını yapıyor. Orada yaşayacakları evlerin prototipini hazırlıyorlar. Dünyanın iklimi ve koşulları da hiç iyiye gitmiyor ve farkındalar. Türk ulusu göçebedir. Uzaya başka gezegene göç etmek Türk ulusunun geç kalmadan araştırmaya başlaması gereken bir atılımdır. Güneş enerjisi Türklere bunu sağlamada yardım edecektir. Atatürk bize bunu söylemiştir: “İstikbal(gelecek) göklerdedir”

  8. Basliktaki arkadasin sorusunu yanitlamadik. Tayipin amaci evet, kendi dusen oylarini toparlamaktir. Ama Tayibin daha buyuk amaci emperyalist ulkelerin amaclaridir. 

    Tayip Suriye’ye, Kurdistani kurmak ve Turk Devletinin parcalanmasina hizmet etmek icin girmistir. Buyrun gercekci ve guzel bir yazi:

    https://mutlakaoku.com/kurt-devleti-kurulacak-mi/

     

    Erdogan ve orduyu ayri dusunmeyin, sizin düşündüğünüz gerçekçi ve vatansever ordu yönetimi yok edildi Ergenekon, Balyoz kumpas davalarıyla.

     

    Dediğim gibi Cumhuriyet kurulduğundan günümüze, vatansever halkın alt etmesi gerekeceği 3 güç var: Dindarlık (halkin cogunlugu), emperyalizmle ortaklik yapan bazi etnik kökenliler(kürt), Ortadoğu ve Türkiye’yi parçalama aktivitesinde olan devletler(Dünyanın çoğunluğu )

     

     

  9. 5 saat önce, Türk Ateist yazdı:

     

    Savaş karşıtı olmak elbette vatan hainliği değil. Sadece... ne bileyim... fazlaca romantik olmak...

    Biz bir savaş içinde değiliz zaten, bu sadece sınırımızı korumak için terörist dağıtma, kovma operasyonu. Ülkelerin sınırlarını koruma hakkı ve hatta sorumluluğu vardır.

     

     

     

    Kimse terörü bitireceğiz iddiası içinde değil, bu da terör bitirme operasyonu değil. Sınırımızdaki teröristleri temizleyeceğiz, eğer becerebilirsek. Ülke içindeki PKK terörü elbette devam edecek, hatta belki artarak... Ona da sonra bakarız artık.

    AKP bütün bu işleri doğru düzgün yapabilir mi emin değiliz sadece. Sınırda Kürdistan kurulması bizim için çok çok büyük bir tehdit. Bu arada IŞİD'li teröristler ABD tarafında, Kürt işbirliğiyle temizlendi, kalan artıklar varsa onları da temizleyip alanı Suriyelilere bırakmak, sonrasında oraları yapılandırıp ülkedeki Suriyeli sığınmacıları göndermek hedefimiz.

     

    Yani Türkiye gayet iyi ve hatta elzem bir şeyi yapıyor. Biz epeydir oralara bir harekat yapılması gerektiğini söyleyip duruyoruz zaten.

    Teröristler gerektiğinde devletlerin silahlı kuvvetleri tarafından öldürülür kavak. İşgalci olan o koridordaki Kürtlerdir. IŞİD'i kovdukları her yere çöreklendi, bölgedeki Ezidi, Türkmen, Süryani, Arap... ...kim varsa kovdu, sürdü, öldürdüler. Biz burada bunları da hep konuştuk, bağırdık ama kimse ses etmedi. IŞİD'in ele geçirdiği petrol kuyularına kadar her şeyi ele geçirdi ve üstüne kondular. Suriye devleti de bu yapılanmayı asla istemiyor, ülke bütünlüğünü korumak istiyor. 

    Bu arada biz, Suriye'nin sınır bütünlüğünü korumasına bu harekatla ne kadar katkıda bulunabiliriz, o da şüpheli. Biz sınırımızdan kovacağız ama Suriye'nin güneyine inmeyecekleri hiç de kesin değil, hatta bence oraya inecekler. Ancak o kısım bizi bağlamaz. Biz en fazla 30 km içeri girip teröristi temizleyecek ve tekrar ülkemize döneceğiz.

     

    Özetle, ortada bir savaş yok. İşgal hele, hiç yok. Dünya medyası bu böyleymiş gibi yazıp çiziyor, ancak asla böyle bir şey yok. 

    Bu operasyon Türkiye için çok çok önemlidir, elzemdir. Dilerim Türk askeri için en az zaiyatla, can kaybıyla sonlanır.

     

    Asıl romantiklik, insanlar binlerce neden saymasına rağmen, bu nedenlere gözünü kapatıp, “terör bitirme” sevdasıyla hurrraaaa dalalım yaklaşımıdır. Oraya girmememiz gerekliliğinin nedeni “savaşa hayır” değildir. Vatan savunması söz konusu olduğunda herkes savaşır, ordudaki askerden, tango dansçısı Berke’ye, en hümanistimiz bile savaşmak zorundadır. Ama orası vatan toprağı değildir.

    Ayrıca işgal olduğunu belki hissedersin diye yazıyorum: Herhangi bir devletin ordusu Türkiye’ye havadan, karadan askerleriyle girse, bunun işgal olduğunu düşünür müsün düşünmez misin? Düşünürsün. Çünkü bu nedeninden  bağımsız olarak apaçık işgaldir.

  10. Bu savaşı destekleyecek kadar nasıl akıl tutulması yaşar insanlar anlamıyorum. TSK ve milletini düşünen kimsenin bunu destekleme hakkı yoktur. Türkiye, Rusya ve Amerika gibi emperyalist ülkelere özenip başka bir ülkenin topraklarını işgale kalkışmıştır. Kuruluşu emperyalizme karşı olan bir ülke emperyalist olmaya adım atmıştır. 

    Ayrıca ülkenin başında, ülkenin celladı islami düşünce var. Ve artık Erdoğanın şahsi çıkarlarının verdiği zarar ülke içinden ülke dışına da sıçradı. Artık türk milletinin karşısında 3 güç olacak, islami düşünce, etnik kökenli(kürt) hainlikler ve bu Suriye savaşının oluşturacağı Türkiye düşmanı devletler. 

×
×
  • Yeni Oluştur...