Jump to content

AcriManious

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    82
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne AcriManious kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 3 saat önce, rahip yazdı:

    İnsanı Kamil- i ateistlerde uyarlayabiliriz diyemem yanlış olur. Ateistler için ona denk gelecek ne olabilir diye düşünüyorum bilgelik kelimesi olabilir belki. Yunan Marcus Aurelius bu konuda doğayı örnek vererek anlatmış kendime düşünceler kitabında. Doğaya bakarak ruhunu veya nefsini tatmin etme detaylarını bulabilir belki. 

    Tam bir tatmin hali varlığı birlemekle mümkündür. Öbür türlü insanoğlunun burhanlardan ve boşluklardan kurtulabileceğini sanmıyorum. 

    Kurtulsa bile belirle zamanlarda yine aynı duyguları yaşamaya mahkumdur. 

    İnanç ( tam inanç ) olmadan mümkün görünmüyor benim açımdan.  İnancım olmasaydı düştüğüm boşluğu düşününce çıldırma noktasına falan gelirdim .  Yani benim yaşama amacım yoksa neden var olmuş olayım ki ?  İnancımı kaybedecek olsaydım yaşamıma bir anlam yükleyemezdim. 

    Ateistlerin ne düşünerek huzur bulduğunu bende bilmiyorum. Bilen biri açıklarsa öğrenmiş oluruz.

     

     

    Sorduğunuz sorular , tarafları anlamaya çalışma çabanız takdiri hak ediyor. Fakat şunu atlıyor olabilirsiniz; herkesin hayata yüklediği anlamlar farklıdır ve bu skala o kadar geniştir ki çoğu zaman başka hayatları anlamakta zorluk çekeriz. Şunu unutmayın; herkes doğru olduğunu sandığı şeye inanır ve bireysel gerçek sadece bundan ibarettir. Belki anlamsızlık bile sizin için en büyük anlam olabilir.

  2. On 09.03.2021 at 01:04, rahip yazdı:

    Nedense inancını kaybettiğinde boşluğa düşmüşsün. İnançlı iken neden boşlukta değildin. Bunu sordun mu kendine. 

     

    Elbette sordum. İnançlıyken de boşluktaydım ama herkes gibi ben de bu boşluğu, kimi zaman görmezden geldim, kimi zaman geçiştirdim. Bu durumun üzerinde gittim ve gittikçe daha da fazla beni içine çekti. Fakat anladım ki bu boşluk dediğimiz şeyin ne üzerine gitmeliyiz ne de görmezden gelmeliyiz. İnsan vücudu gibi, sahip olduğumuz bir parça olduğunu kabul etmek gerekiyor. 

  3. Herkese merhaba. Yazmayalı uzun zaman oldu. Umarım iyisinizdir. Ben çok iyiyim. Kendimi hayatın akışına doğru bıraktım ve meditasyon yapmaya başladım. Konuyu ilk açtığım zamandan bu yana her şey çok değişti. Hayatım, karakterim, düşüncelerim, kimi zaman hislerim. Artık eskisi gibi, Tanrı vb. konuları düşünmüyorum. Halen agnostik düşüncelere sahibim. Tanrının var olup olmama ihtimaline kafa yormanın yorucu olduğunu fark ettim ve zihnimi daha farklı şeylerle meşgul etmeye başladım. Mümkün olduğunca, şimdiki zamandan kopmamaya çalışıyor, yaşadığım anı en iyi şekilde değerlendiriyorum. Müzik dinliyorsam sadece müziğe odaklanıyorum, sigara içersem sadece sigaraya. Her saniyeyi doyasıya yaşıyorum. Belki polyannavari cümleler kullanıyorumdur fakat yazdıklarıma asla öyle anlamlar yüklemeyin. Tabii ki herkes gibi hayata dair problemlerim var fakat demek istediğim, artık eskiye oranla daha iyi bir gözlemci ve bilinçli bir insan oldum. Zihnimdeki karanlıklar, bulanıklıklar, huzursuzlukları kontrol altına almayı öğrendim. Özümün yani kendimin önemini daha çok anladım. Kendimden başka kimsem yokken, kendim ile iyi geçinmekten başka ne çarem olabilirdi ki? Konudan sapmamaya çalışıyorum fakat bu yazdıklarım özünde ilk yazdığım mesajlarla doğrudan ilgililer. Ben burada başladığım bir macerada, yaşadıklarımı aktarıyorum. Benimle ilgilenen ve yardımcı olan herkese çok teşekkür ediyorum. Hayatlarınızın şu sancılı zamanlarda, mutlu ve huzurlu bir şekilde geçmesi dileğiyle. 

  4. Bu gece 4 yıldır yakın arkadaşım olan, eskiden cüzi miktar tanışmışlığım olduğu biri ile, alkol içtim. Evet, bunca aklın, mantığın ve arzunun geçtiği bir konuda, alkollü bir şekilde yazılmış kelimeler, cümleler de ne diyeceksiniz. Yakın arkadaşım dediğim kişi ile, sizlere açıklamasını yapmak istemeyecek kadar benzer yönlerimiz var. Onunla konuşurken, bugün, sanki karşımda bir ayna varmış ve onunla konuşuyormuş gibi hissettim. O da aynı şeyleri hissetti ve yakın dostluğumuzda bu ilk kez yaşandı. Ayrıntılara girmek istemiyorum çünkü burda daha önce bahsettiğim şeyler ile çelişkili ve alakasız. Bu konu açıldığından beridir Tanrının belirsizliği ile kendimi yalnız, baş başa bırakan ben, arkadaşımın bende bıraktığı bu etki ile, ilk kez, nefessiz, düşüncesiz, frekanssız, duyusuz ve kelimesiz bunların yaşanmayacağı fark ettim. Peki neden? Neden bunlarsız olmaz? Felsefenin neden sorusu ile başlıyorum? Neden? Gerçekten neden? Bunca nefes, düşünce, frekans, duyu,  belki kesinlikle olmamak üzere var olmuşlar. Evet varolmuşlar. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Elle tutulur olsun veya olmasın, tüm bu düşüncelerim, yorgunluğum beni bir şeye yönlendiriyor; bu Tanrı var olabilir ama olmak zorunda mı? İlk kez Tanrı olabileceğine dair büyük hisler yaşıyorum. En içten şekilde. Aklımdan bir çok şey geçiyor, sizin düşünceleriniz ve bu yazılanlar hakkında. Sadece kendim için yazmadığımı belirteyim. Sizin düşüncelerinizi de önemsediğimi bilin.  Bunları siz okurken, hissettiklerinizi hissettiğimi bilin. Her neyse, her şeyin karışık olduğu aşikar. Umarım bu yazdıklarımı alkol etkisine bağlamazsınız. Kanıtlama gereği de duymuyorum.  Konuyu baştan sona okuyan herkesin, kendimi saf bir şekilde aktarmam konusunda hemfikir olduklarını düşünüyorum. Bu konuyu açtığımdan beridir, kalıplarımı yıkıyorum. Bunu bilgi ve an ile yapıyorum. Tamamen tarafsız bir şekilde. Sizlere de bir şey kanıtlama amacı gütmüyorum, sadece olanlardan bahsediyorum ki, zibilyon sayıda pencereden birine bakabilesiniz. Bu pencere ise bilgi ve anı tecrübe etmekten ibaret. İzlemekten farksız. Hayat ise bundan ibaret değil mi? Bilgi, an ve izlemek?

  5. Öncelikle herkese merhaba. Durumla ilgili fikri ve karakteristlik gelişimime sebebiyet veren her değişikliği buraya yazmaya devam ediyorum. Konu üzerinde yazılan tüm gönderileri tekrar okudum ve gereğinden fazla iddialı yazılar yazdığım kanısına vardım. Özgürlük vb. konularda. Şunu unutmayın ki aşağıya yazacağım tüm cümleler tamamıyla kişisel görüşümdür ve bir iddia değildir. Kimsenin, sırf başkası yüzünden hayatını tamamen değiştirmeyeceğini biliyorum. Bu durumdaki farkındalığım her kelimem için geçerli olmaya devam edicektir.

     

    Dini inanışların beraberinde, insanın düşünce yapısında, uç noktalardaki gerçeği arama duygusunu öldürdüğü aşikâr. Bu nedenle birbiri ardınca bağlanan sebepler zinciri, sanırsam insanın genel görüşünü de etkiliyor. Yani zihni bir nevi hantallaştırıyor. Günümüzün bilgi edinme yollarının kolaylığı ile biriken bilgi kirliliği, maalesef sadece doğruyu bulmak için verilen mücadelede en büyük problemlerden biri. İnsanların düşünceleri çoğunlukla kendilerini huzurlu kılacak tarzda kurulduğu için çoğu insan doğruluğu ikincil bir öneme indirgiyor ve bu yüzden sadece doğru bilgiyi edinme konusunda duyarsız insanların, bu konuyu detaylı sorgulamasını öneririm. Yaşanan bu süreç dolayısıyla, hayati felsefem de büyük ölçüde değişti. Büyük dehalardan biri olan Bertrand Rushell'ın ölmeden önceki tavsiyeleri bu konuda çok etkili oldu. Tavsiyesi ise şunlardı;

    "Biri entelektüel ve biri de ahlaki olmak üzere iki şey söylemek isterim. Entelektüel şey şu;
    Herhangi bir konuyu incelerken ya da
    herhangi bir felsefeyi değerlendirirken
    kendinize sadece ama sadece ve
    gerçeklerin ulaştırdığı doğruların ne
    olduğunu sorun. Asla dikkatinizin
    inanmak istediğiniz ya da inanmanizın
    toplumsal açıdan daha avantajlı olacağını düşündüğünüz şey tarafindan dağıtılmasına izin vermeyin. Sadece ve sadece elinizdeki gerçeklere bakın!
    Ahlaki şey ise çok basit. Sevgi bilgeliktir,
    nefret ise aptalcadir. Her geçen gün daha fazla etkileşime girdigimiz dünyamızda toleranslı olmaya ve
    bazı insanların bizim hoşlanmayacağımiz
    şeyleri söyleyecebileceğine alışmalıyız.
    Ancak bu şekilde birlikte yaşayabiliriz. Eğer birlikte ölmek yerine birlikte yaşayacaksak bu gezegendeki insan türünün devamlılığı için kesinlikle elzem olan; tolerans ve birbirimize olan saygıyı öğrenmek zorundayiz." Evet büyük filozofun da yıllarca sorgulaması ile çıkardığı çıkarımlar, tüm tarihe adını yazdıran düşünürler ile aynı. Fakat görüyorum ki forumda, bazı kullanıcılar toleranslı olma konusuna pek eğilimli değiller. Bu sadece kargaşaya yol açıyor, etik değil. 

     

    Doğruluğun peşinde koşmak, insanını tüm düşüncelerinde ve yaptığı işlerde, huzura veya acıya sebebiyet vermesine neden oluyor. Bu yüzden bilgeliğin ilk adımı olan şüphe yani doğruyu arama iç güdüsü, cesaret isteyen ve herkesin elde edebileceği bir özellik değil. Fakat bu durumun hayatınıza kattığı artıları ile verdiği güven duygusu, kattığı eksilerden biri olan acıya üstün geliyor. Belki de bu, en az ruhani acı ile elde edebileceğimiz olgunluk çeşitidir ve tek bir konuyla acı çekerek kısmen olgunlaşmaktansa, hayatınızın her noktasına, merkezine etki eden bu felsefe , insanın minumum acı ile ulaşabileği en yüksek mertebe halidir. Sonuçta gerçeklerin yorucu olmasını her insan kaldıramaz ve bu yüzden toz pembe hayaller ile bu durumu geçiştirir. Bilge insanların toz pembe hayalleri yerine, bu artılarının bıraktığı etkilerle yaşamını idame ettirmesi, psikolojik hallerini koruması muhtemel. Her neyse umarım bu yazdığım ve yazacağım cümleler benim gibi insanlara ışık tutar ve rehberlik etmesinde yardımcı olur. Bu süreç herkeste farklı ilerler evet ama benle aynı kaderi yaşayan ve buraya uğrayan bir insanın olma ihtimali adına bunları yazma gereği duyuyorum. Benim gelişim sürecimdeki günlüğüm haline gelmesi de iyi hissettiriyor. Ne kadar yol katettiğimi veya ne kadar yerimde saydığımı bana gösteriyor.

  6. 3 saat önce, Türk Ateist yazdı:

     

    Bu aura maura dedikleri şeyler de zırva arkadaşım. Bu lafları edenlerin hepsi ya akıl hastası ya da uyanık girişimciler. O kadar büyük paralar dönüyor ki bu sektörde, aklın almaz... 

    Metafizik diye bir şey yok, metafizik olay dediğimiz her olayın çok basit bilimsel açıklamaları var, bir kısmı da zaten akıl hastalıklarının neden olduğu görsel ve işitsel halüsinasyonlardan kaynak alır. Bu hiç değişmez emin ol...

    Cadılık bizim kültürümüzde yok evvela, bizde hacılar hocalar, cinciler vardır. Cadılık batı kültüründe, daha doğrusu Hristiyan kültürde yer alan bir kavram. 

    Bu yeni nesil ruhçuların bir kısmı batıya öykünür, çünkü İslam'ı, İslam'a ait simgeleri, kültürü biraz banal bulurlar. İslam'daki cincilik müessesesi zaten hocaların elinde olduğu ve başka bir yaşam tarzı gerektirdiği için bu yeni nesil o kulvara net olarak girmez.

     

    İslam ne ise Hristiyanlık da o. Burada cin çıkaran hocalar olur, muskalar yazar büyüler yaparlar. Hristiyan kültürde de şeytanla çok uğraşırlar, kendi kültürlerinde büyüler yapıp ayinlerle taçlandırırlar.

     

    Yani bu yeni nesil cadı takımı arada kalmış, modern safsata satıcılarıdır, başka da bir şey değil. Dünyayı bekleyen pis tehlikelerden biri de bu aslen. Malum semavi dinler artık demode oldu, çağa uymuyor, bunlar da yeni yeni dine benzer ama ondan da aptalca akımlar üretip onların peşinden gidiyor.

    Bu aura, karma, evrene enerji yollayıp bekleme vs işleri işte. Deli gibi, sarhoş gibi dolanıp duruyorlar ortada işte. İnsanlarda bilimsel bilgi eksik olunca ve bu şarlatanlar kuantum, enerji falan deyip bilimi de kullanınca millet inanıyor, inanmasa da senin gibi kafası karışıyor.

    Açıklamanız tatmin edici. Teşekkür ederim.

  7. 59 dakika önce, Geta yazdı:

    soru sormak öğrenmenin ilk kuralıdır belki de.

    şüphe etmek de gerçeği bulmanın temel kuralı.

    sorgulanmamış hiçbir bilgiden emin olamayız.

    fakat insan aklına, zekasına ters düşen bu tür konulara kafa yormak vakit kaybından başka bir şey değildir.

    İlgimi aslına bakarsanız benim de çekmiyor fakat bunca metafiziksel olayı sanki her gün görüyormuş, sanki musluğu açıp kapamak ne kadar gerçekçi ise o kadar gerçekmiş gibi anlatıyor. İnsanların aura enerjisinin bilimsel olarak kanıtlandığına dair bir çok yazı okudum. O yüzden merakımı uyandırdı. Neyse cadı-hatipler kapatılsın.

  8. 7 saat önce, Aa yazdı:

    Gökte cışımler belirlenecek , depremler ve salğın hastalıklar yolladım siz , yinede bana donmediniz . (E.A) 

    Bunlar bir yaratıcıya dönmek için sebep mi? Allahım bugün de depreme sebep olduğun için teşekkür ederim mi demem gerek? Sizce de komik değil mi bu durum dicem, tabii ki hayır diceksiniz. Anlam verilmeyecek kadar saçmalığa dönüştü bu yazdıklarınız.

  9. 4 saat önce, Aa yazdı:

    Bende bir soru sorayım size . Hadi birde Allah , god , yahwe varsa . Hadi birde kıyamet varsa , cennet ve cehenem varsa . Hadi birde yaradan sizi sevip koruyorsa

    Bu sorular zaten bu olayın ilk evrelerini oluşturuyor. Her ihtimali tartıyor insan. Hangi taraf ağır basarsa seçimini ondan yana kullanıyor. Eğer bu söyledikleriniz gerçekten de var ise, ne olmuş yani? Sırf bir şeyleri tarttığımız için, normal olarak ağır basan tarafı seçtiğimiz için Allah, Tanrı, Yahwe veya Baba-Yaga herhangisiyse beni cehenneme atamaz. Bu seçimi yapan kimseyi atamaz, atmamalı da. Bu ahlaki açıdan bile komedi iken, artık bunları düşünüp zihnimi meşgul etmem sadece vakit kaybı olur. Ben iyi bir insanım ve dünyada iyiliğin son bir zerresi kalsa bile iyi olmaktan vazgeçmeyeceğim. Tek önemli nokta bu. Bu yüzden katı kuralları olan dinlerin cennet ve cehennemi yerine iyiliklere ve kötülüklere göre varolan bir cennet cehennemi tercih ederim.

  10. Yeniden herkese merhaba. Konuya yazdığım ilk iletide, düştüğüm boşluktan ve hayatın anlamsızlığına dair düşüncelerim olduğunu yazmıştım. Bu düştüğüm boşluktan ve anlamsızlıktan sıyrıldığımı söylemem gerek ki, bu aslında o kadar da zor olmadı. Çünkü bulunduğum durumdan şüphe etmedim. Doğru seçimi yaptığımı bildiğim için vicdanen rahatladım ve tahmin ettiğimden çok daha kolay bir şekilde bu süreci atlattım. Hayatımın anlamı yok vs. gibisinden cümleler de kullandım fakat bu cümlelerin ne kadar boş olduğunu fark ettim. Fark etmemin sebepleri ise yaşımın forumun yaş ortamasının altında olmasıydı. Dine mensup olmayan abilerim diyebileceğim siz insanların, uğruna yaşadığınız onlarca sebep varken benim daha yolun başında olarak bu cümleyi kurmam çok mantıksız. Bu da yazdıklarımın anlamsız olduğunu fark etmeme sebebiyet verdi. Bu soru bu kadar çabuk cevaplanmamalıydı ve öyle de oluyor.

     

    Önceden kendimi geliştirmem konusuna çok uzaktım. Sadece ibadetlerimi doğru şekilde yapıp, iyi bir insan olarak kalarak, öldüğümde zaten cennete gidecek ve dünyada istediğim bir çok şeyi telafi edebilecektim. Ne gerek vardı kendini geliştirmeye? Fakat şimdiyse eski dini düşünlerimden dolayı baskıladığım isteklerimi ve hayallarimi telafi etmeye çalışıyorum. Bunun yolu da kendimi geliştirmemden geçiyor. Sanırım bu yüzden dini inancı olmayan insanlar, vizyon, misyon ve bilgi konusunda diğer insanlara üstünlük kuruyor. Çünkü buna mecbur kalıyor ve tek hayatını en iyi ve en doğru şekilde yaşamak için bunlara ihtiyaç duyduğunu biliyor. Her neyse çok uzatmadan, ben de bunun farkına vardım ve karantina sürecini de lehime kullanarak, zamanımı kendimi geliştermeni sağlayacak şeylere ayırıyorum.

  11. 16 saat önce, DMR yazdı:

    İyi günler. Ben foruma yeni üye oldum. Tanışmak istiyorum herkesle(yani ne kadar dost o kadar iyi). Ben kendimi tanıtayım baştan: Adım Bekir Demir. 81 doğumluyum(eylülde 39 yaşımda olucam yani). Ateistim. 2 çocuk babasıyım. Bursalıyım. Sizler de kendinizi tanıtır mısınız?

    Bekir abi merhaba hoşgeldin. Forumda zaman geçirdikçe belli kişileri tanıyor, bir şekilde dost oluyorsunuz illa. Gitmeden de şuraya Alan Watts'ın sözünü bırakayım. "Ölüm bilinç dalgalanmasıdır. Bir zamanlar ölü olmasaydın şimdi canlı olduğunu nereden bilebilirdin."

  12. On 17.01.2020 at 02:11, zeus- yazdı:

    Ateizm'den Satanizm'e geçen bir kişi.

    Bu çocuk 321GO kanalının soramazsın videosunda da vardı. Neden satanist olduğunu söylüyor zaten. Ateist olarak yaşamak kötü etkilemiş ve o da bir inanç arayışına girip satanist olmuş. Satanistlik doğru olduğu için değil. Birde videoda çok mantıklı geldiğini falan söylemişti satanistliğin. Neye göre mantıklı geldiyse artık.

  13. 5 dakika önce, mmmrkl yazdı:

    Müslüman isen, Allah'a iman edip salih amel yapmak, yani erdemli olmak gerekiyor

    Müslüman olmayanlar da yapıyor bunu. Fakat din dediğimiz kavram katı kurallar içeren bir sistem. En basitinden, müslüman bir arap üzerinde ihram ile avlanamazken, müslüman olmayan bir arap için bu problem oluşturmaz. Doğru yanlışı hepimiz biliyoruz. Sen doğru ve yanlışı dinine göre yorumlarken ben kendi bağımsız aklımla yorumluyorum. Sabah 5 de kalkıp namaz kılmak zorunda olan da sizlersiniz. Bana göre derin uykudan kalkıp, uykumu bölmek bünyeme zararlı. Daha bir çok şey var ve insanın direk karakterine, hayatına hükmeden din (buna müslümanlar Allahın boyası ile yıkanmak derler) sana hükmediyor. Boyanan sensin, benim boyam kendim.

×
×
  • Yeni Oluştur...